29.Bölüm: Biz Senle

-ortam şiire acayip müsait efendimiz.

                          YAZAR'DAN

2 Hafta Sonra...

"Günaydıınlaar!" diye bağıran Beliz Berk'in yatağına çıktı ve zıplamaya başladı.

Berk yüzünü buruştururken sinirle konuştu. "Beliz dur." 

Beliz zıplamaya devam ederken konuştu. "Aa uyandın mı? Hadi kalk okula geç kalıcaz."

"Dursana kızım." 

"Berk hadi ka-" 

Beliz ayak bileğinden tutulup yatağın üzerine düşmesiyle cırladı. 

Berk yerinden doğrulurken homurdandı. "Sana da günaydın sevimsiz zebani."

Beliz yatağa gömülü yüzünü ona doğru kaldırdığında sinirliydi. "Çok kötü birisin. Niye düşürdün beni? Ya kafam kırılsaydı ya da bileğim ya da ne biliyim beyin sarsın-" 

"Sus Beliz." diyen Berk yataktan kalktı. "Alarm daha az rahatsız edici."

"Saçım bozuldu senin yüzünden!" diye bağırdı Beliz tuvalete giren Berk'in ardından.

Aynanın karşısına geçip saçlarını düzeltmeye başladığında Berk'in telefonu çaldı ve eline alarak arayan kişiye baktı. Ekranda Cemre'nin adını görmesiyle sırıttı ve Berk'e seslendi.

"Cemre arıyoo!"

"Geliyo-" Berk'in cümlesi büyük bir gürültüyle yarım kaldığında Beliz alt dudağını ısırıp telefonu masaya geri bıraktı.

"İyi misin?"

Kapının açılması ve Berk'in başını tutarak odaya girmesiyle ona merakla baktı.

Berk acıyla yüzünü buruştururken sinirle konuştu. "Kafama askılık düştü Beliz. Yeterince keyiflendiysen çık odamdan." dediğinde eline hızla çalan telefonunu aldı ve az önceki sert sesinden alakasız yumuşak ve mutlu bir sesle konuştu. "Günaydın aşkım."

Beliz bununla kaşlarını kaldırdı ve söylenirken kapıya doğru ilerledi. "Pes artık."

***

Okula geldiklerinde kenarda ciddiyetle konuşan Devin, Lavin ve Çınar'ı gören Berk kaşlarını çattı ve büyük adımları ile onlara yöneldi. Arkasından ona yetişmeye çalışan Beliz ise söyleniyordu.

"Atlı mı koşturmaya başladı mübarek? Hayır etrafta Cemre'yi de göremiyorum bu acele ne?"

Onun yanından yürüyen Çağrı da uykulu sesiyle konuştu. "Valla bende göremedim de... Gözlerim yarı açık ondan kaynaklı olabilir."

Lavin bıkkın bir sesle Çınar'a doğru konuşuyordu. "Ama olmaz böyle iki haftadır otel odasında kalıyorsunuz."

Çınar omuz silkti. "Devin istemiyor eve gitmek." dedi ve Devin'e kıstığı gözleriyle baktı. "Basıyorlarmış öyle diyor. Eşyaları bile bırakamadık."

Beliz kaşlarını kaldırıp Devin'e döndü. "Yaran iyi mi?"

"İyi baya ya. Dün dikişlerimi aldırdım. Doktora daha fazla rapor yazmaması için yalvardım ve okula geldim." dedi gülümserken.

"İyi yapmışsın." diyen Beliz suratı asık olan Lavin'e döndüğünde Çınar Lavin'e sordu.

"Niye asık şimdi suratın?"

"Bana gelsenize." dedi Lavin ona hızla dönerken. 

"Ne?" diyen Çınar kaşlarını çattı.

Lavin derin bir nefes alırken konuşmaya başladı. "İki haftadır sesimi çıkarmadım ama artık yeter. Madem kendi eviniz basıyor bana gelin." dediğinde Çınar gülümserken konuştu.

"Teşekkür ederiz." dedi ve ekledi. "Ama biz rahatsızlık verme-"

"Rahatsızlık mı? Çınar ciddi misin sen ya?" dedi Lavin sinirle ona doğru.

"Yani şey anlamında dedim." diyen Çınar'a kaşlarını kaldırıp mantıklı bir açıklama bekledi. "Baban da var ya. Biz rahatsızlık vermeyelim size." diye cümlesini tamamlayan Çınar'a başını salladı.

"Yani geliyorsunuz." dedi Lavin başını yana yatırırken.

"Lavin." diye itiraz etmeye başlayacak olan Çınar'a çıkıştı.

"Çünkü evde babam yok! Yine bilmem kaç aylık sürecek olan yurtdışı toplantılarından birine gitti." dediğinde gözünü kırptı.

Berk sırıtırken dirseğiyle Çınar'ı dürttü. "Ev boş diyor." dedi ve göz kırptı.

Çınar ona gülerken Devin hızla konuştu.

"Olur. Valla olur." dediğinde Çınar şaşkınlıkla ona döndü.

"Dünden razıymışsın." 

"Tabiki razı olucak ya." diyen Lavin Devin'e sarıldı sevinçle.

Onlar ayrıldıklarında Çınar Lavin'e döndü. "Geliyoruz o zaman."

Lavin gülümserken başını salladı. Çınar bu sırada kaşlarını çatarken "Eee?" dedi.

"Ne eee?" dedi Lavin onu anlamaya çalışır gibi.

"Sarılmanı bekliyorum sevgiline." dediğinde Lavin ona gülerken sarıldı.

"Amma kıskanç çıktın." dedi Devin onlara yan yan bakarak gülerken.

"Bir şey sorcam." dedi Çağrı sessizliğini bozarken. Herkes ona döndü. "Siz ikiniz." dedi Çınar ve Lavin'i işaret ederken. "Aynı yatakta mı uyuyacaksınız?"

Lavin ona göz devirirken Çınar konuştu. "Türkçe sınavı var."

"Eyvah!" dedi Çağrı bunun aklına gelmesiyle. "Benim notlarım Ege'deydi." 

Berk sırıttı ve bahçe kapısından giren Ege'ye bakarken konuştu. "Ege geliyor ve.... Çantasız."

"Allah kahretsin ya." dedi Çağrı. Ege yanlarına geldiğinde ona dönerek konuştu. "Bro benim türkçe ders notları sende kalmıştı."

"Öyle miydi?" dedi Ege sonra umursamaz bir şekilde ekledi. "Veririm bi ara."

"Getirmedin mi oğlum?"

"Çağrı kendimi zor getiriyorum." dedi Ege ona kaşlarını çatarken.

"Türkçe sınavı var kardeşim bugün. Haberin var mı?"

"Yeni haberim oldu." diyen Ege rahattı. "Adımı soyadımı yazsam kaç alırım?" diye sordu diğerlerine.

Lavin baş ve işaret parmağı ile sıfır işareti yaparak ona doğru elini uzattı.

"Razıyız." diyen Ege etrafa bakındı. "Cemre nerde kaldı?"

Berk saatine bakarak konuştu. "Yoldalardı en son." 

"Alaz geliyo." dedi Lavin güneşten kıstığı gözleriyle bahçe kapısından giren Alaz'a diğerleri de dönerken.

Alaz'ın düşük olan yüzü onların arasında Devin'i görmesiyle şaşkınlık içinde gülümsedi.

Kollarını açarak seslendi. "Dönmüşsün!"

Devin gülümserken hızlı adımlarla ona doğru ilerledi. Arkasından seslenen Çınar'ı duymadı bile. "Yavaş dikişlerini yeni aldırdın."

Alaz ve Devin sarılırken onlara çatık kaşlarıyla bakıyordu. Berk sırıtarak ona döndü. "Çok umurlarında değil gibi dikiş falan."

Çınar onlara gözlerini devirirken Lavin ona gülerek döndü. "Gel çok kıskandıysan bizde sarılalım tekrar." dediğinde Çınar sırıttı.

"Hayır demem."

Lavin ona gülerek sarılırken Bora'nın sesi duyuldu. "Havada aşk kokusu var kusacağım."

"Sen geldiğinde hepsi dağıldı ne yazık ki." dedi Beliz ona dönerken. "Kahve kokusu ağır bastı."

"Yani aşk." dedi Bora ona sırıtarak.

Ege Berk'e sarılmak için yönelen Cemre'nin önüne geçerken hızla ona sarıldı. "Canım arkadaşıım. Ne güzel olmuşsun bugün." 

Cemre şaşkınlıkla kaşlarını çatarken ona sarıldı. "Noluyo?"

Ege ondan ayrılırken sırıtarak ona baktı. "Bir şey mi olması gerekiyor? Boşladın zaten beni Bora gelince." diyen Ege sırıttı. "Sınavda yan yana oturalım."

Cemre'nin gülümseyen yüzü düşerken Ege'ye doğru konuştu. "Bunun içindi yani?"

"Yoo. Yan yana oturmayı özledim." dedi Ege sonra göz kırptı. "İkizimle."

"Yürü git lan." diyen Berk kaşlarını kaldırdı. "Orası benim yerim." 

"Pardon? Önceden ben oturuyordum orda." dedi Ege alayla.

Çağrı Çınar'a sırıtarak dönerken konuştu. "Sana da bi yerden tanıdık geliyo mu muhabbet?"

Çınar aklına gelen anla gülerken konuştu. "Tapulu yerin mi?"

Ege'nin önünde Berk, Berk'in önünde Çağrı otururdu normalde. Berk ve Ege oturmuş ancak Çağrı'nın yeri doluydu. Çağrı kaşlarını çatarak sırasında oturan çocuğa baktı.

"Orası benim yerim yalnız." dediğinde çocuk başını telefondan kaldırarak ona baktı. 

"Tapulu mu?" dedi kaşlarını çatarak.

Çağrı alayla konuştu. "Evet." 

"İyi tapuyu üzerime aldım o zaman." dediğinde Ali, Arap ve Zeyno çocuğa gülerek baktı. Vefa ise sırasından kaldırmadı başını. 

"Uzatma kalk!" diyen Çağrı sinirlenmişti. Bunu seğriyen çene kaslarından anlayabilirdiniz.

"Uzatırsam nolur?" diyen çocuk kışkırtıcı bir gülümseme yerleştirdi yüzüne ve ayağa kalktı. 

"Gösteriyim nolur." diyen Çağrı tam çocuğun yakasına yapışmıştı ki kapıdan giren Önder ile ellerini aniden çekti ve etrafa bakındı.

Çocuk gülerken yerine oturdu. 

"Ne çocuktun he?" dedi Çağrı ona doğru.

Lavin gülerken konuştu. "Çok serseriydin. Her an kavga etmeye hazırmış gibi." 

Çınar kaşlarını kaldırdı. "Şimdi?"

"Pamuk şeker gibi çocuksun maşallah." diyen Çağrı'ya gülerlerken Berk konuştu.

"Şüpheli."

***

Sınav kağıtları toplanırken Hazal oflayarak başını sıraya yasladı. 

Hoca sınıftan çıkarken sınıfta sessizlik oluştu. Hazal başını kaldırdığında Çağrı'nın üzerinden kamyon geçmiş gibi duran bakışlarını gördü.

Çağrı elini yanağına yaslarken konuştu. "Bunlar Türkçe sorularıysa ben arap mıyım lan?"

"Yoo yanlışın var Arap ben oluyorum." dedi Arap sırıtarak.

"Hahahaha! Çok komik." dedi Hazal yüzünü buruştururken. "Bakalım sınav notun açıklanınca böyle gülebilecek misin?"

"Biz hep gü-" Arap'ın sözü kapıdan Kenan Yağızoğlu'nun girmesiyle yarım kaldı. 

"Evet çocuklar!" dedi Kenan sınıfa bakarken. "Bu akşam yapacağımız Yağızoğlu Kolejinin sekizinci yıl dönümü balosuna davetlisiniz."

"Nee!?" dedi Hazal dehşet içinde. "Bu akşam mı? İyi de daha elbisem hazır değil ki..."

"Sana ve tarzına güveniyorum Hazal'cım. Üstesinden gelirsin." diye  Kenan ile gülümseyen Hazal çoktan kafasından bir sürü alternatif elbise modelleri geçiriyordu.

"Hepinizi göreceğim o baloda haberiniz olsun." diyen Kenan özellikle Ali'lere doğru bakıyordu. Ali ise başını eğmişti.

Kenan sınıftan çıkarken Berk arkasına yaslandı. Sarp sırıtarak Berk'e döndü.

"Ee davetlileri Ali ile beraber mi karşılayacaksınız?"

Berk yaslandığı sandalyeden doğrulurken Ali kaşları çatık bir şekilde o tarafa döndü. 

"Bana bak seni geberti-" 

Ayağa kalkmış Sarp'ın üzerine yürüyen Berk Cemre'nin ellerinin göğsüne dayanması ile durdu. Cemre ile göz göze geldiklerinde Cemre fısıldadı. "Sakin ol."

"Sanane lan?" diye duyulan Ali'nin sesiyle hepsinin odağı oraya kaydı. Ali'nin gözleri ise Sarp'ı muhattap alıyordu.

"Merak ettim. Kardeşsiniz ya sonuçta." dedi Sarp 'kardeş' kelimesinin üzerine bastırarak. 

Ali'nin gözleri Berk'in üzerine kayarken Berk ile gözleri birleşti. İkisinin de gözlerindeki inat birbirinden büyüktü. 

"Yeter!" diye sesi duyulan Lavin ayağa kalkarken Sarp'a döndü. "Herkesin hayatına burnunu sokmayı kes."

Çınar onun bu yükselmesine şaşırırken niye bu kadar sinirlendiğini anlamaya çalışıyordu.

Sarp kaşlarını kaldırdı ve yüzüne kışkırtıcı sırıtmasını ekledi. "Noldu buzlar kraliçesi?" dedi ve alayla dudaklarını büzerken konuştu. "Hangi taraftasın sen? Gözlemlerime göre Berk'in tarafı. E sevgilisi bile çıkarmıyor sesini." dediğinde meydan okuyucu bir bakışla kaşlarını kaldırdı. "Sana noluyo?"

Cemre'nin bakışları Lavin'in yüzünde dururken Lavin'in odağı Sarp'ın üzerinden ayrılmadı bile.

"Benim derdim senin insanların hayatlarına, onlar hakkında hiçbir şey bilmeden önünü arkasını görmeden burnunu sokman."

Çınar'ın gözleri Lavin'in yanda yumruk yaparak sıktığı eline ve bembeyaz olan parmak boğumlarına baktı. Kaşları iyice çatılırken ne olduğunu anlayamıyordu.

"Vay vay vay." dedi Sarp kaşlarını kaldırırken. "Demek buzlar kraliçesi de ateş püskürtebiliyormuş."

Lavin tam ona doğru bir adım atacaktı ki araya Çınar'ın girmesiyle duraksadı.

Çınar Sarp'ın masasına elini yaslarken konuştu. "Bana bak." dediğinde kısık gözleri Sarp'ın gözlerine kilitlendi. "Sana bir ateş püskürürüm buzlar kraliçesini mumla ararsın."

Sarp'ın sırıtışı büyürken ellerini iki yana kaldırdı. "Tamam başkan. Relax." derken yerinden kalktı ve Berk'e göz kırptı. "Akşam görüşürüz."

Berk sinirle bir nefes verirken başının dönmesiyle sıradan tutundu. "İyi misin?" diye fısıldadı yanındaki Cemre onu kolundan tutarken.

Berk başını sallarken yavaşça geri çekildi ve derin bir nefes verirken kapıya doğru ilerledi. 

Ege onun peşinden giderken Cemre kaşlarını çattı. Bakışları yere yöneldi. Duruldu sonra. Berk'in onu kaçıncı arkasında bırakışıydı bu? Son zamanlarda kaç kez gerçekten Berk hakkında konuşmuşlardı. Beyninde Sarp'ın az önce kurduğu cümle yankılandı.

"Hangi taraftasın sen? Gözlemlerime göre Berk'in tarafı. E sevgilisi bile çıkarmıyor sesini. Sana noluyo?"

Gözleri Lavin'i bulurken Lavin ve Çınar kapıya doğru yöneldi. Cemre boğazına oturan yumruyla yutkundu. Ne ara bu kadar uzaklaşmışlardı? 

Başını iki yana sallarken saçmaladığını düşündü ve Bora'ya döndü. "Çıkalım mı?"

Bora ayağa kalkarken başını salladı. 

Çınar duvara yaslanmış sakinleşmeye çalışan Lavin'e bakarken konuştu. "Sen neye sinirlendin ki bu kadar?" 

Lavin'in gözleri Çınar ile birleşti. Sonra da yanlarından Bora ile geçen ve ona yan yan bakan Cemre'nin gözleriyle birleşti. Geri Çınar'a döndü.

"Sana bir şey söyleyeceğim." dediğinde Çınar merakla başını salladı. "Ama sakin ol." diye ekledi Lavin.

Çınar'ın kaşları çatıldı. "Seni rahatsız falan mı etti?" dedi Sarp'ı kastederek. Sonra sinirle koridorda ilerleyecek gibi oldu. "Öyleyse gidiyim ağzını bur-" Lavin onun kolundan tutarken geri Lavin'e döndü.

Lavin derin bir nefes alırken söyledi. "Bilinmeyen numara Sarp."

Çınar'ın kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. "Şerefsiz." dedi dişlerinin arasından. "Bırakta gideyim vereyim dersini."

"Hayır." dedi Lavin başını iki yana sallarken. "Berk'te biliyor." dediğinde gözleri birleşti.. Çınar'ın kaşları çatıldı ve sordu.

"Ne zamandır biliyorsunuz?"

"Ordu'ya gitmeden önce öğrenmiştik." diyen Lavin ile kaşlarını kaldırdı.

"Anladım..." dedi çene kasları gerilmeye başlarken yutkundu ve Lavin'e bir adım yaklaşıp ciddiyetle sordu. "Benim niye haberim yok peki?"

Lavin'in gözleri onun yüzünde gezindi.

''Biz ayrıydık ya Çınar.'' Çınar hızla çıkıştı.

''Berk niye haber vermedi?''

''Konumuz bu mu?''

Çınar başını salladı. ''Evet konumuz bu. Senle ayrıydım tamam ama Berk niye gelip anlatmadı bana?''

''Gidip ağzını burnunu kırma diye olabilir mi?''

Çınar sinirle bir nefes verdi. ''Tamam.'' dese de içinde onu yiyip bitiren bir şey vardı. Sınıfa geri yönelen Berk ile gözleri birleşti.

''Cemre gitti mi?'' diye sordu Berk onlara doğru.

''Az önce çıktılar.'' diye cevap verdi Lavin. Çınar ise Berk'in üzerinden gözlerini çekti. Berk yanlarından uzaklaşırken Lavin Çınar'a bakarak konuştu. ''Devin nerde? Onu da bulup eşyalarınızı alalım otelden.'' dediğinde sınıf kapısından çıkan Devin'e döndüler.

''Gidiyor muyuz?'' dedi Devin onlara bakarken.

Çınar ona dönerken konuştu. ''Yok bu gece de okulda kalalım değişiklik olsun dedik.''

Devin ona göz devirirken konuştu. ''Eşyaları aldıktan sonra alış-verişe gideliiim!''

Çınar kaşlarını çattı. ''Niye?''

''Akşam balo var ya.''

''Kızım yüz tane elbisen var. Kaan abiyi arıyım evden getirsin bi tane. Bi de alışverişle mi uğraşacağız?''

''Yaa olmaz onların sezonu geçti hem.'' diyen Devin alt dudağını büzdü ve Çınar'a döndü. ''Lütfeen.'' 

Lavin sırıtırken Çınar'ın koluna girdi. ''Gidiyoruz.'' dediğinde yürümeye başladılar.

''Başka seçenek kalmadı.'' dedi Çınar sırıtarak Lavin'e dönerken. ''Gidiyoruz.''

Devin sırıtarak onlara bakarken konuştu. ''Bana formül ver Lavin. Bu kıvama nasıl geliyor bu?''

Lavin yüzündeki kocaman sırıtışla konuştu. ''Lavin etkisi diyelim canım.''

***

"Oha bu ne güzellik kızım?" diyen Berk merdivenlerden inen Beliz'e bakıyordu.

"Sen de fena değilsin işte." dedi Beliz ona alayla.

"Gerginim." dedi Berk yüzündeki gülümseme silinirken. "Bir sürü basın mensubu kameralar ve babamın bir oğlu daha olduğunu sorgulayan sorular..." 

"Sessiz kalırız." dedi Beliz omzunu silkerken. "Bi gün sorarlar iki gün sorarlar susarlar. Ben geldiğimde de öyle olmamış mıydı?"

"Kabul etmiştik çünkü." dedi Berk düşüncelerle.

"Bunu da kabul edeceğiz." diyen Kenan ile odakları şaşkınlıkla ona kaydı. "Evet bir kardeşimiz daha var diyeceksiniz." 

Berk'in kaşları çatılırken Kenan'a döndü. "Sen kabul ettin yani..." dedi gözlerinde sorgulama varken.

"Evet." diyen Kenan başını dik tuttu. "Niye etmeyeyim?" 

"Doğru." dedi Berk başını sallarken. "Ben çıkıyorum." dediğinde kapıya yöneldi.

Kenan Beliz'e dönerken Beliz kaşlarını çatmış bir şekilde ona başını iki yana salladı. Sonra da Berk'in peşinden çıktı ve kapıyı sertçe çarptı.

Berk tam arabaya binecekken sert kapanan kapının sesini duymasıyla geriye doğru döndü ve arkasından gelen Beliz'i görünce kaşlarını kaldırdı ve gülümsedi.

"Sen az önce babamın suratına kapıyı mı çarptın?"

Beliz sırıtırken arabaya bindi. Kemerini takarken arabaya binip kapıyı kapatan Berk'e sırıtarak döndü. "Biri yapmalıydı." dediğinde Berk'in yüzündeki sırıtışa baktı. "Hoşuna mı gitti bu senin?" 

Berk direksiyonu çevirirken ona döndü. "Yani alışkın olmadığımız şeyler bunlar Beliz Hanım." dediğinde Beliz kıkırdadı.

Balonun olduğu mekana geldiklerinde Berk arabayı durdururken bile etraflarında bir sürü flaş patlamaya başlamıştı. Berk oflarken karşılarına yerleşen Bora'nın arabasını gördü. Arabadan inen Cemre ve Bora'ya yönelen kameralarla Beliz konuştu. "Çıkalım hadi."

Berk arabadan inerken anahtarı valeye uzattı ve onları gören bir kaç spikerin onlara yönelmesiyle Beliz'in yanına gitti. "Berk Bey bir kardeşinizin daha olduğu söylentisi var." diyen spikerin uzattığı mikrofona eğilen Beliz konuştu. 

"Bu konu hakkında konuşmayacağız teşekkürler." dediğinde Berk şaşkınlıkla ona bakarken Beliz onu çekiştirdi. Peşlerinden gelen kameralarla Berk Beliz'e doğru fısıldadı. 

"Babam bir şey demediğimiz için çok sinirlenecek biliyorsun değil mi?"

Beliz omuz silkti. "Umrumda değil." 

Berk kaşlarını kaldırırken içeri girmeleriyle flaşlar sonunda geride kalmıştı. "Cemreleri bekleyelim." dedi Berk dururken. 

Beliz başını sallarken kapıdan giren Bora ile gözleri hayranlıkla büyüdü. "Oha." dedi bir fısıltı gibi. 

"Ne dedin sen?" diyen Berk ona doğru dönecekken kapıdan giren Cemre'nin üzerinde takılı kaldı gözleri. "Oha." dedi o da hayranlıkla.

"Baya iyiymiş mekan yalnız." diyen Bora etrafa bakarken Berk Cemre'ye doğru döndü.

"Çok güzel olmuşsun aşkım." dedi ve Cemre'yi bir kez daha süzdü. "Baya baya hatta. Büyülendim." dediğinde Cemre içindeki kırgınlığı bir kenara bırakıp gülümsedi.

"Sende çok yakışıklısın." dediğinde Berk ona sarıldı. 

Onlar birbirine sarılırken Bora etrafta gezdirdiği gözlerini Beliz'in üzerine çevirdi. Beliz ile göz göze geldiklerinde içinde anlam veremediği bir kıpırtı oldu. Bunu yok saymayı seçti. 

"İçeri geçelim mi artık?" dedi onlara tiksinmiş gibi bakarken.

Berk ve Cemre ayrılırken Berk başını salladı. "Geçelim." 

İçeri girdiklerinde onları karşılayan yüksek müzik sesi ve renkli ışıklardı. 

"Bizimkiler orda." dedi Berk masadaki Ege Çağrı ve Hazal'ı gösterirken. 

Masaya yöneldiklerinde herkes yavaş yavaş toplanmaya başlamıştı.

***

Yüksek müzik sesi ile Berk yüzü düşük olan Cemre'nin kulağına eğilerek konuştu. "İyi misin?" 

Cemre ona dönerken başını salladı. "İyiyim." dedi ve ekledi. "İçecek bir şeyler alalım mı?" dediğinde Berk onu onaylarken bar masasına doğru yöneldiler.

Cemre kollarını tezgaha yaslarken Berk'e döndü. 

"Sen emin misin iyi olduğuna?" dedi Berk onun yüzünü incelerken. 

"İyiyim. Yani sadece..." dedi ve yutkundu. "Biz biraz-" 

"Berk!! Hemen buraya gel!" diyen Çağrı ile Berk o tarafa dönerken onay almak ister gibi Cemre'ye döndü. Cemre yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirirken başını salladı. Berk onun yanından uzaklaşırken derin bir nefes verdi ve konuştu. "Uzaklaştık." 

"Selam." yan tarafından gelen sesle başını yan tarafa çevirdiğinde Sarp'ın da onunla aynı şekilde tezgaha yaslanmış ona baktığını gördü.

"Selam." dedi anlam veremeyerek.

"Çok güzel olmuşsun." dedi Sarp ona bakarken.

"Teşekkür ederim." Cemre'nin anlamsız bakışları devam ediyordu. "Bir şey mi söyleyecektin?"

"Yok." dedi Sarp ve sırıttı. "Baktım yalnız kalmışsın burda geldim bende. Kötü mü yapmışım?"

"Yok." dedi Cemre onunla aynı şekilde. "Yani hem kötü yapmamışsın hem de yalnız değildim. Berk vardı yanımda." dediğinde Sarp gülümsedi.

"Siz sevgiliydiniz dimi?" dediğinde Cemre başını salladı.

"Evet."

"Çok samimi bir şekilde soracağım. Mutlu musun?"

Cemre'nin gözleri onunla birleşirken hiç tereddüt etmeden cevap verdi. "Evet. Zaten biz çocukluktan beri tanışıyoruz. Gayette mutluyuz. Yani mutluyum." dediğinde Sarp onun hazırlıksız yakalandığı bir cümle kurdu.

"Kendin olmadığın bir ilişkide mi?"

Cemre'nin gözleri onun gözlerinde donakaldı. Bu cümle beyninde bir şeylerle eşleşti. Yutkundu. Gözlerini kaçırırken barmene döndü. "Ben bi shot alabilir miyim?"

Sarp onun yan profilini incelerken gözlerini üzeriden çekmedi ve o da barmene seslendi. "Bende." 

Shot bardakları önlerine konulduğunda Cemre Berk'i görmek için etrafa bakındı ancak onun kenarda Hazal ve Çağrı ile bir şeyler konuştuğunu gördü. Shotu kafasına dikerken önüne döndü.

"Nerden çıkardın onu?" dedi Sarp'a dönerken.

"Çok açık değil mi şuan bile? Yok gibisin. Yani benim için değil." diye düzeltti. "Onun için." dedi Berk'i başıyla işaret ederken. "Sabah neredeyse boğazlayacağı adamla konuşuyorsun ve umrunda bile değil. Belki de haberi bile yok." dediğinde Cemre bir kez daha doldurulan shot bardağının kenarında işaret parmağını gezdirirken kafasında bir şeyler ölçüp tartıyordu. "Bugün gözlerinde gördüm o duyguyu ama." dedi Sarp ona bakarken.

"Ne duygusu?"

"Oranın sana yabancılaştığını biliyorsun ama küçücük bir dala tutunmaya bile razısın orada kalmak için." dediğinde Cemre gözlerini kıstı. Sarp bununla konuştu. "Sadece hissettiklerimi söyledim."

"Ya duymak istemiyorsak hissettiklerini?" dediğinde Sarp dudaklarında hafif bir gülümsemeyle başını eğdi.

“İstememekte haklısın. Ama aynı hisleri susturmaya çalışıyorsun değil mi?"

Cemre gözlerini kaçırdı. Sarp’ın sözleri öyle bir yerden yakalamıştı ki… İçindeki dalgalar sanki bir anda yüzeye vurmuştu. Kafasında yankılanan tek cümle vardı.

"Kendin olmadığın bir ilişkide mi?"

Elindeki shot bardağına baktı. Parmakları titriyordu ama bu titremeyi bastırmak ister gibi bardağı dudaklarına götürüp bir yudum daha aldı. Sarp’ın gözleri üzerindeydi. Yavaşça ona doğru eğildi. İçindeki hislerle savaşırken bir süre bekledi.

Cemre'nin yanına dönmek üzere bir kaç adım atan Berk bu görüntüyü görmesiyle kaşlarını çattı ve adımları hızlandı. Onlara iki üç adım uzaklıktayken durdu ve izledi.

Cemre Sarp'ın kulağına doğru bağırarak konuştu. "O hislerin bana dediği tek bir şey var." dedi ve ekledi. "Ben Berk'i seviyorum." 

Cemre yavaşça doğrulurken Sarp'ın çenesi sinirle seyrimişti ama bunu görmedi çünkü doğrulur doğrulmaz Berk ile göz göze geldi.

O sırada yapılan anons doldu kulaklarına. "Gece başlıyor! Dans müziğimizle beraber hepinize eğlenceli bir gece dileriz!" 


Ben seni tanırım
Tanırım o siyah beyaz yağmurlardan


Cemre Berk'e doğru geldiğinde tam ağzını açmış Sarp ile önemli bir şey konuşmadıklarını söyleyecekti ki Berk'in hızla belini kavrayan kollarıyla elleri Berk'in omzuna yerleşti. Gözleri bileşti.


Bir küçük buluttan
Düşerken öpersin beni yanağımdan


Onlar dans pistine doğru ilerlerken Sarp başını diğer tarafa çevirdi. İçinde yavaş yavaş kendini belli eden duygu kıskançlıktı.


Ben seni duyarım
Duyarım o aydınlık sabahlardan


"Berk be-" Cemre'nin sözünü Berk kesti.

"Güzel şeyler hakkında konuşalım şuan." dedi onun gözlerinin içine bakarken.

Cemre kaşlarını çattı. "Mesela?"

Berk sırıttı. "Mesela senden." dediğinde Cemre'nin yüzüne bir gülümseme yerleşti. Bununla Berk'te gülümsedi. 


Bir çocuk getirir seni
Dinlerim o özlediğim şarkılardan


Çınar Lavin'e döndüğünde gözleri birleşti. Bora'nın onlara seslenişiyle oraya döndüler.

"Ediyorsanız edin dans. Şimdi şarkı biticek." dediğinde ikisi de ona gülerken Çınar Lavin'e elini uzattı. 

"Şarkı bitmeden benimle dans eder misiniz hanımefendi."

Lavin başını sallarken gülümsedi. "Seve seve."

Kollarını Çınar'ın boynuna dolarken ikisininde birbirine olan bakışlarında büyük bir hayranlık vardı.


Biz senle
Aynı toprakta yetişen


Çağrı'nın gözleri Hazal'a kayarken Hazal'ın bakışlarını takip etti ve bar tezgahındaki Sarp'a baktığını fark etti. Derin bir iç çekti ona bakarken.


Ayrı dallarda yeşeren
Aynı rüzgarda devrilen çiçekler gibiyiz


Alaz Devin'e dönerken sordu. "Dans edebilecek misin?"

Devin heyecanla başını salladı. "Sormayacaksın diye çok korktum." dediğinde Alaz ona güldü.


Biz senle
Aynı yağmurdan dökülen


Beliz elini yanağına koyarken yanında dikilen Bora'ya baktı. Sonra Bora da ona döndü. Göz göze kaldılar. İlk gözlerini ayıran Bora'ydı. 


Ayrı dağlardan süzülen
Aynı denizde can veren nehirler gibiyiz


"Sizde dans etsenize." dedi Çağrı Bora ve Beliz'e dönerken. 

Beliz beklentisiz bakışlarını Bora'ya çevirirken Bora sırıttı ve Çağrı'ya doğru konuştu. "Tamam lan." dediğinde Beliz'in kaşları şaşkınlıkla havalandı. "Siz Hazal'la ederseniz bizde ederiz." dediğinde Çağrı Hazal'a dönerken Hazal sırıtarak Beliz'e baktı ve göz kırptı. 

Sonra gülümseyerek Çağrı'ya döndü. "Ederiiiz!" dedi sevinçle. 

Çağrı gülümsedi ama bu gülümseme biraz buruktu. Çünkü Hazal onunla dans etmek istediği için değil Bora ve Beliz dans etsin diye dans ediyordu.

Hazal onun elinden tutup piste çekiştirdiğinde ellerini Hazal'ın beline koydu. Gözleri onun gözlerine sabitlendi.


Biz senle ayrı yerlerde
Aynı hayale kapılmış
Aynı ormanda kaybolmuş çocuklar


"Senin yaran ne çabuk iyileşti öyle?" dedi Alaz dans ederken Devin'e doğru eğilerek.

"Merhemim güçlüdür belki de." diyen Devin muzipçe göz kırptı. Alaz ona gülümsedi.


Biz senle
Aynı yerinden vurulmuş
Aynı yerinden kanayan
Aynı yerinden acıyan
Aşıklar gibiyiz


Bora Beliz'e dönerken konuştu. "Sana sormadım ama..." dedi elini uzatırken. "Dans etmek ister misin?"

Beliz'in elinde olsa şuan çığlık atarak ve sıçrayarak falan cevap verirdi ama elinde değildi işte. 

Elini kalbi delicesine atmıyormuş gibi cool bir hareketle Bora'nın eline uzattı. "Edelim." dediğinde piste ilerlediler.

Bora'nın elleri onun beline yerleşirken o da Bora'nın omuzlarına koydu ellerini. Şuan tam anlamıyla sadece kalbinin sesini duyuyordu. Yüzleri ilk defa bu kadar uzun süre bu kadar yakın kalmıştı. Gözleri birleştiğinde bu kez çekmedi ikisi de gözlerini.


Ben seni koklarım
Koklarım bir denizin kıyısında


Cemre Berk'in gözlerinin içine bakarken içindeki tüm kırgınlıklar bir kenara süpürülüyordu sanki. Yüzündeki gülümsemesiyle alnını Berk'in alnına yasladı.


Dalgalar estirir seni
Görürüm o martıların kanatlarında


"Noldu niye hiç konuşmuyorsun?" dedi Beliz gözlerini Bora'nınkilerden çekmeden. 

Bora kaşlarını kaldırdı. "Ne konuşayım?"

"Bilmem." dedi Beliz. Sonra onu süzerken konuştu. "Çok şık olmuşsun."

Bora sırıttı. "Güzelsin işte duymana gerek mi var?" dediğinde Beliz'in gözleri parladı. Utangaç bir şekilde gülümserken salınmaya devam ettiler.


Biz senle
Aynı toprakta yetişen


Aren masada elini yanağına yasladı ve gözleri dans eden Çağrı ve Hazal'ın üzerinde durdu. Gözleri doldu. 


Ayrı dallarda yeşeren
Aynı rüzgarda devrilen çiçekler gibiyiz


Ege bakışlarını etrafta gezdirirken karşı masadaki Zeyno ile gözleri birleşti. Bir dakika Zeyno onu mu izliyordu? Yüzüne bir gülümseme yerleşti sonra gözlerini kaçırdı.


Biz senle
Aynı yağmurdan dökülen


Çınar yüzüne bir tebessüm yerleşirken Lavin'in kulağına eğilerek konuştu. "İlk dansımız oluyor sanırım."

"Evet." dedi Lavin gülümseyerek başını salladı. 

"Bir şey soracağım." diyen Çınar karşısındaki Lavin'in başını sallamasıyla konuştu. "Güveniyor musun bana?"

Lavin onun gözlerine bakarken gülümsedi. Ve başını salladı. "Güveniyorum."

Çınar'ın yüzüne bununla bir tebessüm yerleşirken içinde bir şeyler savruldu. Hâlâ sakladığı bir şeyler vardı sonuçta.


Ayrı dağlardan süzülen
Aynı denizde can veren nehirler gibiyiz


Şarkı bittiğinde daha hareketli bir şarkıya geçiş yapılırken hepsi yavaşça birbirinden ayrıldı. 

"İlk dansınızı da ettiyseniz." diyen Çağrı Bora ve Beliz'e bakarak ekledi. "Nikah kısmına geçebiliriz." 

Berk'in kaşları çatılırken Beliz'e ve Bora'ya baktı. "Siz dans mı ettiniz?"

"Ettiler ya." dedi Cemre. "Görmedin mi?"

"Görmedim." diyen Berk muzip bir sırıtış ekledi yüzüne. "Sayende."

Cemre ona gülümserken Bora burnunu kıvırdı. "O sorudan buraya nasıl geldiniz anlayamadım ama vıcık vıcıksınız." dediğinde Cemre sırıttı.

"Hadi cevapla çok istiyorsan." dedi imayla.

"Ettik dans işte. Berk dışında herkesin de gördüğü gibi." dedi Bora Berk'e bakarak.

Berk gülümseyen Beliz'e baktı. "Niye dans ettiniz?"

"Çünkü herkes ediyodu." dedi Beliz hızla.

Aren gülerek konuştu. "Yoo ben etmiyodum." dedikten sonra Bora'ya döndü.

"Etseydiin." dedi Bora omuz silkerken.

"Kendi kendime mi?" 

"Şu yan masadaki çocuk gelip sormuştu istemediğini söyledin." diye devam etti Bora.

"Onla dans etmek istemedim." diyen Aren önüne döndü. 

Berk Bora'ya yan yan bakarken Bora kaşlarını çatıp başını iki yana salladı. "Sende benim kardeşimle dans ediyorsun ben bir şey diyor muyum?" dediğinde Berk kaşlarını kaldırdı.

"Biz sevgiliyiz ya Bora." dediğinde Bora hazır cevap bir şekilde cevap verdi.

"Bizde arkadaşız. Her dans eden sevgili mi oluyor?" diye çıkıştı Bora.

O sırada arkada çalmaya başlayan şarkıyla Berk Cemre'ye dönerek konuştu.

"Bu şarkıyı ben ekledim listeye az önce." dedi ve göz kırptı. "Sen geliyosun aklıma."

Cemre'nin bakışları hayranlıkla ona dönerken şarkı doldu kulaklarına. Levent Yüksel - Medcezir.

Lavin onlara bakarken Çınar'a doğru konuştu. "Çok tatlıı." dediğinde Çınar ona dönerken konuştu.

"Seninde benim kafamda eşleştiğin bir şarkı var."

Lavin ona döndü ve merakla sordu. "Var mı?"

"Var."

"Neymiş?" Lavin'in meraklı bakışları Çınar'ın üzerindeyken Çınar konuştu.

"Teoman - Ruhun Sarışın"

Lavin kaşlarını çattı ve "Sarışın?" dedi hayretle Çınar'a bakarken. "Ben geliyorum aklına?"

"Sözlerinde mesele." dediğinde Bora araya girerek konuştu. 

"Sende istek listesine eklesene bunların şarkısı bitince çalsınlar." dedi yan yan birbirlerine bakarak şarkıya eşlik eden Berk ve Cemre'ye bakarken.

"Yok." dedi Lavin. "Yani gerek yok. Benim dikkatli dinlemem lazım hem şarkıyı." dedi ve Çınar'a döndü. "Bakalım ne sana beni çağrıştırıyor?" 

O sırada dans pistinde Berk ve Cemre şarkının ritmine kendilerini kaptırmış birbirlerine gülümseyerek dans ediyorlardı. Berk Cemre’nin elini tutmuş onu hafifçe döndürüyordu. Cemre kahkahalarla kendini ritme bırakırken Berk’in gözlerindeki hayranlık açıkça belli oluyordu. 


Sevdikçe sevesim geliyor 
Ölene kadar peşindeyim bırakmam 


“Bu şarkı" dedi Berk Cemre’yi kendine çekerken “Sana yazılmış gibi.”

“Ölene kadar ha?” dedi Cemre sesinde hem muzip bir alay hem de içten bir merakla. Berk’in gözlerindeki ciddiyeti görünce kalbi bir an tekledi.
Berk Cemre’yi kendine biraz daha yaklaştırıp kulağına eğildi. “Evet" dedi sesi müziğin gürültüsüne rağmen net ve kararlı. “Bırakmam.”

Medcezir’in son notaları dans pistinde yankılanırken Berk Cemre’nin elini nazikçe tuttu ve gözleriyle ona bir şey söylemek ister gibi baktı.

“Gel" dedi Berk sesi alçak ama kararlı. Cemre’nin elini bırakmadan onu dans pistinin kalabalığından nazikçe çekip çıkardı.

Cemre Berk’in adımlarını takip ederken “Nereye?” diye sordu sesinde hem merak hem de bir gülümseme vardı.

Berk başını çevirip ona muzip bir bakış attı. “Biraz nefes alalım.” dedi göz kırparak.

Kulübün arka tarafındaki küçük bir koridora yöneldiler. Koridor dans pistinin gürültüsünden uzak loş ışıklarla aydınlatılmıştı. Kulübün terasına açılan kapıya vardıklarında Berk kapıyı itti ve serin gece havası yüzlerine çarptı.
Teras boştu. 

Şehrin ışıkları uzakta parlıyor hafif bir esinti saçlarını dalgalandırıyordu. Müziğin ritmi buraya sadece hafif bir uğultu olarak ulaşıyordu. 

Berk Cemre’nin elini bırakmadan terasın kenarındaki korkuluklara doğru çekti sonra dönüp ona baktı. Ay ışığı Cemre’nin yüzünü yumuşak bir şekilde aydınlatıyordu. Berk bir an için sadece onu izledi.

“Burası daha iyi." dedi Berk sesinde bir rahatlama vardı. “Sadece sen ve ben.”

Cemre gülümsedi. “Berk” dedi sesi titrek. “Az önce… Bilmiyorum kafam karıştı. Ama seninleyken kafamda her şey netleşiyor."

Berk Cemre’nin sözlerini duyunca bir adım yaklaştı. Ellerini nazikçe onun omuzlarına koydu sonra birini kaldırıp Cemre’nin yanağına dokundu. “Cemre” dedi sesi derin ve samimi. “Sarp’ın ne dediği umurumda değil. Benim umurumda olan tek şey senin ne hissettiğin. Ve senin gözlerin… Onlar bana her şeyi söylüyor.”

Cemre’nin nefesi kesildi. Berk’in parmakları yanağında gezinirken gözleri onun gözlerinde kayboldu. “Berk." diye fısıldadı, “Ben… Sana o kadar güveniyorum ki. Ve seni o kadar çok…”

Sözleri yarım kaldı çünkü Berk daha fazla bekleyemedi. Eğilip Cemre’nin dudaklarına yaklaştı ama hemen öpmedi. Nefesleri birbirine karışırken bir an durdu sanki o anı sonsuza kadar uzatmak ister gibi. Cemre’nin kalbi göğsünde deli gibi atıyordu gözleri Berk’in dudaklarına kaydı. Ve sonra Berk’in dudakları onun dudaklarına değdi.

Öpücük bittiğinde ikisi de nefes nefese alınlarını birbirine yasladı. Gözleri hâlâ kapalıydı sanki o anı biraz daha uzatmak ister gibi. Cemre’nin dudaklarında küçük bir gülümseme belirdi. “Berk" diye fısıldadı sesi titrekti. Gözlerini yavaşça açtı. “Seni o kadar çok seviyorum ki… Bazen bu his içime sığmıyor.”

Berk’in dudaklarına da gülümseme yerleşti. Gözlerini açıp Cemre’nin gözlerine baktı. Alınları hâlâ birbirine değiyordu nefesleri karışıyordu. “Cemre” dedi. Derin bir nefes aldı nefeslerini kontrol altına almak isterken. "Seni çok seviyorum."

Berk sonra bir adım geri çekildi ama elini bırakmadı. “Gel” dedi nazikçe “Bir şey göstereceğim.”

Terasın köşesine doğru yürüdüler. Orada küçük bir sehpa duruyordu üstünde iki tane kağıt bardak ve bir termos vardı. Cemre şaşkınlıkla baktı.

“Sen... bunu ne zaman yaptın?”

Berk gülümsedi. “Çağrı'nın yardımlarıyla... Onu konuşuyorduk az önce." dedi ve termosu açıp bardaklara sıcak çikolata döktü. “Çay mı kahve mi düşündüm ama… sıcak çikolata senin için ayrı bi yerde diye düşündüm."

Bardağı uzattığında Cemre'nin parmakları Berk’in parmaklarına değdi. “Sen… beni fazla iyi tanıyorsun.” dedi başını yana yatırıp gülümserken.

“Tanımaya doyamıyorum." dedi Berk sonra bir yudum aldı. 

Cemre'nin gözleri onun üzerinde gezerken konuştu. "Üşümüyor musun?" dedi açık olan üst düğmelerini göstererek.

Berk sırıttı. "Yoo. Yeterince sıcak bence. Sen üşüyorsan ceketimi bile verebilirim." dediğinde Cemra kaşlarını kaldırdı.

"Yok iyi böyle." dediğinde kıkırdadılar. 

Terasın kapısının hızla açılmasıyla geriye doğru döndüler. Ege kapıdan onlara seslendi.

"Çok özür dilerim ama bir sorun var." dediğinde Berk kaşlarını kaldırdı.

"Olmasa garip karşıladım. Nedir?"

"Çağrı fazla içti." 

***

Lavin kapıyı açtığında Devin kahkaha atarak içeri girerken çantasını kenara bıraktı. "Çağrı'nın ay'ı selamladığı an çok komikti. Aklımdan çıkmıyor." dediğinde Lavin konuştu.

"Benim favorim dans pistinde oturup öylece düşünmesiydi." dediğinde Devin kahkaha atarken kendini koltuğa attı.

"Hazal'a bi ara 'seni yıldızlara götüreyim mi ben astronotum' dedi ya. Orda Hazal'ın bakışları çok komikti." dediğinde Çınar gülümseyerek onlara bakarken konuştu.

"'Bu ne içti?’ der gibi bakıyordu. Ama Çağrı’ya da yazık çocuk bütün gece Hazal’ın peşinde koştu sarhoş olunca iyice coştu.”

"Seni de gördük Çınar Bey." dedi Devin ona gülerek dönerken. Lavin bununla kahkaha attı.

"Neydi neydi?" dedi ve sırıtarak devam etti. "Sen... en karanlık zamanımda açan tek çiçeksin." dedi Çınar'ın sarhoş halini taklit ederken.

Devin sırıtarak konuştu. "Bi de şey var."

"Yeter." dedi Çınar. "Uykunuz gelmiştir."

"Bi dakika ya." dedi Devin ve kahkaha attı. "Heh hatırladım. 'Sen gecelerin en aydınlık karanlığısın.''

Lavin ve Devin kahkaha atarken birbirlerinin ellerine çakarken Çınar kaşlarını çattı. 

"Zevk mi alıyorsunuz?" dediğinde Lavin ona döndü ve yanaklarını sıktırdı. 

"Utanınca daha yakışıklı oluyorsun amaa.." dediğinde Çınar'ın yüzüne bir gülümseme yerleşirken Devin'in telefonu çaldı.

Devin onlara dönerken ayağa kalktı. "Sevgilim arıyor. Ben senin gösterdiğin odaya çıkıyorum o zaman." dedi Lavin'e doğru. Sonra ikisine baktı. "İyi geceleer anne ve baba." dediğinde Lavin ve Çınar ona gülerken o da sırıtarak yukarı çıktı.

"Deli bu kız ya." dedi Lavin Çınar'a dönerken. 

Çınar'ın sesi ise onun aksine ciddiydi. "Fena fikir değil aslında." dedi ve gözlerini birleştirdi. "Bence bize yakışırdı."

Lavin şaşkınlıkla kaşlarını kaldırırken ona döndü. "Hadi ya? Seni baba olarak hayal edeyim bi?" dedi ve sırıttı. "Fena değilmiş cidden." dediğinde Çınar ona biraz daha yaklaşarak sırıttı. Lavin bununla gülümserken ayağa kalktı. "Kalk pijamalarını giy ve benim odama gel." 

Çınar'ın kaşları şaşkınlıkla kalktı. "Nereye?" dediğinde Lavin sırıttı.

"Ruhun Sarışın dinleyeceğiz." dediğinde Çınar ona gülerken merdivenlere yöneldiler. 

Lavin pijamalarını giymiş yatağın üzerinde bağdaş kurarak otururken kapısının tıklatılmasıyla gülümseyerek konuştu. "Buyruun."

Çınar kapıdan girerken gülümsedi ve odada gözünü gezdirdi. "Odan da senin kadar güzelmiş." dediğinde Lavin gülümserken yanını işaret etti.

"Hadi gel."

Çınar yatağın üzerine otururken Lavin telefonundan şarkıyı arattı. "Hazır mıyız?" diye sordu oynat tuşuna basmadan.

"Evet." dedi Çınar da ona gülümserken.

Lavin oynat tuşuna bastı.


Güneş doğmuş sokaklarda
Akşamdan kalan sabahlar
Çınlayan topuk sesleri


Lavin dikkatle şarkıyı dinlerken gözleri Çınar'ın gözlerindeydi.


Dans ediyor kaldırımdan
Uzaktan bir gitar sesi
Karışıyor adımlara


Çınar onun bu heyecanlı haline güldü.


Akmış ter damlaları
Mazgallarıma bacaklarından


Çınar eliyle telefonu gösterdi bu kısmı dikkatli dinle der gibi.


Artık istesem de koşamam
Sımsıkı tutmuşsun yakamdan


Lavin gülerken elini onun elinin üzerine koydu.


Ben de vazgeçip kaybolurum
Esmer ıslak vücudunda


Çınar gülümseyerek ona bakarken şarkıya eşlik etti bir mırıltıyla.


Acıtıyor güzelliğin
Farkında mısın
Tenin esmer
Ruhun sarışın


Lavin kıkırdarken yanakları kızardı. Başını Çınar'ın koluna doğru yasladı.


Çağırıyorsun günaha
Sen şeytan mısın
Tenin sıcak
Tenin kıvrak
Ruhun sarışın


Lavin utanarak şarkıyı kapattığında yanaklarını tutarak Çınar'a doğru baktı. "Ya sen bu kadar romantik miydin?"

Çınar sırıttı. "Yani var bizde de cevher." dediğinde Lavin onun yanağına bir öpücük kondurdu. 

Çınar ona bakarken konuştu. "Saat de geç olmuş." dediğinde ekledi. "Uyuyalım. İyi geceler." dediğinde tam yataktan kalkıyordu ki Lavin'in kolunu tutan elleriyle duraksadı.

"Çınar. Yanımda yatsana." dediğinde gözleri buluştu. 

"Ciddi misin?" dedi.

"Evet." diyen Lavin yorganı açarken yatağa girdi. 

Çınar yavaşça yanına uzanırken yandaki gece lambasını yaktı. Lavin onun göğsüne kafasını koyarken hızlanan kalp atışlarını duyabiliyordu. "Rahat mısın?" diye sorduğunda Çınar'ın parmaklarını saçlarının arasında hissetti. 

"Fazlasıyla." dedi Çınar ve saçlarını okşarken ekledi. "Şarkıyı dinlerken yüzünün aldığı hali asla unutmayacağım."

Lavin başını kaldırıp ona baktı gözleri parlıyordu. “Senin de mırıldanırkenki halin fena değildi." dedi muzipçe. “Romantik Çınar sahneye hoş geldin.”

Çınar güldü. “Bu Çınar sadece sana özel. Başka kimseye böyle şarkılar mırıldanmam.”

Lavin’in dudaklarında bir gülümseme belirdi sonra usulca Çınar’a biraz daha sokuldu. “İyi." dedi fısıldayarak. “Bunu duymak hoşuma gitti.” 

Sonra beklenmeyen bir şey yaptı ve doğrulurken Çınar'ın tarafındaki gece lambasına uzandı. Çınar yüzüne Lavin'in saçları düşerken onun lambanın kapatma tuşuna basmak üzere olan elinin bileğini tuttu ve sordu. "Lavin napıyorsun?"

"Işığı kapatıyorum." dedi Lavin.

"İyi de... Korkuyorsun."

Lavin tereddütlü bakışları lambanın üzerineyken derin bir nefes aldı ve konuştu. "Sen varsın." dediğinde kapatma  bileğini yavaşça Çınar'ın elinden sıyırıp kapatma tuşuna tıkladı ve yanına yattı.

Hızlanan nefeslerini ne olursa olsun engelleyemezken beline dolanan Çınar'ın elleriyle ona biraz daha sokuldu. Nefesleri birbirine çarparken gözlerini kapattı. Çınar ise kollarını ona biraz daha sıkı sardı. Onu korumak ve bırakmamak ister gibi.

Lavin o gece ilk defa ışıksız uyumuştu. Ama bu ilk defa hiç korkunç değildi.


                  27. BÖLÜM SONU 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kaçmaya çalıştığın cehennemi taşıyorsun içinde.

2.Bölüm: Küçük Çatlaklar

18.Bölüm: Gözler