13.Bölüm: Toprak Yağmura

                zorlu yollardan yıldızlara. 

                            Yazar'dan

''Hocam naptınız ya?'' diyen Çağrı dumanlara bakan Murat Hocaya döndü. 

''Patlamasın!'' dedi Beliz telaşla.

''Abart.'' diyen Bora sırıttı ve Kenan'a döndü. ''Patlamaz herhalde demi?''

''Patlamaz.'' diyen Kenan derin bir nefes aldı. ''Ama yolun gerisinde bizi götürmez.''

''Bi bu kalmıştı.'' diyen Berk dumanlar yükselen otobüse baktı. 

''Olum sabah konuştuk bunları. Ben hiç şaşırmadım.'' diyen Çağrı yere doğru yatırdığı bavulunun üzerine oturdu. Ona garip garip bakan Ege ve Berk'e başını salladı. ''Otostop mu çekeceğiz?'' dediğinde Zeyno göz devirdi.

''Mantıklı bi fikri olmayanlar sussa mı?''

Çağrı burnunu buruşturarak ona baktı ve taklidini yaptı. ''Montoklo bo fokro olmoyonlor sosso mo?''

Ege ona gülerken Zeyno onlara göz devirdi.

''Burda da birbirinizi yiyeceğinize çözüm mü üretseniz.'' dedi Cemre gergin bir şekilde. Zeyno'nun ters bakışları ona döndü.

''Var mı iyi bi fikrin buzlar kraliçesi?" dediğinde Cemre burnundan sıkıntılı bir nefes verirken Hazal Zeyno'ya doğru döndü. 

''Senin var mı?'' dedi ve onu baştan aşağı süzdü. ''Tozluyaka perisi.'' dediğinde Çağrı ona gülerken oturduğu yerden elini Hazal'a doğru uzattığında Hazal ona çaktı. Zeyno tam sinirle ağzını açmıştı ki Ali araya girdi.

''Bi susun da çözüm üretebilelim.'' dediğinde istemeye istemeye Kenan'a döndü. ''İstanbul'dan ne kadar uzağız?''

''Bir saate yakın.'' dedi Kenan telefonunu çıkarırken. Birini aradı. ''Konum atıyorum otobüs gönderirsin. Motor yandı Metin daha ayrıntı ister misin?'' dedi ve telefonu kapatıp gençlere döndü. ''Bi saate gelirmiş diğer otobüs.'' dediğinde Çağrı ellerini dizlerinin üzerine koymuş keko oturuşuyla konuştu.

''Sugar dady.'' dediğinde Beliz gülerek ona döndü. 

''Lütfen kritik anlarda sus yoksa ölücem gülmemi tutmaya çalışırken.'' dediğinde Çağrı kaşlarını kaldırarak Berk Ege Cemre ve Hazal'a Beliz'i gösterdi ve konuştu.

''Keşke şuan Ayla teyze bunu duysa. Grubun en komiğinde Ege diyor bi de.'' dedi ve küçümseyici bir bakış takındı.

''Artık beyninden gerçekten şüphe etmiyorum Çağrı.'' dedi Cemre kollarını önünde bağlarken.

Çağrı sırıtarak hepsine baktı. ''E siz böyle ayakta kaldınız ama. İki bavul atın da üzerlerine oturun.'' dediğinde Çınar pes eder gibi sinirle bavulunu yan yatırdı. Otururken Lavin ona bakarak konuştu.

''Ciddi misin?''

Çınar başını sallarken konuştu. ''Yoruldum be.''

Lavin ona güldü. 

Sessizlik oluştuğunda Çağrı bu sessizlikten rahatsız oldu ve Murat Hoca'ya döndü.

''Ee hocam nasıl başardınız motoru yakmayı?'' dediğinde Önder ona döndü.

''Çağrı sus!'' dedi dişlerini sıkarak.

''Ne dedim ya? Zaten hep böyle oluyor olan oluyor suç ben-'' Kenan'ın telefonunun çalmasıyla sustu ve merakla onu dinlemeye başladı.

''Efendim Metin?'' dedi.

Çağrı Berk'e döndü.

''Jetiniz de var mı?'' dediğinde Berk derin bir nefes verirken mırıldandı.

''Allah'ım sen bana sabır ver.'' 

''Ne?'' diyen Kenan'ın yüzünde bir şok ifadesi vardı. ''Kapat Metin.''

Herkes ona dönerken sinirle cebine koydu telefonu. Ege ona korkarak dönerken sordu. 

''Nolmuş?''

''Otobüslerin hepsi turdaymış. Ve en yakınının dönüşü yaklaşık dokuz saat.'' dediğinde herkesin ağzından bir kez daha şok dolu bir ses duyuldu.

''Ne?''

Ege ''E hava kararmış oluyor. Hemde baya.'' dediğinde Kenan başını salladı. 

''Ateş yakacak bir yer bulalım şu ormanda. Hava kararınca montlarınız kurtarmaz.'' dediğinde Berk sinirle bavulunu alırken arkasında bekleyen Beliz'e bavulunu adeta fırlattı.

''Napıyosun ayı!'' dedi Beliz sinirle.

''Sen akşam görürsün ayıyı o ormanda. O zaman görürüm ben seni.'' dediğinde Beliz bavulunu aldı ve yürürken ona sırıttı. 

''Bağışıklılığım var sayende.'' dediğinde Berk burnundan sinirli bir nefes verirken yanındaki Cemre Beliz'in cümlesine gülmemek için dudaklarını ısırıyordu.

''Gül gül çekinme aşkım gül.'' dedi Berk ona sitemle.

Berk'in sitemli sesi havada asılı kalırken Cemre gözlerini kaçırarak gülmemeye çalıştı. Ancak Çağrı'nın arkadan "Vallahi şurada hayatta kalmaya çalışıyoruz Berk'in derdi hâlâ romantik dram!" demesiyle Cemre istemsizce kahkaha attı.

Berk sinirle Çağrı'ya döndü. "Oğlum bir sus yoksa sana romantik olmayan bir dram yaşatırım burada!"

Çağrı gözlerini devirdi. "Beni tehdit etmek yerine hayatta kalmaya odaklanalım mı? Çünkü ben buranın atmosferini hiç sevmedim.'' dediğinde Kenan gençlere döndü.

''Ormana doğru girelim şurda bi kuytu var. Rüzgar az girer oraya. Oraya yerleşelim.'' dediğinde herkes onun arkasından ilerlerken Çağrı bir anda durdu.

"Ben yokum!" dedi anında. "En son izlediğim korku filminde adamlar böyle bir yere geldi ve üç kişi geri döndü."

Berk Cemre'nin bavulunu da diğer eliyle Cemre'den alırken bıkkın bir sesle Çağrı'ya doğru konuştu. "İnşallah üç kişi eksiliriz de sen de onlardan biri olursun."

Çağrı yürümeye devam ederken elini kalbine koydu. "Beni bir gün çok arayacaksınız ama iş işten geçmiş olacak."

Berk gergin bir şekilde ona döndü. ''Kaybol söz aramayacağım.'' dediğinde Çağrı Hazal'a dönerek kaşlarını acınası bir hale getirdi ve konuştu.

''Duyuyor musun? Neler söyleniyor şu baby face'e.'' dediğinde Hazal gülerken konuştu. 

''Kıyamam o baby face'e'' dediğinde Berk Çağrı'ya sırıtarak baktı.

''O kıyamazmış.'' dedi ve kaşlarını kaldırdı. ''Ama ben kıyarım.''

Bavulları yere koyduklarında Önder gençlere döndü.

''Kimler benimle odun toplamaya geliyor?''

''Ben!!'' dedi Çağrı hızla ayağa kalkarken.

''Daha demin ormana girmeye korkan sen değil miydin ben mi yanlış gördüm?'' diyen Lavin ona bakıyordu.

Çağrı bir sırıtmayla konuştu. ''Lavin'cim ormana girmekten korkuyordum. Babamla odun toplamaktan niye korkayım?'' dediğinde Ege sırıtarak konuştu.

''Asla burada korkacağı için değil.'' dediğinde Çağrı gülerek cevap verdi.

''Bu adam benim ciğerimi biliyor ciğerimi.'' diyen Çağrı Önder'e döndü.

''Beni korursun dimi baba?''

Önder başını iki yana salladı ve yüzündeki gülümsemeyle gözlerini kısarak konuştu. ''Aslaa.''

Cemre kıkırdadı. "Bence de mantıklı ortam gerildiğinde ilk kimden kurtulsak diye düşünsek Çağrı açık ara birinci olurdu."

Çağrı onlara bakarak konuştu. "Vay be... Hiç mi değerim yok sizin için? Ben olmasam şu ortamda kim eğlence katacak? Kim hayatını sizin için tehlikeye atıp odun toplamaya gidecek?''

"Ben." dedi Ege gülerek. Ve ekledi. ''Eğlence kısmı için.'' dediğinde Çağrı ona ters ters bakarken Ali Önder'e döndü.

''Bende geleyim hocam.'' dediğinde Berk ona yan bir bakış attı. Sonra bir adım öne çıktı.

''Bende geliyorum.'' dedi başını dikleştirirken. Cemre ve Beliz aynı anda onu baştan aşağı çatık kaşlarıyla süzerken Ege konuştu.

''Bende varım o zaman.''

Arap ve Vefa da onlara katıldı. Önder başını salladı.

''Tamamız o halde.'' dediğinde diğerlerine döndü.   

''Sizde taş falan toplarsınız etrafına dizmek için.'' dedi. Çınar başını sallarken konuştu.

''O iş bizde.''

''Sizde düşün önüme.'' diyen Önder'in ardından Çağrı önüne doğru düşme şakası yapacağı sırada Berk onun kolundan tuttu ve sırıttı.

''Gözünü seveyim azcık akıllı numarası yap.'' dediğinde Çağrı ona yan yan bakarken yanlarındaki Ege konuştu.

''Keşke orda kalsaydım.'' 

''Neden?'' diyen Çağrı ve Berk ona döndü. 

Ege sırıttı. ''Neden olacak oğlum? Bora ve Beliz'in birbirine girişini görmek için.''

Berk ona göz devirdi. ''Siz ne durumda olduğumuzun farkında değilsiniz galiba. Şu an ıssız bir ormanda geceye kadar mahsur kaldık.''

Çağrı ellerini birbirine vurarak konuştu. ''Tüh ya!''

''Yine ne var Çağrı?'' dedi Berk ona dönerken.

''Keşke çantamıza marshmellow falan atsaydık ateşte kızartırdık.''

Berk ona sinirle gülümserken konuştu. ''Daha iyi alternatiflerimiz var. Mesela sen.'' dediğinde Çağrı önüne dönerken Ege onların arasındaki bu diyaloga gülüyordu.

''Hocam daha nereye kadar gideceğiz valla nefes kalmadı.'' diyen Arap nefes nefese konuştuğunda Çağrı ona gülerken konuştu.

''Sen burda otur biz dönüşte buluruz seni.'' dediğinde Arap ona bakarak konuştu. 

''Bunun da çenesi düştü.'' dediğinde Ali ona güldü.

''Ne çabuk yoruldun oğlum?'' dediğinde Arap ona yan yan bakarken sırıttı.

''Yaşlandık da uşağum.'' dediğinde Ege sırıttı.

''Dün gece Karadeniz şive provası mı yaptın?'' dediğinde Arap'ta ona sırıttı.

''He ondan.''

''Hadi bakalım gençler. Ne buluyosanız toplayın.'' dedi Önder ve biraz ileri gitti. 

Ali ağacın dibinden bir dal alırken duyduğu hışırtıyla ürperdi. Gözleri yavaşça yakınındaki Berk'e döndü. 

''Sende duydun mu?''

Berk başını salladı rahat bir şekilde. ''Çağrı falandır.'' dediğinde az ötedeki Çağrı ona seslendi. 

''Ne duydunuz?'' tam o sırada aynı hışırtı bi kez daha duyuldu. Ege, Arap ve Vefa'da onların yanına gelirken korkuyla etrafa bakındılar.

Berk çatık kaşlarıyla sesli bir şekilde konuştu. ''Orda biri var mı?''

Hışırtı bu kez daha yakından gelirken Çağrı hızla Berk'in arkasına geçti ve küçük bir çocuk gibi dizlerinin üzerine çöküp Berk'in montundan tutundu.

''Ben demiştim!! Ölüp gidicez burda kemiklerimizi bile bulamayacaklar. Yıllar sonra fen bilgisi derslerinde bizim kemiklerimiz fosil olarak kullanılacak.'' O korkuyla bir sürü cümle sayarken ağacın arkasından küçük bir tavşan hızla yanlarından geçip ilerdeki çalıların arasına girdi.

Ege kahkaha atarken konuştu. ''Bundan mı korkmuşuz lan biz?''

Çağrı derin bir nefes alırken ayağa kalktı ve üzerini silkeleyerek rahat bir tavırla konuştu. ''Ben zaten hiç korkmamıştım.”

Berk gülerek ona döndü. “O zaman niye arkamda saklandın?”

Çağrı sırıttı. ''Seni korumak için.''

Bora getirdiği taşları yere bırakırken Çınar Devin'in bavulundan çıkan battaniyeyi yere serdi. Hazal ve Cemre az ilerde kol kola gezerlerken Aren Bora'nın tam yanında dikiliyordu. Bora sol tarafta elindeki telefonu havaya kaldırıp söylenen Beliz'e bakıp güldü. Aren'e doğru konuştu.

''Napıyor o?''

''Telefonu çekmiyormuş.'' dediğinde Bora kaşlarını kaldırırken sırıtarak konuştu.

''A ne kadar şaşırtıcı.'' dediğinde Aren kıkırdarken Bora Beliz'e doğru ilerledi. O sırada Aren'in yanına gelen Zeyno konuştu.

''Aralarındaki elektriklenmeyi bir tek ben hissetmiyorum değil mi?'' dediğinde Çınar kaşlarını kaldırdı. 

''Ben daha çok her an birbirlerini öldüreceklermiş gibi hissediyorum.'' dediğinde Lavin gülerek konuştu.

''Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.'' dediğinde Çınar ona gülümseyerek bakarken gelen Alaz sordu.

''Nerden duman çıkıyor?'' dediğinde Devin kaşlarıyla Beliz ve Bora'yı işaret etti.

Alaz bıkkın bir nefes verirken konuştu. ''Bende ocağı yaktınız sandım.'' 

Beliz biraz daha ileri giderken söylendi. ''Bir çizgi çek bari lütfen ya.''

''Bö!!'' diyen Bora ile irkilerek çığlık attı ve bir adım geriye gideyim derken sırtı yerle buluştu. Yaprakların arasında çatık kaşlarıyla Bora'ya bakarken bağırdı. ''Napıyosun be ruh hastası?''

''Başlıyoruz.'' diyen Çınar Lavin'in yanına otururken sırıtarak onları izlemeye başladı. 

Bora kahkaha atarken konuştu. ''Bak bakayım telefonuna orda çekiyor mu?''

Beliz sinirle gözlerini sıkıp geri açtı. Öfkeyle Bora'ya seslendi. ''Bora!'' 

''Efendim canım.'' diyen Bora'nın sesindeki keyif anlaşılıyordu. 

''Seni boğacağım. Yemin ederim seni boğacağım!'' diyen Beliz hızla ayağa kalkarken Bora bir elini kulağına koydu ve keyifle konuştu.

''Zirvedeyim yalnız. Sesin duyulmuyor.'' dediğinde Beliz'in yerden taşlar topladığını fark etti. Yavaşça geri çekilirken üzerine elindeki taşlarla koşarak gelen Beliz'den kaçmaya başlarken bacağına isabet eden taşla bağırdı. 

''Manyak mısın kızım sen?'' dedi kaçarken. 

''Öyleyim. Napacaksın?''

Bora nefes nefese kaçarken Beliz elindeki taşları fırlatıyor ama isabet ettiremiyordu.

Elinde kalan eşyaları getiren Kenan'ın sesiyle duraksadılar. ''Noluyor çocuklar?'' dediğinde Cemre onun yanına gidip elindekilerin birazını aldı. 

''Bora Beliz'i biraz korkuttu da.'' dediğinde Kenan durmuş nefes nefese yere oturmuş olan Beliz'e ve ilerisinde ellerini dizlerine koymuş soluklanan Bora'ya döndü.

''Biraz mı gerçekten?'' dediğinde Cemre güldü. 

Ağaçların arasından gelen adım sesleriyle o tarafa döndüler. Önde gelen Önder ve arkasındaki çocuklara bakan Kenan gülümsedi.

''Helal olsun aslanlarım be!''

 Çağrı büyük bir dramatiklikle yere çökerek derin bir nefes aldı. "Ölüyordum. Öldüm, dirildim, sonra yine öldüm. Ama sonra geri dirildim.''

Berk ona bakıp iç çekti. "Çok zor şeyler yaşadık.'' dedi sahte bir üzüntüyle.

Yerde oturan Beliz sinirle konuştu. ''En azından yere düşüp yuvarlanmamışsınızdır.'' 

Berk ona bakarak yüzünü buruşturdu. ''Sana noldu? Üstün başın toz.''

Ege bir Beliz'e bir Bora'ya bakarken sitemle konuştu. ''Al işte yine kavga etmişler göremedim.'' dediğinde Berk ona döndü. 

''Yemin ederim orman havası size iyi gelmiyor.'' dediğinde kucağındaki dal parçalarını yere bıraktı.

''Hemen ateşi yakıyorum. Siz de oturacak bir şeyler bulun bakın hava karardı baya.'' diyen Kenan odunları ocağa toplarken herkes ocağın etrafına dizildi. 

Ateş yakıldığında Çağrı iç çekerek konuştu. ''Sen bu hallere düşecek insan mıydın Kenan Yağızoğlu?'' dedi Kenan'a bakarken. Kenan ona gülerken Berk Çağrı'ya döndü ve konuştu.

''Sen hep böyle çenesi düşük bir herif miydin yoksa ben mi yeni fark ediyorum.'' 

Beliz gülerken konuştu. ''Bugün yeni karakter kilidi açıldı.'' dediğinde Çağrı yüzünü buruşturdu.

''Sabahın altısında balık tutmaya gittiğim bir de üstüne yolda kaldığımız için özür dilemiyorum hayat benden özür dilesin.''

''Çağrı.'' dedi Bora ona doğru eğilirken. Çağrı sanki Bora ona çok önemli bir şey söyleyecekmiş gibi aynı şekilde ona doğru eğildi. Bora dudağını ıslatıp sırıttı. ''Çok boş yapıyorsun.''

''Neyse..'' diyen Önder Kenan'a döndü. ''Kesin bu gece geliyor dimi? Kalmayız burada.''

''Yok yok.'' dedi Kenan. ''İki saatlik bir yolu kalmış.'' dediğinde Devin ofladı.

''Ben çok sıkıldım bir şeyler mi yapsak?''

Bora hızla Aren'e döndü. Aren korkuyla gözlerini açtı. ''Yine ne geliyor?''

''Gitarını getirdin diye seni zorbalamıştım ya..'' dedi ve göz kırptı. ''Bize bi şarkı mı patlatsan?''

Aren gülümsedi ve başını sallarken eşyaları topladıkları yere doğru ilerledi. Gitar çantasıyla birlikte geldiğinde Önder hayretle konuştu.

''Aren her geçen gün bizi şaşırtıyorsun. Ama Bora söylemese hiç birini bilmeyeceğiz.'' dediğinde Aren gülümserken Bora elini alnına götürdü ve asker selamı verir gibi konuştu.

''Eyvallah hocam.'' 

''Eee istek parça var mı?'' dedi Aren gitarını kucağına alırken. 

Çınar ağzını açmış olan Çağrı'dan önce davrandı ve hızla ''Toprak Yağmura.'' dedi.

Alaz sırıtarak ona ve Lavin'e döndü.

 Aren başını sallayıp çalmaya başladı. Gözleri Çağrı'nın üzerine kaydı istemsizce.


Toprak yağmura, ben sana
Aşık olduk yeniden


Çağrı'nın baktığı Hazal'a döndü sonra gözleri yavaşça. 


İmkansız gibi görünen
Bu mesele


Çınar yanındaki Lavin'e dönerken bir kez daha detaylıca ateşin ışığının vurduğu yüzünün yan profilini inceledi hayranlık dolu bakışlarıyla. Öyle güzeldi ki baktıkça içini huzur kaplıyordu.


Girdi aklıma her geceTanıdık bir melodi


Beliz'in ateşe çevrili gözleri tam karşısında kalan Bora'ya döndü. Sonra gözlerini çevirmek istedi ama çeviremedi. Yüzüne bir gülümseme yerleşirken Bora'nın ona dönen bakışlarıyla telaşla ateşe çevirdi bakışlarını.


Sen miydin sebebiSöylesene


Cemre başını Berk'in omzuna koyarken Berk'in yüzüne bir gülümseme yerleşti. Aynı gülümseme Cemre'nin yüzünde de hakimdi.


Bir kadın gelir, değiştirir seniAlıştığın o sert, kararlı şeklini


Ali'nin gözleri Berk ve Cemre'nin üzerinde fazla kalamadı. Yavaşça önüne çevirirken gözlerine vuran ateşin yansımasıyla aklında Cemre'nin sesi yankılandı.

''Ali ben sana karşı bir şey hissetmiyorum. O öpücüğün içinde bile Berk'e hissettiğim duygular vardı.''


Yüz binlerce yıldır böyledir giderSuyun kumsala vurması gibiVurması gibi


Zeyno'nun gözleri herkesin üstünde gezinirken gözlerine değen Ege'nin gözleriyle duraksadı. İkisi de afallamıştı. Aynı anda gözlerini kaçırdılar.


Ve gök ağladı her sabahBen kayboldum yeniden


Devin Lavin'e bakan Çınar'a döndü. Onun gözlerindeki mutlulukla gülümsemesi büyüdü. 


Şu camlardan süzülenTane tane


Arap gülümseyerek Duru'ya dönerken Duru'da başını yan yatırmış yüzündeki gülümsemeyle ona bakıyordu. Arap'ın cesaret edemediği şeyi yaptı ve elini Arap'ın elinin üzerine koydu. 


Ve hep uykuya dalmadanDüşündüm geceleri


Aren ona dönen Çağrı'ya gülümserken Çağrı sesini beğendiğini belirten bir mimik yaptı. Aren'in yüzündeki gülümseme büyürken şarkıya devam etti.


O yazdığın dizeleriEzberimde


Lavin Çınar'a dönerken konuştu.

''Sesi çok güzelm-'' Çınar'ın üzerindeki bakışlarıyla duraksadı. ''Güzelmiş.'' diye ekledi. 

Çınar gülümserken konuştu. ''Evet.''


Bir kadın gelir, değiştirir seniAlıştığın o sert, kararlı şeklini 


Aren Çağrı'dan gözlerini çekmeden şarkıyı bitirdi.


Yüz binlerce yıldır böyledir giderSuyun kumsala vurması gibiVurması gibi


Herkes onu alkışlamaya başladığında Aren gülerek ve başını eğerek selam verdi. Bora sırıtarak konuştu.

''İşte hocam böyle yetenekleri var ama hiçbirini göstermiyor.'' dediğinde Önder gülerek başını salladı. 

''Harbi çok iyiymiş sesin.'' diyen Vefa'ya dönüp gülümseyerek konuştu Aren.

''Teşekkür ederim.''

Kenan ayağa kalkarken Beliz merakla ona döndü. ''Nereye?''

''Yapmam gereken bir telefon konuşması var.'' dediğinde Önder ve Murat Hoca ile beraber uzaktaki karanlık bölgede yere koydukları kütüklere doğru gittiler. 

''Eee napsak?'' dedi Bora göz kırpıp sırıtırken. 

''Yine ne geliyor?'' dedi Cemre Aren'in taklidini yaparken. 

Bora'nın sırıtması büyürken ''Doğruluk cesaretlik.'' dediğinde Berk ofladı.

''Oof oğlum ya onlar ortaokulda kalmadı mı?''

''Sanki korktun?'' dedi Bora ona bakarken. Cemre tereddütlü bakışlarla Berk'e dönerken Berk duruşunu dikleştirip kaşlarını çattı.

''Ne korkucam be. Saçma sadece.'' dediğinde Bora güldü.

''Çocuklar!'' diye seslenen Kenan'ın sesiyle hepsi o yöne döndü. Kenan onu görmeleri için telefonundan açtığı flaşı yüzüne doğru tuttuğunda Çağrı'nın sesi duyuldu.

''Euzubillahimineşşeydanirracim bismillahirrahmanirrahim.'' 

Beliz gülerek onun omzuna vurdu. ''Sus!''

''Yavaştan toplanalım. Yakınlaşmış otobüs.'' dediğinde Çağrı sevinçle ayağa kalktı. 

Eşyalarını topladıklarında yola dönmek için hazırlardı.

''Peşimizden ayrılmayın.'' diyen Önder yanında Kenan ve Murat Hoca ile yürümeye başladı. 

Çağrı, Ege ve Beliz'in kollarına girmiş ikisinin ortasında yürürken önde yürüyen Devin'e doğru konuştu.

''Sakın bizden ayrılma. Senden korku filmlerinde ilk kaybolan salak kız vibe'ı aldım'' dediğinde Devin ona sırıtarak dönerken ellerini pençe şekline getirdi.

''Ben daha çok o filmlerdeki salak çocuğu öldüren kötü kız olabilirim.'' dediğinde Beliz ona gülerken Çağrı Beliz'e döndü.

''Gülme!! Sesimizi duyacaklar.'' 

Beliz sırıtırken fısıldayarak konuştu. ''Kimler?''

''Ben.'' dedi arkasından yürüyen Bora. ''Ayakkabına basıcam tempoyu arttırır mısın?''

Beliz ona dönmeden konuştu. ''Hele bi bas noluyor gör.''

Bora'nın yüzüne bir sırıtma yerleşirken yanında yürüyen Alaz kaşlarını kaldırdı ve fısıldadı. ''Sakın aklından geçen şeyi yapma.'' 

Bora büyük bir adım atarken Beliz'in ayakkabısı çıktı. Beliz sinirle bağırarak geriye dönerken aşağıya doğru eğilip ayakkabıyı aldı. 

Ege sırıtarak konuştu. ''Başlıyor benim gerçek eğlence.'' dediğinde önden Berk onlara seslendi.

''Noluyor lan?'' 

Bora kafasına isabet eden ayakkabıyla sinirle güldü. ''Ha sen baya delisin.'' dediğinde Beliz sırıtarak başını salladı.

''Biraz geç öğrendin.'' dediğinde Bora'nın gülümsemesi büyüdü. Yere düşen ayakkabıyı eline alırken konuştu.

''Ama ben daha deliyim.'' dediğinde ona sırıtarak ekledi. ''Özür dile ayakkabını vereyim.''

Beliz sinirle bir nefes verirken mırıldandı. ''Özür dilerim.''

''Duyamadım.'' diyen Bora elini kulağına götürdü. 

''Özür dilerim.'' dedi Beliz bu kez duyabileceği tonda. Bora'nın gülümsemesi büyüdü.

''Duyama-''

''Abartma lan.'' diyen Berk'in sesiyle ayakkabıyı Beliz'e doğru attı Bora. Beliz ayakkabıyı giyerken Bora konuştu.

''Hadi affettim.'' dediğinde yanındaki Alaz ona güldü. 

Çağrı sırıtarak önüne dönerken yanındaki Beliz sinirle hızlı yürümeye başladı ve öndeki Berk ve Cemre'nin yanından yürüdü.

Çağrı korkuyla konuştu. ''Kesin bir şey bizi izliyor.''

Tam o sırada Hazal bir şeye takıldı ve aniden yere kapaklandı. “Of ya! Neye takıldım ben?!” diye söylenirken Çağrı hızla onun yanına gitti ve onu kaldırırken elindeki telefonun flaşını düştüğü yere tuttu. Yanlarındaki Bora sırıtarak yere baktı ve konuştu.

''Yer çekimi fazla herhalde ormanda. Burda takılabileceğin bir şey yokta.'' dediğinde Hazal sinirli bakışlarını onun üzerine yöneltti. 

''Sen sus be gerizekalı.'' dediğinde Çağrı bunu duyunca sırıttı. Bora gülerek omuz silkelerken yürümeye devam etti. 

Cemre üzerindeki cekete sarılırken konuştu. ''Of ya keşke otobüsten montumu alsaydım.''

Yanındaki Berk ona döndü. ''Üşüyor musun?''

Cemre başını sallarken üzerindeki montu çıkaran Berk'e doğru bakarak konuştu. ''Saçmalama sen üşüyeceksin. Daha yeni iyileştin.''

Berk montunu onun omuzlarına yerleştirirken sırıtarak konuştu. ''Ben ayıyım ya bana koymaz.'' Cemre gülerken Berk diğer tarafında ona kıkırdayan Beliz'e dönüp göz kırptı. 

Tam geri Cemre'ye dönmüştü ki Cemre'nin ayağı bir çalıya takıldı ve sendeledi. Berk onu hızla tutarken Beliz iç çekerek konuştu.

''Keşke benim de ayağım bir çalıya takılsa da hayatımın aşkı şu ağaçların arkasından çıkıp beni tutsa.'' dediğinde Bora alayla konuştu.

''Yere çakılırsın o zaman.'' dediğinde Beliz göz devirdi.

''Yol göründü.'' diye bağıran Önder'in sesiyle Çağrı koşarak hepsinin önüne geçti ve yola çıktı. 

Gelen otobüse bindiklerinde neredeyse hepsi uyumak üzereydi. Çağrı gözleri yarı açık bir şekilde oturduğu yerden konuştu.

"Direksiyonu Murat Hoca'dan koruyun." 

***

Otobüs durduğunda saat öğlen saatleriydi. Hazal yanında oturan Çağrı'yı dürtükledi.

"Geldiik." 

Çağrı gözlerini açarken etrafa bakındı.

"Ee hangi otelde kalıyoruz?" diyen Çağrı Kenan'a bakıyordu. 

"Siz burada inmiyorsunuz." dediğinde hepsi ona anlamsız bakışlar attı. 

Berk sordu. "Neden?" 

"Çünkü siz babaannenin yanında kalacaksınız." 

"Saçmalıyorsun şuan." dedi Berk kaşları çatıldı.

"Yoo gayet ciddiyim. Biz burada iniyoruz. Önder hocanız, ben ve Murat hocanız. Sizde babannenin evinde kalacaksınız. Yarın sabah gelir alırız bi tur atmak için." dediğinde Beliz sevinçle ellerini çarptı.

"Babaannemle tanışıyoruum!" dediğinde Berk ona yan yan bakarken Kenan, Önder ve Murat Hoca arabadan indi.

"Babaannenin evi saray mı hepimiz sığalım?" diyen Alaz'a Cemre cevap verdi.

"Yaani saray değil ama.." Ege sırıtarak devam etti.

"Hepimizi alır. Hepimizin tek tek odası olmaz ama sığarız sen çok dert etme." dediğinde Berk arkasına yaslanırken ofladı.

"Aile büyüklerine saygı sevgi de maşallah." diyen Bora sırıtarak Berk'e baktı.

"Ayyy şimdiden her yer yemyeşil çok güzel." diyen Devin camdan bakarken hayranlık dolu sesini engelleyememişti.

Otobüs yeşillik dolu bir bahçeye girerken Berk Beliz'e doğru döndü. 

"İşte sana hep bahsettiğim yerler buralar Jessica." dediğinde Beliz hayretle kaşlarını kaldırdı.

"Buralar hepsi babaannemin mi?" 

Ege sırıttı. "Evet. Hepsi Hanife Sultan'ın." dediğinde Beliz hayretle camdan bakmaya devam ediyordu.

"Ulan az mı koştuk şu bahçe yolunda be." dedi Berk gittikleri yola bakarken.

Ege kahkaha atarak konuştu. "Hatırlıyor musun?" dedi Berk'e dokunurken. "Cemre geride kaldığı için ağlıyordu." dediğinde ikisi de kahkaha atmaya başladı. Ama sonra Cemre'nin öldürücü bakışlarıyla sustular.

"Çünkü bana arkamızdan kurt köpeğinin kovaladığını söylüyordunuz ve bir anda koşmaya başlıyordunuz." dediğinde Bora gülerken sordu.

"Ee sonra ne oluyordu?" dediğinde Ege gülerek konuştu.

"Ben Cemre'ye kıyamayıp dönelim diyordum. Berk mızıkçılık yaptığını söylüyordu ama benden önce Cemre'nin yanına gidiyordu." dediğinde Çağrı kahkaha attı.

"Tam bi malsın." dedi Berk'e dönerken. 

Araba durduğunda otobüsün kapısı açıldı. Gençler arabadan inerken önlerinde duran büyük eve baktılar.

Kapı yavaşça açılırken içerden elindeki bastonla bir teyze çıktı. Onları görür görmez yüzü güldü.

"Ay benim çocuklarım gelmiş." derken Berk ona doğru ilerledi ve elini öptü. 

Ali, Berk ve babaannesine bakarken kendini gülmemek için zor tuttu. Arap'a doğru eğilip konuştu.

"Bu çocuğu bu halde göreceğim aklımın ucundan geçmezdi." dediğinde Arap'ta ona sessiz sessiz güldü.

Berk'in yanına gelen Cemre ve Ege'ye baktı teyze. "Allah'ım ne kadar büyümüşsünüz." dediğinde onlarla da sarıldı. "Bi günden bi güne aramayın tabi. Önceden her yaz bitişi zor ayırırlardı sizi burdan şimdi uğramayın bile tabi." dedi sitemkar bir tonda. Ege sırıttı ona doğru konuştu.

"Öyle deme Hanife Sultan. Hepimizin ayrı dertleri var artık." dediğinde Hanife teyze elindeki sopayla hafifçe onun bacağına vurdu.

"Hadi git ordan. Sizin derdiniz anca partiler diskolardır." dediğinde Berk ve Cemre ona kıkırdarken Berk Beliz'e doğru döndü ve onu eliyle yanına çağırdı.

"Ee babaanne torununla tanış." dediğinde Hanife teyzenin gözlerine kocaman bir şefkat ile beraber yaşlar doldu. 

"Beliz." dedi titrek bir sesle. "Çok aradım kızım seni." dediğinde Beliz'e sarıldı. Beliz ondan ayrılırken çatık kaşlarıyla konuştu.

"Sizin benden haberiniz var mıydı ki?" dediğinde Hanife teyze gözünden yaşlar süzülürken başını salladı. "Annen ilk bana söyledi." dedi ve yanağındaki yaşı sildi. "Benden başka kimsenin haberi yoktu ikiz doğurduğundan. Annen ölünce senin adresine geldim ama taşındığınızı söylediler. Kalakaldım." dediğinde Beliz gülümsedi. 

Berk babaannesine tek koluyla sarılırken konuştu. "Tamam ağlama. Burda artık işte torunun. Şimdi pabucumu dama atarsın." dediğinde Hanife teyze gülerken bastonuyla ona da hafifçe vurdu.

"Sen pabucu dama atılacak uşak misun?" dediğinde Berk sırıtarak Cemre'ye döndü ve göz kırptı.

"Değilim valla. Dimi?" 

Cemre ona gülerken başını sallayarak güldü. "Değilsin." 

"Hele bu uşaklar kimdur?" dedi Hanife teyze bastonuyla diğerlerini gösterirken. 

Ege sırıttı. "Torunların." dediğinde Hanife teyzenin yüzü dehşet dolu bir ifadeyle ona döndü. Ege ona gülerken konuştu. "Şaka yapayrum gız." derken yanağından bir makas aldı. "Sınıf arkadaşlarımız." dediğinde Hanife gülümsedi.

"Hepiniz hoşgeldunuz." dediğinde Berk'e döndü. "Hepsiyle tanıştıracaksın." dediğinde Berk başını salladı. İçeri girdiklerinde hepsi salona geçti.

Hanife teyze onlara bakarken konuştu. "Boş yedi oda var." dedi ve ekledi. "Ama bizum rahmetlinin-" sözü Çağrı'nın mırıldanmasıyla kesildi.

"Allah rahmet eylesin." 

"Eylemesun!" dedi sinirle bastonunu sinirle kaldırırken bir anda Hanife Teyze. "O ite Allah bile rahmet eylemesun." dediğinde herkes şok içinde gözlerini açarken Berk, Ege ve Cemre bu duruma zaten alışık oldukları için yadırgamadılar.

Bora yavaşça Beliz'e doğru eğilip fısıldadı. "Kime benzediğini şimdi çözdüm." dediğinde Beliz'in sert bakışlarını görünce sırıtarak önüne geri döndü. Beliz başını öbür tarafa çevirir çevirmez sırıttı. Sonra da önüne büyük bir ciddiyetle döndü.

"Neyse." diyen Hanife Teyze devam etti. "Rahmetlinin çalışma odasındaki koltukta da bir uşak yatabilur." dediğinde onlara baktı. "Odalar yukarda. Siz yerleşiverin bende size bir yemek edeyim." dediğinde hızla mutfağa doğru gitti.

"Yedi oda varsa noluyor?" dedi Alaz etrafa bakınırken. "Benim matematiğim yetmedi." 

"İşte bir kişi tek kalıyor diğerleri iki kişi bi odada da üç kişi kalıyor." dedi Vefa söze girerken. 

"Bunu bende çözmüştüm okul birincisi olmaya gerek yok Vefa'cım." diyen Çağrı önüne döndü. "Hangi şanslı kul benimle aynı odada kalacak acaba." dediğinde Berk konuştu.

"Sen-" Çağrı'nın işaret parmağını onun dudağına sus şeklinde getirmesiyle sustu.

"Ama durun durun kavga etmeyin." dediğinde Berk onun elini ittirirken konuştu.

"Sen çalışma odasında tek mi kalsan diyecektim." dediğinde Bora kahkaha attı.

"Ulan Çağrı. Osmanlı böyle çökmedi." dediğinde Çağrı Berk'e yan yan bakıyordu.

"Biz Bora'yla kalırız." dedi Alaz sırıtırken.

Bora gülümseyerek başını salladı.

"Tamam." dedi Berk. Etrafa bakındı. Cemre Hazal'a doğru döndü. 

"Biz de Hazal'la kalalım." dediğinde Berk ona bakarken konuştu.

"Benle de kalabilirdin." dediğinde Cemre gülerek omuz silkti.

"Öyle olsun." diyen Berk önüne döndü.

Çağrı Ege'nin boynuna kolunu attı. "Biz de sütlü çayımla kalırız." dediğinde Berk dudaklarını hayretle kıvırırken başını salladı.

Ali konuştu. "Biz Arapla." dediğinde Vefa ekledi.

"Ben çalışma odasında tek kalırım." 

"Okey." diyen Berk etrafa bakındı ve gözleri Çınar'ı buldu. "Sende bana kaldın." dedi bıkkın bir ses tonuyla.

Devin gülümseyerek Lavin'e döndü. "Oda arkadaşım olur musun?" dediğinde Lavin gülümsedi.

"Oluruum." dediğinde Devin ona gülümserken Çınar da onlara gülümseyerek baktı.

Zeyno Duru'ya döndü ve göz kırptı. Duru gülümseyerek başını salladığında Zeyno konuştu. "Biz de Duru'yla kalıyoruz." 

"Bana da sen kaldın fıstık." dedi Aren Beliz'e bakarken.

"E hadi o zaman yukarı." dedi Berk merdivenleri gösterirken. "Vefa senin oda merdivenden hemen çıkınca soldaki ilk oda." dediğinde Vefa başını salladı. 

Herkes yerine yerleştikten sonra aşağıya indi.

Salonda sessizlik hakimken Çağrı kenardaki kupaları inceliyordu. "Bunlar kimin lan?" dedi Berk'e dönerken.

"Bahsi geçen rahmetlinin. Dedemin yani." dediğinde Çağrı hayretle dudaklarını kıvırdı.

"Sizin sülalede bir gen var. Çok kuvvetli." dedi ve Beliz'e baktı. "Bi buna geçmemiş." 

Beliz bıkkın bir nefes verirken konuştu. "Şu an o kadar yorgunum ki sana bile cevap veremeyeceğim." dediğinde içerden gelen Hanife Teyze onlara doğru döndü.

"Haydi yemek odasına geçun da. Daha misafirlerim gelecek." 

"Ne misafiri babaanne?" dedi Berk ona dönerken.

"Ula siz gelmişsunuz koskoca boyu devrilmeyesuca Kenan'ın çocukları beni rahat bırakurlar mı?" dediğinde Berk sıkıntılı bir nefes verirken Çağrı konuştu.

"Oh bizi ilgilendiren bir durum yok." dediğinde Hanife Teyze gözlerini kocaman açarak kaşlarını çattı.

"Ne demek sizi ilgilendiren bi durum yok? Bu eve bi misafir gelirse hepunuz için geliy!" dediğinde Çağrı korkuyla başını salladı.

Yemek sofrası toplanırken kapı çaldı. Salonda telefonunu şarja takmış bakan Lavin'e doğdu bağırdı Hanife Teyze

"Kapu çaliyi kapu ha! Sizun oralarda çalan kapuyu açmayiler mi da?"

Salondan çıkan Çınar bu söylenmeyle kapıya doğru gülümseyerek giden Lavin'in yanına geçti gülerek.

"Kapu çalay da." diye taklidini yaptığında Lavin ona gülerken kapıyı açtı.

Kapıdaki beş teyze onları büyümüş gözleriyle baştan aşağı süzerken en öndeki teyze konuştu.

"Tü tü tü maşallah ha!" 

Lavin kaşları çatılırken gülümsedi. "Buyruun." dediğinde Teyzeler onların yanından geçerken ikisini de baştan aşağı tek tek süzdüler.

Salona geçip oturduklarında herkes salondaydı. Hanife Teyze mutfaktan gülümseyerek geldi.

"Hoşgeldiniz bacilarum." dediğinde kadın konuştu.

"Hoş gördük Hanife. Ha gözun aymiş bakayum da maşallah evin dolmuş." dediğinde Hanife Teyze gülerek başını salladı.

Teyzelerden biri aniden Lavin’e dönüp sordu.

"Kızum sen evli misun yoksa bekâr mi?" 

Lavin şaşkınlıkla gözlerini teyzeye çevirirken cevap verdi. "Bekarım." dediğinde Teyze doğruldu.

"Tü tü tü maşallah! Bizum bi yeğen var tam sana göre ha bi tanıştırayim mi?"

"Hatice!" dedi Hanife Teyze.."Ettuğun iş mi da. Bu çocuklar okuyi daha ha!" dediğinde Teyze bozularak başını sallarken Alaz Çınar'a doğdu eğilip konuştu.

"Az kalsın gidiyordu kız kanka." 

Çınar ona dönerken çenesini sıkarak konuştu. "Gevşek gevşek konuşup durma." dedi.

Hanife Teyze Berk ve Beliz'i teyzelere gösterirken konuştu. "Ha bu iki uşak benim torunlar." 

"Kimden Derya'dan mı?" diyen bir teyzeyle etrafta sessizlik oluştu. Herkes birbirine bakarken sessizliği Beliz bozdu.

"Derya kim?" 

Hanife Teyze soruyu soran teyzeye döndü. "Biz Derya konusu kapandı deduk ya bacim yıllar önce." dediğinde diğer teyze çıkıştı.

"E gebe diyorlardı." dediğinde Berk kaşlarını kaldırıp babaannesine döndü.

"Yahu saçmalama!" dedi Hanife kaşlarını kaldırırken. "Milleti bilmeysun sanki derler de derler." dediğinde teyze başını salladı.

"Bi an çok korktum gayrimeşru bir kardeşimiz çıkacak diye." diye fısıldadı Berk Beliz'e doğru.

"Hadi çocuklar siz gezin isterseniz." diyen Hanife Teyzeye şaşkınlıkla baktılar.

"Çok dengesiz bir kadın anlayamıyorum." diyen Bora yavaşça ayağa kalktı. 

"Yukarda bir balkon var. Kapinun önü bağ bahçe zaten. Yer çook." dedi Hanife Teyze.

Hepsi salondan çıktığında Arap konuştu.

"Yahu Karadeniz turu diye geldik evlenip gideceğiz." dediğinde Berk kahkaha attı. Kahkahasını durdurup işaret parmağıyla onu gösterirken konuştu.

"Bazen komik olabiliyorsun." dediğinde Arap ona sahte bir şekilde gülerken göz devirdi.

Balkona çıkan Berk ve Cemre balkondaki küçük halının üzerine oturdular. Cemre Berk'e doğru yaslanırken Berk onun titremelerini farketti.

"Sen kazak falan getirmedin mi?" dediğinde Cemre ona yan yan bakarak cevap verdi.

"Unutmuşum." dediğinde Berk ona kaşlarını çattı ve sırıttı.

"Bu senin kıyafetlerine çökeceğim demek mi oluyor?" dediğinde yüzlerini yaklaştırdı.

"Evet sorun mu var?" diyen Cemre gözlerini kapatırken Berk'e iyice yaklaştı. 

"Bro birş-" diye  Çağrı'nın sesi kesilirken Berk ve Cemre telaşla birbirlerinden uzaklaştılar.

Balkonun kapısında ellerini ağızlarına kapatmış olan Ege ve Çağrı'yı gördüler.

"Ne var Çağrı?" diyen Berk burnundan sinirli bir nefes verdi.

Çağrı gülerken konuştu. "Ne soracağımı unuttum." dediğinde Ege sırıttı.

"Gece lambası soracaktık. Lavin arıyor da." dediğinde Berk onlara bıkkın bir şekilde baktı.

"Ben nerden bileyim oğlum?" dediğinde Çağrı başını sallarken ona öpücük gönderdi.

"Hadi iyi geceler." dediğinde bu kez sesli bir öpücük yaptı.

Berk sinirle sırıtırken konuştu. "Çağrı."

"He." 

"Git bence." dediğinde Çağrı ve Ege balkondan çıktı.

Cemre arkalarından gülerken Berk ona döndü.

"Ee nerde kalmıştık?" dediğinde tam Cemre'ye yaklaşıyordu ki evin içinde büyük bir gürültü duyuldu. 

"Aaaa kolum kırıldı galiba!" 

Bu ses Çağrı'nındı.


                    13. BÖLÜM SONU

       

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kaçmaya çalıştığın cehennemi taşıyorsun içinde.

2.Bölüm: Küçük Çatlaklar

iyileşmiyor susmayı öğreniyor yara.