27.Bölüm: Kurşun
-İnsan sevmeye başlayınca yaşamaya da başlar ölmeye de.
YAZAR'DAN
Berk yüzündeki suyu eliyle sıvazladı ve onlara bakarak konuştu. "Oğlum siz bi rahat duramıyo musunuz lan?"
"Yanlışın var." dedi Bora ona doğru dönerken ellerini havluyla kuruluyordu. "Ben rahat durabiliyorum senin bu zebani ikizin duramıyor."
"Kes sesini be iki makyaj yapıp çıkacaktım." diye çıkışan Beliz'e döndü Bora.
"Benim saçım mı daha kısa sürer senin makyajın mı?"
"Makyajım."
Bora alayla güldü. "Gördük dün sabah." dediğinde midesinde gelen bulanma hissiyle yüzünü ekşitti. "Dışarı çıkar mısınız?"
Berk şok içinde onları izlerken Beliz başını iki yana salladı. "Yoo niye?"
"Kusucam izninle."
"Niye kusuyorsun durduk yere?" dedi Beliz ona doğru. "Yoksa hasta mı oldun?"
"Kızım çıksa-" sözü yarım kaldı. Çünkü koşarak klozete gitmek zorunda kaldı ve midesindekileri çıkardı.
Beliz'in yüzü dehşetle kaplanırken ellerini başının iki yanına koydu ve Berk'e bakarken telaşla sordu. "Kustu mu o?" dediğinde Berk uykulu gözleriyle başını salladı ve sırıttı.
"Daha kötü olanı..." dedi ve gözlerini kapatarak derin nefesler aldı. "Bana da geliyorlar."
"Ne?!!"
Kenardan peçete alıp yüzünü silen Bora yüzünü buruşturdu. "Bağırma kulağımızın dibinde be."
"Siz ne içtiniz?"
"Of Beliz çıksana!" diyen Berk Beliz'i kolundan tutup kapının önüne koyarken yüzüne kapıyı kapattı.
Beliz yüzünü buruşturup aşağı indiğinde Cemre elindeki tabak ve çatallarla Beliz'e doğru konuştu.
"Berk uyanmadı mı hâlâ?"
"Uyandı. Kusuyorlar." diyen Beliz'e kaşlarını çattı ve sordu.
"Lar?"
"Bora ile Berk."
"Aaa!" dedi Çağrı merdivenlerden inerken. "Kusuyorlar mı?"
"Niye bu kadar şaşırdın Çağrı?" diyen Bora'nın sesi duyuldu merdivenlerin başından. Sonra merdivenlerden inerken konuştu. "İnsanlar kusar."
Beliz ona bakarken gülümsedi ve başını yana yatırırken mırıldandı. "Az önce kusuyordun be insafsız şimdi niye bu kadar yakışıklısın."
Cemre ona sırıtarak dönerken koluyla dürtükledi. "Salyan akıcak."
Beliz ona yan yan bakarken merdivenlerden inen Ege konuştu.
"Evet Bora Bey sizdeyiiz."
Bora sırıtırken böbürlenerek konuştu. "Size hayatınızdaki tüm mangalları unutturacak o mangala hazır mısınız?"
"Hayır." dedi Aren ona bakarken. "Zehirlenmek istemiyorum."
"Kaç kere mangal yaptım da zehirlendin?"
"Hiç." diyen Aren kolunu Bora'nın omzuna koydu. "O yüzden korkuyorum ya dostum. Kaç yıllık arkadaşınım bi kere mangal yaptığını görmedim."
"Bi kere yapmıştım babamla." dedi Bora. Berk'in gözleri istemsizce Cemre'ye doğru kaydı. Cemre'nin yüzü düşerken mutfağa doğru yönelmişti.
***
Bahçeye çıktıklarında Bora köfteleri yellerken Çağrı ofladı.
"Duman üstüme koku yapacak."
Bora ona doğru sırıttı. "Pardon prenses hazretleri sizi içeri alalım isterseniz."
Lavin ile kenarda oyuncak bebeklerle oynayan Lina bunu duyar duymaz kaşlarını çattı ve ayağa kalkarken bağırdı. "O prenses olamaz!" dediğinde onlara doğru yürümeye başladı.
Ege sırıtırken Bora'ya döndü. "Ayvayı yedin koca ayı." dediğinde Çağrı onlara gülerken Lina Berk'in yanına geldi ve sinirle konuştu.
"Ona prenses diyolar." diyerek dudağını büzdüğünde Berk sırıttı ve Çağrı'yı gösterdi.
"Ondan prenses olur mu sence?" dediğinde Lina oraya dönerken kıkırdadı.
Çağrı onlara bakarak konuştu. "Niye olmasın?" dediğinde kulağının tekinde takılı olan küpesini gösterdi. "Küpem bile var."
"Hiçte bilee!" diyen Lina ekledi. "Saçların yok."
"Var ya." dedi Çağrı saçlarını gösterirken.
"Prenseslerin saçları uzun olur bi kere Çağrı." diyen Hazal Çağrı'ya burun kıvırırken Çağrı'da burun kıvırarak onun taklidini yaptı.
"Bak baak!" diyen Bora Berk'in omzuna dokunup köfteleri çevirirken Berk ona gülerek baktı. Sonra gözleri etrafta gezindi. Masanın bir köşesinde tek başına düşüncelerle elindeki limonata ile oturan Cemre'yi görmesiyle duraksadı.
Elindeki mangal yelpazesini Bora'ya uzatırken konuştu. "Ben bi Cemre'ye bakayım."
Bora onun elinden yelpazeyi alırken alayla konuştu. "Aman beş dakika ayrı kalmayın."
Berk Cemre'nin yanındaki sandalyeyi çekip oturduğunda Cemre gözlerini dalıp gittiği yerden kaldırdı ve Berk'e döndü.
Berk gülümseyerek sordu. "İyi misin?"
"Evet." dedi Cemre bardağı masanın üzerine bırakırken. "Dalmışım öyle."
"Biliyorum sadece dalıp gitmediğini." dediğinde Cemre'nin gözlerinin içine bakarak konuştu. "Bora babamla mangal yapmıştım diyince duruldun." dedi ve gözleri Cemre'nin üzerinde gezindi.
Cemre zoraki bi gülümsemeyle ona cevap verdi. "Hiçbir şey de dikkatinden kaçmıyor." dedikten sonra Berk'in hâlâ onu incelediğini görünce konuştu. "Evet yani... Zoruma gitti galiba. Biz hiç mangal yapamadık onunla mesela. O Bora ve annesinin ailesi olmayı seçtiği için..." dedikten sonra kaşlarını kaldırdı. "Her neyse umrumda değil." dediğinde Berk gülümseyerek ellerini onun masadaki ellerinin üzerine koydu.
"O adam senin ailen değil Cemre." dediğinde Cemre hemen konuştu.
"Biliyorum... Olamaz da zaten. Olmasın da hatta."
"Ama Bora senin ailen...."
"Bir şey söylicem." diyen Cemre gözlerini onun gözlerine sabitledi ve yüzlerini biraz yakınlaştırdı.
Berk afallarken kaşlarını kaldırarak sordu. "Ne?"
Cemre fısıldadı. "Ben sana çok aşığım."
Berk sırıtırken ona biraz daha yaklaştı ve sordu. "Ne yapcaz?"
"Nasıl?"
"Şimdi seni öpmem lazım napcaz diyorum." diyen Berk ile Cemre sırıtırken ona yanağını döndü.
"Öpebilirsin." dediğinde Berk ona hayran hayran bakarken konuştu.
"Sen anladın beni de..." derken Cemre'nin yanağına bir öpücük kondurdu. "Neyse." Geri çekilirken sırıttı.
"Neysee..." diyen Cemre onun omzundan tutunurken ayağa kalktı. "Git Bora'ya bak bence köfte yemek istiyorsan."
"Onun da kafasında köfte tabaklarını kırıcam zaten." dedi ve ayağa kalktı. "O kimde benim sevgilimi üzüyor?" dediğinde Cemre gülerek ayağa kalktı ve hızla onun yanağına bir öpücük kondurdu.
"Çok konuşma hadi."
Berk ona sırıtırken Bora'nın yanına doğru ilerledi ancak Lina'nın ona fısıldamasıyla durakasadı. "Berk, Berk...."
"Noldu?" diyerek yanına çöktüğünde Lina fısıldadı.
"Beliz Bora'ya aşık." dediğinde Berk kaşlarını çattı.
"Ne?"
"Evet. Bakışlarından anladım aşık aşık bakıyor." dedikten sonra Berk Beliz'e döndü ve onun Bora'ya attığı bakışları gördü. "Dün akşam kızlara da söyledi. Ben Bora'ya aşığım dedi." dedikten sonra Berk'in yanağına dokundu ona dönmesi için. Berk ona döndüğünde Lina konuştu. "Evlencekler mi?"
"Yok yaa." dedi Berk geri Beliz'e dönerken. "Daha küçük onlar."
"Ama Bora ona aşık değilmiş. Plastik mi oluyormuş ne?" diyen Lina'ya Berk kahkaha atarken konuştu.
"Platoniktir o."
"Söyleyemedim işte." diyen Lina omuzlarını silkti ve masaya dalgın bir şekilde tabakları dağıtan Lavin'i göstererek konuştu. "O da Çınar'ı kıskanıyor. Off ne kadar zor bir şey aşk." dediğinde Berk ona güldü.
"Sen bunları düşünmek için yeterince küçüksün bence." dediğinde ayağa kalktı. "Gel bi Lavin'e bakalım."
"Sonra Çınar'a gidip Lavin'in onu kıskandığını söyleyeceğim ve üzme kızı diyeceğim."
Beraber Lavin'in yanına geldiklerinde Lavin bardakları dağıtmaya başlamış gözleri ara ara Çınar'a kayıyor ama hemen kaçırıyordu gözlerini.
"Çok mutlu uyanmışsın bakıyorum." diyen Berk ile o tarafa döndü.
"Evet. İnanılmaz mutluyum."
"Konuşmadınız mı dün akşam?" dedi Berk Lina'nın yanlarından uzaklaşıp Çınar'a yönelmesiyle.
Lavin başını Çınar'a doğru çevirdiğinde konuştu. "Konuşabilirdik ama..." omuz silkti. "Konuşmadık." dediğinde Berk merakla sordu.
"Neden?"
Tam o sırada bahçe kapısından giren Cansu'nun sesi duyuldu.
"Günaydınlaar efendim."
Lavin sinirle gülümsedi. Sonra Çınar'ın yanına gelen Cansu'ya bakarken konuştu. "Bu yüzden." dediğinde Lina Cansu'nun gelmesiyle Çınar'ın yanından uzaklaştı ve yanlarına geldi.
"Geldi yine sümsük." dediğinde Berk sırıtarak ona döndü ve onu kucağına alırken sordu.
"Sümsük mü?"
"Evet. Sümsük Cansu." dedi Lina. Sonra gülerek konuştu. "Cemre öyle diyor."
Berk ona gülerken Lavin önlerinde duran bardağı yanlışlıkla düşürdü. "Lavin ablası sakin ol." diyen Berk sırıtarak Lavin'e döndü.
"Sakinim zaten." diyen Lavin bardağı kaldırırken sandalyeye oturdu. "Kim çağırdı yine bu kızı?"
"Ben değil valla." diyen Berk'te bir sandalye çekip oturdu. "Bence Çınar da değil."
"Kesin Çınar." dedi yanlarındaki Lina. "Başka kim çağırıcak?"
"Doğru." dedi Lavin ayağa kalkarken. "İyi yapmış Çınar Bey." dediğinde eve doğru yöneldi.
"Yanmasınlar." diyen Beliz Bora'nın yanına geldi.
"Yanıma gelmek için de bahane arıyorsun." dediğinde Beliz yüzünü buruşturdu.
"Köfteler için geldim bi kere." dediğinde yandaki tencereden bir köfte alıp ağzına attı hızlıca.
"Lan daha ye-"
Beliz gözlerini kocaman açarken Bora'nın sözü yarıda kaldı. "Yanıyoruum." dedi ağzı doluyken Beliz.
"Yeni aldım onları diyordum bir kere dinlesen."
Beliz ağzını eliyle yellerken bir ileri bir geri gidiyordu. En son durdu ve Bora'ya döndü. "Baştan söylesene ya." dedi yutkunurken.
"Söylemiyor muydum?" diyen Bora Çağrı'ya doğru sordu.
"Evet söyledin." dedi Çağrı sırıtırken.
"Sen ne sırıtıyon lan?"
"Hiiç gözüme yine ve yine çok güzel geldiniz sadece." dedi Çağrı omuz silkerken.
Çınar Berk'in yanındaki sandalyeyi çekip otururken Cansu Zeyno'nun yanına oturdu ve Çınar'ı izlemeye başladı gizli gizli.
"Çok yakışıklı ve cool takılıyor ya." dedi elini yanağına yaslarken.
Berk Çınar'a doğru döndüğünde sordu. "Sen mi çağırdın?"
"Kimi?" dedi Çınar kaşlarını çatarken.
Lina sandalyelerinin yanlarından tutunurken kendini öne doğru eğdi ve konuştu. "Kimi olucak sümsük Cansu'yu akıllım." dediğinde Çınar kaşlarını çattı.
"Sümsük Cansu mu?" dediğinde Berk başını salladı.
"Öyleymiş." dediğinde Çınar masanın diğer ucunda oturan Cansu'yu kaşlarıyla işaret ederken sordu.
"O mu oluyor?"
"Evet." dedi Lina başını sallarken.
"Ben çağırmadım ne alaka?"
"Bilmem. Lavin senin çağırdığını düşünüyor." dedi Berk ona bakarken.
Çınar kaşlarını kaldırdı. "Lavin mi?" sonra etrafına bakındı. "Nerede şuan?"
"Seni kıskandı ve içeri girdi." dedi Lina ona sırıtırken. "Sana çok aşık." dediğinde Çınar'ın yüzüne bir gülümseme yerleşti. Yerinden doğrulurken Lina'ya merakla sordu.
"Hadi ya. Öyle mi dedi?"
"Evet. Dün akşam söyledi. Verandada oturuyordu. Seni düşünüyordu kesin."
Çınar sırıttı. "Baksam mı bi?" dedi Berk'e dönerken.
"Bak bence." dedi Berk sırıtırken.
Çınar bununla eve doğru yöneldi. Koridordan geçtiğinde mutfaktaki Lavin'i görmesiyle mutfağa girdi. Lavin bir kaç tabak alıp kapıya yönelecekken Çınar'ı görmesiyle duraksadı.
Sonra hiçbir şey demeden kapıdan çıkmak için bir atak yaptı ancak Çınar'ın onun önüne geçmesiyle burun buruna kaldılar. Lavin afallayarak gözlerini onun yüzünde gezdirirken yüzüne çarpan Çınar'ın nefesiyle içi ürperdi. Gözlerini anlık olarak dudaklarına kayarken konuştu.
"Bir şey mi istiyordun?" dedi onun da nefesi Çınar'ın yüzüne çarparken.
"Evet." dedi Çınar. Sonra yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ve ekledi. "Konuşmak."
Lavin bir adım geri giderken konuştu. "İşim var."
"Dün akşam da konuşamadık." dedi Çınar gülümsemesini yüzünden silerken ciddiyetle. "Neden konuşamadık?"
"Çünkü konuşacak başka birileri vardı senin için herhalde." dedi aklına dün akşam yakınlaştıkları an gelirken.
Çınar'ın gözleri Lavin'in yüzünde gezinirken eliyle yavaşça yanağına doğru düşen saçlarını geriye doğru ittirdi. Lavin bununla afallasa da gözü onun gözlerinde bir adım geri atmadı. Gözleri Çınar'ın cebinden sarkan anahtarlıkla buluştuğunda kendini yavaşça geri çekti. Çınar yutkunurken ona baktı. ''Soğuk oldu içeri girsem iyi olucak.'' dedi Lavin hızla kapıya yönelirken. O içeri girerken Çınar derin bir iç çekti ve gözlerini kapatıp başını salladı.
"Cansu'dan mı bahsediyorsun?" dedi Çınar kaşlarını çatarken.
Lavin sinirle gülümsedi. "Evet." dediğinde sesinde bir keskinlik vardı.
"Ben çağırmadım bugün onu." dediğinde gözleri Lavin'in üzerinde gezindi. "Haberin olsun yani."
"Merak etmiyorum." dedi Lavin dik duruşuyla.
Çınar sırıtırken ona doğru bir adım attı ve yine dip dibe kaldılar. Çınar sırıttı. "Kıskanıyorsun." dediğinde gözleri Lavin'in gözlerine kilitlendi.
Lavin'in nefesi hızlanırken yüz ifadesini kontrol etmeye çalıştı. "Kıskanmıyorum. Bana açıklama yapmak zorunda da değilsin."
Yarım kalmış bir kitаp
Gibi ben bir yandayım
Çınar başını ona doğru biraz daha eğerken alınları hafifçe birbirine değdi. "Sadece şunu bilmeni istiyorum. Cansu’yu ben çağırmadım. Kim çağırdı bilmiyorum ama umrumda da değil. Benim umrumda olan sensin. Seninle konuşmak istiyorum Lavin. Dün akşam da şimdi de.”
Sulanmayan bir çiçek
Gibi sen bir yandasın
Lavin'in duyduğu cümleyle gözlerine bir parıltı yerleşirken gözleri Çınar'ın dudaklarına kilitlendi. Çınar bununla yüzlerini yaklaştırırken fısıldadı. "Sen etrafımdayken başkası görüş açıma bile giremez zaten." Nefesleri birbirine karışırken Lavin gözlerini kapattı. Çınar dudaklarını birleştirecekken evin kapısından bir ses yükseldi.
"Çınar! Nerdesin?"
Lavin Cansu'nun sesini duymasıyla gözlerini açıp geri çekilirken tezgahın üzerine bıraktığı tabakları eline aldı ve Çınar'a geri döndü. "Bundan bahsediyordum işte." dediğinde yanından çekip gidecekken bileğine dolanan Çınar'ın eliyle durdu.
Yerinden olmuş yaprak
Gibiyiz düşüyoruz
"Lavin konuşalım." dedi Çınar yalvarır gibi bir sesle.
Baştan yaşarım sorsan
Ama sen hiç olmamışız farzet
"Cansu seni çağırıyor." dedi Lavin kaşlarını meydan okur gibi kaldırarak. "Kapıda seni bekliyor. Benimde tabak götürmem lazım."
"Cansu kapıda bekleyebilir. Tabaklar gecikebilir. Ama ben artık bunu ertelemek istemiyorum Lavin." dedi Çınar ciddileşirken. "Böyle birbirimizi daha çok yıpratıyoruz. Ya şuan çözeriz bunu ya da hiç çözemeyiz." dediğinde Lavin sinir ve endişe ile karışık yutkundu.
"Çözemeyiz artık zaten. Fazla düğümlendi her şey." dedi ve kolunu çekip yanından geçerken konuştu. "Dediğin gibi çabaladıkça birbirimize zarar veriyoruz. İyi gelmiyoruz demek ki..." dedi ve fısıldadı. "Birbirimize."
Lavin yanından çekip giderken Çınar kaşlarını kaldırdı idrak etmek ister gibi. Ona uzun zaman sonra iyi gelen tek şey Lavin'di. Üç yıldır duygularından kaçarak bir duygusuz gibi yaşamıştı. Ama Lavin ile her şey değişmişti.
Fаrzet hiç tаnışmаdık
Buluşmadık, hiç dönmedin o köşeden
Lavin kapıya yönelirken kapıdan bakan Cansu ile karşılaştı. "Çınar içerde mi?" diye sorduğunda başını salladı ve kapıdan çıktı.
Tabakları masanın üzerine koydu ve sandalyeye oturdu. Etrafta Çağrı ve Bora'nın kahkahaları şakalaşmalar gülüşmeler dönüyordu ama Lavin için hepsi bulanıktı. Beyninde Çınar ile ilk diyebileceği diyologları canlandı.
O sırada köşeyi dönen Çınar'ın bakışları onların üzerinde durdu. Lavin'in sarılı elini görünce duraksadı. Kaşları çatıldı içinde bir endişe belirdi. 'Anlattıklarım yüzünden mi oldu?' diye geçirdi içinden.
Sonra yavaş adımlarını Lavin ve Berk'e çevirdi. Yüzündeki endişeyi saklarken konuştu.
"Günaydın Lavin." dedi Berk'e bakmadan.
"Günaydın." diyen Lavin ona döndü. "Bir gelişme mi var?"
Berk'in gözleri Çınar'a döndü. Çınar konuştu.
"Yok. Eline noldu?"
Lavin gülümserken konuştu. "Küçük bir kaza. Önemli bir şey değil."
Fаrzet, hiç yаnаşmаdık
Koklaşmadık, hiç içmedik o şişeden
Çınar mutfak camından baktığında sandalyede oturan Lavin'i buldu gözleri.
"Bak." dedi Lavin. "Bir tane yıldız seç ordan. O senin kaybettiğin bir yakının olsun." dediğinde Çınar'a döndü. Bu kez onun gözleri bir şeyleri çözmek ister gibi yan profilinde gezindi. "Var mı bilmiyorum kaybettiğin yakının." dediğinde Çınar gözlerini bir yıldıza kilitlemişti. Başını salladı usulca. "Bu gece boyu o yıldızla konuş. İçinden de olabilir dışından da. O seni duyacaktır." dedi ve yutkundu. "Ben bunu üç aydır yapıyorum ve içimi öyle bir ferahlık kaplıyor ki." dediğinde Çınar ona döndü. Gözleri kısa bir süre temas ettikten sonra ikisi de yıldızlarına döndüler.
Lavin annesine, Çınar Ada'ya...
Fаrzet o fаllаr tutmаdı
Yıldızlar barışmadı, hiç yorulmadık öpüşmekten
Çınar Bora'nın yanına geldiğinde Bora mangalı göstererek bir şeyler anlatıyordu ancak Çınar onu dinlemiyordu. Lavin ile göz göze geldiler. Ama ikisi de yere çevirdi gözlerini.
Senle bir rüya gördük, herkesin gözü önünde
Kimse bilmez ne oldu sahiden
"Evet gençler hadi masaya!" diyen Bora elindeki tencereyi taşırken yanındaki Çağrı'ya da diğer tencereyi verdi.
"Zehirlenme garantili." diyen Beliz sırıtırken Bora ona döndü.
"Orda köfteleri löp löp götür gel burda bana laf sok." dediğinde Lina'ya döndü. "Dimi prenses."
"Bir şey sorcam." dedi Beliz ona bakarken.
Bora başını salladı. "Sor."
"Sen koca ayıysan o da Maşa'n mı?"
Beliz sırıtırken konuştu. "Evet çok mantıklı."
Bora ona dönerken konuştu. "Neyi mantıklı?"
"Ne biliyim Maşa'nın da kahkülleri var falan." dedi kendi kahküllerini düzeltirken.
"Filmin sonunda Koca Ayı Maşa'yı öldürüyor yalnız." dedi Alaz araya girerken.
"Psikopat mısın oğlum sen nerden biliyorsun bunları?" dedi Ege ona dönerken.
"Ufaktan bi psikopatlık var." dedi Alaz işaret parmağı ile baş parmağı arasında ufak bi boşluk bırakarak gösterdi. "Minicik."
Hazal köftelerden birini ağzına atarken konuştu. "Ben çok sıkıldım biliyor musunuz?" dediğinde Çağrı ona döndü.
"Neden? Ne güzel piknik yapıyoruz işte."
"Öyle de." dedi Hazal etrafa bakınırken. "Hep aynı yerdeyiz kaç gündür. Canım sıkıldı."
"Napabiliriz sizin için Hazal Hanım?" dedi Zeyno ona bakarken alayla karışık.
"Bir şey yapamaz mıyız?"
"Hayır." dedi Berk başını iki yana sallarken. "Kar fırtınası gösteriyor. Buraya çom fazla yağar."
"Aaaa burada mahsur mu kalacağız?" dedi Hazal kaşlarını çatarken.
"Benim bir fikrim var aslında." diyen Cansu ile masadaki herkes oraya döndü. "Hoşunuza gider mi bilmem ama..." dediğinde Çınar'a gülümseyerek döndü. "Yakınlarda bir motofest var. Bir sürü motorsiklet ile yarış falan yapıyorlar. Sonra motorsikletleri inceleyebiliyoruz ve akşama da konser var." dediğinde ekledi. "Ben dün Çınar ile konuştuğumuz için iki tane bilet almıştım ama hemen çoğaltayım oraya gidelim. Ne dersiniz?" cümlesi bittiğinde Çınar'ın gözleri Lavin'in üzerine kaydı. Önündeki tabakta çatal ile oyalanıp duruyordu. Kafasını kaldırmamıştı bile.
"Süper fikir!" diyen Devin gülümserken Çınar'a döndü. "Bayılır Çınar. Çok güzel düşünmüşsün."
"Aynen." dedi Çınar Cansu'ya dönerken. "Sağol."
"Ne demeek." dedi Cansu kocaman gülümserken.
Lavin ayağa kalkarken Çınar'ın bakışları onu takip ediyordu.
Lavin aldığı tabaklarla eve doğru yönelirken Cemre ona seslendi. "Üstünden bir kaç tane alacaktım. Fazla onlar sana."
Lavin kapının önünde ona doğru dönerken konuştu. "Götürüyorum sorun yok." dediğinde tam önüne döndüğü sırada büyük bir gürültü duyuldu. Herkes telaşla oraya dönerken Lavin'in elindeki tabaklardan üç tanesinin yerde paramparça olduğunu gördüler.
Lavin elinde kalan tabakları kenara koyarken yere doğru eğildi ve ofladı. Gözleri dolmaya başlarken derin bir nefes aldı.
"Dur toplarız şimdi." diyen Cemre yanına gelirken Lavin başını iki yana salladı.
"Hallederim ben."
Eline aldığı cam parçası elinde bir kesik açarken yüzü hafifçe buruştu. "Kızım dokunmasana. Kanıyor işte elin." dedi Beliz onun yanına eğilirken.
Bunu duyan Çınar tam yerinden kalkıyordu ki telefonunun çalmasıyla duraksadı. Telefonu cebinden çıkarırken babasının aramasıyla bir kaç adım uzaklaştı oradan.
"Efendim baba."
"Bana konum atar mısın Çınar?"
"Ne alaka?"
"Alaz Vural orada mı?"
Çınar'ın kaşları çatılırken gözleri Lavin'in yanına giden Alaz'ı takip etti.
"Evet de neden?"
"Görülecek bir hesabım var." dedi babasının sert sesi.
"Saçmalama baba. Buranın huzurunu kaçırma başka zaman görürsün hesabını."
"Konuşacağım sadece." diyen babasının sesi ısrarcıydı. "Konumu bekliyorum."
Telefon kapanırken Çınar sıkıntılı bir nefes verip babasına konum attı.
Alaz masaya doğru gelirken Berk'e doğru konuştu. "Bir şeyi yok küçük bir çizikmiş."
Devin ayağa kalkarken onun halindeki değişikliği fark etmişti. "Devin." dedi arkasından. "Bi konuşalım mı?"
Devin ona dönerken başını salladı ve kenardaki çimlerin oraya gittiler. Çınar kaşları çatık bir şekilde onları izlerken Berk ona doğru gülerek konuştu.
"Noldu lan kıskandın mı?"
"Ne alaka bunlar?" dedi Çınar otururken gözlerini onlardan ayırmadan.
"Çok alaka oğlum. Konferans olayından önce aralarındaki bakışmaları da mı görmediniz?" dedi Ege.
"Sen aşk röntgencisi falan mısın?" dedi Zeyno ona sırıtarak. "Ha madem öylesin neden sevgilin yok?"
Çağrı Berk'e doğru eğilirken fısıldadı. "Ben olabilirim istersen diyor yani." dediğinde Berk ona güldü.
"Bizimkisi tercih meselesi be güzelim." diyen Ege ile Beliz sırıtarak Ege ve Zeyno'ya baktı.
"Bence ateş bacayı sarmış." dedi Berk ve Çağrı'ya dönerek.
"Sen önce kendi bacana bak bacım." dedi Çağrı sırıtarak. "Ya da mangalına mı demeliydim?"
"Bro!" diye çıkışan Berk sayesinde sustu. Çınar bununla sırıtarak Berk'e döndü.
"Noldu lan kıskandın mı?" dedi onu taklit ederek.
***
"Evet nedir?" diyen Devin kollarını göğsünde birleştirdi ve kaşlarını çattı.
"Aramızda bir gerilim var bu çok belli." dedi Alaz açıklamak ister gibi.
Devin kaşlarını kaldırdı. "Allah Allah neden acaba dur bi düşünelim.." dedikten sonra ekledi. "Sen beni kullanıp Çınar'ı zayıf noktasından vurduğun için olabilir mi mesela? Hani benimle onun yüzünden yakın olmuştun falan o mevzu." dediğinde Alaz başını salladı.
"Yani ben.." dedi ve boğazını temizledi. "Bunu yaptığım için pişman değilim. Ama hesaba katmadığım bir şey olmuş bu planı yaparken." dedi ve gözlerini Devin'in gözlerine kilitledi. "Hesabımı kitabımı şaşırtan bir şey." dediğinde Devin kollarını göğsünden ayırırken gözleri ağaçların arasına kaydı. Orada gördüğü yüzle kaşlarını çattı.
Babası mıydı o? Sonra gözleri babasının elindeki silah ile birleşti. İdrak edemedi. Alaz bir şeyler anlatıyordu ama o duymuyordu. Silahın namlusu Alaz'ın sırtını hedef almıştı.
Babasinin parmağı tetiğe bastırılırken nefesi kesilir gibi oldu. Karşısında konuşan Alaz'a çevirdi gözlerini. Kurşun sesi kulaklarına dolarken ani bir hareketle onun arkasına geçti. Hiç düşünmedi kendini Alaz'a siper ederken. "Alaz!" diye bir çığlık duyuldu ağzından.
Sonra karnında hissettiği acı sıcaklığa dönüştü. Arkasındaki Alaz'ın ona döndüğünü ve yere diz çökerek onun kafasını dizlerine koyduğunu hissetti. Gözleri Alaz ile birleşti.
"Devin." dedi Alaz ona telaşla bakarken.
Devin yutkundu. Bir şey söyleyecek gibi oldu ama buna gücü yoktu. Herkes etrafına doldurmaya başladı. Gözleri Alaz'ın gözlerinden ayrılmadı.
27.BÖLÜM SONU
Yorumlar
Yorum Gönder