bin bıçak var sırtımda biniyle de adaşsın.
Cemre'den
Bugün 27 Haziran 2023. Tam bir sene oldu Vefa öleli. Ya da ben onu öldüreli. Hakettiğini düşünüyorum. Taciz etmişti Hazal'a. Hazal'ın o halini görünce gözüm döndü. İnanır mısınız hiç pişman değilim. Bir sapık silindi dünyadan. Ben katil değilim. Sadece olması gereken oldu.
Bu düşünceler kafamı tırmalarken telefonuma gelen mesajla irkildim. Telefona baktığımda Duru'dan bir mesaj görmeyi beklemiyodum. Ne alakaydı bu kız şimdi?
-Öğrenmemem gereken bir şey öğrendim. Yardım et Cemre!
Telefonun ekranına bakarken tüm vücudumun gerildiğini hissettim. Öğrenmemesi gereken şey? İç çekerken hızlıca bir mesaj yazdım.
-Ne öğrendin?"
Mesajı yazmamla telefonumun çalmaya başlaması bir oldu. Duru arıyordu. Sakinliğimi korumaya çalışarak derin bir nefes aldım.
"Efendim."
"Cemre." Ağlıyordu.
"Duru uzatma konuş."
"Attığım konumda buluşmalıyız."
"Hiç bir yere gelmiyorum. Sen geliceksin buraya. Bizim eve gel." dediğimde telefonu yüzüne kapattım.
Elim ayağım titrerken masada duran sudan bir yudum aldım.
Dakikalar sonra kapı çalarken koşarak kapıyı açtım. Duru ile göz göze geldik. Korku vardı ağlamaktan kızarmış gözlerinde.
Koltuğa geçtiğimizde derin bir nefes alıp konuştum.
"Ne öğrendin artık söyle." dediğimde bana baktı ve gözyaşını sildi.
"Ben ben bunu sana söylemek istemezdim. Ama bu yük bana çok ağır. Söylemeliyim." dediğinde kaşlarımı kaldırdım. Katil olduğumu öğrenmemişti anlaşılan. Ne çıkacaktı kim bilir bunun ardından.
"Gizemi kes de söyle."
"Berk ve Hazal'ın bir ilişkisi varmış. Yani baya uzun zamandır."
Kaşlarım çatılırken gözlerime hücum eden sıcaklığa karşı gelemedim. Yavaş yavaş doldu gözlerim.
"Ne saçmalıyorsun sen." dediğimde telefonu ile uğraştı.
"Vefa'nın öldüğü gece." göz göze geldik. Başımı salladım devam etmesi için. Yutkundum. "Hazal'a tecavüz eden Vefa değil Berk'miş."
Gözümden süzülen bir damla yaş önce yanağımla buluştu. Sonra da koluma düştü.
Telefonunu bana döndürdü ve spor salonu görüntülerini izletti.
"Berk yapma. Biri görücek. Berk yapma diyorum. Berk yapma!"
"Ben nerde ve ne zaman istersem orda olur."
"Hazall!!"
"Vefaa?!!"
Sesler kulaklarımda yankılanmaya başlarken gözlerim doldu.
"Cemre" Duru yanımda korkuyla bana bakıp seslenirken görüntü bulandı ses boğuklaştı.
Vefa geldi gözümün önüne.
"Sen nasıl yaparsın bunu ya?"
"Cemre bi dinle."
"Ne dinle? Ne dinle sen sen nasıl böyle birşey yaparsın ya?"
Ve Vefa çatıdan düşer.
O gece değil ama şuan tüm yaşantım o çatıdan Vefa ile birlikte düşmüştü. Doğru bildiğim tüm yanlışlar beni katil yapmıştı. Bunun sorumlusu kardeşim ve her şeyim dediğim iki insandı.
Nefesim daraldı. Boğazıma gitti elim. Zorlukla nefes aldım.
Duru'yu umursamadım. Hızla çıktım evden. Koştum, koştum. Nereye gideceğimi nasıl gideceğimi bilmeden koştum. Ben artık yapayalnızdım.
Babam belki Mert'in ölümünde beni suçlarken haksızdı ama şuan ona hak veriyordum. Ona hak vermek berbat bir histi.
"Her şey senin suçun."
Her şeyin suçlusu benmiş gibi hissediyordum. Ve öyleydi de. O gece Vefa'yı dinleseydim eğer... Bilmiyorum. Belki yine ona inanmaz ve iterdim onu. Belki de gerçekten her şey benim suçumdu.
Sahil kenarına geldiğimde çöktüm kumların arasına. Ellerim kollarım her yerim kum olmuştu.
Burası Berk'in beni getirdiği sahildi. Sonra bir bir gözümden her şey geçti.
"Hazal'ın telefonunda Adi Herif diye kayıtlı olan kişi. Hazal'a bu sahildeki kalbi göndermiş."
"Ne saçmalıyorsun sen ya?"
"Cemre anla artık. Hazal ve Berk yasak aşk yaşıyormuş. O gece Hazal'a saldıran Berk'ti."
"Sen kafayı yemişsin."
Gözümü kapattım. Gözümden süzülen yaşları silmeye dahi gücüm yoktu artık.
Ali'nin dediklerini şuan anlıyordum. Ne kadar aptaldım.
"Uyanmak istemeyeni uyandıramazsın Cemre."
•Sesimde söyleyemediğim sözler var.
Gizleyemediğim gözyaşlarım
Ordan da kalktım. Hazal'ın uzun zaman önce attığı ev konumuna geldim.
Kapıyı tıklattım. Bir kadın açtı.
"Buyrun." evin hizmetçisi olduğu belliydi.
"Hazal evde mi?"
"Hazal az önce çıktı kızım. Ama gel sana bir şeyler ikram edeyim. Hazal'a da haber veriyim."
"Haber vermeyin gerek yok. Ben beklerim. Siz Hazal'ın neyi oluyorsunuz."
"Annesiyim."
Kaşlarım yavaşça kalktı havaya. Sonra beni aşağıdaki müştemilata götürdü. Hazal'ın odasını gösterdi.
Dudaklarım hayretle kıvrıldı.
Demek Hazal bir Külkedisiydi.
Odasına girdiğimde her yerde gezdirdim gözlerimi. Küçük ama tatlı bir odası vardı. Karmakarışık olan çalışma masasına ilerledim.
Yakılmış bir kaç tütsü külü, kalemler, rujlar ve bir defter. Defteri yavaşça elime alıp açtım. Hazal bir de günlük mü tutuyordu. Hiç Hazallık şeyler değil.
İlk sayfasını okumaya başladım.
Sevgili günlük.
Duygularım karmakarışık. Sanırım aşık olduum :)) Biraz da pişman. Çünkü ben hiç olmamam gereken birine aşık oldum. Berk'e. En yakın arkadaşımın sevgilisine.
Gözümden süzülen bir damla yaşı daha sildim.
•Silipte unutamadığım sabahlar
Kokladığım eşyaların
Okumaya devam ettim.
E tabi başta da bana karizmatik geliyordu. Tanıdıkça daha çekici gelmeye başladı. Ama sanırım içime gömücem bu iğrenç duyguyu.
Aşık olmak güzel bir duygu. Ama en yakın arkadaşınızın sevgilisine aşıksanız iğrenç bir duygu. Her bakımdan. Önümde onu ne kadar çok sevdiğini izliyorum. Ve elimden onu kıskanmaktan başka hiçbir şey gelmiyor.
Cemre'yi çok seviyorum. Ve değer veriyorum. Arkadaşlığımız mahvolsun istemem. Ama korkarım ki içimde içten içe bir kin büyüyor ona karşı. Düşünmeden edemiyorum. Cemre olmasaydı belki her şey daha farklı olurdu.
Bu arada Berk çok güzel gülüyor :)
Acınası bir gülümseme yerleşti yüzüme. Gözümden süzülmeye devam eden yaşlarla öylece durdum.
•Bi çaresi bulunur elbet yarın
Yeniden yaşamanın
Diğer sayfayı çevirdiğimde Berk'in bana sürpriz yaptığı sahilde gülümseyerek çekindiği bir selfie duruyordu.
Diğer sayfayı çevirdim. Ve okudum.
Berk'e onu sevdiğimi söyledim. Bana ayık kafayla saçmalama tarzı şeyler söylese de akşamında bende seni seviyorum dedi. Biraz sarhoştu. Cemre ile tartıştıkları için içmişti yine. Niye birbirlerini yıpratıyorlar anlamıyorum. Olmuyorsa ayrılın işte. Sizde kurtulun bende.
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.
•Bi çaresi bulunur elbet canım
Bi uyuyup uyanalım
Çevirdim. Gözyaşlarım düştü bazı sayfalara. Aklımda yankılandı sözler.
Berk bugün beni öptü.
Berk bugün yine sarhoştu. Onu zar zor evine götürdüğümde bana veda ederken Cemre dedi.
Cemre olmasaydı her şey çok farklı ve güzel olurdu.
•Ah bi yolu vardır elbet yarın
Yeniden yaşamanın
Evden zar zor çıktım. Elimde defterin arasından çıkan Hazal ve Berk'in 5-10 tane fotoğrafı aldım.
Adımlarımı yer sürüyerek eve girdim. Önce anem geçti karşıma sonra soruları.
"Cemre noldu sana. Yine Berkle mi kavga ettiniz? Hemen gönlünü alıyorsun."
Hiçbir şey demedim bu kez. Ne kavga ettim ne inkar ettim ne kabul.
"Akşam konser varmış okulunda. Vefa'yı anmak için hadi seni hazırlayalım ve Berk alsın seni."
İşte o an yerle buluştu dizlerim. Hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bugün 27 Haziran. Benim katil olduğunun yüzüme defalarca vurulduğu o gün. Hayatımın bir yalan yüzünden mahvolduğu o gün.
Benim suçsuz, masum birini öldürmemin 1. yılı.
•Bi çaresi bulunur çıkmazların
Bi uyuyup uyanalım
Anneme baktım. Başımda telaşla bir şeyler söylüyor benimle konuşuyordu. Gözyaşlarımı silip ayağa kalktım. Ellerini tuttum.
"Ne olursa olsun benim yanımda kaldığın için teşekkür ederim." dediğimde bana şaşkınlıkla bakarken ona sarıldım.
Ben genelde anneme sarılmazdım. Çünkü annem bir kontrol manyağıydı. Bizim aramızda duygular yoktu. Mantık vardı. Belki de kardeşimin ölümünden sonra değişti bunlar.
•İçimde saklayamadım anladılar
Hiç bitmeyen yalnızlığımı
Ondan ayrılarak yukarı yönelttim adımlarımı. Elimdeki fotoğraflar elime yapışmış gibiydi.
Odama girdiğimde yatağın üzerine fırlattım hepsini. Çalan telefonuma döndüm. Berk arıyordu. Açtım.
"Sevgilim kaç saattir arıyorum ulaşılmıyor." diyen sesi sinirliydi.
"Çekmemiştir bilmiyorum. Sen kaçta geliyosun beni almaya?" derin bir nefes aldım yüzümü buruştururken. Onunla bunları bildiğim halde konuşmak o kadar midemi bulandırıyordu ki.
"Bi saate ordayım. Hazır mısın sen?"
"Hazırım."
"Görüşürüz o zaman."
"Görüşürüz."
Telefonu kapattığımda panoya döndüm. Fotoğraflarımıza baktım.
Benim Berk'e olan aşkım ta çocukluktan geliyordu. Onun olmadığı bir hayat düşünememiştim hiç. Gözümden akan bir damla yaşı elimin tersiyle sildim.
Aşağıya indiğimde annem bana hayretle baktı.
"Güzel olmuşsun."
"Teşekkürler."
Kapının önüne çıktığımda Berk çoktan buradaydı.
Beni baştan aşağı süzdü ve ellerimi tuttu.
"Çok güzel olmuşsun."
Hayranlıkla kurduğu cümle midemi bulandırdı. O beni ellerimden çekip dudaklarıyla dudaklarımı buluştururken kusmak istedim.
Arabaya bindiğimizde fazla konuşmamak için şarkıya dokundum.
•Dönüp de unutamadığım geceler
Dönüşü yok hep kalp ağrısı
Yüzüme doğru esen rüzgar gözlerimin dolmasına sebep oldu. Hunharca ağlayasım vardı.
Berk bana doğru döndü ve elini kucağımdaki elimin üzerine koydu.
"Bir sorun mu var?"
Ona döndüm. Gücüm yoktu ama konuştum.
"Hep bi sorun yok mu?"
"Noldu Cemre?"
"Hiç"
Sormaktan vazgeçerek yola döndü. Eli hâlâ elimin üzerindeydi ve daha sıkı tutuyordu. Sanki kaçıp gidicekmişim gibi.
Ben gitmek istemiyordum. Gitmeye mecburdum.
•Bi çaresi bulunur elbet yarın
Yeniden yaşamanın
Bi çaresi bulunur çıkmazların
Bi uyuyup uyanalım
Arabadan indiğimizde elimden tuttu. Bahçeye girdiğimizde ilk Hazal el salladı bize. Yüzümü memnuniyetsizce buruşturdum. Berk adımlarıyla beni de oraya yönlendirdiğinde durdum.
"Ben gelmicem. Git sen."
"Neden?" kaşlarını çattı.
"İstemiyorum."
"Tamam."
Yanımdan gitmesini beklerken benim peşimden geldi. Bir masaya geldiğimizde Ege'de yanımıza geldi. O an gerçekten gülümsedim Bu gün ilk defa gerçekten gülümsüyordum. Belki de son defa.
"Nasılsın?"
"İyiyim sen."
Ona sarılırken gözümden bir yaş süzüldü. Ege benim güvenli alanımdı. Eskiden Berk'te öyleydi. Bugün yıkılmıştı. Ya da ben farketmiştim bugün. Benim güvenli alanım yıllar önce yıkılmıştı.
Sahneye çıkan Emir Can İğrek ile bir alkış tufanı koptu. Yanımıza doğru gelen Hazal'ı görünce oflamadan edemedim.
Beni görür görmez bana sarıldı. Kollarım kıpırdamadı o an.
"Bebeğim nasılsın?" gülümseyerek kurduğu cümleye sahte bir gülümseme yerleştirdim suratıma.
"İyi sen?"
"Bende iyiyim."
Berk belimden tutarak kendine yaklaştırdı beni. Alnıma dudaklarını koydu.
Yeni çıkan şarkısını söyleyerek başladı konsere.
Emir Can İğrek- Bir Karanfil
•Toparladım kendimi ben
Sevinme hiç boşu boşuna
Hatta bir saray bile yaptım
İçimdeki sen boşluğuna
Gözlerimin dolmasını umursamadım. Keşke hiç uyanmasaydım dedim. Ali'nin dediği gibi hiç uyanmak istemeseydim keşke. Gerçekleri bilmeseydim. Yalanların içinde yaşamak daha kolaydı. Gerçekler bu kadar zor olmak zorunda mıydı?
Berk'e doğru kafamı kaldırdığımda gözlerimiz buluştu. Dolu gözlerimi görünce sorgulamadı bile. Buluştuğumuzdan beri anlamıştı bendeki garipliği. Ne o sormaya cesaret etti ne ben hesap sormaya. Eli belimde gözleri gözlerimde öylece şarkı eşliğinde salındık. Bu bi sondu.
•Sadece bir kere sordum içimden sana
Sadece bir kere sordum içimden sana
Hazal'a döndüğümde şarkıya eşlik ettiğini gördüm. Aklımdan birer birer geçti bugün öğrendiklerim.
Vefalarla tanıştığımız gün denizde kalmamın sebebi de oydu. Evet hâlâ canımı acıtıyordu. Kabullenemiyorum bir şekilde kendi içimde. Tuhaf bir sakinlik var ama içimde.
Hazal ile göz göze geldiğimizde ona acı dolu bir şekilde gülümsedim. Gözlerimdeki hayal kırıklığı ve acıyı gördü mü bilmiyorum. Ama bununda bir son olduğunu biliyorum.
•Bir karanfil toprağa küs
Yok mu ismim ezberinde
Yavaşça Berk'ten ayrıldım ve bir köşeye geçtim. Arkamdan seslenen Ege'yi umursamadım. Berk'in sonradan Ege'ye kurduğu cümleyi duyabildim sadece.
"Yalnız kalmaya ihtiyacı var sanırım."
Beni en iyi tanıyan da oydu. En iyi yaralayanda.
Kenarda sessiz sessiz ağlayarak onları izledim. Hazal şarkıya eşlik ederken bir kere bile dönmedi Berk'e. Bitmişti anlaşılan hisleri. Ege ve Berk bir şeyler konuşuyordu. Çağrı ise her zamanki gibi Hazal'ı izliyordu.
Gözümden süzülen yaşlarla Berk ile göz göze geldim. Ağladığımı gördü. Gözlerini ben burdayım der gibi kırpıştırdığında gülümseyerek aynı şekilde kırpıştırdım gözlerimi.
•Yer mi yoktu dizlerinde
Şu başımı koydurmadın
Yer mi yoktu dizlerinde
Şu başımı koydurmadın
Göz yaşlarımı sildiğimde elime telefonumu alıp okula girdim. O akşamki gibi tereddütle korkuyla ve sinirle attım adımlarımı.
Çatıya kadar çıktım. Yüzüme doğru esen soğuk rüzgar gözyaşlarımın aktığı yanaklarımı üşütmüştü.
Ben bir yıl sonra bu akşam da buradayım. Bu kez haklı olduğumu düşünerek bakmadım aşağı. Bakamadım.
Bugün 27 Haziran 2023. Bir sene önce bir hayatın sona ermesine neden oldum. Aynı yerde bir yıl arayla kendi hayatıma son veriyorum. Telefonumdan 5 kişilik yalanlarla dolu grubuma attığım mesajdan sonra bedenimi aşağıya bıraktım.
Çığlık sesleri doldu kulağıma. Başta her yerim zonkladı. Sonra hissizleştim.
Yazar'dan
Berk sahneye düşen bedenle Cemre'nin durduğu duvar kenarına baktı aniden. Cemre'yi göremedi orda.
Sonra aklıma gelen şeyle gözleri doldu. Başını iki yana salladı.
"Hayır." diye bir fısıltı koptu dudaklarından.
Sahneye koştu kalabalığı yararak. Yerde yatan Cemre'yi gördü. Diz çöktü başında.
"HAYIIRR!" diye bağırdı bu kez.
Eline aldı yüzünü. Her yer kandı. Eline bulaştı kanlar.
...
Sabahın ışıkları bulundukları Cemre'nin loş odasına dolarken Berk Hazal Ege ve Çağrı, Cemre'nin ölmeden onlara gönderdiği videoyu izliyorlardı.
"Cemre. Önce havaya düşer değil mi? Ben havadan düştüm. Yalnız bir kuş gibi çakıldım yere. Evimi bulamadım belki de. Hesap soracak gücü bulduysm bu videoyu izlemeyeceksiniz. Ama yapamadıysam...
Hazal ve Berk. İlişkinizi öğrendim."
Kameraya Berk ve Hazal'ın fotoğraflarını tuttu.
"Sizi hiçbir zaman affedemeyeceğim. Kendimden size sıra gelmeyecek belki de. O gece Vefa'yı Hazal'a tecavüz etti diye çatıdan iten bendim."
Gözyaşlarını sildi.
"Bana güzel bir son yazamadım. Cemreler en son toprağa düşer."
Biten video ile herkes şoktaydı. Çağrı şok ile ayağa kalktı ve gitti. Yapabildiği sadece kaçmaktı.
Ege gözlerini yerden kaldırdı. Kan çanağına dönmüş gözlerini Berk'e dikti. Yakasına yapıştı. Yumruk attı.
Berk sesini çıkarmadı. Onu öldürseler razıydı. Çünkü böyle yaşamak daha çok ölüm gibiydi.
Hazal ise orda dondu kaldı. Hıçkırıklarla Cemre'nin yatağına uzandı. Herkes gitti o kaldı.
Sonra ne mi oldu?
Ege hepsiyle iletişimini kesti. Çağrı dışında. Ve bir marka çıkardı. Markasına Cemre'nin adını verdi.
Hazal yurtdışına çıktı. Bir daha dönmemek üzere.
Çağrı İstanbul'da yaşamaya devam ediyor. Aşka tövbe etti.
Berk ise aralıksız her gün Cemre'nin mezarına gidip özür diledi 2 ay boyunca.
Sonra ne mi yaptı?
Kendini ihbar etti ve Vefa Akın'ın katili olarak tutuklandı.
Herkes bir tuğla koydu o gece. Tuğlaları yıkan Cemre'ydi. Gerçeklerle yıkılan da Cemde'ydi.
Yorumlar
Yorum Gönder