iyileşmiyor susmayı öğreniyor yara.

Yazar'dan

Berk bomboş odada otururken beyninde binlerce cümle tekrar ediyordu. 

Önce babasının sesi yankılandı. "Sen benim tırnağım olamazsın." 

Sonra Cemre'nin sesi takip etti. "Sen sevmek sevilmek nedir hiç bilmiyorsun. Seni ne  kadar çok sevdiğimi hiç bir zaman anlamadın. Belki de seni seven ilk ve son kişiydim. Beni de kaybettin sonsuza dek." 

Eli telefonuna gitti. Cemre'nin numarasının üzerinde gezindi. Ama o korkak çocuk yanı konuştu yine. Basamadı. 

Alilerin evine bugün gelmişti. Babasını ihbar eden ve onu kurtaran onlardı. Bunun için onlara bir minnet duyuyordu. Onun dışında içinde bir kardeşlik duygusu uyanmıştı. Ali ile belki de kardeş olabilirlerdi gerçekten. Kardeş gibi davranabilirlerdi. 

Israrla çalan kapıyı açmak için odanın kapısını açmıştı ki kapının açılma sesini duydu. Kafasını uzatıp kapıya doğru baktı. Kapıda Cemre'yi gördüğünde heyecanla adım attı ki Cemre'nin sesini duyana kadar.

"Derya Teyze iyi akşamlar. Ben Ali'ye bakmıştım." 

Berk önce adımını durdurdu. Sonra bir adım geriye attı. Heyecanla parlayan gözlerindeki ışık söndü. 

"Ali bahçede kızım." diyen Derya Hanıma teşekkür eden Cemre yavaşça uzaklaştı. Berk hızla kapıyı kapattığında içi öfke doluydu. 

Gözleri sinirle doldu. Az önce kardeşlik ile ilgili olan tüm düşünceleri silindi beyninden. Odanın camındaki tülün arkasından loş ışıkların vurduğu masaya baktı. 

Cemre Ali'nin karşısında oturuyordu. Ali bir şeyler anlatıyor o ise gülüyordu. 

Berk'in gözünden akan yaş hüzünden mi yoksa sinirden mi bilmiyordu. Dudağını ısırıp yüzünü buruşturdu acıyla. 

Kendini dışarı attı. Kapıdan çıktığı an Cemre ile göz göze geldi. Cemre'nin gülüşü soldu. Şaşkınlıkla ağzından ismi döküldü.

"Berk."

"İyi akşamlar." diyebildi sadece. 

Demir kapıdan çıktığında sokaktaki sessizlik ve soğuk ona çok ses duydu. Kapüşonunu kafasına geçirirken kulaklıklarını taktı ve ellerini ceplerine soktu. 

Müzik iyileştirir derdi hep Cemre. Onun açtığı yarayı onun tavsiyesi ile kapatmaya çalıştı. Gözlerinden damlayan yaşlar ile yürüdü nereye gittiğini bilmeden. 

Yazdım çizdim hayal ettim
Sazla sözden ibarettim

Tozluyaka tabelasını görünce mahallenin çıkışına geldiğini anladı. Kenardaki soğuk taşlara oturdu. Bedeni soğuktan titrerken içi yanıyordu. 

Arkamı döndüm emanet ettim
Anlayamadın ya

Dolu gözleri mahallenin her bir yerinde dolaştı. Ne ara bu hâle gelmişlerdi? Daha 5 aya kadar hayatları bambaşkaydı. Bağırsa söner miydi içindeki yangın? 

Aklım fikrim kaynayınca
Söz müzikle ağlayınca

Cemre Berk'in burada olduğunu bilmiyordu. O kapıdan çıkıp gittikten sonra büyük bir sessizlik oldu. Sonra aniden Ali'ye dönüp sordu.

"Berk'in burda ne işi var?" 

"Babası gözaltına alındı." 

Cemre'nin kaşları çatıldı.

"Neden?" 

"Ceza veriyormuş çocuğa. Bodrum katına kilitliyormuş. Dur videosu var." 

Cemre'nin kaşları şaşkınlıkla kalkarken gözlerini kırpıştırdı ve odanın videosunu izledi. İçinde bir şeyler koptu. Bunca yıl önünde olup biteni görememiş kimseyi tanıyamamış mıydı? 

Kalbimi açtım ibadet ettim
Anlayamadın ya

Derya Ali'nin odasında Berk'i göremeyince evden acele ile çıktı. Ali ve Cemre'ye dönüp sordu.

"Berk'i gördünüz mü?" 

Ali başını salladı.

"Kapıdan çıktı gitti."

"Kavga mı ettiniz yine?" dediğinde Ali'nin gözü Cemre'ye takıldı. Sahi kavga etmelerine gerek mi vardı.

Koşarak evden çıkarken yüreği sızlıyordu. Sanki küçük çocuğunu kaybetmiş bir anne gibi.

Ama o anladı
O beni anladı

Berk titreyerek o soğuk taşın üzerinde otururken ilk defa gerçekten kimsesiz hissediyordu. Önceden hiç yok gibi olsa da bir babası vardı. Ama şimdi hiç kimsesi yoktu.

Ona doğru koşarak gelen Derya Hanım ile başını kaldırdı. Elindeki battaniyeyi direkt ona saran Derya Hanım nefes nefeseydi. Ona sıkı sıkı sarıldı. 

Şaşkınlığı sevilmektendi ilk defa.

Dibine kadar
Dibine kadar

Derya ile eve döndüklerinde Berk'in gözünden süzülen yaşlar sessizce akmaya devam ediyordu. Kapıda vedalaşan Ali ve Cemre o tarafa doğru döndüklerinde garip bir sessizlik oldu. 

Cemre endişe ile Berk'e baktı. Göz göze geldiklerinde gözlerini kaçıran Berk'ti. Güçsüzlüğünü görsün istemedi belki de. 

Güldüm geçtim genceciktim
Aşk içinde meşke daldım

Derya Berk'i içeri götürürken Cemre telaşla Ali'ye döndü.

"Bana durumunu haber verir misin? Aklım onda kalıcak yoksa. 

Ali sakince başını salladı. 

Cemre aklı orada kalarak uzaklaştı.

Kendimi buldum onu kaybettim
Anlayamadın ya

Derya Berk'i yatağına yatırdığında Berk hayal ile gerçek arasındaydı. Ateşi epey çıkmıştı. Derya hemen battaniyeyi üzerinden kaldırdı. Berk küçük bir çocuk gibi kıvrıldı. 

İyisin hoşsun bir yokuşsun
Harbiden baya bi boşsun

Sonra da sayıkladı.

"Baba özür dilerim."

Derya Berk'in yüzüne içi acıyarak baktı. Yanağından bir yaş süzüldü. 

Şarkıya türküye lanet olsun
Anlayamadın ya

Derya elleri titreyerek Berk'in saçlarını okşadı. Berk'in sanki hissediyormuş gibi yüzü huzurla doldu. 

Derya ateşölçeri almak için arkasına döndüğü sırada yüreğini titreten bir şey yaşandı.

"Anne gitme." 

Derya yerinde mıhlanmış gibi kalırken kapıdan onları izleyen Ali ile göz göze geldi.

Ama o anladı
O beni anladı

Derya'nın gözünden süzülen yaşlar çok keşkenin sebebiydi. Bir kez daha içinden tekrarladı aynı cümleyi.

"Keşke onu da senin elinden kurtarabilseydim."

Dibine kadar 
Dibine kadar
Anladı.

Sabah olduğunda Ali'nin çalan telefonuyla uyandı Berk. Olduğu yere bakındı. Ali'nin yatağında yatıyordu. Kafasında ıslak bir bez vardı. Yan tarafındaki sallanan sandalyede elinde ateş ölçer ile uyuyakalan Derya'ya ilişti gözleri. Sonra da yan sandalyesinde uyuyakalmış Ali'ye.

Çalan telefon yanındaki komidindeydi. Yavaşça uzandı. Ekrandaki Cemre yazısını görünce bir tereddüt etse de hemen açtı. Diğerleri uyanmasın diye açıklamıştı bunu kendine. Ama sessize alamaz mıydı?

"Alo günaydın Ali. Rahatsız etmiyorum dimi? Berk'in durumunu öğrenmek için aramıştım. Düştü mü ateşi?" 

Karşıdan gelen telaşlı ses ile yüzü gülümsedi. Şımarık bir çocuk olduğu için değil ilk defa tattığı için bu duyguyu. 

"İyiyim." dedi gülümseyerek. 

Cemre telefonun diğer ucunda derin bir nefes verirken konuşmak istedi. Ancak son yaşadıkları buna el vermedi. O çatıdan Ali gelmeseydi neredeyse atlayacaktı. 

"İyi ol." diyip telefonu kapattığında telefonu göğsünün üzerine götürüp derin bir nefes aldı. "Hep iyi ol." dedi içinden diler gibi.

Berk etrafına bakındığında yine gülümsedi nedensizce. Kafasını tekrar yastığa koydu. Dün akşam bu yastığa başını koyarken ne kadar değersiz hissediyorsa şimdi bir o kadar değerli hissediyordu.

Kayıp çocuk artık bulunmuştu. Hem de çok güzel insanlar tarafından. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kaçmaya çalıştığın cehennemi taşıyorsun içinde.

2.Bölüm: Küçük Çatlaklar