13.Bölüm: Toprak Yağmura
Tam o sırada Hazal bir şeye takıldı ve aniden yere kapaklandı. “Of ya! Neye takıldım ben?!” diye söylenirken Çağrı hızla onun yanına gitti ve onu kaldırırken elindeki telefonun flaşını düştüğü yere tuttu. Yanlarındaki Bora sırıtarak yere baktı ve konuştu.
''Yer çekimi fazla herhalde ormanda. Burda takılabileceğin bir şey yokta.'' dediğinde Hazal sinirli bakışlarını onun üzerine yöneltti.
''Sen sus be gerizekalı.'' dediğinde Çağrı bunu duyunca sırıttı. Bora gülerek omuz silkelerken yürümeye devam etti.
Cemre üzerindeki cekete sarılırken konuştu. ''Of ya keşke otobüsten montumu alsaydım.''
Yanındaki Berk ona döndü. ''Üşüyor musun?''
Cemre başını sallarken üzerindeki montu çıkaran Berk'e doğru bakarak konuştu. ''Saçmalama sen üşüyeceksin. Daha yeni iyileştin.''
Berk montunu onun omuzlarına yerleştirirken sırıtarak konuştu. ''Ben ayıyım ya bana koymaz.'' Cemre gülerken Berk diğer tarafında ona kıkırdayan Beliz'e dönüp göz kırptı.
Tam geri Cemre'ye dönmüştü ki Cemre'nin ayağı bir çalıya takıldı ve sendeledi. Berk onu hızla tutarken Beliz iç çekerek konuştu.
''Keşke benim de ayağım bir çalıya takılsa da hayatımın aşkı şu ağaçların arkasından çıkıp beni tutsa.'' dediğinde Bora alayla konuştu.
''Yere çakılırsın o zaman.'' dediğinde Beliz göz devirdi.
''Yol göründü.'' diye bağıran Önder'in sesiyle Çağrı koşarak hepsinin önüne geçti ve yola çıktı.
Gelen otobüse bindiklerinde neredeyse hepsi uyumak üzereydi. Çağrı gözleri yarı açık bir şekilde oturduğu yerden konuştu.
"Direksiyonu Murat Hoca'dan koruyun."
***
Otobüs durduğunda saat öğlen saatleriydi. Hazal yanında oturan Çağrı'yı dürtükledi.
"Geldiik."
Çağrı gözlerini açarken etrafa bakındı.
"Ee hangi otelde kalıyoruz?" diyen Çağrı Kenan'a bakıyordu.
"Siz burada inmiyorsunuz." dediğinde hepsi ona anlamsız bakışlar attı.
Berk sordu. "Neden?"
"Çünkü siz babaannenin yanında kalacaksınız."
"Saçmalıyorsun şuan." dedi Berk kaşları çatıldı.
"Yoo gayet ciddiyim. Biz burada iniyoruz. Önder hocanız, ben ve Murat hocanız. Sizde babannenin evinde kalacaksınız. Yarın sabah gelir alırız bi tur atmak için." dediğinde Beliz sevinçle ellerini çarptı.
"Babaannemle tanışıyoruum!" dediğinde Berk ona yan yan bakarken Kenan, Önder ve Murat Hoca arabadan indi.
"Babaannenin evi saray mı hepimiz sığalım?" diyen Alaz'a Cemre cevap verdi.
"Yaani saray değil ama.." Ege sırıtarak devam etti.
"Hepimizi alır. Hepimizin tek tek odası olmaz ama sığarız sen çok dert etme." dediğinde Berk arkasına yaslanırken ofladı.
"Aile büyüklerine saygı sevgi de maşallah." diyen Bora sırıtarak Berk'e baktı.
"Ayyy şimdiden her yer yemyeşil çok güzel." diyen Devin camdan bakarken hayranlık dolu sesini engelleyememişti.
Otobüs yeşillik dolu bir bahçeye girerken Berk Beliz'e doğru döndü.
"İşte sana hep bahsettiğim yerler buralar Jessica." dediğinde Beliz hayretle kaşlarını kaldırdı.
"Buralar hepsi babaannemin mi?"
Ege sırıttı. "Evet. Hepsi Hanife Sultan'ın." dediğinde Beliz hayretle camdan bakmaya devam ediyordu.
"Ulan az mı koştuk şu bahçe yolunda be." dedi Berk gittikleri yola bakarken.
Ege kahkaha atarak konuştu. "Hatırlıyor musun?" dedi Berk'e dokunurken. "Cemre geride kaldığı için ağlıyordu." dediğinde ikisi de kahkaha atmaya başladı. Ama sonra Cemre'nin öldürücü bakışlarıyla sustular.
"Çünkü bana arkamızdan kurt köpeğinin kovaladığını söylüyordunuz ve bir anda koşmaya başlıyordunuz." dediğinde Bora gülerken sordu.
"Ee sonra ne oluyordu?" dediğinde Ege gülerek konuştu.
"Ben Cemre'ye kıyamayıp dönelim diyordum. Berk mızıkçılık yaptığını söylüyordu ama benden önce Cemre'nin yanına gidiyordu." dediğinde Çağrı kahkaha attı.
"Tam bi malsın." dedi Berk'e dönerken.
Araba durduğunda otobüsün kapısı açıldı. Gençler arabadan inerken önlerinde duran büyük eve baktılar.
Kapı yavaşça açılırken içerden elindeki bastonla bir teyze çıktı. Onları görür görmez yüzü güldü.
"Ay benim çocuklarım gelmiş." derken Berk ona doğru ilerledi ve elini öptü.
Ali, Berk ve babaannesine bakarken kendini gülmemek için zor tuttu. Arap'a doğru eğilip konuştu.
"Bu çocuğu bu halde göreceğim aklımın ucundan geçmezdi." dediğinde Arap'ta ona sessiz sessiz güldü.
Berk'in yanına gelen Cemre ve Ege'ye baktı teyze. "Allah'ım ne kadar büyümüşsünüz." dediğinde onlarla da sarıldı. "Bi günden bi güne aramayın tabi. Önceden her yaz bitişi zor ayırırlardı sizi burdan şimdi uğramayın bile tabi." dedi sitemkar bir tonda. Ege sırıttı ona doğru konuştu.
"Öyle deme Hanife Sultan. Hepimizin ayrı dertleri var artık." dediğinde Hanife teyze elindeki sopayla hafifçe onun bacağına vurdu.
"Hadi git ordan. Sizin derdiniz anca partiler diskolardır." dediğinde Berk ve Cemre ona kıkırdarken Berk Beliz'e doğru döndü ve onu eliyle yanına çağırdı.
"Ee babaanne torununla tanış." dediğinde Hanife teyzenin gözlerine kocaman bir şefkat ile beraber yaşlar doldu.
"Beliz." dedi titrek bir sesle. "Çok aradım kızım seni." dediğinde Beliz'e sarıldı. Beliz ondan ayrılırken çatık kaşlarıyla konuştu.
"Sizin benden haberiniz var mıydı ki?" dediğinde Hanife teyze gözünden yaşlar süzülürken başını salladı. "Annen ilk bana söyledi." dedi ve yanağındaki yaşı sildi. "Benden başka kimsenin haberi yoktu ikiz doğurduğundan. Annen ölünce senin adresine geldim ama taşındığınızı söylediler. Kalakaldım." dediğinde Beliz gülümsedi.
Berk babaannesine tek koluyla sarılırken konuştu. "Tamam ağlama. Burda artık işte torunun. Şimdi pabucumu dama atarsın." dediğinde Hanife teyze gülerken bastonuyla ona da hafifçe vurdu.
"Sen pabucu dama atılacak uşak misun?" dediğinde Berk sırıtarak Cemre'ye döndü ve göz kırptı.
"Değilim valla. Dimi?"
Cemre ona gülerken başını sallayarak güldü. "Değilsin."
"Hele bu uşaklar kimdur?" dedi Hanife teyze bastonuyla diğerlerini gösterirken.
Ege sırıttı. "Torunların." dediğinde Hanife teyzenin yüzü dehşet dolu bir ifadeyle ona döndü. Ege ona gülerken konuştu. "Şaka yapayrum gız." derken yanağından bir makas aldı. "Sınıf arkadaşlarımız." dediğinde Hanife gülümsedi.
"Hepiniz hoşgeldunuz." dediğinde Berk'e döndü. "Hepsiyle tanıştıracaksın." dediğinde Berk başını salladı. İçeri girdiklerinde hepsi salona geçti.
Hanife teyze onlara bakarken konuştu. "Boş yedi oda var." dedi ve ekledi. "Ama bizum rahmetlinin-" sözü Çağrı'nın mırıldanmasıyla kesildi.
"Allah rahmet eylesin."
"Eylemesun!" dedi sinirle bastonunu sinirle kaldırırken bir anda Hanife Teyze. "O ite Allah bile rahmet eylemesun." dediğinde herkes şok içinde gözlerini açarken Berk, Ege ve Cemre bu duruma zaten alışık oldukları için yadırgamadılar.
Bora yavaşça Beliz'e doğru eğilip fısıldadı. "Kime benzediğini şimdi çözdüm." dediğinde Beliz'in sert bakışlarını görünce sırıtarak önüne geri döndü. Beliz başını öbür tarafa çevirir çevirmez sırıttı. Sonra da önüne büyük bir ciddiyetle döndü.
"Neyse." diyen Hanife Teyze devam etti. "Rahmetlinin çalışma odasındaki koltukta da bir uşak yatabilur." dediğinde onlara baktı. "Odalar yukarda. Siz yerleşiverin bende size bir yemek edeyim." dediğinde hızla mutfağa doğru gitti.
"Yedi oda varsa noluyor?" dedi Alaz etrafa bakınırken. "Benim matematiğim yetmedi."
"İşte bir kişi tek kalıyor diğerleri iki kişi bi odada da üç kişi kalıyor." dedi Vefa söze girerken.
"Bunu bende çözmüştüm okul birincisi olmaya gerek yok Vefa'cım." diyen Çağrı önüne döndü. "Hangi şanslı kul benimle aynı odada kalacak acaba." dediğinde Berk konuştu.
"Sen-" Çağrı'nın işaret parmağını onun dudağına sus şeklinde getirmesiyle sustu.
"Ama durun durun kavga etmeyin." dediğinde Berk onun elini ittirirken konuştu.
"Sen çalışma odasında tek mi kalsan diyecektim." dediğinde Bora kahkaha attı.
"Ulan Çağrı. Osmanlı böyle çökmedi." dediğinde Çağrı Berk'e yan yan bakıyordu.
"Biz Bora'yla kalırız." dedi Alaz sırıtırken.
Bora gülümseyerek başını salladı.
"Tamam." dedi Berk. Etrafa bakındı. Cemre Hazal'a doğru döndü.
"Biz de Hazal'la kalalım." dediğinde Berk ona bakarken konuştu.
"Benle de kalabilirdin." dediğinde Cemre gülerek omuz silkti.
"Öyle olsun." diyen Berk önüne döndü.
Çağrı Ege'nin boynuna kolunu attı. "Biz de sütlü çayımla kalırız." dediğinde Berk dudaklarını hayretle kıvırırken başını salladı.
Ali konuştu. "Biz Arapla." dediğinde Vefa ekledi.
"Ben çalışma odasında tek kalırım."
"Okey." diyen Berk etrafa bakındı ve gözleri Çınar'ı buldu. "Sende bana kaldın." dedi bıkkın bir ses tonuyla.
Devin gülümseyerek Lavin'e döndü. "Oda arkadaşım olur musun?" dediğinde Lavin gülümsedi.
"Oluruum." dediğinde Devin ona gülümserken Çınar da onlara gülümseyerek baktı.
Zeyno Duru'ya döndü ve göz kırptı. Duru gülümseyerek başını salladığında Zeyno konuştu. "Biz de Duru'yla kalıyoruz."
"Bana da sen kaldın fıstık." dedi Aren Beliz'e bakarken.
"E hadi o zaman yukarı." dedi Berk merdivenleri gösterirken. "Vefa senin oda merdivenden hemen çıkınca soldaki ilk oda." dediğinde Vefa başını salladı.
Herkes yerine yerleştikten sonra aşağıya indi.
Salonda sessizlik hakimken Çağrı kenardaki kupaları inceliyordu. "Bunlar kimin lan?" dedi Berk'e dönerken.
"Bahsi geçen rahmetlinin. Dedemin yani." dediğinde Çağrı hayretle dudaklarını kıvırdı.
"Sizin sülalede bir gen var. Çok kuvvetli." dedi ve Beliz'e baktı. "Bi buna geçmemiş."
Beliz bıkkın bir nefes verirken konuştu. "Şu an o kadar yorgunum ki sana bile cevap veremeyeceğim." dediğinde içerden gelen Hanife Teyze onlara doğru döndü.
"Haydi yemek odasına geçun da. Daha misafirlerim gelecek."
"Ne misafiri babaanne?" dedi Berk ona dönerken.
"Ula siz gelmişsunuz koskoca boyu devrilmeyesuca Kenan'ın çocukları beni rahat bırakurlar mı?" dediğinde Berk sıkıntılı bir nefes verirken Çağrı konuştu.
"Oh bizi ilgilendiren bir durum yok." dediğinde Hanife Teyze gözlerini kocaman açarak kaşlarını çattı.
"Ne demek sizi ilgilendiren bi durum yok? Bu eve bi misafir gelirse hepunuz için geliy!" dediğinde Çağrı korkuyla başını salladı.
Yemek sofrası toplanırken kapı çaldı. Salonda telefonunu şarja takmış bakan Lavin'e doğdu bağırdı Hanife Teyze
"Kapu çaliyi kapu ha! Sizun oralarda çalan kapuyu açmayiler mi da?"
Salondan çıkan Çınar bu söylenmeyle kapıya doğru gülümseyerek giden Lavin'in yanına geçti gülerek.
"Kapu çalay da." diye taklidini yaptığında Lavin ona gülerken kapıyı açtı.
Kapıdaki beş teyze onları büyümüş gözleriyle baştan aşağı süzerken en öndeki teyze konuştu.
"Tü tü tü maşallah ha!"
Lavin kaşları çatılırken gülümsedi. "Buyruun." dediğinde Teyzeler onların yanından geçerken ikisini de baştan aşağı tek tek süzdüler.
Salona geçip oturduklarında herkes salondaydı. Hanife Teyze mutfaktan gülümseyerek geldi.
"Hoşgeldiniz bacilarum." dediğinde kadın konuştu.
"Hoş gördük Hanife. Ha gözun aymiş bakayum da maşallah evin dolmuş." dediğinde Hanife Teyze gülerek başını salladı.
Teyzelerden biri aniden Lavin’e dönüp sordu.
"Kızum sen evli misun yoksa bekâr mi?"
Lavin şaşkınlıkla gözlerini teyzeye çevirirken cevap verdi. "Bekarım." dediğinde Teyze doğruldu.
"Tü tü tü maşallah! Bizum bi yeğen var tam sana göre ha bi tanıştırayim mi?"
"Hatice!" dedi Hanife Teyze.."Ettuğun iş mi da. Bu çocuklar okuyi daha ha!" dediğinde Teyze bozularak başını sallarken Alaz Çınar'a doğdu eğilip konuştu.
"Az kalsın gidiyordu kız kanka."
Çınar ona dönerken çenesini sıkarak konuştu. "Gevşek gevşek konuşup durma." dedi.
Hanife Teyze Berk ve Beliz'i teyzelere gösterirken konuştu. "Ha bu iki uşak benim torunlar."
"Kimden Derya'dan mı?" diyen bir teyzeyle etrafta sessizlik oluştu. Herkes birbirine bakarken sessizliği Beliz bozdu.
"Derya kim?"
Hanife Teyze soruyu soran teyzeye döndü. "Biz Derya konusu kapandı deduk ya bacim yıllar önce." dediğinde diğer teyze çıkıştı.
"E gebe diyorlardı." dediğinde Berk kaşlarını kaldırıp babaannesine döndü.
"Yahu saçmalama!" dedi Hanife kaşlarını kaldırırken. "Milleti bilmeysun sanki derler de derler." dediğinde teyze başını salladı.
"Bi an çok korktum gayrimeşru bir kardeşimiz çıkacak diye." diye fısıldadı Berk Beliz'e doğru.
"Hadi çocuklar siz gezin isterseniz." diyen Hanife Teyzeye şaşkınlıkla baktılar.
"Çok dengesiz bir kadın anlayamıyorum." diyen Bora yavaşça ayağa kalktı.
"Yukarda bir balkon var. Kapinun önü bağ bahçe zaten. Yer çook." dedi Hanife Teyze.
Hepsi salondan çıktığında Arap konuştu.
"Yahu Karadeniz turu diye geldik evlenip gideceğiz." dediğinde Berk kahkaha attı. Kahkahasını durdurup işaret parmağıyla onu gösterirken konuştu.
"Bazen komik olabiliyorsun." dediğinde Arap ona sahte bir şekilde gülerken göz devirdi.
Balkona çıkan Berk ve Cemre balkondaki küçük halının üzerine oturdular. Cemre Berk'e doğru yaslanırken Berk onun titremelerini farketti.
"Sen kazak falan getirmedin mi?" dediğinde Cemre ona yan yan bakarak cevap verdi.
"Unutmuşum." dediğinde Berk ona kaşlarını çattı ve sırıttı.
"Bu senin kıyafetlerine çökeceğim demek mi oluyor?" dediğinde yüzlerini yaklaştırdı.
"Evet sorun mu var?" diyen Cemre gözlerini kapatırken Berk'e iyice yaklaştı.
"Bro birş-" diye Çağrı'nın sesi kesilirken Berk ve Cemre telaşla birbirlerinden uzaklaştılar.
Balkonun kapısında ellerini ağızlarına kapatmış olan Ege ve Çağrı'yı gördüler.
"Ne var Çağrı?" diyen Berk burnundan sinirli bir nefes verdi.
Çağrı gülerken konuştu. "Ne soracağımı unuttum." dediğinde Ege sırıttı.
"Gece lambası soracaktık. Lavin arıyor da." dediğinde Berk onlara bıkkın bir şekilde baktı.
"Ben nerden bileyim oğlum?" dediğinde Çağrı başını sallarken ona öpücük gönderdi.
"Hadi iyi geceler." dediğinde bu kez sesli bir öpücük yaptı.
Berk sinirle sırıtırken konuştu. "Çağrı."
"He."
"Git bence." dediğinde Çağrı ve Ege balkondan çıktı.
Cemre arkalarından gülerken Berk ona döndü.
"Ee nerde kalmıştık?" dediğinde tam Cemre'ye yaklaşıyordu ki evin içinde büyük bir gürültü duyuldu.
"Aaaa kolum kırıldı galiba!"
Bu ses Çağrı'nındı.
13. BÖLÜM SONU
Yorumlar
Yorum Gönder