sana gökyüzünü ısmarladım, gülüşlerine güneş batsın diye.

Yazar'dan

Berk ve Ege konuşurlarken onların konuşmasını dinleyen Çağrı kahkaha atmadan edemedi.

"Berk Zeyno'dan özür dilemem lazım. Bir el atsanız mı bro?"

"Yine niye küstünüz?" Berk'in sesi bıkmış çıkıyordu.

"Çiçek aldım diye." 

Çağrı daha büyük bir kahkaha attığında Berk'te gülmeden edemedi. 

Ege ise ikisine de sitemle konuştu.

"Olum neye gülüyosunuz gönlünü almam lazım diyorum."

Çağrı kafasını Ege'ye doğru eğerek konuştu.

"O zaman bizden değil Arap, Vefa ve Ali'den fikir alman lazım." dediğinde Ege Berk'e döndü.

"Berk abini çağırsana." dediğinde Berk onun ensesine bir tane şaplak attı. 

"Abi abi tutturdunuz iki ay diyorum lan altmış gün var aramızda." dediğinde Çağrı yine gülmeye başladı. 

Ege dizlerinin üzerine çöktü ve Berk'e yalvarmaya başladı.

"Lütfen çok ihtiyacım var." 

"Biz hallederiz gerek yok abime." dediğinde Çağrı gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı.

"Abine mi?" dediğinde Berk kaşlarını çattı.

Berk başını iki yana sallayarak Ege'nin kafasını okşarken konuştu.

"Kalk ben halledicem." dediğinde Ege hemen Berk'e sarıldı. 

"Brom bee." 

"Abartma Ege. Saçma bi ayrılık zaten şimdi Cemre'yi ararım hallederiz." dediğinde Ege gülümsedi. 

Berk telefonunu kulağına gôtürürken Ege yanındaki koltuğa oturdu. 

"Alo napıyosun aşkım?"

"Hiç kızlarla oturuyoruz." diyen Cemre'nin sesi keyifliydi.

Berk gülümsedi ve konuştu.

"Hangi kızlar?" 

Sorduğu sorunun saçmalığını anladığında Cemre çoktan cevap vermişti.

''Zeyno,Duru,Hazal işte. Kaç tane bizim kızlar var Berk?''

"He tamam." dedi Berk sırıtarak. "Öpüyorum."

Cemre anlamasa da gülümsedi ve cevap verdi. "Bende çoook!"

Kapattıklarında Berk sırıtarak yere bakmaya başladı. Ona hevesle bakan Ege ise sormaya başladı.

"Noldu napıyoruz?" 

Berk onu duymazken Çağrı Ege'ye döndü ve konuştu.

"Hat kesildi yine." 

"Ne hattı?" dedi Ege anlamazken.

"Lan sizin beyniniz mi durdu? Cemre'yle konuştu ya hat gitti dedim. Ohoo her şeyi açıklıcak mıyım ben böyle ya?" diyen sitemli Çağrı'ya dönen Berk kaşlarını çatarak sordu.

"Ne?" 

"Bi şey yok bro." dedi Çağrı bıkmış bir sesle.

"Ee noldu Berk." diyen Ege heyecaıydı.

"Kalkın gidiyoruz." diyen Berk aniden ayağa kalktı.

"Nereye?" diyen Ege'ye döndü Çağrı.

"Harbi iletişimsizlik sorunumuz var. Cemrelere gidiyoruz." dedi ve elleri ile göstererek anlatmaya başladı. "Hani sen." dedi ve Ege'yi gösterdi. "Zeyno ile barışmak istiyorsun ya." Ege başını salladı. 

"Abartma anladık." dediğinde Berk'in yanına gitti. 

"Cemrelere mi gidiyoruz?" diye sorduğunda Berk kafasını iki yana salladı ve Çağrı'ya dönüp sırıttı. 

"Meyhaneye." 

"Ne?" Çağrı ve Ege'nin aynı anda sorduğu soruya Berk kahkaha atarken arkasını dönüp yürümeye başladı ve konuştu.

"Gören de hiç meyhane yüzü görmediniz sanır." dediğinde Ege ve Çağrı arkasından yürüyordu. Arabaların yanına geldiklerinde durdular. Çağrı elini Berk'in omzuna koydu ve konuştu.

"Harbi görmedik bu arada." 

Berk başını salladı ve hayretle konuştu.

"Sahi ya biz hep gece kulüpleri falan." dediğinde Ege arabaya binmiş camı yarısına kadar indirip ordan konuşmaya başlamıştı.

"Hadi kaptan içelim bu gece." dediğinde Çağrı Berk'e döndü ve yüzünü ekşitti.

"Emin miyiz?" dediğinde Berk sırıtarak konuştu.

"Eminiz. Atla." dediğinde sürücü koltuğuna geçti ve Çağrı'da arkaya oturdu.

Ege yola bakarken bir anda Berk'e dönüp konuştu. 

"Kapattırdın mı lan meyhaneyi?" 

Çağrı arkadan kahkaha atarken ellerini Ege ve Berk'in koltuklarına sabitleyip önde doğru eğildi. 

"Ne kapattırması?" dedi Berk kaşlarını çatarak.

"Berk Yağızoğlusun ya sen." diyen Ege beklentiyle baktı Ege'ye.

"Oğlum biz meyhane mi biliyoruz lan olsun işte insanlar bir şeyler öğreniriz."

"Keşke babamlarla gitseydik." diyen Çağrı'ya Ege dönerken Berk kahkaha attı. 

Ege ciddiyetle konuştu.

"Koçla aynı masada içtiğimi düşünemiyorum. Elimizden alır kendi içerdi." dediğinde Çağrı sırıttı.

Arabadan inip içeri girdiler ve bir masaya oturdular. Berk ve Ege yan yana otururken Çağrı karşılarına oturmuştu.

Servis yapıldığında Çağrı hâlâ etrafa bakınıyordu. Çalmaya başlayan şarkı ile birlikte Ege ilk kadehini içti.

Aslında ben de isterim emeklemeden koşmayı
Güzel elbiselerle makyaj yapıp dolaşmayı

Berk sırıtarak Ege'ye bakarken konuştu. "Hızlı başladın bro."

"Makyaj yapıp dolaşmak istiyormuş anladığım kadarıyla." diyen Çağrı'ya dönen Ege konuştu.

"Hahaha! Çok mu komiksin sen?" 

"Öyleyim." diyen Çağrı sırıtıyordu. 

"Beyler bunların ne işi var burda?" diyen Berk kapıyı gösterdi. Kapıdan giren Ali, Vefa ve Arap onların masalarına yöneldiklerinde Ege doğruldu. 

"Kanka beni kesmeye geldiler galiba." dediğinde Çağrı kahkaha atarken Alilere el salladı. 

"Ben çağırdım abini." dedi Berk'e doğru. Berk burnundan sıkıntılı bir nefes verirken yanlarına gelen Alilere dönerek konuştu.

"Hoşgeldiniz. Buyrun." dediğinde Ali Berklerin yanına Arap ve Vefa ise Çağrı'nın yanına oturdu. 

"Vay bebeler sorun ne?" diyen Arap'a gülen Berk sırıtarak cevap verdi.

"Sorun mu olması lazım Arapçım." dedi sahte bir sırıtmayla.

"Sorun yoksa sorun vardır la bebem" dediğinde güldü. 

"Zeynooo!" diye bağıran Ege bardağı hızla masaya koydu. Vefa şok içinde ona dönerken konuştu.

"Nolmuş Zeyno'ya?"

"Öldürdü beni. Bıçakladı." diyen Ege o kadar gerçekçi konuşuyordu ki Vefa gerçek sandı.

"Nerenden?" diye sorduğunda Ege elini sol göğsünün üzerine koydu ve konuştu.

"Kalbimden." 

Masadaki herkes ona kahkaha atarken Ege kafasına kaçıncı olduğunu bilmediği kadehi dikiyordu.


Aslında ben de isterim düşünmeden konuşmayı
Küçük bir oyun içinde önemli kişi olmayı


"O zaman biz." dedi Ali. Ve elini kaldırarak sipariş verdi. "Başlayalım." dediğinde Berk sırıttı.

"Ne gibi dertlerin var Yangın Ali?" dediğinde Ali başını salladı.

"Ayık kafayla konuşulmaz." dediğinde Berk kafasına bir kadeh dikti. 

"Hadi bakalım." dediğinde Ali'ye bakıyordu.


Aklımdan geçen sözler
Kalbimden gelen sesler


Hepsi dertlerini konuşabilecek kıvama geldiklerinde Ege isyanla konuştu. 

"Lan oğlum." dedi Ali Vefa ve Arap'a dönerek. "Bir çiçek için ayrılınır mı lan?" dediğinde Ali sırıttı.

"Çiçek aldın diye mi ayrıldı senden?" dediğinde Ege çaresizlikle başını salladı.

"Çiçeği naptı?" diyen Vefa'ya döndü Ege.

"Yanında götürdü." dediğinde Vefa sırıttı. "O zaman seviyor seni baya." dediğinde Çağrı çattı kaşlarını.

"Ne mânâ?" 

"Lise birde bi sevgilisi vardı Zeyno'nun. O da çiçek almıştı. Kafasında parçaladı çocuğun çiçekleri." dediğinde Berk ve Çağrı kahkaha atarken Arap ve Ali'de sırıtıyordu. Ege ise gaza gelmiş bir şekilde konuştu.

"Helal be kara belam!!"

"Siz barışırsınız." diyen Vefa'ya baktı Ege. Başını salladı.

"O değilde." dedi Çağrı masaya bakarken. "Hazal beni ne zaman görcek?" dediğinde derin bir iç çekti. 

"Hazal kör mü olmuş lan?" diyen Arap gözleri yarı açık konuşuyordu. Vefa'nın ise yüzü düşmüştü. 

Ali Arap'a döndü ve konuştu.

"Çağrı'nın onu sevdiğini görmüyormuş." dedi açıklar gibi. 

Arapta hızla konuştu. 

"Hee kör galiba gerçekten. Bizim Vefa'yı da görmüyor." dediğinde Berk Ege ve Çağrı aynı anda eğilerek Vefa'ya baktı. 

Vefa elindeki kadehi kafasına diktikten sonra konuştu.

"Vazgeçtim ben boşverin." dediğinde Çağrı kaşlarını çattı.

"Karşında benim gibi yakışıklı bi rakip görünce mi?" dediğinde Ali kahkaha attı.

"Yok be." dedi Vefa gözleri hâlâ masadayken. Sonra başını kaldırdı ve Çağrı'ya baktı. "Bizim hayat mottomuz bu." dedi ve uzun uzun bakarak devam etti. "Olursa olur olmazsa alıştık zaten." 


Hepsi bir orman oldu
Bir kibritle yok oldu


Ege Çağrı ve Berk aynı anda arkasına yaslanırken Arap sırıtarak konuştu.

"Noldu lan ağır mı geldi tozlu yaşam?" dediğinde Ege başını onaylar şekilde salladı. Uzun bir sessizlik oluştu.

Ali masaya bakarken konuştu. "Şirket kötü durumda." 

Berk şokla gözlerini açarken konuştu. 

"Nasıl?" dediğinde Ali'nin gözlerindeki yorgunluğu gördü.

"Şirket büyük bir borç batağının içinde uzun süredir." dediğinde Berk daha çok şaşırdı.

"Lan bundan benim niye haberim yok?" dediğinde Ali konuştu.

"Şirketle alakan mı var oğlum? Kafan beş karış havada Cemre Cemre diye koşturuyorsun." dediğinde Berk kaşlarını çatarak konuştu.

"Sen neden söylemedin bana?" 

Ali bir iç çekti. "Çünkü abiydim." dediğinde Berk ofladı.

"Sıkıldım şu abi muhabbetinden de." dediğinde Ali masaya bakarak konuşmaya devam etti.

"Senin omuzlarına bu büyük yükten biraz da olsun yüklemek istemedim." dedi ve Berk'e baktı. "Çıkabilirim sandım bu bataklıktan ama debelendikçe daha derine battım." dedi ve öylece masaya bakakaldı. 

Berk Ali'ye dönerken elini onun omzuna attı. 

"Beraber çıkamaz mıyız şimdi?" dediğinde Ali başını iki yana salladı. 

"Geçen haciz memurları geldi." dedi ve iç çekti.

"Bir ay içinde ödenmezse her şeyimizi kaybedeceğiz." 

Berk elini onun omzundan çekerken derin bir nefes verip masaya baktı. 


Ben sigara dumanımın altında
Yana yana en sonunda kül oldum


"Oha!" dedi Çağrı şaşkınlıkla. Herkes ona dönerken konuştu. "Siz de mi tozluyakaya taşınacaksınız?" dediğinde Berk kahkaha attı.

"Babam halleder." dediğinde Ali güldü sadece. 

"O değilde." diyen Çağrı'ya döndüler hepsi yine ne var der gibi. "Olum fena dönüyosunuz lan." dediğinde Arap ona katıldı.

"Valla söylemiyim diyorum ama bende çift çift görüyorum." dediğinde Ali sırıttı. "Kalkalım mı yavaştan?" dediğinde Ege elini yumruk yapıp masaya vurdu. 


Sen kibritin hiç yanmayan ucunda
Birinin hayatından geçmiş oldun


Berk yavaştan kalktığı sandalyeye geri otururken konuştu.

"Yine ne var lan?" dediğinde Ege işaret parmağını kaldırarak konuştu.

"Bir sorum var." dediğinde Berk sabırsızlıkla konuştu.

"Sor o zaman." dediğinde Ege öksürerek ciddiyet takındı ve Berk'e baktı.

"Dertleri masada mı bırakıyoruz yoksa onlarla beraber mi kalkıyoruz?" Hepsi neye güldüğünü bilmeden ona güldü.


İyi dostlar biriktirdim
Hepsi ailem oldu


"Sen hangisini istersin paşam?" diyen Arap kalkmaya çalışırken geri sandalyeye düşünce Çağrı gülmeye başladı. Hepsi Çağrı'nın gülmesinin geçmesini beklerken daha çok artan gülmelerine bir de Ege'nin gülmeleri karıştı.

Vefa onlara zorla açtığı gözleriyle bakarken konuştu. "Koptular napcaz?" dediğinde Ege durdu ve konuştu Arap'a doğru.

"Oğlum sümük gibi yapıştın lan." dedi ve gülmeye devam etti.

Arap sinirlenirken ve ayağa bile kalkamazken konuştu.

"Ali tutma beni ağzını yüzünü kırcam." dediğinde Ali Arap'ı tutup kaldırdı. 

"Hadi gidelim artık." dediğinde Çağrı ve Ege gülmeyi bıraktı. Çağrı isyan eder gibi konuştu.

"Ya biraz daha biraz dahaa." 

Berk sinirle ayağa kalkarken yürümeye başladı. "Arabaya nasıl sığacağımızı düşünün isterseniz." dediğinde herkes ciddiyetle kalktı. Ege Berk'in arkasından bağırdı.

"Sağ koltuk prensesin benim unutma." dediğinde Ali sırıttı. 

"Benim araba da var sakin." dediğinde Çağrı güldü.

"Nereye gidiyoruz şimdi?" dediğinde Berk'e döndü.

"Bilmiyorum." diyen Berk Ege'nin koluna yapışmasıyla ona döndü.

"Beni Zeynoma götür!" diyen Ege'ye baktı ve başını salladı. 

Arap "Bizde geliyoruz." dediğinde Berk sırıtarak bağırdı.

"Hayranımızsınız anlaşılan takip edin." dediğinde arabalara binip yola çıktılar. 

Ege radyodan çalan şarkının sesini fullerken gözlerini kapattı. 


Öyle deli gibi esme, başım dönüyor
Hasretini verme baharın yerine


Cemrelerin evinin önüne geldiklerinde altısı da aşağıda dikiliyordu. Vefa Alilere fısıldayarak sordu.

"Biz niye geldik buraya?" dediğinde Arap fısıldadı.

"Ege'nin rezilliklerini izleyip video kaydına alıcam." dediğinde çok heyecanlıydı. Vefa'da ona sırıtırken Ali onlara bakarak konuştu. "Başlıyoruz." dediğinde Ege balkona bakarak bağırdı.

"Zeynooo!!" diye bağıran Ege'ye yönelttı telefonun kamerasını Arap. 

Balkona koşarak çıkan Cemre aşağıdaki kalabalığı görünce şaşkınlıkla bağırdı. "Noluyoo?" dediğinde Berk gülümsedi ve başını yana eğerek balkona bakmaya başladı. 


Öyle arada bir bakma, içim gidiyor
Gözyaşımı derme gülümün yerine


"Zeyno'yu çağır bana." diyen Ege'nin sesi ile içerden çıkan Duru Hazal ve Zeyno şaşkınlıkla aşağıya baktı. 

"Noluyo be?" diyen Zeyno kaşlarını çatmış Ege'ye bakıyordu. 

"İn aşağı konuşcaz." diyen Ege sendeledi. Çağrı onu tutarken konuştu. "Düşüyodun bebeğim." dediğinde Ege kolunu hızla çekti. 

"Zeyno gel." dediğinde Zeyno kaşlarını kaldırdı.

"Nedenmiş o?" dediğinde Ege başını yukarı kaldırdı.

"Seni özledim kızım." dediğinde Zeyno başını iki yana salladı. "Hastayım sana." diye bağıran Ege'ye sinirle cevap verdi.

 "Hadi geçmiş olsun." dedi ve içeri girdi. 


Ölüm ol da düş peşime
Ecel ol da al başımı


"Buraya gelmezsen kendimi yakarım." dediğinde Çağrı Berk'e dokundu.

"Bro durdursana." dediğinde Berk hâlâ başı yana yatık bir şekilde sırıtarak balkona bakıyordu. 

"Güneş doğdu." dedi Berk Cemre'ye bakarken.


Eriyor içim yanıyor giderek
Yine de dayanamam sana ben


"Biz içeri gelelim mi?" diye bağıran Çağrı'ya "Gelin." diye cevap veren Cemre'nin arkasından gelen Zeyno aşağıya bir leğen suyu boşalttığında su Ege Çağrı ve Berk'in üstünden döküldü. 

"Napıyosun be deli?" diye bağıran Berk'in ardından Zeyno aşağıya bakıp alt dudağını ısırdı ve kızlara baktı.

"Fazla mı oldu?" dediğinde Cemre kınayan bakışlarla cevap verdi.

"Sanki."


Kim bilir kaç yıl daha böyle canım yanacak
Seninle olmak var ya, yeniden doğmak var ya


"Olum ölüyo muyuz bu soğuk ne lan?" diyen Çağrı titremeye başlamıştı.

Aliler koşarak yanlarına geldiklerinde Vefa onları baştan aşağı süzdü. "Yağmur bulutları sadece sizin mi üzerinizdeydi?" dediğinde ağzını yayarak konuşuyordu.

Arap gülerek konuştu. "Zeyno döktü bebelerin üstünden suyu." dediğinde Ege derin bir nefes verdi.

"Yarabbi şükür." 

Berk Ege'ye sinirle dönerken konuştu.

"Ne şükürü oğlum sırılsıklam olduk bu havada." dediğinde Ege sırıttı.

Kapıdan havlular ile çıkan Cemre ve Zeyno'ya bakarak konuştu. "E sırılsıklam aşık olduk işte." dediğinde Berk dudağının tek tarafıyla güldü. 

"Senin ağzın iyi laf yapmaya başladı he?" dediğinde kafasına bir havlu geçirildi ve karanlıkta kalmasıyla telaşla bağırdı. "Ege nerdesin!!" 

"Burdayım bro." diyen Ege saçlarını kurutan Zeyno'ya sırıtarak bakıyordu. "Ya da değilim." dedi.


Kim bilir kaç yıl daha sürgün çeker bu gönül
Seninle olmak var ya, yeniden doğmak var ya



 Berk telaşla konuştu.

"Kör oldum!!" 

Cemre kafasındaki havluyu hızla çektiğinde Berk ile göz göze geldiler. 


Öyle deli gibi esme başım dönüyor
Hasretini verme baharın yerine


"Allahım cennete gelmişim." dediğinde Cemre sırıttı. Ama aynı zamanda kaşlarını çattı.

"Leş gibi kokuyorsunuz." dediğinde Çağrı vücuduna sardığı havlu ile konuştu.

"Napalım ağzımıza parfüm mü sıkalım?" dediğinde Hazal ofladı.

"Hadi girin içeri Duru kahve yapıyo ayılırsınız." dediğinde Çağrı hüzünle konuştu.

"Ayılmayınca daha az acıtıyo bazı şeyler." 

Hazal ile bir anlığına göz göze geldiler. Çağrı'nın buğulu gözleri ile karşılaşan Hazal ise neyin onun canını bu kadar yaktığını merak etti. 


Öyle arada bir bakma içim gidiyor
Gözyaşımı derme gülümün yerine


Hepsi içeri geçtiğinde kızlar çaresizce koltuklarda adeta sızmak üzere olan çocuklara bakıyordu. Duru elindeki tepsiyle geldiğinde hepsine kahveleri dağıttı.

"Ben kahve sevmem." diyen Vefa'ya şok içinde baktılar.

"Neden?" dedi Hazal merakla.

Vefa "Kahve içersek kararırız." dediğinde Ali elindeki fincanı masaya bıraktı.

"Evet annem söylerdi." dediğinde Vefa başını salladı.

Arap ise yüzünde büyük bir sırıtma ile bir kahveye bir Duru'ya bakıyordu.

"Arap noldu lan?" diyen Zeyno'ya aldırmadan fincanı kafasına dikti. Kaşlarını çattı ve Duru'ya döndü.

"Noldu aşkım?" diyen Duru'ya hayretle konuştu.

"Tuz yok bunda." dediğinde Ege ayağını sertçe yere vurdu.

"Bu nikah kıyılamaz!!" 

"Ne saçmalıyorlar?" diyen Cemre kahvesine soru işaretleriyle bakan Berk'e odaklandı.

"İçsene." dedi onu dürtleyerek.

Ali'ye dönen Berk konuştu.

"Gerçekten kararır mıyız?" dediğinde Zeyno Ege'nin yanına gitti ve elindeki fincanı alıp zorla Ege'nin ağzına götürdü. Aynı zamanda Berk'e sesleniyordu.

"Olmuyo bak görürsü-" sözünü yarıda kesen fincanın Ege'nin üzerine dökülmesi olmuştu. Ege acıyla yerinden kalkıp bağırdı.

"Yanıyoruum!!" sonra Berk korkuyla gözlerini açtı. Ege'nin beyaz tişörtüne dökülen kahveyi gösterdi. "Kararıyomuşuz cidden lan." dediğinde Çağrı bitirdiği fincanı ile bakışıyordu.

"Yeter!!" diye bağıran Hazal'a döndü herkes. "Saçmalamayı kesip kahvelerinizi için." dediğinde Ege çaresizce konuştu.

"Benim artık bir kahvem yok ki?" dediğinde Zeyno onun elinden tuttu ve mutfağa sürükledi. 

"Barışın da gelin!!" diye bağıran Ali kahvesini içti ve Arap'a döndü. 

"Hadi videoları açta gülelim." dediğinde Arap heyecanla elini telefona götürdü ve açtı. Yüzü yavaş yavaş düştü.

"Noldu lan?" diyen Vefa'ya baktı sonra da Ali'ye. 

"Kayıt tuşuna basmayı unutmuşum." 

***

Hepsi kahvelerini içip biraz dinlendiğinde en azından konuşup yürüyebiliyorlardı. 

"Olum ne içtik lan biz." diyen Ali'ye Cemre katıldı.

"Harbi ne içtiniz siz. Bu haliniz ne?" dediğinde Ege Zeyno'nun omzundaki eline baktı.

"Cefasını çektik şimdi Vefasında sıra." dediğinde Vefa ona baktı.

"Uzak dur benden." dediğinde Berk kahkaha attı. Ege'ye dönerek konuştu.

"Sefasında." dedi fısıldayarak.

"Sefasını çektik şimdi cefasında." dediğinde Çağrı güldü.

"Yanlış mesaj veriyorsun evrene bak." dediğinde Ege sırıttı.

"Bundan sonra çiçek falan yok." dediğinde Zeyno sırıttı. "Ha şôyle yaa." dedi. 

Berk Cemre'nin omzuna başını koyduğunda Cemre ona döndü ve konuştu. "Çok mu yorulmuş benim sevgilim." dediğinde yanağını okşadı. Berkte sırıtarak cevap verdi. 

"Burda hepsi geçti." dediğinde esen rüzgar hepsinin tenine değdi. 

Balkonda yıldızları izlerlerken bir yıldız kaydı. 

Çağrı heyecanla "Ben kaydım dilek tutun." dediğinde Cemre gülmeden edemedi. Gözlerini kapattı ve bir dilek tuttu.

"Allah'ım birbirimize hep böyle iyi gelelim." 

Gözlerini açtığında Berk'e döndü. Onu izlediğini görünce gülümsemesi büyüdü. "Dilek tutsana." dediğinde Berk iyice ona yaklaştı. Dudaklarına bir buse kondurarak tek dileğinin kendisi olduğunu anlattı.

sana gökyüzünü ısmarladım, gülüşlerine güneş batsın diye.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kaçmaya çalıştığın cehennemi taşıyorsun içinde.

2.Bölüm: Küçük Çatlaklar

iyileşmiyor susmayı öğreniyor yara.