sen kötü bir şey olmaması için iyi şeylerden de kaçıyorsun.
Cemre'den
"Şurdaki papatyalardan istiyorum." ağzımdan çıkan cümle ile Berk dizlerimden doğrulup koşarak papatyaların yanına koştu. "Napıyosun?" dedim gülümsememin yanında.
"Papatya topluyorum." dediğinde eline doldurduğu papatyalarla tekrar dizime yattı ve elindeki papatyaları bana uzattı. Ona kocaman gülümserken elindeki papatyaları aldım.
"Çok fazla toplamışsın." dediğimde dizlerimden doğruldu ve elimden papatyaları tekrar aldı.
"Al birazını." dediğinde bir tutamını bana uzattı. Elinde kalanlara bakarken kaşlarını çattı ve sırıttı.
"Onları napıcaksın?" diye sordum sırıtarak. Eline iki tane alırken saplarından tutarak uğraşmaya başladı.
"Taç yapacağım." dediğinde ona sesli güldüm.
"Yapamazsın ki."
"Ne demek yapamam?" dediğinde kaşları çatıktı.
"Geçen yaz yapamıyordun." dediğimde dudağının bir yanıyla güldü.
"Öğrendim." dediğinde kaşlarımı çattım.
"Kimden ve neden?" dediğimde yüzüme bakıp daha çok gülümsedi. "Cevap versene." dedim kaşlarım daha çok çatılırken. "Benden başka kime papatya tacı yapıyorsun?" dediğimde kahkaha attı.
''Derya Teyze geçen zorla götürüldüğüm piknikte öğretmişti.'' dediğinde gülümsedim. '
''Bir şeyler öğrenmeye bu kadar açık olduğunu bilmiyordum sevgilim.'' dediğimde yüzümüzü yakınlaştırıp elimi yanağına koydum. Bu hareketimle gülümserken konuştu.
''Senin için öğrendim.''
Kaşlarımı kaldırarak konuştum. ''Öyle mi?''
Gözlerini dudaklarıma sabitlerken konuştu. ''Öyle.''
Tek hamlede dudaklarımızı birleştirdiğinde gözlerimi kapattım. Ancak çalan telefonu ile elimi yanağından çekip ondan ayrıldım. Oflayarak cebindeki telefonu çıkardığında kulağına götürdü ve keyifsiz bir sesle konuştu.
''Efendim baba.''
''Cemreyleyim.'' dediğinde göz göze geldik. Sonra tekrar yere döndü bakışları.
''Aliyle mi?'' dediğinde karşıdan konuşmasını bekledi. ''Baba bazı insanlar anlaşmak zorunda değildir kardeş olsalar bile yeter artık zorlama.'' dediğinde yüzündeki ifade kararlıydı.
''Kapattım.'' dediğinde oflayarak telefonu yere bıraktı.
''Noldu?'' diye sorduğumda gözlerime baktı ve iç çekti.
''Babam Ali ile aramızdaki anlaşmazlığı kabullenemiyor.'' dediğinde başımı salladım.
''Baban bir kontrol manyağı.'' dediğimde güldü.
''Bende senin.'' dediğinde kaşlarımla papatyaları gösterdim. ''Hadii görelim marifetlerini.'' dediğimde yüzlerimizi yakınlaştırdı ve arsızca konuştu.
''Babam aramasaydı gösteriyordum aslında marifetlerimi.'' dediğinde sırıttım ve onu göğsünden yavaşça geriye ittim.
''Taç diyorduk.'' dediğimde derin bir nefes vererek papatyalara döndü.
Berk tacı yapıp kafama taktığımda hava kararmıştı bile. Arabaya bindiğimizde ona dönerek konuştum.
''Biraz pratik yapsan iyi olucak.'' dediğimde sırıtarak direksiyonu çevirdi.
''Ne başka kızlara taç mı yapayım?'' dediğinde kaşlarımı çatarak önüme döndüm.
''Ne yaparsan yap Berk.''
''Sinirlenince daha güzel olduğunu söylemiş miydim?'' dediğinde gülümsememi engelleyemedim.
Eve geldiğimizde Kenan Amca ve annemin kapıda bizi beklediğini gördük. İkimizde buna anlam veremezken arabadan indik.
Kenan Amcanın da annemin de yüzündeki kızgın ifade beni gererken onlara yaklaştık.
"Hayırdır baba ne işin var burda?" diyen yanımdaki Berk'e bir adım attı Kenan Amca.
"Bir şey yok." dedi ve bana döndü. "Cemre yarın sabah konuşmamız gereken şeyler var." diyen Kenan Amca'yı ilk defa bu kadar ciddi görüyordum.
"Bir şey mi oldu?" dediğimde anneme baktım. Annemden bir cevap bekledim ama gelmedi. Kenan Amca başını iki yana salladı. "Yarın konuşuruz. Bu akşam annenle konuş." dediğinde anneme döndü. Annem ona doğru başını sallarken Berk Kenan Amca'nın önüne geçti.
"Hayırdır ya noluyo gizemli gizemli."
"Berk arabaya bin." diyen Kenan Amca sinirliydi.
Berk bana dönerek göz kırptı ve arabaya yürümeye başladı.
"İyi geceler." diyip giden Kenan Amcanın arkasından bakakaldım.
Anneme döndüğümde fısıldadı. "Bahçeye gidelim."
Başımı sallayarak bahçedeki koltuğa bıraktım kendimi. Yanıma gelip elini omzuma attı ve beni kendine çekti. Ağlaması hiç beklediğim bir şey değildi.
"Noldu?"
"Cemre." dedi burnunu çekerken saçıma öpücük kondurdu. "Bana sakın kızma." dediğinde doğrulup ona baktım.
"Anne artık anlatıcak mısın?"
"Baban." dediğinde buz kesti tüm vücudum. "Geri gelmiş." dedi ve ellerimi tuttu. "Sana zarar vericek." dediğinde vücudum titredi.
"Neden?" dedim sesim titrerken. "Ben onun evladıyım. Canından kanındanım." dediğimde ellerimi daha sıkı tuttu.
"Mert'in ölümünden hala seni sorumlu tutuyor." gözünden bir damla yaş süzüldü.
"Bunun Kenan Amca ile ne ilgisi var?" dediğimde gözündeki yaşları sildi ellerini ellerimden çekerken.
"Seni o adamdan koruyabilecek tek kişi o ve soyadı." dediğinde kaşlarımı çattım.
"Ne demek o?" dediğimde ellerini ellerimin üzerine koydu ve tüm kararlılığı ile konuştu.
"Ali ile evleneceksin."
Kurduğu cümleyi idrak edemezken sesli bir kahkaha attım. "Şaka." dedim kaşlarımı çatarken. "Şaka yapıyorsun değil mi?"
Annem başını iki yana salladı.
"Saçmalama ne alaka?" dediğimde annem bana bir şeyleri iyice anlatmak için eğildi.
"Senin o soyadına sahip olman lazım. O çatı altına girmen lazım ki o adam sana zarar veremesin. O adam sandığından daha güçlü Cemre." dediğinde gözlerimi kapattım.
"Neden Ali?" dedim hızla.
"Berk'i tanıyor çünkü. Gözünü kırpmadan ilk gôrdüğü yerde ikinize de zarar verir." dediğinde yutkundu. "Ali'nin de şirket işleri için bir eşe ihtiyacı varmış tabi." dediğinde dalga geçer gibi güldüm.
"Gitsin bulsun kendine bir eş." dediğimde ellerimi ellerinin altından çektim. "Ben Ali'yle evlenmem." dediğimde başını iki yana salladı. Tam kalkacağım sırada elimden sert bir hareket ile tuttu.
"Cemre sen durumun ciddiyetinin farkında değilsin galiba." dediğinde eli çantasına gitti. Elindeki zarfı bana uzattı.
Zarfı açtığımda içinden bir fotoğraf çıktı. Bugün oturduğumuz çimenlerde birbirimize gülümserken çekilen fotoğrafımızdı. Arkasını çevirdiğimde yazılan yazıyı okudum.
-Belki ensenizdeki bir nefes kadar belki de ensenizdeki silah namlusu kadar...
Haluk Yılmaz.
"Bu işten tek zararı sen mi görürsün sanıyorsun?" dediğinde gözlerim bu gece ilk defa doldu. Bu zamana kadar anlatılanlar hep çok korkunçtu ama benim gözlerimi dolduran şey Berk'in zarar görme ihtimaliydi.
"Tamam." dedim sesim titrerken. "Ali ile evlenirim. Ama Berk ile konuşmam lazım müsadenle." Ayağa kalktığım sırada yine kolumu eli kavradı ve o da ayağa kalktı.
"Berk sakin kalmaz Cemre biliyorsun onu." dediğinde derin bir nefes verdim.
"Yarın söyleriz o zaman." dediğimde başını iki yana salladı.
"Berk bu evliliğin sahte olduğunu bilmeyecek." dediğinde gözlerimi kırpıştırdım.
"Saçmalama anne." dediğimde başını kaldırdı.
"Berk'i de kendini de korumak istiyorsan bu evliliğin sahte olduğunu Ali, Kenan, sen ve benden başka kimse bilmeyecek." dediğinde gözümden bir damla yaş süzüldü.
"Ama Berk-" dediğimde sesim titredi. "Bunu ben Berk'e nasıl açıklarım anne." dediğimde başını iki yana salladı.
"Açıklama. Aldattım seni de geç." dediğinde dudaklarım titredi.
Koşar adımlarla bahçe kapısından çıkarken nereye gittiğimi bilmiyordum. Annem ise arkamdan bağırıyordu. Issız bir sokağa girdiğimde gözlerimdeki yaşları sildim.
Arkamdan gelen adım sesi irkilmeme neden oldu. Kaskatı kesildim. Arkamı yavaşça döndüğümde karşımda gördüğüm Ali ile içim rahatladı.
"Konuşmamız gerek." dedi sesi sertti.
"Bence de." diyerek yanına yaklaştığımda kolumdan tuttu ve beni çekiştirerek sokaktan çıkardı.
"Napıyosun ya kolumu bırak." diyerek kolumu çektiğimde yolun kenarındaki kaldırımlardaydık.
"Asıl sen napıyorsun Cemre." dedi bana hiddetle. Kaşlarımı çatarak başımı hafifçe iki yana salladım.
"Napmışım?" dediğimde derin nefesler alırken kaşları hâlâ çatıktı.
"Peşinde birileri var ve sen ara sokaklara giriyorsun. Direkt karşılarına çıksaydın." dediğinde ne yaptığımı yeni anlamış ve kafamı yere eğmiştim.
"Tamam." dedim ellerimi sakin ol anlamında tutarken. "Bir yere oturup konuşalım." dediğimde başını sallayarak elini belime koydu.
Ona dönüp baktığımda duraksadı ve belimdeki elini sırtıma koydu. Bakışlarımı üzerinden çekmezken elini çekmedi ve bıkkınlıkla konuştu.
"Yola falan atlarsın diye korkmuyo değilim." dediğinde sinir bozukluğu ile burnumdan güldüm.
"O kadar yemedim kafayı merak etme." dediğimde o da güldü.
"Valla yedirtirler." derken gördüğüm kafeye doğru yöneldim.
"Haklısın." dediğimde masaya oturdum. O da karşıma oturdu.
İki kahve söyledik. Masadaki sessizlik içimi ürpertirken konuştum.
"Ben." dedim ve yutkundum. "Yani duyduğumda beri düşünüyorum. Yurt dışına çıksam kaybolsam." dediğimde Ali gülümsedi.
"Bu ihtimale kadar." dedi ve etrafa bakındı. "Yani evlilik ihtimaline kadar her ihtimal düşünüldü."
"Neden olmasın ya. Adımı falan değiştiririm." dediğimde elini elimin üzerine koyması ile elimi hemen çekmeye çalıştım. Ancak elimi sıkması ile elim elinin altında kaldı. Kaşlarımı çatarak konuştum.
"Napıyosun Ali?" dediğimde bana doğru yaklaşıp gülümsedi.
"Soldaki masada bizi izleyen ve dinleyen adamlar var." dediğinde gözlerim kocaman açılırken o tarafa döndüm. Ali kafasını masaya doğru eğerken iki saniye bakıp geri çevirdim kafamı. Giyimleri düzgün iki adamın birilerine çalıştığı belliydi.
"Durumun ciddiliğini anlamışsındır şimdi umarım." dediğinde başımı salladım.
"Ali." dediğimde bana sürekli gülümsüyordu. Adamların bakış açısına sadece onun yüzü giriyordu. "Buna mecbur değilsin. Bir şekilde beni yurtdışına kaçıramazlar mı?" dediğimde başını gülerek iki yana salladı.
"Baban annene dava açmış." dediğinde kaşlarımı çattım.
"Ne davası?"
"Elinizdeki her şeyin sahibi baban. Yakında evinize icra gelicek." dediğinde elimi alnıma koyup ofladım. Gözümden süzülen yaş benim de beklediğim bir şey değildi.
Ali endişe ile bana baktı.
"Noldu?"
"O benim babam ya. Beni bırakıp gitmesine rağmen babamdı. Ben babamdan kaçıyorum. Hemde beni öldürmesin diye." dediğimde gözü soldaki masaya kaydı. Hızla ayağa kalkıp elini elime geçirdi. Masaya da parayı bırakıp koşmaya başladı.
Koşarken aynı zamanda konuşuyordu.
"Yurt dışına kaçsan bile bulur seni bu adam." dediğinde bir bankın yanında durmuştuk. Ellerimi dizlerime koyarak konuştum nefes nefese.
"Deli misin ya? Neden koştuk bi anda?" dediğimde önümde diz çöküp ceketinin içinden bir kutu çıkardı ve açtı.
"Bunun için." diyerek kutuyu açtı. İçindeki tektaşı görmemle kaşlarımı çattım.
"Ali iyi misin?" dediğimde sırıttı.
"Bizi izliyorlar. Deli dolu aşıkları oynuyoruz. Gülümse evlilik teklifi aldın." dediğinde bir iç çektim ve etrafa baktım. Az önce kafedeki adamlar şimdi ağaçların yanındaki arabalarına yaslanmış bizi izliyorlardı. Gözlerimi sıktım bu kabustan uyanmak istercesine. Gülümsedim ve gözlerimi açtım.
"Evet." dediğimde başını iki yana salladı.
"Neye evet?"
"Evlilik teklifine." dediğimde güldü.
"Daha evlilik teklifi etmedim ki?" dediğinde derin bir nefes alıp verdim sıkıntıyla.
"Tamam uzatma evet dedim kalk ayağa." kurduğum cümle beynimde yankılanırken beni aldı eski anılarımıza götürdü.
2 yıl önce
"Eee üniversite bitince evleniriz artık." diyen Berk'e döndü Cemre.
"Geç kalma aşkım." dediğinde Berk heyecanla ona döndüğünde sahilin ortasında durdular.
"Ne yani şimdi evlenelim demek mi bu?" dediğinde Cemre kahkaha attı.
"Hayır tabiki. Valla korkutmaya başladın beni." dediğinde Berk kaşlarını çattı.
"Neden?" dediğinde Cemre gülümseyerek cevap verdi.
"Şimdi dizlerinin üzerine çöküp evlilik teklifi ediceksin diye korkuyorum." dediğinde Berk'te sırıttı ve Cemre'nin dudaklarına kısa bir öpücük kondurdu. Yürümeye devam ederlerken konuştu.
"Hiç fena gelmedi bu fikir. Bir gün ansızın." dediğinde Cemre gülerek cevap verdi.
"Ay bu yaşta kaldıramam." dediğinde Berk sırıtarak cevap verdi.
"Bugün demedim tabi." dediğinde duraksadı ve gülümseyerek konuşmaya devam etti. "Ama bir gün."
Beynimde yankılanan sesler durulurken gözümden süzülen yaş Ali'nin tuttuğu elime ellerimizin tam ortasına düştü.
Ali'nin yüzü düşerken yüzüğü parmağıma taktı ve beni belimden kendine çekti.
"Noldu?" dedi fısıldayarak.
"Bir şey yok." diyerek geri çektim kendimi. O sırada Ali'nin arkasındaki tanıdık çok tanıdık yüz ile göz göze geldim. Berk'i gördüğüm an kalbim hızla çarpmaya başladı. Ona doğru bir adım attım ama elinin kolumdan yakalayan eli durdurdu beni.
Berk'in gözlerindeki doluluğu görmek canımı yaktı. Kalbim alev alırken Ali'ye sinirle fısıldadım.
"Bırak kolumu."
"Olmaz. Dans etmeliyiz. Adamlar bizi izliyor." dediğinde gözlerimi sıkıca kapattım.
"Sence bu ne kadar umrumda. Berk bizi izliyor." dediğimde gözleri açıldı ve yutkundu.
"Alışması gerekiyor Cemre." dediğinde yutkundum acı içinde. Yüzüm buruştu. Boğazım düğümlendi. Ali beni kendine çekerken omuzlarından tutundum. Belimdeki elleri ile beni yönlendirdi. Dans etmeye başladık. Berk kendini banka atarken yanına gelen çalgıcı ile konuştuğunu duydum.
Çalan şarkı dururken "Yeter." diye fısıldadım.
"Cemre yeni dans etmeye başladık." dediğinde gözlerimi açtım.
"Şarkı bitti."
Sonra çalgıcının konuşan sesi doldu kulaklarıma.
"Bu şarkı bizden Ali ve Cemre çiftimize geliyor. Kendilerine bir ömür mutluluklar dileriz." dediğinde omuzlarındaki ellerimi daha çok tutunmak için sıkarken Berk gözlerime acı içinde bakıyordu.
Gözümden damlalar süzülürken şarkı başladı.
Hazırlanmış bir yere gidiyor gibisin
Benim heryerde elim kolum var
Bilmezmisin
Ali kulağıma fısıldadı. "Çok titriyorsun sakinleş."
Gözlerimi sıkı sıkı kapatarak konuştum.
"Canım yanıyor Ali. Onun canının acısını hissediyorum." dediğimde cevap verdi.
"Onun da senin de canın söz konusu unutma." dediğinde gözlerim yine Berk ile buluştu. Kafasına diktiği şişeyi indirdi ve bana uzun uzun baktı.
Yüzüm düşmüş
Kaç gündür düşünüyorum
Tenhalaştı kahvaltılarımız
Başımı güç almak istercesine Ali'nin omzuna koyduğumda kenarda bizi alkışlayan insanları gördüm. Aklıma gelen anı yine gözümden damlalar akıttı.
2 Yıl Önce
"Ee neymiş evlilik teklifi hakkındaki planların." dedi Berk sırıtarak.
"Sen ediceksin evlilik teklifini ben nerden bileyim." dediğinde güldü Berk.
"Diyorum ki tüm dünyanın big boardlarda biz olalım ve herkes bizim mutluluğumuza şahit olsun."
Cemre kahkaha atarken konuştu.
"Sadece sevdiklerimizin olması kafi." dediğinde Berk kaşlarını çatarak sırıttı ve kafasını iki yana salladı.
"Hayır herkes şahit olucak mutluluğumuza." dediğinde yine kahkaha attı Cemre.
"Neden?" dediğinde sırıttı Berk.
"Şimdi benim sevgilim dünyanın en güzel kızı olduğu için." dedi ve Cemre'nin yüzünün her detayına baktı yine.
"Eee" diyen Cemre elini Berk'in yanağına koydu ve gülümsedi.
"E senin sevgilinde az yakışıklı olmadığı için. Herkes görsün bu mükemmel çifti ve alkışlasın. Kocaman bir kalabalığımız olsun." dediğinde Cemre güldü.
"Tamam ikna oldum." dediğinde ikisi de güldü.
Başımı kaldırdığımda karşımda bir kalabalık vardı ama dans ettiğim evlilik teklifi aldığım kişi Berk değildi. Ve o gülümsemiyordu. Aksine ikimizde ağlıyorduk.
Ben o gün hayallerimiz gibi hayallerimizdeki gülüşleri de kalabalığı da dağıtmıştım. Bize sadece göz yaşları kaldı.
Ona baktığımızda gözünden süzülen yaşlar ile öylece bize baktığını gördüm.
Bomboş bakıyoruz artık
Bi bildiğin varda susuyor gibisin
Başım dönmeye başlarken Ali bana endişe ile baktı. Ve benden ayrılarak elimi tuttu.
"Gel Berk'in yanına oturalım. Kendine gel." dediğinde itiraz edecek gücüm yoktu. Ama gidecek yüzümde yoktu. Ali'nin arkasından sürükleniyordum.
Berk'in yanına gittiğimizde ayağa kalktı ve gülümsedi.
"Ooo abim ve Cemre de gelmiş." dediğinde bankı gösterdi. "Oturun oturun." dediğinde elindeki şişeyi yere yavaşça koyarken oturdu. "Kusura bakmayın ben fazla ayakta duramıyorum biliyosunuz kafa bi milyon." dediğinde bu uzaklıktan bile kokusu beni rahatsız ediyordu.
"Bu arada aşk olsun Abi." dedi ve Ali'ye yönlendirdi bakışlarını. "Evlenme kararı aldığını evlenme teklifi ettiğin gün babamdan alıyorum." dediğinde ikimizin ellerine kaydı gözü. Çene kasları kasılırken elimi çekmeye çalıştım ancak Ali elimi o kadar sıkı tutuyordu ki bırakamadım. Berk gözlerini sıkıca kaparken gözünden damlalar süzüldü. Sonra gözlerini açıp gülümsedi. "Hayırlı olsun." dedi. Göz göze geldik. Gözlerinde öfkeyle karışık hüzün gördüm.
Ki sen benim gözyaşlarmıda gördün
Sen benim ilk aldığım güldün
"Cemre'yi eve bırakıcam Berk. Sen de geç arabaya." diyen Ali Berk'e uzun uzun baktı.
"Yok ben sizin romantizminizi bozmıyim." dediğinde ayağa kalktı. "Daha kuyumcuya gidicem." dediğinde Ali merakla sordu.
"Neden?"
"E elinizi çabuk tutucaksınız anlaşılan. Bi altın alıyım. Ne altını hatta beşi bir arada." dediğinde Ali elimi bırakarak Berk'in koluna girdi.
"Bu saatte kuyumcu açık olmaz. Hadi bakalım arabaya gidiyoruz." dediğinde ben de onların peşinden ilerledim.
"Abi sevgilim." dedi ve arkaya bakarak konuştu. "Pardon sevgilin arkada kaldı." diyen Berk'in sesi titriyordu. Arabaya bindiğimizde öne Berk ve Ali arkaya ben oturmuştum.
Berk başını koltuğa yaslamış bomboş dışarıyı izliyordu. Sessiz sessiz ağlıyordu. Nefes seslerini bile duymuyordum. Ama gözünden süzülen yaşları görüyordum.
Heyecanını kaybetmişsin
Yok inancını kaybetmişsin
Eli arabanın camında oluşan buğuya gitti. Bir kalp çizdi. Sonra elini geri çekti ve yumruk yaptı. O kadar sıktı ki eli bembeyaz oldu. Sonra elini açarak çizdiği kalbi sildi.
2 Gün Önce
Cemre camdaki buğuya bir kalp çizdiğinde Berk'in bu konu hakkındaki hassasiyetini hatırlayarak camı silecekti ki Berk gözünü yoldan ayırmadan onun elini tuttu.
"Neden siliyordun?" dediğinde Cemre ona bakarak konuştu.
"Sen buğulara bir şey çizilmesini sevmezsin çünkü izi kalır." dediğinde Berk gülümsedi.
"Evet ama senin çizdiğin kalp benim arabamda iz bıraksın isterim." dediğinde Cemre'de gülümsedi.
Eli Berk'in elini daha çok sıkı tutarken umutla yola baktı.
Gözümden süzülen yaşı avcumun içiyle sildim. Araba durduğunde kapıyı hızla açtım ve indim. Ali de arabadan inerken Berk'te kapıyı açtı ve bağırdı.
"Ben inemiyorum başım çok fenaa." dediğinde Ali gülerek cevap verdi.
"Sen ne içtin oğlum ya?" dediğinde Berk sırıttı ve gözlerini kapadı.
"Ortaya karışık bir şeyler." dediğinde dudaklarını yalayıp devam etti. "Elime ne gelirse." dediğinde Ali sıkıntılı bir nefes verirken konuştu.
"Bu gece senle uğraşcaz desene." dediğinde Berk gözlerini açtı ve tam bir şey söyleyecekken geri kapattı.
"İyi geceleer dönüyorsunuz." dediğinde eli yanına düştü. Ona acı dolu bir tebessüm ederken Ali elini omzuma koydu.
"Yarın görüşürüz." dediğinde başımı salladım.
"Görüşürüz. Berk'in durumundan haberdar edersin." dediğimde başını salladı. O arabaya bindiğinde yan koltuğundaki Berk'in kapısını kapattım ve cama elimi yasladım. Sanki yanaklarını okşarmış gibi hareket etti parmaklarım.
Gözümden bir damla yaş aktı araba hızla uzaklaştı.
Doya doya sarmamışım
Bize çok günah etmişsin
Odaya çıktığımda panodaki resimlerde dolaştı gözlerim. Berk'i kaybetmemek için, Berk'i kaybetmem gerekiyordu.
Telefonuma gelen mesaj sesi ile elim telefona gitti. Ali'den gelen mesaja tıkladım.
-uyudu şimdi. daha doğrusu sızdı. aklın kalmasın.
-sağol.
Telefonu yatağın üzerine bırakırken derin ve sıkıntılı bir nefes alıp verdim. Camdan dışarıya baktığımda bir arabanın evin önünde durduğunu görerek perdeyi kapattım. İçim gittikçe huzursuzlanırken annemin yanına indim. Ona sarılarak uyudum. Ve bir karar aldım. Ne kadar doğru ne kadar yanlış bilmiyorum ama kimseyi kaybetmeye tahammülüm yok. Ali ile evleneceğim.
Sabah uyandığımda annem saçlarımı okşuyordu. Uyandığımı görünce gülümsedi. Hazırlanmıştı.
"Günaydın." dedi gülümserken. "Hadi hazırlan kahvaltıya gidelim."
"Tamam." dediğimde ayağa kalkıp odama çıktım. Arabanın hâlâ orda olduğunu görünce elim telefona gitti ve Ali'yi aradım.
"Günaydın Ali."
"Günaydın."
"Bizi almaya gelebilir misin? Dün akşamdan beri kapıda bir araba var ve gitmiyor da." dediğimde telaşla konuştu.
"Benim şirkette çok önemli bir toplantım var. Berk alsın sizi hemen arayayım." dediğinde telefonu kapattı.
Telefonu kulağımdan indirip fısıldadım.
"Tamam."
Hazırlandığımda annemin yanına indim.
"Hazırsın." dedi ve beni baştan aşağı süzdü. "Yüzüne biraz makyaj yapsaydın cenazeye mi gidiyoruz?" dediğinde sıkıntılı bir nefes vardım.
"Farkı mı var?" dediğimde bana bıkmış gözlerle baktı.
"Hadi gidelim." dediğinde başımı iki yana salladım.
"Berk alıcak bizi."
"Kızım!!" dedi sinirle. "Bırak Berk'i artık lütfen. Unut." dediğinde ofladım.
"Bunu benden isteyemezsin bu bir." dedim ve sinirle koltuktan kalktım. "Ali gönderdi Berk'i ben istemedim bu da iki." dediğimde dışarı çıktım. "Hava alıcam biraz gelince haber veririm." dediğimde kapıdan çıktım ve kapıda dikilen Berk'i görünce duraksadım. Beni görünce hızla bana doğru yürümeye başladı.
"Anneme haber veriyim." diyip arkamı döndüğümde kolumdan tutup beni kendine çekti. Burun buruna kaldığımızda gözlerim dudaklarına ordan da gözlerine kaydı.
"Önce bana haber verseydin keşke Cemre evleneceğini." dediğinde bir soluk verdi ve dişlerini sıkarak konuştu. "Abimle evleneceğini."
"Oldu işte haberin " dedim acımasızca. Yüzü sinirle seyrirken kolumdaki elini sıktı.
"Cemre neler oluyor?" dedi ve yüzünü daha fazla yakınlaşabilirmiş gibi yakınlaştırdı.
"Evleniyorum." diye fısıldarken gozlerimi kapattım.
"Biz sevgiliyiz Cemre. Ben" yutkundu ve dudağını yaladı. "Ben anlayamıyorum. İki saat önce seni evine bıraktım sevgiliydik sonra evde abimle evlendiğini öğrendim ve senin evlilik teklifini izledim." dedi sinirle nefesini hızla alıp verirken. "Gerçekten neler oluyor?"
"Aldattım seni" dedim yanağımdan süzülen yaşla. Yüzümdeki cüretkar ifade ile.
"Hayır." diye fısıldadı. Alnını alnıma yasladı. "Sen bunu bana yapmazsın." dediğinde içim acıdı. Gözlerini acı ile kapattı. "Senin bana için titrer." dediğinde bende gözlerimi acı ile kapattım.
"İçim titrerdi." dedim gözlerimi açarken. O da açtı gözlerini. Öfke vardı gôzlerinde.
"Cemre bana gerçeği anlat." dediğinde alnım hala alnına yaslıydı. Hep öyle kalmak isteyerek ayırdım alınlarımızı.
"Gerçek değilmiş demek ki Berk." dedim acımasız bir sesle. Yanağımdaki yaşları sildim.
"Ne gerçek değilmiş?" dedi kolumdaki elini bırakırken.
"Cemre ve Berk'in devasa aşkı." dedim dudaklarım titrerken.
"Sen beni aldatmazsın Cemre." dedi. Sesi titriyordu. Benim de içim. Gözyaşları yanaklarından süzülürken en savunmasız hali karşımdaydı. Yakında benimle savaşacaktı bunu biliyordum.
"Aldattım bitti Berk." dediğimde geriye dönüp eve doğru seslendim. "Anne Berk geldi hadi gidiyoruz!!" dediğimde annem kapıdan çıktı.
Berk yanağındaki yaşları silerken başını salladı. "Günaydın Ayla Teyze." dedi sesi garip çıkarken.
Annem gülümsedi ve konuştu.
"Günaydın Berk. Sesin bir garip çıkıyor bir sorun mu var?"
"Yok. Sorun yok." dedi benle göz göze gelirken çenesini sıktı. "Hastayım biraz." dediğinde başını salladı annem.
Sonra arabaya ilerledi.
Arabaya bindiğimizde ben arkaya oturdum. Annem ön koltuğa. Hiç konuşmadık. Araba durduğunda annemin yanından yürüdüm. Eve girdik.
Kenan Amca gülümseyerek karşıladı bizi.
"Hoşgeldiniz."
"Hoşbulduk."
Başımı masaya çevirirken hazırlanan kahvaltıyı gördüm. Midem bulandı. Berk'in de olduğu bu masada birazdan Ali ile düğünümüzü konuşacaktık. Kalbim sıkışırken kapıdan giren Berk ile göz göze geldim. Masaya oturduğunda annem de oturdu.
"Ali geç kalıcak sanırım." dediğimde kapı açıldı ve içeriye Ali girdi.
"Hiç geç kalır mı?" dedi Kenan Amca.
Ali gülümseyerek yanıma geldi ve bana sarıldı. Berk'e baktım Ali'nin omzundan. Elini yumruk yapıp gözlerini sıktı sadece.
Masaya oturduğumuzda epey bi süre sessiz kaldık. Ali boğazını temizleyerek söze başladı.
"Biz bugün nikah tarihi almaya gideceğiz." dediğinde bana gülümseyerek baktı. Zoraki bir gülümseme yerleştirdim yüzüme.
Kenan Amca sırıtarak konuştu.
"Çok güzel çok güzel. Şu sıralar boş zaten salonlar en erken tarihe verirler." dediğinde Berk'e baktım.
Gülümsedi ama acı doluydu.
"Ben çok geç öğrendim yalnız olmadı böyle." dediğinde Ali cevap verdi.
"Bu arada Berk. Cemre ile geçmişte olan ilişkini biliyorum ancak ilişkiniz biteli 1 yıl oldu değil mi? Doğru biliyorum." dediğinde şaşkınlıkla Ali'ye döndüm. Kaşları çatık bir ifadeyle bana bakarak konuştu. "Cemre bana öyle söyledi de." dediğinde gözlerimi sıktım ve Berk'e döndüm.
Berk yüzüme öyle bir baktı ki kaybolmak istedim. Ya da hiç olmamış olmak.
"Öyle." dedi sıkıntılı bir nefes verirken.
"Amaan." dedi Kenan Amca. "Onlarınki bir çocukluk alışkanlığıydı. Gerçek sevgi değildi." dediğinde Berk çenesini sıktı. Bende sinirle bir nefes verirken ayağa kalktım.
"Ben bir lavaboya çıkayım." dedim ve merdivenlerden çıktım. Tuvalete yönelmiştim ki omzundan tutan iki el beni duvara yasladı. Nefes nefese beni duvara yaslayan kişiye baktığımda ela gözler ile karşılaştım. Nefesi yüzüme çarparken bakışları hüzün doluydu.
"Cemre bunu bana yapma." dedi çaresiz bir şekilde.
"Ben bir şey yapmıyorum Berk." dedim fısıldarken.
"Sen bir yıldır Aliyle mi berabersin?" dediğinde başımı salladım.
"Evet." fısıldadığımda burunlarımız birbirine değdi.
"Ben sana çok aşıktım. Hala da aşığım." dedi fısıldayarak sesinde çaresizlik vardı. "Sen de bana öyleydin." dediğinde başımı zar zor iki yana salladım.
"Öyleydim. Bir yıl kadar oldu ama." dediğimde gözlerini çaresizce kapattı. Titrek bir nefes aldı.
"Noldu Cemre?" dedi sesi titrerken. Gözlerini açtı ve dolu gözleri ile göz göze geldim. "Bir yıldır neden benimlesin ama değilsin?"
"Sıkılmışım demek ki Berk." dedim sesim titrerken. Sonra yutkundum. "Kenan Amcanın da dediği gibi bir çocukluk alışkanlığıymış bizimkisi." dediğimde gözümden bir damla yaş süzüldü.
Elini yumruk yaparak arkamdaki duvara çarptığında irkildim.
"Çocukluk alışkanlığı." dedi ve uzaklaştı benden. "Çocukluk alışkanlığı." dedi tekrar idrak etmek ister gibi. Koşarak merdivenlerden indim ve kapıya yöneldim. Kapının yanındaki kırmızı taşlara oturdum.
Ne kadar kaldım bilmiyorum. Ama uzun süre oldu. Arkamdan gelen adımlar ile yanıma biri oturdu. Berkti bu.
"Tebrikler." dedi titreten sesiyle. "Yarın nikahın var çocukluk alışkanlığım." dedi ve alayla güldü. "Kenan Yağızoğlunun torpili nikah salonunda da geçti." dediğinde gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.
"Sağol." dedim sessizce.
"Ne sağol ya ne sağol?" dedi sinirle. "Sen beni öldürdün Cemre." dedi sesi titrerken. "Sen sadece aşkımızı değil beni gömdün toprağa diri diri." dediğinde gözlerimi sildim.
"Berk yeter!!" dediğimde kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "Artık rahat bırak beni." dediğimde ayağa kalktım. Arkamı dönüp yürürken sesi ile duraksadım.
"Rahatsın sen artık zaten Cemre." dedi ve sadece yağan yağmurun sesi duyuldu. "Rüyaymış her şey benim üzerime de kabullenmek düştü. Ama gördüğüm en güzel rüyaydı be çocukluk alışkanlığım." dediğinde gözlerimdeki yaşlar hep bu anı beklermiş gibi süzüldü gözlerimden. Acı içinde dudağımı ısırdım.
"Ama unutma ne demiştik." dediğinde onun kurduğu cümleyi fısıldayarak tekrarladım.
"Seni unutmaya ömrüm yetmez."
Ağzıma kan tadı gelirken hızla yürümeye başladım. Yağmur etkisini arttırırken fazla ilerleyemedim. Merdivenlerden çıktıktan sonra kapıyı kapatıp kaldırıma çöktüm.
Daha dün yanımda, kollarımdaydın
Boynuma sarılıp öper koklardın
Elim çantamın içine giderken içindeki yara bandını aldım.
5 Ay Önce
"Ruhumuzdaki yaraları da kapatsa keşke yarabantları." dedi Cemre anlık olarak.
"Benim sevgilim yüz yıllık dert sahibi gibi konuşuyor." dedi ve kahkaha attı Berk. Cemre'de gülerken Berk konuşmaya devam etti.
"Al bu yarabandını." dediğinde bir yarabandı uzattı. Cemre yara bandını aldı ve gülümsedi. "Bu ruhundaki yaraları da saracak." dediğinde Cemre kaşlarını kaldırdı.
"Nedenmiş bakalım?"
"Çünkü ben verdim. Her canın yandığında yanında değilsem gelemiyorsam buna sığın. Benim gelmem çok uzun sürmez zaten." dedi ve elini tuttu Cemre'nin. "Malum ben ayrı kalamıyorum sevgilimden. Nefes alamaz gibi oluyorum da."
"Seviyorum" derken hep özlüyorken
Şimdi neden bana yabancısın sen?
Kaldırımdan kalkıp yürümeye başladım. Saçlarım yüzüme yapıştı rüzgar esti üşüdüm. Bakışlarım donuklaştı. Sanki soyutlaştım.
Ona bir şey olmasın diye onu yaralamakta mı hayatın adaletiydi?
Seni unutmaya ömrüm yeter mi?
"Dön" desem, tersine dünya döner mi?
Parka adımımı attığımda orada oynayan küçük kızı gördüm. Ve kenardan onu izleyen küçük çocuğu. Banka oturdum. Kız salıncakta sallanırken çocuk bankta yanımdan benimle birlikte onu izliyordu.
Gururum aşkıma öyle düşman ki
"Geri dön, beni sev, dön" diyemem ki
Ağacın oraya kaydı gözüm. Berk oradan bir bana bir salıncaklara bakarken yavaşça yerimden kalktım. Yağmur durulmuştu. Ama ikimizde sırılsıklamdık. Ağacın diğer tarafına yaslandığımda acımasızca konuşma sırası ondaydı.
"Sen bana da ihanet ettin." dedi ve dudağını yalayıp yutkundu. "Ama en çok onlara ihanet ettin." dediğinde bu kez fısıldadı. "En masum halimize."
Bеnim kaderimde ayrılıklar var
Kime bağlandıysam ayrıldı yollar
Başımı salladım. Sinirliydi hala. Bağırdı dayanamayarak.
"Susma Cemre susma." dedi. "Neden onaylıyorsun?" dediğinde başımı iki yana salladım.
"Haklısın çünkü." dediğimde başını yere eğdi.
"Haklı olmak bazen insanı üzer demiştin. Haklı çıktın." dediğinde yumruğunu ağaca geçirdi. Kanayan eline bakarken çantamdaki yara bandını çıkarıp ona uzattım.
Güldü yarabandına bakarken.
"Bu yarabandı sarmaz bu yarayı. Yara çok büyük." dediğinde çantamda asılı kalan fuları elini çekmesine rağmen doladım eline.
Baktı bana öylece. Acı ve öfke dolu.
Sevmedim kimseyi ben hiç bu kadar
Benden ayrılmaya yeminin mi var?
"Duydunuz mu çocuklar." diye bağırdı çocukluğumuza seslenir gibi. "Siz sadece birbirinizin alışkanlığısınız."
Benim kaderimde ayrılıklar var
Kime bağlandıysam ayrıldı yollar
"Özür dilerim." diye bağırdım ona doğru. "Masum kalamadığım için." dediğimde başını salladı.
"Bende özür dilerim." dediğinde gözlerime baktı. "Onların masumluğunu kirletmene izin verdiğim için."
Ellerim iki yana düşerken ona doğru bir adım attım.
Sevmedim kimseyi ben hiç bu kadar
Benden ayrılmaya yeminin mi var?
Berk'in yüzünde dolaştı gözlerim. Her detayında. İçimde bir şeyler oldu. Sanki son kezdi bir şeyler. Neyler kestiremedim.
Seni unutmaya ömrüm yeter mi?
"Dön" desem, tersine dünya döner mi?
Ben kestiremeden bir silah sesi öğretti bana son nefeslerim olduğunu. Karnımın biraz üstünde hissettiğim acıdan önce Berk'i kaybetme acımın üzerine hiç bir acı geçemez sanmıştım.
Vücudum sendelerken Berk korku dolu gözleri ve çatılan kaşları ile bana koştu.
Gururum aşkıma öyle düşman ki
"Geri dön, beni sev, dön" diyemem ki
Bedenim yere doğru düşerken beni tuttu. Dizlerine yatırdı. Elini yarama götürürken arkasına baktı. Beni vuranları görmek istedi. Ben biliyordum. Babamın adamlarıydı. Yüzümde acı bir tebessüm ile konuştum. Elimdeki yara bandını kaldırırken.
"Bu yarayı da sarmaz dimi?" dediğimde yüzü acı ile buruştu.
Seni unutmaya ömrüm yeter mi?
"Dön" desem, tersine dünya döner mi?
Bir şeyler söylemek istedi ama ben söyletmedim. Çünkü benim için sondu bir şeyler. Bir daha fırsatım olmayacaktı.
"Sana dünden beri söylediklerimin hepsi yalandı." dediğimde gözlerini acı ile kapattı. Bende acı ile yüzümü buruştururken bu acı ile daha fazla konuşamayacağımı düşündüm ve konuştum.
"Ben seni hep çok sevdim. Hepsi seni korumak içindi." dediğimde beni susturdu.
"Yorma kendini bunları sonra konuşuruz."
"Hayır Berk." dedim dudağımı acı ile ısırırken titrek bir nefes verdim. "Sonra yok. Bu bir son."
Sonra gözlerim kapandı. Berk bir şeyler söyledi ama her şey azaldı. Ses görüntü...
Yanılmamıştım ve evet doğruydu. "Bazen insan yanılmak isterdi."
Gururum aşkıma öyle düşman ki
"Geri dön, beni sev, dön" diyemem ki
Yorumlar
Yorum Gönder