bazı şeyler hiç başlamadan da bitebilir
''deli ruh hâli bazen iyi gelir ama biz çok abarttık"
Yazar'dan
1 Hafta Sonra
''Hadi ablacım bekleme yapma otobüs kalkıyor!''
Beliz Berk'in aşağıdan bağıran sesini duyup zaten şekillendirdiği saçlarıyla aynanın karşısında biraz daha oynadıktan sonra odasından çıktı ve merdivenlere yöneldi.
''Yettin artık ya. Söylenmeden beklesen patlar mısın?''
''Evet efendim patlarım. Okulumu özledim ben ya!'' dediğinde Beliz kaşlarını kaldırıp Berk'i baştan aşağı süzdü.
''Okulu mu içindeki insanları mı?'' dedikten sonra sahte bir öksürük yaptı ve ekledi. ''İnsanı mı?''
''Beliz'in boş yapma saati de geldiyse gidebiliriz artık.'' diyen Berk spor kıyafetlerini koyduğu çantayı koluna taktı.
''Geçen telefonunun ekranında açık bıraktığın fotoğrafı unutmadım. Salaksın.'' dediğinde Berk kaşlarını çattı ve konuştu.
''Kaşınıyor musun sen?''
''Kaşınıyorum napcaksın?'' diyen Beliz sırıttı.
Berk yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ve kaşlarını kaldırırken elini Beliz'in saçlarının arasına götürüp karıştırdı. ''Bunu sen istedin.''
''Ya Berk!!'' Beliz Berk'e döndüğünde Berk onun bu halini görmesiyle kahkaha atmaya başladı. ''Senden nefret ediyorum yaa!'' diyen Beliz boy aynasının karşısına geçti ve saçlarını yukardan topladı.
''Bende sana bayılmıyorum.'' dediğinde kapıda bekleyen Metin'e döndü. ''Ne kadar utanmaz görüyor musun abi seni bekletip duruyor.''
Beliz bağladığı saçını sıktırırken Metin'e bakarak konuştu. ''Abi enerji patlaması yaşıyor galiba arkadaş.'' dediğinde Metin gülerek konuştu.
''Alçısını sabah yedide çıkarttırıp arabada da dans etmeye başladı anında.'' dediğinde Beliz gülerken kaşlarını kaldırdı.
''Fazla kudurma doktorun dediği gibi tam kaynamamış sargını al yanına.'' dediğinde Berk sırıttı.
''Aldım merak etme tatlım.'' derken yanağından makas aldı.
''Hadi gidelim.'' diyen Beliz önden giderken Berk Metin'in yanına geldi ve sordu.
''Abi senin haberin var mı benim arabadan?''
Metin başını iki yana salladı. ''Ege Bey'e kaç defa sordum ama cevap vermedi Berk Bey.'' dediğinde Berk başını salladı.
***
"Ne sen unuttun ne ben unuttum...aldatma kendini geeell...yanıyor içim eriyor içim eskisinden de beteer..gel gel sarışınım geell.."
Bora kaşlarını çatıp gözlerini açtı. Gelen sesle yüzünü buruşturdu.
"Ben sana aşığım geel.."
Yorganı hızla üstünden atarken kapıdan çıktı ve hızla Cemre'nin odasına girdi. Makyaj masasının önünde saçlarını yaparken şarkıyı son ses açmış söyleyen Cemre'ye çatık kaşları ve uykulu gözleriyle baktı.
"Alooo!"
Cemre onu duymuyordu.
"Gel gel gün ışığım gel gel çok karışığım gel...Bir ateş ki alev alev yanar içimde...Saçının kokusu kaldı ellerimd-"
Bora yatağın üzerindeki hoparlörü kapattığında Cemre oluşan sessizlikle o tarafa döndü.
"İyi misin Cemre?"
"Süperim! Sen?" diyen Cemre gülümseyerek önüne döndü.
"Sayende berbat." dediğinde Cemre kaşlarını çattı ve ona döndü.
"Aa neden?"
''Şu sesle uyanan biri ne kadar iyi olabilir?''
Cemre ayağa kalkıp onun yanına gitti ve iki eliyle yanaklarını sıktırırken konuştu. ''Bu sabah ayrı tatlısın.''
Bora gözlerini devirirken konuştu. ''Bu sabahki bu neşenin sevgi doluluğunun sebebi Berk'in okula dönüşü mü?''
''Nerden bildin ya.'' diyen Cemre sırıtarak çantasını koluna attı ve Bora'ya döndü. ''Hadi hazırlan ben de kahveni hazırlıyım.''
Bora sırıttı. ''Biliyorsun kalbimi tam on ikiden vurmayı.''
***
Okula geldiklerinde Cemre bahçedeki bankta oturan Beliz ve Berk'e doğru ilerlemeye başlarken Bora arkadan gelen Aren'i bekledi.
''Günaydın prenses.''
''Günaydıın.'' diyen Aren'in sesi neşeliydi.
''Hazır mısın turnuvaya?''
Aren heyecanla başını salladı. ''Hemde nasııl!!'' dedi ve kolunu kıvırıp kaslarını gösteriyormuş gibi yaptı. ''Bizdee.''
"Hadi bakalım." diyen Bora kolunu Aren'in omzuna attı ve Cemre'nin arkasından ilerlemeye başladılar.
Cemre bankın yanına gelince gülümseyerek Berk'e baktı ve konuştu. "Günaydın." Berk başını ona çevirdi ve gülümsedi.
"Günaydın."
"Nasılsın?"
Berk başını yana yatırırken Cemre'nin aklına bir şey gelmesini bekliyormuş gibiydi. Ama Cemre'nin aklı bir karış havadaydı. Berk konuştu.
"Ben bu soruyu hiç sevmem." dediğinde Cemre başını salladı.
"Biliyorum."
Aralarındaki anlamsız sohbete eşlik eden Cemre'nin yüzündeki gülümsemeyle dışardan komik gözüküyorlardı. Berk'in yanında oturan Beliz sinirli bakışlarıyla bir Berk'e bir Cemre'ye bakarken yanlarına Aren ve Bora geldi.
"Günaydın gençler!" diyen Bora'nın ardından Aren'de konuştu.
"Günaydın."
Beliz sinirli suratıyla konuştu. "Günaydınlaşma faslını bitirebilir miyiz artık."
Berk ona dönerken güldü. "Bazılarına gün aymamış olabilir de." dedi diğerlerine kafasıyla Beliz'i işaret ederken.
"Gelmiiş gönlümüün efendiisiii!" arkalarından gelen bağırışla hepsi şaşkınlıkla o tarafa döndü. Bu Çağrı'dan başkası değildi.
Berk kahkaha atmaya başlarken Çağrı onların yanına gelmişti.
"Oğlum napıyosun lan?" diyen Berk Çağrı'ya döndü.
Çağrı hızla ona sarılırken ''Tutamadım lan kendimi. Okul formasını üzerinde görünce heyecanlandım.'' dedi ve esnedi.
''Heyecandan uyuyamadın herhalde.''
''Yok ya.'' diyen Çağrı bir kez daha esnedi. ''Önder Hocam benden heyecanlı hatta hepimizden heyecanlı.''
Yanlarına gelen Ege spor çantasını yere fırlatırken Berk ile el çakıştılar. Ege Berk'i gösterirken ellerini iki yana açtı ve konuştu. ''Demişler ki öldü. Söyleyin kral geri döndü.''
''Abartmaya ne kadar bayılıyorsunuz ya.'' dedi Beliz gülerken. Sonra kollarını bankın kenarlarına doğru açan Berk'i gösterdi. ''Sonra kendini bir şey sanıyor biz uğraşıyoruz.''
''Babasının çiftliği gibi.'' dedi Çağrı. Sonra Ege'nin eklemesiyle güldü.
''Zaten babasının çiftliği.''
Çağrı ona dönerken işaret parmağını kaldırdı. ''Bi kere bozma beni gözünü seveyim bi kere.'' dediğinde Ege gülerken onun omzuna vurdu.
''Sen niye bu kadar uykulusun lan maç var kendine gel!'' dediğinde Çağrı gözlerini kapatıp açtı.
''Gece üçte uyandım.'' dediğinde Aren gülerken sordu.
''Neden?''
Çağrı ona dönerken bıkkın bir yüz ifadesiyle konuştu. ''Önder Hocam uyandırdı. Uyuyamamış kalk bi antrenman yapalım diye aşağıya sürükledi beni. Karşılıklı maç yaptık.'' Berk ona kahkaha attı. Ama Çağrı'nın ciddiyetini görünce sustu.
''Sen ciddi misin?'' dediğinde Çağrı gözlerini okşarken başını salladı.
''Sizce gece üçte kendi kendime kalkacak kadar deli miyim?'' dediğinde Bora ve Beliz aynı anda konuştular.
''Evet!!''
Çağrı onlara bakarken kaşlarını kaldırdı. ''Aaa.'' dedi gözlerini ikisinden çekmeden. ''Siz de yakışıyormuşsunuz.''
''Ooff.'' diyen Bora Çağrı'nın omzuna vurdu. ''Saçmalamaya başladın git ayıl da gel.''
Beliz bozulsa da yüzündeki gülümsemeyi korudu.
Aren Çağrı'ya döndü. ''Kantine gidiyorum ben gelmek istersen.'' dediğinde Çağrı başını salladı.
''Bi sütlü çay iyi gelirdi ama Ferit abi getirmiyor kantine.'' dediğinde Aren'le yürümeye başladılar.
Berklerin yanına gelen Hazal onların arkasından bakarken sordu. ''Nereye gidiyorlar.''
''Öpüşmeye.'' diyen Ege'ye döndü Hazal. ''Şaka.'' dedi Ege gülümseyerek. ''Radarların Aren'in üstünde hayırdır?'' dediğinde Hazal omuz silkti.
''Fazla samimisiniz sadece.'' dediğinde Bora kaşlarını çattı.
''E benle de fazla samimisiniz o zaman. Aynı gün tanıştık sonuçta.''
Hazal kaşlarını kaldırırken konuştu. ''E sen Cemre'yle kardeşsin.'' dediğinde Bora gülümseyerek konuştu.
''Aren'i de benim kardeşim olarak sayın o zaman.'' dedi.
''Sahi ne zamandır tanışıyordunuz siz?'' diyen Cemre Bora'ya döndü.
''İlkokuldan beri.'' dediğinde Hazal kaşlarını kaldırdı ve başını salladı.
''İlk maç hangisi?" diyen Beliz ellerini beline koymuştu.
''Valla Önder Hocam ne derse o.'' diyen Berk ellerini iki yana kaldırdı.
''Akşama kadar burdayız yani.'' diyen Ege derin bir nefes verdi.
O sırada yanlarına gelen Ali, Vefa, Zeyno ve Arap'a döndüler.
Berk'in yüzü düşerken gözleri Cemre ile kesişti ve gözlerine tekrar gölge düştü.
''Geçmiş olsun Berk.'' diyen Ali'ye döndü. Yutkundu. Başını sallarken cevap verdi.
''Sağol.''
''Eee.'' dedi Ege hala yanlarında dikilen Zeynolara bakarken. ''Beraber mi takılıcaz gün boyu az öteye gitmeyecek misiniz?''
''Noldu?'' dedi Zeyno sırıtırken. ''Rahatsız mı oldun aslan parçası.''
Ege ona gülerken başını salladı. ''Evet. Rahatsız oldum. Gidicek misin?''
Zeyno rahat bir yüz ifadesiyle konuştu. ''Rahatsız olan sensin. Gidebilirsin.''
Ali'nin sesiyle aralarındaki muhabbet kesildi. ''Cemre bi konuşabilir miyiz?''
Berk'in gözleri yavaşça Cemre'ye dönerken Cemre Ali'ye bakarken yutkundu.
İçinden Ali'ye hak verdi. O akşam onu öpmüş ondan sonra da her konuşmak istediğinde kaçmıştı. Başını salladı. ''Konuşalım.'' dediğinde Ali'nin peşinden gitti.
Berk kaşlarını kaldırırken gözlerindeki beklenti kayboldu. Yavaşça arkasına yaslandı.
Beni yordun, dayanıyordum
Kalbimdeki kırıklara
Onların arkasından bakarken yine aklında o gün belirdi.
"Noldu cevap veremedin?" diyen Berk sinirle gülümsedi. "Cemre hanım istesin Ali'ye saldırmayalım. Cemre hanım istesin Lavin'den uzak duralım. Cemre hanım istesin kendimi açıklamayalım. Hatta çabalamayalım bile. Sonra o isterse açıklayalım." dedi ve Cemre'ye yaklaşarak konuştu. "Ne olsun istersin sen Cemre?"
Cemre dudaklarını birbirine bastırırken kaşlarını kaldırdı. "İzle ve gör o zaman." dedi Cemre arkasını dönerken. Berk onu şaşkınlıkla izliyordu.
Cemre hızla Ali'ye yaklaştı ve onu kendine çekip dudaklarını birleştirdi
Tükeniyordum, sabrediyordum
Başka dudaklara dokunmana
''Dinliyorum.'' dedi Cemre kollarını önünde bağlarken.
''Asıl ben dinliyorum.'' dedi Ali gözlerini onun gözlerine kilitlerken.
''Saçmaladım.'' dedi Cemre çatık kaşlarının altındaki gözlerini Ali ile buluştururken. Ali'nin yüzüne alaycı bir gülümseme yerleşti.
''Saçmaladın mı?'' dediğinde Cemre başını salladı. ''Bu mu?'' diye ekledi Ali.
Cemre ile gözleri birleşti.
Beliz Berk'e dönerken konuştu. ''Bana karşı onu savunmana değdi mi?''
1 Hafta Önce
Yan tarafında hissettiği seslerle uyanan Cemre sandalyeden yavaşça kalkarken yan taraftaki Bora ve Beliz'i gördü.
''Hazal nerde?'' dedi Beliz sinirle.
Bora ona dönerken Berk'i işaret etti. ''Aşağıda konuşalım bence.''
***
''Bora ve Hazal seni buradan uzaklaştırmak için böyle bir yalan söylediler. Siz gittikten sonra da Hazal da gitti.'' diyen Cemre ekledi. ''Beliz ben Berk'i çok merak ediyordum başka çaremiz yoktu. Sen bilsen bırakmazdın beni burda.''
Beliz'in hayal kırıklığı dolu bakışları Bora'yı buldu. ''Sen benimle dondurma yemeye bu yüzden mi çıktın?'' dediğinde Bora mahçup bir şekilde başını salladı. Beliz yutkunurken içinde bir şeyler kırıldı.
Cemre'ye döndü. ''Hani dedin ya.'' dedi ve sesini güçlendirerek devam etti. ''Sen bilsen bırakmazdın beni burda diye. Haklısın. Bırakmazdım.. Çünkü Berk az kalsın senin yüzünd-''
Merdivenlerden inen Berk'in sesiyle sözü kesildi.
''Beliz büyütme.'' diyen Berk'in sesi yorgundu.
Beliz kaşları çatıkken ona döndü. ''Ne büyütme ya.'' dediğinde Berk Cemre'ye döndü.
''Teşekkür ederim. İyi geceler.'' dediğinde Cemre ona gülümseyerek ''İyi geceler'' diye karşılık verirken Bora ile kapıdan çıkıp gittiler.
Berk başını iki yana sallarken Beliz'in bakışları üzerindeydi.
Zorlanıyordum, düşlüyordum seni
Beni sevmişsin gibi
Okula gelen Lavin Berklerin yanına geldiğinde ''Günaydın'' dedi ancak herkes ona cevap verirken Berk'in vermemesi dikkatini çekti ve gözleri Berk'in hayal kırıklığı dolu bakışlarını takip etti. Kenarda konuşan Ali ve Cemre'yi görünce başını geri Berk'e çevirdi.
Duygularının önüne koca bir duvar örüldü.
Kalbinde birileri var
Olsun be geriye bi bak
Önder Hocanın Ali'yi çağırmasıyla orada tek başına kalan Cemre Berklere döndü. Gözleri Berk'in gözleriyle birleşti. Ancak Berk hızla gözlerini ondan ayırdı.
Dön o akşama
Ağlarken öpüştüğümüz
Cemre o tarafa yönelirken Berk ayağa kalktı ve spor çantasını da alarak ona arkasını dönerken Cemre Berk'in kolundan yakaladı.
Gözleri birleşirken bahçedeki herkesin dikkati onlardaydı.
''Bi oturup konuşalım mı?''
Berk başını iki yana sallarken konuştu. ''Kalbini kırarım.''
Cemre'nin eli gevşerken Berk yanından hızla uzaklaştı. Cemre gözlerini öfkeyle kapattı.
Bu şehrin havası bozuk
Burnumda kötü kokusu
Berk okula girdiğinde kenarda konuşan Ali ve Önder'in yanına gitti. ''Noluyor hocam maçla mı ilgili?'' dediğinde gözleri Ali'nin üzerinde gezindi. ''Öyleyse takım başkanı benim de bilgim olsun.''
''Evet Berk maçla ilgili ancak bu maçı Ali yöneticek. Kendi içinizde organize olacaksınız. Sen kaçırdın çoğu antrenmanı o yüzden bu görevi Ali'ye verdik bu maça özel.'' diyen Önderle sinirle kaşlarını çattı Berk.
''Hocam ben bu takımın başında iki yıldır varım ve iki yıldır sıralamadayız farkında mısınız? Antrenmanlarda olmamam neyi değiştirir?''
Önder derin bir nefes verirken elini onun omzuna koydu. ''Üzgünüm ama benim elimde olan bir şey değil.''
''Kimin elinde olan bir şey?''
''Babanın.''
Aldığı cevapla başını salladı Berk. Gözleri yüzünde neredeyse zafer gülümsemesi olan Ali'yi buldu. Eli yumruk halini alırken hızla oradan uzaklaştı.
Gidişlerin
Boynuna yasla beni
Kantindeki masada oturan Çağrı siparişleri vermeye giden ama bir türlü gelemeyen Aren'e bakınıyordu ki kantinin tezgahının arkasından elinde tepsiyle çıktığını gördü.
Masaya gelen Aren'e sırıtarak konuştu. ''Kahveyi sen mi yaptın naptın?'' dediğinde Aren güldü.
''Kahveyi değil ama.'' tepsideki Çağrı'nın bardağını Çağrı'ya uzattı gülümseyerek. ''Sütlü çayını ben yaptım.'' dediğinde Çağrı'nın kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı.
Aren'in uzattığı bardağa bakarken yüzüne bir tebessüm yerleşti. ''Sen naptın ya?'' dediğinde Aren karşısındaki sandalyeye oturdu ve kahvesinden bir yudum aldı.
''Çok bir şey yapmadım canım. Biraz süt kaynattım işte. Çay varmış zaten. Ayrıca Ferit abi bu kolaymış dedi ve artık sütlü çay da yapacağını söyledi.'' dediğinde Çağrı'nın gülümsemesi büyüdü. Gözleri Aren'in üstünde kalırken duraksadı.
''Teşekkür ederim.'' dedi ve bu düşünceli halinden çıkarak kaşlarını kaldırdı. ''Bakalım beğenecek miyim?''
Aren gülerken çayı içen Çağrı'yı izledi. Bardağı ağzından çeken Çağrı hayretle konuştu. ''Oha bu içtiğim en güzel sütlü çay listesinde üçüncü falan.'' dediğinde Aren güldü.
''Okul kantininin katkılarıyla Aren Dilmen sunar.'' dediğinde kollarını iki yana açtı ve eğilerek selam veriyormuş gibi yaparken Çağrı ona güldü.
Önder'in sesiyle ona döndüler. ''Aren.'' Aren o tarafa bakarken konuştu.
''Efendim hocam.''
''Voleybol takımının başkanı olur musun? Bora önceki okulda kaptan olduğunu falan söylemişti hatta sahaya girdiği an rakip titrer falan demişti.'' dediğinde Aren gülümsedi
''Olurum hocam da..'' dedi ve etrafa bakındı. ''Lavin daha tecrübeli benden. Kurs deneyimleri falan da var.'' dediğinde Önder gülümsedi.
''Onun yanından geliyorum zaten. O da takım başkanlığı yapamayacağını söyleyince benimde aklıma senin daha önce takım başkanlığı yaptığın geldi.'' dediğinde Aren gülümsedi.
''Olur hocam.''
''Tamamdır o zaman.'' diyen Önder Çağrı ile ikisine baktı. ''Toplayın enerjileri karşı okul gelene kadar.'' diyerek yanlarından ayrıldı.
Yanlarına gelen Ege sırıtarak Çağrı'nın yanına oturdu. "Gençler size kötü bir haberim var." dediğinde Çağrı ve Aren'e baktı. Çağrı ve Aren'de ona bakıyordu. Bu sessizlik fazla uzayınca Aren konuştu.
"Söylesene gözlerinden mi anlamamızı bekliyorsun?"
"Siz napıyordunuz burda?" dedi Ege sırıtarak imayla. "Ben baş başa date'inizi bozdum kalkıyorum." dediğinde Çağrı gülerken kalkmak üzere olan Ege'nin kolundan tuttu.
"Ege'cim canım arkadaşım şaka işini fazla abartıyorsun şu ara." dedi ve ekledi. "Bak." dedi önündeki bardağı Ege'nin önüne iterken. "Ne var burda."
Ege şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. "Sütlü çay." dedi hayretle. "Nerden buldun lan?"
"Aren yaptı." dedi Çağrı Aren'i gösterirken. "Ferit abi de karar vermiş artık sütlü çay yapmaya." dediğinde Ege gülümseyerek kaşlarını kaldırdı.
"Vay bee." dedi Aren'e dönerken. "Helal kızım bizim iki yıldır söyleye söyleye yaptıramadığımız şeyi bir günde yaptırdın." derken elini yumruk şekline getirip Aren'e uzattı.
Aren onun eline bakarken anlamsız bakışlarıyla Çağrı'ya döndü.
"Yumruğunu birleştirmen gerekiyor." diyen Çağrı'yla başını sallayarak yumruğunu Ege'yle birleştirdi.
"Dur kaldıysa sana da alıp geliyim." diyen Aren ayağa kalktı ve tezgaha doğru ilerledi.
"Oğlum bu kız sana baya yanık he." diyen Ege Çağrı'yı dirseğiyle dürtükledi.
"Ne alakası var oğlum."
"E sütlü çay." dedi Ege sırıtarak.
"Ne alaka?"
"Sen salak mısın bro?" dedi ve tezgahın önündeki Aren'i gösterdi. "Kız senin sütlü çay sevdiğini aklınfa tutmuş bir de kantin mutfağına girip senin için sütlü çay yapmış." dediğinde Çağrı ona döndü.
"Bunu arkadaşın için de yapmaz mısın?" dediğinde Ege de Çağrı'ya döndü.
"Yapar mısın?" dedi ve ekledi. "Mesela Hazal yaptı mı bunca yıl?"
"Oğlum ne alaka?"
Ege onlara doğru gelen Aren'e gülümsedi ve Çağrı'ya cevap verdi. "Anlamayı reddediyorsun."
"Senin kötü haberin neydi?" dedi Aren Ege'ye elindeki bardağı uzatırken.
Ege gülümsedi. "İlk iki derse giricekmişiz. Bi de Berk ve Ali gerildi yine."
"Güzel,” dedi Çağrı sandalyesinde geriye yaslanarak. “O zaman enerjimizi toplayalım. Berk ve Ali kapışır gibi görünüyor. Biz de ortalığı toparlarız artık.”
Aren güldü. “Senin enerjin zaten yerinde sütlü çay dopingin oldu.”
Çağrı ona dönüp göz kırptı. “Sayende.”
Ege sırıtırken önüne döndü. "Evet sayende."
***
Derse girdiklerinde Cemre yan sırasındaki Berk'e döndü. Eline sarmaya çalıştığı sargı geri çözülen Berk oflayarak sargıyı geri sarmaya çalışırken sargı geri çözüldü.
Cemre ona doğru eğilirken fısıldadı. "Yardım edeyim."
Berk ona döndü. "Gerek yok."
"Ya sarayım işte saramıyorsun."
"İstemiyorum sarmanı."
"Berk inatlaşma benl-"
Hoca'nın onlara bağırmasıyla sargıyı çekiştiren Cemre ve Berk o tarafa dönerken tüm sınıfta onlara döndü.
"Cemre Berk neyi paylaşamıyorsunuz?"
Cemre sargının ucunu bırakırken Berk sargıyı sinirle kendine çekti. Cemre hocaya dönerken konuştu.
"Hocam arkadaşa yardım edeyim dedim ama kendisi izin vermedi." dediğinde Berk ona döndü.
"Üstüne vazife olmayan işlere karışma sende."
"Peki dersin ortasında böyle çocukça bir tartışmaya gerek var mı?” diye sordu hoca araya girerek.
Berk gözlerini devirdi. “Hocam ben Cemre’nin yardımına muhtaç değilim.”
Cemre alaycı bir şekilde sırıttı. “Evet çok belli oluyor.”
"Tamam uzatmayın ders işliyorum."
Hoca dersine geri dönerken Cemre Berk’in elindeki sargıya bir kez daha baktı ve kısık sesle konuştu. “Hâlâ düzgün saramadın.”
Berk gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. “Cemre sus.”
Ama Cemre’nin yüzünde zafer dolu bir gülümseme vardı.
Cemre dönüp dönüp Berk'e bakarken Berk yaklaşık on dakikadır sargıyı sarmaya çalışıyordu. Bir şey dememek için kendini zor tutuyordu. Sonunda içindeki inadı yenemeyip fısıldadı.
“Düzgün sarmıyorsun hâlâ.”
Berk cevap vermedi ama birkaç saniye sonra sargıyı Cemre’nin önüne koydu.
Cemre hafif bir gülümsemeyle sargıyı aldı ve hızlıca eline dolamaya başladı. Berk başını diğer tarafa çevirse de yüzünde beliren hafif gülümseme Cemre'nin dikkatinden kaçmadı.
"Sağol." diyerek önüne döndü Berk.
"Ne demeek." diyen Cemre gülümseyerek önüne dönerken aklına gelen fikirle önünden bir tane yapışkanlı postit aldı ve üzerine kalp çizdi. Sonra da postiti alnına yapıştırdı ve gülümseyerek Berk'e döndü.
"Pişt." dediğinde Berk ona döndü.
Cemre'yi görünce yüzüne bir gülümseme yayıldı ama bunu Cemre'den saklamak için alt dudağını ısırıp diğer tarafa çevirdi. Cemre bununla daha çok gülümserken alnındaki postiti çıkarıp Berk'in sırasına yapıştırdı ve önüne döndü.
Teneffüs zili çalarken sınıfa aceleyle Önder girdi. "Çocuklar hazılığa hadii." dediğinde Çınar hızla ayağa kalktı ve konuştu.
"Sonunda günün en sevdiğim saati yani rekabet." dediğinde Çağrı ona dönüp konuştu.
"Seni kaleye koymuyoruz geçen sefer boyumuzun ölçüsünü aldık." dediğinde Çınar sırıtarak ona döndü.
"O zaman seni direkt takıma almayalım Çağrı'cım." dediğinde Çağrı sinirle ona döndü. Ama Hazal'ın omzuna dokunuşuyla durdu.
"Tartışmanın zamanı mı sizce. Birazdan bir birlik olacaksınız." dediğinde Çınar sırıtarak Çağrı'ya bakmaya devam ederken konuştu.
"Haklısın Hazal." dedi ve Hazal'a döndü.
Çağrı sinirle bir nefes verirken Ege'nin onu kolundan çekiştirmesiyle peşinden gitmek zorunda kaldı.
Lavin Çınar'ın yanında durduğunda kollarını önünde bağladı. "Ee hazır mısın rekabete?" dediğinde Çınar gülümseyerek ona döndü.
"Her zaman." dedi ve Lavin'in renkli sportif sargısına baktı. "Yine uydurmuşsun kombinine." dediğinde Lavin gülümsedi.
"Eee bir kere yararlanıyoruz hakkını verelim." dediğinde Çınar ona gülerken kapıdaki Berk'in sesiyle o tarafa döndü.
"Hadi iniyoruuz."
Çınar başını sallarken Lavin'in gözlerine baktı. "Başarılar."
Lavin güldü. "Sana da."
Çınar Berk'in peşinden giderken Lavin'in yanına gelen Zeyno ona göz kırptı.
"Senin de gündemin hızlı değişiyor." dediğinde Lavin kaşlarını çatarak ona döndü.
"Nasıl?"
"E iki hafta önce falan Berk vardı gündeminde. Şimdi Çınar." diyen Zeyno'ya bir adım attı Lavin.
"Ne alakası var? Bir erkekle kız arkadaş olamaz mı geri kafalı mısın sen?" dediğinde Zeyno güldü.
"Sence bir erkekle kız arkadaş olamaz diyen biri miyim? Üç tane erkek arkadaşım var bi tane kız yok." dediğinde Lavin alt dudağını büzdü önce. Sonra kaşlarını kaldırdı ve konuştu.
"Bilmem. Belki de bakışların bazı şeyleri çok belli ediyordur." dedi imayla. Sonra da ekledi. "Ama ben cevabını vermiş olayım. Çınar'a karşı öyle bir yaklaşımımım yok. Belki rota değiştirmek istersin." dedi ve gülerek ekledi. "Pardon gündem değiştirmek diyecektim." diyip arkasını döndü ve gitti.
Zeyno arkasından sinirle bakakaldı.
Sahaya indiklerinde Önder onlara döndü. "İlk olarak futbol maçı yapılıyor." dediğinde Voleybol takımı tribünlere çıktı.
"Siz bir toplantı yapım karşı takım gelene kadar. Ben bi bakınıp geliyorum." dediğinde Ali başını salladı ve takıma döndü.
"Kaleci olurum diyen." dediğinde Zeyno elini kaldırdı. Ali onlara dönerek sordu. "Herkes okey mi?" dediğinde hepsi onaylar şekilde başlarını salladı.
Ali başını sallarken "Zeyno kaledesin." dedi ve bakındı. "Alaz yedeğe geçer misin?" dediğinde Alaz baş parmağını kaldırarak konuştu. "İkinci yarı girmek şartıyla."
"Tamamdır." diyen Ali diğerlerine döndü. "Ben, Berk, Çağrı, Ege, Çınar ve Bora sahadayız. Zeyno zaten kalede." dedi ve hepsine tek tek baktı. "Organize oluyoruz en yakınımızdakine pas veriyoruz." dediğinde Berk ofladı.
"Bildiğimiz şeyler işte." dediğinde Ali sırıttı.
"Uygularsın umarım bildiğin şeyleri." dedi. Karşı takım sahaya girerken Çınar yüzündeki alaycı gülümsemeyle konuştu.
"Çiğ çiğ yeriz lan biz bunları."
Karşılarındaki takımdan bir çocuğun takıma söylediği söz kulaklarına döndü.
"Oğlum takımda kız mı var?"
Ege kaşlarını çatmış bir şekilde onlara seslendi. "Evet var nolmuş?"
"Takıma yazık olmuş." diyen çocuk Ege'ye döndü.
"Kime yazık oldu görücez." diyen Ege önüne dönerken Zeyno sırıtarak konuştu.
"Şaşırtıcıydı ama sağol." dediğinde Ege gülerek cevap verdi.
"Bugün birlik oluyoruz."
"Hee." dedi Zeyno dizliğini dizine geçirirken. "Yarın yine kılıçlar çekilir diyorsun."
Ege ona gülerken cevap verdi. "Aynen öyle."
Elinde topu çeviren Ali Berk'e doğru döndü ve konuştu. “Hazır mısın kaptan?”
Berk başını kaldırıp ona baktı bakışlarında hâlâ bir meydan okuma vardı. “Hazırım. Sen hazır mısın?”
Ali gülümsedi. “Ben her zaman hazırım. Önder Hoca bana güveniyor takım da öyle."
Berk sinirle ona döndü. "Takım benim yalnız. Bunu unutma."
Ali omuz silkti. “Maç bitsin görürüz kimin takımıymış. Bir bakmışsın daimi kaptan benim."
Berk sinirle ona bir adım atacakken Ege kolundan tuttu. "Siz kendi aranızda gerilirseniz yeniliriz baştan söyleyeyim." dediğinde Berk bir adım geri giderken sahaya hakemle birlikte Önder'de girdi.
Çocukların yanına geldiğinde Alaz, Arap ve Vefa yedek koltuklarına geçtiler. "Evet çocuklar." dedi ve hepsinin üzerinde gezdirdi gözlerini Önder. "Bayadır çabalıyoruz hakkını verelim." dedi ve sahayı gösterdi. "Hadi bakalım!"
Sahaya geçtiklerinde düdük çaldı ve maç başladı.
Karşı takım hızlı bir atakla topu kaptı. Orta sahadan hızla ilerleyen uzun boylu bir çocuk topu sürerken Çınar’ın üstüne doğru koştu. Çınar kayarak müdahale etti ama hakem faul düdüğünü çaldı. “Lan ne faulü topa girdim!” diye itiraz etti Çınar.
Ama hakem oralı bile olmadı. Önder kenardan seslendi.
“Tamam sorun yok. Sakin ol Çınar kart yeme!”
"E dakika bir hocam daha ya." diyen Çınar sinirle yerine geçti.
"Tamam sorun yok oğlum." diyen Ege karşı takımı gösterdi başıyla.
Serbest vuruşu kullanmak için topun başına geçen karşı takımın oyuncusu topu doğrudan kaleye gönderdi. Zeyno havada süzülen topu izlerken bir an nefesini tuttu sonra tam zamanında zıplayıp yumruklarıyla topu uzaklaştırdı. Sahadan bir uğultu yükseldi. Ege dönüp Zeyno’ya başparmağını kaldırdı.
Zeyno sırıtarak baş parmağını kaldırdığında ayağındaki topu Bora'ya bir pasla gönderdi.
Topu kapan Bora hızlıca ileri koştu ve Berk’e pas attı. Berk topu göğsüyle kontrol edip Ali’ye baktı. Bir an tereddüt etti ama sonunda pası verdi. Ali topu alır almaz karşı defansı çalımlamaya başladı. Çevik adımlarla ilerlerken karşı takımın oyuncularından biri arkadan sert bir müdahaleyle onu yere indirdi.
Hakem düdüğü çaldığında Ali yerde dişlerini sıkarak yatıyordu. Berk koşarak yanına geldi. “Kalk lan numara yapma!” dedi ama Ali’nin yüzündeki acı ifadesini görünce sustu.
Önder kenardan sahaya doğru birkaç adım attı. “Ali iyi misin?” diye seslendi.
Ali zorlukla doğrulup başını salladı. “İyiyim hocam devam ederim.” Hakem faul veren tarafa sarı kart gösterirken Ali ayağındaki topu Çınar'a gönderdi. Çınar gözlerini kaleye dikerken derin bir nefes alıp verdi ve topa vurdu.
Top havada bir yay şeklinde ilerlerken karşı takımın kalesine girerken kaleci yere düştü.
Spor salonunda "Goooll!" diye bir bağırış duyuldu.
Devin ayağa kalkmış alkışlarken Çınar onu görüp gülümsedi.
"Helal bee!" diyen Zeyno sırıtarak konuştu. "Kime yazık oluyor?" dediğinde karşı takıma baktı.
Salonda anons duyuldu. "Durum 1-0. Yağızoğlu Koleji 1, Yükselen Koleji 0. Maç devam ediyor."
Duyulan düdük sesiyle top tekrar Ali'nin ayaklarındaydı. Ali Berk'e baktı ve gülümseyerek ona seslendi. "Berk. Sende." diyerek topu Berk'e gönderdiğinde
Berk topu alır almaz hızlandı. Diğer takım oyuncularını çalımlarıyla geçerken kalenin çarprazından sert bir vuruşla topu kaleye gönderdi.
Kaleci topa uzanamazken tribünlerden bir uğultu duyuluyordu. Berk sırıtarak Ali'ye döndü ve göz kırptı. Anons duyuldu.
"İlk yarı sonucu: Yağızoğlu Koleji 2, Yükselen Koleji 0."
Takımlar yedek kulübelerine otururken inen kızlar da onların yanına geldi.
"O neydi be gol üstüne gol." diyen Beliz sırıtarak onlara baktı.
"Kıpkırmızı oldular sinirden." diyen Aren sırıtarak karşı takımı işaret etti başıyla.
"Olurlar tabi." diyen Zeyno gülerek ekledi. "Yazıl olurmuş."
Ali ve Arap başka bir köşeye giderken Beliz Berk'in yanına oturdu. "Sen benim küçük Ronaldo'm musun sen?" derken Berk'in yanağını sıktırdı.
Arap Ali'ye döndü ve Cemre'yi göstererek sordu. "Söyledin mi rahatladın mı?" dediğinde Ali başını iki yana salladı.
"Söyleyemedim. Önder Hoca çağırdı. Şu maçı alalım söyleyeceğim. Geçicem karşısına ben senden hoşlanıyorum diyeceğim."
Arap o tarafa bakarken iç çekti. "Hayırlısı olsun kardeşim." dedi.
Yedek kulübesine gelen Önder'i görünce oraya gittiler.
"Çok iyi iş çıkardınız çocuklar." dediğinde herkes teşekkür ederken Önder devam etti. "İkinci yarı da aynı performansı bekliyorum."
Hazal Önder'e döndü. "Hocam karşı voleybol takımında üst üste 4 senedir şampiyonluk varmış." dediğinde Önder sırıttı ve Lavin ve Aren'i kollarının iki yanına alırken konuştu.
"Bizimde iki yeni voleybolcumuz var." dedi ve voleybol takımına baktı. "Güveniyorum size."
Hakem yerine geçerken kızlar tribünlere geri çıktı. Ali takıma döndü.
"Çınar sen çık Alaz girsin." dediğinde Çınar başını sallayarak yedeklere geçerken Alaz ısınma hareketlerini bırakıp sahaya girdi.
"Hadi bitirelim şu işi." dedi Ali takıma dönerken.
"Bitti say." dedi Çağrı rahat bir tavırla.
Düdük çaldı ve top karşı takımın oyuncusunun ayağında yanlarına kadar geldi. Çağrı oyuncunun önüne geçerken rahat bir bilek hareketiyle topu aldı ancak diğer takımdan başka bir oyuncu önüne geçti. Çağrı hızla topu çarprazındaki Ege'ye gönderirken Ege ayağına gelen topu hızla karşı takımın kalesinin yanındaki Alaz'a gönderdi. Alaz basit bir vuruşla topu karşı sahaya gönderirken kaleci bir zıplamayla topu tuttu ve kaşlarını kaldırarak gülümsedi.
"Bazen olmaz gençler."
Alaz sırıttı. "Merak etme biz oldururuz." dediğinde kaleci uzun bir vuruşla topu takım arkadaşına gönderdiğinde topu alan takım arkadaşı topu hızla kaleye gönderirken Zeyno yere düştü ve top kaleye girdi.
''Yağızoğlu Koleji 2, Yükselen Koleji 1''
''Oğlum önündeki adamdan topu alamıyor musun?'' diyen Alaz Bora'ya bağırdı.
''Ne saçmalıyosun oğlum alacak fırsat mı vardı?''
''Yaratsaydın fırsat.'' dedi Alaz ona sinirle.
Bora burnundan sinirle bir nefes verirken sırıttı. ''Atamadığın gölün sinirini bana yükleme beni de germe!''
Ali araya girerken konuştu. ''Tamam sakin. Maç daha bitmedi. Hadi.'' dediğinde Alaz ve Bora yerlerine geçerken düdük tekrar çaldı. Bora topun üzerine koşup topu karşı takımdan aldı ve Alaz'a gönderdi. Alaz ise sağlam bir vuruşla karşı takımın kalesine.
Salonda alkışlar ve uğultular yükselirken anons duyuldu. ''Ve kazanan 3 sene üst üste okuluna şampiyonluk getiren takım Yağızoğlu Koleji oluyor. 3-1'lik skorla.''
Çınar koşarak Alaz'a sarılırken Arap koşarak Ali'ye sarılırken bağırdı. ''Kaptanım be.''
Vefa'da gidip Zeyno'ya sarılırken Berk, Ege ve Çağrı birbirlerini tebrik ediyorlardı. Sonra Ali Berk'e dönerek göz kırptı.
''İyiydin kabul.'' dedi Berk onunla tokalaşırken. ''Ama benim kadar değil.'' Ali ona gülerken Berk'e koşarak sarılan Beliz ile dikkati Cemre'nin üzerine kaydı. Tam yanına gidecekti ki kolundan tutan Arap'la duraksadı.
''Şimdi değil.'' dedi Arap. ''Voleyboldan sonra.'' Ali başını sallarken soyunma odasına doğru ilerlediler.
''Kızlar siz ısının biz bi konuşma yapıp geliyoruz.'' diyen Önder erkeklerle beraber soyunma odasına gitti.
Önder'in karşısına dizildiklerinde Önder gülümseyerek onlara baktı. ''Hepiniz pırıl pırıl çocuklarsınız. Teşekkür ederim huzursuzluk ya da aksi bir durum çıkarmadığınız, birlik olduğunuz için.
Ege sırıtırken konuştu. ''Koç yapma ağlatıcaksın beni.'' Önder gülerken onun omzuna koydu elini.
''Hadi kızlara tezahürata. Onlar size çok güzel destek oldu aynı performansı sizden bekliyorum.'' dediğinde Ali sırıtarak konuştu.
''Şahsen Hazal kadar sesim çıkmaz. Bir ara ses telleri kopacak sandım.'' dediğinde hepsi gülerken Önder onlara seslendi.
''Hadi.''
Kızlar sahada toplanırken diğer takımın gelmesiyle Aren takımına döndü. ''Kızlar odağımız onlara kaymıyor bana dönün.'' dediğinde hepsi ona döndü.
''Lavin seni smaçöre alsam.''
Lavin omuzlarını silkeleyerek rahat bir ifadeyle konuştu. ''Bana farketmez her pozisyonda oynarım.''
''Güzel.'' diyen Aren Cemre'ye döndü. ''Diğer smaçör olur musun?'' dediğinde Cemre başını sallarken Hazal araya girdi. ''Ben de smaçör olabilirim.''
''Seni arkalara alıyorum biraz daha.'' dedi Aren parmağını dudağına götürüp etrafına bakınırken.
Hazal kaşlarını çattı. ''Sebep?''
''Kısasın çünkü canım önde oynatamam.'' diyen Aren'e sinirle çıkıştı Hazal.
''Ne alaka boyum kısa ama yükselebiliyorum.'' dediğinde Aren derin bir nefes verdi.
''Susar mısın plan yapmaya çalışıyorum.'' Hazal göz devirirken Aren Devin'e döndü.
''Sen de pasöre geç ön sizde.'' dediğinde ortaya da Devin geçti. Aren Beliz'e döndü.
''Sen sağ arka yani Cemre'nin arkası. Hazal sen de sol arka Lavin'in arkası.''
Hazal omuz silkti. ''Ben arkada oynayamam.''
Aren sakinliğini korumaya çalışarak başını salladığında Berk sırıtarak konuştu.
''Gerginlik ön safhaya çıkmaya başladı sanki kaybeder miyiz hocam?'' dedi Önder'e eğilirken. Önder omuzlarını silkelerken konuştu.
''Aren ve Lavin yürüyen tecrübe zaten hiç şüphemiz yok. Cemre.'' dedi Berk'e dönerken. ''Kaç senedir biliyoruz varını yoğunu koyar takıma.'' Berk başını salladı. ''Hazal ve Beliz de halleder.'' dedi ve Çınar'a döndü. ''Ancak Devin hakkında bir bilgim yok ama gözündeki hırs burdan okunuyor ne dersin abisi?''
Çınar kaşlarını kaldırıp indirirken konuştu. ''Hırsı varsa başarabileceği bir şeyler de vardır diyorum hocam.'' dediğinde Önder başını sallayarak kızlara döndü.
''Başarırlar.'' dedi kendinden emin bir şekilde. ''Güveniyorum.''
Zeyno sırıttı. ''Sahada ne güzel duruyolar maşallah.'' dediğinde Bora hayretle kaşlarını kaldırdı.
''Garip bir yorum.'' dediğinde Zeyno ona döndü.
''Kişisel meselelerimi böyle başarılarda geride bırakırım ve söz konusu kızlarsa..'' dediğinde Önder başını sallayarak onayladı.
Aren Devin'e döndü. ''Lavin'in arkasına geçer misin?'' dediğinde Devin başını salladı ve arkaya geçti. Aren Hazal'a döndü. Ortayı gösterirken konuştu.
''Geç.'' dediğinde Hazal öne geçti. Aren'de arkasına geçerken konuştu. ''Arkanı kolluyorum.'' dediğinde Hazal kendinden emin bir şekilde konuştu.
''Gerek kalmayacak.''
''Takımlar hazırsa başlayalım.'' diyen hakem Yağızoğlu Kolejinin takımına döndü. Aren baş parmağını kaldırdığı elini havaya kaldırırken bağırdı.
''Hazır!''
Hakem Yükselen Kolejine döndü. ''Hazır.'' sesi duyulduğunda düdük çaldı ve top Yükselen Koleji'ne verildi.
Top Yükselen Koleji’nin pasörüne ulaştığında herkes yerini aldı. Aren gözlerini kısıp rakip takımı analiz etti.
Pasör topu hızlıca sağ smaçöre açtığında Lavin ve Cemre aynı anda sıçradı. Lavin'in eli topa değdi ama tam blok yapamadı. Top Beliz'e doğru ilerledi.
Beliz hızlı bir hamleyle yana kaydı ve topu karşı sahaya yollamak yerine Devin’e pasladı. Devin topu Aren’e aktardı.
Aren önündeki Hazal’a göz kırptı. Ve topu ona gönderdi.
Hazal topa doğru hızla koştu. Zıpladığında sahadaki herkesin nefesi kesildi. Boyunun kısa olması etki etmiyordu yükselişi rakip bloğun üzerinden gökyüzüne uzanır gibiydi. Topu rakip sahaya sert bir şekilde indirdiğinde tribünden bir uğultu yükseldi.
Berk ayağa fırladı. “Hazal! Hazal! Hazal!'' herkesin ağzından Hazal'ın adı duyulurken Cemre Hazal’a dönüp elini havaya kaldırdı. Hazal da ona çakarken gülümsedi.
Rakip pasör bu kez topu köşe yerine ortaya attı. Devin hızla kayarak topun altına girdi ve pası Aren’e aktardı. Aren Lavin’e doğru bir bakış atıp yanıltma yaptı ama topu Cemre’ye yolladı.
Cemre topu smaçla vurmak yerine akıllıca bir plaseyle bloğun arkasına bıraktı. Rakip libero dengesini kaybedip yere kapaklandığında topta yerle buluştu.
''Cemre acımıyor.'' diyen Ege ellerini ağzının iki yanına götürerek bağırmaya başladı. ''Helal olsun Cemre!''
“2-0.'' diyen hakemle karşı takımın ters bakışları Yağızoğlu Koleji kızlarına döndü.
Skor 7-3 olduğunda Yağızoğlu Koleji üstünlüğünü koruyordu.
Rakip pasör bu kez ince bir taktikle topu köşeye yolladı. Cemre topu kurtarmak için hızla yana kaydı. Ayağı parkede hafifçe kaydı ve dengesini kaybederek sağ bileğinin üstüne düştü.
Ağzından çıkan acı dolu ses salonda yankılandı. ''Ah!''
Berk hızla saha kenarına kadar koştu. “Cemre!”
Cemre dişlerini sıkarak bileğini tutarken Aren hemen yanına çömeldi.
“Bileğin mi?” diye sordu Aren endişeyle.
Cemre başını sallayıp kalkmaya çalıştı ama ayağa bastığında yüzü acıyla buruştu.
Berk saha çizgisini umursamadan içeri adım attı. “Buz alabilir miyiz?'' diye bağırdı.
Hakem düdüğü çalıp oyunu durdurduğunda Cemre gözlerini sıkıca kapattı. ''İyiyim.'' derken bile yüzündeki acı okunuyordu. Ayağa kalkmaya çalışan Cemre çabasında başarısız oldu.
“Cemre saçmalama otur!” dedi Berk neredeyse öfkeyle. “Kendini zorlayıp daha kötü yapacaksın!”
Dizlerinin üstüne çöküp Cemre'ye baktı.
“Saçma sapan inat yapma. Duru yedekte.'' dedi onu rahatlatmak ister gibi.
Cemre bir an Berk’in gözlerine baktı. O tanıdık endişeyi görmek onu sevindirse de ayağındaki acıyla gülemedi.
“Devam edebilirim.”
Lavin kenardan kaşlarını çatıp seslendi. “Cemre, saçmalama! Bir maç için sakat kalmaya değer mi?”
Hakem Aren’e döndü. “Oyuncu değişikliği yapacak mısınız?”
Aren derin bir nefes aldı Cemre’nin inatçı bakışına baktı ve pes etti. “Cemre emin misin?”
Cemre yavaşça yanındaki Berk'in kolundan tutunurken ayağa kalktı. Berk'te ayağa kalkarken bakışları Cemre'nin üzerindeydi. Cemre bir kaç kez ayağının üstüne basıp geri kaldırdıktan sonra başını salladı. “Devam ediyorum.'' dediğinde Aren başını hakeme çevirdi ve konuştu.
''Yapmıyoruz.''
Berk dişlerini sıkarak geri çekildi. Endişeli bakışlarını Cemre'den çekerken tribünlere geri çıktı.
Aren gözlerini Cemre'ye dikti. “Ayağında acı hissettiğinde bana söyle.''
Cemre başını salladı gülümserken. ''Tamam.''
Hakem düdüğü bir kez daha çaldı. Servis rakip takıma geçti. Pasör topu köşeye gönderdi ama bu sefer Lavin hızla yükseldi. Smaç için havalandığında herkes nefesini tuttu.
Top rakip bloktan sekip saha çizgisinin tam içine düştü.
“Out!” diye bağıran rakip takım oyuncusu hakemin eli içeri işaret edince durakladı.
Lavin yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirip baş parmağını kaldırdığı elini aşağıya doğru çevirdi.
“İn.'' dediğinde karşı takımdaki kızın bakışları öfkeyle doldu.
Tribünlerden uğultular yükseldi. Çınar gülümseyerek ona bakarken konuştu. ''İnanılmaz.''
Önder de başını salladı. “Lavin sahada fırtına gibi.”
Skor 14-9 olmuştu. Yükselen Koleji toparlanmaya çalıştı. Rakip smaçör bu kez Hazal’ın köşesine doğru sert bir smaç yolladı.
Hazal “Bende” diyerek yükseldi. Ama top parmaklarının ucunu sıyırıp arkaya yöneldi.
Aren hızla öne gelirken ona seslendi.
“Bırak!”
Yere neredeyse paralel bir şekilde uzanarak topu parmaklarının ucuyla havaya kaldırdı. Top karşı takımın sahasına düşerken Aren'de yere düştü. Yüzüne bir gülümseme yerleşirken karşı takımın sahasında seken topa baktı.
Önündeki Hazal ona elini uzatırken gülümsemesi büyüdü ve hızla elini kavrayarak ayağa kalktı.
Bölüm Şarkısı2: Yeni Bir Şans
Kötü alışkanlıkları varsa kimin umurunda
Eninde sonunda hayat
İsteyince deneyince vazgeçince güzel
Devin topu havaya kaldırdı. Lavin yine köşeye kaydı ve muhteşem bir smaçla topu rakip savunmanın ortasına gömdü.
“16-9!”
Tribünlerde alkış sesleri yükseldi. Devin gülümseyerek Lavin'e bakarken Lavin'in de gülümsemesi büyüdü.
Gereksiz kıskançıkları varsa kimin umurunda
Eninde sonunda hayat
Tartışınca anlaşınca sarılınca güzel
Skor 24-16'ya geldiğinde herkes ayaktaydı. Son sayı için servisi Aren kullandı. Top fileyi yalayıp rakip sahaya düştü.
Rakip pasör, topu köşeye yollamaya çalıştı ama Lavin yine blokta devleşti. Top onların sahasına düştüğünde hakemin düdüğü zaferi ilan etti.
“25-16! Maçı Yağızoğlu Koleji kazandı!”
Kızların hepsi sevinçle birbirine sarılırken tribünlerde büyük ıslık sesleri ve alkışlar duyuldu.
Dayanamıyorum artık birileri bir şey yapsın
Neden ayrı kaldık? ona yaklaşmam lazım
Futbol takımıyla sahaya inen Önder hızları tebrik ederken Berk bileğine buz tutan Cemre'nin yanına ilerledi. ''İyi dayandın son ana kadar.'' dediğinde Cemre gülümseyerek kaşlarını havaya kaldırdı ve konuştu.
''Pes etmeyi sevmem.'' dedi ve Berk'in gözlerinin içine baktı. ''Hiç bir konuda.'' Berk bu sözle gülerken başını salladı.
Başkalarına kandık bize belki şans lazım
Dayanamıyorum artık birileri bir şey yapsın
Bora Beliz'in yanına geldi. ''Tebrikler.'' dediğinde Beliz şaşkınlıkla kaşlarını kaldırıp onunla tokalaşırken konuştu.
''Noldu Berk ve Cemre konuşabilsin diye mi geldin yanıma.''
Bora ona gülerken başını iki yana salladı. ''Bana tebrik edicek başka kimse kalmadı.'' dediğinde Beliz güldü.
''Sana da tebrikler.'' dediğinde Bora gülerek elini ondan çekti.
Benzer ilgi alanları yoksa kimin umurunda
Eninde sonunda hayat
Acısıyla tatlısıyla paylaşınca güzel
Aren'in yanına gelen Çağrı sırıtarak konuştu. ''Gerçekten rakibi sahada titrettin.'' dediğinde Aren ona kocaman gülerek döndü.
''Fena sayılmam.'' dediğinde Çağrı sırıtarak konuştu.
''Muhteşemdin.''
Aren Çağrı'nın gözlerine kilitlendi gülümserken.
Komik romantik yanları yoksa kimin umurunda
Eninde sonunda hayat
Öpüşünce sevişince hissedince güzel
Vefa sahaya inerken köşede oturmuş Bora ve Beliz'e ve Aren ve Çağrı'ya sinirle bakan Hazal'ı gördü.
Çağrı'nın aniden üstünden çekilen ilgisi onu bir boşluğa düşürürken üstüne Bora ve Beliz'in arasındaki yakınlaşmayla daha çok sinirlenen Hazal kendini bir köşeye çekmiş oturuyordu. Gözlerinde öfke vardı ama sanki dokunsalar ağlayacaktı.
Vefa onun yanına otururken konuştu. ''Tebrikler.'' dediğinde Hazal gözlerini ona çevirdi. Vefa'nın gözlerine bakarken içinden gelen anlık dürtüyle ve gözlerinin doluşuyla Vefa'ya kollarını sardı.
Vefa şokla donakalırken Hazal konuştu. ''Teşekkür ederim.''
Bu an Vefa'nın en mutlu anlarından biriydi.
Dayanamıyorum artık birileri bir şey yapsın
Neden ayrı kaldık? ona yaklaşmam lazım
Çınar Lavin'in yanına geldiğinde konuştu. ''Karşımda profesyonel bir voleybolcu varmış da haberim yokmuş.'' dediğinde Lavin gülerken sargısını kaldırdı.
''O şans getirdi.'' dediğinde ikisi de kıkırdadılar.
Başkalarına kandık bize belki şans lazım
Dayanamıyorum artık birileri bir şey yapsın
Yükselen duyuruyla Önder gururla çocuklara baktı.
''İki turnuvanın da şampiyonu olan Yağızoğlu Koleji'ni tebrik ediyoruz.'''
Soyunma odasından elindeki çantayla çıkan Cemre'yi bekleyen Ali koridorun köşesinde dikiliyordu. Merdivenlerden inen Berk tam Cemre'ye seslenecekti ki Ali Cemre'nin kolundan tuttu. Yerinde kalan Berk kaşlarını çatıp onları izlemeye başladı.
O sırada erkek soyunma odasından gelen Arap'ın sesi kulaklarına doldu. ''Ali Cemre'ye aşkını itiraf etmeye gitti.''
Berk elini yumruk şeklinde sıkarken oraya gözlerini dikti.
Cemre Ali'nin elinden kolunu çekerken çatık kaşlarıyla konuştu. ''Napıyorsun ya?''
''Sabah sana bir şey söyleyecektim Önder Hoca çağırmasaydı.'' diyen Ali Cemre'nin gözlerinin içine baktı.
''Söyle.'' dedi Cemre bıkkın bir sesle.
''Ben sana aşık oldum Cemre.''
Cemre başta afallasa da gözünün içine umutla bakan Ali'ye alayla gülerek konuştu. ''Sen...benden.'' dedi alaycı gülümsemesi büyürken. Ali başını salladı.
Bu sohbet Berk'in olduğu yerden Cemre Ali'nin hislerine karşılık veriyormuş gibi duruyordu. Geldiği merdivenlerden öfkeyle geri çıkan Berk onları almaya gelen arabanın yanında dikilip Beliz'i beklemeye devam etti. Hava kararmaya başlamıştı.
''Ali ben sana karşı bir şey hissetmiyorum.'' diyen Cemreyle Ali'nin yüzü düştü. ''Seni öptüm ama sinirliydim. Berk'e'' dedi ve yutkundu. ''O öpücüğün içinde bile Berk'e hissettiğim duygular vardı.'' dedi ve yutkundu. ''Yanlış bir şey farkındayım ama saçmaladığımı sabahta söylemiştim.'' dediğinde Ali başını salladı ağır hareketlerle. Yavaş adımlarla sırtını Cemre'ye döndü ve soyunma odasına girdi.
Cemre hızla merdivenlerden çıkarken kapıdaki arabaya yaslanmış Berk'i görerek rahatladı. Yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşirken kapıdan hızla çıktı.
''Akşam sana çok önemli bir sürp-'' neşeli sesini Berk'in sert sesi kesti.
''Cemre.'' dediğinde Cemre'nin yüzü düştü. Adını bu kadar sert bir tonlamayla duymaya alışık değildi. ''Olmuyor işte. Ben bıraktım kumdan kalelerimizi.'' Cemre'nin dolan gözleri Berk'in duygudan yoksun tutmaya çalıştığı gözleriyle birleşti. ''Sende bırak dalgalar alıp götürsün.''
Berk arkasını dönüp minibüse binerken minibüsün kapısı Cemre'nin yüzüne kapandı. Cemre'nin gözünden bir damla yaş süzülürken minibüsün içindeki Berk'in ifadesiz yüzüne inat gözünden yaşlar süzüldü. Cemre arkasını dönüp gitti.
9. BÖLÜM SONU
Yorumlar
Yorum Gönder