14.Bölüm: Eriyen Buzlar

dünyadaki en güzel şey eve varmaktır.

Yazar'dan


Berk ve Cemre hızla yerlerinden kalkıp balkon kapısından içeri girdiler. Odalarından çıkan Beliz ve Aren onlara doğru sordu.

"Noldu?" 

Aşağıdan gelen Çağrı'nın bağırışıyla cevaba gerek kalmamıştı. "Ambulans çağırın!!"

Aren hızla  aşağıya inerken Beliz onun arkasından sırıtarak Berk ve Cemre'ye dönerek konuştu. ''Yanmış bu.'' dedi.

O sırada yan odanın kapısı açıldı ve içerden Bora çıktı. Uykulu sesiyle ''Noluyor ya?'' diye sorarken Beliz hemen saçlarını düzeltmeye başladı.

Cemre Bora'nın koluna girerken merdivenlere doğru yöneldiler. ''Bakalım noluyor.''

Berk Beliz'e bakarken sırıttı. ''Tek yanan Aren değil sanki.'' dedi göz kırparken. Beliz ona göz devirirken merdivenlere yöneldi.

Aşağıda bağırmaya devam eden Çağrı herkesi başına toplamıştı. ''Ölüyorum!! Ambulans.'' dediğinde Berk Ege'ye döndü.

''Nasıl düştü?''

Ege sırıttı. ''Balkonda sizi gördüğü vaziyeti koşarak Lavin ve Çınar'a anlatmaya gidiyordu.'' dediğinde Berk Çağrı'ya döndü ve elini göğsüne doğru sürterken konuştu.

''Ohh! İçimin yağları eridi.'' dediğinde Çağrı ağlamaklı bir sesle konuştu.

''Ne biçim bi arkadaşsın sen.'' 

''Nerden düştü?'' dedi Aren merakla Lavin'e doğru.  

''Son beş altı basamak vardı galiba.'' diyen Lavin'le Çağrı'ya döndü. 

''Çok acıyo mu?'' dediğinde Çağrı acıyla yüzünü buruşturdu.

 ''Hemde çok.'' dediğinde Hazal ona doğru eğildi.

"Çağrı ayağa kalkabilir misin?" dedi ve elini ona doğru uzattı. 

Çağrı onun eline bakarken yüzüne bir gülümseme yerleşti ve elini onun eline koydu.

"Kalkabilirim." dedi afallamış bir şekilde. "Bırakmazsan kalkabilirim." 

Hazal başını salladı. "Bırakmam tabi ki." dediğinde Çağrı yüzündeki tebessümle Hazal'dan tutunarak ayağa kalktı.

Berk Ege'ye doğru döndü. "Ne manyak bi herif bu ya?" 

"Hayretler içerisinde izledim." dedi Ege onlara bakarken. 

İçerden gelen Hanife Teyze onlara çatık kaşlarıyla baktı. ''Ne yapayisunuz buralarda?''

Ege ona dönüp konuştu. ''Sorma Hanife Sultan. Çağrı merdivenlerden düştü.'' dediğinde Hanife teyze telaşla Çağrı'ya döndü. Sonra da fısıldaşarak gülen Ege ve Berk'e doğru konuştu.

"Siz ne dikilip durayisunuz arkadaşınızın koluna girsenize kız tek başına tutayi!" dediğinde Berk sırıtarak Çağrı'nın yanına gitti.

''Valla doğru diyosun babaanne.'' dediğinde Hazal'a döndü. ''Çık kız yorulmuşsundur.'' dedi sırıtarak Çağrı'ya bakarken. 

Çağrı sıkıntılı bir nefes verirken kolunu Berk'in boynuna doğru atmıştı. ''İyi biraz daha.'' dediğinde Berk sırıtarak ona döndü.

''Ambulans çağırcaktık daha.'' dedi merdivenlere yönelirlerken. Ege sırıtarak arkalarından seslendi. 

''Bana da ihtiyaç vardır. Geliyim.'' diyerek yanlarına gitti. 

Hanife teyze Cemre'ye dönerken sordu. ''Ayarladınız mı yavrum odalarınızı?'' Cemre başını salladı.

''Ayarladık ayarladık.'' derken kollarını Hanife teyzeye sardı. ''Kahve gecesi mi yapsak kız? Özledim seni.'' dediğinde Hanife teyze sırıttı. 

''E kızları topla o zaman mutfağa az bi nefes alalum şu uşaklardan uzak kız kıza.'' dediğinde Cemre diğerlerine dönerken Bora uykulu gözlerle elini umursamaz bir şekilde salladı ve merdivenlere yöneldi. 

Kızlar mutfağa geçerken diğerleri de odalarına çekildi. 

Cemre kahveyi makineyi koyarken Hanife teyze de diğer kızların yanına masaya oturdu. ''Eee anlatun bakalum var midur sevdaluğunuz?'' dediğinde masada bir sessizlik hakimdi. Hanife teyze onlara bakarak kaşlarını çattı. ''Ula benden mi utanaysinuz?'' dediğinde Duru konuştu.

''Biz Arap'la flörtüz.'' dediğinde Hanife teyze gözlüklerinin üzerinden ona baktı. 

''Flört nedur da?'' dediğinde Hazal açıklamak ister gibi konuştu.

''Konuşuyorlar yani.''

''Hee.'' dedi Hanife teyze. ''Öyle desene kızım.'' dediğinde Hazal'a döndü. ''Düşen çocuk da senin yavuklun mu?'' dediğinde Hazal başını iki yana salladı.

''Yok. Çok yakın arkadaşız biz.'' dediğinde Hanife teyze ona bir süre baktı. 

''Emin misin yavrum? Çocuğun bakışları pek arkadaş bakışı değildi.'' dediğinde Cemre herkesin kahvelerini önüne koyarken sırıtarak merakla Hazal'a baktı. Hazal rahat bir tavırla konuştu.

''Yok Çağrı bu. Herkese öyle bakıyor.'' dediğinde Hanife teyze kaşlarını kaldırarak kahvesine döndü.

''Öyle olsun bakalum.'' diye mırıldandı. ''Ee.'' dedi Cemre'ye dönerken. ''Bizim uşak seni üzüyor mu?''

Cemre sırıttı. ''Yoo. Çok iyiyiz.'' dediğinde Zeyno fincanını masaya koyarken bir kahkaha attı. Cemre çatık kaşlarıyla ona dönerken Zeyno ona bakarak konuştu.

''Pardon bi an tutamadım kendimi.'' dediğinde Cemre ona göz devirdi. 

''Ula siz de hiç konuşmaysiniz.'' dedi sitemle Hanife teyze. ''Ölü toprağı atılmış üstünüze.'' dediğinde Hazal Beliz'e döndü sırıtarak.

''Beliz babaannene Bora'yı anlatsana.'' dediğinde Beliz ona şaşkınlıkla döndü. 

''N..Ne...Ne alaka Bora?'' dedi hecelerken. 

''Ha bu Bora senin abin mi?'' dedi Hanife teyze Cemre'ye dönerken. ''Turuncu kafali uşak.''

Cemre gülerken başını salladı. ''Ta kendisi.''

''Ooo!'' dedi Hanife teyze Beliz'e dönerken. ''Ula ne zevkli torunlarım var.'' dediğinde Beliz itiraz etti.

''Ne işim olur be benim o turuncu kafayla?'' dediğinde Hazal ona döndü. 

''Bakışların hiç öyle demiyor canım.'' dediğinde Beliz çenesini sıkarak konuştu.

''Hazal kapa çeneni!'' dediğinde Hazal ağzına fermuar çeker gibi yaptı. 

Zeyno sırıtarak Lavin'e döndü. ''Lavin'cim yok mu senin de sevdaluk eylediğin biri?'' dediğinde Hanife teyzenin bakışları Lavin'e dönerken Lavin kaşlarını kaldırarak Zeyno'ya döndü.

''Biz sevdaluk eylemeyi bıraktık canım.'' dedi ve sırıttı. ''Ama sen anlatabilirsin iyi bilirsin sevdalığı." dedi imayla.

Zeyno'nun yüzü düştü ve sinirle önüne döndü. Lavin ise yüzündeki gülümsemeyle önüne döndü.

''O yakışıklı uşakla yakışırsınız siz.'' dedi Hanife teyze ona doğru. 

Lavin ona bakarken Devin Hanife teyzeye döndü ve sordu.

''Hangi yakışıklı uşakla?'' dediğinde Hanife teyze konuştu.

''Kapıyı beraber açtuklari. Yanundan ayrilmayan uşakla.'' dediğinde Devin sırıtarak Lavin'e döndü. 

''O yakışıklı uşak benim abim oluyo.'' dedi gülümserken. 

Lavin'in yüzüne belli belirsiz bir gülümseme yerleşirken omuzlarını silkeledi. 

O sırada mutfağa giren Çağrı'ya döndü hepsi. Hanife teyze şaşkınlıkla konuştu. ''Ula senin ayağun acimayi mıydı?'' dediğinde Çağrı gülümsedi. 

''Brolarım sağolsun çok ilgilendiler.'' dediğinde Hanife teyze kaşlarını çattı.

''Kimleri aldunuz evimee!'' dedi sinirle.

Cemre gülerek açıkladı. ''Berk ve Ege'ye diyor. Erkek kardeş manasında.'' dediğinde Hanife teyze sitem dolu bakışlarla onlara baktı. 

''Hangi dili öğrenayisunuz siz uşağum okulda? Biri 'bro' der biri 'flört' düzgünce konuşun gari!" diyerek sitemle masadan kalktı. ''Hadi Allah rahatlık versin.'' diyerek fincanını tezgahın üzerine koydu ve mutfaktan çıktı. 

Çağrı onun yerine otururken sırıttı. ''Eee ne konuşuyordunuz?'' dediğinde Beliz sırıttı.

''Kızlar arasında Çağrı'cım.'' dediğinde Çağrı sırıtarak Cemre'ye döndü. Cemre başını iki yana sallarken Çağrı ofladı ve kalkıp mutfaktan çıktı. 

Kızlar da mutfağı toplayıp odalarına çıktılar.

Devin ortadaki yanan gece lambasıyla gözlerini sıkıp geri açarken karşı yataktaki Lavin ona doğru döndü.

"Rahatsız mı oluyorsun?" dediğinde Devin başını yavaşça ona çevirdi.

"Yani alışkın değilim. Bir de yer yadırgıyorum galiba." dediğinde Lavin yatakta oturur pozisyona geldi ve bacaklarını bağdaş şeklinde birleştirdi.

"Bende ya. Hiç uykum yok." dediğinde Devin'de aynı şekilde oturdu.

"Çınar'a karşı bir şeyler hissediyor musun?" dediğinde Lavin dudaklarını birbirine bastırdı.

"Bilmiyorum ki." dedi ve iç çekti. "Kafam çok karışık." dedi ve yutkundu. "Yani onun yanında güvende hissediyorum. Ne biliyim güldürüyor beni." dedi ve etrafa baktı. "Ama.." derken gözleri Devin'e döndü. "Ya Berk'te olduğu gibi ilk gördüğüm ilgide kendimi hoşlantı diye kandırırsam diye korkuyorum. Yani genelde yalnız olduğum için ilk gördüğüm ilgiyle aşık oluyorum ya da hoşlanıyorum sanarsam?" dediğinde Devin ona gülümseyerek baktı.

"Bunu Berk'te nasıl anladın?" dedi ve ona bakarak ekledi. "Yani onun bir hoşlantı olmadığını. Yalnızlığın yüzünden olduğunu." dediğinde Lavin yere bakarak düşündü.

"Hastaneden çıktıktan sonra Cemre'ye olan bakışlarını gördüğümde." dedi ve gözlerini geri Devin'e geri çevirdi. "İçimdeki tüm hoşlantı sandığım duygular maskesini indirdi. Ben onu böyle bir kardeş dost gibi görmüşüm aslında." dedi ve yutkundu. "Kimseyi kolay kolay kardeş olarak da görmem. Belki de bendeki yaraların onda da benzerleri olduğunu ve benim yaralarımın acısını hafifletme çabasını gördüğüm için." dediğinde Devin gülümseyerek sordu sırtını duvara yaslarken.

"Peki Çınar?" dedi gözleri buluşurken. "Onda da mı sana benzer yaralar var? O yüzden mi böyle hissediyorsun?" dediğinde Lavin başını iki yana salladı.

"Çınar'ın yaralarından doğru düzgün haberim bile yok. O haliyle.." dedi ve devamını getirmedi. 

Devin gülümsedi. "Sen düşün bence biraz..." dedi ve geri yatağa yattı. Gözlerini kapatıp arkasına dönerken konuştu. "Bana Berk'e hissettiklerinden farklı gibi geldi." 

Lavin sırtını yavaşça duvara yaslarken başını salladı.

Berk yatağa yatarken yan yataktaki gözlerini tavana dikmiş olan Çınar'a takıldı gözleri. Ağzını açmadı. Çünkü suçlu hissetti. Böyle bir şeyi saklamasına sebep olduğu için kızdı kendine. Telefonunun çalması ile gözlerini Çınar'dan çekti ve ekrana baktı.

-Cemre arıyor...

Yüzüne bir gülümseme yerleşti ve telefonu açtı.

"Bu kadar çabuk özlemeni beklemiyordum aşkım." diyerek açtığında karşıdan Cemre'nin fısıldayan desi duyuldu.

"Kodidorda seni bekliyorum." 

Berk gülümserken yavaşça ayağa kalktı. Yavaşça kapıyı açtığında üzerinde Hazal'ın kazaklarından biri ve montu olan Cemre'yi görüp sırıttı. Kapıyı yavaşça kapatırken Cemre ona seslendi.

"Üstüne bir şeyler giysene." dedi ısrar eder gibi.

"Nereye kaçırıyorsun beni." dedi onu belinden tutup kendine doğru çekerken. Cemre onu göğsünden ittirirken sırıtarak gözünü kırptı ve konuştu.

"Hadii!" dedi.

"Tamam be." diyen Berk yavaşça geri odasının kapısını açarken zifiri karanlıkta koltuğun üzerindeki montunu üzerine geçirdi ve kapıdan geri çıktı.

Cemre ona gülümserken hızla elini tuttu ve merdivenlere doğru yöneldi. 

"Resmen kaçırılıyorum." dedi Berk sırıtırken.

"Sessiz ol!" diyen Cemre yavaşça kapıyı açtı ve dışarı çıktılar. Kapıyı yavaşça kapattığında sol tarafa doğru yönlendirdi Berk'i.

"Hee." diyen Berk sırıttı. "Ağacın dibine gidiyoruz." dediğinde Cemre heyecanla başını salladı. 

Ama gördükleri manzarayla şok içinde durdular. Berk'in gözleri şaşkınlıkla ışıklandırmalar dolu çınar ağacında gezinirken Cemre ona döndü.

"Ohaa." 

Berk sırıttı. "Ya sen ne kadar romantiksin. Gece gece bunla mı uğraştın?" dediğinde Cemre ona döndü.

"Ben yapmadım." dediğinde Berk şok içinde ona döndü. Sonra da gülümseyerek geri ağaca.

"Hanife Sultaan." dediler aynı anda. 

Ağaca sırtlarını dayayarak oturduklarında Cemre etrafa bakınırken konuştu.

"Hani karanlık diye geceleri buraya gelemediğimizi şikayet ederdik ya ona." dediğinde Berk başını sallayarak ekledi.

"O zamanlar ısrarla yaptırmazdı." dedi gülerken. Cemre başını salladı ve ona döndü.

"Bizi o kadar özlemiş ki her an gelebiliriz diye yaptırmış." derken kollarını Berk'in kollarına sardı ve onun gözlerine baktı. "Berk." dediğinde Berk gülümseyerek ona döndü. "Buraya arada gelelim mi?" dediğinde Berk başını salladı. 

"Gelelim." dedi ve önüne dönerken işaret parmağını kaldırdı. "Ama Çağrı'sız." dediğinde Cemre güldü.

"Sadece sen ve ben." dedi Cemre ona dönerken. Berk'te refleks olarak başını ona çevirdi. Sırıttı ve konuştu.

"Sen ve ben." dediğinde alınları birleşti. 

"Ula napaysinuz orda. Gece ayazdur." 

Hanife teyzenin bağırışıyla Berk gözlerini sıkıca kapatırken mırıldandı.

"Ben yanıyorum babaanne banane ayazdan." derken Cemre ona güldü. Tam ayağa kalkacaktı ki Berk onu kolundan tutup geri oturttu.

"Nereye? Bağırır bağırır yatar." dediğinde Cemre sırıtarak kaşlarıyla evi işaret etti. 

"Veranda da bekliyor." dediğinde Berk o tarafa döndü. 

Hanife teyzenin onlara el salladığını gördü. 

"Alarm mı var üzerimizde çekiyoruz." derken ayağa kalktı.

"Ula geliin!" diyen Hanife teyzeye doğru baktı.

"Geldik babaane geldik!" derken yürümeye başladılar.

Verandaya geldiklerinde Hanife teyze onlara sistemle konuştu. "Ula siz deli misiniz?" dediğinde Berk keyifsiz bir şekilde konuştu.

"Uykum geldi." derken kapıyı açtı. Eliyle içeriyi gösterdi. "Hanımlar önden." dediğinde Hanife teyze gülerek içeri girerken Cemre'de peşinden gireceği sırada Berk ona göz kırptı.

"Kapıyı üzerine kapatıp geri ağacın dibine kaçmamız için geç değil." dediğinde Cemre kıkırdadı. 

"Hayde iyi geceler." dedi Hanife teyze onların da içeri girmesiyle.

"İyi geceler." diyen Berk ve Cemre merdivenlerden çıkarken yukardan bir cırlama duymaları ile adımları hızlandı. 

Koridordaki Beliz ve Bora'yı gördüklerinde ikisi de birbirlerine şok içinde bakıyorlardı.

"Noluyo burda?" diyen Berk'in sesiyle Beliz ve Bora korkuyla onlara döndüler bağırarak.

Beliz yüzündeki maskeyi çıkarırken bıkkınlıkla konuştu. 

"Gerizekalı karanlıkta niye karşıma dikiliyosun zebani gibi?" dedi Bora'ya sinirle dönerken.

"Ben miyim zebani?" dedi Bora. Beliz'in elindeki maskeyi gösterdi. "Gecenin bi yarısı tuvalete gidiyorum ve bir anda kapı açılıp karşıma beyaz suratlı bi varlık çıkıyor. Ben miyim buradaki zebani?" dediğinde Beliz sinirle konuştu.

"Edison yüzyıllar önce ampulu icat etti. Bir düğmeye dokunuyorsun etraf aydınlanıyo falan." dediğinde Bora daha sesli bir şekilde konuştu.

"Uykum var!" 

Berk ve Cemre'nin bakışları bir Bora'nın bir Beliz'in üzerinde geziyordu.

"Ben ne bileyim kapıdan çıkınca karanlık bir silüetle karşılaşacağım?" dediğinde Bora ofladı.

"Bir akşam şu maskeyi yapmasan ölmezsin dimi?" dediğinde Beliz sinirle elindeki maskeyi onun suratına fırlattı. 

Cemre bununla alt dudağını ısırırken Beliz Cemre'ye döndü. "Fazla mı oldu?" dediğinde Cemre başını salladı. 

Bora yüzünden maskeyi çekerken yavaşça Beliz'e döndü. Beliz koşarak odasına girerken kapıdan dönüp Bora'ya dil çıkardı ve kapıyı kapattı.

Berk bununla gülerken Bora'nın sinirli bakışları ona döndü. Bora sıkıntılı bir nefes verirken tuvalete girdi ve evde kapı çarpılma sesi yankılandı. 

Cemre ve Berk birbirine dönerken Beliz'in odasının kapısı açıldı. Onlara doğru gülümseyerek konuştu.

"İyi geceler."

***

"Napıyosun lan sabah sabah?" diyen Ege mutfağın kapısından mutfakta bir şeyler arayan Berk'e bakıyordu.

Berk dolaptan bir tava alırken konuştu. "Kuymak yapacağım. Cemre sever." dediğinde Ege başını salladı.

"Ne anlarsın oğlum sen kuymaktan?" dedi alayla.

Berk ona döndü. "Hatırlamıyor musun geçen sene yapmıştım bizim evde. Parmaklarınızı yediniz." dediğinde Ege ofladı.

"Zaten anca Cemre için yap. Bi günden bi güne kimse Ege'yi düşünmesin." dedi sitemle.

Berk ona oflarken tavadaki kuymağı karıştırdı.

"Günaydıın!" 

Cemre'nin sesiyle heyecanla aygazı kapattı. Kapının orda dikilen ve ona gülümseyen Cemre'ye gülümsedi.

"Günaydın aşkım. Çabuk masaya otur tadım zamanı." dediğinde Cemre kaşlarını kaldırdı.

"Yaaa!! Ne yaptın?" 

"Kuymak." dedi Berk onun gibi bir heyecanla.

Cemre gülümseyerek masaya otururken Ege'de onun yanına oturdu. Berk son dokunuşlarını yapmak üzere kuymağa döndü.

Ege Cemre'ye doğru eğilerek kulağına fısıldadı.

"Beğenmemiş numarası yapsana." dediğinde Cemre ona sırıtarak döndü.

"Kulağa çok hoş geliyor." dedi Cemre. Ve ekledi. "Ama kıyamam." 

Ege kaşlarını kaldırdı. "Lütfen ya!" 

Cemre sırıtırken onun yanağından makas aldı. "Tamam. Çok ısrar ettin." dediğinde Ege sırıtarak önüne döndü.

Berk tavayı Cemre'nin önüne koyarken ekmek sepetini de yanına koydu ve oturdu. Heyecanla Cemre'yi izlemeye başladı.

Cemre ekmekle kuymağı yerken aldığı tatla yüzü gülecekti ki yapacağı şaka aklına geldi. Ona heyecanla bakan Berk'e doğru yüzünü buruşturdu.

"Berk." dediğinde Berk'in yüzü yavaşça düştü.

"Noldu?" 

"Yağı çok fazla feci fazla!" dedi Cemre ağzını kapatıp lokma ağzında büyüyormuş gibi yaparken.

Ege sırıtarak Cemre'yi endişeyle izleyen Berk'e baktı.

"Nasıl ya?" dedi Berk kaşları çatılırken.

"Basmışsın yağı ne nasıl?" dedi Cemre ona dönerken. 

Berk bir Cemre'ye bir tavaya bakarken Cemre kendini tutamayıp kahkaha atmaya başladığında Ege'de onunla beraber gülmeye başladı.

Berk onlara kınayıcı bakışlarla bakarken Cemre gülerken onun yanağını sıktırdı.

"Mosmor oldun!" dedi kahkahalarının arasında.

"Ünlü şefin iade yemek alınca yüz ifadesi diye manşet atılırdı yemin ederim." dedi Ege'de.

"Komik mi şimdi?" diyen Berk ikisine bakarken Cemre onun yanağından elini çekmeden konuştu.

"Çok iyi olmuş." dedi ve elini yanağından çekti. Elini kendi yanağına yaslarken Berk'in kınayıcı bakışlarına çevirdi gözlerini ve sırıtarak ekledi. "Evlenicem ben seninlen." dediğinde Berk'in yüzüne bir sırıtma yerleşti. 

"Valla mı?" dediğinde Ege kahkaha attı. 

"Hadi siz evlenedurun." derken tavayı ve ekmek sepetini kendi önüne çekti.

Cemre hızla ona döndü. "Saçmalama!" dedi sinirle ve bir tane ekmek alıp o da yemeye başladı.

Kapıdan giren Çağrı kaşları çatık bir şekilde onlara bakarken omzundan birinin dürtmesiyle omzunun üstünden arkasına baktı.

Arkasında ona bakan Aren'e 'Ne var?' der gibi bakarken Aren ofladı.

"Önümden çekilirsen su içeceğim." dediğinde Çağrı kapıda dikildiğini yeni farketmişti. 

"Hee." dedi ve kenara çekildi. 

Hanife teyze de Aren'in peşinden mutfağa girerken masada kuymağı bitirmiş olan Cemre ve Ege'ye döndü.

"Ula kahvaltıyı beraber edeceyduk." dediğinde Ege ve Cemre bakışlarını ona çevirdi. İkisi de aynı anda konuştu.

"Berk'in suçu!" dediklerinde kapıdan giren Beliz onlara gülerek bakarken konuştu.

"Biz Berk'le bile bu kadar ikiz olamıyoruz." dediğinde Ege ve Cemre gülümseyerek birbirine döndü.

"Ben naptım yahu?" diyen Berk şaşkın bakışlarla onlara baktı. 

"Ne mi yaptım?" dedi Cemre ona dönerken. "Ne mi yaptın aşkım." dediğinde Berk başını salladı. "Bizim önümüze bir şaheser koyarsan biz durabilir miyiz?" dediğinde Berk sırıtarak Hanife teyzeye döndü.

"E insanın on parmağında on marifet olunca da böyle şeyler olabiliyor babaannecim." dediğinde Hanife teyze ona gülümsedi. 

"Hadi çıkın mutfaktan da size bi kahvaltı edeyim." dediğinde hepsini adeta mutfaktan kışkışladı.

Bora huysuz bir şekilde merdivenlerden inerken Beliz onu görünce sırıtmadan edemedi. 

"Günaydın ultra sevimsiz çocuk." dediğinde Bora burnunu kıvırdı. 

"Sana da zebani." dediğinde Beliz'in kaşları sinirle çatıldı. "Kahve içmem lazım." derken mutfağa yönelen Bora kapının kilitli oluşuyla duraksadı. "Niye açılmıyor?" dediğinde Berk elini onun omzuna koydu.

"Senin kahve biraz ertelenmek zorunda. Babaannem içerde kahvaltı hazırlıyor ve biz ordan kovulduk." dediğinde Bora ofladı ve montunu askılıktan alıp kapıya doğru yöneldi.

"Ben kahvemi içene kadar kimse bana bulaşmasın." dediğinde kapıyı açtı ve arkasına doğru dönüp Beliz'i işaret parmağıyla gösterdi. "Özellikle de sen." dediğinde kapıdan çıktı ve kapı kapandı.

Beliz suratını buruştururken konuştu. "Aman meraklıyız sanki sana." dediğinde yanında dikilen Berk sırıtarak ona döndü. 

"Değil misin?"

Beliz gözlerini ona bakarak kısarken mutfağın kapısı açıldı.

"Hadi buyruun." diyen Hanife teyze kapıyı sonuna kadar açtı. "Bugün sizi çay bahçesine götüreceğim." dediğinde Berk gülümsedi.

Masaya oturduklarında babaannesine dönüp konuştu. "Babamlar alacaktı bizi." dediğinde Hanife teyze gülümsedi.

"Boyu devrilmeyesuca İstanbul'a dönmüş bile." dediğinde herkes bir anda birbirine şaşkınlıkla baktı. 

"Nasıl yani?" dedi Çağrı. "Biz?"

"Önemli bir işi çıkmış. Ha bana da oteldekiler haber geturdu. Yoksa haberimiz olmayacak." dediğinde Berk telefonunu cebinden çıkardı ve babasını aradı.

"Alo günaydın."

"Günaydın oğlum. Ben de tam seni arayacaktım. Benim önemli bir toplantım çıktı hemen geri döndük biz. Murat hocanız ve Önder de. Siz üç gün daha orda kalıyorsunuz?"

"Ne?" dedi Berk şok içinde. "Neden üç gün?" 

"E benim Metin'e ihtiyacım var. Sizi de Metin'den başkasına emanet edemem. Metin'in de işleri o zaman hafifliyor."

"Ama ba-"

"Hadi babaannenize birbirinize iyi bakın sakın kavga etmeyin. Öpüyorum yanaklarınızdan." diyen Kenan hızla telefonu kapattı.

Berk kulağından telefonu indirirken ona merakla bakan gözlere döndü. Bir sessizlik olustuğunda bu sessizliği Ali bozdu.

"Lan bir şey söylesene ne duruyosun?" 

"Üç gün daha burdaymışız." Berk'in ağzından çıkan cümleyle Alaz şaşkınlıkla bağırdı.

"Nee?" 

"Üç gün mü?" diyen Aren Berk'e döndü. Berk başını salladı. 

Hanife teyze onlara sitemle baktı. "Ula siz beni sevmediniz." dediğinde hepsi endişeyle ona döndü. 

"Aa olur mu öyle şey?" dedi Hazal ona bakarken. "Sen sevilmeyecek kadın mısın? Ondan şey etmedik. Yani bize iki gün gideceğiz dendi bu bir anda dört gün oldu ya. Ona göre koymuştuk kıyafetlerimizi falan ondan dediler." dedi açıklar gibi.

Hanife teyze gençlere döndüğünde hepsinin senkronize bir şekilde başlarını salladıklarını görüp gülümsedi. "Derduniz kıyafet olsun. Artık benimlesiniz ya." dedi ve sesli bir şekilde konuştu. "Karadeniz'de rüzgar estiracağuz." dediğinde tezgahta kahvesinden bir yudum alan Bora kolunu kaslarını gösterir gibi yaparak konuştu.

"Yes be!" 

Kahvaltılarını yaptıktan sonra hepsi üzerlerine sportif bir şeyler giymiş çay bahçesine gitmek için hazırlardı.

"Üzerlerinize bir kazak hırka aladurun buraların havası belli olmaz. Bastırıverir yağmur." diyen Hanife teyzeyle hepsi itiraz etmeden yanlarına bir şeyler aldılar.

Kapıda bekleyen servise bindiklerinde öne binen Halime teyze şoförüne döndü. "Çay bahçelerine gideyruz Hilmi." dediğinde şoför başını sallarken gülümseyerek dikiz aynasından arkada konuşan gülüşen gençlere baktı.

"Bu çocuklar mı toplayacak çayları?" dediğinde Halime teyze gülümsedi.

"Göreceğiiz." 

"Oğlum şimdi biz çay mı toplayacağız?" diyen Çağrı yanında oturan Ege'ye doğru konuştu. 

"He." diyen Ege başını salladı. 

"İnternette çekmiyor of." diyen Beliz telefonunu kapatarak çantasına attığında Bora ona sırıtarak seslendi.

"Ormandaki yuvarlandığın yerde çekiyordu." dedi ve güldü. "Oraya gönderelim seni geri."

"Hahahaha!" diyen Beliz ona döndü. "Dün akşam maskeyi ne güzel yapıştırdım suratına ama." dedi ve eliyle tokat hareketi yaptı. "Şlap diye." dedi keyifle.

Yanındaki Aren merakla Beliz'e döndü. "Bu ne zaman oldu? Nasıl oldu?" dediğinde Ege'de merakla o yöne döndü. Yanındaki Çağrı önüne bakarken güldü.

"Bro sende iyice dedikoducu kadınlara döndün." dediğinde Ege diğerlerini daha iyi duyabilmek için ona susması için "Şşş." dedi.

"Ya dün gece ben maskemı yaptım tuvalette tamam mı? Sonra kapıdan bi çıktım bu gerizekalı. Yani o olduğunu anlamadım çünkü uzun boylu simsiyah bir silüet üzerime geliyordu. Cırladım. Aynı zamanda bu da bağırıyor." derken Bora'yı gösterdi ve kahkaha attı. "Yüzümdeki maskeden korkmuş." dediğinde Aren kahkaha atarken Bora ona yan bakışlar atarken Beliz gülerek devam etti. "Tam o sırada Cemre ve Berk merdivenlerden çıkmış. Berk bize noluyo dedi. Biz bundan da korktuk." dediğinde Bora sırıtarak konuştu.

"Şu biz'i ben ve Bora diye açar mısın rahatsız oluyorum." dediğinde Beliz ona göz devirdi.

"İşte biz." dedi ve Bora'ya döndü. Üzerine bastırarak tekrar etti. "Biz. Şok anını atlatınca birbirimize kızmaya başladık. Sonra bu bana zebani dedi." Bora sinirle konuştu.

"Benim bir adım var bana bu demezsen." dediğinde Beliz sırıttı.

"Bana zebani diyince bende Bora'nın suratına yüzümdeki maskeyi fırlattım şlak diye." dediğinde Alaz sırıtarak araya girdi.

"Eeee sonra." dediğinde Bora sırıtarak elini onun omzuna koydu.

"Sonra noldu biliyo musun kardeşim." dedi ve sırıtarak Beliz'e döndü. "Ben o pis maskeyi yüzümden çeker çekmez bi baktım zebani yok. Odasına kaçmış." dedi ve kahkaha attı.

"Kes be!" diyen Beliz ona sırıtarak bakan Bora'ya döndü. "Bana bak bi daha bana zebani demiyeceksin duydun mu?!" 

Bora alt dudağını büzerken alayla konuştu. "Tamam abla. Çok korktum." derken Beliz önüne döndü.

Alaz sırıtırken Bora'ya doğru konuştu. "Bayılıyorum size." 

"Siz demesek?" dedi Bora ona dönerken ve ikisi kahkaha atmaya başladılar.

Çınar onlara ters ters bakarken Bora ona doğru döndü. "Noldu lan kankanı mı kıskandın?" 

Alaz Çınar'a doğru bakarken sırıttı. "Kıskanır kankam benim." dediğinde Çınar onlara bakarken yüzünü buruşturdu.

"Çok kıskandım." dedi ve sırıttı. "Al başına çal." 

"Yine kırdı beni." diyen Alaz önüne döndü sırıtarak.

Otobüs durduğunda hepsi aşağı indiğinde Hanife teyze onlara doğru döndü.

"Başunuza buyruk hareketler etmeyin. Herkes bi-" 

"Hanifee teyzeee!" bağırış sesiyle o tarafa döndü hepsi. Onların yaşlarında genç bir kız Hanife teyzeye doğru gelip sarıldı. "Ay ne zamandır gözükmüyorsun kız." dediğinde kız başını gençlere çevirmesiyle gülümsedi.

"Beerk!" dediğinde Berk'e doğru döndü ve ona hızla sarıldı. "Aaa ne kadar değişmişsin." Berk yüzünü buruşturup gülümserken kim olduğunu çözmeye çalışıyordu.

Hazal merakla Cemre'ye döndü. "Bu kim?" 

Cemre fısıldadı. "Sümüklü Cansu." 

Yanlarındaki Zeyno kahkaha attığında Hazal ve Cemre'nin ters bakışları Cansu'nun üzerinden Zeyno'ya yönelince sustu.

"Nasılsın?" dedi Cansu Berk'ten ayrılarak ona gülümserken. Cemre çatık kaşlarıyla onu izliyordu.

"İyiyim. Sen?" dedi Berk Cansu'ya bakarken.

"Bende iyiyim." diyen Cansu Berk'i baştan aşağı süzerken konuştu. "Ne kadar değişmişsin. Çok yakışıklı olmuşsun." dedi sırıtırken.

Berk'te ona sırıtırken gözleri yavaşça onları sinirle izleyen Cemre'ye kaydı ama hemen Cansu'ya geri döndü ve sırıtırken konuştu. "Ben çıkaramadım."

"Aaa." dedi Cansu alt dudağını büzerken. "Cansu ben. Polat Koyuncu'nun torunu. Sizin evin az aşağısında kalıyor evimiz. Çocukken çok oynardık." 

"Aaa o Cansu." dedi Berk gülümserken.

Cemre Berk'in yanına gelirken kaşlarını kaldırdı ve konuştu. "Evet o Cansu. Sümüklü Cansu." dediğinde Cansu ve Cemre arasında gerginlik dolu bir bakışma yaşanırken Cemre kahkaha atmaya başladı ve sahte bir samimiyetle Cansu'nun omzuna elini koydu. "Şaka yapıyorum." dediğinde Cansu da gülmeye başladı.

"Cemree...Cemre.." dedi Cansu gözlerindeki ona olan mesafeyi gizlemeden. "Hiç değişmemişsin." 

"Ayıp ediyorsun Cansu'cum." dedi Cemre kaşlarını kaldırırken. "Berk ne kadar yakışıklı olduysa bende bi o kadar güzelleştim." dediğinde Cansu onu baştan aşağı süzerken gözlerinde kıskançlığı gizlemeye çalıştı.

"Tabi tabi güzelleşmişsin." 

"Çok soğuk aşırı soğuk gerilim rüzgarları esiyor." diyen Alaz elini Çınar'ın omzuna koyduğunda Çınar omzuyla onun kolunu ittirdi ve Alaz'ın eli geri yanına düştü.

"Ege nerde?" diyen Cansu'nun ardından Çağrı'nın yanındaki Ege sırıttı ve ellerini cebinden çıkarmadan konuştu.

"Selam Cansu." dediğinde Cansu ona döndü. 

"Ooo!" dedi Ege'ye dönerken. "Siz evrim mi geçirdiniz beyler?" 

Cemre kahkaha atarken Berk'in gergin bakışları onun üzerindeydi. Kahkahasındaki gerginliği farkedebiliyordu.

"Evet evrim geçirdiler canım. Senin gibiler tanımasın diye." dedi Cemre ona yan bakışlar atarken.

Zeyno'nun da ters bakışları Cansu'ya döndü. 

"Ege omuzlara naptın ya botoks falan mı?" dedi Cansu Cemre'yi takmazken.

Zeyno tek kaşını kaldırdı istemsizce. 

Ege gülerken Cansu'yu parmağıyla gösterdi. "Hep çok komik kızdın." dediğinde Hanife teyze lafa girdi.

"Sonra hasret giderirsinuz da." dediğinde Cemre sırıtarak konuştu.

"Aynen gideririz." 

"Şimdi bizimkilere birer çay makası çıkar mı çıkmaz mı onu söyle." dedi Cansu'ya doğru.

Cansu'nun gözleri hepsinin üzerinde gezindi. "Ee pek birer birer düşmez gibi. Ama iki kişi bir taneyi kullanirlarsa yeter. Bir kişi de benimle kullanır." dediğinde Hanife teyze başını salladı.

"Olur olur. Sen onları getiriver bize." dedi ve gençlere döndü. "Sizi de ikili gruplar yapacağum." dediğinde Çağrı Ege'nin omzuna elini attı.

"Biz beraber toplarız." dediğinde Hanife teyze çatık kaşlarıyla ona baktı.

"İkili gruplar yapacağum dedim. Ben yapacağum." 

"Beliz şu uşakla topla sen." dediğinde Bora'yı gösterdi.

"Hanife Sultaan." diyen Bora'ya doğru bastonunu kaldırdığında Bora susarken Beliz onun bu haline güldü.

"Bana itiraz etmeyeceksunuz." dediğinde herkes korku dolu bakışlarla ona bakarken başını salladı.

"Berk sen Cemre'yle."

"Babaannem be." diyen Berk sırıtırken Cemre'yi kolunun altına aldı. Cansu'nun kıskançlık dolu bakışları üzerlerinde gezindi.

"Ege yavrum sen Zeyno'yla." Ege oflarken Zeyno sırıttı.

Cansu makasları dağıtırken Hanife teyze devam etti. "Lavin." dedi ve gülümsedi Hanife teyze ve Lavin'in yanındaki Çınar'ı işaret etti.

Hanife teyze parmağıyla Devin ve Alaz'ı işaret ederek konuştu. "Siz de beraber." 

"Arap Duru." dediğinde Duru'ya göz kırptı.

"Hazal ve düşen çocuk." 

"Haydaa." diyen Çağrı ekledi. "Aklında düşen çocuk olarak mı kaldım?" 

Hanife teyze diğerlerine döndü. "Vefa Aren. Geriye de Ali kalıyor. Sende Cansu'yla yavrum."

"Zaten etrafta bizimkiler var. Size yardım ederler dağılabilirsiniz. Hadi kolay gelsin." diyen Cansu'ya küçümseyici bir bakışla bakan Cemre yanından onu süzerek geçti.

"Gel bakalım minik zebani." diyen Bora Beliz'in önünden yürürken Beliz elindeki makasla onu dürtükledi. "Aa aa! Napıyosun be deli?" diyen Bora ona döndü.

"Bana bir daha zebani deme demedim mi sana?" 

"Dediin." dedi Bora rahat bir şekilde. "Ama sence bende hiç söz dinleyen çocuk tipi var mı?" dedi işaret parmağıyla yüzünü gösterirken.

Beliz onun bu hareketiyle güldü.

Ağzımda adın, uykuya dalmışım
Herkes köşesini kapmış ben ayakta kalmışım


Ali'nin yanında dikilen Cansu karşıda gülerek konuşan Berk ve Cemre'ye kıstığı gözleriyle bakıyordu. 

Ali onun bu bakışlarını farketti ve konuştu.

"Bana sakın kılkuyruktan hoşlandığını falan söyleme." dediğinde Cansu ona döndü.

"Ne münasebet?" dediğinde bakışları geri Berk ve Cemre'ye döndü. "Hâlâ birlikte olmalarına şaşırdım."

Ali'nin bakışları da Cemre ve Berk'e dönerken yutkundu.


Herkes köşesini kapmış 
Ben ayakta kalmışım


Çınar makası rastgele tutup çayların üzerine götürdüğünde hızla makası açıp kapatmaya başladı. Bunu gören Lavin hızla makası tuttu. 

"Dur dikkat et bi-" ellerinin buluştuğunu farkedince duraksadı ve durup ona dönen Çınar'a döndü. 

Gözlerine bakarken yutkundu. Aklında Devin'in dün akşam kurduğu cümle yankılandı.

"Sen düşün bence biraz... Bana Berk'e hissettiklerinden farklı gibi geldi"

Elinin altında hissettiği eller ve Çınar'ın gözlerine bakarken sesini duymaya başladığı kalp atışları cevabı vermişti aslında.


Seni gördüm dünya boşa dönüyo
Bende ne cam ne çerçeve duruyo


Çağrı makası incelerken Hazal tırnaklarını inceliyordu. "Sence." dedi Hazal. Tırnaklarını ona doğru uzattı. "Çok mu yıpranmışlar?" 

Çağrı gözlerini onun ellerine çevirdi. "Yoo. Gayet güzeller." dediğinde Hazal gülümseyerek onun yanağından makas aldı.

Çağrı sırıttı.


Çok kötü çarptın ah sen beni
Aklım baksana bende mi duruyo


"Ver bi şu makası." dedi Cemre Berk'e dönerken.

Berk Cemre'ye makası uzattı ve onu izlemeye başladı.

Cemre gözlerini karşıdaki Cansu'nun üzerine dikmiş hırsla çay kesiyordu. 

"Oo baya iyi ilerliyosun." dedi Berk sırıtırken. Cemre durdu ve ona döndü.

"Hiç değişmemiş dimi?"

"Kim?" diyen Berk cevabı bile bile sormuştu.

"Kim olcak. Cansu." dedi Cemre Cansu'ya geri dikerken bakışlarını. "No kodor dogomosson çok yokoşoklo olmoşson." diye Cansu'nun taklidini yapıp mırıldandı. "Gerizekalı." dediğinde Berk güldü. Cemre ona döndü. "Sen niye gülüyorsun?" dediğinde Cemre'ye hayran hayran bakarak konuştu.

"Bu hallerine ayrı bitiyorum da ondan." dediğinde Cemre'nin yüzüne anlık bir gülümseme yerleşse de sonra Cansu'ya bakıp geri Berk'e döndü ve söylendi.

"Az daha bakarsa şaşı kalıcak." derken makası hırsla çayların içine daldırdı.

Berk onun bu haline daha çok güldü.


Varsan var yoksan yokum
Senden geçiyo benim yolum


Devin önden giden Alaz'a söylenerek onu takip ediyordu.

"Ya azcık beklesene bi yet-" ayağı kaydı. Tam düşüyordu ki Alaz hızlı bir refleksle belini kavradı. Burun buruna kaldıklarında nefesleri adeta birbirlerine çarpıyordu.


İnsandan insana kaçarken
Kendimi sende buldum
Adını heceleyip durdum


Ege ve Zeyno'nun arasında ise sessizlik hakimdi. 

Çayları kesmeye çalışan Zeyno kaşlarını çatmış bir şekilde Ege'ye döndü. Makası ona uzattı.

"Al bakalım botokslu omuzların bir işe yarasın aslan parçası." dediğinde Ege sırıtarak makası aldı.

"Sen beni mi kıskandın kız?" dediğinde Zeyno sahte bir kahkaha attı.

"Hahahaa! Çok komikti lütfen bi daha olmasın." Ege' de ona gülerken önüne döndü.

Zeyno'nun bununla birlikte yüzü düştü. Gözleri Ege'nin üstündeydi. Sahiden noluyordu ona? Kızın söylediği şeye neden bu kadar takılmıştı?


Safmışım kim gülse 
Avuçlarımı açmışım


Vefa makası açıp kapatırken yanında sessizce dikilen Aren'e döndü. Gözlerinin baktığı yeri takip etti. Onun da gözleri Hazal ve Çağrı'yu bulduğunda kaşlarını kaldırdı.

"Derin sular diyosun." 

Aren sırıtarak ona döndü. "Sen boğulmuşsun sanki çoktan." dediğinde Vefa güldü. Aren ona bakarken kaşlarını kaldırdı. "Ben iyi yüzerim yalnız." derken başını geri Hazal ve Çağrı'ya çevirdi.


İçimde bi nuh tufanı 
Ben bırakıp kaçmışım


Duru Arap'a döndü ve onu izleyen gözlerle karşılaştı. "Şeyy benim gücüm yetmiyor da." dediğinde Arap ona doğru bir adım attı. 

Elleriyle makası tutarken burnuna Duru'nun saçlarının kokusu çarptı. Gözleri kapanırken dudaklarına bir tebessüm yerleşti.


Seni gördüm dünya boşa dönüyo
Bende ne cam ne çerçeve duruyo


Hazal elindeki makası yere doğru fırlatıp kendini nefes nefese toprağın üzerine bıraktı.

"Olmuyor ya of." dediğinde Çağrı'da onun yanına oturdu. 

"Al benden de o kadar." dediğinde gözleri Beliz ve Bora'ya takıldı. "Oha bunlar baya baya toplamış." dediğinde Hazal'ın gözleri onlara döndü. Sonra da sırıtarak Çağrı'ya döndü. Çağrı'nın da yüzüne bir gülümseme yerleşirken Hazal ona göz kırptı ve ayağa kalktılar.

Yavaşça Beliz ve Bora'nın yanına geldiklerinde çayları topladıkları sepetin yanında durdular.

Hazal "Oha bunları siz mi topladınız?" dediğinde Bora alayla sırıttı.

"Yok. Beliz uzaylı arkadaşlarıyla iletişime geçti onlar da sağolsu-" Çağrı'nın sırıtarak sepete ayağını vurması ve çayların yere serilmesiyle Bora ve Beliz'in gözleri şaşkınlıkla büyürken Çağrı ve Hazal gülerek koşmaya başladılar. 

Koşarak düzlüğe çıktıklarında kahkaha atmaya başladılar. İkisi de ellerini dizlerine koymuş nefes nefeseydi ama birbirlerine dönüp baktıkça gülüyorlardı.


Çok kötü çarptın ah sen beni
Aklım baksana bende mi duruyo


"Babaanne bunları yerden toplayabilir miyiz?" dedi Beliz bıkmış bir ifadeyle.

Ama Hanife teyze ondan bayağı uzaktaydı ve onu duymadı. 

Yanlarında çay toplayan kız yavaşça onlara döndü ve konuştu. "İsterseniz ben yardım edebilirim." dedi sonra Belize dönüp konuştu. "Canım sen yorulmuş gibi gözüküyorsun istersen sen kenara geç biz toplarız arkadaşla." diyerek Bora'ya döndü.

Bora sıratırken Beliz'in gözleri ikisinin arasında gezindi. Aniden kıza döndü. "Ne münasebet canım yorulmadım." dediğinde Bora'nın sırıtışı büyürken kız bozuldu.

Beliz yerdeki çayları eğilirken hala dikilen Bora'ya döndü ve kaşları çatık bir şekilde konuştu "Hadi." dediğinde onun kolundan tutup aşağıya çekti.

Bora sırıtarak onun yanına oturdu ve çayları toplamaya başladılar ancak aynı anda aynı yere ellerini uzattıkları için elleri çarpıştı. 

Bora sırıtarak afallayan Beliz'e göz kırptı. "Bunun için mi çağırdın beni?" dediğinde Beliz sahte bir şekilde gülerken Bora onun bu halinden keyif alıyor gibiydi.


Varsan var yoksan yokum
Senden geçiyo benim yolum


Çınar elindeki çayları sepete fırlatırken yavaşça Lavin'in yanına toprağa oturdu. Lavin'e diktiği bakışlarının derinliğinden kendisi bile tam farkında değildi. 

Hafif bir rüzgar Lavin'in saçlarını yüzüne uçurduğunda Çınar sırıttı.

''Rüzgarda hep senden tarafa esiyor.'' dediğinde Lavin sırıtarak ona döndü. Attığı kaçamak bakışları Çınar'ın üzerinden hiç çekmediği bakışlarda gezindi.

''Rüzgarı suçlama bence sen çok baktığın için böyle oluyor.'' dediğinde Çınar'ın gülerken başını yana eğdi ve konuştu.

''Olabilir. Bazen zaman duruyor sanıyorum.'' dediğinde Lavin afalladı. Böylesine derin bir şey beklemiyordu. Yüzüne istemsiz bir gülümseme yerleşti önüne dönerken saçlarını omzundan attı. 

''Romantik modda mısın yoksa güneş mi çarptı seni?'' dediğinde Çınar sesli bir şekilde güldü. 

''İkisi de olabilir.''


İnsandan insana kaçarkenKendimi sende buldumAdını heceleyip durdum


Hepsi düzlükteki çimenlere yayılmıştı.

"Eee buranın havası bir farklıymış be." dedi Alaz derin bir nefes alırken.

"Farklıdır tabi." dedi Ege etrafa bakınırken. "Nefes aldığını hissedersin burda." 

"Ee sizi hangi rüzgar attı buralara." dedi Hanife teyzenin yanında bağdaş kurmuş gülümseyen Cansu. 

"Hiiç." dedi Cemre gülümserken. "Biz zaman geçirmeyi çok seviyoruz beraber. Bir de buralara gelelim dedik." dediğinde Zeyno sırıtarak Arap, Ali ve Vefa'ya döndü.

"Çarpılacak şimdi." dediğinde Arap ona gülerken Ali sırıttı.

"Vaay hep böyle kalabalık mı takılırsınız?" diye sordu Cansu hayretle.

Lavin gülümseyerek konuştu. "Evet." dediğinde Zeyno'yla göz göze geldiler. Lavin sırıtarak Cansu'ya döndü. "Bayılıyoruz birbirimize." 

"Oo ne güzel ya." diyen Cansu Bora'ya döndü. "Saçlar orjinal mi?" 

"Yüzde yüz orjinal." dedi Bora sırıtırken.

Beliz ters bakışlarını Cansu'nun üzerine çevirdiğinde Cansu Berk'e dönmüştü.

"Vay be Berk. Daha dün şuralarda kovalamaca oynuyorduk." dediğinde Cemre sinirle burnundan bir nefes verirken Beliz dişlerinin arasından mırıldandı.

"Allah'ım sabır ver." 

Yanındaki Bora sırıttı. "Noldu kız? İçindeki zebani mi çıkacak yoksa?" dediğinde Beliz sinirle ona döndü.

"Sana ne dedim ben?" dedi sinirle. "Bana bi daha zebani deme demedim mi?" 

"Of Beliz hep aynı cümle. Sonuç ne hiçbir ş-" 

Yüzüne atılan çimenlerle ağzını kapattı ve gözlerini kırpıştırdı.

"Bu gerçekten hiçbir şey. Düzgün dur!" 

Bora sırıtarak konuştu. "Çattık ya." 

"Valla zaman ne kadar hızlı geçiyor." dedi Berk Cansu'ya katılırken.

"Evet daha dün şurda elimden tutmuşsun da buralarda koşturuyoruz gibi." dediğinde Cemre kaşlarını kaldırdı. 

"Evet." dedi başını sallarken. "Sanki sen daha dün her oyunda mızıkçılık yapıp yere çöküp ağlıyormuşsun gibi." dediğinde sırıtarak yanındaki Ege'ye döndü. "Ne ağlardı be." dediğinde Ege güldü.

Yüzünü buruşturdu sırıtarak. "Valla bi de susmazdın." dedi Ege Cansu'ya dönüp.

Cansu bozulurken Hanife teyze konuştu.

"Siz fazla dinlendiniz herhal." derken ayağa kalktı.

"İyiydi ya böyle." diyen Çağrı oturduğu yerden gözlerini kısarak Hanife teyzeye baktı.

Hanife teyze hepsine bakarak konuştu. "Hadi kalkun da daha doğa yürüyüşü edeceğuz." dediğinde Duru heyecanla zıpladı.

"Oleeyy trekking!" 

"O ne be?" dedi Arap ayağa kalkarken. 

Hazal gülerken işaret ve baş parmağıyla altyazı açar gibi yaptı. "Doğa yürüyüşü." 

"Hee." diyen Arap'ın ardından Hanife teyze konuştu.

"Hadi kalkun da." diye diretti.

"Babaanne ya yarın yapsak ya doğa yürüyüşünü de." dedi Berk kalkmadan.

"Uyy siz mi yaşlısınız ben mi belli değul." dediğinde Berk kahkaha attı.

"Bende geliyim mi sizle Hanife sultan?" diyen Cansu'ya, Cemre Zeyno Beliz ve Lavin'in ters bakışları döndü.

"Gel tabi kizum." diyen Hanife teyzeyle bıkkın bir nefes verdiler. 

"Eksik kal." diye mırıldandı dişlerini sıkarak Cemre. 

"Efendim canıım?" diyen Cansu gülümseyerek kaşlarını kaldırdı.

"İyi ki geliyosun dedim ya. Özlem gideririz." diyen Cemre'ye başını salladı Cansu.

"Evet." dedi Cansu Berk'e gülümseyerek döndü. "Özlem gideririz."

"Konuşup duracağunuza toplanın da binin otobüse."

Çağrı oflayarak çimenlerden kalktı. "Bıktık valla bıktık." dediğinde arkasındaki Bora sırıtarak konuştu.

"Ben seni bıktıracağım bekle sen." 

***

"Yine geldik bağ bahçe yeşillik." bıkkın sesle konuşan Vefa'ya döndü sırıtarak Çağrı.

"Sevmez misin kardeş?" 

"Severiz de bu kadarı da fazla." 

"İlk defa." dedi Berk Vefa'yı gösterirken. "Katılıyorum."

Aren sırtındaki çantayı düzeltirken konuştu. ''Hedef neresi?''

Cansu gülümsedi ve önlerindeki dağın en tepesini gösterdi. ''Hedef zirve!!'' dediğinde Berk tereddütle kouştu. ''Babaanneme gelmene gerek yok dedin ama sen biliyosun dimi yolu?'' dedi Cansu'ya dönerken.

Cansu ona gülümsedi. ''Tabi ki biliyoruum.'' 

''Okey.'' diyen Ege elini yola doğru uzattı. ''Önden o zaman..''

''Bindik bi alamete gidiyoruz kıyamete.'' diyen Beliz'e sırıttı Berk. 

''Cansu biliyodur yolu ya.'' dedi sonra rahat bir şekilde. 

Beliz kaşlarını kaldırdı ve hayretle Berk'e döndü. Berk'in yanındaki Cemre'de Berk'e dönerken Berk başını oynatmadan bir ona bir ona baktı gergin bir şekilde. 

''Tabi Cansu biliyodur ya.'' dedi Cemre'de imayla.

''Yani sürekli bur-''

''Tamam Berk anladık biz seni.'' diyen Beliz hızla öndeki Çağrı'nın yanına doğru ilerlerken Berk sırıtarak yanındaki Cemre'ye döndü.

''Aşkım.'' kolunu tam onun omzuna atacaktı ki Cemre eliyle onun kolunu itti. Berk oflarken önüne döndü. 

Lavin yanında yürüyen Çınar'a arada dönüp bakarken dün akşam Devin ile konuştuklarını ölçüp tartıyordu kafasında. Çınar ise bu bakışları farketmişti. Sırıtarak Lavin'e döndü.

''Yüzümde bir şey mi var?'' dedi.

''Yoo..yok yani noldu?'' dedi Lavin afallerken.

''Bilmem sen dönüp dönüp bakınca.'' dedi Çınar sırıtarak.

''He.'' diyen Lavin gergin bir şekilde güldü. ''Ben sana değil..'' dediği sırada ayağı kaydı ve yere düştü. 

Cansu o sesle arkaya dönerken yerdeki Lavin'e dönerek konuştu. ''Yerler ıslak kayıyor dikkatlli  olun diyecektim.''

Lavin pantalonundaki çamurlara baktıktan sonra ters bakışlarını Cansu'nun üzerine çevirdi. ''Erken oldu.'' dediğinde yanındaki Çınar'ın uzattığı elle ayağa kalktı. Çınar ona bakarken konuştu.

''Bir şeyin var mı?'' 

Lavin'in yüzüne bir gülümseme yayıldı. ''Çarpıldım galiba.'' dediğinde Çınar ona güldü ve kaşlarını kaldırırken meydan okuyucu bir şekilde konuştu.

''Eee gözlerini aldım tabi.'' Lavin ona gülerken önüne döndü. Sanırım artık emindi. Çınar'dan hoşlanıyordu.

Çağrı kendini bir anda yere attı. ''Mola verelim.'' dediğinde Cansu sırıtarak ona döndü.

''Ooo erken değil mi genç?'' 

''Çağrı dramayı bırak.'' diyen Ege Çağrı'yı kolundan tutup kaldırdı. 

''Hadi verelim o zaman mola.'' dedi Cansu çantasını yere atarken. Ekledi. ''Sarma yapmıştım.'' dedi ve hayretle kaşlarını kaldırmış olan Berk'e çevirdi gözlerini. ''Zeytinyağlı.'' dedi sırıtarak.

''En sevdiğim.'' diyen Berk Cemre'nin gergin gülüşüyle duraksadı. 

''Alsana.'' diyen Cansu saklama kabını Berk'e doğru uzattı. 

''Hayır diyemeyeceğim.'' diyen Berk yavaşça bir sarma aldı ve ağzına attı. Gözlerini kapatırken konuştu. ''Mmm... Baya iyi.'' dedi gözlerini açtığında. 

Cansu gülümserken diğerlerine de sarma dağıttı. 

Lavin yanında oturan Çınar'a döndü ve konuştu. ''Sen sever misin sarma?''

Çınar sırıttı. ''Berk kadar olmadığı kesin.'' dedi ağzına üçüncü sarmayı atan Berk'e bakarken. 

''Cemre birazdan o dolmaları açık mide ameliyatı ile çıkaracakmış gibi bakıyor.'' diyen Alaz'a döndüler. Alaz bununla ikisine bakarak sordu. ''Noldu?''

''Sen niye her sohbettesin?'' diyen Çınarla sırıttı ve fısıldayarak konuştu.

''Alaz Vural. Her an her yerde.'' dedi gözlerini kısarak. Çınar ve Lavin aynı anda başlarını diğer yöne çevirirken onlara güldü. 

''Biz yol yakınken vazgeçelim bence.'' dedi Hazal etrafa bakınırken.

''Nedenmiş o pamuk prenses. Tırnaklarının bakım saati falan mı geldi?'' diyen Bora'ya döndü.

''Çok düşünüyo musun bu şakaları?'' dedi Hazal yüzünde mimik oynamazken. ''Daha ilk molayı bu kadar uzun tuttuysak..'' diyen Hazal'a doğru döndü Cansu ve konuştu.

''Haklısın.'' dediğinde Hazal şaşkın bir şekilde kaşlarını kaldırdı. Ancak bu şaşkınlığı fazla sürmedi. ''Bundan sonra hiç mola vermiyoruz.''

Yola tekrar çıktıklarında ara ara şakalar yapan Çağrı ve ona sitem eden Berk ve Beliz dışında pek bir ses yoktu. 

Sonunda zirveye ulaştıklarında Cansu geriye dönerek bağırdı.

"Geldiiik!" 

"Hayatımda.." diyen Duru nefes nefeseydi. "Daha sıkıcı bir trekking görmedim." 

"E noldu şimdi?" diyen Çağrı küçücük görünen şehre baktı. Kendini yere atarken ağlamaklı bir sesle konuştu. "Bi de bunun inişi var." 

"İstersen seni sırtımda taşıyabilirim." diyen Ege'ye döndü.

"Oğlum ciddiyim. Yanınızda paraşüt falan yok mu şurdan bırakalım kendimizi." dedi Çağrı etrafa bakınırken.

Ali sırıttı. "Dur ya arka cebimde hep taşırım bir paraşüt." dediğinde Berk güldü. Ama hemen ardından Ali'nin esprisine güldüğünü hatırladı ve gülmesi havada asılı kalırken konuştu.

"Niye bu kadar komik geldiniz bugün ya." dediğinde Ali ona güldü.

"Çağrı'cım." diyen Çınar elini oturan Çağrı'nın omzuna koydu. Çağrı göz devirerek ona döndü. Çınar sırıtarak konuştu. "İstersen paraşütsüz de bırakabilirsin kendini." 

"Fikrin için teşekkürler Çınar'cım." dedi 'cım' ekini bastırırken. "İstersen sen uygula." dediğinde Çınar gülerken elini omzundan çekti.

"Ee akşam bi planınız var mı?" dedi Cansu ortaya.

"Bilmem." dedi Zeyno etrafa bakınırken. "Var mı?" 

"Yok." dedi Bora sırıtırken. "Var mı önerdiğin bir şey?" 

"E bize gelin. Yemeğe." dedi Cansu gülümseyerek.

Çağrı ayağa kalkarken söylendi. "Bi aşağıya insek beni kimse yataktan çıkaramaz." 

"Bence de. Biz bu akşam bi dinlenelim." dedi Berk Cansu'ya doğru. "Sağol yine de." 

"Of hadi inelim artık burası bastı beni." diyen Cemre'nin sesiyle Zeyno sırıttı.

"Burası mı bastı seni?" 

"Evet." diyen Cemre önce etrafa sonra Cansu'ya baktı. "Kasvetli bi kere." 

"Hadi dönelim o zaman." diyen Cansu öne geçti.

"Babaannem acaba dün akşam çok ses çıkardığımız için bu akşam uyuyalım diye mi bizi bugün bu kadar koşuşturdu?" dediğinde Bora burnundan güldü.

"Senin çığlığından sonra haklı." dediğinde Beliz kahkaha attı.

"Yalnız sen de bağırdın." dediğinde Bora başını iki yana salladı.

"Ne münasebet?"

"Bağırdın." diyen Berk'in sesiyle Bora ona döndü.

"Sahi siz nerden geliyordunuz gecenin bir yarısı?" dedi Berk ve Cemre'ye bakarken. 

"Sanane?" diyen Berk'le önüne döndü. 

Sonunda evin yanına geldiklerinde Cansu onlardan ayrılırken konuştu. "Kaç gün daha buradasınız?"

Alaz kararan havaya bakarken konuştu. "Hesaplamalarıma göre iki günümüz kaldı." dediğinde Vefa sırıtarak ona döndü.

"Einstein mısın be?" dediğinde Berk ona güldü.

"Ee görüşürüz o zaman. İyi akşamlar." diyen Cansu'ya memnuniyetsizce ellerini sallarlarken Cansu aşağı yolda gözden kayboldu.

"Eee gençler bu akşam ne yapıyoruz?" diyen Alaz'a bıkkın bakışlarıyla döndüler.

"Sen niye bu kadar enerjiksin?" diyen Çağrı'nın omzuna doğru kolunu atan Alaz konuştu.

"Adım Alaz benim oğlum. Işık saçan anlamına geliyor." dediğinde yanındaki Çağrı diğerlerine döndü.

"Bu bilgiyi de alın bi yerlerinize sokun." dediğinde hepsinden bir kahkaha sesi yükseldi.

"Yıldızları izleyelim mi?" diyen Berk etrafa bakındı. "Şuradaki ağacın altında." dedi açıklama yapar gibi.

Ege gözlerini hayretle açtı. "Oha nolmuş lan bizim çınara." dediğinde Çağrı sırıtarak Çınar'a döndü.

"Bir şeyi yok turp gibi." dediğinde Çınar'ın yanındaki Lavin kahkaha attı. 

"Of Çağrı." diyen Ege eve doğru yürürken arkaya doğru bağırdı. "Saat 9'da ağacın dibinde." dediğinde Berk sırıttı. 

***

"Ula donarsınız diyeyrum." diyen Hanife teyze dışarı çıkan gençlerin arkasından sesleniyordu. 

"Babaannem canım." diyen Beliz onun yanaklarını sıktırdı. "Yapacak bir şey yok canımız sıkıldı." 

Ege "Valla Hanife Sultan. Var mı daha iyi bi fikrin?" dediğinde Hanife teyze başını salladı.

"Albümlerinizi açacağız." dediğinde Beliz aniden gülümsedi ve montunu çıkardı. 

"Olur oluur oluuurr!" diye ellerini çırptı. 

"Hadi içeri geçin. Bende albümleri alıp geleyim." dediğinde hepsi montlarını çıkarıp içeri geçerken Çağrı sırıttı.

"Umarım o albümlerden sağlam dalga geçilecek fotoğraflar çıkar." 

Hanife teyze masanın etrafına dizilmiş çocukların önüne albümden çıkardığı ilk fotoğrafı koyarken konuştu.


"Berk." dedi Hanife teyze fotoğrafa bakarken. Berk'in kafasında ki şapka ve emzikle olan fotoğrafına bakarken devam etti. "Annen çekmişti." dedi göz göze geldiklerinde. Berk'in içinde bir yerlerde bir şeyler titredi.

Gülümseyerek başını salladı ama buğulanan gözlerini engelleyemedi.

"Bal mısın be adam!" diyen Çağrı onun yanağını sıktırırken Berk ona güldü. 

Hanife teyze ortaya sıradaki fotoğrafı koyduğunda konuştu.

"Cemree." dediğinde Cemre gülümseyerek fotoğrafa baktı ve konuştu.

"Babamla uyumuştum." dediğinde gözlerine bir gölge düştü. Bora fotoğrafa bakarken konuştu.

"Sen baya sarıymışsın he." dediğinde konuyu dağıtmak için yaptığı belli oluyordu. 

Hanife teyze çıkardığı fotoğrafı fotoğrafın üzerine koydu. "Ege." dediğinde Çağrı fotoğrafa bakarak kahkaha attı.

"Yine bildiğimiz gibi." dediğinde Zeyno gülerken konuştu.

"Cansu omuzlara botoks mu yaptın derken haklıymış." dediğinde Ege kaşlarını kaldırıp sırıtarak ona dönerken konuştu.

"Nasıl kıskandıysan aklında kalmış Cansu'nun ne dediği." derken alayla gözünü kırptı.

"Aynen canım çok kıskandım seni." diyen Zeyno ona göz devirerek önüne dönerken Hanife teyzenin masaya koyduğu fotoğrafla Beliz kaşlarını kaldırarak hayranlıkla baktı fotoğrafa.

"Oooyyy bu üçü mü şimdi?" dediğinde Hanife teyze başını salladı.

Çağrı sırıtarak konuştu. "Bakın net söylüyorum." diyerek fotoğrafı gösterdi. "Cemre'nin yanağını öpen Berk." dediğinde Cemre kıkırdayarak başını salladı.

Berk sahte bi şaşkınlık ifadesi yaparken Çağrı'ya döndü. "Nerden bildin bro?" dediğinde Çağrı gurula arkasına yaslandı.

"O saçları nerde görsem tanırım." dediğinde Beliz gülerken onun omzuna vurdu.

"Aa bu ilkokul gösterimiz. Babaanne sen orda mıydın?" 

"Çoğunu bacaksuz baban gönderdi." dediğinde Beliz merakla Berk'e döndü.

"Kadın kim?" dediğinde Berk gülümseyerek fotoğrafa baktı uzun uzun. Buruk bir gülümsemeydi bu.

"Annem." dediğinde Beliz büyülenmiş gibi fotoğrafa baktı.

"Ne kadar güzelmiş." 

Ali'nin yüzüne küçük bir tebessüm yerleşirken kollarını birbirine atmış fotoğrafa gülümseyerek bakan Berk ve Beliz'e baktı.

"Aynı günden bir fotoğraf." diyen Hanife teyze fotoğrafı masaya koydu.

"Elinde bardak olan Berk dimi?" dedi Alaz kahkahalarla.

"Kesiin." diyen Devin gülerken ona katıldı.

Berk omuzlarını silkeledi. "Evet." 

"Hiç bir hareketin değişmemiş şaka mısıın?" dedi Lavin bi fotoğrafa bi Berk'e bakarken.

"Ege yine bir şey mi yiyorsun bro?" dedi Çağrı sırıtarak Ege'ye bakarken.

Ege gülerken Hanife teyze sıradaki fotoğrafı koydu.

"Ohaa siz misiniz?" dedi Aren gülümseyerek Berk ve Cemre'ye dönerken. Cemre gülümseyerek başını salladı. "Çok tatlısınız." dedi Aren hayran hayran fotoğrafa bakarken.

"Allah'ımm bunlar benim yavrularım." diyen Çağrı fotoğrafı eline alıp öptüğünde Berk kahkaha attı.

"Çok kaptırıyosun kendini Çağrı." 

"Artı bir." diyen Hazal ile gülmeye başladılar.


"Yakışıklı ve farkında." dedi Ege göğsünü gere gere.

Çağrı ona dönerken konuştu. "Saçlar Berk'ten farksız. İyi ki kestirmişsin bro. İkizsiniz sanardım." dediğinde Ege ona güldü.

"Berk çaldı saç stilimi." dediğinde Berk'te gülmeye başladı.

"Berk yenilmiş. Nesneel." dedi Çınar sırıtarak.

Ege sırıttı. "Her zamanki gibi." dediğinde Cemre'de gülerek konuştu.

"Berk'ten sadece şu cümleyi duyuyorduk." dediğinde Ege ile aynı anda konuştular. "Kol bozuk." 

Berk oflarken konuştu. "Artık kapatsak mı canım sıkıldı." dediğinde Beliz itiraz etti.

"Son üç fotoğraf lütfen." diyip alt dudağını büzerken Berk sırıtarak ona başını salladı.

Ege konulan fotoğrafla kahkaha atmaya başlarken konuştu. "Bunu ben çektim." dedi ve devam etti. "Bunlarla kavga ettik sonra bana sensiz de oynayabiliriz dediker odama çıktım bir indim uyumuşlar." dediğinde Cemre gülerek konuştu.

"Yorgunluktan bi kere seninle alakası yok canım." dediğinde Ege 'He he' der gibi elini salladı.

"Son ikii." dedi Berk Hanife teyzenin çıkardığı fotoğrafa bakarken. 



"Ege ve Cemre." dedi açıklar gibi.

"Sen binmemiştin dimi lan." dedi Ege sırıtarak.

"Evet." dedi Cemre gülerek Berk'e dönerken. "Kenan amca bindiriyim dediği an bağırarak kaçmaya başlamıştı." dediğinde Ali sırıtarak Berk'e döndü.

"Karizman fena çizildi gözümde." dediğinde Berk sırıttı.

"Son bir." dedi Hanife teyzeye dönerken.


Berk sırıtarak Ali'ye döndü. "Karizman çizildi mi demiştin?" dedi göz kırpıp sırıtırken.

"Tövbe haşa." dedi Çağrı fotoğrafa baktı sonra da Ali'ye döndü. "Çarpılırsın." dediğinde Ali ona gülerken Hanife teyze aniden ayağa kalktı. Çekmeceye doğru giderken konuştu.

"Yenisi eklenmeyeli epey oluyor." dediğinde çıkardığı kamerayla gençlere döndü. "Bugüne kısmetmiş." dediğinde kamerayla karşılarına geçti.

Çağrı sırıttı. "Zeytin mi diyorduk?" hepsi ona gülerken yüzlerine bir flaş patladı. 

İçlerindeki savaşlara kavgalara rağmen gülmekti onların da marifeti. Hepsinin ortak özelliğiydi belki de güzel gülmek. Acılara rağmen.. Yaralara rağmen... Hatta bazen birbirlerine rağmen..


                    14. BÖLÜM SONU

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kaçmaya çalıştığın cehennemi taşıyorsun içinde.

2.Bölüm: Küçük Çatlaklar

iyileşmiyor susmayı öğreniyor yara.