17. Bölüm: Sır
beni anlamıyorlardı. zarar yok. zaten beni daha kimler anlamadı.
"Nerde oğlum annem?" diyen Ali hızla merdivenlere yönelecekti ki Berk'in önüne uzanan kolu ile duraksadı.
Berk ciddi bir yüz ifadesiyle ona bakarken konuştu. "Ayakkabıları çıkarıyoruz yalnız." dediğinde Ali'nin gözleri şaşkınlıkla onun ayakkabılarına kayarken Berk alayla sırıttı. "Şaka lan şaka." dediğinde kolunu çekerken Ali burnundan derin bir nefes verirken merdivenlerden hızla çıkmaya başladı.
Koridordaki Beliz Ali ile karşılaştığında beyninde az önce öğrendiği gerçek yankılandı.
Ali benim oğlum.
Beliz'in gözleri Ali'nin üzerinde gezerken Ali onun bu bakışlarına anlam verememişti. "Annem nerede?" diye sorduğunda Beliz gözlerini onun gözlerine çevirdi.
Ali onun abisiydi.
"İçerde." dedi kısık çıkan sesiyle arkasında kalan çalışma odasının kapısını gösterirken.
Ali onu baştan aşağı süzdü.
"Çekilirsen geçebilirim." dediğinde Beliz kaşlarını kaldırdı ve elini saçlarının arasına geçirirken başını salladı.
"He." dedi kenara çekilirken. "Pardon."
Ali hızla odaya girerken Beliz olduğu yerde öylece duruyordu. Merdivenlerden çıkan Berk ona baktı.
"Noldu kız hortlak görmüş gibisin?" dediğinde çalışma odasının kapısından gözüken Ali'nin sırtına bakarak sırıttı. "Gördün de zaten."
"Of Berk." dedi Beliz bıkkın bir yüz ifadesiyle. "Uykum geldi." dediğinde hızla odasına gitti ve kapıyı kapattıktan sonra kapının arkasına yaslandı.
Berk'in arkasından keyifle seslendiğini duydu.
"Rol çalıyosun benden."
"Anne ne işin var burda?" diyen Ali tereddütle Kenan ve Derya arasında gidip gelirken Derya'nın üzerinde durdu.
"Oo Ali hoşgeldin oğlum." diyen Kenan'a dönen Derya'nın yüzü gergindi. Ali çatık kaşlarıyla Kenan'a dönerken konuştu.
"Hoşbuldum Kenan Bey hoşbuldum. Annemin ne işi var burda?" dediğinde Kenan sırıtarak Derya'ya döndü.
"Bilmem. Annene sor istersen onu." dediğinde ekledi. "Ne işiniz var burda Derya Hanım?"
"Ben-" Derya'nın cümlesi kapının çalışı ile yarıda kesildi.
Kenan kapıdan onları pür dikkat dinleyen Berk'e döndü.
"Kapıyı açsana oğlum." dediğinde Berk kaşlarını kaldırdı.
"Dizinin en heyecanlı yerinde giren o reklamı ertelesek mi?" dediğinde Kenan ona aklından şüphe ediyormuş gibi baktığında başını sallayarak aşağı inmeye başladı ve kapıya yöneldi. O sırada diğerleri de merdivenlerden iniyordu.
"Babaanne!" diyen Berk'in şaşkınlık dolu sesiyle Kenan ve Derya'nın büyüyen gözleri birbirine döndü.
Kapıdaki Hanife teyze "Yavrum. Pek şaşırdınız bakayrum da." dediğinde merdivenlerin önünde dikilen Kenan ve Derya'ya ve yanlarında dikilen Ali'ye baktı. "Maşallah." dediğinde Derya ile göz göze geldiler. "Herkeste burdaymış."
"Sen nerden çıktın anne?" dedi Kenan Hanife hanıma bakarken.
"Sürpriz yumurtadan." diyen Hanife kapıyı kapattığında Berk ona gülümseyerek bakıyordu.
"Biz de tam gidiyorduk." diyen Derya Ali'ye döndü. "Hadi oğlum."
"Nereye?" diyen Kenan'ın sesiyle sinirle bir nefes verdi.
"Evimize." diyen Derya'nın gözleri Kenan'ı buldu. "Kenan Bey."
Kenan gülümsediğinde elini Ali'nin omzuna koydu. "Her zaman bekleriz." dediğinde Berk'in kaşları çatıldı. Ali'ye dönerken konuştu.
"Beklemeyiz." dediğinde babasına döndü. "O lafın gelişi öyle dedi." dediğinde sırıtarak Ali'ye geri döndü.
"Biz de her zaman gelmeyiz zaten." dedi Ali ona dönerken.
"Aaa olur mu öyle şey?" diyen Kenan Berk'e kınayıcı bakışlar attı. "Artık lütfen şu arayı açmayın. Sonuçta siz..." dediğinde Derya'nın kaşları telaşla çatıldı.
"Hadi Ali." dediğinde Ali onun peşinden giderken Hanife teyze ters bakışlarını Derya'ya çevirdi.
"İyi geceler Derya Hanım."
Derya arkasına döndüğünde Hanife ve Kenan'ı yan yana gördü ve o güne döndü.
---
17 Yıl Önce
"Oğlumdan uzak duracaksın. Yoksa öldürtürüm seni." diyen Hanife arkasındaki oğlunun sesiyle karşısındaki Derya'dan çekmedi bakışlarını.
"Anne saçmalama." diyen Kenan kararlı sesiyle ekledi. "Biz seviyoruz birbirimizi." dediğinde Derya'nın yanına gitmek için bir adım atmıştı ki bir silahtan çıkan mermi yerleştirilme sesini duyduğunda arkasındaki adamların Derya'yı hedef aldığını gördü. Adımları Hanife'nin yanında durdu.
"Bir adım daha atarsan ölür." dediğinde Kenan'ın dolan gözleri Derya'nın ona korku ve umut karışımı bakan gözleri ile birleşti.
"Şimdi git." dedi Hanife. "Bir daha da karşımıza çıkma."
Derya Kenan'dan bir atak bekledi ama sadece gözlerindeki korkuyu gördü.
Arkasını döndü. Attığı ikinci adımda karnına giren ani sancıyla yüzü acıyla buruşurken gözünden bir damla yaş süzüldü. Arkasına dönüp son bir kez Kenan'a bakarken yanında acımasızca ona bakan Hanife'yi de gördü.
Yüzüne esen rüzgar yüzünü üşüttü.
---
Derya onlara doğru bakarken önündeki Ali'nin kolundan sıkıca tuttu.
"İyi geceler." dediğinde hızla arkasına döndü.
Bu kez adımlarında tereddüt ya da beklenti yoktu. Bu kez gitmek istiyordu. O günün aksine.
Beliz kapının kapanma sesini duyar duymaz odasından çıktı ve merdivenlerden hızla indi.
"Hoşgeldin babaanne." dediğinde Berk ona döndü.
"Noldu uyku mu tutmadı?"
"Tutmadı." dedi Beliz sitemle.
"Belizcim." diyen Berk kolunu onun omzuna attı. "Ben sana bir şey mi yaptım niye bana düşmanınmışım gibi davranıyorsun?"
Beliz omzularını silkeledi. "Gerginim biraz. Senle alakası yok." dediğinde Berk başını sallarken kolunu onun omzundan çekti.
"Okey. İyi geceler o zaman canım ailem. Benim uykum geldi." dediğinde ona baygın bakışlarıyla bakan Beliz'e döndü ve vurguladı. "Gerçekten."
Beliz'in dudaklarına tutamadığı gülümsemesi yerleşirken Berk ona göz kırparken gülümsedi.
"Sizden beklediğimiz şeyler bunlar Beliz hanım ya." dediğinde Beliz kıkırdarken konuştu.
"İyi geceler."
Beliz babasına dönerken konuştu.
"Biz bi konuşabilir miyiz?"
Kenan başını salladı. "Konuşalım kızım." dediğinde Beliz Hanife teyzeye döndü.
"Baş başa." dediğinde Hanife teyze kaşlarını kaldırdı.
"Ne gizli saklınız var benden?" dediğinde Kenan kolunu Beliz'in omzuna atarken onu bahçeye doğru yöneltti.
"Aramızda." dedi Hanife teyzeye doğru sırıtarak.
Bahçeye çıktıklarında Beliz başını kaldırarak Kenan'a baktı.
"Baba ben duydum." dedi hiç uzatmadan.
Kenan kaşlarını çatarken ondan bir adım uzaklaştı.
"Ne duydun?"
"Derya Hanım ile konuştuklarınızı." dedi ve yutkundu. "Ali'nin senin oğlun olduğunu."
Kenan kaşlarını kaldırdı. "Berk'e söyledin mi?" dedi telaşla.
"Söylemiş gibi miyim?" dediğinde parmağı ile yukarıyı gösterdi evdeki sessizliği işaret eder gibi.
"O da doğru." dedi Kenan başını sallarken.
Beliz'in karışık duygular dolu bakışlarını yakaladı.
"Üzüldün mü sen?" dediğinde Beliz dudağını büzdü.
"Bilmiyorum. Yani..." dedi ve bir süre bakışları yerde kaldı. "Garip bir duygu. Yıllar sonra önce bi ikizim olduğunu öğrendim şimdi de bir abim olduğunu." dediğinde Kenan kahkaha atarken Beliz ona garip garip baktı.
"Abi de diyip çok abartmayalım canım altı üstü altı ay vardır." dediğinde bir kahkaha daha attı. "Hayat sana sürpriz yapmayı seviyor kızım öyle düşün." dediğinde Beliz babasına bakarken dudaklarına bir tebessüm yerleşti.
"Ben sürprizleri severim." dediğinde babasına sarılırken Kenan'ın kolları da onu sıkıca sardı. "Ama Berk..." dediğinde başını babasının göğsünden kaldırdı.
İkisi de aynı anda yüzlerini buruşturdular.
"Sevmez dimi?" dedi Kenan ona doğru. Beliz başını iki yana salladı.
"Hele sürpriz Ali ile kardeş olmaksa." dediğinde sorgulayıcı bir şekilde sordu. "Ne zaman söyleyeceğiz?" dediğinde Kenan sıkıntılı bir nefes verdi.
"Ali ile ona aynı anda söyleriz. Derya Ali'nin daha öğrenmesini istemeyecektir." dediğinde Beliz başını salladı.
"Doğal olarak." dediğinde Kenan'a göz kırptı. "Derya Hanımdan mı bahsetsen biraz?" dediğinde Kenan ona bakarken sırıttı.
"Hayatım senin uyku saatin gelmiş. Hadi bakalım çocuklar yatağa." dediğinde Beliz kaşlarını kaldırdı.
"Sen?" dedi merakla ona bakarken. "Burda mısın?"
Kenan başını salladı. "Burdayım." dediğinde az ötedeki salıncağı gösterdi. "Biraz da ben düşüneyim hayatın anlamını." dediğinde Beliz başını salladı. Babasına sıkıca sarılırken konuştu.
"Seni çok seviyorum." dediğinde sanki Kenan'ı anlar gibiydi. Kenan onun saçlarını okşarken konuştu.
"Bende seni."
Beliz ondan ayrılırken konuştu. "İyi geceleer. Düşünme işini fazla abartma. Sonra hasta olursun bak." dediğinde Kenan onun arkasından gülümsedi.
"İyi geceler fıstığım." dediğinde göz kırptı. "Mesaj alındı." dediğinde Beliz gülümseyerek ordan ayrıldı.
Çınar'ın arabası Lavin'in evinin önünde durduğunda gözleri evin kapalı ışıklarına korkuyla bakan ve elindeki telefonu iyice sıkan Lavin'e döndü.
Lavin gergin bir gülümsemeyle ona döndüğünde "İyi geceler." dedi.
Lavin arabadan inerken Çınar'ın seslenişiyle duraksadı.
"Lavin."
Lavin kapıyı kapatmadan Çınar'a bakarken Çınar'da yavaşça arabadan indi ve onun yanına gitti.
Lavin kapıyı kapattığında Çınar'a döndü.
"Noldu?" dediğinde Çınar'ın gözleri Lavin'in telefonu sıkı tutuşuna takıldı.
"Gerek yok." dedi eliyle telefonu tutan elini kavrarken. Gözlerini bir an bile Lavin'den çekmedi.
Lavin'de gözlerini Çınar'ın gözlerine kilitledi gözlerini. Sanki karanlıktan kaçtığı tek aydınlık yer orasıymış gibi.
"Telefon fenerini açmaya." diye ekleyen Çınar diğer eliyle de Lavin'in diğer elini kavradı. "Ben açarım ışıkları." dediğinde yutkundu. "İzin verirsen."
Lavin dudaklarına bir tebessüm yerleşirken başını salladı. Birleşik olan ellerine baktı.
"Sen şair falan mısın acaba?" dedi başını yana eğerken.
Çınar sırıttı. Lavin'in gözleri onun gamzelerinde gezinirken konuştu. "Bende seninle keşfediyorum bu özelliğimi." dediğinde Lavin kıkırdadı.
"Ben bu romantik anı şarteller atmış olabilir diye bozucam izninizle sayın şairim." dediğinde Çınar gülümsedi. Gülüşü yorgundu.
"Bi daha söyler misin?" dediğinde Lavin kaşlarını çattı.
"Şarteller atmış olabilir?" dedi sorgulayıcı bir şekilde.
"Yok ondan sonrası."
Lavin sırıttı. "Şairim." dediğinde ellerini daha sıkı tuttu. "Benim şairim." dediğinde Çınar kolunu onun sırtına koyarak onu kendine çekti ve sarıldı.
"Seni seviyorum." dediğinde Lavin gülümserken konuştu.
"Utandığını görmiyim diye mi sarıldın?" dediğinde Çınar ondan ayrılırken gözlerini onun gözlerine dikti.
"Seni seviyorum." diye yinelediğinde Lavin utanarak konuştu.
"Seni seviyorum."
Çınar sırıtarak konuştu. "Sen utanma diye sarılmıştım." dediğinde Lavin güldü.
***
"Çınar!! Devin!! Kahvaltı hazır çocuklar."
Oğuz Duman'ın sesiyle odalarından çıkan Çınar ve Devin koridorda karşı karşıya kaldıklarında Çınar bakışlarını kaçırırken Devin ona merak dolu bakışlarıyla bakıyordu.
"Günaydın." dedi Devin.
Çınar cevap vermezken merdivenlere ilerledi.
"Noluyoruz?" diyen Devin çatık kaşlarıyla ona bakıyordu. Çınar merdivenlerde adımlarını durdurarak ona döndü.
"Noldu bu sabah seni almaya gelen bir şoförün yok?" dedi Çınar sinirle.
"Ne saçmalıyorsun sen?" dedi Devin merdivenlerin başına kadar gelirken. Çınar tamamen ona döndü.
"Alaz nerde diyorum. Bak bakalım daha kırılacak şifre ortaya çıkacak sır bir şey kalmış mı? Kaldıysa ara Alaz'ı. Gelsin alsın seni. Ya da bi çay kahv-"
"Beni mi suçluyorsun sen?" dedi Devin dayanamayarak.
Çınar alayla kaşlarını kaldırdı. İndiği merdivenleri geri çıkıp Devin'in karşısında dikildi.
"Kimi suçlayayım Devin? Sen söyle. O herifi bu eve sokan kim?" dediğinde Devin'in gözleri sulandı. Kaşları iyice çatılırken yutkundu.
"Böyle olacağını nerden bilebilirdim ben ya? Bende hayal kırıklığı yaşadım." dediğinde Çınar alayla güldü.
"Ben seni çok iyi tanıyorum Devin." dedi onun gözlerine bakarken. "Sen salak değilsin. Herkese temkinli davranırsın. Alaz'a mı temkinli davranamadın?" dediğinde Devin başını iki yana salladı.
"Bilmiyorum işte. Çınar." dedi ve Çınar'ın ona öfkeyle aynı zamanda bi o kadar hüzünle bakan gözleri ile buluştu gözleri. "Senin canının yanmasını isteyecek son kişi benim. Çünkü o gün senin neler yaşadığını-"
Çınar'ın başını iki yana sallayıp kurduğu cümleyle kesildi cümlesi.
"Canımın yanmasını isteyecek ilk kişi de sensin ama." dedi gergin yüzü Devin'e dönerken. "Nefret etmiyor muydun benden seni bırakıp gittim diye? Eline fırsat geçti işte." Devin'in gözünden bir damla yaş süzülürken Çınar ekledi. "İntikam ald-"
Yanağı ile buluşan Devin'in tokadıyla cümlesi yarıda kesildi. Devin nefes nefese konuştu.
"Ben senin kardeşinim kardeşin. Düşmanın değilim." dediğinde hızla merdivenlerden inerken iki eliyle yanaklarındaki yaşları sildi.
Çok yalnız kaldı birden
Üşüdü, yok üstünü örten
Çınar'ın bakışları onun ardında kilitli kalırken gözlerinin dolduğunu farketti.
Yağmur çamur ıslanırken
Doluyordu gözleri bazen
Devin kapıyı çarpıp çıktığında onu dışarıda bekleyen arabaya bindi. Araba hareket ederken başını cama yasladı. Gözlerinden sessizce yaşlar akıyordu. Kendi bile farkında değildi.
Zamanı çok geçmiş sanki
Halbuki henüz 22
"Devin Hanım." diyen şoförün sesiyle okula geldiklerini anladı. Yanaklarını kollarıyla silerken hızla arabadan indi. Yüzüne hucüm eden soğuk havayla derin bir nefes aldı.
Okul'un bahçesinden girerken aklında dün yaşananlar belirdi. Gözleri tekrar hayal kırıklığı ile doldu.
Sağa sola koştururken
Dalıyordu gözleri bazen
Çınar tam kapıdan çıkacakken karşısına dikilen babası ile duraksadı.
"Noluyor Çınar?" diyen babasına döndü.
"Kasanın kilidi kırılmış bi yaptır istersen." dediğinde babasının kaşları çatılırken Çınar hızla kapıdan çıktı.
Titrek bir nefes verirken gözlerinin dolmasını engellemeye çalıştı.
Dokunmayın ona kırılgan bu ara
Küserse eğer gider uzaklara
Devin sınıfa çıktığında sınıf boştu. Kendisi sırasına geçti ve gözlerini tahtaya dikerek düşünmeye başladı. Çınar'ın kurduğu o cümleyi.
"Canımın yanmasını isteyecek ilk kişi de sensin ama. Nefret etmiyor muydun benden seni bırakıp gittim diye? Eline fırsat geçti işte."
Gözlerini kapatırken başını iki yana salladı.
Geçmişe ait anılarla
İşi yoktu daha fazla
Aklından o gün geçti. Çınar'ın ve annesinin eve apar topar gelişi sabahında bavullarını toplayışları. Annesinin ona yaptığı baskılar. Çınar'ın gözlerindeki pişmanlık.
Yıllarca içinde defalarca Çınar'a üzüldüğü için kendine kızmıştı.
Abisi onun yanında olmak yerine uzağı seçmişti. Ama Devin yine kendine kızmıştı. Bugün Çınar'ın kurduğu cümle o yüzden bu kadar zoruna gitmişti.
Yine de yarını tasarlarken
Arıyordu gözleri bazen
Başını yavaşça sıranın üzerindeki kolunun üzerine koyduğunda mırıldandı.
"Salaksın Devin."
Yerli yersiz sorar oldu
Yazıyor ya da çiziyordu
Sınıfın kapısından gelen adım sesleriyle başını kaldırdığında kapıdan giren Alaz'la göz göze geldi.
Ama her yer kararırken
Görür oldu gözleri bazen
Görüyordu gözleri bazen
Devin hızla ayağa kalkıp giderken Alaz onun arkasından bakakaldı.
Dokunmayın ona kırılgan bu ara
Küserse eğer gider uzaklara
Bahçeye giren Çağrı banka otururken etrafa bakındı. Yanına gelen Aren'i gördüğünde ona el salladı. Aren gülümseyerek yanına oturduğunda ona dönerek konuştu.
"Günaydın." dedi ve elindeki karton bardaklardan birini uzattı. "Bence sütlü çayını içmemişsindir." dediğinde Çağrı onun elindeki karton bardağı aldı.
"Doğru tespit." dediğinde sırıtarak göz kırptı. Onun bardağındaki kahveye bakarken konuştu. "Sen hâlâ sütlü çay tiryakisi olamadın mı?"
"Yok ya." dedi Aren burnunu kıvırarak. "O şeref Ege ve sana kalsın. Ben düz çaydan devam."
Çağrı ona gülerken yanlarına gelen Bora ve Cemre'yi gördüler.
Bora kollarını onlara doğru açarak seslendi. "Gözlerim neler görüyor? Her gün başka bir aşk doğuyor şu bahçede."
"Saçmalama Bora." dedi Aren Bora'ya bakarken.
Çağrı ona katıldı. "Bence de saçmalama." dediğinde Cemre yanlarına oturdu.
"Siz onu çok takmayın. Bulaşıcak yer arıyor." dediğinde Bora kaşlarını kaldırdı.
"Allah Allah!" dedi hayretle sırıtarak. "Dün önüme geçip Alaz'ı ittiren kendisi değilmiş gibi." dediğinde Çağrı kahkaha attı.
"Psikopat civciv iki." derken Cemre'nin yanağından makas aldı.
Bora Çağrı'ya dönerken sırıtarak sordu. "Bir kim?"
Çağrı sırıttı ve göz kırptı.
"Seninki."
Bora kaşlarını çattı. "Benimki kim?"
"Beliz." diyen Çağrı sırıtıyordu.
"Çağrı salak salak konuşma elimin tersindesin bak." diyen Bora ekledi. "Ondan olsa olsa deli civciv olur." dediğinde Çağrı kahkaha atarken Aren Bora'ya döndü.
"Çok yakışıyorsunuz ama ya."
Bora kahkaha atarken konuştu. "Belizle." dedi gülerken. Kendini gösterdi. "Ben."
Cemre sırıtırken konuştu. "Eveet."
"Ya yürüyün gidin. Ne işim olur benim o zebaniyle."
"Günaydın gençleer!" diyen Berk'in sesini duymalarıyla arkadan gelen Berk ve Beliz'e döndüler.
"Geliyo senin zebani." diye sırıtan Çağrı'nın ensesine vuran Bora onlara dönerken sahte bir gülümsemeyle konuştu.
"Günaydın."
"Günaydın sevgilim." diyen Cemre Berk'e sarılırken Aren Bora'ya kaş göz yaparak Beliz'i gösteriyordu.
Bora onu gözlerini büyüterek uyardığında Çağrı ile ikisi kıkırdayarak önüne döndü.
"Bu akşam bizde yemek yiyoruz itiraz istemiyorum." diyen Beliz'e herkes şaşkınlıkla bakarken Berk çatık kaşlarıyla ona doğru konuştu.
"O nerden çıktı? Benim niye haberim yok?"
"İçimden geldi." dedi Beliz sırıtarak.
Bora alt dudağını ısırarak Beliz'i gösterdi. "Durum vahim."
"Ne diyosun be?" diyen Beliz ona döndü.
Bora işaret parmağıyla onun kafasına iki kez yavaşça vururken sırıtarak konuştu. "Tahta eksik diyorum."
"Senin fazla mı?"
"Anlamadım."
"Tahta diyorum."
"Kedi köpek oldunuz yine." dedi Çağrı sırıtırken. İkisi çatık kaşlarıyla ona dönerken ekledi. "Kurban olurum size be. Savaşmayın sevi-"
Berk'in boğazını temizlemesi ile kaşlarını kaldırarak sustu. "Pardon bro." diyen Çağrı önüne
"Hadi girelim." diyen Berk Cemre ile önden yürümeye başlıyordu ki Beliz bahçenin kapısından giren Alileri gördü ve onu kolundan sıkıca tuttu.
"Dur. Girmeyin!"
Berk ve Cemre ona anlamsız bakışlar atarken Berk sordu.
"Sebep?"
"Alilere günaydın demeyecek misiniz?"
"Neden diyelim?"
Beliz gülümsedi. Etrafa bakındı. "Çünkü.." dedi ama bir sebep bulamadı. Sonra ekledi. "En mutlu sabahlar Ali ile başlar." dediğinde Aren ve Çağrı ona garip garip bakarken Berk ve Cemre kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyorlardı.
Bora sırıtarak Berk'e döndü. Eliyle deli işareti yaparken konuştu. "Ben demiştim demeyi sevmem ama ben demiştim."
Berk elinin tersini Beliz'in alnına koyarken ona baktı. "Ateşin de yok."
Beliz gülerken Alilere el salladı.
"Günaydın."
Ali, Zeyno, Arap ve Vefa birbirlerine garip garip bakarken Arap konuştu.
"Bize mi dedi o?"
"Hem de gülümseyerek?" diye ekledi Zeyno.
"Günaydın." dedi Ali onlara aldırmadan.
"Akşam bizde yemek yiyoruz. Gelirsiniz dimi?" diye ekleyen Beliz'le Çağrı Bora ve Berk aynı anda ona doğru konuştu.
"Ne?!!"
Beliz onlara dönerken Bora Berk'e doğru konuştu.
"Bu kadarını bende beklemiyordum."
"Biz gelmeyelim en iyisi." dedi Ali arkadaşları da onu onaylarken.
Beliz hızla konuştu. "Olmaz ama!! O kadar organize ettim kırmayın beni." dediğinde Ali onu baştan aşağı süzdü garip bakışlarıyla.
Yanındaki Vefa omzuna dokunurken konuştu. "Gidelim nolucak." dediğinde Ali başını salladı.
"Geliriz." dediğinde Berk elini alnına koyarken ofladı.
Aliler okula yönelirken Berk Beliz'e döndü.
"Beliz iyi misin?"
Beliz başını salladı. "Evet. Baya iyiyim."
"Kızım niye onları çağırıyorsun?"
Beliz omuzlarını silkerken gelen Hazal neşeyle konuştu. "Günaydııın."
"Günaydın." diyen Çağrı cevap verdi sadece. Hazal Beliz dışında hepsinin asık olan suratlarına baktı.
"Noluyo suratınız beş karış?"
"Akşam bizde yemek yiyoruz." dedi Beliz gülümseyerek. Hazal da gülümsedi.
"Ee ne güzel."
Berk asık suratıyla ekledi. "Beliz Alileri de çağırdı."
Hazal kaşlarını kaldırdı ve Beliz'e döndü. "Niye? Yoksa aralarından birine mi tutuldun? Vefa mı?" diye sıraladığı sorularla Beliz göz devirdi.
"Kimseye tutulmadım Hazal." dediğinde göz ucuyla Bora'nın tepkisine baktı ama Bora telefona bakıyordu. Beliz geri Hazal'a döndü. "Birlik olmaya başladık keyifli de vakit geçiriyoruz." dediğinde Berk göz devirirken Aren okuldan çıkan Alaz'ı gösterdi.
"Şu sevimsizi de çağıracak mısın?"
Beliz o yöne dönerken başını iki yana salladı. "Yok."
"Baydınız ya. Hadi okula girelim." diyen Çağrı ayağa kalktığında Berk etrafa bakındı.
"Ege nerde kaldı?"
Çağrı kaşlarını kaldırdı.
"Bilmem. Mesajıma da cevap vermedi."
"Uyuyakalmıştır." dedi Beliz önden yürürken.
"Hayatta uyuyakalmaz da." dedi Cemre tereddütle.
"Arıyım bi." dedi Berk telefonu kulağına götürürken.
"Benim mesajıma cevap vermemiş senin telefonunu mu açıcak?" dedi Çağrı küçümseyici bir tavırla.
"Tabiki." dedi Berk sırıtarak ancak sırıtışı yüzünde asılı kaldı.
Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor. Sinyal sesinden sonra sesli mesaj bırakabilirsiniz.
Moderatörün sesinden sonra Ege'nin ses kaydı açıldı.
"Aradığınız kişi sizi iplemiyor yada şuan başka işleri var. Relax olun bi iki saate size döner. Ege Şimşek bu."
Berk telefonu indirip başını sağa sola salladığında Bora konuştu.
"Çıkışa kadar ulaşamazsak evine gideriz." dedi ve Ege'nin taklidini yaptı. "Relax olun."
***
"Evet çocuklar. Okulumuzda bir eğlence kermesi düzenleyeceğiz. Bu kermesten kazanılan paralar da çocuk esirgeme kurumuna bağış yapılacak."
Lavin gülümseyerek "Çok güzel bir haber bu hocam." dedi gözleri parlayarak.
"Evet Lavincim. Sizin de bu konulara duyarlı gençler olduğunuzu bildiğim için size de duyurmak istedim. Yardımınız gerekli."
"Elimizden ne gelirse yaparız hocam." dedi Beliz atılarak.
"Çok güzel. O zaman size etkinliklerimizi sayayım." dediğinde eline aldığı kağıttan okumaya başladı öğretmen. "Tiyatro." dediğinde Bora öne atıldı.
"Tam benlik ben tiyatroya katılırım hocam." dediğinde Beliz kaşlarını kaldırarak hayretle ona döndü. Bora ekledi. "Ama yazar olarak."
"Tiyatro mu yazıcaksın sen?" dedi Beliz hayretle.
"Evet." dedi Bora ön sırasında ona dönük olan Beliz'e doğru eğilerek. "Hem de aşk konulu." diye eklendiğinde Beliz'in gülümsemesi büyürken alayla konuştu.
"Senin yazacağın aşk hikayesinden ne çıkar merak ediyorum."
"Beklemede kal." dedi Bora arkasına yaslanırken.
Beliz önüne dönerken öğretmen konuştu.
"O zaman bir günün var. Yarın tamamla sonra Perşembe günü provalara başlayalım." dediğinde Bora başını sallarken Beliz heyecanla elini kaldırdı.
"Ben tiyatroda oynamak istiyorum." dediğinde öğretmen başını salladı.
"Başka oynamak isteyen var mı?" dediğinde Alaz parmak kaldırdı.
"Mesela." dedi Bora Alaz'a dönerken. "Senin rolün kafamda hazır." dediğinde parmağıyla başını işaret etti.
"Neymiş?" dedi Alaz ona dönüp göz kırparak.
"Kötü kral." diyen Bora'nın sırıtışıyla Beliz'de sırıtarak Alaz'a döndü.
Alaz gülerek Bora'ya bakarken konuştu. "Ben Beliz'in partneri olurum diyordum." dediğinde Beliz yüzünü buruşturdu.
Bora omuzlarını silkerken konuştu. "Esas olan hikayeden şaşamam üzgünüm." dediğinde Alaz gülerken önüne döndü.
"Bende oynarım." diyen Aren elini kaldırdığında Duru da Arapla beraber elini kaldırdı.
"Hocam biz plan yapıyoruz ama Ege yok." diyen Berk'e dönen öğretmen konuştu.
"Haklısın Berk. Ege bana hangi görevde olmak istiyorsa mesaj atsın onu direkt ekleyelim." dediğinde Berk başını salladı.
"Tiyatro katılımı bu kadarsa devam ediyorum." diyen öğretmen kağıttan okumaya devam etti. "Kermes için atıştırmalık bir şeyler yapılacak. Diğer sınıflardan da katılım oldu. Sizin de yapmak istediğiniz iyi olduğunuz tarifler varsa bekleriz." dediğinde Lavin parmak kaldırdı.
"Ben kurabiye yaparım." dediğinde Çınar'da elini kaldırdı.
"Ben de kek yapabilirim." dediğinde Çağrı sırıtarak ona baktı.
"Tamamdır." diyen hoca onları da yazdığında gözlerini kağıda geri çevirdi.
"Yarışmalarımız var. Ancak ikili takımlar olarak da katılabiliyorsunuz."
Cemre hemen Berk'e döndü. "Biz katılalım."
"Ne gerek var aşkım?" dedi Berk ona dönerken.
"Kazanırız." dedi Cemre gülümseyerek. Sonra Berk'in elini zorla tutup kaldırırken kendi elini de kaldırdı. "Biz ikimiz katılıyoruz hocam." dediğinde Çağrı sırıtarak Hazal'a döndü.
"Bizde katılalım mı?" dediğinde Hazal gülümseyerek başını sallarken ellerini kaldırdılar.
"Ooo Çağrı'cım fazla heyecanlısın yarışmak için." dedi Berk sırıtarak.
Çağrı ona döndü. "Yarışmak için değil. Siz kaybedince senin surat ifadeni görebilmek için heyecanlıyım bro."
Berk gülerken konuştu. "İyi olan kazansın."
"Yani biz." dedi Cemre gülümseyerek.
"Başka katılacak yoksa geçiyorum." dediğinde devam etti. "Bir sergimiz var. Çizimle uğraşan kıyıda köşede çizdiği resim olan ya da bir günde çizebilecek olan varsa.."
Zeyno hızla elini kaldırdığında hoca onun ismini yazarken Çınar Lavin'e doğru eğildi.
"Katılsana."
Lavin omuzlarını silkeledi. "Bilemedim ki şimdi."
"Katıl en azından denemedim demezsin."
Lavin gülümserken başını salladı. Elini kaldırdığında Zeyno ona doğru konuştu.
"Sende mi çizim yapıyordun?"
Lavin ona döndü. "Evet. Noldu bi betin benzin attı sanki."
Zeyno güldü. "Kazanan açıklandığında kimin beti benzi atıyor görürüz." dediğinde Lavin başını salladı ve fısıldarken önüne döndü.
"Görürüz."
"Şarkı yarışması." diyen öğretmen etrafa bakındığında Devin'in el kaldırdığını görüp onu yazarken Ali'de el kaldırdı.
"Tamam. Şimdi kalanlar da bir etkinlik seçsin. Ve bitirelim planlamayı."
Vefa elini kaldırdı ve konuştu. "Bende tiyatroda oynarım."
"Herkes tamamsa geriye sadece Ege kalıyor. O da kendisi seçip bana bildirir." dediğinde zil çaldı. "Başarılar." diyen öğretmen kapıdan çıktı.
"Beliz." dedi Berk Beliz'in sırasına doğru. Beliz ona doğru döndüğünde konuştu. "Yemeği iptal mi etsen?"
"Hayır." diyen Beliz önüne dönerken Lavin'e doğru eğildi. "Akşam bizde yemek yiyoruz. Gelirsiniz dimi?" dediğinde Lavin başını sallarken kaşlarını çattı.
"Gelirsiniz derken?"
"Çınar ve sen." dediğinde Lavin gülümserken tereddütle başını salladı.
Çınar'ın sırasına doğru döndüğünde konuştu.
"Yemeğe gider miyiz?" diye sordu.
Çınar yüzündeki gülümsemeyle konuştu. "Nereye gidiyoruz?"
"Belizlere."
Çınar kaşlarını kaldırırken konuştu. "Hee gideriz ya." dediğinde ekledi. "Bende beni baş başa yemeğe davet ediyorsun sanmıştım." dediğinde Lavin sırıttı.
"Kırk yılı boşuna mı garantiledik onu da yaparız." dediğinde Çınar başını sallarken konuştu.
"Sevgilimsin sonuçta." dediğinde Lavin kaşlarını kaldırırken dudaklarına utangaç bir tebessüm yerleşti. Başını sallarken Çınar onun bu halini sırıtarak izledi.
Beliz sırasına kafasını koymuş olan Devin'in yanına gittiğinde omzuna dokundu. Devin baygın bakışlarıyla ona döndüğünde konuştu.
"Akşam bizde yemek yiyeceğiz. Sen de gelir misin?"
Devin yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirdi.
"Çok teşekkür ederim Beliz ama benim biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var. Gelmesem kusura bakmazsın dimi?" dediğinde Beliz onu anlıyormuş gibi başını salladı.
"Kusura bakmam. Ama.." dedi ve elini Devin'in omzuna koydu. "Biriyle konuşmaya ihtiyacın falan olursa biliyosun." dediğinde Devin başını salladı.
"Teşekkür ederim."
Beliz sırasına geçerken Devin başını sıraya geri koydu.
"Herkes tamam. Hanife Sultan hazırlıyor zaten yemekleri." dediğinde Berk ona doğru konuştu.
"Utanmaz arlanmaz. Hem bi ton iş çıkarıp hem bunları yaşlı başlı kadına mı yıktın?" dediğinde Beliz ona döndü.
"Kendisi istedi canım. Ben Ayşegül ablaya demiştim ama o atıldı. Ayrıca sanane." dedi ve sırıtarak ekledi. "Benim de babaannem."
"Şu DNA testini bir daha mı yaptırsak?" diyen Berk'e önündeki defteri fırlatan Beliz güldü.
Berk yere düşen defteri alırken konuştu. "Ben bunu bi düşüniyim."
***
"Her şey hazır." diyen Beliz özenle hazırladığı masaya baktı. Mutfaktan gelen Hanife teyze son tabağı da masaya koyarken Beliz yukarıya doğru bağırdı.
"Berk!! Hadi in aşağı!"
Berk yukarıdan eşofman takımı ile inerken Beliz ofladı. "Şu umursamaz tavırların beni hasta ediyor." dediğinde Berk rahat bir gülümseme ile konuştu.
"Geçmiş olsun şekerim. Kızlar genelde bana hasta olurlar zaten." dediğinde Beliz kaşlarını kaldırdı.
"Ben bunu bi Cemre'ye de söyliyim." dediğinde Berk gözlerini büyüttü.
"Saçmalama."
"Söyliyim söyliyim." dedi Beliz onu baştan aşağı süzerken.
"Tamam üzerimi değiştirip geliyorum." diyen Berk merdivenlere yönelirken Beliz sırıtarak başını salladı.
"Söylemiyim en iyisi."
Berk yukardan üzerini değiştirmiş bir şekilde gelirken telefonundan başını kaldırmadı.
"Ege gelmeyeceğim diye tutturuyor." dediğinde Beliz kaşlarını çattı.
"Niye? Bugün nerdeymiş?"
"Evdeymiş." dedi Berk telefonu kapatırken.
"Neyi var?"
"Bilmiyorum Beliz. 5n 1k sorularını tek tek sıralayacak mısın?" dedi gergin bir şekilde.
"Hemen de sinirlen yani." dedi Beliz göz devirerek.
Hanife teyze onlara gülümserken Beliz Hanife teyzeye döndü.
"Ali de geliyor babaanne biliyor musun?" dediğinde Hanife teyze zorla gülümsedi.
"Ne güzel." dediğinde yukardan inen Kenan sırıtarak konuştu.
"Güzel tabi ya. Sonunda orta yolu buldu gençler." derken Berk'in yanına geldi ve elini onun omzuna attı.
Berk yüzünü buruşturdu. "Orta yol falan yok." dediğinde çalan kapıyla Beliz sırıttı.
Kapıyı açtığında kapıdaki Ali ve arkadaşları ile gülümsemesi büyüdü.
"Hoşgeldin Ali." dediğinde Ali önden girerken Zeyno Beliz'e döndü ve bastırarak konuştu.
"Hoşbulduk."
Beliz sahte bir gülümsemeyle cevap verdi. "Sizde hoşgeldiniz."
Ali Kenan ve Berk'in yanına geldiğinde gözleri ikisiyle de kesişti. Aklında dün akşamki diyalog yankılandı.
Kenan gülümsediğinde elini Ali'nin omzuna koydu. "Her zaman bekleriz." dediğinde Berk'in kaşları çatıldı. Ali'ye dönerken konuştu.
"Beklemeyiz." dediğinde babasına döndü. "O lafın gelişi öyle dedi." dediğinde sırıtarak Ali'ye geri döndü.
"Biz de her zaman gelmeyiz zaten." dedi Ali ona dönerken.
"Hoşgeldin Ali." diyen Kenan'ın yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
"Hoşbuldum Kenan Bey." dediğinde Berk sırıttı.
"Hoşgeldin Ali."
Ali gülümseyerek başını salladı.
17. BÖLÜM SONU
Yorumlar
Yorum Gönder