gündüzlerimde, gecelerimde, ellerimde, gözlerimde, yüreğimde ve kafamdasın.

Cemre'den

"Ayyy Cemre çok heyecanlıyım deliriceem." bana doğru koşarak gelen Hazal üzerimdeki gelinliği görünce bir anda duraksadı. Yavaştan gözleri buğulanırken ellerimi tuttu ve havaya kaldırıp beni baştan aşağı süzdü.

"Çok güzel olmuşsuun." 

Gözlerim dolarken yutkundum. 

"Ne ara büyüdük ya." derken sesi kısıktı.

Gülümsedim. Kocaman gülümsedim. 

İçim kıpır kıpırdı. Kalbim sanki yerinden çıkıvericek gibiydi.

"Oooo gelin hanımm." diye yanıma gelen Çağrı elimi tutup beni bir tur etrafımda döndürdü.

Ege'de arkasından gelirken ıslık çalıyordu. Aynı zamanda konuştu.

"Gelin hanım çok güzel olmuşsun ama kocan olaayy." dediğinde elini salladı.

Kapı çaldığında Hazal hemen kapıyı tuttu. 

Berk kapının öbür tarafından seslenirken Hazal'ın yanına gittim.

"Açsanıza kapıyı."

Elimi kapı koluna götürdüğümde Hazal aniden vurdu elime. Kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Olmaz uğursuzluk getirir." dediğinde Berk arkadan güldü.

"Tamam kızım yaptın şakanı aç artık şu kapıyı."

"Yalnız ben ciddiyim." diyen Hazal'a bakarak gülümsedim.

Ege gülerken bana otur işarete yaptığında en yakındaki koltuğa oturdum. Bir anda ayağımı kaldırıp Hazal'a elini uzattı.

"Kalem alayım." dediğinde Hazal çantasını karıştırdı. Kalem bulamayınca eline bir ruj alıp Ege'ye uzattı.

"Bu ne kızım?" Ege kaşlarını çatmış sorgulayan gözlerle Hazal'a bakarken Hazal sırıttı.

"Ruj." dediğinde Ege daha fazla sorgulamamaya karar verdi ve ruju aldı. 

"Daha kolay silinir bro. Yaz Yaz." diyen Çağrı'ya baktım. Sonra o da bana baktığında karşıma oturdu.

"Gerçekten hâlâ gerçek değil gibi." dediğinde ona baktım.

"Ne?" 

"Evlenmeniz. Biri gelse bana lisede dese ki Cemre ve Berk ilerde evlenecek güler geçerdim. İlişkinizi devam ettireceğinize bile gülerdim. Ama şimdi burdayız." dediğinde Ege ruju kapattı ve Hazal'a uzatıp konuşan Çağrı'ya döndü.

"Valla bro bana da daha 3 yaşımda deselerdi bu ikisi evlencek bende gülerdim." dediğinde Çağrı güldü.

"Gülemezdin bile belki oğlum. Üç yaşında." dediğinde Hazal göz devirdi ve göz göze geldik.

"Neden gülemiyim ben mutlu bi çocuk değil miyim?" diyen Ege ile ellerimi iki yana açarak seslice konuştum.

"Bana da düğün günümde gelin odamda konuşulanların bunlar olacağı söylenseydi gülerdim." dediğimde hepsi sustu.

Onlara tek tek baktım ve konuştum.

"Sizi çok seviyorum." dediğimde hepsi bana gülümsedi.

Ege dolan gözlerimi görünce gelip bana sarıldı. "Çok mutlu olun. Bunu en çok siz hakettiniz." dediğinde göz göze geldik ve gülümsedim.

Hazal kenarda burnunu çekerken ona döndüm ve gözlerini sildiğini gördüm. Onu da elimle gel diye çağırırken Çağrı neşeyle konuştu.

"Oğlan bizim kız bizim neye duygulanıyorsunuz?" dediğinde gülmemi engelleyemedim.

Kapı tekrar tıklarken onlarla ayrıldık ve Hazal kapıya doğru bağırdı.

"Gel be gel patladın sende." dediğinde kapı tam açılıyordu ki Ege kapıyı tutu ve arasından kafasını çıkardı.

"Kapı açılmıyo damat beeyy." dediğinde güldüm.

Karşıdan ona para uzatan Berk ile parayı alıp çenesine sürttü ve kapıyı açtı. 

Berk içeri girerken gözlerim onun üzerinde dolaştı. Smokin üzerinde o kadar şık durmuştu ki bayılacağım sandım. Dibim düşmüş gibi ona bakarken onun benden pek bir farkı yoktu. Ona yaklaşıp boynuna sarıldım. 

Biz başarmıştık. Her şeye herkese hayata rağmen. Her seferinde daha derin açılan yaralara pansuman yapmayı da onları iyileştirmeyi de başarmıştık. Yaralarımız iz bırakacak kadar derindi. Ve iz bırakmıştı da. Ama bu yaraların izleri bize çok yakışmıştı. 

Derin bir nefes aldığımda gözlerimin dolduğunu hissettim. Berk'in omzuna kafamı yaslarken gözlerimi kapattım.

"Seni çok seviyorum." diye fısıldadığımda kulağımda nefesini hissettim. 

"Bende seni." diye fısıldaması ile başımı kaldırıp gözlerine baktım. Gözlerim dudaklarına kayarken Ege'nin bağırışı ile duraksadım.

"E bize müsade. Birazdan sizi çağırcaklar haberiniz olsun." dediğinde kollarımı Berk'in boynundan çektim ve onlara döndüm.

"Ayy çok heyecanlı." dediğimde hepsi güldü.

Çağrı ve Ege tartışarak çıkarken Hazal bana sarıldı. Ve gitti.

Berk'e döndüğümde gözlerimizi birleştirdim. Güneş ışıkları ile ela olan gözleri yeşile dönüyordu. Ve ben orda kaybolmak istiyordum.

Küçükken aşka inanırdım. Tek seferlik olduğuna. Aşk yüce bir duygu derdim hep. Gram bilgim yoktu aşk hakkında ama doğru bilmişim. Küçüklüğümden beri hep burnumun dibindeymiş aşk. Ve ben iyi ki aşık olmuşum. İyi ki o tek seferlik hakkımı Berk Yağızoğlunda kullanmışım. 

"Çok güzel olmuşsun sevgilim." dediğinde dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı. 

"O gözlerle güzel görmemek pek mümkün değil diyeceğim ama hiç mütevazı olamayacağım çünkü gerçekten çok güzel oldum." dedim omzumdan saçımı elim ile savururken.

Bu halimi gülümseyerek izlerken cebine attı elini. İçinden bir paket çıktı. 

"Bu ne?" 

Bana uzattı ve kaşlarını kaldırım dudağını büzdü.

"Aç bakalım neymiş?" 

Paketi yavaşça açtığımda içinden çıkan prensesli yarabantları ile gülümsedim. 

"Küçükken hep sen bana verirdin. Bir de ayrıca bana özel almıştın hatta. Artık beraber saracağız yaralarımızı."

Cemre ve Berk 7 Yaşlarındayken

Düşen Berk'i gören Cemre koşarak onun yanına gitti. Okul bahçesinde topun peşinden koşarken hep düşerdi Berk.

Cemre tam Berk'e seslenecekti ki ona yarabandı uzatan Cansu ile duraksadı. Ve kaşlarını çattı. 

"Berk." Cemre'nin sesini duyan Berk Cansu'nun elinden yarabandını almak için uzattığı elini geri çekti. Ve Cemre'ye baktı.

"İyi misin." diye yanına gelen Cemre Cansu'ya ters bakışlar atıyordu. Berk kafasını aşağı yukarı salladığında Cemre cebinden yarabandı çıkarıp Berk'e uzattı.

Cansu huysuzca konuştu.

"Ben veriyorum ya kızım." dediğinde Berk'e kendi yarabandından uzattı.

Cemre Cansu'nun elindeki yarabandına gülerek baktı.

"Senin dümdüz yarabandını mı takıcak Berk?" dediğinde küçümseyici bakışlarının hedefi Cansuydu.

"Ben ona arabalı yarabandı aldım." dediğinde kendininkini gösterdi.

Cansu bilmiş bilmiş konuşarak Cemre'ye meydan okudu.

"Bırakalım da ona Berk karar versin." dediğinde ikiside Berk'e döndü.

Berk Cemre'nin uzattığı yarabandını alırken Cemre kocaman gülümsedi. Yüzü düşen Cansu ise koşarak okula girdi.

Berk bacağındaki yaraya bandı yapıştırdıktan sonra ayağa kalktı.

"Sen bana özel yarabandı mı aldın?" dediğinde Cemre omuz silkti. 

"E sürekli düşüyosun." dediğinde Berk güldü. 

"Araba desenli olmasalardı da benimkileri alır mıydın?" sorduğum soru bana da komik gelirken Berk önce güldü sonra gözlerime bakarak konuştu.

"Sen bana bir bez parçası uzatsan bile onu alırdım. Sonuçta marifet eşyada değil o eşyayı sana uzatanda." dediğinde sırıttım.

Yarabantlarını kenardaki çantama koyarken kapı çaldı.

Ege kapıdan kafasını uzatırken ikimize de baktı.

"Sizi bekliyoruz." dediğinde boğazımı temizleyip Berk'in koluna girdim.

Kulağıma eğilip fısıldadı.

"Yeni hayatımıza hazır mısın?"

Kafamı sallarken heyecanla nefes verdim. 

Salona geldiğimizde herkes bizi alkışlıyordu. Gülümserken herkeste gezdirdim gözlerimi. Tüm sevdiklerim buradaydı. 

Masaya oturduğumuzda nikah memuru da geldi. Heyecanla elimi göğsüme koyarken Berk'e döndüm. O da en az benim kadar heyecanlıydı.

Nikah memuru söze girdi.

"Evet kısa bir süre önce evlenmek için başvurdunuz. Belgelerinize bakıldığında bu duruma engel olan herhangi bir durum olmadığını gördük. Misafirlerimizin önünde bunu sözlü bir şekilde dile getirmenizi istiyorum."

"Gelin hanım adınız ve soyadınız?" 

Derin bir nefes aldım ve gülümseyerek konuştum.

"Cemre Yılmaz." 

"Damat bey adınız ve soyadınız." 

Berk'e baktığımda heyecanla yere doğru baktığını gördüm. Duymamış olmalıydı. Onu kolumla dürtlediğimde heyecanla mikrofona yaklaştı.

"Evet." dedi heyecanla. Salondan gülme sesleri yükselirken Berk anlamamış gibi etrafa bakındı. Ona eğilip konuştum.

"Adın ve soyadını sordu." dediğimde etrafa mahçup bir şekilde baktı. Bu haline acayip gülesim gelse de gülmedim.

Nikah memuru boğazını temizledi ve tekrar konuştu.

"Damat bey biraz heyecanlı galiba. Tekrar soruyorum. Damat bey adınız soyadınız?" 

"Berk Yağızoğlu." 

"Berk oğlumuz ve Cemre kızımız evlenmek için belediyemize başvurdular. Bu duruma engel bir durum olmadığını saptadık ve hepimiz aynı amaç ile bir aradayız. Mutluluklarını paylaşmak." dediğinde bize baktı ve gülümsedi.

"Berk Yağızoğlu, Cemre Yılmaz'ı bir ömür boyu kimsenin baskısı altında kalmadan eş olarak kabul ediyor musun?" 

Berk derin bir nefes aldı ve bana gülümseyerek baktı. Bu kez daha emin ve daha gür sesle mikrona konuştu.

"Sonsuza kadar evet." 

Salondan alkış sesleri yükselirken Berk'e baktım. 

"Cemre Yılmaz, Berk Yağızoğlu'nu bir ömür boyu kimsenin baskısı altında kalmadan eş olarak kabul ediyor musun?" 

"Eveeett!" 

"Sizler de şahitlik ediyor musunuz?"

Ege ve Çağrı başlarını salladılar.

Salon tekrar alkış sesleriyle dolarken ellerimizi birleştirdim ve ayağa kalktık.

"Bende sizi karı koca ilan ediyorum. Ancak unutmayın ki aile kurmak epey ciddi bir müessesedir." dediğinde başımı salladım. 

"Ben sizin başaracağınıza eminim. Gelini öpebilirsin." diyerek Berk'e baktığında gözlerimi kapattım. 

Dudaklarıma değen dudakları içini huzur ile kaplarken aynı sıcaklığı alnımda da hissettiğimde gözlerimi açtım. 

"Evlilik cüzdanını gelin hanıma takdim ediyorum." dediğinde uzattığı cüzdanı aldım.

Hazal'ın karşıdan bağırması ile oraya baktım. Ellerini ağzının iki yanına koymuş bağırıyordu.

"AYAĞINA BAASS!!" 

Bu haline gülerken Berk'in ayağına bastım. Berk acı ile yüzünü buruştururken sessizce konuştum.

"Üzgünüm sevgilim."

İlk dans müziğimizin çalmaya başlamasıyla ellerimi boynuna doladım. Belimde hissettiğim elleri ile dans etmeye başladık.

Toprak yağmura ben sana aşık olduk yeniden
İmkansız gibi görünen, bu mesele

Gözlerim onun gözlerindeyken konuştu.

"Cemre Yağızoğlu." 

"Efendim kocacım." dediğimde güldü.

"Soyadın ne kadar yakıştı." dediğinde yanağına bir öpücük kondurdum.

Girdi aklıma her gece tanıdık bi melodi
Sen miydin sebebi, söylesene

"Bundan sonra sadece biz varız." dediğinde kafamı salladım. Alınlarımızı birleştirdiğimde konuştum.

"Bir de sonsuz aşkımız." 

Gözlerini açıp kapattığında gözlerime baktı.

"Sana çok aşığım."

Gülümseyerek cevap verdim.

"Bilmukabele."

Bir kadın gelir değiştirir seni
Alıştığın o sert kararlı şeklini
Yüzbinlerce yıldır böyledir gider
Suyun kumsala vurması gibi

Etrafa bakındığımda herkes çok mutluydu. 

Şu zamana kadar hayatıma çok nadir uğrayan mutluluk bu günden sonra hayatımda hep kalacakmış gibi hissediyorum bugün. Sanki Berk'in yanındayken bize hiçbir şey zarar veremezmiş incitemezmiş gibi. Aşk buymuş anlaşılan. Koşulsuz güven.

Birbirimize bakarak söylediğimiz dans şarkımız ile dans etmeye devam ettik.

Ve gök ağladı her sabah
Ben kayboldum yeniden
Şu camlardan süzülen, tane tane

Yanımıza dans ederek yaklaşan Çağrı ve Hazal'a döndük. Çağrı bana yaklaşarak konuştu.

"Çiçeği Hazal'a doğru fırlatsan." dediğinde kafamı iki yana salladım.

"Kime gelirse artık. Hile yapamayız." dediğimde yüzünü buruşturdu. Hazal gülerken bizden uzaklaştılar.

Berk'te sırıtırken bana döndü.

"Bu çocuk zıplayıp kendi kapar öyle bir zeka." dediğinde gülmemi tutamadım.

Ve hep uykuya dalmadan düşündüm geceleri
O yazdığın dizeleri ezberimde

Dans'ın devamında başımı onun omzuna koydum ve gözlerimi kapattım.

Bir kadın gelir değiştirir seni alıştığın o sert kararlı şeklini 
Yüz binlerce yıldır böyledir gider 
Suyun kumsala vurması gibi 

İkinci dans müziğimiz ile Berk'ten ayrılıp ellerini tuttum ve ona bakarak şarkıyı söylemeye başladım.

Memleketime çoktan bahar gelmiştir
Başakları şimdiden göğe ermiştir 
Dağlarını gelincik basmıştır 

Berk yavaşça sırıtarak beni etrafımda döndürdüğünde kahkaha attım. Yanıma yaklaşan Hazal benim ellerimden tuttu ve Berk'e seslendi.

"Biraz da biz dans edeceğiz. Ödünç alıyorum." dediğinde Çağrı'da cilveli hareketler ile Berk'in yanına gidiyordu. Ege'de yanlarında alkış tutuyordu. Onlara gülerek Hazal ile bağırarak şarkıyı söylemeye devam ettik.

Yer, gök ve yürek çiçek açmıştır 
Kirazlar olmadan tez vakitte 
Asmanın sürgün veren dallarında 
Nergisin, zerenin taç yapraklarında
Seninle baharı kutlamaya geliyorum 

Yanımıza koşarak gelen Berk Ege ve Çağrı'da ellerimizden tutarak bir daire oluşturmuşlardı. Çok komik bir durumdaydık. Berk'e kaşlarımı çatıp başımı iki yana sallayarak baktığımda beni ortaya çekti ve ikimiz ortada dans etmeye başladık. Diğerleri de etrafımızda şarkıyı bağırarak söylüyordu.

Başımı omzuna yaslamaya 
Hayata yeniden başlamaya 
Bağında, bahçende, pınarlarında 
İçimi yıkamaya geliyorum 

Gözlerime bakarak söylediği şarkı sözleri ile kocaman gülümsedim. 

Bugün benim en mutlu günümdü. 

Ben artık Cemre Yağızoğluydum.

Hayatımdaki tüm zorlukları eski soyadımda bıraktım ve şarkı da da dediği gibi başımı omzuna yasladım. Ve hayata yeniden başladım. 

Çiçeği de Hazal tuttu zaten. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kaçmaya çalıştığın cehennemi taşıyorsun içinde.

2.Bölüm: Küçük Çatlaklar

iyileşmiyor susmayı öğreniyor yara.