ilkler kalır iliklere kadar.

Yazar'dan

O her neredeyse ne kadar uzakta veya kiminle ise hep benimle. 

Bazı vedalar vardı güneş bir daha hiç açmadı. Ama her doğan gün onun yaşadığını bilmekle doğdu. Uzakta da olsa varlığı yetti.

İlkler özeldir. İlk adım. Bir anne hiç unutmaz o anı ne kadar büyüsekte. Her adımda o ana döner. 

İlk bakış. İlk aşk. 

İlk aşk diyince aklına herkesin çocukluk aşkı gelir. Yüzünde hafif bir tebessümle hatırlar onu. Ya da zaten yanındadır ilk aşkı.

Ben öyle değil. Ben her ilk aşkımı hatırladığımda yüreğim bir boşluk bir yarım kalmışlıkla sızlıyor. Yağmurlu bir gün geliyor aklıma. Paçalarına kadar çamurlara batmış yağmurda ağlayan bir çocuk. 

Aşk acıtır mı mutlu mu eder? Cevabını bilmiyorum. Çünkü yaşamadım. Bildiğim bir şey var. İlkler kalır iliklere kadar.

"Oha oğlum çok iyi başlamışsın lan." diyen Ali Berk'e gururla bakıyordu. 

Berk sırıtarak ona bakarken Ali'nin yakasını düzeltti. 

"Jilett." derken Ali'yi baştan aşağı süzdü. 

"Babamın duruşmasına gidiyorum geliyo musun?" dediğinde Berk'in yüzü düştü. 

"Yayıneviyle toplantım var yetişebilirsem gelirim." dediğinde önüne döndü. Ali ise ciddiyet takınarak eline kupasını aldı ve kahvesinden bir yudum aldı. 

"Mutlaka gel." dediğinde Berk ona döndü. 

"Neden?" 

"Öyle işte." diyen Ali sırıtıyordu. 

"Bu kez kurtarıyorsun galiba babamı." dediğinde gülümsedi. 

"İnşallah. Bir görgü tanığımız var eski ortaklarınızdan. Bugün görgü tanığı olarak geliyor." dedi ve sırıttı Ali.

Berk kaşlarını çattı.

"Kimmiş ki o?" 

"Sürpriz."

Berk mızıkçı bir çocuk gibi konuştu.

"Ya o kadar yanlış yerden bir sürpriz ki babamız çok anlaşılır biri olduğundan yüzlerce ortak değiştirdi. Sonuncuda taşa çarptı o ayrı." dediğinde ikisi de güldü.

"Gel işte sen oğlum." dedi Ali ısrarla.

"Yetişmeye çalışacağım dedim ya. Kitabı bastırmam lazım önce." 

"Hangisi?" diyen Ali cevabı biliyormuş gibi sırıtıyordu.

"Cemre." dedi Berk tebessümle. 

Ali ona gülümseyerek bakaren saatine baktı. 

"Ben kaçtım. Yetiş mutlaka yoksa babamı biraz daha içerde bekletirim." 

Berk arkasından kahkaha atarken bağırdı.

"Kenan Yağızoğlu 1 ay daha orda kalırsa herhalde yaşayamaz." dediğinde Ali kapıdan ona gülerek baktı ve bir gözünü kırparken cilveli bir öpücük atarken kapıyı kapattı.

Berk buna daha çok gülerken önüne döndü.

"Ruh hastası."

Telefonu açar açmaz kitabı hakkında gelen mailleri okumaha başladı.

Cemre uçaktan camı seyrederken yanında uyuyan annesine döndü. Sonra cama geri döndü. İçindeki huzurla gülümsedi. Telefonuna düşen bildirimle başını kaldırdı. 

Kitaplarını okuduğumuz Berk Yağızoğlu bugün bir yayınevi ile anlaştı. Kendisine sorduğumuz sorulara heyecanla cevap veren yazarımızın röportajı için tıklayın.

Habere tıkladı.

-Kitabınızın adını bu zamana kadar gizli tuttunuz şimdi tüm medyaya açıklar mısınız?" 

-Artık açıklayabilirim galiba. Kitabın adı Cemre.

Cemre gülümsedi. Ve haberi kaydırdı.

-Bize biraz kitaptan bahseder misiniz?

-Sizce bahseder miyim? Sadece şu ana kadarki kitaplarım arasından en anlam yüklediğim diyebilirim.

-Kitabın okurlarına kitabı okurken önerebileceğiniz bir şey var mı?

-Şarkı dinleyin. Özel bir parça önerim de var hatta. Zaaf-Gözlerinden Gökyüzüne. 

-Teşekkür ederiz Berk Bey.

-Ben teşekkür ediyorum.

Cemre kulaklıklarını takarken arama kısmına Zaaf-Gözlerinden Gökyüzüne yazdı.


Uykulu gözlerini kapatırken yüzünde huzurlu bir gülümseme vardı.

•Uyku nedir bilmiyorum
Harap oldum tersdeyim

Berk arabasını adliyenin önüne park etti. Anlaşmanın bu kadar hızlı bitmesi onun da beklediği bir şey değildi. 

Ali ofisinde oturmuş kahvesini içerken hızla içeriye daldı. Ali şaşkınlıkla ayağa kalkarak ona kollarını açtı.

"Ooo kardeşim erkencisin." dediğinde Berk ona sarıldı ve gülerek konuştu.

"Kardeşim duruşmasını bensiz yapamazmış beni salın dedim saldılar valla. Hemen anlaşmayı da imzaladık." dediğinde karşılıklı sandalyelere oturdular. 

"Duruşmaya giricek misin?" 

"Tabi oğlum." dedi ve gülerek parmağını salladı. "Ben girdim diye heyecanlanıp babamı savunamazsan ben karışmam avukat bey." dediğinde Ali'de güldü. 

"Sen heyecandan orda durabilirsen bende karışmam." ağzının kenarıyla söylemişti Ali bunu. 

Demode oldu sevgiler
Yetmiyor insanlara sevişmeler

"Daha bir saat var he?" dedi Berk derin bir nefes verirken.

"Öyle." dedi Ali sırıtırken.

"Sürpriz dediğin tanık nerede?" dedi Berk kaşları çatık sırıtırken.

Ali saatine bakarak konuştu. "Gelmek üzeredir."

"Olum bak sürpriz sürpriz diyosun sürprizin Ege falan çıkarsa seni gebertirim." dediğinde Ali güldü. 

Kapısı tıkladığında ikisi de ciddiyete büründü. 

"Geldiler işte." dediğinde Berk gözlerini büyüterek Ali'ye döndü.

"Ler mi?" 

"Geell." dedi Ali gülerek. 

Kapıdan giren Ayla ile Berk şok oldu. Kaskatı kesildi. 

Ayla elini Ali'ye uzattığında diğer elindeki dosyayı masaya koydu. Ali Ayla'nın elini sıkarken Ayla Berk'e döndü. 

"Berk nasılsın?" dediğinde Berk ile de el sıkıştılar. 

"İyiyim siz?" diyen Berk'in gözü kapanan kapıdaydı. Cemre gelmemiş miydi?

Ruhumuz da açılmış derin yaralar ve izler
Hepsi birbirinden leş

"Bende iyiyim." diyen Ayla açıklamak ister gibi konuştu. "Cemre dışarda kaldı davayla ilgili konuşacağımız için." 

Ali gülümseyerek Berk'e baktı. 

"Sende çık istersen Berk. Anlamazsın zaten." dediğinde Berk afallayarak başını salladı. Titremeye başlayan dizlerini kontrol altına alarak kapıdan çıktı. 

Ah bu çarpık ilişkiler
Yine de bıkmadan yazıyorum sana

Ali kapanan kapının arkasından gururla gülümserken aklına dosyalara bakmak yeni gelmişti. Bunca yıl bu ayrılıkla ilgili kendini suçlamıştı.

Berk kapıyı kapattığında karşısındaki sandalyelerde oturan Cemre'ye baktı. Elindeki kitabı okurken saçlarını çözdü Cemre. Berk ise arkasına yaslanıp onu izlemeye başladı. Sanki bir manzara izliyormuşçasına.

Ah yangınım sana beni anlasana
Gözlerinden gökyüzüne
Açılan bir kapının eşiğinden
Durmuşum bakmışım

Cemre bir kişi tarafından izlendiğini farketmiş gibi kafasını kaldırdı. Berk'in burada olduğunu gördüğü an dondu kaldı sanki. Elindeki kitabı yan tarafına koyarken gözleri birleşti. İkisinin de aklında san bakışmaları son sözleri yaşandı.

"İstanbul gitmemi istemiyor sanki."
"Belki gitmeni istemeyen sadece İstanbul değildir."

"Beni hiç unutma tamam mı?" 
"İlk aşklar hiçbir zaman unutulmaz." 

Seni görünce bir an şaşırmışım
Kalbinin surlarında
Esir düşüp kalmışım burda

Berk Cemre'ye doğru giderken Cemre hâlâ şoku atlatamamıştı. 

"Berk." diye fısıldadı şaşkınlıkla.

"Cemre." dedi Berk karşısında durduğunda.

Cemre hiç düşünmeden kollarını Berk'in boynuna doladı. Berk'te sanki canından bir parçaymış gibi sıkı sıkı sarıldı. Cemre'nin saçlarının kokusunu içine çekti. 

Sonsuza uzanan bu döngü benim kaderim
Bağlamışım kendimi bu yolda köleyim

"Kenan Yağızoğlu'nun tutuksuz yargılanmasına karar verilmiştir." 

Ali mutlulukla babasına sarılırken Berk'te koşarak onlara katıldı. 

Cemre onları gülümseyerek izlerken Ayla'nın yanına gitti. 

Dışarıya çıktıklarında Ayla Ali'ye döndü.

"Tebrik ederim Ali çok başarılıydın."

"Estağfurullah Ayla Hanım. Sizin dosyalarınız olmasa bu davayı da babamı da kurtaramazdım." dediğinde Berk güldü.

"Çok mütevazıdır oğlumuz." dediğinde Kenan arkadan gülerek geldi. 

Bir koluna Berk'i bir koluna Ali'yi alarak konuştu. Aynı zamanda Cemre ve Ayla'ya bakıyordu.

"Hepinizden çok teşekkür ediyorum." 

Ali arkadan Berk'e dokunduğunda Berk arkadan ona baktı. Ali sırıtarak hareketler yaparken Berk onun eline vurdu. Ali'de tam ona karşılık verecekken Kenan önlerinden çekildi ve ikisi de öylece kaldılar. 

Ali hemen kolunu Berk'in omzuna atarken ikisi de gülümsedi.

Cemre ise onlara kıkırdamadan edemedi. 

Sonra olanları tahmin edebilirsiniz. Cemre ve Ayla eski evlerine tekrar taşındılar. Berk Ali'nin de katkılarıyla bir çıkma teklifi etti. Hem de kitabının basıldığı gün. 

Kitabın son sayfasında yazan yazıyı okuyan Cemre kocaman gülümsedi.

Yazdıkça bağlanıyorum sana...
Baktıkça ağlıyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kaçmaya çalıştığın cehennemi taşıyorsun içinde.

2.Bölüm: Küçük Çatlaklar

iyileşmiyor susmayı öğreniyor yara.