3.Bölüm: Yıkılan Şehir
insan her şeyden vazgeçtiğinde nereye gitmeli?
"gün olur devran döner unutulursun."
Yazar'dan
Gençler diğer gün film çekimlerini bitirmiş ve Çınar'ın yaptığı kurgu montajı izlemek için Çınar'ın evinde toplanmışlardı. Çınar barkovizyonu ayarlarken Çağrı orada bulunmaktan çok huzursuzdu.
Çınar gülümseyerek onlara döndüğünde laptopunun başına gitti ve sırıttı. ''Hazır mıyız?'' dediğinde Lavin heyecanla ''Evet!'' diye cevap verdi. Çınar'ın yüzündeki gülümseme daha da büyürken yan yana oturan Cemre ve Berk'e baktı. Sonra da tuşa tıkladı.
Ekranda beliren Lavin ve Berk'in balık ekmekçide çekilmiş fotoğrafıyla Cemre'nin kaşları çatıldı. Berk afallarken herkes ekrana şaşkın bir şekilde bakıyordu.
''Aaa bu da neymiş?'' diyen Çınar sahte bir merakla laptop ekranına eğildi ve baktı. ''Dün akşammış.'' dedi sırıtarak Cemre'ye dönerken.
Cemre şaşkınlıkla Berk'e döndü. Berk gözlerini kapatarak derin nefesler aldı.
''Berk.'' dedi Cemre hala ona dönükken. Berk gözlerini açtı. Cemre'nin gözlerine baktı. Gözlerindeki hayak kırıklığını görmek canını acıttı. ''Bu ne?''
Herkes onlara döndüğünde Berk Cemre'nin yanında duran elinin üzerine koymaya çalıştı elini. Ama Cemre elini ani bir hareketle çekti. ''Cemre.''
''Cevap ver.'' diyen Cemre ayağa kalmıştı. Koskoca barkovizyonu gösterdi Cemre. ''Bu dün akşam mı çekildi?'' Cemre'nin titremeye başlayan sesiyle gözleri de dolmuştu. Berk ayağa kalkıp onun bileğinden tuttu. Cemre bileğini çekerken cevap bekliyordu. Berk başını salladığında Cemre'nin gözündeki yaş yanaklarından süzüldü.
Bu sebebsiz ayrılıkta
Ne bir kurtaran ne de kaybeden, olamadım
''Hani hastaydın?'' dedi Berk'in gözlerinin içine bakarken. ''Berk cevap ver!'' Berk sıkıntıyla dudağını ısırırken Cemre'nin sesi daha çok yükseldi. ''Bir şey söyle hastaydım ani gelişti de Berk!''
Berk güçsüz sesiyle konuştu. ''Hasta değildim.''
Cemre'nin çatılan kaşları havaya kalkarken gözünden bir damla yaş daha süzüldü.
Bir güvensen aslında
Gece bitmeden gün doğmadan, yanındayım
''Cemre ben sen kızarsın diye-''
Cemre'nin yanağı ile buluşan tokadı ile sustu Berk. Başı yana doğru dönerken gözünden bir damla yaş süzüldü. Tokadın acısıyla değil olayın ciddiyetiyle süzülmüştü o yaş gözlerinden.
''Ben senin içi endişelendim. Gece ara ara aradım. Beliz'e mesajlar attım. Hatta akşam o mekanda senin yanına gelmediğim için pişman oldum. Bugün ateşlerini kontrol ettim ara ara.'' Cemre yutkundu. ''Hiç mi acımadın bana?''
Yapma n'olursun
Gün olur devran döner unutulursun
Cemre yavaşça Lavin'e döndü. ''Ya sen. Sende mi bugünki endişemi görmedin?''
''Cemre benim haberim yokt-'' Cemre gözünden süzülen yaşlarla ona güldü.
''Bari yalan söyleme Lavin.'' diyen Cemre'ye cevap verdi Berk.
''Bilmiyordu o Cemre.''
Cemre gözünden süzülen yaşlarla geri Berk'e döndü. ''Hala onu savunuyorsun.'' dediğinde etrafta bir sessizlik oluştu.
Hala susuyorsun, bir adım atmıyorsun
Beni seviyorsun bunu biliyorsun hiç, yorma
''Savunmuyorum Cemre. Sadece..'' dedi ve yutkundu. ''Burada kızılması gereken kişi o değil.''
Cemre dolu gözleriyle kaşlarını çattı ve gülümsedi. Fısıldadı ama sesini salondaki herkes duydu. ''Merak etme... Benim şuan tek kızdığım kişi kendimim.''
Cemre Berk'in önünden geçip giderken kapının çarpılma sesi yankılandı evde.
Yorma, beni har vurup harman savurup, durma
Beni olmadığım bir adam yerine koyma, yapma
Bora çatık kaşlarıyla Berk ve Beliz'e bakarken söyleyecek bir kelime bulamadı ve Çınar'a döndü.
''Size iyi seyirler. Filminizin gişesi bol olsun.''
Kapı bir kez daha çarpılırken Beliz dudaklarını birbirine bastırdı pişmanlıkla.
Derdim büyük dermanın yok hiç, sorma
Cemre eve gittiğinde kapısını kilitlemiş titreyen bacaklarına daha fazla direnemeyip yatağın üzerine oturmuştu. Üzerinde garip bir sakinlik vardı. Bu olanlar beklediği bir şey değildi. Ama sanki sonu belli olan bir hikayeyi baştan defalarca okumuştu.
Yatağının kenarında duran çerçeveyi eline alırken onu yere atacak gibi oldu ama yapmadı. Ters çevirip fotoğrafı içinden çıkarıp aniden yırttı. Boş çerçeveyi komidinin üzerine geri koydu. Suç çerçevede değildi sonuçta.
Farkına vardığında çok geç olacak
Geri dönülmez bir yoldayız
Berk yerinde kalakalırken geri koltuğa oturdu. Ege yanına gelirken konuştu. ''Gidelim mi?''
Berk başını iki yana sallarken yere bakıyordu.
Ekrana uzun uzun bakarken gözlerinden yaşlar akmaya devam etti. İçinde bu kez kendini haklı çıkarabileceği bir nokta yoktu. İlk defa kendini kendine bile açıklayamadı.
Bi' düşünsen aslında karar vermeden
Düşmanın değil yanındayım
Lavin ayağa kalkarken gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Odadakilerin bakışlarını görür görmez titremeleri daha çok arttı.
Yine aklında annesinin ona kurduğu cümle yankılandı.
''Bir gün karanlığa alışacaksın. O kadar alışacaksın ki sen de karanlık olacaksın. Kötü biri olacaksın. Kötülüğün en büyük nedeni karanlıktır.''
Kapıyı zar zor açarken diğerleri annesinin de ona dediği kişi gibiymiş gibi bakıyordu. Kötü biriymiş gibi...
Yapma n'olursun
Gün olur devran döner unutulursun
Kapı kapanırken Berk kapıya çevirdi bakışlarını. Gitmek istedi ama gidemedi.
Çağrı yerinden sinirle kalkarken Çınar'ın yakasına yapıştı. ''Kaşınıyor musun oğlum sen?''
Çınar sırıttı. ''Yoo sadece herkesin gerçek yüzünü ortaya çıkarmaya çalışıyorum.''
Çağrı tam yumruğunu kaldırmıştı ki bileğine dokunan Hazal'ın eli ile durdu. Ona döndüğünde Hazal ona çatık kaşları ile bakıyordu.
''Yeter Çağrı.'' dedi Hazal sinirle. ''“Herkesi cezalandırmaya çalışarak kendini tatmin etmekten ne zaman vazgeçeceksin? Ne zaman gerçekten bir şeyleri düzeltmeye çalışacaksın?”
Çağrı gözlerini yere indirdi. “Ben sadece…”
“Ne?!” diye yükseldi Hazal’ın sesi. “Sen sadece kızgınsın! Ama kızgın olman, her şeyi mahvetmeni gerektirmez.”
Çağrı derin bir nefes aldı ve başını eğdi. Hazal’ın sözleri içini oyuyordu. Ama kaçacak yeri yoktu.
O sırada bir adım gerilemiş ve elini yanına indirmişti. Hazal Çınar'a dönerek konuştu. ''İyi misin?''
Çınar sırıtarak başını sallarken gözleri Çağrı'nın öfkeli gözleriyle buluştu. Çağrı'nın içi öfkeyle dolarken ayağını yan taraftaki sehpaya vururken kapıdan çıktı.
Hala susuyorsun, bir adım atmıyorsun
Beni seviyorsun bunu biliyorsun hiç, yorma
Lavin evine girdi ve çıkarken açık bıraktığı ışıklarda gezdirdi gözlerini. Önündeki masanın üzerindeki nota bıraktı. Babasının el yazısıyla yazılmış bu kağıtta yazanları az çok tahmin edebiliyordu.
Yurt dışında bir toplantım var. Işıklar açık. Kendini iyi hissetmezsen beni ara. Seni seviyorum. -Baban
Gözlerinden yaşlar süzülürken merdivenlere oturdu. Gözlerini evin her yerinde gezdirdi. Artık korktuğu şey olmuştu. Yalnızdı.
Yorma, beni har vurup harman savurup
Durma, beni olmadığım bir adam yerine koyma, yapma
Derdim büyük dermanın yok hiç, sorma
Yeni bir gün başlarken Beliz çekinerek Berk'in kapısını tıklattı. ''Gel.'' sesi ile içeri girerken Berk'in hazır olduğunu gördü.
"Hadi çıkalım." dediğinde derin bir nefes aldı ve ayağa kalktı Berk. Beliz'e bakarak sordu.
"Sende kızgın mısın bana?" derken sesi güçsüz çıkmıştı.
Beliz onun bu haline gülümsedi ve gülümseyerek yanağını sıktırırken konuştu.
"Şu yüzü görünce geçti."
Berk'in yüzüne zoraki bir gülümseme yayılırken Beliz onun diğer yanağını da sıktırmaya başladı. ''Güler misin bir kere kurban olduğum.''
Berk sahte bir şekilde sırıtırken Beliz yanaklarını bıraktı ve önden yürümeye başladı.
''Okula mı gitmesek.'' diyen Berk'e döndü. Kaşlarını kaldırıp başını salladı.
''Ne zamana kadar kaçabilirsin?''
Berk başını sallarken konuştu. ''Bazen haklı konuşabiliyorsun.''
''Sen onu da yapamıyorsun.'' diyen Beliz merdivenlerden koşarak indi. Arkasını döndüğünde Berk'in merdivenlerden inen yavaş adımlarını izledi.
''Hadi hayattan bezmiş adam sen daha lise üçe giden bir çıtırsın.'' dediğinde Berk'in yüzüne bu kez gerçek bir gülümseme yerleşirken Beliz ona kıkırdadı.
Okula geldiklerinde Ege, Hazal ve Çağrı'nın yanına gittiler.
''Günaydıın.'' diyen Beliz'e Ege cevap verdi.
''Günaydın.''
Bahçenin kapısından giren Lavin'e döndü gözleri. Sonra da Berk'e. Berk bakışlarını masadan bile kaldırmazken Lavin okula girdi. Bahçeden giren araba sesiyle başını kaldırdıı Berk. Bora'nın arabasına döndü.
Arabadan inen Bora ve Cemre yürümeye başlarken Cemre'nin gözleri Ege ile kesişti. Berk'in varlığının farkındaydı ve ona bakmadı bile. Yanlarından geçip giderlerken Ege kaşlarını çatarak konuştu.
''Biz naptık abi''
Çağrı ona katılırken başını salladı. ''Bilsem.''
Berk Beliz'e bakarken açıklar gibi konuştu. ''Siz bir şey yapmadınız. Sorun bizim burda olmamız.'' Beliz'e başını sallarken konuştu. ''Gidelim mi?''
Ege hızla araya girdi. ''Saçmalama bro. Bu böyle devam mı edicek? Orta yolu buluruz.'' dediğinde Hazal ona katıldı.
''Evet. Klasik kavgalarınızdan biri işte abartmayın. Barışırsınız yine.''
Berk bıkkın bir ifadeyle onlara döndü. ''Valla ben bıktım. Terkedilmekten de sürekli çabalamaktan da.'' dediğinde Beliz yüzünü buruşturarak ona döndü.
''Pardon paşam sen çabalamayacaksın da Cemre mi çabalayacak?'' dediğinde Berk omuz silkerken Beliz ona doğru bakarak ekledi. ''Prenses.''
Hazal iç çekerken konuştu. ''Bora'nın yanına gitmeli miyim sizce?''
Beliz kaşlarını çatarken ona döndü. ''Bora sen ne alaka?'' dediğinde Ege cevap verdi.
''Hoşlanıyor Bora'dan.'' dediğinde Beliz yüzüne bir gülümseme yerleştirse de gerildiği belliydi. Burnundan bir nefes verirken önüne döndü.
''Üzülme Hazal seçenek çok nasıl olsa.'' diyen Çağrı'nın sesinde alay vardı. Ege ve Berk şaşkınlıkla ona döndü. ''Bora olmazsa Çınar var.'' dediğinde Hazal'ın kaşları çatıldı.
''Sen hala dün akşamdasın dimi? Bu yüzden bu sert tavırların.'' dediğinde Çağrı gülerek önüne döndü. Bu gülüşte biraz hüzün vardı. Hazal'a kızgındı. Biraz da kendine.
''Tabi tabi dün akşamdayım.'' diye mırıldandı.
Ders zili çaldığında herkes sırasına geçmiş sınıfta yalnızca Ali, Arap ve Zeyno'nun konuşmaları ve gülüşmeleri duyuluyordu.
Ege burnundan bir nefes verirken konuştu. ''Hoparlör verelim tüm okulla konuşun.'' dediğinde Vefa ona döndü. Zeyno ise gülerek ona döndü.
''Olur size de birer peçete verelim mi?'' dediğinde Arap burnundan güldü.
''Kes lan.'' diyen Çağrı sinirle ona döndü.
Arap gülmeye devam ederken cevap vermedi. Duru ise Çağrıya dönerek konuştu.
''Lütfen biraz sakin olun. Calm down!''
Hoca içeriye girerken arkasından giren kız ile Çağrı şaşkınlıkla konuştu. ''Bu sene bizim sınıfa alımlar mı var ne?'' dediğinde Berk onun söylediği şeyle gülerken Çınar'ın düşen yüzü görüş açısına girdi. Garipsedi bu durumu.
Hoca kızı gösterirken konuştu. ''Yeni sınıf arkadaşınız Devin Duman.'' Kız başını dik tutarken dudağının yanıyla gülümsedi.
Hoca Çınar'a döndü. ''Çınar bir kardeşin olduğunu bilmiyorduk.''
Çınar'ın çene kasları seyrirken Çağrı onun bu ifadesini görünce sırıttı.
Devin gülümserken konuştu. ''Bilmenize de gerek yoktu aslında hocam.'' dedi Devin gözleri Çınarla buluşunca öfke ile doldu.
Arap sırıtırken Çınar'a döndü. ''Sen çift dikiş misin oğlum.'' dediğinde Çınar kaşlarını çatıp ona anlamsız bakışlar atarken Vefa açıklamak ister gibi konuştu.
''Sınıfta mı kaldın diyor yani.'' dediğinde Çınar sırıttı.
''Yok sabun.'' dedi Arap'a doğru. ''Bir sene okulu dondurdum.'' Sonra Vefa'ya döndü. ''Sağol varoş dilini çevirdiğin için.''
''Başlamayın!'' diyen öğretmen gülerek Devin'e döndü. ''Oturabilirsin canım.''
Devin gülümseyerek Hazal'ın önündeki boş sıraya otururken Çınar sıkıntılı bir nefes verdi.
''Şimdi proje ödevinizi sunmanızı istiyorum hazırsa tabi.'' diyen öğretmen Çınar'a baktı. Ancak Çınar'ın masada olan bakışları kendisine kalkmayınca adını yineledi. ''Çınar.''
Çınar öğretmene dönerken öğretmen konuştu. ''Proje ödeviniz.''
Çınar başını sallayarak çantasından flash belleğini çıkarırken yüzüne sırıtmasını ekleyip laptopun başına geçti ve belleği takarken Berk ile bakışları kesişti.
''Umarım yanlış dosyayı açmam.'' dediğinde Berk elini yumruk şekline getirirken derin bir nefes aldı. Açılan filmle yerine geçti Çınar.
Film bittiğinde öğretmen hayret dolu bakışlarını sınıfta gezdirdi.
''Çocuklar çok güzel olmuş.'' dediğinde herkesin yüzüne bir tebessüm yerleşti oluşan gergin havaya rağmen. Kapı tıklarken öğretmenin ''Gel.'' sesi ile sınıfa Önder Hoca girdi.
''Hocam kusura bakmayın ama tüm dikkatleri kendi üzerime almak istiyorum. Kenan Bey'in bir duyurusu var.''
Berk bıkkın bir nefes verirken mırıldandı. ''Babamın hep bir duyurusu var zaten.''
''Voleybol ve futbol turnuvalarımız başlıyor. Okul takımı oluşturacağız. ilk üçümüz hep stabl zaten futbolda biliyorsunuz. Ege, Çağrı ve Berk.'' dediğinde Ali onlara döndü. Çağrı onun bakışlarını görünce konuştu.
''Noldu lan şaşırdın mı?''
''Yo sadece merak ettim ne kadar iyi oynadığınızı.''
Berk güldü ve sandalyesinde yan döndü. Yan tarafında oturan Cemre'ye döndü gözleri önce. Sonra hızla Ali'ye yöneltti bakışlarını. ''Hayal edebileceğinden çok daha iyi oynuyoruz. Bu takımla iki senedir birincilikten düşmedik.'' dediğinde Ali hayretle kaşlarını kaldırdı. Önder'e döndü.
''Bende katılmak istiyorum hocam.''
Berk gülerken önüne döndü. Cemre ise ters bakışlarını ona çevirdi sonra ise kendi sırasına.
Zeyno parmağını kaldırırken konuştu. ''Bende.'' dediğinde Ege sırıttı.
''Dur kız daha voleybola geçmedik.'' dediğinde Zeyno sert bakışlarını ona çevirdi.
''Futbola katılıyorum.'' dediğinde Ege güldü ve Berk'e döndü.
''Duydun mu?''
Berk gülerken Zeyno'ya döndü. ''Zeynocum bunlar senin mahallede Alilerle oynadığın futbollardan değil.'' dediğinde Zeyno kaşlarını kaldırdı.
''Deme ya.'' sonra Önder Hocaya döndü. ''Beni de yazın hocam.''
Önder başını sallarken gülümsedi.
''Bende katılabilirim.'' diyen Çınar'ın ismini de yazdı.
Bora gülümsedi. ''Ben dememe gerek var mı hocam? Futbol madalyam var da.'' dediğinde Berk burnundan güldü ona. Bora ise takmadı.
''Yedeklere de beni yazın hocam gerekirse gireriz.'' dedi Arap.
Önder gülümsedi. ''Mükemmelsiniz sınıf. Kadroyu doldurdunuz üstüne bir yedek eklediniz. Biz sizi antrenmanlar için aşağıya çağırırız.'' dedi ve elindeki defterin sayfasını değiştirdi. ''Voleybola geçelim. Cemre seni yine en üste yazıyorum.'' dediğinde Cemre Önder Hocaya bakarak gülümsedi ve başını salladı.
"Tabiki hocam." dediğinde Önder onu en üste yazarken Berk yüzüdeki küçük gülümsemeyle Cemre'ye döndü. Onu gülümserken izledi.
Önder Lavin'e seslendiğinde Cemre'nin yüzü düştü. Berk ise bakışlarını Cemre'den ayırıp önüne döndü.
"Lavin senin önceki okulundaki voleybol başarılarını okumuştum." dediğinde Lavin gülümsedi.
"Evet hocam." dediğinde Önder gülümsedi. "Yazıyorum o zaman."
Lavin başını saklarken Bora gülümseyerek konuştu. "Aren'i de yazın hocam!" dediğinde Aren Bora'ya döndü.
"Sussana!"
"Ne kızım? Bizim okulda voleybol grup başkanıydı hocam Aren. Sahaya çıktı mı rakip titrer o derece." dediğinde Aren ona gülerken önüne döndü. Önder'e başını salladı. "Beni de yazın hocam."
"Baya iddialıyız bu sene." dediğinde Hazal elini kaldırdı.
"Bende varım." dediğinde Önder başını salladı ve onu da yazdı.
Berk yan tarafta ön sırada oturan Beliz'in bileğine ulaştı ve elini kaldırdı.
Önder Beliz'i de yazarken Berk'e döndü ve başını iki yana salladı. "Lütfen bu okulun adı ne?" dedi Berk. Sonra parmaklarıyla pankart açar gibi yaparak konuştu. "Yağızoğlu Koleji."
Beliz gülerek önüne dönerken Duru hevesle elini kaldırdı ve takım tamamlanmış oldu. Önder gülümserken konuştu.
"Teşekkür ediyorum çocuklar. Beni burdan elim dolu gönderdiğiniz için. Sayenizde sadece yedek arayacağım diğer sınıflarda." diyerek sınıftan çıktı.
Ali Berklere dönerken gülümseyerek konuştu. ''Hadi bakalım.'' dediğinde Berk gülümsedi.
''Sizinle aynı tarafta olmak nasıl bir hismiş öğrenelim.''
Ege Zeyno'ya bakarken konuştu. ''Öğrenmek istediğimize emin miyiz?''
Çağrı gülerken Zeyno'ya baktı. Ve gülerken konuştu. ''Hayır.''
''Ben susuyorum çünkü o an yüz ifadenizi gördüğümde konuşacağım.'' diyen Zeyno'ya başını salladı Ege gülerek.
''Hadi bakalım.''
Teneffüs zili çalarken Cemre kapıya doğru yöneldi. Berk onu durdurmak ister gibi arkasından seslendi.
''Cemre.''
Cemre ise hiç tereddüt etmeden sınıftan çıktı. Arkasından sınıftan çıkan Ali tırabzanlara yaslanan Cemre'nin yanına geldi. ''Nasılsın?''
''İyi gibiyim.'' dedi Cemre yerdeki bakışlarını ona yönlendirirken Ali ile göz göze geldiler.
''Biz nasılız?'' dedi Ali hafif bir gülümsemeyle. Cemre gülümserken kaşlarını çatarak sordu. ''Biz?''
''Yani sen ve ben?'' dedi Ali sonra gülğmseyerek gözlerini ayırmadan konuştu. ''Son bıraktığımda pek iyi değildi aramız da...''
"Hmm.." dedi Cemre gülümseyerek. "Sorun değil." diyip güldü. "Yani sorun değil dimi?"
"Yok değil." diyen Ali Cemre'nin gözlerinde kaybolmak üzereydi. Kalp atışları hızlanırken derin bir nefes vererek konuştu.
"Akşam bizim mahallede festival tarzı küçük bir etkinlik var gelmek istersen." dediğinde Cemre'nin gözlerine baktı korkarak. Ama korktuğu gibi küçümseyici bakışlarla karşılaşmadı aksine Cemre'nin gözleri heyecanla parladı.
"Çok isterim gelmek." dediğinde Ali gülümsedi.
"Ben konum atarım o zaman." diyerek geriye doğru bir adım attı. Gülümsemesi hâlâ yüzündeydi.
"Gelirim o zaman." diyen Cemre'de ona gülümserken Ali arkasını dönüp sınıfa yürürken Cemre'nin görüş açısına karşıdaki duvara yaslanmış oraya bakan Berk girdi.
Berk'in içinde belirmeye başlayan o korku gittikçe kendini farklı duygulara bırakıyordu. Yaslandığı duvardan doğrulurken Cemre'ye doğru yürüdü.
"Konuşalım mı?" dediğinde elini eline değdirmeye çalıştı ancak Cemre elini geri çekti.
''Gerek var mı?'' dedi Cemre kaşlarını kaldırırken. ''Dün akşam orada açıklama yapmanı bekledim ama sen o kızı savunmayı seçtin.''
Berk derin bir nefes alıp verirken sinirlenmeye başlamıştı.
''Sende ondan önce ben olayı açıklarken suratıma tokadı yapıştırdın.'' dediğinde Cemre gülümsedi. Berk'in kaşları çatılırken konuştu.
''Aklıma getirdin keyiflendim sağol.'' diyen Cemre ile yüzlerini yakınlaştırdı Berk.
''Cemre yapma.'' dedi ve derin bir nefes aldı. ''Bizi geri dönüşü olmayan bir yola sürüklüyorsun yapma.''
Cemre'nin içinde bir şeyler olsa da geri adım atmadı. ''Sen göremedin mi Berk?''
Berk kaşlarını çattıı. ''Neyi?''
''Yolun sonunda olduğumuzu.'' Berk bu cümle ile yerinde kalırken dolmaya başlayan gözleri Cemre'nin sert bakışları ile birleşti.
Kuru sıkıymış anladım bizim tüm hikayemiz
Öldürmedi bu mudur en kuvvetli darben
''Bu mu yani?'' dedi Berk yutkunurken. ''Bize biçtiğin son bu mu?''
''Bu sonu sen yazdın.'' dedi Cemre. Sonra da Berk'in yanından geçip gitti.
Berk gözlerini sıkıca kapatırken elini tırabzanlara yasladı.
Bu sefer acıtmadı özenle seçip söylediğin sözler
Hayır dedim şimdi değil
Cemre tuvalete girdikten sonra serbest bıraktı gözyaşlarını. Aynaya bakan bir kaç kız dağıldı. Giderken aralarında fısıldaştılar.
''Berkle araları bozuktu kesin o yüzden.''
''Yine mi ayrılmışlar?''
Kızlar kapıdan çıkarken Cemre lavaboya yasladı ellerini ve aynadaki yansımasına baktı.
Hiçbir sözü eskitmeden ağlamak gerek bazen
Hani durup dururken,hani hiç bir sebep yokken
Aşkların ismi vardır sayıklanır elbet unutulur
Berk sırasında otururken yanına gelen Lavin ona seslendi. ''Berk.''
Berk başını kaldırırken gözlerinde sebepsiz bir sertlik vardı. Aslında Lavin'e kızgın değildi ama öyle baktı işte. İçindeki kırgınlıktan mıdır bilinmez.
''Ben özür dilerim.'' dedi Lavin bir suçu olmamasına rağmen. ''Yani istemeden bir şeylere sebep olduysam.''
Berk başını önüne geri çevirdi. Lavin'in kaşları çatıldı. Kendini çok suçlı hissetti o an. Gözünden bir damla yaş süzülürken yanaklarına ulaşmasına izin vermedi yaşın. Sildi hemen. Sonra da kendini bahçeye attı. Bankta oturdu. Sessiz sessiz ağlamaya başladı.
Ama hayır dedim şimdi değil
Ama hayır dedim şimdi değil
Yanına oturan kişi ile yan tarafa döndü gözlerindeki yaşları silerken. Karşısında Çağrı'yı gördü.
Çağrı gülümseyerek elindeki peçeteyi gösterdi. "Silmeseydin vericektim." dediğinde Lavin yüzünde bir gülümseme yerleştirdi.
"Teşekkürler." diyerek peçeteyi alıp gözlerinin altını sildi. Bununla epey oyalandı çünkü Çağrı'yla göz göze gelmemek için çaba sarfediyordu.
Çağrı dudaklarını ıslatarak konuştu. "Noldu?"
Lavin dudaklarını araladı ancak gözleri Duru'nun sesi ile yan tarafa kaydı. "Gençler duydunuz mu akşam Tozluyaka'da festival varmış." dedi heyecanla.
Çağrı kaşlarını çattı. "Orası neresi?"
"Arapların mahallesi." diyen Duru kaşlarını çattı. "Ay ben bunu Lavin'e söyleyecektim. Sen duymamış gibi devam et Çağrı. Sorry." diyerek arkasını döndü ve gitti.
Çağrı bununla sırıtırken Lavin'in yanından kalktı. "Seninle bu konuyu konuşalım." dedi ve gülümsedi. "Ama şuan duymamış gibi yapmam gerekiyor."
Lavin ona gülerken Çağrı kenardaki Ege ve Berk'in yanına gitti.
"Akşam Tozluyaka'dayız." diyerek arkadan ikisinin omuzlarına attı iki kolunu.
"Why?" diyen Ege çatık kaşlarıyla ona dönerken Berk keyifsiz bir şekilde ona katıldı.
"Aynen neden?"
"Festival varmış."
Berk Çağrı'ya dönerken kaşlarını kaldırdı. "Napalım Çağrı iyi eğlenceler anca böyle eğlenirler zaten."
Çağrı kaşlarını kaldırarak kollarını onlardan çekti ve gökyüzüne bakarken gülümseyerek konuştu. "Sen bilirsin Cemre'de gidiyor galiba. Ali ile konuşurlarken duymuştum."
Berk'in gözleri büyüdü. Ve ekledi. "Gidiyoruz."
Ege bıkkın bir şekilde konuştu. "Off!! Valla hepiniz ayrı telden çalıyorsunuz. Hepinizi takip edebilecek kadar genç hissetmiyorum."
Sonra bakış açılarına kenarda dikilip telefonuna bakan Bora'ya doğru ilerleyen Hazal girdi. Ege ekledi.
"Al işte başlıyoruz."
Çağrı'nın kaşları çatılırken çene kasları seyridi sinirle.
Hazal Bora'nın yanında durup onu farketmesini bekledi ancak Bora onu fark etmedi.
"Selaam!!" dedi neşeli sesiyle.
Bora telefondan kaldırdığı gözlerini Hazal'a çevirdi.
"Selam." dedi ilgisiz bir sesle ve gözlerini geri telefona yöneltti.
"Nasılsın?"
Bora telefonu indirirken Hazal'a kaldırdı başını. "Noldu Hazal?"
"Hiiç." diyen Hazal ellerini arkasında birleştirmiş salınıyordu.
"Hazal hiç havamda değilim." diyen Bora'nın kaşları hâlâ çatıktı.
"Tamam havanda değilsen beraber getirelim havanı yerine." diyen Hazal onun gözlerinin içinde baktı.
Bora ona dönerken konuştu. "Ha-" tam o sırada Beliz elinde iki kahveyle Bora'ya seslendi.
"Bora." Bora o tarafa dönerken Hazal'ın kaşları çatıldı.
"Efendim." diyen Bora'nın sesi bıkkındı.
Beliz elindeki kahvelerden birini Bora'ya uzatırken konuştu. "Sana aldım. Hem biraz konuşuruz diye düşündüm." dedi ve gözü Hazal'a kayarken konuştu. "Yalnız."
"Görüşürüz." diyen Hazal bozuk bir yüz ifadesiyle Berklere doğru ilerlerken Çağrı sırıtarak konuştu.
"Noldu prens başkasını mı seçti?" dedi Hazal'ın saçındaki bir bukleyi Hazal'ın omzundan ittirirken. Hazal ters bakışlarını Berk'e çevirdi.
"Senin bu ikizin ne ayak?"
Berk çatık kaşlarıyla konuşan Bora ve Beliz'e bakarken konuştu. "Bilmiyorum." dediğinde Hazal'a döndü. "Akşam Tozluyaka'dayız." dediğinde Hazal kaşlarını çatmış tam dudaklarını aralamıştı ki Çağrı hızla konuştu.
"Tozluyaka Alilerin mahallesi. Festival varmış. Kulak misafiri olduk. Ve gitmek istiyoruz. Özellikle de Berk." dedi kolunu Berk'e atarken. Hazal kaşlarını çattı. Berk'e bakarken sordu.
"Neden?"
"Çünkü sevgilisi gidiyor." diyen Çağrı sırıttı.
Berk kaşları çatıkken gözlerini masadan ayırmadan konuştu. "Biz ayrıldık."
Ege, Çağrı ve Hazal aynı anda sordu. "Ne!?"
Berk bıkkın bakışlarını masadan kaldırırken karşıda konuşan Cemre ve Aren'e kaydı gözleri. Gülerek Aren'e bir şeyler anlatan Cemre'nin üzerinde gezindi bakışları.
"Bitirdik işte."
"Nasıl ya?" diyen Çağrı önüne döndü. "Tozluyaka'ya gitmiyor muyuz o zaman?"
"Gidiyoruz." diyen Berk'in sesi kendinden emindi. Bakışlarını Cemre'nin okula girmesiyle arkadaşlarına çevirdi. "Cemre beni istese de unutamaz ama yanındaki o herife hiç güvenmiyorum."
Hazal'ın sinirli bakışları Bora ve Beliz'in üstündeyken Çağrı ise bakışlarını onun üzerinde gezdirdi.
Akşam festival hazırlıkları bitmişti. Ali yolda sağa sola bakınan Cemre'yi gördü ve gülümseyerek yanına gitti.
"Burdayız!" diye seslendiğinde Cemre irkilerek oraya döndü. Ali ona gülerken konuştu. "Pardon korkuttum mu?"
"Biraz." diyen Cemre iki parmağının arasında küçük bir aralık bırakmış gösteriyordu.
Ali onun bu haline gülerken onu baştan aşağı süzdü.
"Çok güzel olmuşsun." dediğinde Cemre başta afallasa da gülümseyerek cevap verdi.
"Teşekkürler."
Masalara geçtiklerinde Zeyno Cemre'ye ters ters bakarken Arap gülümseyerek Cemre'ye doğru döndü.
"Hoşgeldin Cemre." dediğinde Cemre yüzündeki samimi gülümsemeyle cevap verdi.
"Hoşbuldum."
Arap Zeyno'yu dürtlerken Zeyno yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi ve zar zor "Hoşgeldin." dedi. Cemre aynı samimiyetle ona cevap verdikten sonra diğer masada oturan Vefa'ya döndü.
"Vefa niye uzakta oturuyor."
Ali'nin yüzü düşerken konuştu. "Aramız bozuk biraz."
Cemre başını sallarken etrafa bakındı. "Ne kadar güzel olmuş buralar." dedi. Etrafa bakınırken gözüne yoldan oraya doğru yönelen Hazal, Çağrı, Ege ve Berk ilişti. Yüzü düşerken Ali'ye döndü.
"Berkleri de mi davet ettiniz? Bu kadar samimi olduğunuzu bilmiyordum." Ali şaşkınlıkla o tarafa dönerken cevap vermesine fırsat bırakmadan ekledi Cemre. Sesi bozulmuş gibi çıkıyordu. "Gerçi beni çağırdıysan onları noye çağırmayasın değil mi?"
Ali çatık kaşlarıyla Arap ve Zeyno'ya dönerken konuştu. "Siz mi davet ettiniz lan?"
"Delirdin herhalde." diyen Zeyno sert çıkışmıştı. Arap başını sallayarak ekledi.
"Al benden de o kadar."
Ali'nin sert bakışları yan masada babasıyla oturan Vefa'ya dönerken derin bir nefes aldı ve hızla onun yanına gitti.
Vefa'ya seslendi. "Bi konuşalım mı?"
Vefa şaşkınlıkla ona dönerken barışmak istediğini düşündü ve başını salladı. "Konuşalım."
Kenara geçtiklerinde Cemre'nin oturduğu masaya geçen Berklerin üzerinde gezdi Ali'nin bakışları.
Vefa Ali'ye döndü. "Ne oldu barışmaya mı geldin?" diye sordu hafif bir gülümsemeyle.
Ali derin bir nefes aldı. "Vefa sen mi çağırdın Berkleri?"
Vefa’nın yüzündeki ifade bir anda ciddileşti. "Ne diyorsun oğlum? Ne işim olur onlarla?"
Ali dişlerini sıkarak gözlerini kısarken Berk ve Cemre’nin oturduğu masaya baktı. Cemre göz ucuyla Berk’i izliyor Berk ise boş bir ifadeyle etrafına bakınıyordu.
Vefa başını iki yana salladı. "Berk niye burada biliyor musun? Çünkü Cemre burada." dedi ve gözleri öfkeyle Ali ile buluştu. "Sana Cemre ve Berk'in birbirine aşık olduğunu söylemiştim dimi Ali. Tehlikeli sularda yüzüyorsun."
Ali'nin yüzü sinirle seğridi.
"Sorun çıkarmayacağım ama Cemre'yi sıkboğaz ederse,gözünün yaşına bakmam."
O sırada yanlarına gelen Zeyno Ali'ye sinirle çıkıştı. "Sen kim oluyorsun Ali? Cemre'nin kimi oluyorsun da Berk ile aralarındaki bu şeye karışıyorsun?" Ali onu duymazdan gelirken Vefa Ali'ye doğru konuştu.
"Tamam tamam. Ama bu akşam kavga çıkarsa ben karışmam."
Ali sinirli yüz ifadesiyle mırıldandı. "Sen zaten hiç karışmazsın."
Berk göz ucuyla Cemre'yi izlerken Çağrı Ege ve Hazal kendi aralarında konuşuyordu.
"Bu festival olayı sandığımdan daha iyiymiş." dedi Ege etrafına bakınarak.
Hazal kollarını kavuşturdu. "Bana sorarsanız fazla kalmayalım. Ortam pek güvenilir gelmedi."
Çağrı ona göz kırptı. "Aaa prenses mahalle ortamını beğenmedi mi? Yoksa Bora yok diye mi?"
Hazal ona ters bir bakış attı. "Senin kadar rahat olamam Çağrı."
Berk onların konuşmalarına çok dahil olmadan, gözlerini Cemre'nin üzerinde gezdiriyordu.
Haklısın, daha yüzeysel gidelim. Beliz en son Bora’yla kahve içmeye gitmişti, ama o sahneden sonra görünmedi. Onu da tekrar devreye sokabiliriz.
Masaya Ali geldiğinde Cemre'nin yanına oturdu. Berk sinirle tam kalkıp Ali'ye yönelmek üzereydi ki Beliz onu kolundan tutup yanına oturdu.
"Sen nerden çıktın kızım?"
"Babam geliyormuş. Ne alaka bende bilmiyorum. Beni de getirdi." dediğinde Berk sinirli bakışlarını geri Cemre ve Ali'ye çevirdi.
Hazal hemen yanına sokuldu. "Ne oldu eski sevgili keyifler yerinde mi?" diye sordu alaycı bir sesle.
Berk ona ters ters bakarken Çağrı sırıttı. "Berk’ciğim kıskançlık hiç yakışmıyor."
Berk cevap vermedi gözlerini Cemre’den ayırmadan iç geçirdi.
O sırada masadaki Arap heyecanla ayağa kalktı ve onlara doğru gelen Duru'ya bakıp gülümsedi.
Duru'nun yanındaki Lavin'in gözleri bir süre Berk'in üzerinde gezinirken bakışlarında öfke vardı.
"Oo bunun devreler yanmış." dedi Ege arkasına yaslanırken Arap'a doğru.
"Bro bakıyorum da ortama çabuk uyum sağladın." diyen Berk dudağının yanıyla güldü. Ona Ege'de gülerken Zeyno'ya döndü ve konuştu.
"Uyum sağlamak demeyelim empati yapmak diyelim."
Zeyno çatık kaşlarıyla ona doğru konuştu. "Bak oğlum sana bir empati yaparım şaşar kalırsın ha?"
Ege ellerini sallayarak konuştu. "Çok korktum ağır abi." dediğinde Çağrı ona gülerken Hazal göz devirdi.
Zeyno onu umursamaz bir ifade takınırken karşıya bakarak gülümsedi. Sonra Arap'a dönüp heyecanla konuştu. "Derya Teyze dilek fenerlerimizi getiriyor."
Çağrı bunu duyunca kaşlarını çattı. "Dilek feneri mi uçuruyosunuz?"
Yanlarına gelen Derya cevap verdi. "Dilek feneri uçuracaksınız. Size de birer fener getirdim." dedi ve boş sandalyeye oturdu. Ege göz devirirken Derya onlara doğru konuştu. "Ben Ali'nin annesiyim. Oğlum tanıştırmayacak mısın arkadaşlarınla beni?"
Ali sıkıntılı bir nefes verirken başını salladı ve yanında oturan Cemre'yi gösterdi. "Bu Cemre anne." dediğinde Cemre Derya'ya doğru gülümsedi.
Derya'da ona gülümserken konuştu. "Ay ne güzelsin sen."
"Teşekkür ederim." dedi Cemre.
"Bu Beliz." dedi ve annesine baktı. Açıklama yapmak ister gibi devam etti. "Beliz Yağızoğlu. Kenan Yağızoğlu'nun kızı." Derya'nın gözleri Beliz'le birleşti. Ona hafif bir tebessüm etti. "Memnun oldum yavrum."
"Bende." diyen Beliz ona kocaman gülümsedi.
"Bu da Berk. Beliz'in ikizi." Derya'nın gözleri biraz da Berk'in üzerinde gezinirken Berk konuştu.
"Soyadımızı duyduktan sonra yüzünüz düştü." dedi ve ekledi. "Sizi de mi korkuttu?"
Derya tebessüm ederken başını iki yana salladı. "Yok oğlum. Sadec-"
"Açıklama yapma anne." diyen Ali gözlerini Derya'dan çevirip Berk'e döndü. "Bunun gibilere açıklama yapılmaz."
Masa bir anda gerilirken Berk'in alaycı gülümsemesi yüzüne yerleşti.
"Tabi siz dilek fenerlerinizi uçurun. Tadınızı kaçırmayalım." dediğinde bakışları Cemre'nin üzerinde gezindi.
Ali annesine dönerek diğerlerini de tanıttı.
"O zaman hepinizle tanıştığıma memnun oldum. Dilek fenerlerimizi uçuralım mı?"
"Evet!!" dedi Zeyno heyecanla ve ayağa kalktı.
Ege ona gülerken konuştu. "Senin dileklerin çok fazla galiba. Ağırlığından fener uçmazsa napacaksın?"
Zeyno onu umursamazken Derya'nın elindeki fenerlerden birini aldı. "Hadi Vefa!!" dediğinde yan masadaki Vefa onlara baktı.
Yanlarına geldiğinde kendi fenerini aldı ve Ali'nin gözlerine sinirle bakarken konuştu. "Ben bu sene babamla uçuracağım."
Ali konuştu. "Tamam oğlum. Bi tane Osman Amcayla uçur sonra bizimle de uçurursun."
"Yok. Gerek yok." dedi Vefa ve arkasını dönüp gitti.
Zeyno kaşları çatık bir şekilde Ali'ye döndü. "Ya her sene birlikte uçuruyorduk nasıl?"
Ali'nin gözleri düşüncelerle yere dönerken Cemre'nin sesiyle o tarafa döndü.
Elindeki feneri inceleyerek konuşuyordu. "Ben hiç uçurmadım ki?"
Berk onun yanına yönelirken konuştu. "Ben bir kaç kez şahit olmuştum. Öğreteyim mi?"
Cemre'nin gözleri tereddütle Berk'e dönerken Ali'nin arkadaşlarıyla ilgilendiğini gördü ve başını salladı.
Ege Çağrı'ya eğilerek konuştu. "Şimdi balonun ateşi aradaki buzları eritir."
Çağrı ona gülerken elindeki fenere baktı. Sonra da Hazal'a. "Ne dileyeceksin?"
Hazal dudağını büktü. "Bilmem? Sen?"
Çağrı ona gülümsedi. Seni. Demek istedi ama demedi. "Bilmem.." diye cevap verdi o da.
Umudumsun
Simsiyahken her yanım
Huzurumsun
Lavin herkesin fener bıraktığı yerde denize bakarak elindeki feneri tutuyordu. Arkasından gelen Vefa ona gülümsedi.
"Denize bakarak dilek tutmuyoruz." dediğinde Lavin ona dönerek güldü.
"Dileğim pek gerçek olabilecek gibi değil." dedi yüzündeki gülümsemeden hiçbir eksilme olmazken. Vefa sordu.
"Neymiş dileğin?"
"Yalnızlıktan kurtulmak." dedi Lavin gözlerini denize geri çevirirken.
Vefa etrafa bakındı. "Burda bir sürü insan var."
Lavin gülümsedi ve elini onun omzuna iki yere vururken konuştu. "Kalabalığın içinde yalnız olmaktan kurtulmak." diye düzeltti Lavin ve Vefa'nın yanından gitti. Bu kadar ağır bir cümleye rağmen hâlâ yüzünde bir gülümseme vardı. Ve gözlerinde hiç acı yoktu. Acısını çok iyi gizliyordu.
Vefa'nın Lavin'i her gördüğünde aklına gelen salondaki gördüğü yere serilmiş siyah saçlar ve kan izleri yine gözünün önünde belirdi. Gökyüzüne döndü.
Uçurumsun
Atlasam karanlığına
Adım unutulsun
Cemre balonu tutarken Berk balonu yakmaya çalışıyordu. Cemre göz devirerek konuştu.
"Keşke bilmediğini söyleseydin."
"Biliyorum." dedi Berk başını kaldırmadan. "Ne dileceyeksen olamayacak gibi." dedi ve gülerek başını kaldırdı Cemre'ye baktı. "Beni unutmayı mı dileyeceksin?"
Cemre bununla ağzının yanıyla gülerken Berk'in yüzündeki gülümseme büyüdü.
Evim ol
Kurtar beni
Sonum ol
Ege balona bakarken söylendi. "Ben ne dilesem ya. Her şeye sahibim zaten." dediğinde Hazal konuştu.
"Ailenin seni de dünya turuna götürmesini diyebilirsin." dediğinde Ege'nin yüzü düştü.
"Noldu?" dedi Hazal ona doğru eğilirken. "Dünya turundalar diye söyledim sende görmek istiyorsundur diye." dediğinde Ege başını salladı.
Çağrı Hazal'a döndü. "Hadi yakıyorum." dediğinde Hazal başını salladı. Çağrı feneri yakarken Hazal'ın yüzüne vuran ateşin ışığın ile gülümseyerek ona döndü.
"Dile bakalım."
Hazal gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. Feneri bırakırken gözlerini açtı.
Sonra Çağrı eline aldığı feneri yaktı ve gülümseyerek gözlerini gülümsedi. Artık beni görsün.
Feneri bıraktığında feneri Hazal'ın bıraktığı fenerin yanına doğru ilerledi. Gülümseyerek oraya baktılar.
Dilerim ki
Dilerim ki asla caymazsın benim olmaktan
Ege ve Beliz de fenerlerini bırakırken Cemre ve Berk'in yanına gittiler.
Cemre feneri elinde tutmuş dilek dilerken Ege sırıtarak sordu. "Yeni mi bırakıyosunuz?"
Cemre ona dönerek konuştu. "Bilmeyen biri biliyorum derse böyle olur."
Berk gülerken konuştu. "Dilek dilerken bile bana laf sokuyorsun." dediğinde Beliz onlara güldü.
Cemre önüne dönüp gözlerini kapatırken derin bir nefes aldı. Berk'le yollarımız her zamanki gibi birbirimize çıksın.
Dursun zaman
Kalsın yerim derinlerinde saklanan
Vefa feneri bırakmadan önce Alilere döndü. Gülerek aralarında bir şeyler konuşuyorlardı.
Sonra gözleri Hazal'a döndü. Gökyüzüne bakarak gülümsüyordu. Vefa da gülümsedi. Sonra gözlerini kapattı. Olacaksa olsun. Cesaretim de olsun.
Sönemezsin
İçimi yakan delip geçen
Ateş sensin
Ali Zeyno'nun fenerini yakarken Zeyno heyecanla Ali'ye baktı ve içinde yine onu diledi.
Feneri bırakırken ona gülümseyerek döndü. Ali gülerek ona bakarken konuştu. "Yine her seneki bi benim bilmediğim çocuğu mu diledin?"
Zeyno gülerken başını salladı.
Onlar ne bilsin?
Sana çıksa keşke her yolum
Hayalimsin
Arap onlara gülerken fenerini bıraktı.
Ali gülerek ona döndü. "Dupduru bir kız diledi." dediğinde Zeyno gülerek Arap'ın omzuna koydu elini. Sonra fenerini bırakırken Arap'a gülümseyen Duru'yu gösterdi.
"Galiba o da bi arap diledi." derken Ali ona kahkaha attı.
Arap ise Duru'da takılı kalmıştı.
Evim ol
Kurtar beni
Sonum ol
Ali sırıtarak Vefa'nın yanına gittiğinde ona kaşlarıyla Zeynoların yanını işaret etti. "Yürü beraber bırakalım bizim feneri." dediğinde Vefa kaşlarını kaldırdı.
"Bi an hiç çağırmayıp feneri üçünüz bırakacaksınız sandım." dediğinde Ali gülerken onun omuzlarına kolunu attı ve Zeynoların yanına gittiler.
"Sonunda barıştı favori çiftim." diyen Arap gülerek onlara baktı.
"Hadi tutun da." diyen Zeyno heyecanlıydı. Hepsi birlikte tutarken birbirlerine baktılar.
Allah'ım sen bizi ayrı düşürme.
Hepsi aynı şeyi dilerken feneri bıraktılar.
Dilerim ki
Dilerim ki asla caymazsın benim olmaktan
Dursun zaman
Kalsın yerim derinlerinde saklanan
Berk kendi fenerini de yakarken gülümseyerek Cemre'ye baktı.
"Ucundan tutar mısın?" dediğinde Cemre sordu.
"Niye?"
"Karizmam bozuluyor iki yandan tutunca." dediğinde Cemre göz devirerek fenerin ucundan tuttu.
Berk gözlerini kapattı. Cemre.
Tek dileği buydu. Sanki diğer her şeyden ümidini kesmiş gibi. Gülümseyerek gözlerini açarken Cemre'ye baktı. Feneri bıraktıklarında Cemre'ye biraz yaklaştı ve parmağıyla feneri gösterdi.
"En parlak o." dedi ve yeni onlardan uzaklaşmaya başlayan feneri gösterdi. "O gerçek olucak." dediğinde Cemre gökyüzüne bakarken Berk ona döndü. Onu izledi.
Kaybolan bir ruh gibi
Kayıp gidersem de bul beni
Mahvolur da bitersem
Tut elimi
Masaya oturduklarında Ali Cemre'ye yaklaştı ve sordu. "Ne diledin?" Cemre'nin gözleri anlık olarak Berk'e kaysa da geri döndü Ali'ye ve gülerek cevap verdi.
"Söylersem gerçek olmaz." Ali'de ona gülerken bunu kesen arkadan gelen Çınar'ın sesiydi.
"A bensiz dilek mi dilediniz?"
Çağrı sıkıntılı bir nefes verirken ona döndü.
"Sen niye her yerden çıkıyorsun bölüm sonu canavarı gibi?"
Çınar ona gülerken konuştu. "Valla ben davetliyim." dedi ve Ali'ye döndü.
"Evet." dedi Ali başını sallarken.
"Ama eğlenmeye gelmedim." dedi Çınar sırıtırken.
Berk ayaklanırken onun üzerine yürüdü. "Oğlum bak başlama yine."
"Yok yok felaket tellali miyim ben?" dedi ve Lavin'in yanına oturdu.
Berk sinirle ona bakarken yerine geçti.
Berk sinirle yerine otururken, herkesin gözleri Çınar’ın üzerinde gezindi. Lavin kaşlarını çatarak ona döndü.
“Ne demek eğlenmeye gelmedin?”
Çınar hafifçe sırıttı.
“Bunu sonra anlatacağım. Ama şimdilik geceyi mahvetmemek için susuyorum.”
Tam o anda deniz kenarındaki dilek fenerlerinin süzüldüğü gökyüzünde bir fener hızla aşağıya doğru düşmeye başladı.
Çınar ayağa kalktı. Üzerine doğru gelen Ali’yle göz göze geldi.
“Konuş Çınar. Ne diyeceksen de." dedi Ali.
"Lavin." dedi Çınar Lavin'e bakarken. "Annen trafik kazasında ölmedi." dedi ve gülümsedi. "Bu kadarını bilsen yeter."
Vefa'nın vücudu kasılırken korkuyla kaşlarını kaldıran Lavin'e döndü.
Denizdeki fener söndü.
3. BÖLÜM SONU
Yorumlar
Yorum Gönder