sen yola çık yol sana görünür.(1)

Cemre'den

''Tebrikler hamilesiniz.''

Karşımdaki doktor gülümseyerek bana bakarken yüzüm yavaşça düştü. Bu cümleyi duyan kadınlar genelde sevinç çığlıkları falan atardı değil mi? Ben neredeyse ağlayacaktım. 

Çantamı sıkıca tutarak odadan çıktım. Sıra bekleyen bir çift içeri girerken heyecanları yüzlerinden okunuyordu. Kenarda oturan karnı belirginleşmiş olan kadın kocasına heyecanla karnını göstererek bir şeyler söylüyordu. Görüş alanım bulanıklaşırken yanaklarımda bir sıcaklık hissettim. Sonra bulanıklık gitti. Zar zor attığım adımlarla kendimi sonunda dışarı attım. Derin bir nefes verirken elim karnıma gitti. 

Telefonuma gelen mesajla elimi aniden karnımdan çektim. Mesaj Berk'tendi.

-Sana ihtiyacım var.

Fısıldadım elim karnıma giderken.

''Benim de sana.''

Hızla arabama ilerlerken Berk'e bu haberi nasıl vereceğimi bilmiyordum. Nasıl bir tepki verecekti? Aklımda bir sürü soru işaretiyle arabayı Berk'in evine sürdüm. 

Kapıyı açtığında direkt bana sarılması ile kollarımı ona doladım ama kaşlarım çatıldı.

"Bir şey mi oldu?"

"Beni bırakma olur mu?"

Titreyen sesi içimi titretirken başımı sallayarak elimi saçlarında gezdirdim ve fısıldadım.

"Burdayım. Hep burda olucam."

Benden ayrıldığında koltuklara geçtik. Yere bomboş bakan Berk'e baktım ve konuştum.

"Noldu Berk?" 

"Bir şey yok." dediğinde bana gülümsedi. Vardı.

"Tamam." dedim ve yutkundum. Sızlayan koluma doğru baktığımda kazağımdan sızan kanı gördüm. Hızla elimi oraya koydum. Doğru ya pamuk koymayı unutmuştum. 

"Benim senle bir şey konuşmam lazım." dediğimde gözleri üzerimde gezindi. Sonra da kolumu üzerindeki elimde durdu. Kaşları çatılırken konuştu.

"Noldu?"

Yutkundum. Bunu söylemeliydim ona.

"Berk ben-" 

Açılan kapı ile Berk ayağa kalktı hızla. Ben arkamı dönerken başım dönüyordu. Ayağa kalkmaya gücüm yetmedi.

"Konuşmamız lazım." dedi Kenan Amca.

"Bence de." diyen Berk babasına yaklaştı. Her şey dönmeye başlarken gözlerimi kırpıştırdım. Neler oluyordu? 

Kenan Amcanın gözleri üzerimde durdu. Berk bana döndü ve konuştu. Sesi yankılandı kulaklarımda.

"Cemre de gidiyordu zaten." diyip bana gülümsedi. Hiç bir tepki veremedim. Ayağa kalktım. Kimseye fark ettirmeden burdan çıkmalıydım. Yeri de değildi zamanı da.

Adımlarımı tek tek atarken etraf daha çok dönmeye başladı. Berk'in yanına gelebilmiştim. Kolundan tutundum. Gözlerimi kapattım uzunca. 

"Cemre." dediğini duydum. Sesindeki belirsizliği de.

Gözlerimi açtığımda hiçbir şey değişmemiş daha da artmıştı. Gözlerim kapanırken kolumdaki elim yana düştü. 

Karanlık. Soğuk ve sessiz. Elimi karnımda tutmaya çalışıyorum ama olmuyor. Buradan gitmek istiyorum ama yapamıyorum. Belimde Berk'in elleri var. Belki de bağırıyor. Ama kulağımda sadece bir cızırtı duyuyorum. Dudağımı araladım ama artık sesler de kesildi. Karanlık. Eskiden korktuğum o oda. Ama artık sırdaşım olmuş. Karanlıktan kendimi değil bebeğimi korumak istiyorum. Elim karnıma gidemiyor. Korkma bebeğim. Ben burdayım. Baban da...

Gözlerimi açtığımda bomboş bir hastane odasındaydım. Konuşmak istedim ama kuruyan boğazım buna izin vermedi. Kapıdan giren kişiye umutla baktığımda Kenan Amca'yı gördüm. Arkasına doğru bakarken beklediğim kişi Berk'ti. Ama kapı kapandı. Kenan Amca yanımda durup gülümsedi.

"Geçmiş olsun Cemre." dediğinde yutkundum.

"Sağolun. Berk nerde?" 

"İşi var." dedi cama doğru bakarken. Kaşlarım çatıldı.

"Bu halimden daha önemli ne olabilir ki?" dediğimde başını iki yana salladı. 

"Annen gelir birazdan." dediğinde başımı salladım. "Dikkat et kendine." 

Kapı kapanırken elim karnıma gitti. Gözlerim dolarken tavana diktim onları. 


Tüm anlamları ve cevapları bulmuşken
Bilmem gerekeni bildiğimi sanıyordum


Telefonumu yanımdaki küçük komidinin üzerinden alıp Berk'in numarasına dokundum. Telefon çaldı çaldı çaldı ve meşgule düştü. 

Gözümden benim kontrolüm dışında süzülen yaşı hızla sildim.


Sen dünyaya küfürler saçıyorken
Ben toplumcu şiirler yazıyordum


Yazar'dan

Berk belirsizlik duygusuyla aklı biraz da Cemre'de kalırken konumun gösterdiği ıssız sokakta yürüyordu. Bu sabah öğrenmişti onu terk eden annesinin burada yaşadığını. 

Bilinmeyen numaradan gelen bir mesajla. Kimdi ve neden annesiyle onu buluşturmaya çalışıyordu bilmiyordu ama şuan çözmesi gereken düğüm bu değildi.

Soğuk yüzüne vururken çalan telefonuna baktı. Cemre'nin aradığını görünce sessize aldı telefonu. Çünkü biliyordu ki sesini duysa koşardı hastaneye. Deli gibi merak ettiği kadını hastane odasında yapayalnız bırakmıştı. Ne için mi? Onu yapayalnız bırakan kadını bulabilmek için.


Kendime bir söz vermiştim ve sözümde durdum
Şimdi yalanlar var yamacımda


Cemre odasına giren doktora ilk bebeğini sorarken doktor gülümsedi.

"Sakin olun. Bebek gayet iyi." Cemre gülümseyerek derin bir nefes verirken doktor konuştu. "Fazla stres yapmaman lazım Cemre. Bu ikiniz içinde çok tehlikeli. Kolundan kan alındıktan sonra pamuk da basmamışsın. İkinizde haliyle bitkindiniz. "Ve." dediğinde Cemre'nin yüzüne samimi bir gülümseme ile baktı. "Berk'e de Kenan Bey'e de bahsetmedim." dediğinde Cemre minnetle gülümsedi.

"Teşekkür ederim."

Doktor odadan çıkarken Cemre elini gülümseyerek karnına götürdü. Şimdiden annelik duygusu işlemişti iliklerine kadar.


Ben de az değilim, ne dallara kondum
Ama yuvam senin ağacında


Berk sonunda bir evin önünde durduğunda evin kapısına baktı uzun uzun. Kapıyı cesaret edip tıklattığında çenesini sıktı. Kapı küçük bir çocuk tarafından açılırken Berk duraksadı. 

"Ahu hanıma bakmıştım." diyen Berk çenesini gevşetti.

"Anneee!" diye bağıran çocuk ile Berk'in dudakları şaşkınlıkla aralandı. "Bir abi seni soruyor." 

Önündeki 7-8 yaşlarındaki çocuğa baktı. İçerden adım sesleri gelirken dizleri titredi. Sanki şuan karşısındaki çocukla aynı yaştaydı.


Vursam devirir miyim on adam?
İlham da, hüzün de bu havadan


Ayla Cemre'yi aramış ve önemli bir toplantısı olduğunu söyleyip gelemeyeceğini bildirmişti. 

Cemre hastaneden çıkışını yaptı ve yüzüne vuran rüzgarda dümdüz yürüyordu. Yapayalnızdı. Aslında değildi. Bebeğinden güç alıyordu ama olmuyordu işte. İnsan arıyordu yanında elinden tutup destek verecek birini. 


Bize bu acılar anadan-babadan
kalmış, sevgilim


Ahu kapıya çıktığında karşısında gördüğü Berk ile dondu kaldı. Televizyonlardan ve haberlerden gördüğü oğlu capcanlı karşısındaydı. 

Berk'in gözlerinde öfke varken cesaretle konuştu.

"Konuşabilir miyiz Ahu Hanım." 

Ahu başını zar zor sallarken Berk'i içeri davet etti. Ancak Berk başını iki yana salladı. 

Ahu bahçeye çıkarken kapıyı kapattı. Berk'in yüzüne bakarken içinde bir şeyler koptu. Kayıp yılları. 


Yüzün aklıma geldi dün akşam
Tek dal kalmıştı sigaradan


Berk dudağını yaladı. Ve nefretle konuştu. "Sana tek bir soru soracağım." dediğinde Ahu başını salladı. "Neden?" 

"Berk." dedi sesi titrerken. Elleri Berk'in yanaklarına gitti. 

Berk hızla geri çekilirken elini dur der gibi Ahu'ya uzattı. 


Mutsuz hayatlar bize sıradan
olmuş, sevgilim


"Tek mantıklı bir cevap bekliyorum." dedi sesindeki sertlik eksilmezken. 

"Mecburum." 

Berk geldiğinden beri öfkeli gözlerini ilk kez Ahu'nun gözlerine kilitledi. Gözleri aynı renkti. 

"Mecburdun." derken sesi titredi Berk'in. Güldü sonra. "Anladım." 


Aslında uzak gelecekte,
Bir hamakta ve tek başımayken


 Tam arkasını dönmüş giderken Ahu'nun sesi adımlarını durdurdu.

"Berk." 

Berk arkasına dönmeden durdu. 

"Gitme." diyen Ahu bir adım attı. Berk başını iki yana salladı. 

"Bende senin arkandan defalarca böyle bağırdım. Duymadın." dedi ve yürümeye devam etti. Ahu'nun yüzü acıyla buruşurken elini ağzına kapattı. Berk ellerini cebine koyup hissizce yürümeye başladı.


Dünyaya en iyi şarkımı
susarak söyleyeceğim


Sahilde bankta oturan Cemre yanına birinin oturmasıyla başını kaldırıp yanına baktı. Berk'i gördü. Geri önüne dönerken konuştu.

"Nerdeydin?" 

Berk o an faketti aslında ne kadar güçsüz olduğunu. Gözünden bir damla yaş süzülürken yüzü acı ile buruştu. Ellerini küçük bir çocuk gibi yüzüne koydu. 


Kapına gelemem elde çiçekle
Benim aram iyi börtü-böcekle


Cemre şaşkınlıkla ona dönerken sıkıntıyla nefes verdi. 

Berk ellerini yüzünden çekmedi. Konuşmadı. Cemre kollarını ona sardı. Ne olduğunu bilmiyordu. Ve belirsizlik kadar kötü bir şey yoktu.


Seviyorsam bir çiçeği,
onu bahçeme ekeceğim


Yorulduğunu haykırabilmek istedi Berk. Her şey içinde çok yorucu bir his bırakıyor yıpranıyor gibi hissediyordu. Artık öylece boşluğa düşmüş gibi hissediyordu. 

"Özür dilerim." dedi yüzünden ellerini çekerek. Yüzü ve gözleri kızarmıştı. 

"Dileme." dedi Cemre ona sarılmaya devam ederken.

"Sadece sarıl bana." 

Berk kollarını Cemre'ye dolarken Cemre gözlerini kapattı. Berk gözlerinden yaşlar süzülürken ona sarıldı. 

Ayrıldıklarında Berk yere gözlerini sabitledi. Sonra da konuşmaya başladı.

"Annem burdaymış." 

Cemre şaşkınlıkla ona döndü. 

"Nasıl?"

"Bilmiyorum." dedi ve bilinmeyen numaradan gelen mesajları açıp telefonunu uzattı ona. 

Cemre gözlerini kısarak okurken başını salladı.

"Kim bu?"

"Bilmiyorum. Kahretsin ki onu da bilmiyorum."

"Sen gittin mi?" 

Berk yerden başını kaldırdı. "Gittim." dedi buğulu gözleriyle.

Cemre bir kez daha Berk'e sarılırken yutkundu. Berk'in başı Cemre'nin göğsündeyken saçlarını okşadı ve öptü.

Bir kez daha erteledi bebek haberini. Acı içinde yutkunurken onun da gözünden yaşlar süzüldü.

Araba Cemrelerin kapısının önünde durunca Cemre kemerini çözüp indi arabadan. Berk'te indi ve Cemre'nin arkasından bakarken ona seslendi.

"Dikkat et kendine." dediğinde Cemre gülümsedi. "Sende." 

Berk'in arabası gözden kaybolur kaybolmaz ezberlediği adresi telefonunun konum uygulamasına yazdı. 

Arabasına binip sürmeye başladı. 

Evin önüne geldiğinde kapıyı tıklattı. Titremeye başlayan elleri önce karnına gitti. Sonra derin bir nefes alarak karnından çekti.

Kapı açıldığında merakla başını kaldırdı. Ahu ile göz göze geldiler. Ahu gülümsedi. 

''Cemre.''

Cemre başını yana yatırdı. Gözleri sulandı. Sonra ciddiyetle başını kaldırdı ve konuştu.

''Konuşabilir miyiz?''

''Tabi gel içeri.'' 

Cemre içeri geçerken etrafı inceledi. Bu eski evi villaya tercih mi etmişti Ahu? Hayretle kaşlarını kaldırdı. 

Koltuğa oturduğunda içerden koşarak gelen küçük çocuğa baktı. Kaşları çatıldı. Çocuk Cemre'ye bakıp gülümsedi. ''Merhaba hoşgeldiniz.''

Cemre gülümsedi.

''Hoşbuldum. Adın ne senin?''

''Cenk.''

Başını salladı.

''Bende Cemre. Memnun oldum.''

''Ben de.''

Ahu içeri girdiğinde Cenk'e döndü. ''Hadi sen odana git oğlum.''

Cenk anlayışla kafasını salladı ve odasına gitti. Cemre Cenk'in arkasından bakarken gülümsedi. Sarı uzun saçları ile Berk'in küçüklüğüne benziyordu. Ahu sessizliği bozmak ister gibi aklındaki tek soruyu sordu.

''Berk nasıl?'

Cemre yüzü düşerken Ahu'ya döndü. Gözlerini kısarak konuştu. Sulanmasınlar diye. Berk'in içindeki acı onu nu kadar etkiliyordu işte.

''Kayıp.'' dedi ve Ahu'nun gözlerine baktı. ''O 5 yaşından beri kayıp.''


Küçüğüm, daha çok küçüğümBu yüzden bütün hatalarım


Berk o sırada kendi evine gitmedi. Babasının evine gitti. Cebindeki anahtarı alıp elinde sıktı. Metin kapıyı açtığında yüzüne bile bakmadan hızla aşağıya indi. Eli titreyerek o odanın kapısını açtı. Bu odaya dokunmamıştı. Çünkü bu zamana kadar annesi ölüydü onun için. Sadece bu oda hatırlatıyordu ona annesini. Duvarlardaki yazılarına baktı.

Anne korkmak yok.

Yerdeki kömür parçalarından birini aldı. Sinirle üzerini karaladı yazının.


Öğünmem bu yüzdenBu yüzden kendimiÖzel, önemli zannetmem


''Ahu Hanım.'' dedi Cemre Ahu'nun acı dolu yüzüne bakarken.

''Neden?''

Ahu'nun aklına Berk geldi. Sabah aynı soruyu o sormuştu.

"Sana tek bir soru soracağım."
"Neden?" 

Gözünden bir damla yaş süzüldü.


Küçüğüm, daha çok küçüğümBu yüzden bütün saçmalamam


''Kenan'ın sevgisizliğiydi beni yoran.'' dedi Ahu sesindeki acı ikiye katlanırken. ''Evet bencillik bu düşününce.'' dedi ve başını salladı. ''Ama Berk o hayata aitti Cemre. Onu bu hayata sürükleyemezdim.'' dedi evi gösterirken. 

''Berk bunu sorun etmezdi.'' dedi Cemre yüzündeki buruk gülümsemeyle. 

''Berk bu hayatta yaşayamazdı. Ona bunu yapmazdım. Bu hayat sadece şu andan ibaret değil. Ben ilk zamanlar 1 hafta aç kaldığımı hatırlıyorum. Sokaklarda yattım kış soğuklarında. Bir anne için bunu çocuğuna yapmak çok zor.'' dedi ve elini Cemre'nin elinin üstüne koydu. 

Cemre'nin gözleri dolarken içi titredi. Aniden içindeki dürtüyle ikisi için de beklenmeyen bir şey yaptı. Ahu'ya sarıldı. Bu bugün aldığı bebek haberinden dolayı mı yoksa Ahu'nun yaşadıkları mıydı bilmiyordu.


Yenilmem bu yüzdenBu yüzden kendime hâlâGüvensizliğim


''Cemre benim de sana bir sorum var.'' dedi Ahu. Cemre ondan ayrılırken konuştu.

''Tabi.''

''Boşluğumu nasıl doldurdular?''

Cemre yutkundu. 

''Ben Berk'in boşluğunu doldurmaya çalıştım. Her senin için ağladığında onunla konuştum sarıldım ona. Çünkü bana demişti ki.'' Ahu'nun gözlerine baktı. ''Anneme çok benziyorsun.'' Ahu buruk bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Cemre konuşmaya devam etti. ''Ama olmadı. Çünkü o açılan boşluğu sadece o boşluğu açan şey doldurabiliyormuş. Annenin boşluğunu ancak anne doldurabiliyormuş.''

O sırada Berk annesi ile alakalı her şeyi karalamıştı. Odanın ortasına çökmüş dizlerini kendine çekmiş ağlarken öylece oturuyordu.


Elimde yalandan kocaman, rengârenkGeçici, oyuncak zaferler


Ahu başını salladı. ''Sende bir gün anne olucaksın.'' Cemre'nin gözleri dolarken bir eli karnına gitti. ''Ve eminim çok iyi bir anne olucaksın. Benden daha güçlü daha kararlı. Çünkü sen gözü kara bir kızsın. Bi o kadar da sevgi dolusun. Sen benim gibi yapmazsın. Ne yaşarsan yaşa evladını bırakmazsın. Berk'te öyle.'' dedi ve gözünden akan yaşı sildi. ''Babasının aksine sevgisini belli eder.'' Dudağını hayretle kıvırarak konuştu. ''Ne garip. Siz bizden bir şeyler öğrenicekken biz sizden çok şey öğreneceğiz.'' Yutkundu.


Ne kadar az yol almışımNe kadar az, yolun başındaymışım meğer


''En başta vazgeçmemeyi öğrendim. Berk bana ne kadar kızsa da vazgeçmedi korkmadı.'' Başını kaldırdı ve Cemre'nin gözlerine baktı. ''Bende vazgeçmeyeceğim. Ne olursa olsun Berk'in güvenini sevgisini geri kazanacağım. Belki bıraktığım boşluğu dolduramam ama hayatına annesi olarak devam edeceğim.'' Cemre başını salladı. ''Ben bugün bir şey fark ettim Cemre.'' dedi Ahu ellerini Cemre'nin elleriyle birleştirirken. ''Berk'i kapıda gördüğüm ilk an. Ben aslında o evde sadece 5 yaşında yatakta uyurken öperek bıraktığım çocuğumu bırakmamışım. Kendi benliğimi de bırakmışım.''


Elimde yalandan kocaman, rengârenkGeçici, oyuncak zaferler


''Ben size yardım etmek çok istiyorum.'' dedi Cemre. ''Berk'in sizi anlamasına yardımcı olmak.'' 

Ahu gülümsedi ve başını salladı. ''Yapığınız şey her ne kadar Berk'i üzse de onun için en iyisiymiş. Haklısınız.'' Yutkundu. ''Size bir şey danışabilir miyim?''

Ahu başını salladı.

''Ben hamileyim.'' dedi elini karnına koyarken. Ahu şaşkınlık ve sevinç dolu bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. ''Ama çok kararsızım. Bu bebeği bu savaşın ortasında Berk bu haldeyken ya da ben bu haldeyken yaşatmalı mıyım bilmiyorum.''


Küçüğüm, daha çok küçüğümBu yüzden bütün korkularım


Ahu başını salladı. ''Dediğim gibi. Korkma. Ben sizin çok iyi anne baba olacağınıza eminim. Çünkü sizin bizden öğrendiğiniz bir şey varsa o da nasıl anne baba olunmayacağı.''

''Ama korkuyorum.'' Ahu elini Cemre'nin karnının üstündeki elinin üzerine koydu. 

''Cemre sen benim bu hayatta tanıdığım en cesur kızsın. Korkma. Sen yola çık yol sana görünür.''


Gururum bu yüzdenBu yüzden çocuk gibi korunmasızlığım


Cemre Ahu'nun evinden çıktıktan sonra Berk'i aradı. 

''Efendim.''

''Nerdesin.?''

''Babamdayım.''

''Geliyorum.''

Kapıyı tıklattığında açılan kapıyla Berk'in kırmızı gözleriyle karşılaştı. Koltuklardan birine oturduğunda Berk'te onun yanına oturup başını onun omzuna koydu.

''Annenin yanından geliyorum.'' dediğinde Berk şaşkınlıkla başını kaldırıp Cemre'ye baktı. ''Onun hakkında konuşmayacağım.'' dedi Berk'in gözlerinin içine bakıp gülümsedi. ''Onun sayesinde seninle konuşma kararı aldım. Sabahtan beri konuşmam gereken bir konu hakkında.'' Berk endişeyle Cemre'ye döndü. 

''Bir şeyin mi var?''

Cemre gülümsedi. 

''Bir şeyimiz var.'' dedi Cemre Berk'in elini tutarken. Berk'in kaşları çatıldı. ''Nasıl?''

Cemre Berk'in elini karnına götürürken konuştu. ''Hamileyim.'' 

Berk donakalırken Cemre ona gülümseyerek bakıyordu. Berk gülümserken gözünden bir damla yaş süzüldü. ''Bebeğimiz.'' dedi kaşlarını kaldırırken.

Cemre gülümseyerek başını salladı ve fısıldadı. ''Bebeğimiz.''

Berk Cemre'ye hızla sarılırken gözünden yaşlar süzüldü. Bugün döktüğü ilk yaşlar değildi bunlar mutluluktan döktüğü ilk yaşlardı. 


Küçüğüm daha çok küçüğüm
Bu yüzden sonsuz endişem


Sabah kapının tıklama sesiyle Kenan koltukta uyuyakalan Berk ve Cemre'ye gülümseyerek baktı ve kapıyı açtı. Karşısında Ahu'yu görmeyi beklemiyordu. 

O biliyordu az çok Ahu'nun yaşadığını. Geri dönmeyeceğini bildiği için Berk'e yalan söylemişti. 

Ahu onu ittirerek ve adeta bağırarak içeri girdi.

"Berk ile konuşmam lazım." 

Koltukta uyuyan Cemre ve Berk bu bağırış sesi ile uyandılar.

"Noluyo ya?" dedi Cemre gözlerini kırpıştırırken. Berk ayağa kalkıp arkasına döndüğünde Ahu'yu gördü.

"Gider misin burdan?" dediğinde Ahu başını iki yana salladı.

"Beni dinle oğlum lütfen." 

Cemre'de ayağa kalkmış Berk'in yanında duruyordu. 

"Benim yıllar önce uyumak üzereyken senin hikayelerini dinlemeye ihtiyacım vardı." dedi ve gözünden bir damla yaş süzüldü. Ama öfkesi daha ağır bastı ve sildi göz yaşını. "Ama artık ne seni ne hikayelerini dinlemeye ihtiyacım da yok tahammülüm de." 

"Her şey onun yüzünden." dedi Kenan'ı işaret eden Ahu. Cemre'ye yardım etmesini ister gibi baktı. Cemre'nin dönen başı oraya gitmesine izin vermezdi. Başını iki yana salladı. Berk'in koluma sıkı sıkı tutundu.

"Onun yüzünden falan değil. Anne dediğin hiç bir şeye rağmen bırakmaz çocuğunu. O benim babam. Ve beni büyüttü. Biliyor musun? Artık aramızda bir sevgi bağı bile var. Sen şimdi onun sevgisizliğini gitme sebebin olarak bana sunamazsın. Ha eğer sunucaksan tercihim babam olur." son cümlenin ardından Ahu'nun yüzü düştü. Beyninde bir şeyler sustu. Yutkundu. Berk konuşmaya devam ederken Cemre kolunu onun kolundan bırakıp koltuğa yasladı. Baş dönmesi geçiyordu. "Çünkü babam hep yanımdaydı." Kenan Berk'e gülümseyerek bakarken Ahu aniden Kenan'a döndü ve arka cebine gitti eli. Ordaki silahı çıkartıp Kenan'a doğrulttu. 

"Sen benim gençliğimi de çaldın." dedi. Gözü dönmüş gibiydi. 

Berk endişeyle bir adım attı. "Dur napıyorsun?" 

"Sen benden çocuğumu da çaldın." dedi ve tetiğe bastı. 

Ancak kurşun Kenan'a değil Berk'e isabet etti. Son anda koşarak babasının önüne siper olan Berk'in yüzü acıyla buruştu. Cemre koltuktan tutunmayı bırakıp tiz bir çığlıkla bağırdı.

"Berk!!"

Berk yere yığılırken Kenan dizlerinin üzerine çöktü ve Berk'in kafasını kucağına aldı. Cemre'de onun yanına koşarken Berk'in karnındaki yaraya elini bastırdı. 

"Uyan lütfen uyan biz burdayız." 

"Sen naptın?" diye bağıran Kenan Ahu'ya bakarken hemde cebinden telefonunu çıkarıyordu. Hemen ambulansı aradı. 

Ahu'nun elindeki silah yere düşerken gözünden yaşlar süzüldü.

"Naptım ben?" 

Savunmam bu yüzden
Bu yüzden bir küçük iz bırakmak için didinmem


Bazı vedalar diri diri mezara gömer. Bazı vedalar yaşarken ölmeyi öğretir. Bugün bir veda tattım ben ömür boyu boğazıma yumru yerleştiren. Kabul ettim artık yenildiğimi çabalamayı da bıraktım bugün.


DEVAM EDECEK...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kaçmaya çalıştığın cehennemi taşıyorsun içinde.

2.Bölüm: Küçük Çatlaklar

iyileşmiyor susmayı öğreniyor yara.