22.Bölüm: Böyle Kahpedir Dünya

ağlamadan 
anlatabileceğim
bir çocukluğumun 
olmasını 
çok isterdim    
mesela.

                            YAZAR'DAN

"Durun. Durun çünkü siz kardeşsiniz!" 

Okul koridorunda yankı yapan Beliz'in sesi herkesin şok içinde ona dönmesine sebep olmuştu.

Berk sinirli bir yüz ifadesi ile Beliz'e dönerken ağzından bir fısıltı koptu.

''Ne?'' Sonra Beliz'e doğru bir adım attı. ''Ne saçmalıyorsun sen?''

Beliz yutkunurken gözleri Kenan'ı buldu. ''Baba.'' dedi gerçekleri söylemesi için işaret verirken.

Berk Kenan'a dönerken Kenan başını salladı. Ali'ye baktı. ''Biz annenle geçmişte-''

Ali'nin sinirle onun yakasına yapışması ile cümlesi yarım kaldı.

''Yalan söylüyorsun.'' dedi sinirle Ali. 

Kenan başını iki yana sallarken koridorun ucundan gelen sesle Ali'nin elleri onun yakasından düştü.

''Ali!''

Derya yanlarına koşarak gelirken Ali ona döndü. Derya onun bu bakışları ile sordu. ''Noluyor burda?''

''Anne.'' dedi Ali umutla. ''Bu adam benim babam olduğunu söylüyor.''

Derya'nın vücudu buz kesti. Gözleri Kenan'la buluşurken yutkundu. 

''Ali.'' diyen Kenan'a hemen çıkıştı Ali.

''Sus.'' Derya'ya döndü ve umutla sordu. ''Doğru değil değil mi?''

O sırada gördü annesinin gözlerine düşen karanlığı. Anladı gerçekti. Ama inanmadı. Başını iki yana salladı. 

''Doğru.'' diyen Derya'nın sesiyle koridordaki tüm sesler kesildi.

Berk’in elleri yumruk oldu. Gözleri Beliz’e sonra Kenan’a sonra Derya’ya kaydı.
Sanki yer ayağının altından kaymış gibiydi. "Bu nasıl olur?" diye fısıldadı kendi kendine.

Ali'nin yüzü bomboştu. Sonra bir adım geri attı. Bir adım daha. Derya ona doğru ilerlemek isteyince Ali sert bir hareketle elini kaldırdı. "Yaklaşma" dedi. Sesi kırılmıştı dağılmıştı.

Kenan Ali'ye doğru bir adım attı tam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki Berk öne çıkıp onun yolunu kesti.

"Sen" dedi Berk sesi nefretle zehirlenmiş gibiydi "Bizim hayatımızı mahvettin."
Sonra Kenan'a doğru bir yumruk savurdu.

Yumruk Kenan'ın yüzüne sertçe indi. Kenan sendeledi ama bir şey demedi. 

Ali'nin gözleri Kenan'la birleşti. ''Benim.'' dedi ve titreyen sesi ile cümleyi yarıda kesti. Sesini toplayıp devam etti. ''Benim bir tane babam vardı. O da öldü.''

Söyle, kaç yaşındasın?
Dertlerin başındasın


Kenan yerinde donakalırken gözleri Derya ile birleşti.


İstisnasız her an
Geçmişi özlüyorsan


Ali arkasını dönüp giderken Derya onun arkasından gitmek için bir atak yaptı ancak Ali'nin arkası dönük bir şekilde kurduğu cümle onu durdurdu.

"Sakın peşimden gelme."


Bilmem kaç yaşındasın
Gözleri yaşlardasın


Berk gözleri dolarken, gözleri Ali'nin üzerinde olan Kenan'a döndü.


İstisnasız her an
Yarını düşlüyorsan


"Küçücük ya." dedi ona doğru bir adım atarken. "Bana küçücük tutunabileceğim bi dal bıraksaydın bari. Bana seni sevebilmem için ufak bi şey verseydin. Ben her şeyi unutmaya hazırdım." dediğinde dolan gözlerinden birer damla yaş süzüldü. "Şuan bile ben değildim umrunda olan. Sanki tek gerçeği Ali öğrenmiş gibi." dediğinde Kenan sıkıntılı bir nefes verirken konuştu.

"Oğl-" 

"Sakın." dedi Berk başını iki yana sallarken. "Sakın bana oğlum deme." gözleri Beliz'i buldu. Hiçbir şey söylemedi ama o bakış bile yetti kırgınlığının okunmasına.


Yolculuk nereye?
Neler uğruna ölmeye
Dört yalnızlıkla bir doğruyu, götürmeye


Berk arkasını dönüp giderken Beliz gözlerini kapattı ellerinin titremesini ve gözlerinin buğulandığını gizlemeye çalıştı. Başarılıydı da. 

Bora'nın bakışları onun üzerinde gezerken beyninde bir an yankılandı.

Bora içeri girdiğinde yoğun bakımın önünde tek başına kalan Beliz'i gördü. 

Bora giderken de oradaydı. Yerinden hiç kıpırdamamıştı anlaşılan. Alnı cama yaslı Berk'ten bir an gözlerini çekmiyordu.

O da Berk'e döndü. "Ne zaman buldunuz birbirinizi?" diye sordu Beliz'e. 

Beliz gözlerini Berk'ten çekmeden konuştu. "Üç ay önce." dedi ve yutkundu. Sesi titredi. "Ne kadar kısa süre değil mi? Bir ikizim var ama ben onu sadece üç aydır tanıyorum." 

"Zamanın bir önemi mi var ki sen o insana anlamı yüklediğin sürece." 

"Ya hayatımda sadece üç ay kalmışsa. Tam buldum derken şimdi kaybedersem." 

Gözleri Beliz'in önünde titremesini bastırmak için buluşturduğu ellerine kaydı.

Beliz'in bakışları Kenan'ın üzerinde gezerken başını iki yana salladı. Bunu istemiyordu. Ailesinin dağılmasını istemiyordu. 

Gözünden bir damla yaşın süzülmesine o da hazırlıksız yakalanırken hızla dışarıya çıktı. Gözlerinden yaşlar süzülmeye devam ederken banka oturdu ve ellerini yüzüne kapattı. 


Hadi durma ağla, ağla
Yaşlar kurur zamanla, ağla


Ali'nin adımları mezarlığın önünde yavaşlarken yutkundu. Hızla babasının mezarının önüne çöktü. 


Böyle kahpedir dünya
Son bulur kollarında


Berk arabayı evin önüne park etti. Sonra eve girdi. Ağır adımları merdivenlerden inerken o odanın kapısını açtı. İçerideki rutubet kokusu burnuna dolarken burnunun direğini sızlatan bu koku değil duvarda kocaman yazılı olan o yazıydı.

ÖZÜR DİLERİM BABA

Gözünden bir damla yaş daha süzülürken yerdeki yatağın üzerine oturdu.


Hadi durma ağla, ağla
Yüzünü ıslatmasan da, ağla


Gözleri pencereden süzülen ışığa kaydı. 


Belki hepsi bir rüya 
Son bulur kollarında


Okuldan çıkan Bora ve Cemre tam arabaya ilerliyordu ki Bora'nın gözleri bankta oturan ellerini yüzüne kapatmış olan Beliz'i buldu. 

Cemre'ye döndü. "Taksiyle gider misin?" dediğinde bakışları dalgın olan Cemre ona sorgulayıcı bir şekilde döndü.

"Neden?"

"Okulda bi işim var." dedi Bora hızla.

"Uzun mu?"

"Evet." 

"Tamam ben hallederim." diyen Cemre'nin adımları bahçenin çıkışına dönerken Bora ağaçların arkasında kalan banka doğru ilerledi.

Beliz adım seslerini duyar duymaz yüzünde olan elleriyle gözyaşlarını sildi ve ellerini bankın üzerine dayadı güç alır gibi.

Bora onun yanına oturduğunda büyük bir sessizlik vardı aralarında. Bora başını ona çevirdiğinde sordu.

"Nasılsın?" 

Beliz başını ona çevirirken kırmızı gözleri belli oluyordu. "İyiyim." dedi kestirip atmak ister gibi. 


Söyle, kaç yaşındasın?
Herkes kadar yalnız mısın ?


Bora'nın gözleri onun yerde ritim tutan ayağına sonra da banka dayalı titreyen ellerine kaydı.

"Emin misin?" dedi gözlerini Beliz'in gözlerine çevirirken. "İyi olduğuna."


İnce ince titremen
Soğuktan mı sanırsın ?


"Tamam." dedi Beliz gardını yavaşça indirirken. Sesi titredi. "Belki biraz kötü hissediyor olabilirim." dediğinde Bora ufak bir tebessüm etti.

"Kötü hissetmek kötü bir şey değil biliyorsun dimi? Herkes kötü hissedebilir." dediğinde Beliz yutkundu ve başını salladı. "Peki." dedi Bora gözlerini onun gözlerine sabitlerken devam etti. "Neden biraz kötü hissediyorsun?" 

Beliz'in titreyen elleri kucağına düşerken gözünden bir damla yaş süzüldü. Çenesi titredi. Gardı tamamen yok olmuştu. 


Bilmem kaç yaşındasın
Herşeyin farkındasın


Beliz titreyen sesiyle konuştu. "Herkes çok dağıldı. Babam ayrı, Berk ayrı, Ali ayrı." dedi ve yutkundu. "Ben onları nasıl toplayacağımı bilmiyorum." dediğinde o da Bora'ya döndü. Gözleri buluştuğunda gözünden bir damla yaş daha aktı.

"Sen?" dedi Bora kaşlarını kaldırarak. "Sen dağılmadın mı? Senin de ihtiyacın yok mu birinin seni toplamasına?"

Beliz gözlerini kapatırken kollarını Bora'nın boynuna doladı. Yine ağladığını kimse görsün istememişti. Sanki bırakırsa düşecekmiş gibi sıkı sıkı sarıldı. Tuttuğu tüm yaşları süzüldü gözlerinden.


Acılar biriktirip
Damla damla harcarsın


"Dağılmamalıyım." diye bir fısıltı koltu dudaklarından. 


Yolculuk nereye?
Kimler uğruna ölmeye
Dört yalnızlıkla bir doğruyu, götürmeye


Berk odanın kapısını çekip çıkarken Kenan'ın çalışma odasına çıktı ve kasayı açtı. Ordaki zarfı çıkardığında aradığı şey tahmin ettiği gibi buradaydı. Gözleri kağıdın sonundaki italik yazıya döndü.

Ali Öztürk ve Kenan Yağızoğlu'ndan alınan örnekler %99.9 uyumludur.

Çenesi sinirle kasıldı.

"Asıl sen saçmalıyorsun. Kendini paranla mı güçlü görüyorsun?'' 

''Sadece paramla değil. Soy adımla da.'' 

''Berk Yağızoğlu. Ne kadar da havalı. Ama bu soyada sahip olmak bi DNA testine bakıyor biliyorsun dimi. Kanıtlı örneği karşında.''

"Ne demek bu?''

''Anlarsın bi gün.'' 

Kağıdı sinirle masaya koydu. Elini masaya sert bir şekilde vururken gözünden akan yaşlar acıdan değildi. Belki biraz sevilmemekten biraz da sinirdendi.


Hadi durma ağla, ağla
Yaşlar kurur zamanla, ağla


Ali karanlık çökerken başını babasının mezarının toprağının üzerine koydu. Gözleri mezar taşındaki yazıya kaydı.

Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Söylelemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?

Eli toprağı sıkarken gözlerini kapattı.


Böyle kahpedir dünya
Son bulur kollarında


Beliz kendini toplayarak Bora'dan ayrılırken gülümsedi. "Teşekkür ederim.''

Bora başını salladı. Sonra da sırıttı. ''Rica etsem garip olur dimi?'' dediğinde Beliz gözlerini silerken güldü.

''Evet.'' dedi kahkahasının arasında. 

Bora daha büyük sırıttı.

''Hadi seni eve bırakıyım.'' dediğinde Beliz ona döndü. 

''Biraz yürümek iyi gelir bana sağol.'' dediğinde Bora başını salladı.

Beliz ayağa kalkarken o da ayağa kalktı. ''Görüşürüz o zaman.'' 

Beliz tebessüm etti. ''Görüşürüz.''

Beliz arkasını dönüp giderken Bora arabasına doğru ilerledi. Tam kapıyı açmış biniyordu ki Beliz'in geri döndüğünü ve ona doğru geldiğini fark etti. 

''Noldu?'' dediğinde Beliz sürücü koltuğunun yanındaki koltuğun kapısını açtı ve ufak bir gülümseme ile konuştu.

''Sıkıldım yürümekten.'' dediğinde Bora'nın duyulan kahkahasıyla gülümsemesi büyüyerek ekledi. ''Hem sen kötü hissedersin diye düşündüm.'' dedi arabaya oturup kapıyı kapatırken. Bora'da kapıyı kapatırken sordu.

''Niye?''

''Beni yalnız bıraktığın için.'' dedi ve elini göğsüne koydu. ''Biliyorum yufka gibi bir kalbin var gönlün el vermezdi.'' dediğinde Bora güldü.

Araba evin önünde dururken evin önünde sadece Berk'in arabası vardı. Beliz derin bir nefes aldı ve Bora'ya döndü.

"Teşekkürler." 

"İhtiyacın olursa ara." diyen Bora'ya başını sallarken tam arabadan iniyordu ki Bora'nın seslenişiyle duraksadı ve ona geri döndü. "Beliz." diyen Bora ona gülümsedi. "Ağlamaktan korkma." dediğinde gözleri bir kaç saniye birleşik kaldı. Başını sallayan Beliz arabadan indi.

Yemek masasında oturmuş parmakları ile ritim tutan Berk'in gözleri ona döndüğünde kapıyı kapattı. 

Gözleri masanın üzerindeki kağıda kaydı. Berk'in sinirle gülmesi ile gözleri geri Berk'in üzerine kaydı.

"Bu muydu bahsettiğin şey?" dediğinde ayağa kalktı ve kağıdı Beliz'e doğru uzattı. "Bu soyada sahip olmak bir DNA testine bakar. Anlarsın yakında." dediğinde gülümsedi. Kağıdı masaya geri bıraktı ve elleri ile alkış yaptı. "Bravo. Haklı çıktınız. Ve çok havalısınız şuan gözümde." dediğinde Beliz yutkundu.

"Özür dilerim."

Berk yüzünü buruşturdu. "Dileme Beliz." dediğinde az önceki sinirle karışık alaylı halinden eser kalmadı. Geriye sadece sinir kaldı. "Sen artık bana hiçbir şey deme." dediğinde Beliz kaşlarını çattı.

"N- ne? Ne demek bu?" 

"Anladın bence." diyen Berk yanından geçip kapıdan çıktığında kapının sert çarpış sesi ile irkildi Beliz. O ses evde yankı yaptı. 

***

Ege, Berk ve Çağrı Ege'nin evinde otururlarken kapının bir kez daha çalmasıyla Ege ayağa kalkarken Çağrı sordu.

''Birini mi bekliyodun?''

''Yo.'' diyen Ege merdivenlerden inerken Çağrı Berk'e döndü.

''Düşünsene Ali gelmiş.''

''Çağrı!'' diye uyaran Berk'in sesiyle ağzına bir fermuar çeker gibi yaptı.

Merdivenlerden çıkan Çınar ve Bora'yı görünce Çağrı sırıttı. ''Ali değilmiş.''

Berk ters bakışlarını ona yöneltirken Çınar Berk'in yanına oturdu.

Bora'da Çağrı'nın yanına. ''Naber Berk?'' dediğinde Berk elleriyle bilmiyorum der gibi bir hareket yaparken konuştu. ''Valla nasıl oliyim. Bir abim varmış. Ve abim Ali'ymiş.'' dedi ve başını salladı. ''Mükemmelim Bora sen nasılsın?''

Bora başını sallarken konuştu. ''Eee burda napıyosunuz?''

Çağrı kolunu Bora'nın omzuna koydu. ''Hiçbir şey. Overthink saatimiz gelmiş.'' dediğinde Bora sırıttı ve aklına gelen şeyle Berk'e döndü.

''Beliz'i de Aren'lere bıraktım bu arada.'' dediğinde Berk ona anlamsız bakışlar attı. Bora açıklar gibi konuştu. ''Hani merak edersin diye.'' dediğinde Berk önüne döndü.

Çağrı sırıtarak Bora'ya doğru göz kırptı. Bora başını iki yana sallarken Çağrı imayla konuştu.

''Hayırdır Beliz'in şoförü mü oldun?''

''Ne alaka oğlum? Cemre'yi Berklere götürmüştüm tam o sırada Beliz çıktı Berk yok falan dedi. Cemre'de o zaman biz Arenlere gidelim dedi o kadar.'' dediğinde Berk'e döndü. ''Cemre'nin de telefonlarını açıcakmışsın.'' diye ekledi.

''Açarız.'' dedi Berk yere bakarken. Onunla aynı şekilde yere bakan Çınar'a döndü Bora ve konuşmaya başladı.

''Lavin de ordaydı.'' dediğinde Çınar kaşlarını kaldırırken Bora'ya döndü.

''Nasıldı?'' diye sorduğunda Bora dudağını kıvırdı.

''İyi görünüyordu.''

Çınar başını sallarken bakışlarını geri yere dikti. 

''Eee?'' dedi Bora onlara bakarken. ''Böyle karalar bağlamaya devam mı?'' dediğinde ikisinden de ses çıkmazken Ege elinde oyun kollarıyla geldi.

''Ne dersiniz?'' dediğinde Berk ayağa kalktı. Saçlarını karıştırırken adımlarını bahçeye yöneltti ve giderken konuştu. 

''Ben biraz hava alıcam siz takılın.''

Ege oyun konsollarını masaya bırakırken onun arkasından bakarak söylendi. ''Çok fena kafayı yedi.''

Çağrı derin bir iç çekerken konuştu. ''Normal. Kime söylesen kaldıramaz zaten yine iyi kabullendi.''

''Pek kabullenmiş gibi durmuyor ama.'' dedi Bora onlara katılırken. 

Çınar ayağa kalkarken konuştu. ''Ben bi bakayım.''

Çınar bahçeye çıktığında köşedeki sandalyede dirseklerini dizlerine dayayarak oturmuş yere bakan Berk'in yanındaki sandalyeye oturdu. 

''İyi misin?''

Berk acıyla gülümsedi. ''İyi olmamı beklemiyorsun demi?'' dedi başını kaldırmadan.

Çınar başını salladı. ''Beklemiyorum.''

''Bilmiyorum lan..'' dedi Berk düşünceli sesiyle. ''Hayatımda bir anda hiç beklemediğim şeyler olmaya başladı üst üste.'' dediğinde derin bir iç çekti. ''Niye?'' 

Çınar omuzlarını silkeledi. ''Bilmem. Bazı şeylerin bi cevabı bi sebebi olmuyor.'' dedi ve duraksadı. ''Sadece kabulleniyorsun.''

''Sence insan bir şeyleri bilmeden daha mı mutlu oluyor?'' dediğinde Çınar'a döndü Berk.

''Belki de.'' dedi Çınar. ''Bilmemek seni korumuyor ama... Bi gün ortaya çıkıyor sonuçta gerçekler.'' dedi düşünceler içinde.

''Keşke..'' dedi Berk derin bir iç çekerken konuştu. ''Keşke biri de benim için erteleseydi bir şeyleri. Biraz daha geç gelseydi üstüme her şey.'' dediğinde Çınar konuştu.

''Kızıyorsun ama bunu ertelemeye çalışan Beliz'e de.'' dediğinde ekledi. ''Ben hak veriyorum mesela. O psikolojiyi biliyorum çünkü. Seni sevdiği için sakladı.''

''Saklayınca da bir şey değişmiyormuş.'' dedi Berk bakışları yere dönerken. ''Aksine acın ikiye katlanıyor. Bir de senden saklayanlara kızıyorsun kırılıyorsun.'' 

Çınar sustu. Onun da bakışları yere dönerken başını salladı. Beyninin içi Lavin'in sesiyle doldu.

"Konuşacak bir şey mi bıraktın Çınar?"

''Haklısın.'' diye fısıldadı. Sonra Berk'e döndü. Elini omzuna koydu. ''Birileri erteleseydi de ertelemeseydi de sen güçlüsün.'' dedi gözlerinin içine bakarak. ''Hangi yaşta gelseydi yine kaldırırdın.''

Berk başını sallarken acıyla gülümsedi. ''Güçlü değilim Çınar. Sadece alışmışım düşmeye.''

''Kalkın hadi!'' diye onlara seslenen Bora'nın sesiyle o tarafa döndüler. Evden çıkan Ege ve Çağrı da onun yanında dikiliyordu.

''Nereye?'' dedi Berk doğrulurken.

''Kafa dağıtmaya.'' dedi Ege sırıtarak.

''Bora bizi meyhaneye götürüyor.'' diye ekledi Çağrı.

''Meyhane mi?'' dedi ve ayağa kalktı. ''Fena fikir değilmiş.''

Çınar'da ayağa kalkarken ona dönerek sırıttı. ''Dağılmak istiyorum diyosun.'' dediğinde Çağrı araya girdi.

''Orda ağlamak yasak ona göre.'' dediğinde Berk güldü.

''Söz veremem.''

Arabadan indiklerinde Berk önlerinde duran mekana bakarken elini Bora'nın omzuna attı. ''Fena gözüküyo he ne ara buldun burayı beş ayda.'' dediğinde Bora sırıttı.

''O da benim sırrım.'' dediğinde Ege gülerken konuştu.

''Kahveci kişiliğinin altından bir ayyaş çıkacak diye korkmuyor değilim.'' dediğinde Bora kahkaha attı.

''Hadi girelim.'' dediğinde o önden girerken bir çalışan yanına gelerek konuştu.

''Hoşgeldiniz Bora Bey.'' dedi ve ilerdeki masayı gösterirken konuştu. ''Masanız hazır.''

''Teşekkürler.'' diyen Bora önden masaya geçerken diğerleri de oturdu.

Çağrı kaşlarını kaldırarak Bora'ya doğru konuştu. ''Bora Bey.'' dedi ve göz kırptı. ''Sürekli müşteri misin lan?''

''Beni sorgulamaya gelmedik beyler.'' diyen Bora kadehini kaldırırken Çağrı etrafa bakındı.

''Bunlar ne ya? Süt yok mu süt?''

Ege sırıtarak konuştu. ''Yazın içip içip marinada kendini yerlere atmamışsın gibi.'' dediğinde Berk kahkaha attı.

Bora onlara havada kalan kadehini işaret ederken diğerleri de kadehlerini kaldırdığında Bora konuştu. ''İçiyoruz, gülüyoruz sabaha kadar saçmalıyoruz. Tamam mı?''

''Sonsuza kadar evet.'' diyen Çağrı'ya anlamsız bakışlarını yöneltirken kafasına bir kadehi diken Berk'e şaşkınlıkla döndü.

''Hızlı başladın.'' dediğinde Berk başını sallarken ikinci kadehi dolduruyordu.

''Oğlum yavaş lan gece uzun.'' dedi Çağrı ona bakarken.

''Uzun olsun zaten.'' dedi Berk umursamaz bir tavırla.

Ege önlerine gelen mezelerden birini çekip alırken bakışlarını Berk’e kaydırdı.
''Ne hissettiğini bize anlatmak ister misin kardeşim?'' diye sordu yarı ciddi yarı dalga geçer bir ifadeyle.

''Ne hissediyorum bilmiyorum.'' dedi Berk bakışlarını masaya dikerken. ''Sadece yoruldum.'' dedi ve yutkundu. ''Savaşıp savaşıp kaybediyorum gibi hissediyorum.''

Bora bardağı dudaklarından ayırırken elinde sallayarak konuştu. ''Kaybetmek değil o büyümek.'' dediğinde Çağrı yüzünü buruşturdu.

''Ben büyümek istemiyorum ya.''

''Kim ister ki?'' dedi Çınar sessizce. Bir yudum daha aldıktan sonra ekledi. ''Büyümek dediğin şey zaman geçtikçe daha fazla yara toplamak.''

Berk dalgın bakışları masadayken buruk bir gülümsemeyle konuştu. ''O zaman ben baya büyümüşüm.''

Ortamda bir sessizlik oldu. Herkes bu diyalogla bir süre sadece sorguladı her şeyi. Sonra Çağrı başını kaldırdı ve bu havayı dağıtmak için alayla konuştu.

''Büyüyen Berk'e bir alkış!!'' dediğinde Bora kahkaha attı. 

''Büyüyen Berk mi?'' dedi sonra da Berk'e döndü. ''Küçük tırtılın kelebek olma anı.''

Çınar ona gülerek omzuna vururken Ege telefonunun notlar kısmını açtı ve bir şeyler yazdı. Çağrı ona doğru döndü ve göz kırparak sordu.

''Ne yazdın lan?''

''Tarihi not aldım. Berk'in büyüdüğü gün diye.'' dediğinde Çınar gülerek Berk'in omzuna elini koyarken konuştu.

''Hatırlat da sana kelebek dövmesi yaptıralım bi ara.'' dediğinde Berk gülerken kadehi başına dikti ve onlara dönerek konuştu.

"Size içki yasak ya siz suyla bile sarhoş oluyorsunuz zaten!''

Çağrı sırıtarak konuştu. "Bi yanlışın var." dedi işaret parmağını ona doğru sallarken. "Biz doğuştan böyleyiz." dediğinde çatalını yere düşürdü ve yere eğilip aldıktan sonra doğrulurken kafasını masaya çarptı. 

Kafasını tutarak kalktığında ekledi. "İşte bu da kanıtı." dediğinde diğerleri de ona güldü.

"Oğlum şaka maka bi yana." diyen Ege Berk'e döndü. "Ben geleceği mi görüyorum acaba?" dedi ağzını alkolün etkisiyle yayarak.

"Ne alaka?" dedi Berk gözlerini kısarak. İçkisinden bir yudum daha aldı.

"Ben şimdi dedim size kardeşsiniz kardeş falan." dedi ve açıklar gibi ellerini iki yana açtı. "Ama valla bilmiyordum ben. Hepsi şakaydı." dedi ve başını salladı. "Ben özel biriyim galiba. Geleceği görüyorum." dediğinde Berk güldü. 

Herkes ona şaşkınlıkla dönerken o gülmeye devam ediyordu. 

Bora kaşları çatık bir şekilde sordu. "Noldu lan?"

Berk gülmesini durduramazken konuşmaya çalışıyordu. "Biz....biz.." ama kahkahaları cümleyi bitirmesine izin vermiyordu.

Çınar kaşlarını kaldırdı. "Kaybettik galiba." 

"Berk." diyen Çağrı ile Berk'in gülmeleri yavaşça azaldı ve Berk sırıtarak onlara döndü.

''Biz Ali'yle kardeşiz lan." dedi ve bir kez daha gülmeye başladı Berk. "Şimdi kardeşler sarılır ya birbirini bulduğunda." dedi gülerken. Diğerleri de sanki çok önemli bir şey anlatıyormuş gibi onu pür dikkat dinliyorlardı. "Ben Ali'ye sarılsam mı tokatlasam mı bilemiyorum." dediğinde Çınar sırıtarak aklına çok önemli bir şey gelmiş gibi işaret parmağını kaldırdı. Berk'e dönerken konuştu.

"Sarılarak tokatla." dediğinde yüzünü buruşturdu. "Ya da tokatlayarak sarıl." 

"Mantıklı." dedi Berk bardağı kafasına dikerken.

"Biz bittik dimi?" diyen Çınar bardağı sertçe masaya koydu.

''Ben bittim.'' dedi Bora elindeki bardağı sallayarak.

''Öyle değil lan?'' dedi Çınar bardağı masaya bir kez daha koyarken. ''Lavin'le ben.''

''He.'' diyen Bora bir yudum daha aldıktan sonra ekledi. ''Benim cenabetliğim mi bulaştı ne? İlk defa bir çiftin aşkına inanmıştım oysa.'' dedi iç çekerken.

''Adam başkasının aşk acısını çekiyor lan.'' dedi Çağrı Ege'ye doğru. 

Çınar'ın zar zor çalışana doğru kaldırdığı eline gözlerini kısmış biraz daha yakından bakan Bora'da elini kaldırdı ve konuştu. ''Sonraki durakta inecek var kaptan.'' dediğinde Çınar yüzünü buruştururken yanlarına gelen çalışana doğru yarı açık gözleriyle baktı.

''Şarkı isteği yapabiliyor muyuz?'' 

''Evet.'' diyen çalışana gülümsedi. Bardağını havaya kaldırırken çalışanın kulağına doğru eğildi.

''Müslüm Gürses - Unutamadım.''

Çalışan yanlarından ayrılırken önceki şarkı devam ediyordu.

''Ne istedin lan?'' dedi Bora ona göz kırparken.

''Görürsünüz.''

Şarkının girişi duyulduğunda Çınar gülümsedi. Ve önce diğerlerinin tepkisini izledi. Sonra sözün başlamasıyla o da mırıldanarak eşlik etti.

''Kaç kadeh kırıldı sarhoş gönlümde..Bir türlü kendimi avutamadım.''

Bora sırıtarak ona bakarken Çınar bir kadehi daha kafasına dikti. Ve mırıldanmaya devam etti.

''Kaç gece ağladım böyle gizlice'' diyen Çınar bir anda sesini yükselterek söyledi şarkının devamını. ''Ne yaptımsa seni unutamadım''

''Bitti koptu şuan.'' diyen Berk elini yanağına yasladı ve Çınar'ı izlemeye başladı.

Şarkı ''Kim bilir kimler var şimdi kalbinde..'' diye devam ederken masa bir anda Çınar'ın bardağı sertçe koyuşuyla sallandı.

Berk gözleri yarı açık bir halde kaşlarını kaldırıp yanağından elini çekerken Ege'ye döndü. ''Deprem mi oluyor bro?'' dediğinde Ege başını iki yana salladı.

''Çınar bardağı düşürdü galiba orayı kaçırdım.'' 

''Alaz'ın yanında ne işi var lan Lavin'in?'' dedi Çınar onlara dönerken. ''Hayır yani tamam bana kızgınsın. Gel bağır tokat at ama niye Alaz'da kalıyorsun?'' dediğinde kaşlarını çattı. Gözleri yan masadan boşları alan garsonda durdu. ''Garsoon!'' diye bağırdığında Bora gözlerini büyüttü. 

''Noluyo lan?''

Garson Çınar'a doğru dönerken Çınar başının dönmesiyle gözlerini kısarak konuştu. ''Kalbimdeki kırıkları da toplar mısın?'' dediğinde garson önüne dönerken Ege konuştu.

''Toplayamaz. Bazıları toprakta kalıyor çünkü.'' dediğinde Çağrı kaşlarını kaldırdı.

''Cam mı kırıklar?'' dedi Çınar'a doğru. ''Yangın çıkar toprakta kalmasın toplayın.'' dediğinde Çınar başını iki yana salladı. Ve ona doğru eğildi. 

''Cam değil.'' dedi ve arkasına yaslanarak ekledi. ''Kalp kırıkları.''

''O zaman boşver karışsınlar toprağa.'' diyen Bora'da ne dediğini bilmiyordu.

''Lan.'' dedi Çağrı birden Bora'ya doğru dönerken. ''Bende toprak olmak istiyorum.'' dedi ve eliyle yeri işaret etti. ''Gömün beni buraya.''

Berk ona gülerken başının dönüşü ve gözünün kararışıyla başını masanın üzerine koydu.

Çınar'ın aniden ayağa kalkıp ''Ben Lavin'i unutamıyorum beyler!'' diye bağırışıyla başını masadan geri kaldırırken sırıttı.

''Başladık.'' diye fısıldadı Ege'ye doğru.

''Unutamıyorum lan!'' diye tekrar bağıran Çınar'a kahkaha atmaya başlayan Çağrı ve Ege birbirlerinin koluna tutunmuştu.

''Tamam lan.'' diyen Bora Çınar'ı kolundan çekiştirirken Çınar kolunu ondan çekti.

''Unutamıyorum napayım!'' diye bağıran Çınar sayesinde herkes onlara bakıyordu.

Berk gülmeye başlarken konuştu. ''Sana Oscar vereceğiz birazdan.'' 

Ege kahkaha atarken telefonundan kamerayı açtı ve video başlattı. Ayaktaki Çınar'ı çekerken bağırdı. ''Yılın Aşk Acısı Ödülü!''

Çınar derin bir nefes aldı. Sonra birden ciddileşti. Şarkının nakaratı tam yükselirken avazı çıktığı kadar bağırarak eşlik etti. ''Kim bilir kimler var şimdi kalbinde... Sen beni unuttun çoktan belki dee! Ben hala yaşarım eski günlerde. Her şeyde sen varsın unutamadıım!''

Berk etrafa bakarken herkesin onlara baktığını fark etti ve ellerini yüzüne kapattı.

Bora ayağa kalkarken Çınar'ın kolundan tuttu. ''Oğlum otur.'' dediğinde Çınar kaşlarını çattı.

''Beliz haklı biliyo musun?'' dedi Bora'ya doğru. Sonra ona anlamsızca bakan Bora'ya doğru sesini yükseltti. ''Sen ne anlarsın be aşktan!'' dediğinde Ege kahkahalarla kamerayı onlara zoomladı. 

Çağrı ise gülerek masayı yumruklarken kahkahalarının arasında konuştu. ''Susturun lan şunu.''

Çınar birden susarken onu kolundan tutan Bora'nın omzuna elini koydu ve diğer masalarda gözlerini gezdirirken herkese seslendi. ''Yani lafın kısası.'' dediğinde iç çekti. ''Ben Lavin'i unutamam.'' dediğinde Bora, Ege, Berk ve Çağrı aynı anda konuştu.

''Orasını anladık!''

Çınar yavaşça sandalyesine otururken Bora'da rahatlayarak yerine oturdu. Çınar kollarını masanın üstünde birleştirirken başını kollarının arasına gömdü. ''Uyuyacağım burada.'' dedi boğuk çıkan sesiyle. ''Rüyamda Lavin'le barışırız belki.''

''Oğlum kalk lan.'' diyen Berk Çınar'ın koluna dokundu. Çınar bir şeyler söylerken zaten boğuk çıkan sesi mekana gire bir grup gencin bağrışmalarıyla duyulmadı.

Berk yüzünü buruşturarak Çınar'a doğru eğilirken ''Ne diyosun?'' diye sorduğunda Çınar başını kaldırdı.

''Uyuyunca da geçmiyor dimi?'' dedi Çınar kaşlarını kaldırırken. 

Berk başını salladı. ''Geçmiyor.'' dediğinde sandalyesine birinin çarpmasıyla sinirle arkasına döndü. Az önce kapıdan gürültüyle geçen grup yan masaya geçerken bir tanesi sandalyeye çarpmıştı. Berk derin bir nefes verirken sinirle önüne geri dönerken yanındaki çocuk alaycı bir tavırla konuştu.

''Pardon kardeşim.'' dediğinde Ege kaşlarını kaldırıp Çağrı'ya döndü. 

''Berk'in bi kardeşi daha mı çıktı?'' dediğinde Çağrı yüzünü buruşturdu.

''Bu kez benim de yüreğim kaldırmaz.'' 

Berk çocuğa dönerken çocuğun yüzündeki alaycı sırıtışı gördü. Çocuk ekledi. ''Rahatsız mı ettik?''

Önce sakinleşmeye çalıştı ama çocuğun yüzündeki tavırla bu biraz zordu. ''Evet.'' dedi yine de sadece.

''Hadi hadi uzatma.'' diyen çocuk onun omzuna eliyle dokunurken Berk'in öfkeyle kaplanan gözleri omzundaki ele kaydı.

''Uzatan sensin gibi geldi bana ama.'' dedi Bora ayağa zar zor kalkarken.

''Eyvah.'' diyen Çağrı'ya döndü Çınar. Gözleri açılırken konuştu. 

''Kavga mı ediyoruz?'' dediğinde Çağrı başını salladı. Çınar Berk'e dönerken Berk önüne döndü ve başını ellerinin arasına aldı derin nefesler alıp verdikten sonra mırıldandı. ''Çok bile dayandım.'' dediğinde önündeki kadehten bir yudum aldı ve hızla ayağa kalkarak çocuğun yakasına yapışıp yüzüne bir kafa attı.

Çocuğun arkadaşları da yanlarına gelirken diğerleri de ayağa kalktı.

Ortalık daha fazla karışmadan güvenlikler Bora, Ege, Çağrı, Berk ve Çınar'ı dışarı çıkardıklarında Bora ellerini dizlerine yaslayarak sırıttı ve dudağının kenarındaki kanı silerken sordu.

''Kim seçti bu mekanı ya?'' dediğinde diğerleri sırıtarak ona döndü ve aynı anda konuştu.

''Sen.''

''Ha.'' dedi Bora kaşlarını kaldırırken sırıttı. ''Doğru.'' dediğinde Çınar gülmeye başladı. Kaşından akan kanı silerken keyifle ekledi.

''İyi oldu ya.'' dedi sırıtarak. ''Rahatladım.''

''Hadi arabaya.'' diyen Bora'ya döndü Berk.

''Sürebilecek misin?''

Bora yavaşça başını salladı. ''İnanıyorum kendime.'' dedi kolundaki kasları gösterir gibi bükerek.

Arabaya doğru ilerlerlerken Çınar sendeledi ve kolunu Ege'nin omzuna doğru attı ve sırıttı. ''Sen iyi ki varsın Ege Şimşek.'' dedi sanki hayatı kurtarılmış gibi.

Ege yüzünü buruşturdu. ''Lan şimdi de bana mı aşık olacaksın?'' 

Bora önden onlara doğru döndü. ''Yanıma en az sarhoş olanınız otursun.'' dediğinde Çağrı hızla ön koltuğa atlarken Berk sırıtarak Bora'nın arka koltuğundan konuştu.

''Üzerine kusma tehlikesi var haberin olsun.'' dediğinde Ege kahkaha attı.

''Berk'in üstüne kusmuştu en son.'' dediğinde Berk kusar gibi bir hareket yaptı. 

''Hatırlatma.'' dediğinde Bora arabayı sürmeye başlarken Berk ve Ege'nin arasında oturan Çınar konuştu.

''Ben Lavin'i çok seviyorum lan.'' dediğinde Ege ona bakarak konuştu.

''Duymayan kalmadı zaten onu.''

''Lavin ataklarını durdurur musun artık?'' dedi Çağrı önden Çınar'a doğru dönerken. ''Kendi olmayan aşk hayatımın verdiği acıya odaklanamıyorum.'' dediğinde Çınar başını salladı.

Başını geriye doğru yaslarken konuştu. ''Bir daha Lavin dersem ağzıma vurun.'' dediğinde Ege başını salladı.

''Anlaştık.''

Çınar derin bir nefes verirken gözlerini kapattı. ''İyi de..'' dediğinde Berk sırıtarak Ege'ye döndü. İkisi de pür dikkat Çınar'ı dinlemeye başladılar. ''Lavin çok güzel değil mi ya?'' diye cümlesini tamamlayan Çınar'a dikiz aynasından bakan Bora kahkaha attı ve geri yola bakarken gülerek konuştu.

''Otuz saniye geçmedi lan.'' dediğinde Çınar gözlerini açtı ve ona doğru baktı.

''Benim Lavin'i görmem lazım.'' dediğinde gözlerini kıstı ve Bora'nın arabasında yüklü olan şarkı listesinde gözünü gezdirdi. Sonra sırıtarak sordu. ''Müslüm Gürses - Affet mi lan o?'' dediğinde Bora çalma listesine bakarken başını salladı.

''Evet. Açayım mı?'' dediğinde Berk ve Ege aynı anda seslendi. 

''Hayır!''

Çınar sırıttı. ''Şimdi değil.'' dediğinde Bora'ya doğru eğildi. ''Lavin Arenlerdeydi dimi?'' dediğinde Bora başını salladı.

''Oraya mı sürüyorum şimdi?'' dediğinde direksiyonu diğer yöne kırdı. Sonra bir şey hatırlamış gibi kaşlarını kaldırdı. ''Doğru lan benim kardeşim de ordaydı.''

Berk kaşlarını çatarak öne doğru eğildi. ''Senin kardeşin..'' dedi ve kendini gösterdi. ''Yani benim sevgilim.'' dediğinde başını salladı. ''Gidelim.'' dedi arkasına yaslanırken.

''Biliyo musunuz?'' diyen Çınar'ın sesiyle Çağrı bıkkın bir şekilde konuştu.

''Acaba yine hangi Lavin dili ve edebiyatı hakkında engin bilgilere erişeceğiz.'' dediğinde Çınar konuştu.

''Lavin karanlıkta uyuyamaz.'' dediğinde Ege konuştu.

''Yakında Lavin ansiklopedisi falan çıkarıcaz.'' dediğinde Çınar yerinden doğruldu.

''Öyle bir ansiklopedi olsa hepsini satın alırdım lan.'' dediğinde Ege kahkaha attı. Çınar ona dönerek ciddiyetle konuştu. ''Parasından falan değil he.'' gözlerini kısarak devam etti. ''İhtiyaçtan yani. Manevi ihtiyaç.'' dediğinde Bora gülerken araba ile Aren'in bahçesine girdi. Arabayı park ettiğinde az uzaktaki verandanın ışıklarının yandığını gördüler. 

Berk gözlerini kısarken konuştu. ''Ne kadar kalabalıklar lan?'' dediğinde Çağrı sırıtarak ekledi.

''Bize çift çift gözüküyor da olabilirler bro.'' dediğinde Berk arabanın kapısını açarken duyduğu sesle başını salladı.

''Cemre'nin sesini duydum.'' dediğinde Çağrı sırıtarak Bora'yı sarsmaya başladı.

''Valla Beliz'de orda!'' dediğinde ona anlamsız ve yorgun bakışlarla bakan Bora'ya döndü. ''Normal davran kanka seninki orda.'' dediğinde Bora kolunu ondan çekerken Çağrı sendeleyerek arabaya tutundu.

''Normal davranmayan ben miyim?'' dedi kendini gösterirken Bora.

''Bizi hiç fark etmiyorlar da. Sohbet koyu.'' dedi Ege sırıtarak.

''Hadi gidelim.'' diyen Berk sendeleyerek attığı yavaş adımlarla ilerlerken Çınar'da bir adım attı. 

''Belki Lavin de buradadır... Belki göz göze geliriz... Belki...'' dediğinde tam yere düşecekti ki Bora onu kolundan tuttu.

''Belki kafanı yere vurmazsan iyi olur.''

Çınar aklına bir şey gelmiş gibi ona çevirdi başını. ''Affet açmayı unuttuk.''

Bora kaşlarını kaldırırken konuştu. ''Mantıklı olmayabilir.''

Verandaya geldiklerinde Cemre şaşkınlıkla ayağa kalktı ve Berk'e baktı. ''Bu haliniz ne?''

''Ne hali?'' dedi Berk diğerlerine de bakarken sırıttı. Sonra Cemre'ye döndü. ''Maşallahımız var.'' 

''Evet maşallahımız var.'' dedi Ege boş kalan sandalyelerden birine otururken. ''Ufak çaplı bi dünya savaşı bile çıkardık hatta.'' dediğinde Beliz oturan Bora'nın kaşına bakarak sordu.

''Naptınız?'' dediğinde Çağrı onlara bakarak sırıttı ve konuştu.

''Bora kahramanca dayak yedi. Öyle böyle değil. Bence tam evlenilecek adam.'' dedi ve başını salladı. ''Evlensenee.'' dedi başını yana doğru yatırırken Beliz'e doğru. O sırada Hazal'ın kahkahasını duymasıyla gözleri şaşkınlıkla açıldı ve başını kaldırdı.

Bora sırıtarak ona dönerken Çağrı ona döndü. ''Hazal mı lan o?'' dediğinde Bora sırıtarak ona doğru fısıldadı. 

''Normal davran kanka seninki burda.''

Çağrı'nın başı dönerken sendeledi ve yere düştü. Bora ona bakarken kahkaha attı. 

Lavin'in gözleri masaya oturan Çınar'ın üzerine kayarken Ege gülümsedi ve Cemre'nin yanına oturdu. Sonra Cemre'ye eğilerek konuştu. ''Telefonunu versene.''

Cemre onlardan gelen kokuyla yüzünü buruşturdu. ''Ne kadar içtiniz çok kötü kokuyorsunuz.'' dediğinde Ege umursamaz bir tavırla konuştu.

''Telefonunu ver.''

Cemre bıkkın bir nefes verirken telefonunu açtı ve ona verdi. Ege sırıtarak telefonu alırken hızla bir şeyler yaptı ve bir anda şarkı yükseldi.

Eğer seni kırdıysam
Darıl bana


Bora yüzünü buruştururken yanındaki Beliz'e doğru döndü ve sordu. ''Müslüm Gürses mi bu?'' dediğinde Çağrı ayağa kalkarken sırıtarak onları izliyordu.

''Ta kendisi.'' dedi Çınar parmaklarını masaya vururken. ''Affet.'' diye eklediğinde Çağrı sinirle ona döndü.

''Beliz'e sordu lan!'' dediğinde Çınar onu umursamadı. Gözleri Lavin'in gözleriyle birleşti.


Ama bir gün beni ararsan 
Bak ruhuna


Lavin derin bir iç çekerken Cemre gülümseyerek karşılıklı oturan Lavin ve Çınar'a baktı.

Yanındaki Ege sırıtarak kendi kamerasını açtı ve yine video başlatırken Çınar'a doğru konuştu. ''Bize bir şiir yazar mısın?'' dediğinde Çınar gözlerini Lavin'den çekmeden ayağa kalktı kelimeleri bile toplamadan konuştu.

''Sen gecelerin en aydınlık karanlığısın.'' dediğinde Ege kahkaha atarken kamerayı bir Lavin'e bir Çınar'a çeviriyordu. 

Lavin cümlenin saçmalığıyla kendini tutamayıp güldüğünde Çınar'ın yüzüne bir gülümseme yerleşti.


Birden gecem tutarsa 
Güneşi çevir bana


Berk kahkaha atarak yanına oturan Çağrı'nın omzuna vururken kahkahalarının arasında konuştu.

''Bitti! Bu laftan sonra kimse şiir yazamaz artık.'' dedi ve Çınar'a bakarak ekledi. ''Tarihe geçtin kanka.''

''Ama güldü.'' diye mırıldandı Çınar yüzündeki tebessümle Berk'e doğru.


Sevgilim bağışla 
Biraz zor olsa da


Ege sırıtarak Çınar'a gaz verdi.

''Bir daha bir daha.''

Çınar başını sallarken konuştu. "Sen... en karanlık zamanımda açan tek çiçeksin." dedi sesi biraz çatallaşmıştı.
"Bu daha iyiydi!" diye bağırdı Ege kahkahalar içinde. "Yaz oğlum yaz bunları kitap yapacağız!"

O sırada Aren başını iki yana sallayarak onlara doğru konuştu. "Siz... ciddi misiniz? Müslüm Gürses açıp şiir dinletisi mi yapıyorsunuz?" dedi gülerken.

"Sanat ruhu be kardeşim!" diye bağırdı Çağrı ona karşılık.

Aren'in gülümsemesi büyürken Çağrı'ya döndü.


Affet beni akşamüstü gölgem uzarken
Öğleden sonra affet ne zaman istersen


''Siz dans mı etseniz?'' dedi Çağrı Bora ve Beliz'e doğru.

''Çağrı yeter!'' dedi Beliz uyarıcı bi tonda.

Bora sırıtırken konuştu. ''Ben danstan ne anlarım be?'' dediğinde Beliz kahkaha attı.


Affet beni gece vakti ay doğmuş süzülürken
Sabaha kalmadan affet tam ayrıldık derken



Bu sırada Berk başını Cemre'ye doğru eğdi. "Sana şiir falan yazamam ben. Ama... yazılacak bir şey varsa onu yaşatırım." dedi sesi alkolün verdiği cesaretle biraz daha içten gelmişti.

Cemre gülerken ona kollarını sardı.


Çünkü sen çölüme yağmur oldun
Sen, geceme gündüz oldun


Çağrı başını kaldırıp Hazal’a bakınca bir anda ciddileşti.

Hazal ise onun bu şaşkın haline gülerek başını salladı.

"Normal davransana kanka." dedi Bora ona gülerek.

Çağrı üzerini düzeltirken ağzını yayarak konuştu. ''Abartma.''

Beliz ve Cemre Çağrı'ya bakarak kahkahalara boğuldular.

Bora aniden ayağa kalkarken hepsi ona döndü.

''Nereye?'' 

Bora gülümseyerek onlara baktı ve sendeleyerek bir adım attı. ''Kahve almam lazım. Yoksa dönüşte arabayı süremem.'' dediğinde bir adım daha atmıştı ki tekrar sendeledi ve Beliz'in ani bir reflekse ayağa kalkıp kolundan tutmasıyla dengeyi sağladı.

Göz göze geldiklerinde Çağrı sandalyesinde arkasına iyice yaslanırken fısıldadı. ''Ses çıkartanı keserim.''

''Ben yaparım kahve.'' diyen Beliz ekledi. ''Hepinize.'' dediğinde Aren ayağa kalktı.

''Hadi biz gidelim o zaman.'' dediğinde Bora yerine oturdu ve Beliz ve Aren mutfağa doğru gittiler.

''Ben o arabaya kahve içsen de binmem.'' dedi Cemre Bora'ya bakarak. Bora kaşlarını çattı.

''Sebep?''

''Bi kahveyle ayılacak kadar içmemişsiniz çünkü. Açık havada bile boğulucam.'' dediğinde Bora kaşlarını kaldırarak yanındaki Berk'i işaret etti.

''En çok yanında omzuna yaslanan içti ondandır.'' dediğinde Berk kaşlarını çatarak Cemre'nin omzundan doğruldu.

''Biz en son dosttuk lan.'' dediğinde Bora omuzlarını silkti.

''Kız kardeşimin sevgilisi olduğunu hatırladım kusura bakma kanka.'' dediğinde Berk ona göz devirirken Bora Lavin'e bakarak konuştu.

''Biz mi sizi baş başa bırakalım yoksa siz mi baş başa kalırsınız?'' dediğinde Çınar kaşlarını çattı.

''Başa baş kavga falan edemem ben Lavin'le.'' dediğinde Berk Cemre'nin omzundan başını kaldırırken kahkaha attı.

''Bu çocuk bu gece beni gülmekten öldürecek.'' dedi.

Bora sırıtırken Çınar'a doğru açıklar gibi konuştu. ''Diyorum ki..'' dedi ve gülümsedi. ''Lavin'le konuşman için biz çıkalı-'' cümlesini bitiremeden Çınar cevap verdi.

''Çıkın.''

Bora başını sallarken Lavin'e döndü. Ellerini iki yana açarak konuştu. ''Emir büyük yerden. Biz gidiyoruz.'' dediğinde diğerleri de kalkarken Ege Cemre'nin telefonunu masaya koydu ve sırıtarak onlara baktı.

"Şarkı da burda kalsın." dediğinde Cemre ona seslendi.

"Ege getir telefonumu!" 

Ege şarkıyı kapatırken Çınar bayık gözleriyle ona baktı. "Çıksana."

Ege kaşlarını kaldırdı ve güldü. "Kafam karıştı bi an." dedikten sonra diğerlerinin peşinden ilerledi.

Lavin oluşan sessizliği bozarak ''Çınar..'' dediğinde Çınar elini yanağına yaslayıp konuştu.

"Şuan sana bir ton paragraf dizesim var ama zor konuşuyorum." dedi ve ekledi. "Sadece senin canın yanmasın istedim." dediğinde Lavin onların gözlerinden gözlerini kaçırdı.

"Yine de.." dediğinde Çınar ekledi.

"Saklamamalıydım." 

Lavin başını salladı.

"Evet." 

"Evet." diye cevap verdi Çınar başı dönerken.

Lavin gözleri yere bakarken konuştu. "Seni affetmek çok istiyorum. Ama...bilmiyorum. Yani güven nedir bilmiyordum ve sen geldin değişti her şey.." dedi ve duraksadı. Bakışlarını yerden kaldırmadan bir cevap bekledi Çınar'dan ama ses gelmeyince dinlemek istediğini düşünerek devam etti. "Şimdi tek güvendiğim kişi benden bu kadar büyük bir gerçeği saklayınca. Sinirlendim işte sana. Kırıldım da. Ama uzak duramıyorum senden. Çok garip bir şey." dedi ve kaşlarını çattı. "Naptın sen bana ya?" dediğinde başını Çınar'a çevirdi.

Eli yanağında uyuyakalan Çınar'ı görmesiyle kaşlarını kaldırdı. 

Lavin bir süre yerinde kıpırdamadan Çınar'a baktı. Hafifçe gülümsedi yüzünde hem kırgınlık hem de o vazgeçemediği sevgi vardı. Sessizce yerinden kalktı ve yanına gitti.

Elini Çınar'ın masanın üzerindeki elinin üzerine koydu. 

Lavin'in gözleri de yavaşça kapanıyordu ki yanlarına gelen Cemre'nin sesiyle ikisi de irkildi.

Çınar korkuyla gözlerini açarken yanında duran Lavin'i görünce kaşlarını kaldırdı. Sonra gözleri üst üste duran ellerine kaydı.

''Ben rüyada mıyım?'' dedi. Lavin elini onun elinin üzerinden çekerken tam konuşuyordu ki Çınar zar zor kurduğu bir cümleyle tekrar konuştu. "Eğer öyleyse sus. Sakın uyandırma!" dedi korku dolu bir şekilde.

"Sen uyuyakaldın da." diyen Lavin'e gülümsedi.

"Sen de elimi tuttun. Aşık mısın bana?" dendiğinde Cemre kendini tutamayarak güldü.

"Kahveler hazır diye çağıracaktım sizi. Dışarısı da soğudu. Hadi içeri geçelim." dediğinde Lavin aceleyle yerinden kalkarken Çınar'da ayağa kalktı. Ama kalkmasıyla geri sandalyeye düşmesi bir oldu.

Lavin ona dönerken Cemre bir kez daha güldü. "Berk'ten fazla içtiği kesin. Şuan Çınar'ı tanıyamıyorum resmen." dediğinde Çınar kolunun altına girip onu kaldıran Lavin'e doğru gülümseyerek baktı ve konuştu.

"Ben biraz fazla kaçırdım galiba." dediğinde Lavin sinirle söylendi.

"Galibası fazla." dediğinde Çınar yürürken konuştu.

"Kimin yüzünden acaba?" dediğinde Lavin kaşlarını çattı ve ona döndü.

"Benim yüzümden mi?" dedi ona bakarken.

"Evet." 

Lavin olduğu yerde dururken Çınar'da onunla beraber durdu. Yanlarından yürüyen Cemre ise kollarını göğsünde birleştirdi ve onları izlemeye başladı.

"Ben mi dedim sana benden sakla diye?" dediğinde Çınar yüzünü buruşturdu.

"Of dilimi..." dediğinde etrafa bakındı. Sonra Cemre'ye doğru döndü. "Ne ısırsındı?" dediğinde Cemre sırıtarak cevap verdi.

"Eşek arısı." 

"Heh." dedi Çınar Lavin'e dönerken. "Ondan." 

Lavin ona göz devirirken eve doğru ilerlemeye devam ettiler. Çınar merdivenlere geldiklerinde çıkmadan önce duraksadı ve Lavin'e doğru döndü. "Sen niye Alazlarda kalıyorsun?" 

Lavin başını çevirdiğinde burun buruna kalmışlardı. Cemre merdivenlerden hızla çıkıp kapıda arkası dönük bir şekilde dururken konuştu.

"Ben arkamı döndüm. Hatta şimdi içeri giri-" sözü Lavin'in Çınar'a doğru kurduğu cümleyle kesildi.

"Sanane Çınar?" 

"He öyleli diyosun." dedi Çınar yüzü düşerken. Sonra Lavin'in eline dolanan elini çekiştirirken konuştu. "Bırak." dediğinde Lavin şaşkınlıkla onun elini bıraktı. Çınar kolunu onun omuzlarından çekerken kenardaki korkuluklara dokundu. "Banane zaten." diye fısıldadı Çınar. 

"Düşüceksin!" diye uyardı Lavin.

Çınar sırıtarak ona baktı. "Sanane Lavin?" dediğinde Cemre kapıyı çaldı.

Lavin Çınar'a göz devirirken kapıyı Ege açtı.

"Aa siz nerden geliyorsunuz?" dediğinde Cemre ofladı.

"Çınar'ı tutsana sen." dediğinde içeri doğru yürüdü.

Ege kapıdaki Çınar ve Lavin'e bakarken Lavin'e döndü. "Sen niye tutmuyorsun?" 

"Çünkü kendisi hem suçl-" cümlesi Çınar'ın sesiyle yarıda kaldı.

"Çünkü ona ne?" dediğinde Lavin sinirle çenesini sıkarken Ege'nin yanından hızla içeri geçti.

Çınar ve Ege içeri girip oturduklarında Çağrı kaşlarını kaldırarak etrafa bakındı. Sonra gözleri ikisinin arasında gezindi.

"Bu ne hâl ya? Kavga mı ettiniz dayak mı yediniz karar veremedim" dedi.

Çınar kanepeye kendini bırakırken mırıldandı. "İkisi de..."

Ege gülerek sandalyesine geçti. "Çınar hayatında ilk defa dayak yemeden bu hâle geldi."

Lavin gözlerini devirdi. "Benim elimde olsa yerdi." diye söylendi.

"Hadi ya." dedi Çınar kaşlarını kaldırırken. "Kıyamazsın ki." dedi sırıtarak.

"Öyle bi kıyarım ki.." diyen Lavin'e gülerken kahvesinden bir yudum aldı Çınar.

"Sinirlenince ayrı güzel olduğunu söylemiş miydim?" dediğin Lavin ona göz devirip önüne döndü. Ama sonra tekrar gözleri buluştu.

Bora sırıtarak konuştu. "Ya öpüşüp barışmak varken bu kavga neden?" dediğinde Berk arkasına yaslanırken konuştu.

"Sen anlamazsın daha yaşın küçük." dediğinde Bora güldü. 

"Anlamak isteyen kim?" dedi kahvesinden bir yudum alırken.

Çınar Lavin'e sırıtarak bakarken konuştu. "Seninle kavga bile güzel." dedi ve yüzünü buruşturdu. "Bunu da demiş miydim?" 

"Sus be adam!" dedi Çağrı ona bakarken.

"Bence de." dedi Lavin Çınar'a sinirle bakarken. "Yoksa kafana yiyeceksin o kahve fincanını." 

Beliz boş fincanları toplarken Aren ona doğru seslendi. "Yardımcı toplardı Beliz." 

"Ben toplarım." diyen Beliz hızla salondan çıkarken Berk konuştu.

"Ben varım ya burda." dedi açıklar gibi. "Kalmak istemiyo." 

Bora yerinden kalkarken Cemre ona döndü. "Sen nereye?" 

"Benim fincanımı almadı." dediğinde eline fincanı alarak mutfağa girdiğinde düşünceler içinde bulaşık makinesine bulaşıkları yerleştiren Beliz'in yanına geldi.

Fincanı tezgaha koyarken fincan tabağa düştü. Bora geri kaldırdı ama yine düştü. Yüzünü buruşturdu ve konuştu.

"Kahve beni daha çok sarhoş yaptı." dediğinde Beliz gülerken ona döndü ve fincana uzandı.

Birbirine değen elleriyle ikisinin gözleri buluştu.

Beliz derin bir nefes verirken tam zamanı diye düşündü.

"Bora benim bir şey söylemem lazım sana.." dedi tereddütle. 

"Ne?" dedi Bora zor ayakta dururken. 

"Ben senden hoşlanıyorum." dedi Beliz pat diye.

Bora şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. "Benden mi?" dediğinde Beliz başını salladı.

"Napıyorsunuuz?" diye kapıdan giren Çağrı ile ikisi de fincanı aynı anda bıraktı ve fincan tezgahın üzerine düşerken kırıldı.

"Hanginiz düştü ona göre gelicem!" diye bağıran Berk'e Çağrı cevap verdi.

"Benim bir şeyim yok." 

"Tamamdır bro." diyen Berk'in sesi duyulurken Beliz fincan parçalarına baktı.

"Ben toplarım siz gidin." 

Bora başını sallayıp Çağrı ile mutfaktan çıkarken Beliz yüzünü buruşturdu ve ellerini yumruk yaptı.

"Yemin ederim malım." dedi kendi kendine.

"Hadi kalkalım artık." diyen Bora salona girdiğinde Cemre ayağa kalktı. Berk'e doğru döndü.

"Kalksana. Sizi de biz bırakalım." dediğinde Berk başını iki yana salladı.

"Metin abiyi çağırdım. Biz Egeyle geçeriz Ege'ye." dediğinde Bora'ya kaşıyla bir işaret yaptı. "Sen benim yerime Beliz'i alırsın. Çağrı ve Çınar'ı da bırakıver." dediğinde Bora başını salladı.

"Bana bak." dedi Cemre çatık kaşlarıyla Bora'ya doğru. "O kafada mısın?" 

"Hangi kafa?" dedi Bora başını iki yana sallarken.

Çağrı gülerken konuştu. "Sürer o ya. Tamam hâlâ sarhoş olabilir ama gelirken de sürdü." dediğinde Cemre başını salladı. 

Lavin Bora'ya dönerken konuştu. "Sığamazsanız bana da binebilirler." dediğinde Çınar aniden ayağa kalktı.

"Bence ben sığmayabilirim." dediğinde Berk kahkaha attı.

Bora Lavin'e dönerken konuştu. "Sığarız." dediğinde Çınar başını salladı.

"Doğru." dedi ve koltuktan destek alarak ekledi. "Alaz'ın evi ters yönde kalıyor. Siz hiç zahmet etmeyin Lavin Hanım." 

"Beliizz!" diye bağıran Cemre'nin sesiyle gözleri hafif kapanan Bora irkilerek gözlerini açtı ve elini kulağına koydu.

"Ne ses var arkadaş?" 

"Geldim." diyen Beliz Bora'ya kaçamak bir bakış atarken Cemre konuştu.

"Seni biz bırakıyoruz canım. Hadi gidelim." dediğinde Beliz'in gözleri Ege ile gülerek Çınar hakkında bir şeyler konuşan Berk'e kaydı. Cemre ona doğru eğilerek fısıldadı. "Ege'de kalıcakmış." dediğinde Beliz ona doğru başını sallarken gülümsedi. 

"İyi geceler o zaman." diyen Cemre'ye el sallayan Berk cevap verdi.

"İyi geceler aşkım."

***

"Oğlum başım çatlıyor lan." diyen Ege merdivenlerden telefona bakarak inerken mutfak masasında limonlu suyunu içen Berk gözlerini kırpıştırarak konuştu.

"Ne yaşadık biz?" dedi Berk ona bakarken.

Ege yanına otururken telefonu ona doğru doğrulttu. "Sağlam saçmalamışız." dediğinde Berk telefondaki Çınar'ın meyhanede bağırdığı videoyu izlerken yüzünü buruşturdu.

"Gram bir şey de yok ki. En son Çağrı çatalı düşürdü kafasını çarptı... Gerisi yok bende." dediğinde Ege'de kendine su doldururken Berk ayağa kalktı.

"Ben hiçbir şey de getirmemişim. Gideyim bi formalarımı falan giyeyim de okulda görüşürüz." dediğinde Ege başını salladı.

Okul bahçesine arabasıyla giren Berk ofladı. "Bahçeye arabayla girmiyorduk lan kafa mı kaldı?" dediğinde arabayı geri geri sürerken okulun bahçesine arkasından giren arabayı gördü ve frene bastı. Başını camdan çıkartırken arabaya baktı. Tanıdık bir araba değildi. "Heey! Okul bahçesine araba park etmiyoruz yalnız." dediğinde arkasından ısrarla korna çalmasıyla sinirli bir nefes verdi ve arabadan indi. Diğer arabanın açık sürücü penceresinden bakarken konuştu. "Sana diyorum duymuyor musun?" 

"Duyuyorum." diyen çocuk omuz silkti. "Kurallar çiğnenmek için vardır." dediğinde Berk kaşlarını çattı.

"Ben kimim biliyor musun sen?" dediğinde çocuk başını salladı.

"Berk Yağızoğlu." dediğinde ekledi. "Seni tanımayan mı var? Gazeteler dergiler.."

"Sen tanımıyor gibisin." dedi Berk başını sallarken. 

"He şeyi diyosun." dedi çocuk kaşlarını kaldırarak. "Okulun sahibinin oğlu muhabbeti." dediğinde parmağı ile arkayı gösterdi. "Ona bakılırsa o da öyle." 

Berk çocuğun parmağını takip ettiğinde bisiletini kenara dayayan Ali'yi gördü. Yüzü sinirle gerilirken çocuğa döndü.

"Seni geberti-" kolundan Bora'nın tutması ile geri çekildi.

Bora çocuğa bakarken konuştu. "Çek arabayı geri kardeşim." dediğinde çocuk Berk'e sırıtarak bakarken yavaşça geri geri bahçeden çıktı.

"Kafayı yiyeceğim ya." dedi Berk sinirle Bora'ya dönerken.

Bora sinirle Berk’in kolunu bıraktı.
"Şu arabanı çek de içeri geçelim artık milletin ağzına laf veriyorsun herkesin gözü senin üstünde zaten."

Berk derin bir nefes aldı ve arabaya bindi. Bora onu park ettiği yere kadar takip ettiğinda Berk arabadan indi ve hızla kapıyı çarptı.

"Öfkeni arabadan çıkarıyosun he?" dediğinde Berk bıkkınlıkla konuştu.

"Başka seçenek bırakmıyorsunuz ki." dediğinde Bora konuştu.

"Milletin ağzını bu şekilde kapatamazsın. Böyle yaparsan daha çok konuşurlar." dediğinde Berk tam ona çıkışıyordu ki yanlarına gelen Çağrı konuştu.

"Oğlum siz burda napıyosunuz?" dediğinde Bora ona döndü.

"Napıyor gibi duruyoruz ordan?" dediğinde Çağrı sırıttı.

"Sanki konuşuyorsunuz ama tam emin olamadım." dendiğinde Bora ona göz devirirken Çağrı ekledi. "Neyse. Herkes bahçeye toplaşmış. Yeni öğrenci gelmiş diyorlar."

"Kimmiş ki bu bu kadar önemli?" dedi Berk okula doğru yönelerek. 

Yanında yürüyen Bora'da konuştu.

"Bana bile böyle karşılama yapmadınız aşk olsun." dediğinde Berk kalabalığın ortasındaki çocuğu görmesiyle durdu. Kaşları çatılırken gözleri kısıldı. 

Az önce kavga ettiği çocuk kalabalığın tam ortasındaydı.

Peki kimdi bu?

                    22.BÖLÜM SONU

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kaçmaya çalıştığın cehennemi taşıyorsun içinde.

2.Bölüm: Küçük Çatlaklar

iyileşmiyor susmayı öğreniyor yara.