sen rutubetli bir evin göğe açılan balkonusun.
Yazar'dan
Eve gelen Berk sinirle odasına çıkarken kapı çarpılma sesi yankılandı evde. Ardından gelen Beliz salondaki ona sorgulayıcı bir şekilde bakan babasına döndü.
''Yine noluyoruz?'' dedi Kenan ona bakarken.
''Bi bilsem bende.'' diyen Beliz'de merdivenlere yönelirken bıkkın bir nefes verdi ve yukardan Beliz'in kapısının kapanma sesi de duyuldu.
Yarım saat sonra kapının önünde çalan korna sesiyle yattığı yataktan hızla kalkan Berk saate baktı ve saatin 8.30 olduğunu görünce kaşlarını çattı. Hızla aşağı inerken odasından çıkan Beliz ona döndü. ''Bu ne ya?''
Berk ona cevap vermeden hızla kapıyı açtı ve kapıda şaşkınlıkla kalakaldı. Arabası eski halinden bile yeni bir şekilde karşısında duruyordu. İçinden çıkan adam ona doğru seslendi. ''Berk Yağızoğlu.''
''Benim.'' dedi yüzüne yayılan gülümsemeyle.
''Buyrun.'' diyen adam anahtarı Berk'e uzatırken arkadaki arabasına doğru yöneldi. Berk yüzündeki kocaman gülümsemeyle arabasının yanına gitti ve kaputa dokundu.
Beliz çatık kaşlarıyla konuştu. ''Kim yaptırdı?''
Berk arabaya yaslanırken cebindeki telefonu çıkardı sırıtarak. ''Ege ilgileniyor demişti Metin Abi.'' dedi ve telefonu kulağına götürdü.
''Bro?'' telefonu açan Ege'nin sesiyle gülerek konuştu.
''Sağol kardeşim.''
''Ne için?'' diyen Ege'nin belirsiz çıkan sesine gülerken cevap verdi.
''Araba için.'' diyen Berk gözleriyle arabayı incelemeye devam ediyordu.
''A geldi demek.'' dedi hayretle Ege. ''E Cemre'de gelicekti.''
Berk'in kaşları çatıldı. ''Cemre ne alaka?''
''Cemre yaptırdı kanka arabayı.'' Berk'in kaşları kalkarken Ege devam etti. ''Tutturdu ben yaptırıcam Berk'e bir şey söyleme sürpriz diye. Çekiciyle o da gelicekti hatta ama..'' dedi Ege düşünceyle. ''Gelmemiş.''
''Tamam sağol.'' diyen Berk telefonu kapatırken gözleri yere daldı.
''Akşam sana çok önemli bir sürp-'' neşeli sesini Berk'in sert sesi kesti.
''Cemre.'' dediğinde Cemre'nin yüzü düştü. Adını bu kadar sert bir tonlamayla duymaya alışık değildi. ''Olmuyor işte. Ben bıraktım kumdan kalelerimizi.'' Cemre'nin dolan gözleri Berk'in duygudan yoksun tutmaya çalıştığı gözleriyle birleşti. ''Sende bırak dalgalar alıp götürsün.''
Berk arkasını dönüp minibüse binerken minibüsün kapısı Cemre'nin yüzüne kapandı. Cemre'nin gözünden bir damla yaş süzülürken minibüsün içindeki Berk'in ifadesiz yüzüne inat gözünden yaşlar süzüldü. Cemre arkasını dönüp gitti.
Berk'in içini kaplayan pişmanlık çok sürmedi Cemre'nin Ali'nin karşısındaki gülüşünü hatırladı. Tam eve giriyordu ki arkasından gelen sesle duraksadı.
''Berk.''
Aren'in sesiyle arkasını dönen Berk kaşlarını kaldırarak seslendi.
''Aren.''
''Sana anlatmam gereken şeyler var.'' dedi Aren yanına gelirken.
''İçeri geçelim anlat.'' dedi Berk.
''Yok yok burda söyliyip gidiyim zaten bugün çok yoruldum hemen kendimi eve atmak istiyorum.''
Berk başını sallarken Beliz dış kapıyı kapattı üstündeki hırkaya sarılırken.
''Neyle ilgiliymiş bu önemli konu.'' dedi Berk'in yanına geçip sırtını arabaya yaslarken.
''Cemre'yle.'' dediğinde Beliz burnundan sıkıntılı bir nefes verirken göz devirdi. Aren ona merakla bakan Berk'e döndü.
''Cemre Ali'nin çıkma teklifini kabul etmedi.'' dediğinde Berk'in kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. Aren devam etti. ''Hatta ona onu öpmesinin bir hata olduğunu ve o öpücüğün içinde bile sana dair duyguları olduğunu söylemiş.'' diyen Aren derin bir nefes verdi ve açıklar gibi devam etti. ''Üstelik-'' sözünü kesen Çağrı'nın gelişiydi.
''Oooo araba kutlaması şimdiden başlamış. Cemre nerde?'' diyen Çağrı etrafa bakındı.
Berk ona dönmeden Aren'e başını salladı devam etmesi için. Çağrı meraklı bakışlarıyla yanlarına gelirken Beliz'e göz kırptı. Beliz omuzlarını silkelerken odağı geri Aren'e kaydı.
''Üstelik sürprizi kendisi yapacaktı ancak senin tavrını anlamlandıramadığı için gelmekten vazgeçmiş.'' dediğinde Berk'in yüzünü ufak bir tebessüm yerleşirken Çağrı hayretle konuştu.
''Çevremde neler yaşanıyor haberim yok.'' Beliz ona gülerken Çağrı çalan telefonunun ekranına baktı. Heyecanlandı. ''Hazal arıyor.'' dedi diğerlerine açıklama yapmak ister gibi telefonu kulağına götürürken. ''Efendim Hazal.''
Telefonun diğer ucundan gelen yüksek müzik sesi ve Hazal'ın kısık çıkan sesiyle yüzünü buruşturdu. ''Çağrı buraya gelmen lazım.''
''Orası neresi?'' dedi Çağrı kaşları çatılırken.
Hazal bağıra bağıra konuşsa da sesi kısık çıkıyordu. ''Bi eğlence mekanı konumu atarım.''
Çağrı konuştu. ''Hiç eğlenicek kafamda değilim.''
''Çağrı bende eğlenmiyorum zaten çıkmaya çalışıyorum.''
Çağrı'nın yüzü bir anda değişti. ''Biri bir şey mi yaptı niye çıkamıyorsun?'' Berk ona merakla bakarken Hazal telefonun diğer ucundan konuştu.
''Hayır bana bir şey olmadı ama Cemre'yi çıkaramıyorum biraz fazla içti.''
Çağrı hayretle kaşlarını kaldırdı. ''Cemre mi fazla içti?''
''Çağrı konumu atıyorum. Dediklerimi bana soru şeklinde yöneltmek dışında bir şey yapmayacaksan da kapatıyorum.''
''Tamam tamam.'' dedi Çağrı sırıtırken. ''Geliyorum.'' telefon kapanırken Berk ona döndü.
''Nolmuş?''
''Cemre fazla içmiş. Mekandan çıkaramıyormuş. Ben bi taksiye atlıyı-'' Berk'in anahtara basarak arabanın kapılarının açıldığını belirten ses çıktığında Berk arabaya binerken konuştu.
''Atla gidiyoruz.''
Çağrı yan koltuğa bindi.
Beliz hızla Berk'e döndü. ''Berk hayır!!'' dediğinde Berk kapıyı hızla kapatırken başını iki yana salladı.
Aren ''Ben de geliyorum.'' diyip arabaya binerken araba çalıştı.
''Berk saçmalama!! Yeni iyi-'' giden arabanın arkasından bakakalan Beliz ofladı.
''Aptal!''
Berk arabayı hızla sürerken bir yandan Hazal'ın gönderdiği konuma bakıyordu.
''Bro yine de bu kadar hızlı sürmesen mi toslamayalım bi duvara.''
''Komik değilsin Çağrı.'' diyen Berk gözlerini konumdan çekip yola odaklandı.
Cemre shot bardağını masaya sert bir şekilde koyarken barmene ''Aynısından.'' dediğinde Hazal başını iki yana salladı ve barmene döndü. ''Yok başka istemiyoruz.'' dediğinde Cemre çatık kaşları ve kısık gözleriyle ona döndü.
''Hazaal!'' dedi ve ekledi. ''Eğlenmeye gelmedik mi?'' dediğinde Hazal gülümsedi.
''Sen eğlenmiyorsun ki hayatım. Dağılıyorsun.''
Cemre ona kahkaha attı. ''Dağılmak istiyorum çünkü. Dağılacak halim kalmadı zaten de.'' dedi ve sinirle Hazal'a döndü. ''Ben onun için gururumu yere serdim.'' dedi ve sinirle elini yandaki tezgaha vurdu. Hazal onun bu haline şaşkınlıkla bakarken Cemre devam etti. ''Hiç yapmayacağım şeyler yaptım. O..'' dedi ve duraksadı. Yüzünü buruşturdu. ''Adı neydi ya ikizinin.''
''Beliz.'' dedi hatırlatmak isteyen Hazal.
''Heh. O Beliz'in tüm söylediklerini sineye çektim. Zorla evine girdim..'' elini sallarken konuştu. ''Ohoo daha neler?'' dedi. Hazal ona hak verir gibi başını salladı. ''O naptı sonunda...'' dedi ve elini alnına yasladı. ''Off ne demişti ya.'' dedi yüzünü buruştururken. Sonra başını kaldırdı. ''Kumdan kalelerimizi dalgalar götürsün dedi Hazal.'' dedi yüzüne hüzünlü bir ifade yerleşirken. Sonra bir anda kaşlarını çattı ve sinirle konuştu. ''Ulan o zaman başından söylesene ben senin peşindeyim bir haftadır iki gülüyosun sonra dalgalar götürsün.'' Hazal bu duygu değişimiyle kaşlarını havaya kaldırırken Cemre sinirle yan tarafa dönerken konuştu. ''Senin dalgana sıçayım ben!''
Karşısında sırıtarak ona bakan Berk'le kaşlarını kaldırdı. ''Oha ne kadar Berk'e benziyorsunuz.'' dediğinde Berk güldü. ''Aaa Berkmiş.'' dedi Cemre Hazal'a dönerken. Geri Berk'e döndü. ''Ne işin var senin burda?''
''Seni almaya geldim.'' dedi Berk ona bakarken.
''Niye?''
Berk ona elini uzattı. ''Hadi gidelim.''
Cemre kaşlarını çatıp onun eline baktı. Sonra başını iki yana salladı.
''Gitmiyorum hiçbir yere.'' dedi ve başını Hazal, Aren ve Çağrı'nın olduğu tarafa çevirdi. ''Hem Çağrı ve Aren yeni gelmiş. Biraz da onlarla eğlenicem.'' dediğinde Berk sıkıntılı bir nefes verdi ama yüzündeki gülümsemeyi korudu.
''Cemre eğlenmiyorsun kendini mahvediyorsun.'' dediğinde Cemre güldü. “Kendimi mahvetmek? Sence onu sen çoktan yapmadın mı?”
Çağrı sırıtarak tezgaha yaslandı ve onları izlemeye devam etti.
Hazal ise Berk'in yardım isteyen bakışlarını görüp Cemre'ye döndü. ''Cemre bırak eve götürsün seni biraz dinlenirsin.''
Cemre başını iki yana sallarken konuştu. ''Hayır gitmiyorum kimse bana ne yapacağımı söyleyemez.'' dedi ve Berk'in gözlerine baktı. ''Özellikle de sen Berk Yağızoğlu.''
Berk dişlerini sıkarak gözlerini devirdi. “Tamam,” dedi sesinde pes eden bir hava vardı. “O zaman başka çarem kalmadı.” dedi sırıtırken.
Cemre Berk'in ona doğru bir adım attığını fark etti ama geri çekilecek hali yoktu. Birkaç saniye içinde Berk'in kolları beline dolandı onu hiç zorlanmadan yerden kaldırdı. Cemre Berk'in sırtına doğru sallanırken bağırdı.
''Berk! İndir beni!''
Berk umursamaz bir tavırla Hazal Aren ve Çağrı'ya göz kırptı. “Siz devam edin.'' dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı.
Çağrı kahkahayı bastı. “Bu sahneyi kaçırmak istemezdim ama gitmeden önce bir fotoğraf çekmeliyim.'' dedi ve telefonunun kamerasını açıp onları çekti.
Hazal Berk’in arkasından bakarken seslendi. “Dikkatli sür Berk.''
Berk dışarı çıkarken Cemre'nin yumrukları sırtına vuruyordu. Berk arabanın ön koltuğuna Cemre'yi oturtup kemerini bağladığında Cemre Berk'in koltuğuna doğru döndü ve başını koltuğun başına yasladı.
Berk'te arabaya binerken Cemre konuştu. ''Yalnız şoför bey.'' dediğinde işaret parmağını ona doğru kaldırdı. Berk sırıtarak ona döndü ve başını salladı. “Bahşişim yok ama bolca kalp kırıklığım var istersen onları al.”
Berk gülerken Cemre ciddiyetle konuştu.
''Berk bak ben gerçekten-'' Berk'in yüzlerini yakınlaştırmasıyla dikkati dağıldı ve duraksadı. Berk'in yüzündeki tebessüm büyürken biraz daha yaklaşırken konuştu.
''Çok güzelsin.'' dediğinde dudaklarını birleştirdi. İkisininde gözleri kapanırken Berk yavaşça Cemre'den ayrıldı. Cemre gözlerini Berk'in gözlerine kilitledi ve şaşkınlıkla sordu.
''Barıştık mı?''
Berk başını salladı ve gülümserken konuştu. ''Barıştık desem sabaha unutur musun?'' dedi nefesi Cemre'nin yüzüne çarparken.
Cemre sırıtarak başını iki yana salladı. Gözleri Berk'in gözleri ve dudakları arasında mekik dokurken konuştu. ''Asla unutmam.'' dedi ve elini Berk'in ensesine koyarak onu kendine çekti. Dudakları tekrar birleşirken Berk'in elleri Cemre'nin yanaklarına yerleşti.
Muhtemel aşk icin
Aştım bendimi
Nefes nefese birbirlerinden ayrılırlarken ikisinin yüzünde de bir tebessüm vardı. Berk arabayı çalıştırırken Cemre başını geri yaslayıp onu izlemeye başladı. Berk'in eli radyoda kısık sesle çalan şarkının sesini yükseltirken gülümseyerek Cemre'ye baktı.
Yolculuk nereye?
Dinlemeden kendimi
Arabayı evin önünde durduran Berk Cemre'ye döndü. "Bora'yı arayayım mı?" dediğinde Cemre başını iki yana salladı.
Berk güldü ve ona döndü. "Sen sabaha kadar benimle arabada kalmayı mı teklif ediyorsun yoksa?" dediğinde Cemre başını yine iki yana salladı.
"Ona da hayır demem ama Bora ve annem evde yok. O yüzden dedim." dedi ve kemeri çözmeye çalıştı ama kemer çözülmedi. İki üç kere denedikten sonra sinirle Berk'e döndü.."Açsana şunu ya gidiyim!"
Berk onun bu haline gülerken konuştu.
"Tamam sakin ol!" diyip arabadan indi ve koşarak Cemre'nin kapısını açtı. Sonra ona doğru eğilerek kemerini çözdü.
Cemre yavaşça ayağa kalktığında sendeledi. Berk'in koluna tutunduğunda Berk onun belini kavradı. Cemre sırıtırken Berk ona bakarak göz kırptı.
"Noldu?"
Cemre omuzlarını silkeledi. "Bilmem."
"Hadi gel bakalım." dedi Berk onu eve yönlendirirken.
Kapıyı yavaşça açtı. Merdivenlere doğdu yöneldiler. Cemre ofladı.
"Bi de merdiven mi çıkıcam ya?"
Berk bir adımını merdivenlere atarken Cemre'nin elinden tuttu.
"Fazla nazlanmaya başladın sanki." dedi ve sırıtarak başını eğdi. "Yine kucağıma alıyım istiyorsan.."
Cemre başını iki yana salladı. "Bu kez gerçekten kusarım." dedi ve ayağını merdiven basamağına attı.
Berk Cemre'nin odasının kapısını yavaşça açtığında Cemre yavaş adımlarla yatağına yöneldi ve yatağına oturdu. Berk'te yanına oturduğunda Cemre ona döndü sırıtarak onu izlemeye başladı. Berk sırıtırken Cemre kendini bir anda yatağa bıraktı. Gözleri kapanmak üzereydi.
Berk onu kolundan tutup geri kaldırdı. ''Böyle uyuyamazsın. Sen kalk bir duş al bende sana limonlu soda getireyim.'' dediğinde Cemre kapanmak üzere olan gözleriyle sırıtarak başını salladı.
''Ama gitme.'' dedi Berk'e bakarken.
Berk güldü. ''Gitmem.''
Cemre yavaşça ayağa kalkarken banyonun kapısını açtı ve arkasını dönüp Berk'e el salladı. Berk onun bu hallerine keyifle gülerken o da elini salladı. Cemre kapıyı kapattığında Berk'in gülümsemesi büyürken aşağıya indi.
Ah
Muhtemelen aşk
Berk yukarıya elindeki buzlu soda bardağı ile geldiğinde Cemre giyinmiş kafasına havlu sarmış bir şekilde banyodan çıktı ve yatağa oturdu.
''Buyrun.'' diyen Berk bardağı Cemre'ye uzattığında Cemre omuzlarını silkeledi.
''Kollarımın hiç gücü yok.''
Berk başını sallayarak bardağı Cemre'nin dudaklarına götürdü. Cemre sodayı bitirdiği anda kendini geri yatağa bıraktı. Berk bardağı komidinin üzerine bırakırken ona seslendi.
''Cemre kalk.''
Cemre gözleri kapalıyken bıkkın bir şekilde konuştu. ''Yine ne var?''
''Saçların ıslak yatamazsın.'' diyen Berk Cemre'ye kalkması için yardım etti. Saçlarındaki havluyu açan Cemre havluyu sinirle yere fırlattı.
''Uyumak istiyorum.'' dedi sinirli sesiyle.
Berk dolaptan aldığı kurutma makinesini getirip yanına oturdu. ''Tamam saçlarını bi kurutalım uyursun aşkım.'' diyen Berk'e döndü.
Keyifsiz ifadesi yüzünden silindi ve yüzüne kocaman bir sırıtma eklendi. ''Bi daha söyle.'' dedi Berk'e yaklaşırken.
Berk güldü ve üstüne bastırarak tekrar söyledi. ''Aşkım.''
Cemre kıkırdayarak önüne döndü.
Bir anda çocuk oldum
Saklandı kederlerim
Berk kurutma makinesini çalıştırdı. Cemre'nin saçları kuruyunca onu kendine doğru çekti. Cemre'nin sırtı Berk'e yaslanırken Berk saçlarının arasına bir öpücük yerleştirdi. Cemre'nin gözleri yavaşça kapandı.
Yumdum gözlerimi
Sana açtım kendimi
Berk Cemre'yi yatağına yatırdıktan sonra üzerine yorganı örttü ve alnına bir öpücük kondurdu. Yavaşça odanın kapısını kapatıp merdivenlerden indi. Tam kapıyı açıp çıkacaktı ki kapı dışardan açıldı.
Berk Bora ve Ayla'nın kapıdan girmesiyle yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Ayla gülümserken kaşlarını kaldırarak konuştu.
''Aa Berk hoşgeldin.''
''Siz de hoşgeldiniz.'' dedi Berk gülümserken. Bora'nın ona dönen ters bakışlarının aksine.
''E gidiyor musun?'' dedi Ayla onu süzerken. Berk başını salladı.
''Evet tam gidiyordum.''
Bora çatık kaşlarıyla sordu. ''Cemre nerde?''
''Yukarda uyuyor.'' dediğinde Bora başını salladı. ''İyi geceler.'' diyen Berk kapıdan çıkarken Ayla da ona cevap verdi.
''İyi geceler.''
***
Berk telefonunun ekranına baktığında Beliz'den gelen 20 cevapsız çağrıyı gördü ve Beliz'i geri aradı ancak telefon çaldı çaldı açılmadı. Berk arabaya binip hızla eve gitti.
Eve girdiğinde salonda oturan babası ve karşısındaki adama baktı. Kenan ona dönerken eliyle gelmesini işaret etti.
''Berk yeni ortağımız Selim Bey." dedi Kenan sonra açıklar gibi ekledi. "Selim Sezen."
Berk başını sallayıp adama elini uzattı. "Memnun oldum."
Adam gülümsedi. "Kızımla aynı sınıftaymışsınız sanırım baban söyledi."
Berk ellerini ayırırken kaşlarını çattı. "Neden babam söyledi kızınızla konuşmuyor musunuz?"
"Zamanım yok diyelim." diyen adam önüne dönerken Berk başını salladı.
"Anladım." dedi ve babasına döndü. "Beliz nerde?"
"Odasında."
Berk merdivenlerden çıkıp Beliz'in kapısını tıklattı ancak içerden ses gelmeyince içeriye girdi. Beliz'in elinde telefonu ile uyuyakaldığını gördü. Dudakları düz bir çizgi halini alırken içini pişmanlık kapladı.
Yavaşça Beliz'in elinden telefonu alıp masanın üzerine koydu ve yanına uzandı. "Geldim." diye fısıldadı kulağına.
Beliz gözlerini kırpıştırdı. "Niye geldin?" dedi gergin uykulu sesiyle.
"Valla dondum dışarda ya." dedi Berk üzerine yorganı çekerken.
Beliz ona döndü. "Cemre'ne gitseydin."
"Beliz'ime geldim." dediğinde ona sarıldı.
Beliz onun kollarını çekmeye çalışırken konuştu. "Kalk git be gerizekalı!" dedi sinirle.
"Yoo yatağın çok sıcakmış." diyen Berk kollarını inatla ona sardı ve gözlerini kapattı.
Beliz gülümserken ona sarıldı ve gözlerini kapattı.
Hazal mekandan çıkarlarken Çağrı'ya döndü. "Sen Aren'i bırak ben kendim giderim." dediğinde Çağrı kaşlarını çattı. "Niye ya sende gel?" dediğinde Hazal başını iki yana salladı.
"İstemiyorum Çağrı." dedi Hazal sinirle. "Sağol yardımın içinde." dediğinde arkasını dönüp gitti.
Çağrı arkasından bakarken mırıldandı. "Neye bozuldu ki şimdi?"
Aren onun bu haline bakarken konuştu.
"Yorgundur belki." dediğinde Çağrı iç çekti.
"Yorgun olsa böyle yapmaz. İyi tanıyorum onu. Bir şeyi var." dedi ve yutkundu. "Ama yine ben bilmiyorum yine hiçbir şey yapamıyorum."
Aren ile göz göze geldiler. Aren onun gözlerindeki çaresizliği de Hazal'a olan bakışlarını da gördü.
Siyah beyaz bir adamdı
Hayalimdeki resim
Çağrı bir taksiyi durdurdu ve bindiler. Kimse konuşmadı. Aren başını cama yaslamış dışarıya derin düşüncelerle bakan Çağrı'yı izledi.
Hazal ıssız bir sokağa girdiğinde durdu. Nefes nefese kalmıştı o kadar yürümemesine rağmen. Kendini çok yalnız hissetti. Garipti. Bir sürü arkadaşı vardı. Ama o yapayalnızdı.
Bugün maç bitişinde olduğu gibi.
Yavaşça kaldırıma çöktü. Eli çantasından telefonunu çıkardı. Dolmaya başlayan gözleriyle telefondan Bora'nın numarasına tıkladı.
Belki o olurdu yanında..
Ancak telefon çaldı çaldı ve meşgule atıldı. Hazal yavaşça telefonu çantasına attı ve ellerini yüzüne kapattı.
Kadehimi fırlattım yüzüne
Kızgınım hiç gelmeyişine
Bilmeyişine, hissetmeyişine
"Allah kahretsin!" dedi ellerini yere çarparken. "Kimsem yok." diye fısıldadı ellerini kaldırıma yaslarken.
Sen or'da yoksun
Çağırdığımda
Zeyno masanın üzerindeki dördünün olduğu fotoğrafı gördü. Fotoğraftan Ali ile ikisinin olduğu kısmı kıvırmıştı. Fotoğrafı eline aldı ve düzeltti. Bu gece kabullenmişti Ali ve ondan olmayacağını. Bileğindeki izlere takıldı gözleri.
Susuzluğumda, açlığımda
Sen or'da yoksun
Aren taksiden inerken Çağrı düşüncelerinin derinliğinden onu farketmedi bile. Aren taksiden indi ve derin bir nefes aldı. Giden taksinin arkasından kafasında soru işaretleri dolu bir şekilde bakakaldı.
Koşsam, sarılsam
Tutunsam yoksun
Çağrı eve girer girmez salonda kavga eden Önder ve Nesrin'i gördü ama bu kez ne bir şey söyledi ne orada durdu. Hızla odasına çıktı. Hazal'ı aradı. Ancak telefonu kapalıydı. Derin bir nefes verirken kendini yatağa bıraktı.
Ruhumun kara boşluğunda
Sen or'da yoksun
Hazal yavaşça kaldırımdan kalktı. Gözlerinden yaşlar akarken yavaşça elleriyle yanaklarını sildi. Çantasındaki telefonunu aldı ama telefonun şarjı bitmişti. Yavaş adımlarla bir taksi durdurdu ve bindi. Başını cama yasladı.
Ne anlamsız, ne tuhaftı
Kendime söylediğim yalanlar
Olmayacak bi' rüyaya inandım
Eve gittiğinde telefonunu şarja takmış oturuyordu. Telefon çaldı. Ekrandaki Çağrı'nın ismini gördü. Telefonu açıp kulağına götürdü.
"Efendim."
"Hazal iyi misin?"
Hazal güçsüz sesinden eser bırakmadı. Gözleri kıpkırmızıydı hatta gözlerinden sessizce yaşlar akıyordu ama sesi sanki neşeliymiş gibi çıkıyordu.
"İyiyim sen?"
"Bende iyiyim. Merak ettim öyle ayrılınca."
Hazal omzunu silkti. "İşim vardı. O yüzden ayrıldım sizlik bir şey değil." dedi.
"Anladım." diyen Çağrı'nın sesi düşünceliydi. "Eğer canın sıkkınsa buluşalım."
Hazal'ın yüzüne acı bir tebessüm yerleşti. Gözünden bir damla daha yaş düşerken konuştu. "Yok çok iyiyim. İyi geceler."
"İyi geceler." dedi Çağrı ve telefon kapandı. Çağrı telefonu masanın üzerine bırakırken rahat bir nefes verdi. Hazal iyiydi. Yani o öyle sanıyordu.
Hırçınlığım imkânsızlığına
Suskunluğuna, uzaklığına
Hazal okulun bahçesinde çekindikleri beşli fotoğrafa baktı. Sonra boş odasına.
Sözde herkesle çok yakındı. Hazal hep mutluydu görünürde. Etrafı kalabalıktı ama gün sonunda yine yalnızdı.
Cemre hep kendi derdini anlatırdı. Hazal dinler öğütler verir motive ederdi. Hiçbir zaman konu Hazal'ın dertleri olmamıştı. Şuan farkediyordu.
Sen or'da yoksun
Çağırdığımda
Berk zaten kendi derdindeydi. Ege de öyle. Çağrı.. Çağrı'ya bugün çok kırılmıştı. Belki de en büyük hayal kırıklığı olmuştu. Çünkü gruptan kendine en yakın gördüğü Çağrı'ydı. Bugün spor salonunda tek başına kalınca afallamıştı işte.
Susuzluğumda, açlığımda
Sen or'da yoksun
Lavin dışardan gelen araba sesiyle ayağa kalktı ve penceresinden baktı. Babası gelmişti. Ama onun için hiçbir şey farketmiyordu. Perdeyi hızla kapatıp geri yatağına yattı.
Koşsam, sarılsam
Tutunsam yoksun
Ruhumun kara boşluğunda
Sen or'da yoksun
"Uyan Berk boğuluyorum!" Berk yüzüne çarpan el ile uyandığında Beliz'in yüzü göğsüne gömülüydü. Kollarını gevşetirken aniden kalkan Beliz'e sırıttı.
Beliz ise sinirle ona döndü. "Ya o sakat kolunla nasıl bu kadar sıkabiliyorsun ölüyordum." dediğinde gülümsemesi büyüdü.
"Sana da günaydın bal tanem!" dediğinde Beliz yüzünü buruşturdu.
"Bal tanem ne be?"
"Of Beliz hiçbir şeyden memnun olmayan şımarık bir çocuksun." dedi Berk yataktan kalkarken.
Beliz şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. İşaret parmağıyla kendini gösterirken konuştu. "Ben mi?"
"Yok babam." diyen Berk'in ardından kapı hızla açıldı ve kapıdan Kenan onlara doğru baktı.
"Günaydın gençler." dediğinde Berk başını salladı.
"Günaydın."
"Araba gelmiş." dedi Kenan göz kırparken. Berk onun taklidini yaparak göz kırptı ve konuştu.
"Cemre yaptırmış."
Beliz aralarına girerken göz kırptı. "Odamdan çıkıp Cemre'yi salonda falan konuşursanız sevinirim. Okul kıyafetlerimi giyicem." dediğinde Berk sırıttı ve ayağa kalktı. Kenan'a kafasıyla Beliz'i gösterirken konuştu.
"Kıskanıyor babası kıskanıyor."
Beliz yatağının üzerindeki peluş oyuncaklardan birini alıp Berk'e fırlattı. Berk şaşkınlıkla ona döndü.
"Bir daha da o leş kıyafetlerinle benim yanımda yatma." dediğinde Berk ona göz devirdi.
Kenan onları daha fazla dinlemeye tahammül edemezken konuştu. "Hızlı hazırlanın derim. Bugün epey işiniz var gibi okulla. Önder hocanızın yeni bir kaynaştırma ödevi varmış."
Berk sahte bir telaşla konuştu. "Ay çok heyecanlı."
Kenan giderken Berk Beliz'in komidininin üzerinde telefonunu unuttuğunu fark edip geri döndü. Ancak Beliz ondan önce davranıp telefonu aldı ve ekranı açtı. Sonra da Cemre'den gelen mesajı yüzünü buruşturarak okudu.
"Günaydın sevgilim."
Berk onun elinden telefonu alırken sırıtarak kapıya yöneldi. Kapıdan tam çıkıyordu ki arkasını döndü ve konuştu.
"Arabada bekliyorum şekerim."
"Araba sürmeye-" kapı sert bir şekilde kapandı. "Gerizekalı!"
Cemre Berk'ten gelen mesajla sırıttı.
Berk
-Bir daha söyle
Cemre'nin gülerken gözleri kısılırken mesaj yazdı.
-Sevgiliim.
Berk
-İşte şimdi gün aydı.
Cemre gülerken salona elindeki kahveyle gelen Bora ona garip garip bakarken koltuğa oturdu.
"Hayırdır." dediğinde Cemre ona döndü. "Ağzın kulaklarında."
''Barıştık biz.'' dedi Cemre gülümserken.
''Şükür.'' diyen Bora kahvesinden bir yudum aldı. ''Dün gece Hazal aradı beni.''
Cemre kaşlarını kaldırdı. ''Ne dedi?''
Bora omuzlarını sikelerken konuştu. ''Açmadım ki.''
''Bora!'' dedi Cemre sinirle. ''Çok ayıp.''
''Banane ya.'' diyen Bora kupayı mutfağa bırakıp geldi ve konuştu. ''Hadi kalk da gidelim.''
Okul bahçesinde oturan Hazal'ın yanına Ege geldi. Banka otururken konuştu. ''Günaydıın.''
Hazal gülümseyerek konuştu. ''Günaydın.'' dedi ve Ege'ye döndü. ''Çok şey kaçırdın?''
''Ne gibi?'' dedi Ege gözünü kırparken.
''Şunun gibi.'' diyen Çağrı telefonundan dün akşam Cemre Berk'in kucağındayken çektiği fotoğrafı gösterirken yanlarına geldi.
Ege fotoğrafa bakarken konuştu. ''Heybetli, görkemli bir görüntü bayıldım.'' dediğinde onlara doğru gelen ama ayrı ayrı yürüyen Berk ve Beliz'i gördü.
Berk bir taraftan Beliz bir yandan yanlarına geldiklerinde ''Günaydınlar Yağızoğlu twinsler.'' diyen Çağrı sırıtarak ikisine baktı.
''Günaydın.'' dedi Berk ve onun telefonunun ekranına eğildi. ''O ne?''
Çağrı sırıtarak ekranı ona çevirdi ve fotoğrafı gösterdi. ''Magazin haberi. Şok şok şok. Kenan Yağızoğlu'nun oğlu Berk Yağızoğlu sevgilisi Cemre Yağız-'' Çağrı etrafa bakındı ve Berk'le göz göze geldiğinde sırıttı. ''Allah söyletiyordu.'' dediğinde Berk ona gülerken yanlarına gelen Lavin ekrana baktı.
Berk'e hayretle döndü. ''Barıştınız mı?''
Berk başını salladı. ''Evet.''
''Sonunda!'' diye ekleme yapan Bora'nın sesiyle Beliz gözlerini devirip ofladı.
Cemre Berk'e sarılırken Çağrı telefonunu kaldırdı. Ege ona bakarken konuştu.
''İyice sıyırdı ya.'' dedi.
Bora o sırada Hazal'a döndü. ''Dün akşam aramışsın. Ayla Teyzeyle bi davetteydim.'' dedi ve ekledi. ''Önemli bir şey mi vardı?''
Çağrı telefonu indirip bakışlarını onların üzerine yöneltti.
Hazal cep aynasından gözünü ayırmadan rujunu kapattı. ''Önemli bir şey değildi ya. Dert etme.'' dediğinde gözleri anlık Bora'nın üzerinde durdu ama hemen aynaya geri döndü.
Bora onun bu umursamaz tavrına şaşırmıştı. ''Tamam.'' dediğinde yanına gelen Cemre ona doğru fısıldadı.
''Sana Hazal'ın değer görmediği kişide bağlı kalmayacağını söylemiştim.'' dediğinde Bora ona yüzünü buruşturdu.
Öğretmen sınıfa girdiğinde etrafa bakındı. ''Önder hocanızın bir kaynaşma ödevi varmış. Onu vereceğim.''
''Off.'' diyen Çağrı arkasına yaslandı.
''Oluşturacağım ikililer size vereceğim kelimenin sizde neler çağrıştırdığı hakkında sizdeki anlamı hakkında uzun bir konuşma yapacaksınız. Özet olarak da birbirinizi anlatacaksınız sınıfta.'' dedi ve sınıfa baktı. ''Ege ve Zeyno.'' dediğinde Zeyno başını yan yatırdı.
''Değiştiremez misiniz peki?''
''Hayır.''
''Peki bu ödevi yapmazsak.'' dedi Ege sırıtarak.
''Sözlü notunuzun biri bu ödevden olacak.'' dediğinde Ege başını iki yana salladı.
''Ege'cim çok memnun olduğun için gel şu fanusun içinden kelimenizi seç.'' dediğinde Ege ayağa kalktı ve fanusu karıştırmaya başladı.
''Milli piyango çekiyo mübarek.'' diyen Çağrı'ya gülen Berk Ege'nin yüzündeki ciddiyetle ciddileşmeye çalıştı.
Ege aldığı kağıdı sınıfa gösteririken sırıtarak konuştu. ''O sihirli kelime..'' dediğinde kağıdı açtı ve yüzü düştü. Sesi az öncekine göre kısık çıkarken kelimeyi okudu. ''Aile.''
Öğretmen not alırken Ege yerine geçti.
Öğretmen sınıfa bakındı ve konuştu. ''Ali ve Berk.''
İkisi aynı anda konuştu.
''Aslaa!''
''Berk kalk ve kelime çek.'' diyen öğretmene ters ters bakan Berk yerinden kalktı ve fanusun içine elini soktuğunda ilk eline gelen kağıdı aldı.
Berk kağıdı açıp kelimeyi okur okumaz yüzü düştü. "Kardeşlik." diye mırıldandı sesi inanamaz bir tondaydı.
Ali de "Bu bir şaka olmalı" dedi dişlerini sıkarak.
Berk öğretmene döndü. "Hocam cidden bizim ikimizin konuşmayı geçtim kardeşlik hakkında konuşabileceğimizi mi düşünüyorsunuz..'' dedi ve kaşlarını kaldırdı. ''Şöyle yapalım. Zeyno ve Ali aile hakkında konuşsun Ege ve ben kardeşlik. Eşleri böyle değiştirsek?''
Öğretmen sakince defterine bir şeyler yazarken başını kaldırmadan konuştu. "Hayır değiştiremezsiniz."
Ali elini kaldırdı. "Hocam biz birbirimize tahammül edemiyoruz! Gerçekten bizi bir çift gibi konuşturmak zorunda mısınız?"
Öğretmen gözlerini devirerek ona baktı. "Evet Ali. Konuşturmak zorundayım. Bu sizin ödeviniz ve ikiniz de bunu yapmak zorundasınız."
Berk yerine oturup yüzünü avuçlarının içine gömdü. "İnanamıyorum ya" diye mırıldandı.
Ali ona ters ters baktı. "Aynı hisler burada da mevcut merak etme."
Öğretmen masasının başına geçerken son bir kez ikisine döndü. "Kelimeniz kardeşlik ve bunun sizdeki çağrışımını birbirinize anlatıp birbirinizi anlayacaksınız nokta.''
Ali ve Berk birbirine ters bir şekilde bakarlarken öğretmen konuştu. ''Çınar, Lavin.'' dediğinde Çınar gülümseyerek Lavin'e dönüğünde Lavin ona bakıp gülümseyerek konuştu.
''Bingoo!''
''Sonunda birileri durumdan memnun.'' diyen hoca ikisine baktı. ''Hanginiz çekmek ister?''
Çınar Lavin'i gösterdi. Lavin fanusun başına gidip kağıdı çektiğinde çıkan kelimeyi okudu. ''Güven.''
Çınar başını sallarken ikisinin de aklında Devin'in Lavin'e kuduğu cümle belirdi.
''Bence ona çok güvenme. Sonra bedelini ödersin.''
Lavin yerine geçerken öğretmen konuştu. ''Bora ve Beliz.'' dediğinde Beliz derin bir iç çekti.
''Noldu ufaklık bi canın sıkıldı sanki?'' dedi Bora sırıtırken. Beliz hızla ayağa kalkarken Bora'nın gözleri onu takip etti.
''Anne.''
İkisi de yutkunurken göz göze geldiler. Beliz yerine geçerken Berk'in endişeli bakışları onu buldu. Beliz ona dönüp başını salladığında önüne döndü.
''Alaz ve Devin.''
''Ben çekeyim.'' diyen Devin fanusa doğru ilerledi. ''Tekrar aile çıktı.'' dediğinde öğretmen başını salladı.
''Evet bazı kelimeler iki kere yazıldı. Sizin kelimeniz de aile.'' dedi ve not aldı.
''Hazal ve Vefa.''
Vefa içten içe sevinirken bıkkın gözlerle hocaya bakan Hazal'a baktı. Öğretmen süreci hızlandırmak ister gibi konuştu. ''Bundan sonra ben çekeyim hızlansın.'' dediğinde fanustan kelimeyi çekti. ''Dostluk.''
''Aren Çağrı.'' diyen hoca kelimeyi çekti. ''Aşk.''
''Cemre ve Arap sizde aile.'' dediğinde Duru'ya döndü. ''Durucum senin okul temsilcisi olarak zaten bir sürü sorumluluğun var diye düşünüldü.'' Duru gülümsedi.
''Çok güzel düşünülmüş.''
''Gençler bundan sonraki dersleriniz boş. Size zaman tanımak adına. Ödevler yarına hazır olsun.'' dediğinde sınıftan çıktı.
''Okul temsilciliğini reddettiğim günün şafağını..'' diyen Berk'e dönen Ali konuştu.
''Yakınacağına yürü de konuşup gelelim.''
''Ne konuşcam senle be.'' diyen Berk ona döndü. Ali sırıttı.
''Kardeşlik.'' dediğinde Berk burnundan derin bir nefes verdi.
Herkes yavaş yavaş dağılmaya başlarken Çınar bahçede Lavin'e döndü. ''Eee nerde yapıyoruz ödevi?''
Lavin gülümseyerek ona döndü. ''Bana gelsene. Daha rahat daha samimi bi ortam hem. Daha rahat konuşuruz.''
''Olur.'' dedi Çınar sırıtarak.
''O zaman görüşürüz.'' diyen Lavin arabasına bindi. Çınar arkasından elini sallarken arabasını okul dışına park ettiği geldi ve ara sokağa girdi.
Arabasını park ettiği apartmanın önüne geldiğinde arabasının etrafında bekleyen üç kişiyi gördü. Üzerine yürümeye başlayan adamlara baktı.
''Kimsiniz lan siz?'' dediğinde adamlardan biri ona yumruk attı. Buna karşılık adamın yakasına yapışan Çınar karnına başka bir adam tarafından yediği yumrukla acıyla yüzünü buruştururken önündeki adama yumruk attı ve arkasındaki adamın yakasına yapışıp kafa attığında bacağına yediği beysbol sopası darbesiyle yere yığıldı.
Adamlar ona tekmeler atmaya başlarken bir kaç kez ayağa kakmaya çalıştı ama kalkamadı. Sonra pes etti. Adamın birinin ağzından çıkan bağırışı duydu. ''Bir daha haddin olmayan olaylara da karışmazsın artık.''
Berk yanında söylenen Beliz'e oflarken kaşlarını çattı.
''Ben Bora'yla ödev falan yapamam. Bir kere çok uyuz ikincisi benimle vakit geçirmeyi sevmiyor yani bir kere dondurma yemeye çıktık o da zorunlulukt-''
''Arabam nerde?'' Berk'in cümlesiyle sözü kesildi.
''Ne bileyim ben sen park ettin o kadar mı malsın?''
''Beliz!'' dedi Berk sinirle ona dönerken. ''Şuraya park ettim.'' karşıdan gelen görevli ona seslendi.
''Berk Bey sizin arabanızı ara sokağa çekti çekici. Nakliyata ters yönmüş.'' dediğinde Berk ofladı.
''Niye benden habersiz yapılıyor bu?'' dedi Berk sinirle.
''Kusura bakmayın efend-''
''Baktım kusura. Bir daha da olmasın.'' dediğinde Beliz'e döndü. ''Sende şu bahçede içini mi döküyosun meditasyon olumlama falan mı yapıyosun ne yapıyorsan yap. Benim yanımda söylenme.'' dedi ve ekledi. ''Burda bekle arabayı alıp geliyorum.''
Beliz onun arkasından oflarken duvara yaslandı.
Berk ara sokağa girdiğinde üç adamın birini dövdüğünü gördü. Gözlerini kısarak baktığında yerdekinin Çınar olduğunu görmüştü. Başta umursamayıp dönecekti ancak adamlardan birinin elindeki bıçağı görmesiyle hızla oraya doğru koştu ve bağırdı. ''Yakışıyo mu lan üçe karşı bir?'' dediğinde elinde bıçak olan adamı kenara iterken diğerine kafa attı.
Çınar yerden kalkarken Berk'e diğeri kafa atmıştı. Berk dizini onun karnına geçirirken Çınar yerde yatanı yakalarından tutmuş yumruklarken bağırıyordu.
''Kime çalışıyorsunuz lan? Kime!''
Bıçaklı adam onun arkasından yaklaşırken Berk ona bağırdı. ''Çınar!''
Berk koşarak adama tekme attığında adam yere yığıldı. Üçü de ayağa kalkıp kaçarken Berk arkasındaki arabaya yaslandı. Çınar nefes nefese ona baktı. ''Eyvallah.''
Berk başını sallarken dudağındaki kanı sildi.
Bugün neyin başlangıcıydı kimse bilmiyordu. Yaşanan barışların mı? Yoksa büyük bir felaketin mi?
10. BÖLÜM SONU
Yorumlar
Yorum Gönder