her yara üfleyerek geçmez. (1)
Cemre'den
Sabah uyanmamı sağlayan şeyin annemin aşağıdan ismimi seslenişleri olması canımı sıkmıştı. Koşarak çatık kaşlarım ile aşağıya indiğimde annem heyecanla konuştu.
''Kenan Amcanlar kahvaltıya geliyor hadi yardım et.'' dediğinde yüzümü buruşturarak sordum.
''Lar derken. Kenan Amca zaten her gün burda?'' dediğimde gülümsedi.
''Berk dönmüş.''
Vücudum kaskatı kesilirken boğazım düğümlendi. Yutkunurken boğazımı tutmak zorunda kaldım.
"Ne?" diye fısıldadığımda kapı çaldı. Hızla konuştum. "Ben kahvaltı yapmayacağım." diyerek yukarı çıkmaya yeltendiğimde kolumu tutan annemdi beni engelleyen.
"Giyin gel. Çabuk." dediğinde kaşlarımı çatarak kolumu çektim ve koşarak yukarı çıktım.
Üzerime doğru düzgün bir şeyler geçirdikten sonra yavaşça aşağıya indim. Masaya gittiğimde Berk'in arkası bana dönüktü. Kenan Amca ile göz göze geldiğimizde gülümsedim.
"Günaydıın. Hoşgeldiniz." dedim neşeyle.
Berk arkasını döndüğünde göz göze geldik. Hiçbir şey söylemedim. Yerime oturdum. Onun yanına.
"Berk valla son anda haberimiz oldu döndüğünden oğlum." diyen anneme baktım.
Berk ise gülerek cevap verdi. "Valla daha düne kadar benimde haberim yoktu Ayla Teyze." dediğinde Kenan Amcaya döndü ve yüzü düştü. "Babam sağolsun." dedi kısılan sesi ile.
"E napalım özledim oğlumu." diyen Kenan Amca bana döndü. "Haksız mıyım Cemre?" dediğinde başımı iki yana sallayıp gülümsedim. Ne diyebilirdim?
"Göndermeseydin bu kadar meraklımsan baba?" diyen Berk içindeki öfkeyi kusar gibiydi.
"Aa Berk o nasıl söz öyle." diyen annem Berk'e baktı. "Babam senin eğitim hayatın için yaptı bunları."
Berk güldü. "Evet. Sorun da bu." dediğinde elindeki bıçak ve çatalı bıraktı Berk. Kafasını dikti ve Kenan Amcaya baktı. "Benim eğitim hayatım için benim istemediğim şeyleri yaptı. Onun istediği meslek için." dediğinde Kenan Amca öksürdü.
"Şımarıklık yapma Berk. Bunca yıl orda okudun. Gayet mutluydun da." dediğinde yavaşça ayağa kalktım.
"Ben doydum size afiyet olsun." dediğimde bahçeye attım kendimi. Sıkışan yüreğim 6 yılın sancısı mıydı? Bana hiç haber bile vermeden gitmesinin mi?
Arkamdan gelen adım seslerinden anladım o olduğunu. Gözlerimdeki buğuyu yok edip döndüm.
"Cemre." diyip bana bir adım attığında ben bir adım geri gittim.
"Konuşmak istemiyorum." dediğimde dolmamaları için uğraştığım gözlerim doldu ve sesim titredi.
"Ama-"
Konuşmasına izin vermedim arkamı dönüp bahçe kapısından çıktım. Koştum. Canım acıdıkça daha çok koştum. Kendimi yine bir deniz kıyısında buldum. Ellerim titrerken kesik kesik duyduğum nefes seslerim yavaş yavaş hıçkırıklara dönüştü.
6 yıl önce onun kapısına gidip gittiklerini öğrenince yine geldiğim yer burasıydı. Gözlerimdeki yaşlar artarken arkamdan gelen adım seslerini duydum. Elimin tersiyle sildim gözyaşlarımı. Arkama döndüğümde Ege'yi görmemle hızla ayağa kalkıp sarıldım ona. Saçlarımı okşadığında biraz daha sakinleştim.
''Niye geldi şimdi.'' dediğimde sesim güçsüz çıkıyordu. Kafamı kaldırdım ona baktım. ''Sen gördün mü onu'' dediğimde birbirimizden uzaklaştık. Ege yavaşça kumlara otururken yanına oturdum bende.
''Ayla teyze kahvaltıya çağırmıştı.'' dedi ve derin bir nefes aldı. ''Seni koşarken gördüm ama epey uzaktın seslendim duymadın. Bahçeye girdiğimde her şey yerine oturdu. Ama en garibi ne biliyo musun?'' dedi ve yutkundu. Bana döndü. ''Her şeye bunca yıla rağmen sarılmak istedim ona.'' dedi ve yüzünü denize döndü. ''Sanki hiç değişmemiş hala karşımda o serseri 18 yaşındaki Berk varmış gibi.'' dediğinde başımı salladım.
''Ne yapıyordu?'' dedim ve ona döndüm ''Yani ardımdan. ''
''Oturmuş yere bakıyordu. Bana baktı bir şeyler söylemek istedi ağzını açtı ama yapamadı. Sonra da Hazal girdi bahçeye zaten. Ona burda kalmasını söyledim bende senin yanına geldim.'' başımı salladım.
"Çok şey kaybettik Ege. Hiç yoktan 6 yıl kaybettik biz." dedim ve ona döndüm. "Bundan sonra hangi bir yılını telafi edicek?" dediğimde önce gözlerime sonra yere baktı ve fısıldadı.
"Haklısın." yutkundu. "Ama affetmek istiyorum." dediğinde gülümsedim.
Sesim buz kesti. "Ben istemiyorum."
Yazar'dan
Bahçedeki koltuklarda tek başına oturan Berk kafasını yere eğmiş kollarını bacaklarının üzerine koymuştu. Kapıdan giren Ege'yi taş zemine adımını bastığında farketti. Kafasını kaldırıp baktı. İçinde bir şeyler oldu. Ege'nin bakışlarındaki o kırgınlığı ve özlemi gördü.
Tam bir şey söylemeye yelteniyordu ki o da gider diye korktu. Ege'nin ardından kapıdan koşarak giren Hazal Ege'nin sırtına çarpmıştı. Berk bu görüntüye içinden gülerken dışarıya hiç bir şey belli etmedi.
Ege cesaret toplayıp konuştuğunda Hazal'a bakıyordu.
"Sen burda bekle. Ben Cemre'nin peşinden gidiyorum." dediğinde arkasını dönüp yürümeye başladı.
"Cemre nerde ki?" diyen Hazal'ı duymadı bile.
Hazal sonunda çantasından telefonunu çıkardığında kafasını kaldırdı ve koltuklarda oturan Berk'i gôrünce şok ile telefonu yere düşürdü. Berk bunda kendini tutamayarak gülerken Hazal yavaşça eğilip telefonu aldı ve Berk'in yanına yaklaştı.
"Beerk!! Geldin mi?" dediğinde gülümsedi. Berk beklemediği bu karşılma ile ayağa kalktı. Hazal Berk'e sarıldı. "Hoşgeldiiin." dediğinde kapıdan giren Çağrı şok içinde orda dikilmeye başladı.
Hazal Berk'ten ayrıldıktan sonra kapıya döndü. Çağrı orda durmaya devam ederken ona doğru seslendi.
"Çağrı gelsene."
"Ulan psikolojim bozuldu Berk'in halisülasyonunu görüyorum ben ya. Hepsi senin falcıların yüzünden." dediğinde Berk bir kez defa güldü.
"Gerçeğim ben bro." dedi Çağrı'nın ne tepki verceğini kestiremezken. Çağrı ise koşarak geldi ve Berk'e sarıldı.
"Gelmişsin lan." dediğinde Berk'te gülerek ona sarıldı.
"Geldim lan."
Ayrıldıklarında Çağrı Berk'i baştan aşağı süzdü. "Hiç değişmemişsin." dedi. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi yüzünü buruşturdu. "Bunları sonra uzun uzun konuşuruz. Beni içerde bekleyen bir cimcime var Ege gelmedi diye ağlıyomuş susturabilicez mi bakalım?" dedi ve cevap vermesini beklemeden kapıya yöneldi. Kapıya geldiğinde Berk'e döndü ve gülümsedi. "Gelmene çok sevindim bro." dediğinde Berk'te ona gülümseyerek başını salladı. Sonra Hazal'a döndü.
"Cimcime?"
Hazal'ın yüzü düşerken yavaşça koltuğa oturdu. "Cimcime Cemre'nin kız kardeşi." dediğinde Berk hayretle kaşlarını kaldırdı.
"Ayla Teyzenin bir birlikteliğinin olduğunu bilmiyordum. Kim tanıyor muyuz?" dediğinde Hazal ona döndü.
"Baban." Berk ikinci bir şok ile sarsılırken ne çok şeyden haberi olmadığını o an kavradı. O sırada bahçenin demir kapısı gıcırdayarak açıldı. İçeri giren Cemre ve Ege, Hazal ve Berk'ten tarafa bakmadı bile. İçeri hızla geçtiklerinde derin bir iç çekti Berk.
"Affetmicekler beni değil mi?" dediğinde Hazal gülümsedi.
"İmkansız değil. Ama zor." dedi ve dudağını ısırdı. "Ege neyse affeder de." dedi ve bir iç çekti. "Cemre'den kimse affetmesini isteyemez bile." dediğinde Berk merakla Hazal'a döndü.
"Nedenmiş o?" dediğinde Hazal yüzüne acı dolu bir tebessüm ekledi. Bu süreçte Cemre'ye en çok yardım edenlerdendi.
"Neler yaşadığını gördük çünkü." dediğinde Berk'e döndü. "Cemre senin yokluğunu zor kabullendi Berk. Haber vermeden ani gidişin onu çok sarstı. Yaklaşık 3 ay hiç pes etmeden seni aradı. Telefon numaranı defalarca çaldırdı mesajlar attı. Sesli mesajlar bıraktı. Sonra babana ısrar etti ne olduğunu öğrenmek için. Baban aldırmadı bile."
Berk'in gözleri dolarken kapıdan çıkan Ege bahçenin diğer ucundaki salıncağı kurdu. Buğulu gözleri bu kez de kapıdan kucağında 3 yaşlarındaki bir bebekle çıkan Cemre'yi buldu.
"Sonra babanla annen ilişkilerini açıkladılar. Daha kız senin yokluğunu sindirememişken. Cemre 1 hafta ortadan kayboldu. Hâlâ nereye gittiğini söylemez mesela." dediğinde o da kenarda çocuk oynayan Ege, Çağrı ve Cemre'ye baktı. "Sonra geri döndüğünde bu geri dönüşün annesinin karnındaki bebek olduğunu söyledi." dediğinde yine acıyla gülümsedi.
Berk buğulu gözlerini Cemre'den çekmezken içinde bir şeyler kırıldı. Onun yanında olabilecekken kilometreler uzağındaydı. Gerçi şuan aralarında bir kilometre yoktu ama aralarına giren kilometreler azalmamıştı sanki.
"Sonra yine seni aramaya başladı. Kendini kaybetmiş gibiydi. Dünya dönüyordu ama Cemre aynı günde kalmıştı. Senin gittiğin günde." dediğinde Berk'in gözünden bir damla yaş süzüldü.
•Sakinleştim tuz bastım yarama
Belki sonsuza kadar sustu yüreğim
Berk Hazal'a dur der gibi elini kaldırdı. "Benim bir şey yapmam lazım." dedi gözlerini okşarken. Aniden Hazal'a döndü. "Bana yardım eder misin?" dediğinde Hazal başını iki yana salladı.
"Berk çok isterim ama." dedi ve Cemre'ye baktı. "Sanki edersem onun yaşadıklarına ihanet edicekmişim gibi." dediğinde Berk işaret parmağını kaldırdı heyecanla.
"Bir kere. Söz bir kere yardım alıcam senden." dediğinde Hazal başını salladı onaylar şekilde.
"Tamam ne istiyorsun?" dediğinde Berk Cemre'ye bakarak konuştu. "Bizi buluştur yeter." dediğinde Hazal derin bir nefes aldı. "Tamam." dediğinde ayağa kalktı ve Cemrelerin yanına gitti.
Cemre kardeşi ile oynarken Berk'in varlığını unutmuştu. Hazal'ın gelişi ile hatırladı bir kez daha. Yüzü düşerken koltuklarda oturup onları izleyen Berk ile göz göze geldi. Oraya bakaren Hazal ile konuştu.
"Noldu? Arkadaşınla özlem mi giderdiniz?" dediğinde nefret dolu bakışları Hazal ile buluştu.
"Bebeğim yapma böyle. Bana niye kızıyorsun?" dediğinde Cemre yüzündeki ifadeyi yumuşattı.
"Kızmıyorum." dediğinde dikkati tamamen dağılmıştı.
Kardeşi ile oynayan Ege ve Çağrı'ya döndü yorgun bakışları. Kardeşi bir Ege'ye bir Çağrı'ya koşuyordu. "Ceren." diye ona seslendiğinde Ceren Ege'ye sarıldı. Ege bu hareketi ile kahkaha atarken konuştu. "Çocuğun ilk aşkıyım." dediğinde Cemre'de güldü.
Ceren koşmak için Çağrı'ya yöneldi ancak Çağrı'yı geçip koltuklardaki Berk'e doğru koşmaya başladı. Ege yerinden kalkmazken durumu yeni farkeden Cemre ayağa kalkarken Çağrı'ya söylendi. "Çağrı tutsana çocuğu ya."
Arkasını döndüğünde Ceren elindeki oyuncağı Berk'e vermiş gülümsüyordu. Berk'in de yüzüne masum bir gülümseme yerleşirken çekinerek Ceren'i kucağına aldı ve oyuncak ile hareketler yapmaya başladı. Çağrı gülerek konuştu.
"Bro artık tek aşkı sen değilsin." dediğinde Cemre'nin dudaklarına acı da olsa bir tebessüm kondu. Berk ve Ceren'e öyle bakarken gözleri doldu.
Sakinleştim, yok olmaz bir daha
Böyle resmine bakıp ordan severim.
Cemre oraya gülümseyerek bakarken Berk aniden başını kaldırdı. Cemre yüzündeki gülümsemeyi silerken hızla içeri girdi. Berk arkasından bakakaldı. Hazal Cemre'nin arkasından girerken on seslendi.
"Cemre!!"
Cemre merakla döndü ona.
"Efendim."
"Bir şey konuşabilir miyiz?" dediğinde Cemre başını salladı.
"Benim bir arkadaşım var." diyen Hazal ile Cemre duvara yaslandı. "Eee." dediğinde bir kıyafet yetiştirmesi gerektiğini biliyordu.
"Şimdi yaklaşık 1ay var düğününe ama aşırı panik atak. Haliyle özel tasarım bir elbise istiyor." dediğinde Cemre güldü. "Tahmin etmesi çok zordu." dediğinde Hazal başını salladı.
"Seninle buluşup konuşmak istiyor." dediğinde Cemre başını salladı ve yaslandığü duvardan ayrıldı.
"Tamam konuşuruz zaman mekan bildirsin bana." dediğinde Hazal hemen onu durdurdu.
"Bildirdi bile." dediğinde Cemre kaşlarını çattı. "Bu akşam Marina'da buluşmak istiyor."
"Marina? Bu akşam?" diyen Cemre sorgular şekilde bakıyordu ama Hazal kendinden taviz vermedi.
"Lütfen. Bu arkadaşım çok önemli benim için." dediğinde Cemre ofladı.
"Teknesi mi var arkadaşının?" dediğinde Hazal başını iki yana salladı.
"Kenan Amcaların yatında bir yer ayarlamaya çalışıcam." dediğinde Cemre derin bir nefes verdi.
"Tamam saati bana bildirirsin." dedi ve tam arkasını döndü ki Hazal tekrar konuştu.
"Saat 8." dedi ve koşarak bahçeye çıktı.
Cemre arkasından gülerken yukarıya çıktı. Odasının camından bahçedeki Berk'e baktı. Ceren'le oynuyordu. Kahkahalar atıyordu Ceren'de onun yaptığı hareketlere.
Bebek kahkahasını bilir misiniz? Öylesine masumdur. Onlar birbirlerini o masumlukta sevmişlerdi. Çocukken onların içine düşen bu sevgi büyüdükçe aşka dönüşmüştü. Aslında birbirlerini seviyorlardı da... Ama ikisi de sevmeyi bilemeyecek kadar gençti. Küçük prens içi şüphelerle dolu olarak ordan kaçtı.
Cemre gözünden akan yaşları sildi ve çöp kutusundaki fotoğraflara baktı. Yıllarca çöp kutusunun üzerine başka çöp atmamıştı. Onları çöpe atmıştı ama çöpü kapının önüne koymayı bir türlü beceremedi.
•Deli deli bağırırken buldular beni
Bir odaya bir başıma koydular beni
Hepsi geçmişti. Ama Berk'in gelişi ile gözü önüne geldi bu odada yaşadığı her şey.
Önce mantar panoya baktı. Şimdi Hazal, Ege ve Çağrı ile doluydu. O zamanlar ise Berk ile. Orda resimlere bakarak ağlayışı ve resimlerdeki Berk'e yalvarışı geldi aklına. O an ki çaresizliği.
Sonra yatağına baktı. Berk'i gittikten 1 ay sonra rüyasında görüp uyandığında özlemle ağlayışı geldi aklına.
Sonra çöp kutusuna baktı. Panodan resimleri 3. ayda çıkarıp atışı ve sinir krizleri. Bağırışları ve ağlayışları geldi aklına.
Gözünden bir damla yaş süzüldü.
Ama yine tehlikeli buldular beni
Öyle miyim?
Berk kucağındaki Ceren ile oynarken onda Cemre'yi gördü. Yeşil gözleri kumral saçları aynı Cemre'ydi.
Yanına oturan Çağrı'ya döndü. Ceren'i yavaşça ona uzattı. Sonra Hazal'ın yanına gitti. "Tamam mıdır?" diye sordu.
"Tamamdır. Saat 8" dediğinde heyecanla Hazal'ın yanaklarını sıktırdı.
"Bitanesin bee."
Bahçeden eve girdi ve babasına ve Ayla'ya gideceğini söyleyerek evden çıktı. Marina'da ki yata gidip her yeri temizlemek istiyordu.
Cemre'ye kendini affettirmek ve burdan mutlu bir şekilde çıkmak istiyordu.
Akşam olduğunda Cemre evden çıktı ve annesinin arabasıyla Marina'ya geldi. Etrafa bakıp derin bir nefes çekti. Gözlerinde canlanan anılar ile gözleri yavaş yavaş dolmaya başladı. Ama yukarı bakarak gözyaşlarını geri gönderdi.
Yatağıma yatmıştım, uyandırdılar
Hep içime atmıştım, utandırdılar
Geldiğinde yatın ışıklarının açık olduğunu gördü ve üstünü son bir kez düzelterek adımını attı. Sandalyeye oturduğunda önündako iki kişilik masada şamdanlar yanıyordu.
Yukarıdan gelen adım sesleri ile çantasını bir kenara koydu. Aşağıya inen merdivenlerde Berk'i görmesi ile kaşları çatıldı.
Ayağa kalkarken konuştu.
"Pardon. Ben burda bir toplantı yapıcaktım." dediğinde gitmeye hazırdı.
"Hazal ayarladı bunu. Ben istedim." dediğinde Cemre sinirle yürümeye başladı. Tam yatta çıkacağı zaman Berk onun kolundan tutup kendine çevirdi.
"Ben istemediğim bir yerde durmam bırakır mısın?"
"Ben konuşmak istiyorum Cemre. Neden izin vermiyorsun?"
"Ben konuşmak istemiyorum çünkü."
"Tamam konuşmam ben sen anlatırsın. İçini dökersin. Sen istersen konuşurum." dediğinde Cemre Berk'in gözlerine baktı.
Berk'in parıldayan gözlerine bakarak başını salladı. Cemre yerine oturduğunda Berk rahatlar gibi iç çekti ve karşısına oturdu.
"Nerden başlıyim istersin?"
"Neden bu kadar öfke dolusun bana?" dediğinde Berk'in gözleri doldu. Cemre ise aksine güldü.
"Bilmem. Neden Acaba?" dediğinde Berk başını salladı.
"Nerden istersen ordan başla. Ne zamandan beri öfkeliysen bana ordan. Ancak öyle düzeltebilirim bu durumu." dediğinde Cemre derin bir nefes alıp sadece Berk'in gözlerine baktı. Hisseder belki o zamanlarki acımı diye. Canını yakmak istedi Berk'in.
Yatağıma yatmıştım, uyandırdılar
Hep içime atmıştım, utandırdılar
"Senin gittiğin gün. Seni defalarca aradım. Sonra evinizin önüne geldim. Metin Abi kapıda değildi. Merdivenlerden bir valizle çıkıyordu. Ona sordum seni. Adamda şaşırdı." dediğinde güldü. "Gittiler onlar Cemre Hanım dedi. Nereye diye sordum. Fransa'ya kalkmış uçağınız." dediğinde gözleri dolmuştu. Berk Cemre'nin masadaki titreyen eline baktı sonra tekrar dolan gözlerine.
"Metin Abi gitti. Ben ordaki merdivenlere çöktüm kaldım. İlk defa orda ağladım gidişine. Bağıra bağıra. Neden dedim ya neden bana söylemedi? Devam ettiremez miydik dedim. Kendimi suçladım." dediğinde masadan titreyen elini çekti ve gözlerini sildi.
"Sonra seni defalarca aramaya her aramanın sonunda sesli mesaj bırakmaya ve mesaj atmaya devam ettim. Anneme sordum bana asla cevap vermedi. Sonra sahile gittim. Bağıra bağıra seninle konuştum. İyi olup olmadığını sordum. Hasta mısın diye sordum. Meraktan ölürken sesim orda bana cevap gibi gelirken ben sordum vazgeçmedim. Sanki ta ordan beni duyabilecekmişsin gibi." dediğinde yüzünde acı dolu bir tebessüm vardı.
"Sonra baban geldi. Babana seni sordum iyi diyip geçiştirdi. Ne zaman geleceğini sorduğumda cevap bile vermedi. Önlerinde ölüyordum ve bana cevap vermediler. Annem geçer dedi. Yüreğim cayır cayır yarım kalmışlıkla yanarken annem bana geçer kızım zamanla dedi. Ama ben vazgeçmedim. Hazal'ın numarasından aradım seni defalarca." burnunu çekti ve yine Berk'in gözlerine kilitledi gözlerini.
"Ben bir gün yine koltukta öylece sana mesajlar yazarken annem ile baban geldi. Geçtiler karşıma sevgili olduklarını söylediler. Tepki vermedim ben Berk. Orda dondum kaldım." dediğinde Berk'in gözünden bir damla yaş süzüldü. "Sonra kaçtım evden. 1 hafta dönmedim." dediğinde Berk merakla sordu.
"Nerdeydin?" dediğinde Cemre ellerini saçlarının arasına geçirdi.
"Sendeydim." dedi güçsüz bir sesle.
Deli gibi sevmiştim, zayıf sandılar
Öyle miyim?
"1 hafta boyunca burdaydım ben. O kışın soğuğunda burda kaldım. Hissetmedim ama biliyo musun? İçim öyle yanıyordu."
Berk'in masanın üstündeki elini yumruk yaparken kızdı. Kendine de kızdı. Babasına da kızdı. Hekese her şeye kızdı.
"Sonra eve döndüm. Odamdaki resimlerinle konuştum. Annem delirdiğimi söyledi. Hayır delirmemiştim. Sadece." derin bir nefes aldi ve titreyen sesi ile konuştu. "Sadece sevmiştim." dediğinde Berk başını salladı.
"Sonra bunu sinir krizleri takip etti. Annem eski halime dönmemden korktuğu için defalarca sakinleştirici yaptı bana." Berk'e baktı tekrar. "Belki fazla dramatize etmişim gibi gelebilir. Ama ben terk edilmiştim. Hemde daha küçüklüğümden beri tek güvendiğim her yaşadığımı bilen biri tarafından. Seni kaybetmiştim. Ama kaybetmemek için çırpınıyordum hâlâ."
Berk gözünden süzülen damlaları sildi. Sandalyesini aldı ve Cemre'nin sandalyesinin yanına koydu. Neden yaptı bunu bilmiyordu. Cemre ise onun gözlerine bakarak anlatmaya devam etti.
"Sonra yavaş yavaş sakinleştim. İçim duruldu. 3 ay yaşadıklarım bedenimi de psikolojimi de eoey yıpratmıştı. Onlar topladı beni. Ege Çağrı Hazal. Her gün farklı bir aktivite yaptık. Hepsini belki zehir ettim durgunluğumla. Sende orda olsaydın ne kadar güzel olacağını hayal ederken."
Sakinleştim, tuz bastım yarama
Belki sonsuza kadar sustu yüreğim
Eliyle bir kez daha saçlarını düzeltti. "En acınası kısmı burası biliyo musun? Onlar beni eğlendirmeye çalışırken bende hayalimde seni eğlendiriyordum. Sen orda kim bilir kimlerle eğleniyordun."
Berk yutkundu ve konuştu.
"Ben istemedim Cemre." dediğinde Cemre başını salladı. Konuşma sırası Berk'teydi.
"Babam gönderdi beni. Nedenini hâlâ bilmiyorum. Ama bir gün öğrenicem. Sana haber vermek istedim. Ona da izin vermedi. Böylesi daha iyi dedi. Peşinden gelir burda herkesi üzersin dedi. İkna etti bir şekilde beni." dediğinde Cemre gülümsedi.
"Yalnızdım orda. Sizi özledim. Yaşadığımız anların hepsini beynimde her akşam defalarca yaşattım. Ama size ulaşamazdım çünkü babam bana sizi hep mutlusunuz diye anlattı. Bu halinden haberim olsa ordan her şartta gelirdim." dedi ve yutkundu.
"Sende kaçmayı bir anda hayatımızdan soyutlanmayı seçtin." diyen Cemre ile başını iki yana salladı.
"Hayır. Mutluluğunuzu seçtim. Cemre bunlar benim için kolay mıydı sanıyorsun? Ben seni asla terketmedim. Bilmediğim bir şehre bırakıldım öylece." dediğinde Cemre Berk'e döndü. Uzun zaman sonra bu kadar yakınlardı.
"Ben senin gölgene bile razıydım Berk." yutkundu ve devam etti. "Ama sen hep karanlıkta durduğun için gölgen bile düşmedi üzerime."
Berk yumruk yaptığı elini çaresizce uzattı.
"O zaman tut elimi. Bu karanlıktan çıkmama yardım et. Sadece sen yapanilirsin çünkü bunu."
Cemre Berk'in eline bakarken gözleri dolmaya başladı. O kadar tutmak istiyordu ki o eli. Ama zihnindeki o acılar buna engel oluyordu. Daha önce kalbini kullanmıştı ve yenilmişti. Şimdi mantığını mı yoksa kalbini mi seçecekti?
Devam Edecek...
Yorumlar
Yorum Gönder