sokakta yürüyorum yok tek bir ışık.

Yazar'dan

Berk yürüdüğü ara sokaklardan birinden daha dar olan başka bir ara sokağa saptı. O da bilmiyordu nereye gittiğini. 2 saattir bomboş bakan gözlerle yürüyordu. Elleri cebinde gözlerinde tek ifade yoktu. 


Bir şehre ait olmak gelmez elimden
İçimde bir çocuk var hep gitmek isteyen


Onu bu hâle getiren ise Cemre'ydi. Yine onu tekretmişti. Ama bu kez farklıydı. Kurduğu cümleden de anlaşılıyordu. 

"Umarım bir gün acıtmadan sevmeyi de sevilmeyi de becerebilirsin." demişti ona. Bu cümle içinde çok derinlere dokunmuştu. Çünkü bu dünyada koşulsuz ve en çok sevdiği kişi Cemre'ydi. Sevmeyi de mi başaramamıştı? Nerden başlamıştı yanlış yapmaya?


Ne kadar şarkı varsa koyup bavula
Koşturdum hep durmadan ordan oraya


Telefonuna gelen bildirim ile yavaş adımlarını durdurdu ve telefonunu eline aldı. Hatırlatıcı.

"Yarın Cemre'nin en sevdiği film vizyona giriyor!!" 

Gözünden bir damla yaş akarken bildirimi hızla sildi ve telefonu cebine koydu. 


Yok artık zamanımız
Bak kaldık yine yalnız


Kafasını kaldırdığında ona doğru yürüyen iki serseriyi gördü. 

"Oo zengin bebesi burlarda ne işin var?" dedi biri sırıtarak ona doğru yürürken.

"Lan oğlum bakın işinize." diyen Berk arkasına döndü ve geldiği yoldan dönmeye karar verdi ki arkasından yükeselen ıslık sesi ile karşısında iki adam daha belirdi. Burnundan sıkıntılı bir nefes verdi. 

"Biz seni harcamadan bırakmayız bebe." diyen adam ona yaklaşırken elindeki çakıyı göstererek açtı.

"Ben sizi harcıyim o zaman." dedi ve önündeki adama kafa attı Berk. Sonra diğer adamlar başına üşüştü.

Yere yığıldı. Üzerine gelen tekmeler ile ellerini başına birleştirdi ve cenin pozisyonunda kaldı. 


Kalktım baktım gecenin üçündeymişim
Ben nasıl bir adamım hiç sevilmemişim


Gözlerini kapattı acı içinde. Karşısında Cemre'yi gördü ilk. Elini uzattı ona. Berk kafasındaki elini gözleri kapalı ileriye uzattığında bir ıslık sesi duyuldu. Ve vücuduna aldığı darbeler sona erdi. Yavaşça gözlerini açtığında adamların arasından zar zor görünen Ali'yi gördü. Garip bir his yeşerdi içinde.


İstanbul'dan gitmeyi hep denemişim de
Sen aklıma gelince geri gelmişim


Berk zar zor ayağa kalkarken serseriler tekrar ona döndü.

"Hoop nereye?" diyen kişi ona doğru koşan Ali'nin yumruğu ile yere yığıldı. Diğerleri de Ali'nin etrafına üşüştüğünde hepsi ile tek tek ilgilendi. Ta ki sonuncuya kadar. Adam elindeki bıçağı çıkarırken Ali adama yumruk atmaya odaklanmıştı. Berk bunu görünce koşarak adamı bir tekme ile uzaklaştırdı. Kaçan adamların arkasından bakan Ali sırıtıyordu.

Berk ise ona bir kahramanmış gibi bakıyordu. Hayallerindeki o kahraman figürü bu güne dek sadece babası olmuştu. Kahramanları hissiz insanlar olarak tanımlamıştı babası ona. 

Gözleri dolarken Ali ona döndü.

"Bir şeyin yok değil mi?" 

"Yok ya." dedi sesindeki keyifsizlikle. 

"Nasıl yok oğlum benim ki de soru. Şu ağzın yüzün kan içinde bi sağlık ocağına gidelim hadi." dediğinde Berk başını iki yana salladı.

"Gerek yok." 

"Gerek var mı diye sormadım Berk." 

Berk ellerini dilerine koydu ve gülmeye başladı.

"Ne oluyoruz Ali?" dediğinde Ali'ye doğru baktı. 

"Ne ne oluyoruz?" 

"Neden kurtardın beni." dedi doğrulurken. "Kahramancılık mı oynuyosun?" 

"Sana da iyilik yaramıyor oğlum." dedi Ali dudağındaki kanı silerken.

"Yok yani daha düne kadar boğazladığın adamı neden sokak serserilerinin elinden aldın. Nasıl buldun sen beni?" dedi kaşları çatık bir şekilde.

Ali sırıttı ve göz kırparak "Seni takip ettim." dedi. 

Berk dudağının yanı ile gülerken konuştu. "Hahaha." dediğinde Ali ciddileşti ve konuştu.

"Şu ara sokaktan bi çıkalım mı artık?" dediğinde bu kez Berk sırıttı ve konuştu.

"Kahranımız yorulmuş mu?" dediğinde Ali güldü ve elini Berk'in omzuna attı. 

Berk başta bu durumu yadırgasada sonrasında yüzüne hafif bir tebessüm yerleşti. Sokağın çıkışına doğru yürürlerken Ali konuştu.

"Ben ananemi ziyarete gelmiştim. Böyle sapa bir ara sokakta yaşıyor işte. Yanımıza almak istedik gelmedi." dediğinde Berk başını salladı. "Seni neden kurtardım?" dediğinde havaya doğru baktı. 

"Neden?" dedi Berk ona bakarken. O da kolunu Ali'nin omzuna atmış cevap bekliyordu.

"Çünkü kardeşimsin lan benim." dediğinde bu Berk'in beklediği bir cevap değildi. Önce bir yutkundu ve gülümsedi. Gözleri doldu. Ufacık bir sevgi kırıntısı görse bu hale gelmesini kendisine de yakıştıramıyordu. 

Acıyı güçsüzlük olarak görüyordu.


Kalktım baktım gecenin üçündeymişim
Ben nasıl bir adamım hiç sevilmemişim


Sahile indiklerinde kenardaki tavuk pilavcıyı işaret etti Berk. "Yiyelim mi ne dersin?" dediğinde Ali hayretle kaşlarını kaldırdı. 

"Beklenmeyecek bir teklif." dediğinde Berk güldü.

"İstersen vazgeçmeden kabul et." dediğinde Ali hızla başını salladı.

Oturdular ve yemeklerini yemeye başladılar. Ali ayranını içtikten sonra merakla sordu. 

"Senin ne işin vardı oralarda." dediğinde Berk yere kilitledi gözlerini. Bir kez daha Cemre'nin sesi yankılandı kafasında.

"Umarım bir gün acıtmadan sevmeyi de sevilmeyi de becerebilirsin."

Farkında olmadan konuştu.

"Yıllardır çok iyi yaptığımı sandığım tek şeyi aslında yapamıyormuşum. Yani beynimin içindeki çıkmaz sokaklar yetmezmiş gibi bir de ayaklarım beni o sokaklara götürdü.

Ali hayretle ona bakarken konuştu.

"Uzuuun ve derin mevzular diyorsun yani." dediğinde olayın Cemre ile alakalı olduğunu anlamış hatta ima bile yapmıştı. 

"Öyle." dedi Berk gözlerini ona çevirerek.


Beklemek neye yarar gelmeyeceksen
Gelip de beni burda öpmeyeceksen


"Barışırsınız siz oğlum ya." diyen Ali elini Berk'in omzuna gördüm. "Çok aşk gördüm sahte. Sizinkinde hiç o sahteliği hissetmedim. Babamın zorla geçirtmeye çalıştığı zamanlarda tek anladığım şey sizin aşkınızın yalan olmamasıydı." diyip güldü. Berk gülerken gözünden bir damla yaş aktı. "Birbirinize bakarken içiniz gidiyor." diyen Ali Berk'in gülerek gözyaşını sildiğini gördü ve duraksadı.


Sokakta yürüyorum yok tek bir ışık
Nedense gülüyorum kafam karışık


"Bu sefer farklıydı." dedi ona dönerken. "Bana." dediğinde Ali'ye döndü ve dudağını yaladı. "Bana sevgimin ona acı verdiğini söyledi." dediğinde elini yumruk yapmıştı. "O saatten beri kendimden nefret ediyorum." dedi ve yumruk yaptığı elini sıkmayı bıraktı. "O adamların elinden kurtulamaz mıydım sanıyorsun?" dedi ve güldü. "Kurtulurdum. Ama." yutkundu. Ali tamamladı cümlesini.

"Kendini cezalandırdın. Cemre'nin kurduğu cümleden dolayı." dediğinde Berk gözleri parlayarak ona baktı. Biri onu anlıyordu. Ve yarasını hissediyordu.


Yok artık zamanımız
Bak kaldık yine yalnız


Oradan kalktıklarında Ali bomboş yere bakan Berk'i nasıl mutlu edebileceğini düşünüyordu. Sahi kardeşler ne yapardı sıkılınca? Ya da Berk ne yapardı sıkılınca? Onun hakkında neredeyse hiçbir şey bilmediğini farketti. 

Çağrı ve Ege onu daha iyi tanıyordu. Bu düşünce onu yere dalmış bir şekle sokarken Berk Ali'ye döndü. 

"Ee ne yapıyorsun?" dediğinde Ali ona döndü. 

"Veterinere gidiyoruz." dedi aniden. 

Berk ona öyle korkmuş bir ifadeyle baktı ki bir duraksadı.

"Aşağılama tuşunu yine açtın bakıyorum." dedi Berk.

"Nasıl?" diyen Ali sırıttı.

"Pansuman yaptırmak için beni veterinere götürmen ne kadar doğru Ali?" dediğinde Ali güldü. 

"Ooo bu iyi aşağılamaymış." dediğinde bir kez daha güldü. "Ama o anlamda değildi." dedi ve Berk'e döndü. "Hayvan sahiplenmek istemez misin?" dediğinde Berk güldü.

"Veterinerden?" dediğinde Ali kaşlarını çattı ve ona baktı.

"Ya nerden?" 

Berk daha büyük bir kahkaha atarken konuştu. "Aaa sen cidden veterinerden hayvan sahipleniliyo sanıyorsun." dediğinde Ali hâlâ ona anlamamış gözlerle bakıyordu.

"Tabiki veterinerden sahiplenicez." dedi Ali kendinden emin.

"Ali'm yangın Ali'm." dedi Berk sırıtarak. "Veterinerde hayvanlar tedavi edilir." dediğinde Ali güldü.

"Bizde o yüzden gidiyoruz ya oğlum. Benim tanıdığım veteriner sadece para için bakmıyor hayvanlara. İnsan olduğu için yapıyor bu işi." dediğinde Berk kaşlarını çattı.

"Nasıl?"

"Görürsün." dedi ve önden yürümeye başladı. Berk kendi kendine konuştu.

"Ona peşinden gideceğimin garantisini veren ne?" dedi ve sonra yine kendini Ali'nin peşinden giderken buldu.

Veterinere geldiklerinde Ali önünde durup önce bi baktı ve gülümsedi. Sonra ceketini düzeltti. Berk onun bu haline garip bakışlar atarken Ali içeriye adımını attı. 

Berk'te peşinden girdiğinde etraftaki tatlı havayı görüp duraksadı. İçerisi tam bir yuva gibi hissettiriyordu. 

İçerden gelen esmer kız Ali'yi görünce yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi ve kollarını açarak ona doğru yürüdü.

"Ooo kimler gelmiş." 

Ali'de ona sarılırken Berk Ali'nin heyecandan titreyen ellerini gördü ve sırıttı. 

Kız ondan ayrılırken Berk'e baktı. Ali Berk'in varlığını yeni hatırlamış gibi Berk'e döndü ve elini Berk'in omzuna koydu.

"Berk kardeşim." dedi kıza doğru. Sonra Berk'e döndü. "Alin bahsettiğim veteriner arkadaşım." dediğinde Berk sırıttı. 

"Arkadaş." diye imalı bakışlar attığında Ali boğazını temizledi onu uyarır şekilde. "Memnun oldum Alin." diyerek elini uzatan Berk sırıtarak kıza baktı. Kızda gülümseyerek onla tokalaşırken "Bende." dedi. 

"Ee hangi rüzgar attı bu kardeşleri buraya." diyen Alin direkt olarak Ali'ye bakıyordu. 

Berk isimlerindeki benzerliği yeni farkederek gülümsedi. 

Ali söze başladı. "Biz köpek sahipleneceğiz." dediğinde Alin gülümsedi.

"Çok doğru bir zaman inanamıyorum." dediğinde Berk kaşlarını çattı.

"Hayvan sahiplenmenin zamanı mı oluyor?" dediğinde Alin ve Ali güldü. 

"Yani evet. Burda pet shop gibi hayvan satmıyoruz ya da barınak gibi çok çeşit hayvanımız yok. Elimde sadece yaralı hayvanlar oluyor. İyileşene kadar onlara bakarken sahiplenmek için gelen birileri varsa bir aileleri oluyor ama yoksa iyileşene kadar benle kalıyorlar." dediğinde Berk gülümsedi. Ve Ali'ye döndü. Ali'nin hayranlık içinde Alin'e attığı bakışları görünce geri Alin'e döndü.

"Az önce bir köpek ile geldim buraya." dedi ve içeriye doğru ilerledi. Ali ve Berk'te arkasından gitti. 

Muayene masasının üzerinde titreyen gözleri parıldayan o masum köpeğin yanına gitti Alin. 

"İşte bu yavrumuz." dedi ve köpeğin tüylerini okşadı. 

"E iyi de o cins bir köpek." dediğinde Alin başını salladı ve dudağını yukarı doğru büzdü.

"Malesef ki. Sahipleri onu bir köprünün kenarına bağlayıp bırakmış. Sokak köpekleri de başına üşüşüp korkutmuş" dediğinde Ali konuştu.

"Vicdansızlar." 

Berk yavaşça muayene masasına doğru yanaşırken Alin geriye doğru gitti ve konuştu. "O zaman siz tanışın anlaşabilecek misiniz bakalım. Ben içerdeyim." diyip içeri gitti. 

Berk Ali'ye döndü ve sırıtarak göz kırptı. "Ali ve Alin." dediğinde Ali onun ensesine bir şaplak attı. 

"Sus duyacak." dediğinde Berk sesli bir şekilde güldü.

Sonra önündeki titreyen köpeğe döndü. Ali kollarını önünde birleştirerek konuştu.

"Şimdi anladın mı seni niye buraya getirdiğimi." 

Berk tekrar sırıttı ve konuştu.

"Alin'i görmek için." dediğinde Ali başını iki yana salladı.

"Çünkü burda yaralı hayvanlar var." dedi ve yutkundu. "Ve sende yaralısın Berk. Bunu çok iyi görebiliyorum." dediğinde Berk köpeğin başını sevdi. "Senin sevgin onun yaralarını onun sevgisi de senin yaralarını iyileştirir." 

Berk'in yüzündeki gülümseme bir anda dondu. Köpeğin başını seven eli duraksadı.

"Umarım bir gün acıtmadan sevmeyi de sevilmeyi de becerebilirsin."

Derin bir nefes alarak Ali'ye döndü eli hâlâ köpeğin kafasını severken konuştu.

"Yapabilir miyim? Onu acıtmadan sevip iyileştirebilir miyim?" dediğinde Ali başını salladı. Tam konuşacaktı ki kapıdan gelen ses onun cevabı oldu.

"Evet." diyen Alin Ali'nin yanında durdu ve Berk'e baktı. "Hatta ve hatta bunu en iyi sen yapabilirsin gibi duruyor." dediğinde Berk kaşlarını çattı.

"Nasıl?" 

"Kimse dokunamadı ona geldiğinden beri." dediğinde Berk elinin dokunuşu ile gözlerini kapatan köpeğe baktı. "Titremeleri de geçmiş." dedi Alin köpeğe bakarken. 

Berk başını salladı. "Onu istiyorum." dediğinde Alin sevinçle konuştu.

"Artık senin." dediğinde Ali gülümseyerek Alin'e baktı yine. 

"Teşekkür ederiz." dediğinde köpeğin tasmasını uzattı Alin ona.

"Teşekküre gerek yok Ali Bey daha sık uğrayın yeter."

Ali tasmayı elinden alırken elleri birbirlerine değdi ve gülümseyerek cevap verdi.

"Büyük bir zevkle." dediğinde Berk kucağına köpeği almış sırıtarak onlara bakıyordu. 

"Hiç şüphen olmasın Alin." dedi Berk gülümseyerek. "Kızımı amcası muayenelere getirecek." 

Alim gülümsedi. "Hayırlı olsun tekrardan görüşürüz." 

Kapının önüne çıktıklarında Berk sırıtarak Ali'ye baktı. "Olur gibi he?" 

Ali sırıttı. "Sen çok fenasın." dediğinde köpeğe baktı. Tasmasını takan Berk ayağa kalktı ve yürümeye başladılar. 

"Fenayızdır demi kızım." dedi köpeğe bakarken. Ali gülümsedi.

"Kızına bi isim koy artık." dedi.

Berk duraksadı ve köpeğe baktı. "Hato." dedi aniden.

"Ne to?" diyen Ali başını eğerek Berk'e baktı.

"Hato. Harika torun Hato." dedi Ali'ye sırıtarak. 

Ali güldü. "Her neyse... Hadi sizi evinize bırakıyım." dedi ve arabasını açtı. 

"Vay arabanı kime getirttin?" dedi cevabını bile bile. Sonra ikisi de aynı anda konuştu.

"Metin." 

İkisi de gülerken arabaya bindiler. 

Eve girdiklerinde Kenan şaşkınlıkla onlara bakıyordu. "Yine kavga mı ettiniz?" dedi yüzlerine bakarak.

"Evet." dedi Ali sırıtarak.

Berk'te başını salladı. "Ama bu kez birbirimizle değil." dediğinde Kenan sırıttı. 

"Nasıl yani?" 

"İkimiz birlikte kaç adamdı ya?" dedi Berk parmaklarına bakarken. Ali cevap verdi.

"Dört." 

"Heh dört adam dövdük." dediğinde Ali Berk'e fısıldadı.."Ben dövdüm.".dediğinde Berk gülümsedi.

"Aferin size." diyen Kenan oğullarına sevinçle sarıldı. "Dövün." dedi onlardan ayrılırken. Ona şaşkın şaşkın bakan oğullarının yüzüne baktı. "Ama birbirinizi değil." dediğinde Berk sırıttı.

"Baba." dedi Kenan'a bakarken.

"He."

"Sen bi de karşı tarafı gör." dediğinde üçü de kahkaha attı. Gülerlerken Kenan köpeği yeni farketti ve eğilerek konuştu.

"Bu da ne?" dediğinde Ali gülümsedi ve elini Berk'in omzuma koydu.

"Yeni ev üyeniz." dediğinde Kenan gülümsedi. "Adı ne?" dedi. 

Berk hep bu anı beklermiş gibi konuştu. "Hato."

"Ne?" diyen Kenan Berk'e baktı. 

" Harika torun Hato." dediğinde Kenan gülümsedi. 

"Hoşgeldin Hato." dedi. 

"Ben kaçıyim geç oldu. Annem bekler." diyen Ali ile vedalaşıp yukarı çıktı Kenan.

Ali Berk'e döndü ve gülümsedi. "Hadi iyi geceler." dedi. Sonra köpeğe doğru eğildi. "Sana da Hato." dediğinde Berk ona seslendi.

"Ali."

"He."

"Sarılabilir miyiz?" dediğinde Ali duraksadı başta. Sonra kollarını açtı. Berk ona sarılırken gözünden bir damla yaş süzüldü. 

Berk gözyaşları içinde konuştu. "İyi ki varsın." 

"Sende." dedi Ali gülümseyerek.

Gün sonunda Berk artık yalnız değildi. Bir günde Cemre'yi kaybetmiş ancak Babasını, Ali'yi ve Hato'yu kazanmıştı. Ve onları kaybetmeye niyeti yoktu.

Ali ise her zamankinden huzurlu gitti evine. Hep bir kardeşe daha ihtiyacı olmadığını Arap Zeyno ve Vefa'nın ona yettiğini söylerdi. Bu akşam bu düşüncesi değişmişti. Berk onun o afacan kardeşiydi. Aralarında iki ay olmasına rağmen bugün Ali'ye bir abilik duygusu yüklenmişti. Berk'in tekmeler yediği andaki endişesi miydi bunun sebebi bilmiyordu. Ama mutluydu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kaçmaya çalıştığın cehennemi taşıyorsun içinde.

2.Bölüm: Küçük Çatlaklar

iyileşmiyor susmayı öğreniyor yara.