ölürüm dediğim yerde ev yaptım. (FİNAL)

Yazar'dan


5 YIL SONRA...

Tesadüf diye bir şey yoktur. Tevafuk vardır. Olması gereken her şey olması gerektiği zamanda olması gerektiği gibi olur. Denizde sürüklenmek gibidir hayat. Denizini kendin seçersin. Denizinle savaşsan da kendine en sonunda itiraf edeceğin tek gerçek vardır;

Ben bu denizde yüzmeyi kendim istedim. Boğulsam da çırpınsam da. Ben bu denizi istedim.

"İyi ki doğdun Ceren!! Mutlu yıllar sanaa!" 

Bora elindeki pastayla Ceren'in önüne gelirken Cemre ve Beliz masanın önündeki Ceren'in iki yanındalardı. 

Bora gülümserken konuştu. "Üfle bakalım prenses. Dilek de tut ama." dediğinde Ceren başını iki yana salladı.

Cemre ona eğilip sordu. "Neden?" 

"Berk ve Ali abim gelmedi." dedi üzgün bir yüz ifadesiyle Ceren. Sonra da ekledi. "Onlar gelmeden üflemem." diyip omuzlarını kaldırıp indirdi.

Bahçe kapısından giren Ali ve Berk'i görünce ise gülümsedi. Herkes o tarafa dönerken Berk bağırarak konuştu.

"Geldiik bileee!" dedi ve Ceren'in yanına geçti. 

Ceren gülümseyerek onun kucağına atlarken konuştu.

"Güzel olmuş muyum?" 

Berk onu kucağına alırken baştan aşağı süzdü. Başını sallayarak konuştu.

"Hemde çok güzel olmuşsun."

Ceren sırıtarak konuştu. "Cemre'den bile mi güzel?" 

Berk ona gülerken Cemre'ye bakarak konuştu. "Cemre'den bile güzel." dediğinde Cemre kaşlarını çatıp yanlarına geldi ve Ceren'in kolunu tuttu. 

"Alınıyorum ama." dediğinde Beliz onlara seslendi.

"Ee abilerinde geldi üfle artık şu mumları." dediğinde Berk hızla pastanın yanına götürdü Ceren'i.

"Dilek tut prenses." dediğinde Ceren gülümseyerek gözlerini kapattı. Mumu üflediğinde alkış ve ıslık sesleri duyuldu. 

Beliz dj kısmına geçerken Çağrı onun yanına geldi. "Benden rol çalma çekil şurdan." dediğinde Beliz başını iki yana salladı.

"Bugün senin şarkıların için uygun gün değil. Hazal'ın yanına git ve açacağım şarkıyı bekle." dediğinde Çağrı bıkkın bir nefes verirken Hazal'ın yanına gitti.

Beliz gülümseyerek şarkıyı açtı. Kenarda dans etmeye başlayan Cemre, Berk ve Ceren'e baktı.


Nefesimi tuttum
Korkmuyorum
Bugün vazgeçmek için çok erken


Gülümseyerek yanına gelen Bora'ya baktı. Ona doğru uzattığı ellerini tuttu. Bora onu etrafında döndürürken kahkaha attı. Göz göze geldiklerinde Bora konuştu. 

"Seni çok seviyorum."

Beliz gülümsedi. Gözlerindeki ışıkla cevap verdi.

"Bende seni çok seviyorum."


Uzar mı yol giderken?
Sormuyorum
Adımlarım hep büyük kendimden


Ali yanında duran Lema'ya dönerken konuştu. 

"Tam olarak mutlu bir sonda gibi hissediyorum kendimi." dediğinde Lema gülümseyerek ellerini onun ellerine geçirdi.

"Mutluyuz ama sonda değiliz sevgilim." dediğinde Ali onun gözlerine bakarak gülümsedi.


Belki çok üzülüp giderim, gelmem
Belki yağmur olup yağarım, bilmem


Ege gülümseyerek herkese seslendi. "Fotoğraf çekmeyi unuttuk!" 

Arap ona yan yan bakarken konuştu. "Arkadaş sizin fotoğraflarla derdiniz ne anlamadım. Zeyno çizer sen çeker." dediğinde Ege sırıttı.

"Zeyno resim çiziyo yalnız." dediğinde herkes ona gülerken bir flaş patladı. 

Zümra elindeki kamerayla onları çekiyordu.


Hiç bitmez bu masal


"Ay sonunda sergisi var galiba." diyen Çağrı'ya güldü Zümra.

"E bundan güzel mutluluk karesini kimse çekemeyeceği için kendimi garantiye aldım." dediğinde Ceren Berk'e doğru döndü.

"Bir kere de ikimiz çekinelim." dediğinde Beliz güldü.

"Ben kıskanmaya başladım yalnız." dediğinde Berk onlara gülerken Ceren cevap verdi.

"En çok benim abim." dediğinde Beliz yenilgiyi kabul ederek ve gülümseyerek kenara çekildi. Ve flaş bu kez Berk ve Ceren için patladı.


Belki zoru seçmek gelir içimden
Belki hayatla yüzleştiğimden


Berk flaşın ardından Cemre'ye döndü. "Gelsene sende." dediğinde Cemre Ceren'e döndü.

"Var mı müsade?" dediğinde Ceren Berk'e döndü.

"Gelsin ama bugün en çok beni seviyorsun." dediğinde Cemre gülerek yanlarına geldi. 

Berk bir koluyla Ceren'i kucağında tutarken boşta kalan kolunu Cemre'nin beline sardı. Cemre'de elini Berk'in omzuna koyduğunda kameraya gülümsedi.

Flaş yüzlerine patlarken Cemre Berk'e döndü. Ona öyle bir hayranlıkla baktı ki evdeki herkesin yüzüne bir tebessüm yerleşti bu bakışla.

Cemre'nin ise aklından annesinin yurt dışında yayınladığı kitabındaki o söz yankılandı.

Ne zaman yorulursan yuvana gel.

O da öyle yapmıştı. 5 yıl önce annesinin ölümüydü onun yüzüne yorgunluklarını vuran. Ona emanet edilen kardeşi vardı. Ve o çok yorgundu.

O da yuvasına gitti. Her şeye ve herkese rağmen. Berk'e.


Hiç bitmez bu masal
Ben yazar, ben yaşarım


Berk Ceren'i kucağından indirirken elinde kamera olan Zümra'ya doğru konuştu.

"Bir de böyle çek." diyip kimsenin beklemediği bir şekilde Cemre'nin önünde diz çöktü ve cebinden bir kutu çıkardı.

Cemre şaşkınlıkla gülümserken Berk gözleri parlayarak onun gözlerinin içine baktı.


Nefesimi tuttum
Korkmuyorum
Bugün vazgeçmek için çok erken


Berk yutkundu ve konuşmaya başladı.


"Hatırlıyor musun çocukluğumuzda nasıl da birbirimize gülümserdik? O zamanlar bile bir şekilde seninle birlikte olmanın ne kadar özel olduğunu biliyordum. Seninle geçirdiğimiz o yazlar sokaklarda oynadığımız oyunlar ortak hayallerimiz... 

İlk okul sıralarında yan yana oturur resim dersinde birlikte çizimler yapardık. Her doğum gününde her kutlamada her sevinçte ve kederde yanındaydım. Seninle geçirdiğim her an bana hayatımın ne kadar değerli olduğunu hatırlattı.

Şimdi bugün burada çocukluğumuzdan beri kalbimde taşıdığım o sevgiyle en içten duygularımla seninle bir ömür geçirmek istediğimi söylüyorum. Seni her gün daha çok seviyorum ve seninle bir gelecek kurmak seninle bir aile olmak istiyorum. 

Bu hikayeyi prenses prensi sonsuza dek karanlıktan kurtardı olarak noktamak istiyorum.

Çocukluk aşkım, tek aydınlığım, fırtınamın ortasına düşen Cemre'm benimle evlenir misin?"

Cemre gülümserken yanağından bir damla yaş süzüldü. Bu kez mutluluktandı.

"Evet." dedi gözünden yaşlar süzülürken. Berk ayağa kalkıp ona sarıldı.


Uzar mı yol giderken?
Sormuyorum
Adımlarım hep büyük kendimden


Herkes onları alkışlamayı bırakırken Çağrı yanında burnunu çeken Ege'ye sırıtarak döndü. Etraftaki sessizlikten sessizce konuşsalar bile onları duyuyorlardı.

"Sen niye ağlıyosun lan?" dediğinde Ege gözündeki sahte yaşı sildi ve konuştu.

"Gururlu bir babayım şuan." diyen Ege'ye kahkaha atarlarken Berk Cemre'nin parmağına yüzüğü taktı.


Belki çok üzülüp giderim, gеlmem
Belki yağmur olup yağarım, bilmem
Hiç bitmеz bu masal


Beliz onlara gülümserken konuştu. "Ee ne zaman istiyoruz kızı?" dediğinde Berk yüzünü buruşturdu.

"Gerek var mı ya?" dediğinde Bora ona katıldı. Daha doğrusu katılıyordu.

"Bence d-" Beliz onun dudağına parmağını koydu ve konuştu.

"Tabi ki gerek var!" dediğinde Bora gülümsedi ve Beliz'in dudağından elini çekmesiyle gülerek başını salladı. Berk'e doğru konuştu.

"E yani Berk'cim. Kızı bi al öyle evlenirsin." dediğinde Berk ona güldü. 


Belki zoru seçmek gelir içimden
Belki hayatla yüzleştiğimden


Ali onların konuşmasını bölerken gülümseyerek Lema'ya bakıyordu. "Berk'in sürpriz evlilik teklifinden haberimiz yoktu. Bizim de size bir haberimiz var." dediğinde Çağrı telaşla konuştu.

"Boşanıyor musunuz yoksa?" dedi ve birbirine gülerek bakan Ali ve Lema'ya baktı. Ege ona sırıtarak konuştu.

"Ne salak adamsın Çağrı. El ele göz göze boşanma haberi mi verilir." dediğinde Çağrı kaşlarını kaldırarak ona katıldı.

"Doğru." dedi hayretle.

Ali söze girmeden boğazını temizledi. Gülümseyerek konuştu.

"Biz hamileyiz." dediğinde Beliz bir kahkaha attı. 

"Habere şaşıramadım bile şu cümleden." dediğinde Berk gülümsedi. 

"Vay be!" dedi ve Ceren'e döndü. "Ailenin en küçüğü sen değilsin artık." dediğinde Ceren kaşlarıyla pastasını gösterdi.

"Tabiki değilim abi. Orada kocaman yedi yazıyor görmüyor musun?" dediğinde herkes onlara gülerken Cemre koşarak gidip Lema'ya sarıldı.

"Benim bebeğimin bebeği mi oluyor?" dediğinde Lema güldü.

"Sen Bora'yla takılma işini azalt." dediğinde Cemre'de ona güldü.


Hiç bitmez bu masal
Ben yazar, ben yaşarım


Ceren bilmiş bir ifadeyle Ali'nin yanına gitti. 

"Ama senin bebeğin bendim." dediğinde Ali gülümseyerek onun yanına eğildi.

"Zaten öylesin. Bir bebeğimin daha olması senin bebeğim olmanı değiştirmiyor." dediğinde Ceren başını salladı.

Beliz gülümseyerek Ali'ye sarılırken konuştu. "İnşallah kız halası olurum." dedi sırıtarak. 

Bora Ceren'in yanına gelip elini tutarken konuştu. "Ceren prensesten yeterince rol çaldınız." dedi ve Ceren'in elini havaya kaldırarak konuştu.

"Şimdi hediye zamanı!" 


Yanlış olabilir
Ama eksik kalmasın


Hediyeler verildikten sonra herkes bir köşeye dağılmıştı. 

Lema ve Ali Ceren ile balonlarla oynuyorlardı. 

"Sizce kız mı?" dedi Ceren merakla.

"Ben erkek gibi hissettim sanki." diyen Lema balonu Ali'ye attı.

Ali balonu Ceren'e atarken konuştu. "Ben kız hissediyorum. Annesinin tıpkısı bir kız." dediğinde Ceren gülümsedi.

"Bence de kız!!"


Yolumu kendim bulurum
Sana zahmet olmasın
Sana zahmet olmasın


Cemre otururken elindeki yüzüğe bakıp duruyordu.

"Ee ne zaman istiyorsunuz kızı?" diyen Zeyno'ya çatık kaşlarla baktı Bora ve konuştu.

"Sen kız tarafı mısın?" dediğinde Zeyno hızla başını salladı. 

"Asla erkek tarafı olmam." dediğinde Berk güldü.

"Yıllardır değişmeyen tek şey. Zeyno'nun bana karşı nefreti." dediğinde Zeyno ona güldü.

"Bu kız erkek tarafı işi çok karışık olucak özellikle bizim için." diyen Çağrı kendisiyle Ege ve Hazal'ı da gösterdi. 

"Çokta önemli değil." dedi Cemre omzunu silkerken. "Alınma gücenme yok." 

Berk başını iki yana salladı kolu Cemre'nin omuzlarındayken. "Ben alınırım da gücenirim de." dediğinde Cemre ona döndü anlamsız bakışlarla. "Ne?" dedi Berk ve ekledi. "Bro dediğim adamlar kız tarafı olursa çok alınırım aşkım." dedi ve dudağını büktü. 

Cemre ona gülerken konuştu. "O zaman Beliz'de kız tarafı olur aşkım." diyerek dudağını büktü onun taklidini yaparken. 

Berk onun bu haline gülerek burnuna küçük bir buse kondurdu.


Belki çok üzülüp giderim, gelmem
Belki yağmur olup yağarım, bilmem
Hiç bitmez bu masal


"Yarın yapsak mı sözü?" diyen Beliz'e döndü herkes. 

"Yangından mı kaçırıyorsunuz hayırdır?" diyen Bora kaşlarını çattı.

Cemre ona sinirle cevap verdi. "Sen bana mal mı dedin?" dediğinde Bora ofladı.

"Ne alaka ya." derken Çağrı ona açıkladı.

"Hani yangından mal kaçırmak diye bir değil var ya." dediğinde Bora ona gözünü devirdi.

"Biliyorum Çağrı." dedi bıkkınlıkla.

"Hiiç boş yapma Bora yarın akşam geliyoruz." dediğinde Bora başını iki yana salladı.

"Bi de yıldırım nikahı yapın." dediğinde Beliz gözlerini devirip güldü.

"Niye bu kadar itiraz ettiğini biliyorum da." dediğinde Berk ona doğru gözüni kırparak konuştu.

"Niyeymiş?" dediğinde Beliz sırıttı.

"Cemre gidince evde yalnız kalıcak ya." dediğinde Cemre gülümseyerek Bora'ya baktı. Bora bıkkın yüz ifadesiyle ona ve Berk'e bakarken konuştu işaret parmağını sallarken.

"Yarın akşam gelirsiniz ama 2 yıldan önce evlilik yok." 

"Uff naptın bee." diyen Çağrı kaşlarını kaldırmış Berk'e bakıyordu.

Berk gözlerini kısıp gülümsedi. "İki yıl biraz fazla değil mi Bora'cım." dediğinde Bora aynı mimikleri yaparak cevap verdi.

"Gülü seven abisine katlanır Berk'cim." dediğinde Beliz gözlerini devirdi.

"Ne naz yaptın Bora." dediğinde Bora kolunu ona sarıp onun sırtını göğsüne yasladı ve sırıtarak konuştu.

"Kız evi naz evi demişler aşkım." dediğinde Ege gülerek konuşmalarına katıldı.

"Ufaklığı bırakmışlar büyük ilerleme." dediğinde Bora ona yüzünde sahte bir gülümseyle baktı.

"Yarın akşam sizdeyiz o zaman!" dedi Beliz sevinçle.


Belki zoru seçmek gelir içimden
Belki hayatla yüzleştiğimden


Ceren koşarak onların yanına geldi ve Cemre'nin yanına oturdu. Heyecanla sordu.

"Neden geliyorsunuz?" dediğinde Bora sırıttı.

"Bence de. Niye geliyorsunuz?" dediğinde Beliz dirseğiyle karnına vururken onu susturdu.

"Hayırlı bir iş için Ceren'cim." diyen Zümra'ya döndü Ceren. Bakışları olayları anlamadığını belli ediyordu.

Zümra'nın boynuna kolunu atan Ayaz gülümsedi ve konuştu.

"Ablanı abine isteyecekler." dedi ve cümlenin saçmalığıyla yüzünü buruşturdu. Zümra ona gülerken konuştu. "Sen sus bence aşkım." dedi.

Ceren merakla Berk'e döndü. "Niye?" dediğinde Berk gülümsedi. 

"Onunla evlenmek için." dediğinde Ceren kaşlarını çattı.

"Sizin de mi başka bebeğiniz olucak?" 

Keyifsizce kurduğu cümle salondaki herkesi güldürdü.


Hiç bitmez bu masal
Ben yazar, ben yaşarım


Zaman hızla geçip giderken yeni bir günde dışarıdan gelen seslerle uyandı Bora. Oflayarak kafasından yorganı indirirken konuştu.

"Noluyor ya?" 

Kapısını açtığında kapının önünden elinde kocaman bir tepsiyle inen Lema az kalsın ona çarpıyordu.

"Hoop dikkat be!" dedi sinirle.

Lema'nın arkasından gelen Cemre Bora'nın yanağından bir makas aldı. 

"Günaydın canım." dediğinde Bora kaşlarını kaldırdı. Sonra da yüzünü buruşturdu ve yanından geçip giden Cemre'nin ardından seslendi.

"Pek sevgi doluyuz bugün." dediğinde merdivenlerin başındaki Cemre ona döndü ve seslendi.

"Kahveni hazırlıyorum koş!" dediğinde Bora gülümsedi.

"İşte şimdi bende sevgi dolu olabilirim." diyip kapısını kapattı ve hazırlanmaya başladı.

Cemre mutfağa girdiğinde oraları düzenleyen Zümra ona bakarak konuştu.

"Napıyosun?"

"Kahve." dedi Cemre gülümseyerek.

''Deli misin kızım çık hazırlan.'' dedi Zümra heyecanla.

Cemre gözlerini büyüterek konuştu. ''Daha tam beş saat var Zümra beş!'' dedi parmaklarını beş yapıp gösterirken. 

''Sen gelinsin!'' dedi Zümra yine abartarak.

''Boş yapma Zümra. Ayaz gelmiş.'' diyen Bora kapıdan girdi ve Cemre'nin yanına gitti. 

Zümra ise Ayaz'ın geldiğini duyunca hızla mutfaktan çıktı. 

Bora onun ardından bakarken Cemre'nin uzattığı kupasını dudaklarına götürdü. ''Benimki nerde?''

Cemre göz devirdi. ''Ne biliyim konuşmadınız mı?''

''Aramış beş kere geri döndüm açmadı.'' dediğinde Cemre gülümsedi.

''Hazırlanıyorlardır.'' dediğinde Bora ofladı. 

''Casper'ı yürüyüşe kim çıkarıyor?'' dediğinde Cemre elini onun omzuna koydu.

''Ayaz onun için geldi.'' dediğinde Bora dudaklarındaki kupayı indirdi ve Cemre'ye dönerek konuştu. 

''Sıra sendeydi.''

''Boracım canım abim.'' dedi Cemre onun omzunu sıkarken. ''Günün prensesiyim farkında mısın?''

''E ben götürürdüm pabucumun prensesi.'' dediğinde Cemre gülümseyerek ona döndü ve iki elini de onun kollarına koyarak konuştu.

''Sende hazırlanmalısın.'' dediğinde Bora onun ellerini üzerinden çekerken konuştu.

''Pijamayla katılmayı düşünüyorum yabancı değilsiniz sonuçta.'' dediğinde Cemre ona kaşlarını çatarak baktı.

''Beni senden istiyecekler farkındasın değil mi?'' 

Bora sıkıntıyla bir nefes verdi. ''Aklıma geldikçe içim daralıyor. Seni de hiç veresim yok zaten.'' dedi ve kupasını tezgahın üzerine koydu.

''İki yıl sınırı koydun zaten Bora.'' dedi sinirle Cemre. Bora ona bıkkın gözlerle bakarken gülümsedi. 

''Doğru. Ondan da pişman oldum gerçi keşke on yıl deseydim.'' dediğinde Cemre on gülerken Bora ona sarıldı. ''Gülme gülme bi tane kız kardeşim var napalım.'' dediğinde Cemre'de ona sarıldı. 

Yağızoğlu'larda olay farklıydı. Ali Lema'yı Cemrelere bırakıp gelmiş salonda Beliz'in çiçek seçmesini izliyordu. 

Beliz dağınık saçlarını tepeden bir topuz yaparken söyleniyordu. ''Off Cemre'nin elbisesi nasıl bir şey bilsem seçicem.'' 

''Telefon diye bir icat var.'' dedi Ali oturduğu yerden. 

''Cemre meşguldür diye onu aramadım. Bora da açmadı.'' 

''Uyanmamış bile olabilir. Bu adamın rahatlık o seviyede.'' dediğinde Beliz çiçeklere bakmayı keserek Ali'ye döndü. Yaptığı dağınık topuz yeterince korkunç değilmiş gibi bir de kaşlarını çatmıştı.

''Sevgilim hakkında düzgün konuş!'' dedi sinirle. Ali ona gözlerini büyütmüş bakarken gülmesine engel olamadı. 

''Yesinler sevgilini.''

"Oo Bora'yı mı yiyoruz en sevdiğim." diyen Berk merdivenlerden sırıtarak inerken takım elbisesini giymişti. 

Ali ona takılarak konuştu.

"Heyecan var mı damat bey?" dediğinde Berk düşünür gibi durdu ve cevap verdi.

"Valla heyecan yapıyim dedim." dedi ve Beliz'e baktı. "Ama sonra çok sevimli bir arkadaşımız dur daha iki yılın var dedi." dediğinde Beliz ona göz devirirken o devam etti. "Bende dur oğlum Berk. İki yıl bu bünye bu heyecanı kaldırmaz dedim ve vazgeçtim." dediğinde Ali gülerken Beliz Berk'in omzuna bir şaplak attı.

"Ee kız almak o kadar kolay değil." dediğinde Berk işaret parmağını sallarken keyifle konuştu.

"Ama hiç merak etmesin o Bora'nın da bizden alacağı." dedi ve boğazını temizleyip sırıtarak devam etti. "Alamayacağı bir kız var." dediğinde Ali gülerken Beliz oflayarak çiçeklere döndü. 

Kapıdan giren Çağrı onların konuşmasına gülerek katıldı. "Fena mı oldu Ali'nin ufaklıkta olur düğünde." dediğinde Berk göz devirerek konuştu.

"Hazal seni olumlama meditasyonuna götürdüğu için seni ve fikirlerini ciddiye almıyorum." dedi ve ciddiyetle ona döndü. "Ege nerde?" 

Çağrı gülerek konuştu. "Kız tarafı olma kararı almış." dediğinde Berk şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.

"Vay be!" 

Beliz gülerek ona dönerken omzuna teselli etmek ister gibi vurdu. "Bu acı sana bugünlük yeter." dediğinde yukarda çalan telefonunun sesini duydu ve sırıtarak konuştu. "Sana teselli vermek isterdim ama sevgilim arıyor." diyip yukarıya koştu.

Çalan telefonunu açtığında Bora'nın sesini duyarak gülümsedi.

"Sonunda be nerdesin yavrum?" 

Beliz gülümseyerek cevap verdi. "Çiçek seçmeye ve Alilere seni savunmaya çalışıyordum." dediğinde karşıdan bir gülme sesi gelirken Bora konuştu.

"Cemre'nin elbisesi bordo tarzı bir şey." dediğinde Beliz gülümsedi ve Bora sözüne tam devam ederken sözünü kesti ve hızla konuştu.

"Teşekkür ederim seni çok seviyorum öptüm."

"Ben-" telefonun ucundan gelen dıt dıt sesiyle kaşları çatıldı Bora'nın. "Arkadaş bu ne heyecan ya sanki düğünümüz var." dedi ve salona indi.

"Ee ulaştın mı sevgiline?" diyen Lema koltukta oturuyordu.

"Ulaştım ama geri koptu hat." dediğinde Lema ona gülerken yanlarına gelen Ege'yi gören Bora hayretle konuştu.

"Ooo sen kız tarafını seçtin he?" dediğinde Ege gülerek başını salladı. 

Zaman hızla aktı ve akşam oldu. Cemrelerin çalan kapısıyla Cemre gülümseyerek kapıyı açarken Bora,Ege,Lema,Zeyno,Hazal,Ayaz, Zümra ve Ceren ise kapının yanına dizilmişlerdi. 

Zümra kamerasını açmış her anı fotoğraflamak için hazırdı.

Kapı açıldığında kapıda elindeki çikolata ve çiçekle Berk göründü. Cemre onu baştan aşağı süzerken ne kadar yakışıklı olduğunu düşündü tekrar. Saçlarını her zamanki gibi dağınık bırakması takım elbisenin içinde ona ayrı bir hava katmıştı. 

Berk içeriye adım atarken Cemre'nin üzerinden çekmedi hayranlık dolu bakışlarını. Çiçeği onun eline verirken beline sarıldı ve konuştu.

"Çok güzel olmuşsun." Cemre gülümserken eliyle onun yakasını düzelterek konuştu.

"Sende çok yakışıklı olmuşsun." dediğinde kapıdan bir ses yükseldi.

"Ya aşk böcekliğiniz mi tuttu bi içeri girelim da." dedi Arap sitemle.

Berk ona gülerken alayla konuştu. "Şive yavaşça Karadenize kayıyor Angara bebem." dediğinde salona geçip oturdular.

''Baya iyi olmuşsun bro.'' diyen Ege'ye yan bir bakış attı Berk.

''Seninle sonra konuşalım kız tarafından Ege.'' dediğinde Ege ona gülerken cevap verdi.

"Alınma gücenme yok." 

"Ee kahveleri alalım gelin kızım." diyen Ali kendini role fazla kaptırmış gözüküyordu. Lema onu dürtükledi.

"Erken değil mi daha?" dediğinde Ali başını iki yana salladı.

"Değil. Bi bildiğim var aşkım." dediğinde Lema kaşlarını kaldırarak önüne döndü.

Cemre ayağa kalkarken Beliz'de onunla birlikte kalkınca Berk Cemre'ye seslendi.

"Beni yanındaki cadının insafına bırakma sakın!" Cemre ona gülerek Beliz ile giderken Bora'da Beliz'e seslendi.

"O iş sende aşkım." dediğinde Beliz geriye dönerek baş parmaklarını kaldırıp tamam hareketi yaptı.

Berk sıkıntılı bir nefes verirken Lema ona gülerek konuştu.

"Korkuyor musun yoksa?" dediğinde Bora Berk'e laf attı zevkle.

"Korkuyorsan söyle hiç kahve falan yapmasınlar." dediğinde Berk ona hayretle baktı. Bora gülümseyerek ekledi. "Benim korkak adama verecek kardeşim yok." dediğinde Berk yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi ve dişlerinin arasından Bora'ya eğilerek sessizce konuştu.

"Bora Bora... Yerinde olsam geleceği düşünürdüm." dediğinde Bora ona alayla gülerek önüne döndü.

Mutfaktaki Cemre kahveleri yaparken Beliz kahve fincanlarını dizdi ve Cemre'ye döndü heyecanla. 

"Baharatlıklar nerede?" dediğinde Cemre ona kaşlarını kaldırdı.

"Bal katsak olmaz mı?" dediğinde Beliz ona kaşlarını çattı ve ciddiyetle konuştu.

"Hayır dedim Cemre. Baharatlar nerde?" 

"Ama Be-" 

"Aaa buradaymış sağol." diyen Beliz sırıtarak fincanların yanına gitti ve kaşığı kırmızı biberin içine daldırırken zevkle gülümsedi. ''Ohh yarasın.'' dediğınde Cemre ona kısık gözlerle bakıyordu. Beliz kaşığı bu kez pul biberin içine daldırırken Cemre gözlerini büyüterek konuştu.

''Napıyorsun ya yetmez mi?''

''Yoo daha yeni başladık.'' diyen Beliz kaşığa birazda tuz doldurduktan sonra fincanın içine koydu.

Cemre kahvenin altını kapatırken onun yanına geldi ve kolundan tuttu. "Yeter!" dediğinde Beliz ona gülerek göz devirdi.

"Aman ne meraklısıymışsın sende be." dediğinde Cemre fincanın içine baktı.

"Sen ne meraklıymışsın Berk'i öldürmeye." dedi Cemre gülerek.

"Abartma." dedi Beliz onun yanağından makas alırken. 

"Şuna bak." dedi Cemre tiksinir gibi bakarak. "Kahve koyunca kimyasal tepkimeye girmez inşallah." dediğinde Beliz sesli bir kahkaha attı.

Salonda onun kahkahası duyulurken Bora sırıtarak Berk'e döndü.

"Kız almaya gelmiştin dimi damat bey?" dedi gözlerini bölertirken. 

Berk ona döndü ve konuştu. "Siz ikiniz bu akşam için bana işkence planları da yaptınız mı?" 

Mutfaktan çıkan Cemre'nin arkasındaki Beliz sırıtarak cevap verdi.

"Hayır gündemimiz bile değilsin!" dediğinde kaşlarını kaldırdı ve konuştu. "Şuan senin gündeminde biz değiliz. Sadece kahve." dediğinde Berk ağzını sıkıntıyla gerdi.

Cemre kafası karışmış gözükürken Berk'in önüne doğru uzattı tepsiyi. 

"Şu galiba ya." dediğinde Berk ona gergin bir gülümseme ile bakarak fincanı aldı. 

Beliz Cemre fincanları dağıtırken sordu.

"Karıştırmadın dimi?" 

"Bilmiyorum." dedi Cemre son fincanı da verirken. Gidip Beliz'in yanına oturdu. "Karıştımamışımdır inşallah." dedi fısıldayarak. 

Herkes Berk'e pür dikkat bir şekilde dönerken yukardan koşarak gelen Ceren ile herkes ona döndü.

"Bensiz mi evleniyorsunuz?" dediğinde Bora ona güldü ve yanını işaret etti.

"Gel prenses daha vermedik kızı." dediğinde Ceren heyecanla onun yanına oturdu.

Herkes tekrar Berk'e dönerken Berk fincanı dudaklarına götürür gibi yaptı sonra geri çekti.

"Değiştirmek istediğiniz bir şeyler var mıdır?" dediğinde Beliz yüzünde emin bir ifadeyle başını iki yana salladı.

"Naz yapma hadi!" diyen Bora elini ona doğru salladı. 

Yanındaki Ceren'de sabredemeyip sırıttı. "Hadi abi. Kocaman adamsın bir kahveden mi korkuyorsun." dediğinde Berk gaza gelerek fincanı dudakları arasına götürdü.

Beliz gülümseyerek ona bakarken Berk yutkundu. Sonra da gülümsedi.

"Hiç bir şeymiş bu ya." dediğinde yüzünde rahatlamış bir ifade vardı. Beliz'in yüzü düşerken Bora ona döndü ve başını salladı noluyor der gibi.

O sırada bir püskürtme sesi duymaları ile Ege'ye döndüler.

Herkes bir anlık bir sessizlikle Ege’ye döndü. Cemre hızla Ege'nin elindeki fincana baktı ve gözleri büyüdü.  

"Yok artık! Ege’nin fincanı karışmış!" dediği anda Ege suratını ekşitip aniden yerinden kalktı ve mutfağa doğru koştu.  

"Ölüyorum galiba! Dilim yanıyor, midem alev aldı!" diye bağırdı.  

Berk, şaşkın bir şekilde arkasından bakıp kahkahalara boğuldu.  
"Demek bu kahve bana yapıldı, ha? Ama evren seni seçmiş dostum!"  

Ege bulduğu suyu kafasına dikerken Çağrı kahkahalar içinde konuştu.

"Bahtın acıymış be bro." dediğinde Ege derin bir nefes verdi.

"Eee." dedi Berk gülerken. "Sen git kız tarafı ol. Kahveyi de sen iç." dedi imayla.

Bora gülerek Berk'e döndü.

"Yalnız o fincan senin ve Ege daha bir yudum aldı. Gerisi senin." dediğinde Berk itiraz etti.

"Ama kader böyleymiş." dediğinde Bora ayağa kalktı.

"Hadi kalk o zaman kader böyleymiş kızı vermiyoruz." dediğinde Berk hızla fincanı aldı ve kafasına dikti.

Beliz dudağını ısırırken çekinerek sordu. "O az önce o zehiri tekledi mi?" dediğinde Zeyno ona başını salladı ve konuştu.

"Ambulans mı çağırsak?" 

"Berk iyi misin?" diyen Cemre Berk'e yaklaştı ve su uzattı.

Berk gözlerini kapatırken yutkundu.

Ayaktaki Bora'nın ağzı keyifle iki yana yayılırken Berk gözlerini açıp ona baktı ve Cemre'nin elindeki suyu alıp içti.

"İyiyim." dediğinde gözleri sulu suluydu ve yüzü kızarmıştı. Bora yerine otururken Ali'ye döndü.

"Şimdi geçebiliriz." dedi sıkıntıyla.

Berk üçüncü bardak suyunu içtikten sonra epey kendine gelmişti. Beliz'e ters ters bakarken Ali'ye döndü ve başını salladı.

"Evet." dedi Ali Bora'ya dönerken. "Kızı Haluk Abiden istemek vardı da işte iş seyehati bir türlü bitmedi." dediğinde Bora ofladı.

"Tantana yapma. Kenan Amca isteseydi o zaman memnun değilsen." dediğinde Hazal kendini tutamayarak güldü.

Hepsi ona dönerken Hazal açıklar gibi konuştu. "Kenan Amca sevgilisinin yanında Almanya'da dimi hâlâ?" dediğinde Zeyno ona vurarak gülerken Berk aniden bağırdı.

"Susun! Babamın dedikodusunu da sonra yapın." dedi ve onları susturdu. Sonra sakince Ali'ye dönerken konuştu. "Devam edelim."

"Gençler birbirini görmüş." dedi ve Cemre ve Berk'e baktı. "Epey de beğenmişler." dediğinde Berk gülümseyerek Cemre'ye baktı. 

"Allah'ın emri peygamberin-" sözü Çağrı'nın bağırışı ile kesildi.

"Bu nikah kıyılamaz!" 

Berk sinirli bir nefes verirken Çağrı'ya döndü.

"Noluyo bro?" 

Çağrı gülümsedi ve konuştu. "Hiç bu hissi hep çok merak etmiştim." dediğinde Berk gözlerini kapatırken konuştu.

"Çağrı seni merak etmemi istemiyorsan sus." dediğinde Çağrı "Tamam." dedi. Berk Ali'ye döndü.

"Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızınız Cemre'yi oğlumuz Berk'e istiyoruz." dediğinde Bora'ya döndü tüm gözler.

Bora ise Cemre'ye döndü. Gece boyunca takındığı alaycı tavrı geçmişti. Duygulanmıştı biraz. Tamam biraz demeyelim epey.

"Onu küçüklüğünden beri tanımıyor olabilirim ama o benim gözümde hep küçük kız çocuğu." dediğinde Cemre başını yana doğru yatırırken ona gülümsedi. Dolan gözlerini de engelleyemedi. "O kız çocuğunun çok canı yandı ama artık hayatında ben vardım. Yaklaşık altı yıldır." dedi ve yutkundu. "Herkesten koruyordum onu." Berk'e ufak bir bakış attı. "Senden bile." dedikten sonra Cemre'ye geri döndü. "Ama bu akşam bir sözümle seni Cemre'yi korumam gerekenler listesinden çıkarmışta oluyorum." gözünden bir damla yaş süzülürken Beliz dudağını büktü. Herkes bu duygusal ana hazırlıksız yakalanmıştı. Bora gözündeki yaşı silerken Berk'e döndü. "Bana bir söz ver." dedi ve başını salladı. "Onu üzmeyeceksin. Kırmayacak incitmeyeceksin. Şimdi bana diyeceksin ki bunu bende istemem ama aşkta bazen incitir Berk. Ama sen Cemre'yi öyle bir sev ki aşkın bile incitemesin onu." dediğinde Ege gözündeki yaşı silerken yanındaki Çağrı onu dürtükledi.

"Bu kez gerçekten ağlıyor musun lan?" dediğinde Bora ona gülerken Berk ona bakarak cevap verdi.

"Söz. Onu öyle seveceğim ve seviyorum ki." dedi ve Cemre'ye dönerek konuştu. "Onu kendi aşkımdan bile koruyacağım." dediğinde Bora gülerek derin bir nefes verdi ve sesli bir şekilde konuştu.

"Verdim gitti o zaman." dediğinde Berk ve Cemre sarıldı. "Çokta sevinmeyin derim." diyen Bora yine yüzüne alaycı tavrını takınmıştı. "Daha iki yıl var düğüne." dedi iki parmağını gösterirken.

Beliz yüzükleri getirirken Zümra fotoğraf çekmeye başlamış Cemre ve Berk'e poz önerileri veriyor, Hazal, Çağrı,Ege,Zeyno ve Arap onları izliyor, Ceren Ali'nin omuzlarına çıkmış onlara aşk şarkısı söylüyordu. Bora gülerek Berk'in ensesine vururken flaş patlayınca herkes gülmeye başladı. 

Sonra Zümra kameradaki sayacı ayarladı ve herkes onların yanına geçti. Berk ve Cemre alyanslarını gösterirken diğerleri etraflarında bu güzel aile tablosunu tamamladı.

2 Yıl Sonra 

"Geldi ha o kara gün?" diyen Bora güneş gözlüklerini takarken koluna giren Cemre'yi yata götürmeye çalışıyordu ama Cemre makyajı bozulur diye kafasını eğdiği için ilerlemeleri epey yavaştı.

Yata girdiklerinde içerden çıkan Berk Cemre'yi görmesiyle dondu kaldı. 

"Aha kal geldi çocuğa." diyen Bora'nın yanına gelen Beliz Berk'e gülerken Bora'ya sarıldı.

"Çok güzel olmuşsun." dedi Berk büyülenmiş gibi. 

"Teşekkür ederim. Sen de." dedi Cemre.

Bora laflarını bölerek konuştu. "Nereye geçiyoruz?"

"Güverteye geçin biz giriş yapalım." dediğinde Beliz ve Bora kol kola güverteye çıkarken Berk Cemre'ye döndü.

"Çok heyecanlıyım."

"Hiç sorma valla bende." dedi Cemre gelinliğinin eteğini düzeltirken. 

Berk kolunu açıp ona gösterdiğinde koluna girdi.

"Hazır mısın?" dediğinde Cemre gülümsedi. 

"Tam iki yıldır hazırım." dediğinde Berk ona gülerken güverteye geçtiler.

Herkes tüm sevdikleri buradaydı. Berk görevlilere halatları açmalarını söyledi alkış seslerinin arasında. Sonra da nikah masasının önünde dikildiler. 

Sadece deniz sesi ve sevdiklerinin sesiyle huzur buldu içleri. Bunlara kendi sesleri de eklendi.

"Evett!"

"Sonsuza kadar eveet!"

Evlilik cüzdanı Cemre'ye verilirken Beliz ve Çağrı aynı anda bağırdı. "Ayağına bas!"

Berk onlara gülerken ayağındaki acıyla Cenre'ye döndü. "Oha dünden razıymışsın." dediğinde nikah memuru konuştu.

"Gelini öpebilirsiniz."

Berk dudaklarını Cemre'nin alnı ile buluştururken bir alkış tufanı daha koptu.

Berk eline mikrofonu alırken nikah memuru gitmişti. 

"Hepiniz hoşgeldiniz." dediğinde Bora parmağını kaldırdı ve konuştu.

"Bir sorum var neden yat?" 

Berk'in gözleri Ali'ye ve diğerlerine döndü. Sonra da konuştu.

"Her şeyin başladığı yer." dediğinde Ali gülümseyerek ona baktı. O gün orda olanların hepsinin yüzüne aynı tebessüm yerleşti. 18 yaşındaki o çocuklar şimdi 27 yaşındaydı ve yine burada bu kez karşı karşıya değillerdi. 

Dans şarkısı çalmaya başlarken Berk ve Cemre'ye diğer çiftler de katıldı.

"Hâlâ inanamıyorum." dedi Cemre etrafa bakınırken. "Evlendik mi şimdi biz." dediğinde Ber gülümsedi.

"Evet evlendik galiba." dediğinde Cemre onun boynundaki kollarını biraz daha sıkılaştırıp ona iyice yakınlaştı. 

"Seni çok seviyorum." diye fısıldadı.

"Bende seni çok seviyorum." dedi Berk gözleri Cemre'nin gözleri ve dudakları arasında mekik dokuyorken


Ta uzak yollardan
Koştum, geldim senin kollarına


Ali ve Lema yanlarına yaklaşırken Ali gülerek Berk'e seslendi. 

"Biz bir daha karşılaşmayalım bence en doğrusu bu." dediğinde Berk ona gülerken hepsi o güne gittiler. Yüzlerindeki gülümsemeyle.


İçimde yanan hasretinle ben
Baktım durdum senin yollarına
Sensizlik bir ölüm sanki


Bora Beliz'le dans ederken onlara gözlerini devirdi. 

"Bugün hep bizim anlamayacağımız maziyi anacaklar herhalde." dediğinde Beliz ona güldü bizde analım o zaman." dedi ona meydan okurken. 

Bora güldü.

"Pijamayla gelmiştin dimi şirkete." dediğinde Beliz güldü ve başını salladı.

"Evet. Babamı yeni bulmuştum. Pat diye iki erkek kardeşim olmuştu ve evde hazırlanmaya mecalim bile yoktu. Sonra şirkete bir girdim. Üzerime dökülen kahveyle yandım." dedi ve Bora ona gülerken o kaşlarını çatıp konuştu. "En sevdiğim pijamamdı." dediğinde Bora ona daha çok güldü. Beliz devam etti. "Bana çattık arkadaş." demiştin.

Bora kaşlarını kaldırıp yüzündeki gülümseme ile konuştu. "Sende bana sana bi çatarım.. diyip babanı görmenle yanımdan gitmiştin." dediğin Beliz alnını onun alnına yasladı.


Ta uzak yollardan
Koştum, geldim senin kollarına


Sonra gözlerinin önünden koca bir geçmiş geçti. Beyinlerinde yankılanan cümlelerle yüzlerinde bir tebessümle dans etmeye devam ettiler.

"Napıyosun kızım? Kapı mı dinliyorsun?" 
"Sana da günaydın sevimsiz Bora. Berk'i merak ettim. Sabahları daha sevimsizsin!"


"Bora hep böyle. Ama alışıyorsun zamanla." diyen Cemre'ye baktı Beliz ve elini yumruk yapıp dişlerine vurdu. Sonra da önlerindeki tahta masaya. 
"Alışmak mı? Allah korusun!!" 
"Ee asıl konuya dönelim aşk falan diyordunuz."


"Aşk bazen insanı sıcak tutan ama bazen de buz gibi üşüten bir duygu. Bazen kırıcı bazen koruyucu. Ateş ve su misali." 
"Ama şunu da unutmayın. Aşk tıpkı bu kahve gibi sıcakken güzeldir."
 "O hâlde ben kendime sıcağını almaya gidiyorum."
"Aşk diyince hemen ayaklandın Beliz. Sen soğuk kahve de fena değildi sanki."


Gözlerini birbirlerinden ayırdıklarında Beliz büyülenmiş gibiydi ancak bunu belli etmedi. Berk sesindeki gerginlikle Beliz'e bakarak sordu.
"Ne anlattı?" 
"Aramızdaki nefretin ne kadar büyük olduğunu."

Beliz anıların içindeyken konuştu. "Tam bir hayvansın." dediğinde Bora düzeltme yapar gibi konuştu. "Hayvandım." Gülerlerken yine anılara döndüler.


İçimde yanan hasretinle ben
Baktım durdum senin yollarına
Sensizlik bir ölüm sanki


Bora merdivenlerden zar zor kalkarken arkasından duyduğu Beliz'in sesiyle başını çevirdi.
"Bora! Sen Berk'e demiştin ya hani. 'Babanın gölgesinde yaşıyorsun.' diye. Ne acı sen babanın yörüngesine bile girememişsin." 
Bora önüne dönerken gözünden bir damla yaş daha aktı. 
Beliz giden arabanın arkasından bakakalırken gözünden bir damla yaş süzüldü. Onu hiç görmeyen o adama sevgisini hiç gösterememişti ama öfkesini göstermişti. Onu vurmuştu. Hem de en zayıf noktasından babasından.


"Ben kahvesiz güne başlayamıyorum." dediğinde Beliz 'biliyorum' dememek için kendini zor tuttu. 
"Nasıl içiyorsun?" 
"Sütlü alıyım."
"Kar topu eklemeyi unutmasınlar." 


"İlk defa bir orta yol bulduk galiba. Sakin ve cesur."


İkisi de gülümseyerek gözlerini kapatırken alınları birbirine yaslıydı. 


Haykırsam göklere
Artık yanımda beni benden çok seven


Ali ve Lema dans ederken bebek arabasındaki kızları Elis'i Ceren sallıyordu yüzündeki kocaman gülümsemeyle.

"Geldik mi gerçekten buralara." dedi Ali gülümserken. Lema gülümseyerek başını sallarken gözlerini onun gözleriyle buluşturdu.

"Sana bir şey itiraf edeyim mi?" dediğinde Ali başını salladı. "Hapishanede Cemre'den bu hikayeyi dinlediğimde en bencilin sen olduğunu düşünmüştüm. Berk'i ne kadar zor bir seçim yapmak zorunda bıraktığını ve cinayetten sadece Cemre'yi suçlamanı... Ama sonra seni ve o psikolojiyi de anladım. Sen sebebe bakmıyordun. Vefa'yı senden alan o kişiye odaklanıyordun. Bu senin bir şekil savunma mekanizmandı." dediğinde Ali gülümsedi.

"Öyle. İnsan üzerinden biraz geçince daha net anlıyor. Diğerlerini affettiysem niye Cemre'yi affetmeyeyim ki aydınlanması yaşadım." dediğinde Lema başını salladı. 

Yine gülerek kızlarına döndüler.


Dünyalar benim olsa da yine de istemem
Yalnız sensin benim yüzümü güldüren


Cemre ve Berk'in zihinlerinde ise o gün belirdi. Neredeyse milatları olan ve iki yıl boyunca ikisinin aklından hiç silinmeyen o an.

"Berk bırakma beni ben burda yapamam."
"Hani beni herkesten çok seviyordun? Niye.. niye?"
"Ben senden asla vazgeçmem."

Cemre'yi iki yıl bomboş o karanlıkta aydınlatan ve tekrar karanlığa sokan o cümleydi. İki yıl sonra birbirlerini görene kadar bu an vardı akıllarında.

"Siparişinizi alabilir miyim?"
"Cemre."
"Beyefendi. Siparişinizi alabilir miyim?"
"Bir americano alayım."
"Başka bir isteğiniz var mı?"
"Konuşmak..Konuşmak istiyorum."
"Hayır."

Üzgünüm. Seni iyileştirmekti amacım. Yeşertirim sanıyordum, az kalsın ben soluyordum." 

"Sen de Bora gibi beni küçümseyen tarafta mısın Cemre? Belki de hâlâ eskiden kalan bir öfken var." 

"O adama bile bir şans verdiysen neden hâlâ bana düşman gibi bakıyorsun Cemre! Ben sadece seni korumaya çalıştım." 
"Korumaya mı çalıştın?" 
"Evet. Seni korumaya çalıştım. Ama işler kontrolümden çıktı." 
"Beni polise teslim ederek mi korudun? Ya da umut verip orada iki yıl bekletirken mi?" 
"Gelemedim. Gelemedim çünkü Ali'yi kaybetmek istemedim." 

"Cemre bana böyle bakma. Herkesle ve her şeyle savaşabilirim. Ama senle asla. Affet beni." 

"Geçmişimiz benim zindanım oldu Berk. Ve o anahtar sadece senin elindeydi. Ama sen hiç kullanmadın. Korkaksın çünkü." 

"İçerde bana dedin ya. Geçmişten kalan bir öfken var diye. Bitti Berk. Sana olan öfkemde hislerim de burda bitti. Kendine bir iyilik yap Berk. Geçmişte kal ve beni de orda bırak." 


Bir rüzgârdı esen
Ayrılıklarla bizi kahreden


Cemre Berk'in gözlerine gülümseyerek bakarken Berk o günlerin gözünün önüne gelmesiyle Cemre'nin belindeki ellerini daha sıkılaştırdı. Sanki her an onu kaybedecekmiş gibi.


Berk Cemre'nin gözlerindeki nefreti gördükten sonra gözlerini sıkıca kapattı ve şarkının sonunu getirdi.


“Anıların güzelliğine tutunuyorsun ama gerçekler bizi orada bırakmıyor Berk. Sen değişmeye çalışsan bile... Bazen değişim bile yetmez.”  


"Bu hayattaki en büyük pişmanlığın neydi?" 
Berk'in gözleri Cemre'ye dönerken bakışları sertti. Sözleri de delici. 
"Zamanında biri için Ali'yi karşıma almıştım. Keşke yapmasaydım." Berk bunları söylerken Cemre'ye çevirdi acımasız bakışlarını. Cemre'nin gözleri doldu. Hazırlıksızdı bu denli bir düşmanlığa.
"Keşke bir katili savunup Ali'nin karşısında durmak yerine Ali ile birlik olsaydım." 


''Cemre dün gece için...'' 
''Sorun değil Berk. Şuan yeri de değil. Sen sadece benimle kal.'' 
Seni seviyorum.''
Cemre yutkunurken gözlerini açtı. Tam duyguları açığa çıkıyordu Berk'e onu sevdiğini söylemek için dudaklarını aralamıştı ki Ali'nin sesi ile duraksadı.
''Servis geldi!''
Cemre ağzını kapatıp gülümsedi. ''Geldiler Berk.''


Gözlerimde tüten bir aşktın sen
Yıllar yılı bitip tükenmeyen


Berk'in gözleri Cemre'ye dönerken titreyen ellerine kaydı. Duruşu çok güçlü ve kararlıydı ama titreyen ellerini bir tek Berk görüyordu. Hep böyle olmuştu. Cemre'nin güçsüzlüklerini hep Berk görmüştü. 


"Biraz konuşalım mı Cemre?" 
"Bahçeye geçelim o halde." 
"Cemre annen..." 
"Lütfen Berk. Konuşacağımız konu oysa konuşmayalım."
"Tamam konuşmayalım. Ne yapalım?" 
"Beraber susalım mı Berk? Belki buna ihtiyacımız vardır sadece." 


Çok özledim seni ben


"Sana çok aşığım." diyen Cemre dudaklarını birleştirdi. 


Haykırsam göklere
Artık yanımda beni benden çok seven
Dünyalar benim olsa yine de istemem
Yalnız sensin benim yüzümü güldüren


Ayrıldıklarında onlara yaklaşan Bora ve Beliz konuştu.

"Eş değiştirir misiniz?"

Berk kendinden emin bir ifadeyle konuştu.

"Hayır."

Cemre ona gülerken Bora Berk'e baktı.

"Bana bak sınırları zorlama." dediğinde Berk Beliz'in uzattığı elinden kendine çekip dans etmeye başlarlarken Bora ve Cemre' de dans etmeye başladı.

''Bu dansı bana lütfettiğiniz için teşekkürler Cemre Yıl-''

Cemre gülerek Bora'nın sözünü kesti.

''Az önce Yağızoğlu'luğa terfi ettim .'' dediğinde Bora kaşlarını çattı. 

''Sus be daha dün geldin bizim eve.'' dediğinde gülerek o güne ışınlandılar.


 İçerden koşarak gelen genç çocuğun sesi ile yüzü düştü.
"Baba yarın sabah balık tutar mıyız?"
"Bakarız." diyen Haluk başını okuduğu gazeteden kaldırmadan cevap vermişti. 
Cemre'yi gören çocuğun kaşları çatıldı önce.


"Bora!" 
"Efendim baba." Bora içerden koşarak gelirken Cemre ona döndü.
"Cemre artık bizimle yaşayacak. Ona odasını göster." 
Bora Cemre ile göz göze geldi. İçinde bir his belirdi. Babasının ondan başkası için çabalaması zoruna gitmişti. Ne diyorlardı bu hisse? Kıskançlık mı?
Çenesini sıkarken konuştu.
"Bu da nerden çıktı?" 
"Cemre senin kardeşin." dediğinde Bora'nın çenesi sinirle seğridi. 
"Annemle bu yüzden mi boşandın?" dediğinde Haluk şaşkınlıkla oğluna döndü. Bora konuşmaya devam etti. "Yakında annesi de gelir ne dersin?" 


''Kucağımıza mı alalım prenses? Gelecek misin?" 
"Yok yürüyebiliyorum sağol." 
"A ne hoş. Yeteneklerini öğrendiğime çok sevindim."


"O zaman bunu bir problem olarak görmeyi bırak. Çünkü ben burdayım ve gitmeye hiç niyetim yok." 
"Keşke sabahki güçlü kız olsa karşımda." 
"Keşke bu öfkenin sebebini öğrenebilsem Bora." 


"Sırayla." 
"Tabi prenses önden." 
"Teşekkür ederim asil prens.''
"Gerçekten bu kadar hazır cevap mısın?"
"Benimle uğraşırsan evet." 
"Süt koyacak mısın? Süt az kalmış ve ben alacağım da."
"Unut onu. Süt benim."
"Artık değil." 
"Gerçekten çocuk gibisin.''
"Belki. Ama en azından eğlenmeyi biliyorum." 
"Eğlen bakalım. Eğlen ama fazla alışma Cemre." dedi ve kupasını kaldırarak Cemre'ye doğru konuştu. "Sade içiyorum zaten." 
"Sen alışsan iyi olur Bora."

Cemre gülümseyerek onu yüzüne baktı. 

''Alışsam iyi olurmuş gerçekten.'' diyen Bora'ya güldü.


Ta uzak yollardanKoştum, geldim senin kollarına


Bora kolunu Cemre'ye doğru uzattı. Cemre onun koluna şaşkınlıkla bakarken Bora konuştu.
"Gir koluma işte." 
"Sabahki asil prens lafımı fazla mı ciddiye aldın acaba?" dediğinde Bora kendini gülmemek için zor tuttu.
"Öyleyim zaten." dediğinde Cemre ona güldü. 


Hızla odasına girdi ve odasının kapısının arkasına çöktü. Cemre'nin kapısında kalan Bora ise kapının diğer yanına yaslandı. Cemre onun kardeşiydi. Ne kadar kızgın olsa da babasına Cemre'nin bir suçu olmadığını anlamıştı. Ve bu hayatın ona çok acımasız davrandığını.


"İddiaya var mısın?"
"İddia mı bayılırım." dediğinde Cemre güldü. Ve serçe parmağını kaldırdı.
"Sen de saçlarına dokundurtursan bende yapacağım büyük değişiklikte senin de bir şeye karar vermene izin veririm." dediğinde Bora başta düşünsede serçe parmağını Cemre'ninkine doladı gülerek.
"Kahkül kestir.''
"Yaratıcısın. Tamam. Eğer sen o kızılımsı saçlarına dokunuş yaptırtacaksan bende siyaha boyayacağım saçlarıma bir de kahkül kestiririm." .
"İddialısın. Ama kızıllarıma dokunma. Boya yaptırmam." 
"Beni kuaför diye öylesine bir yere götürme sakın. En azından bir kahve al! Senin yüzünden kahvemi yarım bıraktım." 
 "İlerdeki kahvecide dur." dediğinde Bora gülümsedi.
"Kahve dersen moodum direkt yerine gelir işte." 
"Şekersiz ve sütsüz." dediğinde Bora gülümseyerek başını salladı. 


“Ne oldu, kahkül kraliçesi? Moral niye bozuk? Saçların gayet güzel oldu.”  
“Bilmiyorum. Kendimi biraz garip hissediyorum. Şirket içindir belki." 
“Garip mi? O Berk yüzünden mi?"
"Keşke sadece o olsa."
“Cemre Yılmaz, dünyanın en çok kahkül yakışan kızı. Verdiğim fikrin bu kadar iyi olacağını bilseydim vermezdim. Herkes senin havanı konuşacak."
“Havam mı? Komik olma, Bora.”  
“Evet, havan. Şimdi dinle. Şirkete girince herkes sana bakacak. Belki bir iki kişi şaka yapar ama ne yaparsın biliyor musun?"
“Ne yapacakmışım?”  
“Başını gururla dikersin ve ‘Bu saçları kestirdim çünkü yeni bir ben olmaya karar verdim’ dersin. Hatta gözlerini kıs ve karizmatik bir ton ekle.”  
“Saçmalıyorsun. Böyle bir şey söylersem herkes daha çok güler.”  
“O zaman onlara doğruları söyle. Mesela ‘Saçlarımı kestirdim çünkü Bora’dan daha havalı olmak istedim’ diyebilirsin. Aksini söyleyen olursa beni çağır onu kendi saçlarımla boğarım."
“Senin havalı olduğunu düşünen var mı ki?!”  
“O kadar çok var ki, sıraya giriyorlar." dedi gurula. 
"Sana bir sır vereyim mi?" dedi Cemre ve Bora'ya doğru eğildi. Bora arabayı park ederken Cemre'ye döndü. "İlk kahkül deneyimim değil." diyen Cemre fısıldıyordu ve sırıtıyordu. "Lisede de kahkülüm vardı." 
"Boşuna gitti güzelim saçlarım."
"Hâlâ uzunlar bana kalırsa." 
"Sana kalsa sıfıra vurcaktık zaten. Babam saçlarımıza bayılacak. Onları bir saat beklettiğimiz için." 


Bora göz devirerek Cemre'yi kolunun altına aldı ve öne geçmesini sağladı.
"Kızlar haksızlık diye ağlamazsanız kardeşimi aldım buraya." 
"Cemre Yılmaz." 

''Sen şimdi akşam kendi evine mi gidiyorsun?'' dedi yüzü düşerken.

''Öyle yapıyorum galiba.'' dedi Cemre gülerken. ''Casper'ın mamasını vermeyi unutma.

Bora güldü sonra da kaşlarını kaldırıp konuştu. ''Bilmiyorum belki mamaların yerini falan unuturum gelirsin bi telefona.'' dediğinde Cemre ona gülerken Beliz ve Berk gülümseyerek onlara bakıyordu.


İçimde yanan hasretinle benBaktım durdum senin yollarınaSensizlik bir ölüm sanki


Beliz Berk'i bebek arabasına doğru yönlendirirken bebek arabasına eğilip Elis'i aldı. 

''Halasının balı.'' diyerek onu da kucağına alıp sallanmaya başlarken Berk'te Ceren'e elini uzattı ve onu kendi etrafında çevirdi. 

Ceren kıkırdarken o da ona güldü. 


Haykırsam göklere
Artık yanımda beni benden çok seven
Dünyalar benim olsa yine de istemem
Yalnız sensin benim yüzümü güldüren


Zümra'nın sesiyle herkes bir araya toplandı yine. 

"Fotoğraf." dediğinde Arap dalga geçerek konuştu.

"Şu geri sayaca bir gün yetişemeyeceksin diye ödüm kopuyor." dedikten sonra Zümra sayacı ayarladı ve koşarak yanlarına geldi.

Flaş yüzlerine patladı. 

"Biz bir daha karşılaşmayalım bence hepimiz için en doğrusu bu." sözü "Biz bir daha ayrılmayalım bence hepimiz için en doğrusu bu." sözüne dönüştü.

Hepsinin bitti dediği yerde yeni bir hikayesi başladı. 

Hepsinin şüpheyle attığı adımlar birer gerçeğe dönüştü.

Ve hepsi ölürüm dediği yeri evi yaptı. Tüm yanlışların yolu bir doğruya çıktı. Ve artık kocaman bir aileleri var. 

Sonsuza kadar yaralarına bakmak yerine birbirlerinin yaralarını sardılar.

SON...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kaçmaya çalıştığın cehennemi taşıyorsun içinde.

2.Bölüm: Küçük Çatlaklar

iyileşmiyor susmayı öğreniyor yara.