26.Bölüm: Işık

-kimi ışıklar uzaktan bakılmayı ister. o da öyle.

                       YAZAR'DAN 

''Hadi kızlar!'' diye sabırsızca bağıran Berk merdivenlerden yukarıya doğru baktı.

''Ya bırakalım gidelim diyorum.'' diyen Ege merdiven korkuluklarına yaslandı.

''Lan hastaneye gidiyoruz düğüne değil sabahtan beri napıyosunuz yukarda?'' diye bağıran Bora bıkkınlıkla bir nefes verdi.

Yukardan sinirle bağıran Hazal'ın sesi geldi. ''Ne söylendiniz ya! Patlar mısınız oturup bekleseniz?''

Çağrı diğerlerine döndü ve konuştu. ''Hadi oturup sakince bekleyelim gençler.''

''Ziyaret saati geçerse almazlar bizi içeri he.'' diyen Çınar saatine bakıp kolunu yanına doğru bıraktı.

''Yani bu kadar kişi bizi içeri alırlar mı orası da şüpheli de.'' dedi Sarp etrafa bakınırken.

Bora parmağıyla onu gösterdi. ''Bence tam da bu yüzden bırakıp gidelim kızları.''

Berk gözlerini devirdi. "Yemin ederim bu tempoda gidersek Hanife Sultan iyileşmeden biz hasta olacağız."

Tam o sırada yukarıdan ayak sesleri duyuldu. Önce Cemre belirdi merdivenlerin başında. Üzerine aceleyle geçirdiği kot ceketle saçları hala biraz ıslaktı.

"Tamam tamam! Geliyoruz işte." dedi omzunun üzerinden geriye bakarak. Arkasından gelen diğerlerine de bakarak.

Beliz Bora'ya doğru işaret parmağını salladı. "Bora bir daha bizi burda bırakmakla ilgili bir şey söylersen seni o hastaneye hasta olarak yollarım."

Bora yüzünü buruşturdu. ''Ne kadar şiddete eğilimlisin sen?''

Berk Cemre'ye doğru eğilirken sordu. ''O ceket sana biraz büyük değil mi ya?''

Cemre sırıtarak ona döndü. ''Senden aldım.''

Berk gülümseyerek onu baştan aşağı süzdü. ''Yakışmış.''

Çınar kapıyı açıp dışarı çıkarken bahçede bekleyen Cansu o tarafa doğru döndü. 

''Günaydınlaar!''

Hazal yüzünü buruşturarak kapıdan çıkarken Cemre'ye doğru sordu. ''Bu ses Cansu'nun sesi miydi?''

Cemre kapıdan çıktıklarında bahçede Çınar ile konuşan Cansu'nun üzerinde gezdi gözleri.

''Ta kendisi.'' dedi ve ekledi. ''Yeni rota oluşturuluyor anlaşılan.'' dediğinde diğer tarafındaki Lavin anlamayarak sordu.

''Ne rotası?''

Cemre imayla ona döndü. ''Cansu diyorum Çınar diyorum yeni rota diyorum.''

Lavin kaşlarını çatarken Cansu ile konuşan Çınar'a gözlerini kısarak baktı. ''Öyle mi diyosun?''

''Valla görünen köy diyelim. Cansu Berk'i bile görmediyse rota çoktan oluşturulmuş sanki.'' dedi Hazal Cemre'yle Lavin'i izlerken.

''İyi.'' dedi Lavin yüzü aynı şeyi söylemezken gözlerini Çınar ve Cansu'nun üzerinden çekmeden. 

Hazal kaşlarını kaldırdı. “Senin yüzün niye kasıldı öyle o zaman?”

“Kasılmadı.” dedi Lavin ses tonunu dümdüz tutarak. “Gözüm kamaştı güneş yansıyor ondan.”

Cemre eliyle havayı gösterdi. “Lavin… Hava bulutlu.”

''Ne konuşuyorlar bu kadar.'' dedi Lavin düşüncelerden kendini alamadan. Sonra cevap gelmeyince sesli bir şekilde konuştu. ''Biz en son hastaneye geç kalıyorduk.'' dediğinde Çınar bir anlık ona döndü. Sonra önündeki Cansu'ya dönerek konuştu.

''İşte biz de tam ziyarete gidiyorduk. Gel istersen.''

Lavin bunu duymasıyla kaşlarını çattı. 

Cansu ''Ay çok mutlu olurum Hanife Sultan'ı görmem gerek. Hemen çantamı alıp geliyorum evden.'' derken hızla arkasını döndü.

''Yer var mı?'' dedi Lavin Berk'e dönerken.

''Yani koskoca otobüs vardır herhalde.''

Lavin kaşlarını kaldırıp az ilerde telefonuna bakan Çınar'ı yavaşça süzdü. 

''Lav lütfen iner misin?'' diyen Çağrı ile Çınar'a bakmayı bırakıp anlamsız bakışlarını Çağrı'ya çevirdi. 

''Ne?''

Çağrı sırıttı. ''Lavin ya adın. Şuan yanardağdaki lav gibi yükseliyosun patlayacaksın diye korkuyorum. Yani Lav-in'' dediğinde çok önemli bir şeyi açıklıyor gibiydi.

''Sen çok düşünüyor musun bunları?'' dedi Lavin kaşlarını çatarak.

''Lavinsu gergin susar mısın Çağrı?'' diyen Berk yanlarına gelirken sırıttı. Ortamı yumuşatmaya çalışıyordu.

''A yanardağ söndü işte su gelince.'' dedi Çağrı sırıtarak.

Bora sinirleri bozulurken kendini tutamayıp güldü. Sonra elini Çağrı'nın omzuna koydu. ''Beyefendi.'' dediğinde Çağrı gülümseyerek ona döndü. Bora ciddiyetle sordu. ''Siz özel olarak böyle gerizekalı mı yetiştirildiniz yoksa doğuştan mı?'' dediğinde Çağrı'nın yüzü düştü.

Bora'nın kolunu omzundan ittirirken Beliz Bora'ya doğru döndü.

''Sen önce kendine bak.'' dediğinde Bora ona döndü.

''Sana noluyo kızım?''

Beliz Çağrı'nın omzuna kolunu atarken konuştu. ''Bromu yedirtmem.''

Çantasını koluna takmış gelen Cansu'yu gören Lavin'in yüzü sinirle tekrar gerilirken Cansu Çınar'a doğru ilerledi ve elindeki anahtarlığı gülümseyerek Çınar'a uzattı.

''Bunu sana getirdim.'' dediğinde Çınar kaşlarını kaldırarak gözlerini telefondan ayırdı.

''Bu ne?'' dediğinde Cansu'nun elindeki anahtarlığa baktı. Anahtarlığın üzerine kask simgesi vardı.

''Dün seni motosikleti getirirken gördüm camdan.'' dedikten sonra işaret parmağıyla Çınar'ı işaret etti. ''Şu an üzerindeki cekette motorcu ceketi. Bu anahtarlık da evde duruyordu aklıma geldin çıkarken aldım.''

Çınar gülümseyerek anahtarlığı aldı. ''Teşekkür ederim. Ünlü bi motor markasının özel tasarım anahtarlığı bu.'' dedi ve merakla sordu. ''Motorlarla mı ilgileniyorsun?''

''Ben değil.'' dedi Cansu. ''Kardeşim ilgileniyordu.''

Çınar kaşlarını çattı. ''Onun mu yani?'' dedikten sonra sırıtarak ekledi. ''Kızmasın sonra göremeyince.''

Cansu gülümsedi. Ama bu farklı bir gülümsemeydi. ''Kızmaz... Yani.. Kızamaz. Dört yıl önce kaybettik. Motor kazasında.''

Çınar'ın gülümsemesi solarken konuştu. ''Başın sağolsun.''

''Sağol.'' dedi Cansu. Sonra gözlerindeki hüzün kalktı. ''Bana da bi tur attırırsın.'' dedi göz kırparken.

Çınar göz kırpan Cansu’ya kısa bir tebessümle cevap verdi ama bakışları Lavin’e kaydı. Lavin kaşlarını çatmış onlara bakmamaya çalışıyordu. Onları izlemiyor gibi yapıyordu ama göz ucuyla her hareketi yakalıyordu.

Cemre Lavin’in yanına yaklaşarak dirseğiyle onu dürttü. ''Ne oluyor tam olarak orda?

Lavin hiçbir şey söylemeden başını iki yana salladı. “Umrumda değil.”

Hazal alaycı bir şekilde güldü. “Evet evet hiç umurunda değil… O yüzden az önce gözlerinle dövdün kızı.”

“Hazal sus.” dedi Lavin ciddi bir ifadeyle. “Gerçekten sus yani.”

''Otobüsü kimin sürdüğünü biliyor musunuz?'' diyen Ege, Çağrı ile yanlarına geldi.

Beliz yüzünü buruşturdu. ''En kötü ihtimalden başlıyorum.'' dedi ve işaret parmağı ile Bora'yı gösterdi.

Bora sinirle ona dönerken onu taklit etti. ''Ön kötö öhtömöldön böşlöyöröm.'' diyip Beliz'i gösterdi. ''Çok mu komiksin sen?'' dedi yüz ifadesi ciddileşirken.

''Evet komiğim.'' dedi Beliz at kuyruğu yaptığı saçını savururken.

''Berk kullanıyor.'' dedi Ege cevabı verirken. Çağrı sırırttı ve konuştu.

''Yani..'' dedi ve sinirle Cansu ve Çınar'dan gözlerini çeken Lavin'e bakarak ekledi. ''Yola çıkmadan içinde kalanları söylemek isteyen varsa söylesin.'' dedikten sonra alayla ekledi. ''Malum duvara falan toslayabiliriz.'' dediğinde Hazal göz devirdi.

''Evet Çağrı.'' dedi Çağrı'ya dönerken. ''Biraz daha espri yaparsan kafamı duvarlara sürteceğim. Öldürür mü?''

Çağrı kaşlarını çattı. ''Aynı saftaydık biz.''

Hazal gülerken Beliz Çağrı'ya cevap verdi. "Aynı safta olmak senin esprilerine katlanmak zorunda olduğu anlamına gelmiyor Çağrı."

"Senle de aynı saftaydık az önce!" dedi Çağrı abartılı bir ses tonuyla. “Bromsun dedin hatta.''

“Onu Bora’ya gıcıklık olsun diye söyledim.” dedi Beliz Bora’ya bakarak.

Bora ellerini iki yana açtı. "Lan ben size ne yaptım ya? Sabah sabah psikolojik şiddete uğruyorum resmen."

O sırada çalan korna sesiyle hepsi yerinde sıçrarken bahçeye giren otobüsle Çağrı sırıttı ve sürücü koltuğunda güneş gözlüğüyle oturan Berk'e bakarak konuştu.

''Şu havalara bak sanki koleji falan var.''

''Of Çağrı!'' Bora ve Cemre'den aynı anda yükselen cümleyle Çağrı onlara döndü.

''Yine bluetoothlandınız.'' dediğinde otobüsün kapılarını açan Berk'in seslenişiyle o tarafa döndü.

''Hadi millet atlayın!''

Lavin yan yana konuşarak otobüse ilerleyen Çınar ve Cansu'ya bakarken mırıldandı. ''Atlayalım.''

Hazal ona doğru konuştu. ''Eğer birine patlayacak olursan bu Çağrı olsun hepimizin hayrına olur.''

Çağrı ona yan yan bakarken konuştu. ''Benim de küçük bi kalbim olduğunu unutuyorsun.''

Hazal sırıttı ve onun yanağından bir makas alırken konuştu. ''Kıyamam.''

Çağrı sırıtırken Berk bir kez daha bağırdı.

''Hadisenize lan!''

Çağrı yüzü düşerken ona doğru döndü. ''Sana özel çok güzel küfürlerim var ama baş başa olduğumuz bi zamana saklıyorum bro.'' dediğinde Berk kahkaha attı.

Hazal otobüse binerken Çağrı kolunu otobüsün kapısına yasladı ve arkasından gelen Beliz'in önünü kesti. “Biletsiz binmek yasaktır lütfen sırayla efendim.”

Beliz bıkkın bir yüz ifadesiyle onun kolunu iterek yanından geçerken “Seninle uğraşacak enerjim yok.” dedi.

Çağrı, Lavin ve Hazal'ın arkasındaki koltuğa otururken öne doğru eğilerek konuştu. ''Valla kaza yapma ihtimalinden kurtulsak bile canımız güvende değil.'' diyip kaşları çatık bir şekilde camdan dışarı bakan Lavin'e bakarak ekledi. ''Patlamaya hazır bir bomba var çünkü.'' dedikten sonra ona sinirle dönen Lavin'e bakarken konuştu. ''Sende ne kıskanç çıktın kızım ya?''

Lavin sinirle bir nefes verirken konuştu. ''Çağrı.'' dedi sinirle gülümserken. ''Kendine bir hobi bul... Mesela...'' dedi ve parmaklarını şıklattı. ''Susmak gibi.''

Karşıda oturan Bora sırıtarak ona baktı. ''Bundan sonra benim korumam altındasın.'' dediğinde Lavin ona cevap vermezken başını cama yasladı.

Hastane koridoruna geldiklerinde Alaz danışmaya gitmeden duraksadı ve Berk'e doğru seslendi.

"Berk." Berk adımlarını durdurup ona döndüğünde devam etti. "İki gruba mı ayrılsak ya da direkt yakınları olarak siz mi girseniz? Bizi böyle almazlar çünkü." dedi topluluğu gösterirken.

"Haklı." dedi Beliz Berk'e doğru.

"Öyle yapalım o zaman." dedi Berk. "İlk biz Cemre, Ege, ben, Beliz, Çağrı, Hazal, Bora, Lavin ve...." dedi ve etrafa bakındı. Gözleri Ali'nin üzerinde durdu. "Ali." dediğinde gözleri birleşti. "Girelim."

Ali gözleri Beliz'in üzerine kayarken konuştu. "Benim yerime Çınar'da girebilir."

"Sen gel." dedi Berk sesindeki soğuklukla. 

"Torunusun ne de ols-" Çağrı'nın cümlesi Hazal'ın onun koluna girip danışmaya götürmesiyle kesildi.

Ali Berk'e dönüp küçük bir tebessüm etti ve başını salladı.

Berk ve Bora da danışmaya giderken Berk konuştu.

"Hanife Yağızoğlu'nu ziyarete gelmiştik."

"Hmm." diyen görevli ekrandan gözlerini ayırdı. "Ancak bu kadar kişi girmeniz yasak. Aynı anda sadece dört kişi girebilir." 

Berk kaşlarını kaldırdı ve şaşkınlıkla arkasına doğru döndü. O sırada Bora görevliye doğru itiraz etti.

"Hepimiz yakınıyız torunu sayılırız."

Görevli sakince cevap verdi. "Bu kuralları değiştirmiyor beyefendi. Hem zaten kendisinin bugün çıkışını yapmayı planlıyoruz sonra evinde de ziyaret edebilirsiniz." 

"Valla mı?" dedi Çağrı heyecanla. Sonra görevlinin ona anlamsızca baktığını görünce düzeltti. "Yani pardon bi an çok şaşırdım." 

Lavin Berk'e doğru döndü. "O zaman siz dört kişi belirleyip girin biz girmeyelim zaten çıkaracaklarsa." dediğinde Berk başını salladı.

"O zaman Ege, Cemre, ben ve Beliz." dedi Berk düzeltirken. "Girelim." 

"Oh bi güzel satıldık da." dedi Çağrı sitemle.

"Sus lan!" dedi Ege ona bakarken. 

Bora sırıttı. Kolunu Çağrı'nın omzuna attı. "Gel bi dolanalım biz de."

Berk danışmadan kapı numarasını aldıktan sonra dördü uzun koridordan geçerek odanın kapısının önünde durduklarında Berk diğerlerine döndü. "Moral motivasyon konuşması yapmıyorum size. Kötü negatif bir şey hissettirmeyelim kadına yeter."

Cemre onun bu haline sabredemezken kapıyı tıklattı. 

Berk sitemle ona döndü. "Bi saçımı düzeltseydim." dedi Berk elini saçlarının arasına götürürken.

Cemre ona göz devirirken konuştu. "Görücüye mi çıkıyorsun?" 

"E içerde sen olurdun o zaman." dedi Berk.

Cemre kapıyı içerden "Gel!" diye duyulan Hanife teyzenin sesiyle açarken Beliz Cemre ve Berk'i sırtlarından itti.

"Yürüyün fingirdeşeceğinize." 

Kapıdan giren çocukları gören Hanife Teyze gülümsedi. "Oyy benim çocuklarım gelmiş!" 

"Ee." dedi Ege gülümseyerek yatağın yanına geçerken. "Dediler ki Hanife Sultan krallığını hastaneye taşımış biz gelmesek olur mu?"

Hanife Teyze ile beraber diğerleri de gülerken Beliz sordu. "İyi misin babaanne?"

"İyiyim tabiki be! Boşu boşuna yatırdılar beni buraya. Boş boş yatıyorum." 

Berk gülerken konuştu. "Çıkarıyorlarmış bugün zaten seni." dediğinde Hanife Teyze bir 'oh!' çekerken kaşlarını çatarak dördünü inceledi.

"Diğer uşaklar nerde? Merak etmediler mi beni?" 

Ege gülümseyerek cevap verdi. "Olur mu öyle şey? Hepimizi almadılar." dedi ve fısıldadı sırıtarak. "Çağrı en son görevli ile kavga edecekti hatta." dediğinde Hanife Teyze güldü. Gözleri cama yaşlanmış kollarını göğsünde birleştirmiş düşüncelerle ona bakan Cemre'ye döndü.

"Cemre'm. Hiç sesin soluğun çıkmıyor." 

Cemre düşüncelerinden yavaşça sıyrılıp göğsündeki kollarını ayırıp yanlarına düşerken Berk onun yanına geldi ve sessizce konuştu. "Moral her şeydir dememiş miydin?" dediğinde Cemre başını sallarken yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. 

"Çok erken uyandım ya o yüzden." dedi Cemre. Yatağın kenarına otururken Hanife Teyzenin elini tuttu. "Ee herkes senin kadar enerjik değil Hanife Sultan." dedi dolan gözlerini gizlemeye çalışırken. "Maşallahın var." 

"Valla ya." dedi Berk sırıtırken. "Kadın evin kalabalığından bıkıp hastanede tatil yapmaya gelmiş resmen." dediğinde Beliz kıkırdadı. 

"Hastane yatağında bile bizden enerjik." 

Hanife Teyze başını sallarken konuştu. ''Benim gibi olun işte. Yaş 70 kafa 20”

Yanında dikilen Ege sırıtarak konuştu. "Hadi kalk askere Hanife Sultan." dediğinde odada kahkaha sesleri yükseldi. 

Hanife Teyze Ege'nin koluna vururken konuştu. "Hep böyle bir çocuktu bu." dediğinde Cemre sırıttı.

"Bilmez miyiz?" dediğinde Berk'te Ege'ye doğru döndü.

"Ukala." dediğinde Ege ona doğru bi adım atarken sahte bir sinirle konuştu. 

"Bana bak seni de unutmadık." 

"Off burda sizin saçma çocukluk kavganızı dinleyemeyeceğiz." dedi Cemre onlara yan yan bakarken. "Gidin de Hanife Sultanı ne zaman çıkarıyoruz onu sorun çıkış işlemlerini falan hızlandırın." dediğinde Berk başını sallarken Ege'nin omzuna kolunu attı ve odadan çıktılar.

"Oh be!" dedi Beliz gülümseyerek. "Sonunda kız kıza kaldık." dediğinde Hanife Teyze'ye doğru konuştu. "Eve döndüğünde kız kıza pijama partisi düzenleyeceğiz." dediğinde göz kırparken sırıttı. 

"Sus pus oturmak yok ama!" dedi Hanife Teyze işaret parmağını sallarken.

Beliz ve Cemre ona gülerken kapının açılması ve kapıdan Bora ve Lavin'in girmesiyle duraksadılar.

Beliz kaşlarını çattı. "Siz nasıl geldiniz?" 

Lavin sırıtarak konuştu. "Berk danışma ile konuşurken arkadan hızlıca geçtik." dediğinde Bora Beliz'e sırıtarak göz kırptı.

"Biz de deriniz kızım." dediğinde Cemre kendini tutamayıp güldü. 

"Hanife Teyze." diyen Lavin Hanife Teyze'nin yanına geçerken Hanife Teyze gülümsedi.

"Güzel kızıım! Adını bir türlü ezberleyemedim ama..''

Lavin gülümserken Hanife Teyzeye sarıldı. ''Lavin.'' dedi.

''Heh doğru şimdi aklıma geldi işte.'' dedi Hanife Teyze'de ona sarılırken. Sonra Bora'ya döndü. ''Gel bi sarılalım turuncu kafa.'' dediğinde Beliz kahkaha atarken Bora'yı omzundan ittirdi.

Bora ona ters ters baktıktan sonra gülümseyerek Hanife Teyze'ye sarıldı. ''İyisin dimi Hanife Teyze.'' dediğinde Hanife Teyze başını salladı.

''Sizden bile değilim şurdan bi çıkayım bin bir türlü aktivite var sizinle yapacağım haberiniz olsun.''

Bora gülerken konuştu. ''Normalde asla yapmam ama o zaman söz bende mangal yakacağım.'' dediğinde Hanife Teyze güldü. 

''Unutmayız he!'' dedi Beliz Bora'ya bakarken. 

Bora iddialı bi şekilde ona döndü. ''Sözümüzde dururuz.'' 

''Siz nerden geldiniz lan?'' dedi kapıdan giren Berk, Lavin ve Bora'ya doğru.

''İllegal işler bizden sorulur.'' dedi Bora ona göz kırparken. Lavin de ona güldü.

''Hadi çıkıyoruz.'' diyen Ege Hanife Teyze'nin çantasını alırken Hanife Teyze kapıdan giren hemşire ile kaşlarını kaldırdı.

''Şimdi mi?'' 

Hemşire onun kolundaki serumu çıkardığında Ege konuştu.

''Evet.''

Hanife Teyze'de ayağa kalktığında odadan çıktılar. Hanife Teyze koridordaki kalabalığı görünce yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. ''Hepiniz gelmişsiniz.'' dedi gözlerindeki mutlulukla.

Cansu gülümseyerek onun koluna girdi. ''Tabi gelicez ya. Senin gibi sultan bulmuşuz bırakır mıyız hastanelerde?''

Lavin burnunu kıvırıp ona bakarken Hazal'da onunla aynı ifadeyi yaptı.

''Yapıştı yemin ederim.'' dedi Lavin dişlerinin arasından.

''Eve mi gidiyoruz hemen?'' diye soran Aren'e dönen Bora konuştu.

''Valla dimi Aren'cim. Oturup bi çay kahve içseydik kadın hastaneden çıkmışken.'' dediğinde Aren kaşlarını çattı.

''Sen bana niye laf sokuyosun ya?''

Bora sırıtırken kolunu onun omzuna atarak onu kendine çekti ve sarılırken konuştu. ''Pardon yanlış oldu.''

''Valla fırtına uyarısı veriyor bi saate. Hemen çıksak iyi olur.'' dedi Berk saatine bakarken.

Çağrı alt dudağını ısırdı. ''Bi saate çıkmazsak yaptığım tüm şakalar gerçek olcak yani.'' dediğinde Berk ona anlamsız anlamsız baktı. ''Oğlum ne bekliyoruz o zaman canımıza mı susadık?''

''Ben susadım.'' diyen Hazal'a şok içinde döndü Çağrı.

''Daha çok gençsin.'' dediğinde Hazal ona döz devirdi.

''Yani ben gerçekten susadım. Kantine bi uğrayalım da su alalım bari.'' dediğinde Çağrı rahatlar gibi bir nefes verdi.

''Bi an çok korktum.'' 

Eve geldiklerinde Beliz salonda oturanların yanına gelip sırıtarak konuştu. ''Erkekler babaannemin de yüksek müsaadesiyle sizi evden bu akşamlığına kovuyoruz.''

''Sebep?'' dedi Berk Cemre'nin elindeki ayıcığı almaya çalışırken.

''Pijama partisi yapacağız.'' dedi Beliz.

''E bizim de pijamalarımız var biz niye dışlandık tam olarak?'' diyen Alaz ile, Berk Cemre'nin elindeki ayıcıktan dikkatini çekip Alaz'ı işaret parmağıyla gösterdi.

''Gerçekten.'' dedi Beliz'e doğru sorar gibi.

''Neyini anlamadınız?'' dedi Lavin oturduğu yerden. ''İstenmiyorsunuz işte.'' gözleri Çınar ile bi anlık buluşurken Çınar kaşlarını kaldırıp indirdi ve fısıldadı.

''Onu çoktan anladık zaten.''

Berk Lavin'e hayretle bakarken konuştu. ''Öyle olsun Lavinsu.'' dediğinde Lavin gülümsedi. Ellerini iki yana açarken konuştu.

''Kusura bakma Berksu.''

''Neyse.'' dedi Bora ayağa kalkarken. ''Bizde istenmediğimiz yerde kalmayız zaten.'' dediğinde Ege ona katıldı.

''Ayynen öyle.'' dedi ve ayağa kalktı.

''Ben kalabilirim valla hiç sorun değil. Pijamalarımı giyer uslu uslu otururum.''

''Çağrı!!''

Kızlardan aynı anda kendi adını duymasıyla korkuyla ayağa kalktı.

Berk'in koluna girerken konuştu. ''Yürü bro yürü çiğ çiğ yerler valla bunlar bizi.''

Devin sırıttı. ''Yok canım abartmayalım o kadar da değil.'' 

''Neyle nereye gitmeyi planlıyoruz peki?'' dedi Çınar ayağa kalkarken. ''Bi an önce gidelim diye diyorum yani.'' dedi gözleri Lavin'i bulurken ekledi. ''İstenmiyoruz ya. Ondan.''

''Bildiğim bi eğlence mekanı var da..'' dedi Berk etrafa bakınırken. ''Neyle gidicez kalabalığız da?'' dediğinde gözünü erkeklerde gezdirdi.

Yukardan inen Sera ona doğru bir anahtar savurduğunda Berk refleksle anahtarı yakaladı. 

''Eniştenin minibüsüyle.'' dediğinde ekledi. ''Bahçeden çıkın köşeyi dönünce siyah bi minibüs göreceksiniz orda.'' dediğinde Çağrı sırıttı.

''Mafya gibi takılacağız yani.'' dediğinde hızla ayağa kalktı. ''Bi şartım var..'' dedi ve ekledi. ''Eğlence mekanına gidiyorsak özellikle Çınar'a dikkat edelim. İçince ne biçim bi herife dönüşüyosun sen ya?'' dedi Çınar'a dönerken yüzünü buruşturdu.

''O bi seferdi oğlum.'' dedi Çınar sırıtırken.

''İnşallah.''

''Yalnız.'' dedi Sera onlara doğru gelirken fısıldayarak konuştu. ''İçecekseniz gece sessizce girin babaanneni biliyosun.''

Berk başını sallarken Beliz konuştu.

''Hadi şimdi yallah.''

Berk ona kaşlarını çatarken hızla Cemre'nin elindeki ayıcığı aldı. ''O da erkek. Bizimle geliyor.'' dediğinde Cemre kaşlarını çattı.

''O Lina'nın bi kere.'' dedi Berk'in elindeki ayıcığa uzanırken. Berk onu belinden tutarak kendine çekti.

''Bi öpücüğe burda kalır.'' dedi yanağını dönerken.

''Hoop!!'' dedi Bora kaşları çatılırken. ''Aile var.''

Cemre ona gülerken Berk'in yanağına bir öpücük kondurdu. Berk ayıcığı ona verirken ondan uzaklaştı. 

''Öpücüğümü de aldığıma göre gidebiliriz.'' dedi Berk anahtarı sallarken. 

Yanından yürüyen Çağrı mırıldandı. ''Ben daha almadım ama... Neyse.''

Berk geriye sırıtarak dönerken konuştu. "Haz-" 

Çağrı elini hızla Berk'in ağzına kapatırken onu kolundan çekti. "Saçmalama oğluum!" 

''Nereye gidiyoruz şuan?'' dedi Vefa onlara dönerken.

''Eğlence mekanı dedik ya.'' dedi Ege önden yürürken.

Vefa ona bakarken ekledi. ''Ben giremem ki.'' 

''Niye tövbeli misin?'' diye sordu Berk alayla ona doğru dönerken.

''Yaşım tutmuyo.''

''Ne?'' diyen Çağrı kahkaha attı. 

''Komik olan ne?''

''Sen daha on yedi misin?'' dedi Bora ona dönerken.

''Evet.''

''Ohoo napıyoruz o zaman?" dedi Berk sonunda ulaştıkları minibüse yaslanırken.

"Benim bi bağ evi var oraya çıkalım isterseniz. Sessiz sakin." dedi Berk diğerlerine dönerken.

Herkesten onay yükseldiğinde minibüse bindiler.

"Eveeet kızlaar! Başlıyoruzz!" diyen Hazal elindeki tarağı mikrofon gibi kullanarak pijamaları ile merdivenlerden indi.

"Lina'yı alıp gelicem siz başlayın." dedi Cemre ayağa kalkarken.

Hazal Hanife Teyze'ye tarağı uzatırken konuştu. "İlk şarkı isteğini Hanife Sultan yapsın isterim."

"Ben bilmem ki yavrum öyle pat diye sorunca." diyen Hanife Teyze etrafa bakındı. Sonra yanındaki Cansu'yu gösterirken konuştu. "Hakkımı sana veriyorum." dediğinde Cansu gülerek ona sarılırken Hazal göz devirdi ve tarağı ona doğru uzattı.

"Gülşen - Kardan Adam diyorum." dediğinde Hazal hızla ses sistemine ilerlerken yukardan koşarak inen Cemre ve Lina'ya güldü.

Şarkı sesi yükselirken Lina cırlayarak dans etmeye başladı. 

"Sen bana akıl ver Allah'ım, bende esamesi yok" diye şarkıya eşlik eden Hazal elindeki tarağı bırakıp hızla kenarda Cemre ve Lina'yı gülümseyerek izleyen Lavin'in yanına gitti. 

Onu ellerinden tutarken konuştu. "Oturmaya gelmedik buraya yalnız!"

Lavin yüzünü buruşturdu. "Hiç moodumda değilim." 

"Ama lütfeeen!" diye onu çekiştiren Hazal'a daha fazla karşı koyamayarak gülerek ayağa kalktı.

"Doğru olabilir mi gördüklerim, bi malumatım yok. Geliyorum demedin sende her kaza gibi ani." Hazal oturan Hanife Teyze'nin yanına gitti. 

"Bize iki dans figürü yapmayacak mısın yani?" dediğinde Hanife Teyze onun elinden tutarken yavaşça ayağa kalktı.

Beliz Hazal'ın bıraktığı tarağı eline alırken şarkı sözlerini bağırarak söyledi. "Hasar büyük kalbim gidiyor elden aşığım yani. Uzun boyundan mı? serin suyundan mı? Zamansız olmak mı? SENİ SEN YAPIYOR." 

Sonra bir an duraksadı ve derin bir nefes verirken konuştu. "Ben aşık oldum ya." dediğinde herkes şok içinde ona döndü. Hanife Teyze Hazal'ın ellerini bırakırken konuştu. "Şarkıyı kapat hemen." derken oturdu.

Hazal sırıtarak şarkıyı kapatırken hepsi yerine oturdu. 

"Eee kime aşık oldun?" dedi Hanife Teyze Beliz'e doğru.

Aren sırıtarak Beliz'e baktı. "Tabi ki de Bora'ya." 

"Aaaa!" dedi Hanife Teyze. "Turuncu kafalıya."

Beliz dudaklarını büzerken başını salladı. "Ta kendisine." 

"E ne güzel işte kızım aşk güzel şeydir aşık olun." dedi Hanife Teyze ona bakarken.

Cemre ona döndü. "O iş öyle değil işte Hanife Sultan."

Hanife Teyze kaşlarını çattı. "Nasıl?"

"Aşık olduğun kişi benim kardeşim olan Bora'ysa iş değişir."

Hanife Teyze hâlâ anlamamış bir şekilde ona bakıyordu. "Ula niye napmış bu çocuk adam mı öldürmüş?" 

Cemre kaşlarını kaldırıp indirdi. "Daha fenası." dediğinde Hanife Teyze dehşet içinde ona bakarken Cemre ekledi. "Aşka inanmıyor." 

"Ne?" dedi Hanife Teyze ile birlikte Cansu'da şaşkınlıkla. 

"Aynen öyle." dedi Aren Cemre'ye katılırken.

"Yani yol yakınken vazgeçeyim değil mi?" dedi Beliz kollarını dizlerinde birleştirirken.

Lavin ona doğru döndü. "Senin yol pek yakın değil gibi sanki ama." dediğinde Beliz başını salladı.

"Amaan dene nolucak ki?" dedi Cansu Beliz'e doğru. "Hem bi bakmışsın onu aşka sen inandırıyormuşsun."

Beliz bunun düşüncesiyle sırıtırken Lavin'in yan bakışları Cansu'ya döndü onu baştan aşağı süzdü. 

"Aşk sabır işidir kızım." dedi Hanife Teyze Beliz'e doğru. "Olmazsa en azından denedim dersin bir ihtimal olarak kalmaz aklında." 

"Dimi." dedi Beliz sırıtarak. "Hem ben mi yola getirmeyeceğim o odun kafayı."

"Evet ya böyle işte." dedi Hazal onun omzuna vururken. "Senin gibi güzel tatlı bi kız onun gibi bi oduna aşık olacak o da kayıtsız mı kalıcak?" dediğinde kaşlarını kaldırdı ve ekledi. "Hiç sanmıyorum..."

Beliz gülümsemesi büyürken başını salladı.

"Peki bir şey sorsam?" dedi Cansu sessizliği bozarak. Herkes ona dönerken ekledi. "Çınar nasıl?"

Lavin'in çenesi sinirle gerilirken kaşları havaya kalktı. 

"Nasıl nasıl?" dedi Cemre Cansu'ya çatık kaşlarla.

"Yani..." diyen Cansu gülümsedi. "Aşka bakışı falan." 

Hazal tam ağzını açmış konuşacaktı ki Devin hızla konuştu. "Şuan kimse yok hayatında." dediğinde gözleri sinirle ona dönen Lavin ile kesişti. Yan bir gülümseme ile ona baktıktan sonra Cansu'ya geri döndü. "Eğer bunu soruyorsan."

Cansu gülümsedi. "Sevindim." dediğinde Cemre'nin gözleri Lavin'e kayarken Lavin aceleyle ayağa kalktı. 

"Ben verandadayım biraz kafa dinleyeceğim." diyen Lavin arkasını dönüp giderken Hazal arkasından seslendi.

"Ama La-" cümlesi sertçe kapanan kapı ile kesildi. 

Devin'in yüzüne iddialı bir gülümseme yerleşti.

Lina merakla Cemre'nin kulağına fısıldadı. "Çınar'a mı aşık Lavin?" 

Cemre onun bu sorusuyla gülmesini tutamazken yavaşça onun kulağına eğildi ve fısıldadı. "Evet." 

Lina başını sallarken ayağa kalktı ve kapıya doğru yöneldi. Sonra geriye doğru döndü ve Cemre'ye seslendi. "Cemre hırkamı giydirir misin?" 

"Nereye çıkıyorsun yavrum?" dedi Hanife Teyze merakla.

"Lavin'in yanında kafa dinleyeceğim." diyen Lina ile Beliz gülerken konuştu.

"Allah Allah sen kafa dinleyecek yaşa da geldin mi?" 

"Tabi ki geldim." diyen Lina Cemre ona hırkasını giydirdiğinde saçını savurdu. "Ablayım ben." 

"Hadi bakalım." dedi Beliz ona sırıtırken.

Lina kapıdan yavaşça çıkıp kapıyı kapatırken verandadaki sandalyede oturmuş dolu gözleriyle yere bakan Lavin'in yanındaki boş sandalyeye yavaşça oturdu.

Lavin sandalyeden gelen gıcırtıyı duyduğunda başını yerden kaldırdı ve Lina'yı gördüğünde gülümsedi. "Canın mı sıkıldı?" diye sorduğunda Lina başını iki yana sallarken o da Lavin'e sordu.

"Çınar'ı mı seviyorsun?" 

Lavin bu soruyla bi an duraksadı. Sonra başını salladı. "Evet."

"O sevmiyor mu seni?" 

Lavin omuz silkti. "Seviyor galiba."

"Sevgili misiniz yani?"

Lavin başını iki yana salladı. "Değiliz."

"Nasıl?" dedi Lina kaşlarını çatarken anlamsız bakışlarla. "İki insan birbirini seviyorsa neden sevgili olmazlar ki?"

Lavin buruk bir şekilde gülümserken elleriyle oynamaya başladı. "Çünkü birbirlerini ne kadar severlerse sevsinler aralarındaki duvarlar izin vermez buna."

"Duvarlar mı?” dedi Lina kaşlarını çatarak. “Ne duvarı ki o? Sen Çınar’ı seviyorsun o da seni seviyorsa ne gibi bir duvar olabilir aranızda?"

"Büyüyünce anlarsın ufaklık." dedi Lavin gülümseyerek. "Her şey o kadar basit olmayabiliyor."

"Bana hep öyle dersiniz! Ama sizden daha akıllıyım! Bence basit. Konuşursunuz olur biter."

"Tamam konuşuruz." dedi Lavin başını sallarken. Sonra gözünü gökyüzüne dikti ve iç çekti. 

"Kıskandın mı onu?" Lina'nın meraklı ses tonuyla geri ona döndü.

Sonra sırıtarak onu gıdıkladı. "Sen biraz fazla mı meraklısın sanki?"

Lina kıkırdarken onun ellerini itti. "Kıskandın dimi?"

Lavin onun kollarını tuttu. "Donmuşsun içeri gir bence hemen." dediğinde Lina omuz silkti. 

"Kıskandın mı onu söyle gideyim." 

Lavin sırıttı. "Sen var ya... Çok fenasın." dedikten sonra Lina'nın ısrarcı bakışlarıyla başını salladı. "Kıskandım."

Lina kıkırdarken koşarak evin kapısını tıkladığında Lavin onun arkasından güldü. Kapıyı açan Beliz Lina'ya "Buyrun bıcırık hanım." derken Lina koşarak içeri girdi. Beliz kapıdan kafasını uzatırken Lavin'e doğru konuştu. "Sen gelmiyor musun?" 

Lavin kaşlarını kaldırıp indirdi. "Yok sıkıldım içerden. Yalnız kalayım biraz." dediğinde Beliz başını sallayıp kapıyı kapatırken Lavin kendi kurduğu cümleye kaşlarını çattı. 'Yalnız kalayım biraz.'

Hayatı boyunca yalnızlıktan kaçmıştı. Şimdi ise yalnızlığa mı kaçıyordu? Peki neyden veya kimden?

"Ooo burada baya güzelmiş yalnız." dedi Bora Berk'in yaktığı ışıklarla bağ evine girerken. 

Ege buzdolabına bakarken konuştu. "E tabi oğlum ne sandın?" dediğinde buzdolabındaki alkol şişelerinden iki tanesini çıkarırken Vefa'nın ona garip garip bakışıyla Berk konuştu.

"Noldu lan hiç içmedin mi yoksa?"

"Yoo." dedi Vefa başını iki yana sallarken. "İçtim. Sadece hazırda bulunmasına şaşırdım."

"Babam gelir buraya hep öyle kafa dağıtmak için." dedi Berk kendini koltuğa bırakırken.

"Zevkli adammış." dedi Alaz bardaklardan birini alıp Ege'nin yeni açtığı elindeki şişeye doğru uzatırken. Berk başını salladı.

Ege hepsine doldurduktan sonra şişeleri de masanın ortasına koydu ve oturdu. 

"Ee böyle sus pus mu içeceğiz?" diye soran Bora bir yudum daha aldı.

"Dur ben hemen bir beste söyleyeyim." dedi Çağrı alayla.

"Allah korusun." diyen Ege ile güldü. 

"Şaka yaptım zaten."

"Şimdi... siz kardeş misiniz?" dedi Sarp bardağını yavaşça masaya koyarken Ali ve Berk'i göstererek.

Berk'in çenesi sinirle kasıldı. Ali ise gözlerini ona çevirdi. Sinirlendiğini gördü ve konuşmadı.

"Onu boş verin de." dedi Ege etrafa bakınırken. "Uzun zaman sonra sessizlik ya." dedi kollarını iki yana açarak. "Ne Beliz ve Bora kavga ediyor, ne kızların bağırma sesleri geliyor... Resmen huzur." 

"Gizliden ufaktan bana laf mı sokuyorsun sen?" dedi Bora kaşlarını çatarken alkolun getirdiği hafif çakır keyiflilikle.

"Yok olanı söylüyorum." dedi Ege bardağı kafasına dikerken. 

Çağrı'nın gözleri Çınar'a kaydı. Bir ona bir önünde hiç dokunulmamış bardağına baktığında ona seslendi. "Şşt!" Çınar bakışlarını ona çevirirken Çağrı ekledi. "Niye içmiyorsun lan?"

"Keyfim yok." dedi Çınar geriye yaslanırken.

"O zaman daha çok içmen gerekmez mi oğlum?" dedi Çağrı ona bakarak.

"Yok." dedi Çınar. "Kafamdaki sesleri susturmaya niyetim yok." dedi ve Çağrı'ya baktı. "Hem sen şikayet etmiyor muydun oğlum benim içmemden?" dediğinde Çağrı sırıttı.

"Napıyım oğlum o gece aklıma ara ara geldikçe kahkaha atasım geliyor deli sanarsınız diye atamıyorum." dedi Çağrı sırıtırken.

"Sen kahkaha atmasan da biz seni deli sanıyoruz Çağrı hiç merak etme." dedi Bora ona sırıtarak.

"Sus lan odun kafa." diyen Çağrı aklına gelen şeyle sırıttı ve Ege'ye doğru döndü. "Bro sen video çekmiştin o gece bol bol açsana."

"Hayır." dedi Çınar onlara doğru. 

Ege sırıtırken telefonunu açtı. 

Çınar mızıkçı bir çocuk gibi yineledi. "Oğlum hayır ya." 

Ege videoyu oynata basarken herkesin izleyebilmesi için masanın ortasına doğru tuttu.

Video başladığında Çınar ayaktaydı ve Ege kameranın arkasından sesleniyordu. "Yılın Aşk Acısı ödülü."  "Kim bilir kimler var şimdi kalbinde... Sen beni unuttun çoktan belki dee! Ben hala yaşarım eski günlerde. Her şeyde sen varsın unutamadıım!''

"Ben değilim bu montaj." dedi videoyu hayretler içinde izlerken.

Çağrı ona bakarken ekledi. "Bu daha hiçbir şey koçum." dediğinde videoya geri döndüler.

Ege kamerayı Berk'e doğru çevirirken Berk etrafa bakıp herkesin onlara baktığını fark ediyor ve ellerini yüzüne kapatıyordu.

Çınar sırıtırken konuştu. "Şuan böyleyim." dediğinde Berk ona bakarken güldü.

Sonra kadraj geri Çınar'a döndü. Bu sırada Bora sendeleyerek ayağa kalktı ve Çınar'ın kolundan tutarken konuştu. "Oğlum otur." Bununla Çınar kaşlarını çattı.

"Durun en sevdiğim kısım geliyor!" dedi Çağrı gülerken.

Videodan Çınar'ın sesi duyuldu. "Beliz haklı biliyo musun? Sen ne anlarsın be aşktan!'' cümlesi bittiğinde kamera onlara zoomlanıyor ve arkadan Ege ve Çağrı'nın kahkahaları duyuluyordu.

"Lan!" dedi Bora kaşlarını çatıp Çınar'a dönerken. "Sen de mi?"

"Hayretler içerisinde izliyorum daha kötü ne çıkabilir?" dedi Çınar telefon ekranına bakarken.

Ege ekranı işaret etti. "Geliyoo!"

Video devam ederken Çınar Bora'nın omzuna elini koyuyor ve mekandaki herkeste gözlerini gezdiriyordu. Sonra da bir anda bağırarak konuşmaya başladı. "'Yani lafın kısası. Ben Lavin'i unutamam.'' 

"Ege telefonu bi verir misin bir şeye bakacağım." dedi Çınar elini uzatırken. Ege sırıtırken omuz silkti.

"Rüyanda görürsün yedeklerim bile bu videoyu." dediğinde geri videoya döndüler.

Aynı anda "Orasını anladık" diyen Bora, Ege, Berk ve Çağrı'yı duyan Çınar yavaşça sandalyesine otururken Bora'da rahatlayarak yerine oturuyordu. Çınar kollarını masanın üstünde birleştirdi ve başını kollarının arasına gömdü. ''Uyuyacağım burada.'' dedi boğuk çıkan sesiyle. ''Rüyamda Lavin'le barışırız belki.''

Berk kendini tutamayıp kahkaha attığında konuştu. "Keşke bir kaç kadeh az içseydim lan şuanları hatırlardım."

Çınar ona dönerken konuştu. "Keşke ben sadece bir kaç kadeh içseydim. Bu ne lan?" dedi ekrana dönerken.

Videoda Berk Çınar'ın koluna dokunurken ''Oğlum kalk lan.'' diyordu Çınar cevap veriyordu ama sesi boğuk çıkıyordu. Berk ise yüzünü buruşturarak Çınar'a doğru eğilirken ''Ne diyosun?'' diye tekrar sordu. Sonra Çınar başını kaldırdı ve sordu. ''Uyuyunca da geçmiyor dimi? "Geçmiyor.'' dedi Berk ona doğru ve sandalyesine birinin çarpmasıyla arkasına döndü. 

"Oğlum bende bi orası var işte." dedi Çağrı gülerek. "Mekandan kovulduk lan." videoya geri döndüler.

Berk'in arkasındaki çocuk ''Pardon kardeşim.'' dediğinde kamera biraz kayıyordu. Ege belli ki Çağrı'ya dönüyordu. Sonra onun şaşkınlık dolu sesi duyuldu. ''Berk'in bi kardeşi daha mı çıktı?''

Ali bununla istemeden gülerken bir bardağı daha kafasına dikti.

''Bu kez benim de yüreğim kaldırmaz.'' diyen Çağrı ile kamera geri Berk'e döndü. Çocuk alayla sırıtırken konuştu. "Rahatsız mı etttik?" 

Berk ekranı gösterdi. "Kaşınmış."

"Evet" dedi Berk çocuğa doğru sinirle. Çocuk Berk'in omzuna eliyle dokunurken konuştu. "Hadi hadi uzatma." Sonra Bora'nın sesi duyuldu. ''Uzatan sensin gibi geldi bana ama.'' iyen Bora sendeleyerek ayağa kalktı.

Berk sırıtarak Bora'ya dönerken elini onun omzuna attı. "Aslanım benim be!" 

Bora ona bakarak gülerken videoya geri döndüler.

Ekrandaki Çınar'ın gözleri bir anda açıldı ve Çağrı'ya doğru konuştu. ''Eyvah. Kavga mı ediyoruz?'' 

"Kavga diyince ayıldı resmen çocuk lan." dedi Çağrı sırıtırken.

Sonra videoda Berk sinirle derin nefesler alırken "Çok bile dayandım" diyip ayağa kalkıyordu ve video hızla kapanıyordu.

Ege telefonu indirirken konuştu. "Sonrası da mekandan atıldık işte."

"Bende kaşımdaki yaranın nasıl olduğunu sorguluyordum." dedi Bora başını sallarken. "Anlaşıldı." 

"Tek mantıklı hareketim olmuş kendimi tebrik ediyorum." dedi Çınar ve ekledi. "Ege lütfen sil."

"Hayır." dedi Ege itiraz ederek. "Asla olmaz. İlerde çocuklarımızla izleyip güleriz."

"Çocuklarımız mı?" dedi Çağrı kaşlarını çatarken. "Kavga kısmını göstermeyelim."

"Niye?" dedi Ege kaşlarını çatarken ekledi. "Örnek alsınlar bizi kollasınlar birbirlerini." dediğinde Ali'nin gözleri onların üzerinde dolaştı. Onların gülerek konuşmaları beyninde bir anda bulandı ve Beliz'in sesi yankılandı.

"Tek bi yanlışın var Ali.'' dediğinde onun sözlerini vurguladı. '''Sizin gibiler zaten aralarında ya kan ya da para bağı olmadan kimseyle iletişim kurmaz.' dedin ya bana. Öyle değil. Bunu bil yeter.''

Yutkunurken gözleri Berk'in üzerinde takılı kaldı. Anlam veremiyordu ne ona ne hareketlerine. İyi biri miydi yoksa o dünyadaki herkes gibi kendini iyi maskeleyen kötü biri miydi? Derin bir iç çekerken arkasına yaslandı.

"Benim çocuğuma izletemezsin." dedi Berk bir yudum daha alırken.

"Sebep?" dedi Ege sorgulayarak.

Berk sırıttı. "Cemre gözlerini falan kapatır kesin hatta sana videoyu kapattırır çocuğa kötü örnek olmasın diye." dediğinde Bora kaşlarını çatarken ciddiyetle ona döndü.

"Bana bak gevşek gevşek konuşma lan! Benim abilik damarımın sabrı da bi yere kadar." dediğinde Berk sırıtırken başını salladı.

"Pardon abi kusura bakma." dediğinde duraksadı. Abi kelimesi ile yutkundu. Gözleri yavaşça Ali'yi buldu. Sonra konuştu. "Ali.." dediğinde herkeste aniden sessizlik oldu. 

Ali yerinden doğruldu ve ona merakla baktı.

Berk yutkundu ve devam etti. "Babaannemin durumunu biliyorsun... Yani babaannenin." dedi zar zor. "Düzeltmek istediğin ya da kurmak istediğin bir bağ varsa geç kalma bence." dedi ve önündeki bardağı bir kez daha kafasına dikti. "Sonra geç kalırsın üzülürsün." 

Ali başını salladı. "Kurulacak bir bağ var mı bilmiyorum." dedi Ali düşüncelerle. "Ben annemin karnındayken annemi öldürmekle tehtid eden de oymuş." 

Berk omuzlarını silkti. "Amaan." dedi. "Bananeyse." ve ekledi. "Boşver hiç söylemedim say."

"Hadi kalkın gidelim." dedi Bora ayağa kalkarken. Sonra başı döndü ve geri oturdu ve gözlerini kırpıştırdı. "Gidemiyorum." 

Çağrı Berk'e doğru konuştu. "Oğlum bende bi değişik oldum lan bu kadar az beni sarsmazdı." 

Berk ayağa kalkarken sırıttı. "Ağır çünkü bunlar. Babam kullanıyor dedim ya." dedi ve sendeledi.

Çınar onunla ayağa kalkarken masanın üzerindeki anahtara uzandı. "O zaman ben kullanıyorum." dediğinde Berk sırıtarak ona döndü. 

"Anahtarı denize falan düşürme he?" dediğinde Çınar onun omzuna vurdu.

"Ayakta zor duruyorsun bence konuşma." dediğinde Berk ağzına bir fermuar çeker gibi yaptı. 

Hep birlikte minibüse bindiklerinde Çınar'ın yan koltuğundaki Bora konuştu. 

"Beyler durumlar nasıl arkada?" dediğinde arkadan bir öğürme sesi gelmesiyle yüzünü buruşturdu.

"Laan!" diye bağırdı Çağrı. "Vefa kustuu!" 

"Öf be!" dedi Alaz öne doğru. "Durdursana oğlum!" 

Çınar dikiz aynasından onun burnunu kapatmış sinirli halini görünce keyifle sırıttı. Hiç duymamış gibi sürmeye devam etti.

"Çınar arabayı durdur lan!" dedi Çağrı çaresizlikle.

Bora Çınar'a döndü. "Durdursana oğlum."

Çınar bununla ormanlık yolda kenara çekti arabayı.

"Ben senin yapacağın işe sıçayım Vefa!" dedi Berk hızla arabadan inerken. 

Çimenlere doğru ilerleyen Vefa'nın peşinden Arap ve Ali giderken Çağrı arkasından bağırdı. ''Lan inşallah ayakkabılarıma falan sıçramamıştır.''

Çınar istifini bozmadan sürücü koltuğunda otururken kahkaha attı. Yanında oturan Bora yüzünü buruşturdu.

''Şuan hayatımdan tiksiniyorum.'' dediğinde dışarda derin nefesler alıp veren Alaz sitemle konuştu.

''Ben kendimden tiksiniyorum şuan.''

Çınar sırıtırken mırıldandı. ''Doğru hissediyor ilk defa.'' dediğinde Bora ona döndü.

''Sen baya baya zevk alıyorsun.'' dedi ona hayretle.

Çınar herhalde der gibi kaşlarını kaldırdı ve başını salladı.

Çimenlerden gelen Ali, Arap ve Vefa'ya dönen Ege konuştu. ''Boşalttın mı lan mideni?''

Vefa onlara bakarken konuştu. ''Kusura bakmayın ya tutamadım.''

''O arabaya nasıl bineceğiz?'' dedi Çağrı çimenlere otururken. ''O koku varken hayatta binmem.''

O sırada Berk'in çalan telefonuyla Bora arka koltuktaki telefona uzandı ve ekrandaki Beliz ismiyle sırıtarak Berk'e seslendi. ''Geveze kardeşin arıyor.''

Berk onun camdan uzattığı telefonu alırken açtı.

''Efendim.''

''Nerdesiniz Berk?''

''Yoldayız. Gelmeye çalışıyoruz.''

''He biz ortalığı toparlıyoruz da babaannem yattı haberiniz olsun sessiz gelin.''

''Okey.'' diyen Berk telefonu kapattı. ''Sessiz gelin diyor kimse demiyor ki gelebiliyor musunuz?'' dedi sitemle telefonu Bora'ya uzatırken. ''Önündeki bölmede ıslak mendil var versene.'' Bora sırıtarak ıslak mendili uzattı. Berk eline aldığı ıslak mendille arkasına döndüğünde diğerlerinden tepki gelmeyince konuştu. ''Lan hadi alın birer tane temizleyelim.''

''Kusarım.'' dedi Çağrı başını iki yana sallarken.

''Siz yardım etmeyecek misiniz lan?'' dedi Berk önde oturan Bora ve Çınar'a bakarken.

Bora omuz silkti. ''Benim oturduğum yer temiz.''

Berk'in bakışları Çınar'a kaydı. Çınar sırıttı. ''Aranızdaki tek kafası yerinde olan adam o kusmuk kokusunu koklarsa bir de üzerine arabayı sürerse riske girebiliriz. Sırf sizin için yardım etmiyorum.'' dediğinde Berk onlardan beklentiyi keserek arkaya ıslak mendil pakedini fırlattı.

Lavin kollarını göğsünde birleştirmiş kapının önünde oturmaya devam ederken kapıdan çıkan Cansu ile başını o tarafa çevirdi.

''İyi geceler.'' dedi Cansu ona doğru.

Lavin başını salladı. ''Sana da.'' 

Cansu bahçe kapısından çıkıp giderken Lavin derin bir iç çekti. Bahçe kapısından giren minibüsle gözlerini kıstı. Arabanın içindeki loş ışıkla zar zor sürücü koltuğundaki Çınar'ın yüzünü seçti gözleri.


Bi' seni birde ellerini sevdim
Yeni sevmelere engeller çizdim


Arabadan inen Çınar verandadaki ışıkla gözlerini oraya çevirdiğinde gözleri buluştu.


Bana böyle yabancı gülmezdin
Yalan oldu aşk böyle bilmezdim


''Selam Lavin!'' diye bağıran Çağrı elini sallarken Berk sinirle ona çıkıştı. 

''Sus lan! Babaannem bizi böyle görürse hepimizi ipe dizer.''

''Tamam sustum.'' dedi Çağrı fısıldarken. 

Eve doğru ilerlerlerken Alaz Lavin'e doğru fısıldadı. ''Sen napıyorsun burada?'' sonra sırıttı. ''Yine mi uyku tutmadı?''

Çınar'ın çenesi sinirle kasılırken eli yumruk şeklini aldı.

Lavin Alaz'a gülümseyerek cevap verdi. ''Evet. Yatarım birazdan.'' dedi ve kaşlarıyla kapıyı gösterdi. ''Anahtarı üzerine bıraktı Beliz. Sessizce girin.''

''Uyudular mı onlar?'' dedi Berk merakla.

''Evet.'' diye fısıldadı Lavin. 

''Tavuk mu oğlum bunlar bu kadar erken uyuyorlar?'' dediğinde Lavin kolundaki saati kaldırdı. 

''Saat üç yalnız.'' dediğinde Berk kaşlarını çattı.

''Oha! Hemen yatmam lazım.'' dediğinde kapıyı yavaşça açtı. 

Diğerleri içeri girerken Çınar ellerini ceketinin cebine sokarken merdivenlerinin korkuluklarına yaslandı. Çağrı onlara sırıtarak kapıyı kapatırken gözleri bir kez daha buluştu.


Seni çok özlüyorum


''Üşümüyor musun?'' diye sordu Çınar ona bakarken.

Lavin yavaşça ayağa kalktı ve bir kaç adım attı. ''Yok.'' dedi gözlerine bakarken ''Üşümüyorum.''

Çınar başını sallarken merdivenlerden çıktı.


Hep seni sana sordum ben şimdi ne olucam?
Bu defteri senle açtım senle kapatıcam


Çınar'ın gözleri Lavin'in yüzünde gezinirken eliyle yavaşça yanağına doğru düşen saçlarını geriye doğru ittirdi. Lavin bununla afallasa da gözü onun gözlerinde bir adım geri atmadı. 


Keşkelerimizi yak gel kendini bana sal
Yerle bir olurum lütfen bitti mi bu masal?


Gözleri Çınar'ın cebinden sarkan anahtarlıkla buluştuğunda kendini yavaşça geri çekti. Çınar yutkunurken ona baktı. ''Soğuk oldu içeri girsem iyi olucak.'' dedi Lavin hızla kapıya yönelirken. O içeri girerken Çınar derin bir iç çekti ve gözlerini kapatıp başını salladı.


Hep seni sana sordum ben şimdi ne olucam?
Bu defteri senle açtım senle kapatıcam


Lavin odaya girdiğinde Hazal çoktan uyumuştu. Merakına yenilirken camdan aşağıya baktı. Çınar'ın verandanın girişinde dikildiğini gördü.


Keşkelerimizi yak gel kendini bana sal
Yerle bir olurum lütfen bitti mi bu masal?


Yutkundu. Gözleri dolmaya başlarken perdeyi çekti ve yatağa yattı. Gözleri ortada yanan ışıkta takılı kaldı.


Güvendiğim dağa karlar mı yağdı?
Seni böyle kimler benden aldı


Çınar eve girmeden önce gözleri yukarda tek ışık yanan camda takılı kaldı. Yüzüne küçük bir tebessüm yerleşti. Görmemişti ama orda olduğunu bilmek yetmişti.


Aşk dediğinin gözü kör, kaşı karaydı
Yanıyor içim gel son ver artık


Sabah bir sürü sesle uyanan Berk karşısındaki yatağın boş oluşuyla kaşlarını çattı ve sesleri dinledi. ''Lan hepiniz mi uyandınız ya.'' dediğinde yüzünü buruşturarak doğruldu. Masanın üzerindeki telefonunun ekranını açtığında saatin üç olduğunu gördü. Kaşlarını şaşkınlıkla kaldırdığında hızla odadan çıktı.

''Ya makyaj yapmam lazım diyorum Bora ilk ben giricem!'' diyen Beliz tuvaletin kapısını içerden ittirirken Bora'da dışardan ittirerek kapanmamasını sağlıyordu.

''Ya kızım saçlarımı düzeltip çıkıcam diyorum iki dakikalık iş.'' dedi Bora laf anlatmaya çalışır gibi el hareketleriyle.

''Az centilmen ol ya!'' dedi Beliz. ''Hem mangalı sen yapmayacak mısın bozulacak zaten o saçlar.''

''Ya sanane! Ben belki saçlarımı düzeltmekten zevk alıyorum.'' dedi Bora son gücüyle tuvaletin kapısını ittirirken Beliz geriye doğru sendeledi ve sinirle kaşlarını çattı.

''Ayı! Kocaman ayı!'' dediğinde aynanın karşısında saçlarını düzeltmeye başlayan Bora'ya gözlerini kısarak baktı.

Berk yüzünü buruştururken tuvaletin kapısına geldi ve hayretle onları izlemeye başladı.

Beliz başını sallarken sırıttı. ''Şimdi görürsün sen.'' diye fısıldadığında hızla suyu açtı ve avcuna su doldurmaya başladı.

''Napıyo-'' Bora'nın sözü yüzüne çarpılan su ile kesilirken ağzı şaşkınlıkla açıldı.

Berk alt dudağını ısırdı. Hala fark edilmemişti. Bora sinirle kaşlarını çattı ve elini su akan musluğa kapattığında su Beliz'den tarafa sıçramak yerine kapıya doğru sıçradı.

''Lan!'' diye bağıran Berk'i duyduklarında Bora şaşkınlıkla elini musluktan çekti ve o tarafa döndü.

''Berk.'' dedi şaşkınlıkla.

                   26. BÖLÜM SONU

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kaçmaya çalıştığın cehennemi taşıyorsun içinde.

2.Bölüm: Küçük Çatlaklar

iyileşmiyor susmayı öğreniyor yara.