o kadar geç oldu ki cevabın ne olduğunu unuttum. (2)
Cemre'den
Uçağa bindiğimizde cam kenarında Luna, onun yanında Berk ve onun yanında da ben oturuyordum. Çağrı'nın ikide bir buraya bakıp gülmesi dışında bir sorunum daha vardı. Kokusu.
Uzun zaman sonra duyduğum bu koku beni aldı ve yıllar önceye götürdü. Dayanamayarak gözlerimi kapattım ve kafamı geriye yasladım. Gerisi karanlık. Uyandığımda başımın yana doğru yatık olmasıyla kaşlarımı çatarak bulunduğum yerden kafamı kaldırdım. Berk'in omzunda uyumuştum. Ona döndüğümde bana şaşkınlıkla baktığını gördüm.
Konuşmadık. Bir iki saniye anlamsız bir bakışmaydı.
Uçaktan indiğimizde havaalanında Yıldız Teyzenin evine neyle gideceğimizi tartışıyorlardı.
"Olum taksiyle gidelim işte." diyen Çağrı'nın gözlerinden uyku akıyordu.
"Kaç taksi insan var burda biliyo musun?" diyen Ege gülüyordu. Bu gülüşü biliyordum. Ege hep gerilince ya gülerdi ya yüzerdi ya da ayaklarıyla bir ritim tuttururdu.
"Taksi mi tükendi bro anlamadım?"
"Öf naparsanız yapın."
"Yürüyelim bence." Hazal'ın cümlesiyle etrafta bir sessizlik oluştu. Ben ufak bir tebessüm ettim. Komikti çünkü Yıldız Teyzenin evi merkezden eoey uzaktı.
"Bunlarla." diyen Zeyno iki elindeki pusetleri kaldırdı.
Berk bir kahkaha atarken onlara döndüm. Kolu Luna'nın boynundaydı.
"Hasta mısınız ya Kenan Yağızoğlu her şeyi ayarlar da bunu ayarlamaz mı?" dediğinde etrafa bakındı. Bir süre daha bakındı. Ama bizi almaya gelen bir araç yoktu.
"Ayarlamamış demek ki bro" diyen Ege pusetlerden birini Zeyno'nun elinden aldı.
Tam o sırada arkamızda bir korna çaldı. Herkesin gözleri oraya odaklanırken hızla arkamı döndüm. Arkamda çok tatlı renklerle boyanmış ve çizimler yapılmış eski model bir otobüs duruyordu.
İçeriden inen Yıldız Teyze'yi görmemle yüzüme geniş bir gülümseme yayıldı.
"Cemree!!"
Otobüsten inip bana doğru yönelen Yıldız Teyzeye sıkıca sarıldım.
"Ne kadar değişmişsiniz." dediğinde saçlarımı okşuyordu. Gözümden bir damla yaş süzülürken huzurla gülümsedim. "Hiç ayrılmamışsınız. Aferim size." derken sesinde gurur vardı. Kollarının arasından sıyrılırken Yıldız Teyze Berk'e doğru kollarını açtı.
"Güneş çocuğum."
"Yıldızıım."
Birbirlerine sarıldıklarında gözümden süzülen yaşlar arttı. Ellerimin tersiyle sildiğimde bu duyguyu bilmiyordum. Kaybetmekten korkuyordum belki de.
Yıldız Teyzeyi başta. Yıldız Teyzeyle birlikte çocukluğumu da kaybediyordum.
Berk'ten ayrıldığında Berk'in de gözlerinden yaşlar süzüldüğünü gördüm. Yıldız Teyze Ege'ye doğru ilerlerken elindeki pusete takıldı gözü.
"Çocuğumun çocuğu mu olmuş?" dediğinde mutluluğu çok belliydi. Ege gülümseyerek ona bir adım attı ve arkasındaki Zeyno'nun elindeki puseti gösterdi.
"Çocukları." dediğinde ona sarıldı.
"Aaa biri kız biri erkek mi?" diyen Yıldız Teyze omzunda başını onaylar şekilde sallayan Ege'yi hissetti. "Aynı sen ve Cemre gibi. İkizler." dediğinde yüzümdeki gülümseme sabit kaldı. Ege'nin ise yüzü bir anda düştü. O an ilk defa baktı gözlerime. Sinir vardı gözlerinde belki de biraz kırgınlık.
Gözlerimi yere kilitlerken Çağrı Hazal ve Zeyno'yla tanışmış Luna'ya dönmüştü Yıldız Teyze.
"Hanım kızım. Sen kimsin?" dediğinde Luna samimi bir gülümseme ile öne çıktı ve elini uzattı.
"Berk'in sevgilisiyim." dediğinde Yıldız Teyze'nin gözleri Berk ile değil de benle kesişti. Kaşları hafif kalkmış şaşkındı.
Luna'da anlayamamış bir şekilde etrafa bakınıyordu. Sessizliği bozan Berk olmuştu.
"Ee şoför kim?" dediğinde yüzünde bir gülümseme vardı. Ama bunun altında yatan gerginliği hissetmiştim adeta.
"Ben varken şoföre mi ihtiyacınız var?" diyen Yıldız Teyze hızla otobüse bindi ve korna çalmaya başladı.
Hepimiz otobüse oturduğumuzda sadece ben yalnız oturuyordum. Gözlerimi yere diktiğimde omzuma çekinken bir şekilde dokunan el ile o tarafa döndüm.
Karşımda Zeyno'yu görmek beklediğim bir şey değildi. Elindeki karton bardaktaki çayı bana uzatırken yüzünde sıcak bir gülümseme vardı. Bende yüzüme kısa süreli bir gülümseme yerleştirerek çayı aldım. Çatallaşmış sesimle konuştum.
"Teşekkür ederim."
Geri Ege'nin yanına dönerken arkasından baktım. Ne kadar çok şey değişmişti.
Önüme dönerken dolan gözlerimi bulanıklıklaşan görüş açımdan farkettim. Yıldız Teyze ile göz göze geldik. Beni anlıyormuş gibi gözlerini kırpıştırdı. Sonra eli radyoya gitti.
Gözlerimi elimin tersiyle silerken yan tarafımda oturan Luna'nın sesi ve omzumdaki eliyle irkildim.
"İyi misin?"
Yan tarafında oturan Berk ile göz göze geldik.
"İyiyim." dedim geçiştirir gibi. Sonra önüme döndüm. Çalan şarkının beni geçmişe götürmesine izin verdim. Her yaz sonu o yazlıkta evlerimize dönmeye yakın açıp dinlediğimiz o şarkıydı bu.
Ah ne çok özledim seni
Bir bilsen ah bir görsen
Sonbaharlarım gelir
O yaprak hiç düşmez
Arka tarafa döndüğümde amacım Ege'ye bakmaktı. Gözlerini yere dikmiş sanki bir yerlere dalmış gibiydi. Acaba o da mı geçmişe dalmıştı? Önceden olsa bunu kestirebilirdim. Ama şimdi belirsizdi.
Sonra yan koltuğumda arkasına yaslanmış Luna'nın yanındaki Berk'e çevirdim gözlerimi. Camdan dışarıyı izliyordu.
Başımı öne çevirerek arkama yaslanıp bir iç çektim. Ne çok şey kaybetmiştik.
19 Yıl Önce (8 yaşındalar)
"Bugün ayın 28'i" diyen Berk dudaklarını bükmüş etrafına bakınıyordu.
"Yani?" Ege'nin kurduğu cümleyle Cemre hemen konuştu.
"4 gün sonra dönüyoruz." dediğinde o da üzgündü.
Ege onlara dalgayla karışık gülerek konuştu.
"Seneye yine geliriz. Neye üzülüyorsunuz? Tüm yazlar bizim. Hep birlikteyiz zaten." dediğinde Berk ve Cemrenin omuzlarına attı kollarını.
"Ya getirmezlerse bizi buraya. Ya da birimiz eksilirsek diğer yaz." diyen Cemre'ye baktı ikisi de şaşkınlıkla.
"Öyle şey mi olur ya?" diyen Berk'in kaşları çatılmıştı. "Biz hiç ayrılamayız hem."
"Sizde ne dram yaptınız saçma sapan. 4 yaşımızdan beri bizi buraya bırakıyolar. Seneye mi bırakmıyacaklar? Komiksiniz." dediğinde koşarak merdivenlerden inen Yıldız Teyzenin yanına koştu ve Berk ve Cemre'yi şikayet eder gibi konuştu.
"Yıldız Teyze şunlara bir şey söyle. Gideceğiz bir daha gelmeyeceğiz diye üzülüyorlar."
"Olur mu öyle şey?" diyen Yıldız Teyze yanında Ege ile Berk ve Cemre'nin yanına geldi. Az ötedeki koltuğa oturdu. "Gelin bakalım." dediğinde üçü de iki yanına oturdu. Berk sol tarafına Cemre sağ tarafına Ege'de Cemre'nin sağ tarafına.
Yıldız Teyze hepsine tek tek baktı ve önüne dönerek konuşmaya başladı.
"Siz büyüseniz de yaşlansanız da burası sizi bir şekilde çekicek. Bir neden yüzünden burada bulusacaksınız. Aranızdaki bağ kopsada düşman bile olsanız. Bir şey sizi tekrar birleştirir. Çünkü sizin burada bir hikayeniz var. Siz ne bu hikayeden ne birbirinizden kolay kolay kopamazsınız.
Cemre gülümseyerek Yıldız Teyze'ye döndü.
"O zaman ben yine şarkımızı açıyoruum."
Gözlerim uzaklara dalıp giderken şarkıya daldım gittim.
Hepsi bitti hepsi gitti
hepsi kaybolan günlerdi
Berk ile göz göze geldiğimizde ilk defa gözlerinde düşmanlık görmedim.
Bir yalnız sen bir yalnız ben
Bizi ne nasıl tüketti ki?
Otobüs durduğunda herkes yavaş yavaş yerlerinden kalktı. Bulunduğumuz evin önünde durup bavulumu sağ elimle tuttum. Derin bir iç çektiğimde Ege'nin kahkahasıyla etrafıma bakındım.
"Berk şurda düşüp ağlamıştın lan." dediğinde Berk'te gülüyordu.
"Sende ambulans çağıralım mı kanka diye başımda ağlıyordun." Ege gülerken gözleri bana doğru döndü. Yavaş yavaş durgunlaştı gülüşmeleri. Çünkü anlattıkları olayın devamında ben Berk'e yarabandı getiriyordum.
Yavaş adımlarımı eve doğru yönelttim. Yıldız Teyze yanıma geldiğinde kapıyı açtı. İçeri girdiğimde buram buram eski kokuyordu. Her koltukta Ege ve Berk ile yaptığımız yastık savaşları, merdivenlerden kahvaltı kokularına koşarak inişimiz, mutfakta bir şeyler yapmaya çalışıp çıkardığımız un savaşları. Daha niceleri. Hepsi belirdi gözlerimin önünde.
Hep sorardı Yıldız Teyze bize. "Eviniz ait hissettiğiniz güvende hissettiğiniz yerdir." diye. O zaman veriyordum cevabı.
Ama şimdi o kadar geç oldu ki cevabın ne olduğunu unuttum.
Yorumlar
Yorum Gönder