39.Bölüm: Korku

-vedaya gerek var mı ki?
yürek hissetmez mi kendinden gideni?

                       YAZAR'DAN

"Sizin derdiniz ne?" diyen Kenan önündeki Çınar ve Berk'e bakarken ekledi. "Kantinin kameralarına bi göz atıyorum neredeyse öldüreceksiniz birbirinizi. Geçen spor salonu kayıtlarına da takılmışsınız. Derdiniz ne oğlum sizin birbirinizle?"

Çınar ona tiksinerek bakarken konuştu. "Spor salonunda kamera mı vardı?" dediğinde Kenan ona döndü.

"Evet. Dönem başı taktırdık."

"Erken olmuş." diye söylendi kendi kendine Çınar.

"Biz çıkalım mı baba?"

"Yok." dedi Kenan. "Öyle kolay değil. Okulun huzurunu bozmanın bir cezası olacak değil mi?" dediğinde Çınar burnundan sıkıntılı bir nefes verdi. "Futbol takımını siz ikiniz yöneteceksiniz." dediğinde kapıdan giren Önder Hoca'ya döndüler. "He Önder Hocam da geldiğine göre ben çıkıyorum malum futbol falan onları kendi çapımda oynuyorum." dedi ve güldü. "Hocam okul takımımızda ikisi var yediğimiz her golden onlardan sorumluyuz." dediğinde Önder gülerek konuştu.

"Eti senin kemiği benim diyorsun."

Kenan kapıdan çıkarken konuştu. "Kemiği de senin olsun hocam." dediğinde Önder gülerken çocuklara dönüşüyle ciddiyetini takındı.

"Duydunuz." dediğinde bir kağıt alıp Berk'e uzattı. "Okul takımını oluşturun. Kendinizi de ekleyebilirsiniz zaten. Bakın bu turnuvalar önemli diğer okulun öğrencileri de izlemeye geliyor. Bizi kendi okulumuzda kaybettirmezsiniz herhalde." dediğinde Berk başını salladı.

"Elimizden geleni yaparız." dediğinde Çınar'da başını salladı.

"Aynen."

"O halde gidebilirsiniz. Dersler bugün boş çünkü turnuva yarın bu arada."

"Ne?" dedi Berk ve Çınar şaşkınlıkla.

Önder Berk'i tekrar eder gibi konuştu. "Elinizden geleni yaparsınız." 

Çınar ve Berk odadan çıkarken Berk söylendi. "Senin yüzünden nelerle uğraşacağız."

Çınar onu umursamazken ilerdeki duvara yaslanmış onu bekleyen Lavin'e doğru ilerledi. 

"Noldu?" dedi Lavin mesafeli bir sesle.

"Ceza aldık. Yarın turnuva varmış beraber yöneteceğiz takımı."

"İyi olmuş." 

Çınar ona dönerken sordu. "Bozuk musun sen bana?"

"Evet bozuğum Çınar." diyen Lavin yaslandığı duvardan doğruldu ve konuştu. "Bir kere de korumaya çalışma ya beni. Ben naptığımı gayet iyi biliyorum. Sarp'la arama girmeseydin cinayeti gördü mü görmedi mi öğrenecektim." dedi ve ekledi. "Berk'le tartışman ayrı bi saçmalık zaten."

Çınar gözlerini kaçırdı önce sonra yeniden Lavin’e döndü.

"Ben sadece… istemedim yani onla konuşmanı." 

"İstememen benim hayatıma müdahale etme hakkını vermez sana." dedi Lavin sesi gayet sertti. 

Çınar başını salladı. "Tamam özür dilerim." dediğinde Lavin önüne döndü. Aralarında bir sessizlik oluşurken Çınar bununla ona bakarak konuştu. "Affetmedin mi?"

Lavin onun bu çocuk gibi yaklaşımına gülmeden edemezken ona döndü. "Affettim."

Çınar bununla gülerken kollarını açtı. Lavin bununla ona sarıldı.

***

"Ali'yi kesin almalıyız." diyen Çınar Berk'in önündeki kağıdı gösterdiğinde Berk başını salladı ve Ali'nin adını yazdı ikisinin isminin altına.

"Ege ve Çağrı da çok iyi oynuyor." dedi Berk ona dönerken.

"Tamam."

"Yazıyorum onları da."

"Tamam dedim."

"Kaleye kimi alalım?" diyen Berk ona dönerken Çınar hazır cevap gibi hemen konuştu.

"Alaz."

Berk Alaz'ın ismini de yazdığında derin bir nefes alırken konuştu. "Bunu sorduğuma inanamıyorum ama Sarp'ı mı alsak?"

Çınar çatık kaşlarıyla kağıda bakarken sordu. "Bora'yı da alabiliriz niye Sarp?"

"Bora da iyi de..." diyen Berk strateji yapıyor gibiydi. "Kamptaki maçta Sarp'ta baya iyiydi takım kaybettirdi ona." dediğinde Çınar başını salladı.

"Tamam al. Bora'yı da yedeklere yaz ama." 

"Okey." diyen Berk yazarken başını kaldırdı ve sınıfa doğru baktı. "Herkes bi bize bakabilir mi?" dediğinde sınıf susarken onlara döndü.

"Barıştınız mı lan?" diyen Bora'ya Berk yan yan bakarken konuştu.

"Biz okul takımını yönetiyoruz. Ve huzurlarınızda bu takımı açıklamak isteriz. Beraber oluşturduk." dediğinde herkes merakla onlara bakıyordu. Berk kağıttan okumaya başladı. "Çınar, Berk, Ali, Çağrı, Ege, Alaz ve Sarp."

"Sonraki dersten itibaren spor salonunda antrenman yapıyoruz." diyen Çınar'ın ardından Berk konuştu.

"Ve bu maç okulumuz ve imajı açısından çok önemli. Çünkü hem maça ev sahipliği yapıyoruz hemde diğer okulun öğrencileri ve öğretmenleri de bizleri izleyecekler."

Bora ayağa kalkarken sordu. "Peki ben niye yokum takımda?" 

"Seni yedeğe koyduk." diyen Berk ile kaşları çatıldı.

"Sebep?"

"Öyle gerekti Bora."

Bora başını sallarken önüne döndü.

Öbür ders aşağı indiklerinde diğerleri tribünlere geçtiler. Bora Cemre'nin yanına otururken söylendi. "Bok vardı Sarp'ı aldılar benim yerime." 

"Amaan birazdan biri sakatlanıcak zaten." dedi Cemre ona göz kırptı. "Girersin."

Bora ona kaşlarını kaldırırken sordu. "Büyü mü yaptın naptın bu kadar eminsin?"

Cemre kaşlarını kaldırıp indirdi. "Tecrübe diyelim." dediğinde Bora sırıtarak önüne döndü.

"Alaz sen kaledesin." diyen Berk ile Alaz baş parmağını kaldırırarak onu anladığını belirtirken Berk diğerlerine döndü. "Çağrı ve Ege siz savunmada kalın. Fırsat yoksa çıkmayın. Biz üçümüz de hücum. Ama." dedi ve altını çizer gibi konuştu. "Paslaşarak."

"Tamam kaptan." diyen Ali'ye sırıtırken kenardaki Önder düdüğü çalarak yanlarına geldi. 

"Gençler! Antrenman için karşınıza adam lazımmış." dediğinde Berk kaşlarını çatarken ona doğru sordu.

"Hocam ben öğrenci getirmenizi bekliyordum ama.." dedi ve onun arkasından gelen öğretmenlere baktı. "İzlemeye mi geldiniz?"

Kapıdan giren Kenan konuştu. "Oynamaya geldik." 

Berk kaşlarını kaldırırken her okula gelişinden farklı bir şekilde spor kıyafetleriyle gelmiş olan babasını süzdü. "Siz ciddisiniz?" dediğinde Murat Hoca konuştu.

"Tabiki ciddiyiz çocuklar siz bizi ne sandınız." dediğinde Çağrı yüzünü buruştururken Murat Hoca'ya doğru konuştu.

"Hocam siz yine de çok ciddi olmasanız mı ya? Malum son ciddi olduğunuzda biz ormanda mahsur kalıp dokuz saat servis beklemiştik de." dediğinde Ege gülerken Çağrı'nın omzuna vurdu.

"Bu lafların sözlü notlarını etkilese mi diye bir düşüneceğim." diyen Murat Hoca Çağrı'ya alayla bakan Ege'ye döndü. "Seninde Ege."

"Ben naptım hocam ya?" 

"Güldün."

"Hocam etrafa neşe saçıyorum kötü bir şey mi? Hep gerilim kavga. Dimi Önder Hocam?" dedi Önder'e dönerken onay almak ister gibi.

"Hadi Hadi." dedi Önder elindeki topu sahaya atarken. "Başlayalım."

Elindeki düdüğü çalmasıyla oyun başladı. 

Alaz topu bir pasla Berk'e gönderirken Berk topu sürmeye başladı ancak önündeki Kenan'ın yaptığı hamleyle topu kaybetti. Kenan topu ayağına alırken Berk'e doğru başını çevirerek konuştu. "Bu hiç olmadı ama topu kaptırdın." 

O sırada onun önüne geçen Ali şaşırtıcı bir çalımla topu onun ayağından alırken hızlı bir şut çekti ve kaledeki öğretmenin yere yığılmasıyla top kaleye girdi.

Berk bununla kahkaha atarken konuştu. "Bu da hiç olmadı be Kenan Yağızoğlu."

Kenan'ın gözleri Ali'nin üzerinde dururken yüzüne bir gülümseme yerleşti.

İkinci düdük çaldığında top Berk'in ayağındaydı. Berk üzerine gelen Önder Hoca'yla topu ondan kaçırmaya çalıştı. 

Çaprazındaki Çınar ona seslendi. "Berk pas at!"

Berk başını iki yana sallarken gözünü hırs kaplamış gibiydi. Hızlı bir atak yapıp Önder'in yanından geçeceği sırada Önder bir çalımla topu aldı ve Alaz'ın hazırlıksız yakalandığı o golü attı.

"Oğlum pas at dedim sana!" diyen Çınar Berk'e sinirle döndü. Berk topun kaleye gidişini seyrettikten sonra dişlerini sıktı. Ellerini beline koydu ve başını hafifçe öne eğdi. Çınar’ın sesi tekrar yükseldi. "Bu bireysel bir oyun değil."

"Tamam." diyen Berk başını yere eğerken tribünden gelen Beliz'in sesiyle başını kaldırdı. 

"Beerkk! Süpersiiin!"

Bununla Berk'in yüzüne bir gülümseme yerleşirken karşı kaleye sırtını yaslamış olan Kenan Beliz'e doğru bağırdı. "Ben değil miydim?"

Beliz bununla gülerken ellerini ağzının iki yanına koyarak ona doğru bağırdı. "Sana söylememe gerek mi var Kenan Yağızoğlu." dediğinde Kenan ona gülerken Önder'in düdüğüyle oyun tekrar başladı.

Murat Hoca ayağındaki topla kaleye doğru ilerlerken Sarp sağlam bir hareketle onun ayağından topu alıp kaleye yöneldiğinde önüne geçen Önder'le topu sol taraftaki Berk'e gönderdi ve top ağlarla buluştu.

Önder nefes nefese başını sallarken konuştu. "Aferin gençler." dediğinde düdüğü tekrar çaldı.

Alaz topu kaleden kısa bir pasla Ege'ye, Ege Çağrı'ya, Çağrı'da Berk'e gönderdiğibde Berk topu alarak hızla karşı kaleye ilerledi ancak yan taraftan gelen ve ayağından topu almaya çalışan Doruk Hoca'nın hamlesini geç fark ederken onun bileğine takıldı ve düştü.

Dizi yerle buluştuğunda ayağında büyük bir acı hissetti. Önder bunu fark eder etmez düdüğü çalarken tribünlerdeki Cemre telaşla ayağa kalktı. Beliz onlara doğru seslendi.

"İyi misiiin?"

Berk başını sallarken konuştu. "Önemli bir şey değiil!" dediğinde Önder'e döndü. "Hocam bileğim burkuldu." dediğinde Önder başını sallarken elini ayağa kalkması için uzattı ve onu kaldırdı. "Sen şimdilik çık tribüne biraz da Bora ısınsın hem. Yarına kadar geçer." dediğinde Ege Berk'in kolunun altına girerken Çağrı buz almaya gitti.

Bora oturduğu yerden kalkıp sahaya inerken Ege Berk'i tribününün en önüne oturturken Çağrı aldığı buzu Berk'e uzattı.

"Sağol bro." diyen Berk buzu bileğine tuttu.

Düdükle maç tekrar başlarken Ali karşı kaleye yakın olan Sarp'a başarılı bir pas atarken Sarp onu kontrolle karşıladı ve karşı kaleye gönderdi. 

"Gol be!" diyen kenardaki Berk kendini tutamazken golü Sarp'ın attığını hatırlayarak heyecanlı yüzü düştü. 

Sarp sırıtarak ona dönerken elini alnına koyarak selam verdi. "Bayılıyorsun bana." dediğinde Berk ona yan yan bakarken düdük tekrar çaldı.

Bu kez top Çağrı'nın ayağından Çınar'a Çınar'dan da kaleye gittiğinde Önder Hoca uzun bir düdük çaldı. "Süpersiniz gençler. Yarın da aynı performansla bize galibiyet kazandırırsınız umarım. Bekliyoruz." dediğinde Kenan Berk'in yanına otururken ellerini dizlerine koyarak konuştu. 

"Yaslanmışız be." dediğinde Ege sırıtarak ona cevap verdi.

"18 gösteriyorsun Kenan Amca."

Berk bununla gülerken Beliz'e döndü. "Biz aslında babamla üçüzmüşüz." dediğinde Kenan onun omzuna elini vururken güldü. 

Futbol topunu kenara atan Çınar çatık kaşlarıyla onlara bakarken yanına gelen Lavin'in sesiyle ona döndü.

"Sen neymişsin be." diyen Lavin Çınar'ın yanağına bir öpücük kondururken Çınar'ın yüzüne bir gülümseme yerleşti. "Messi'm benim." dediğinde Çınar kaşlarını kaldırarak konuştu.

"Ronaldo olsun."

"Messi iyidir." dedi Lavin ona sırıtırken.

"Yok Ronaldo."

"Tamam Ronaldo." diyen Lavin teslim olur gibi ellerini kaldırdı. "Peki bu Ronaldo akşam benimle yemeğe çıkar mı?"

"Bunu benim teklif etmem gerekiyor başa saralım mı?" diyen Çınar başını hızla salladı. "Yine güzelliğinden odaklanamadım." dediğinde Lavin kıkırdarken başını salladı.

"Alalım."

"Hanımefendi." diyen Çınar ciddiyetle ekledi. "Ronaldonuzla bir yemeğe çıkar mısınız bu akşam?"

Lavin dudaklarını yukarıya doğru büzerek bir mimik yaptıktan sonra konuştu. "Bilemedim ki şimdi bi düşünmem gerek galiba." dediğinde Çınar kaşlarını kaldırdı.

"Ne düşünüyorsun?"

"Şaka şaka." diyen Lavin gülümserken alayla ekledi. "Sahadaki performansınızı aşırı beğendiğim için bu teklifi kabul ediyorum." dedi ve onun kolunu tutarak sırıttı ve başını onun yüzüne doğru kaldırarak ekledi. "Bi de çok yakışıklısınız."

"Ee öyle derler genelde." diyen Çınar tepkisini ölçmek ister gibi Lavin'e baktığında beklediği gibi Lavin'in kaşları çatıldı.

"Kim der genelde?" dediğinde Çınar onun bu haline gülerken onu kolunun altına aldı ve kendine doğru çekti.

"Şu karşımdaki güzelliği karşısında aklımı kaybettiğim hanımefendi der." dediğinde Lavin kıkırdadı.

Berk buzu bileğinden çekip kenara koyarken Önder Hoca'ya doğru sordu. "Bu kadar mıydı hocam?"

Önder omuz silkti. "Yeterli geldi bana. Yarın için enerji depolamaya bakın siz." diyerek salondan çıktı.

"Hadi çocuklar bizde eve gidelim." diyen Kenan ayağa kalkarken Bora ve Cemre'ye döndü. "Siz benle gelin Berk sizde Beliz'le geçersiniz eve." 

"Kenan Amca biz eve mi gi-" 

"Cemre bunları dün akşam konuştuk." dedi Kenan ona bakarken.

"İyi de bu kadar mı tehlikedeyiz?" 

Kenan sıkıntılı bir nefes verirken başını salladı.

Cemre Bora'ya döndü. "Sen başka bir şey yok demiştin?" dediğinde Bora Kenan'a bakarken konuştu.

"Kenan Amca hâlâ bulanamadılar anlamında söyledi." dediğinde Cemre başını salladı.

Berk babasına doğru konuştu. "Senin işin varsa bende götürebilirim." dediğinde Kenan başını iki yana sallarken Beliz'e döndü.

"Siz senin arkadaşını arayın kız kaybolmasın buralarda." dediğinde dışarı doğru yürürken Bora onun peşinden giderken Cemre Berk'e yan bir bakış atarak yanından geçti ve o da peşlerinden gitti.

***

"Oğlum biz de geliyoruz da şimdi sizin ev çok kalabalık olmasın." diyen Ege Çağrı ve Hazal'ın yanına arka koltuğa oturdu.

"Yeterince kalabalık zaten oğlum." diyen Berk arabayı çalıştırırken Beliz'e döndü ve konuştu. "Gece evde miymiş onu da alıcaz mı?"

"Nereye alıcaz ben atlıyım mı?" diye söz arasına giren Ege'ye dönen Beliz konuştu. 

"Çağrı'nın kucağına oturursun Ege." dedi alayla.

Çağrı sırıtırken Ege'nin yanağından makas aldı. "Her zaman bekleriz."

Beliz kulağına götürdüğü telefonla konuşurken arabada bir sessizlik oluştu. "Tamam. Geliyoruz zaten bizde. Görüşürüz aşkım." Telefonu kapatınca Berk'e döndü. "Geçmiş eve."

Berk sırıttı ve dikiz aynasından Ege'ye bakarken alayla konuştu. "İyi yırttın bu kez." 

***

"Aaa siz mi geldiniiz?" diye bahçeye koşan Lina boş sandalyeye otururken Berk onun ıslak saçlarına dokunarak konuştu.

"Senin bu halin ne prenses?" dediğinde bahçeye gelen Cemre'ye anlık bakarken Cemre Ege'nin yanındaki sandalyeyi çekerek oturdu ve onunla konuşmaya başladı.

"Hato rahat durmuyor ki." diyen Lina kıyafetini gösterdi. "Gece Abla'yla onu yıkıyorduk bu hâle geldim." dediğinde Berk kaşlarını çattı.

"Siz niye Hato'yu yıkıyorsunuz durduk yere?"

Lina saçını arkaya doğru atarken bilmiş bilmiş konuştu. "Durduk yere değil. Hato sıkılınca Gece Abla onu yürüyüşe çıkardı. Çamurların arasında yuvarlanmış. O da yıkıyordu bende gittim yanlarına ama Hato beni görünce bir anda sıçramaya ve tüylerini silkelemeye başladı." dedi ve kendi kendine sinirlenirken dudaklarının arasından 'cık cık' yaptı kınar gibi. "Gece Abla'da bana çıkmamı söyledi. Çıktım ama Hato durmadı galiba." dediğinde elini ağzına kapatarak kıkırdadı.

Cemre bunları duymasıyla dudaklarının arasından mırıldandı. "Maşallah ne çabuk adapte olmuş."

"Efendim?" dedi yanındaki Ege ona doğru eğilirken.

"Yok bir şey." diyen Cemre Berk ve Lina'yı dinlemeye devam etti.

"Ben bi gidip baka-" 

Berk'in cümlesi bahçe kapısından bol bir tişört ve kot bir şortla çıkan Gece ile kesildi. Ardından dilini çıkarmış koşarak çıkan Hato'da Berk'e doğru koştu ve sıçrayarak onun dizlerine yükseldi.

Berk onun başını okşarken elindeki havluyla kendi saçlarını kurutmaya devam eden Gece'ye dönerek konuştu.

"Kendine macera mı aradın?" dediğinde Gece omuz silkti.

"Yoo gayet eğlendik." diyen Gece bir sandalye çekip otururken Hazal Çağrı ve Ege'ye dönerken konuştu. "Hoşgeldiniz bu arada."

Lina araya girerken Berk'e doğru konuştu. "Gece abla dedi ki Hato aslında çok akıllıymış sadece duygularını abartı yaşıyormuş." 

"Tanıdık geldi." dedi Ege gülerek. "Bizim bazı arkadaşlar gibi." dediğinde Hazal'a sırıtarak döndü.

Hazal elini onun omzuna vurmak için kaldırmıştı ki onun elini tutan Çağrı diğer eliyle Ege'nin omzuna vurdu. Ege onlara anlamsız bakışlar atarken Çağrı gülümseyerek Hazal'a döndü.

"Sen yorulma aşkım." dediğinde Hazal gülerken onun yanağına bir öpücük kondurdu.

Ege bununla kendini tutamayarak konuştu. "Oğlum şimdi siz dördünüz birbirinizle çift oldunuz e ben kaldım." dediğinde Berk ve Cemre aynı anda onun adını seslendi.

"Egeee!"

"Aklımdan çıkmış pardon." diyen Ege arkasına yavaşça yaslanırken Gece birbirine gergin bakışlar atan Berk ve Cemre'ye baktı.

"Ee sen naptın Gece?" diyen Beliz'e dönerken konuştu.

"Biraz alışveriş yaptım sonra döndüm Hato'yla yürüyüşe çıktım." dedi ve üstünü gösterirken ekledi. "Durum bu."

"Renk gelmiş hayatına." dedi Berk sırıtırken. Sonra Hato'nun başını okşarken ekledi. "Aferin kızım."

Gece ona gözlerini kısarak ölümcül bakışlar atarken o güldü. 

"Hadii napıcaz?" dedi Lina sandalyeden sarkıttığı bacaklarını sallarken. 

Hazal ona bakarak sordu. "Nasıl napıcaz?" 

"Ee beni eğlendirmeyecek misiniz?" dedi Lina beklentiyle.

Cemre ayağa kalkarken elini Lina'ya uzatt. "Gel biz senle Alin'e bakalım."

"Off o ağlayıp duruyor ya." dedikten sonra Cemre'ye bakarken bir şey hatırlamış gibi gözlerini kocaman açarak gülümsedi. "Siz sabah Berk'le uyudunuuuz." dediğinde Hazal ağzındaki bardağı dudaklarından indirirken su boğazına kaçtığı için öksürmeye başladı.

Çağrı onun sırtına vururken aynı zamanda şaşkınlıkla Lina'ya doğru sordu.

"Nasıl uyudular?"

Lina zevkle anlatmaya başlarken Cemre ona uzattığı elini geri çekerken sandalyesine geri oturdu. Onu susturmayacağını biliyordu.

"Cemre bana masal anlattı. Sonra uyumuşuz. Sonra Berk pijamalarını almaya gelmiş. Tam gidecekti yanımıza yatmasını istedim. Sonra geldi yanımıza yattı. Sonra ben uyumuş numarası yaptım." diyen Lina ile Berk'in gözleri şaşkınlıkla büyürken hayretle sordu.

"Numara mı yaptın?"

Lina devam etti. "Sonra Berk Cemre'nin sa-"

"Linacım yeter bence abartıyorsun şuan." dedi Berk Lina'ya eğilip kaş göz yaparken.

O sırada ağzına çerez atan Bora konuştu. "Bırakta anlatsın çocuk."

"Sonra bir şey yok ki." dedi Berk gergin bir gülümsemeyle. Beliz onun bu haline sırıttı. 

"Dur Berk anlatıcam. Cemre'nin saçl-"

"Başka bir şey olmadı." dedi Berk elini Lina'nın ağzına kapatırken. "Uyuduk. Sadece uyuduk."

"Berk çocuğun ağzını bıraksana." diyen Gece ile Berk Lina'nın kulağına eğilirken fısıldadı.

"Anlatırsan prenslikten istifa ederim."

Lina başını sallarken Berk elini yavaşça onun ağzından çekti ve rahatlamış bir şekilde arkasına yaslandı.

Çağrı buna gülerken konuştu. "Aklıma geçen Cemre'nin priv hesabına attığı tweet geldi. Neydi o?" Cemre'nin uyarıcı bakışları ona dönerken Çağrı onu görmüyordu. "Bi tane çocuk yapsaydık en azından anı kalırdı." diyen Çağrı söylediklerini yeni fark eder gibi Cemre'ye döndüğünde Cemre'nin bıkkınlık dolu bakışlarıyla karşılaştı.

Berk'in kaşları kalkarken yüzüne muzip bir sırıtma eklendi. Gözleri Cemre'yi bulurken Cemre ona anlık bakıp gözlerini geri kaçırdı.

Ege Çağrı'ya bakarak konuştu. "Bro iyi bilirdik seni." 

Cemre ayağa kalkıp içeri girerken Çağrı sırıttı. "Lütfen beni yalnız bırakmayın."

Berk sırıtması büyürken Cemre'nin ardından baktı.

İçerdeki Hanife Teyze'nin yanına oturan Cemre onunla beraber haberleri izlemeye başladığında Hanife Teyze ona dönüp sordu. "Cemre bir şeyin mi var kızım?"

Cemre başını iki yana salladı. "Yok sadece dışarda sıkıldım." dediğinde Hanife Teyze güldü.

"Dışarda sıkılıp burda haber izlemeye mi geldin?" dedi Hanife Teyze ona dönerken.

Cemre başını salladı. "Belki-" dediğinde çıkan haberle kaşlarını çatıp dikkatle televizyona odaklandı.

"Amerika'da yaşayan ünlü iş adamı Haluk Yılmaz'ın peşinde olan adamlar hâlâ aranıyor. Polisten aldığımız bilgilere göre Haluk Yılmaz'a uzun zamandır tehdit mesajları geliyordu. Son mesajda İstanbul'da olduklarını belirten şahıslar hâlâ aranıyo-" 

Cemre yanındaki kumandanın alınıp televizyonun kapanmasıyla kaşlarını çatarak arkasına döndüğünde karşısında Bora'yı gördü.

"Açsana dinliyordum."

Bora başını iki yana salladı. "Aynı şeyleri zırvalayıp duruyorlar işte kızım bulurlar yakında. Takma bu kadar kafana."

Cemre ayağa kalkarken sordu. "Sen nasıl bu kadar rahatsın?" dedi ve ekledi. "Seni tanıyorlar biliyorsun değil mi? O adamın oğlusun sonuçta ve uzun zamandır tehdit ediyorlarmış yani sen gelmeden önce de. Onların hedefinde sadece o adam değil artık biz de varız. Belki de en çok sen."

Bora Cemre’nin gözlerinin içine baktı. Kızgın değildi. Ama o da gergindi. Sadece gösterme biçimi farklıydı.

"Biliyorum Cemre. Beni tanıdıklarını da neye bulaştığımızı da… ama ne yapayım? Sürekli diken üstünde duramayız. Kafayı yeriz." dedi ve ekledi. "Arıyorlar işte duydun. Bekleyeceğiz başka yapacağımız bir şey yok."

Cemre dudaklarını birbirine bastırdı ve titrek bir nefes verdi. “Ben beklemek istemiyorum. Her an bir şey olacak korkusuyla.. Ben artık birilerinin daha hayatımızı mahvetmesini istemiyorum. Senin başına bir şey gelsin istemiyorum.” 

Bora ona yavaşça yaklaşırken kollarını açarak sarıldı ve yutkunurken konuştu. “Benim başıma bir şey gelmeyecek. Tamam mı? Senin de gelmeyecek." dediğinde ondan ayrılıp yüzüne bakarken ekledi. "Hayatımız zaten bi dizi gibi entrikalar kavgalar." dedi alaycı bir tavırla gülerken. 

Cemre'de onun konuyu dağıtma çabasına güldü.

"Size kurban olurum ben." diyen Hanife Teyze'nin sesiyle ona döndüler gülümseyerek. 

Bora Cemre'ye dönerken sırıtarak konuştu. "Allah aşkına şöyle bir gülümsemen var ve sen somurtup duruyorsun." dedi ve ekledi. "Valla erkenden yüzün kırışacak." dediğinde yerdeki bebek sallanma oyuncağındaki Alin'in kıkırdaması duyulurken Bora işaret parmağıyla onu gösterdi. "Bana hak verdi." dediğinde koltuğa oturdu. 

Bahçedekilerde oturma odasına geldiğinde hepsi oturmuş Berk'in Alin için açtığı çizgi filmi izliyorlardı.

"İçim şişti ya." dedi Bora arkasına yaslanırken.

Merdivenlerden inen Sera ona gülerek koltuğa oturdu. "Sen bi de bana sor her günüm aynı çizgi filmi izlemekle geçiyor."

Berk onlara sırıtırken kucağındaki Alin'e başını eğerken konuştu. "Ne diyo bunlar ya? Mis gibi çizgi filmine senin." dediğinde Alin kıkırdayarak elini onun yanağına koyarak bir şeyler mırıldandığında ekledi. "Bence de." dedi onu anlıyormuş gibi.

Sera onlara bakarken gülümseyerek konuştu. "İlerde baba olmak çok yakışacak sana." dediğinde Berk gülümserken gözlerinin Cemre'nin gözleriyle buluşmasıyla yüzündeki gülümseme dondu. İkisi de aynı anı hatırladı.

8 Ay Önce

Berk ve Cemre sahilde kumların üzerinde oturmuş denizi ilerlerken Cemre başını Berk'in omzuna koymuştu.

"Bakar mısınız?" 

Onlara seslenen kadının sesiyle ikisi de o tarafa döndüler. Kadının yanında kocası ve iki çocuğu da vardı. Biri kız biri erkek olan çocuklardan erkek olan daha büyüktü. 

"Buyrun." dedi Berk onlara bakarken.

"Biz fotoğraf çekinmek istiyoruz da rica etsek fotoğrafımızı çeker misiniz?" dediğinde Berk yerinden doğrulurken başını salladı.

"Tabiki." dediğinde onlara doğru ilerledi ve kadının uzattığı telefonu alırken kadraja denizi de alırken fotoğraf çekmeye hazırdı. 

Küçük kız çocuğunun dikkatini çeken balonlarla kız onlara yönelirken bunu fark eden çocuk onun elinden tuttu. "Melisa dur fotoğraf çekiyor abi." dediğinde Melisa ağlamaklı sesler çıkarırken abisini çekiştiriyordu.

Berk arkasına dönüp Cemre'ye seslendi. "Aşkım bi saniye sen çeker misin?" dediğinde Cemre başını sallarken telefonu aldı.

Ona telefonu veren Berk yanlarından uzaklaşırken Cemre ona anlamsız bakışlar attı ama sonra küçük kıza seslendi. "Melisa bana bakabilir misin?" 

O sırada yanlarına geri gelen Berk "Melisa." dedi ve elindeki balonu küçük kıza uzattı. "Al bakalım." dediğinde Melisa gülümseyerek balonu alırken gülerek kameraya baktı.

Cemre fotoğrafı çektiğinde aile onlardan teşekkür ederken uzaklaştı.

Cemre Berk'e dönerken konuştu. "Çok tatlıydı yaptığın." dediğinde Berk sırıtarak ona döndü.

"Sence bizim kaç tane olur?"

Cemre kaşlarını çattı. "Ne kaç tane olur?"

"Çocuklarımız." dedi Berk muzip bir sırıtışla.

Cemre kaşlarını kaldırırken konuştu. "Çocuk?" dedi ve vurgulayarak ekledi. "-Lar?"

"E yani bir tane olmasın şimdi canı sıkılır." diyen Berk'e yan yan bakan Cemre gülümsedi.

"Yoo canı sıkılmaz senin gibi bir babası olduğu sürece." dediğinde Berk gülümsedi. 

"E tabi canım da..." diyen Berk sırıtırken kollarını Cemre'nin beline sardı. "Babası da hep onla ilgilenemez." dediğinde Cemre kaşlarını kaldırdı.

"Ben ilgilenirim o zaman." dediğinde Berk muzip bir gülümsemeyle ekledi.

"Annesi benle ilgilenicek yalnız." dediğinde kıkırdadılar.

Cemre gözlerini Berk'ten kaçırırken Berk Sera'ya cevap olarak mırıldandı.

"O biraz zor."

"Niye lan?" dedi Çağrı gülerken ona bakarak ekledi. "Kısır mısın?"

Bora bununla kendini tutamayıp kahkaha atarken Berk'in ters bakışları Çağrı'ya döndü. "Salak sala-"

"Berk kısır mı yaptın sen?" dedi Lina Berk'e dönerek. 

Beliz'de bununla bir kahkaha attı.

"Hayır Lina'cım." diyen Berk Çağrı'ya susması için gözlerini büyütürken Lina'ya döndü.

"O zaman.." diyen Lina düşündü. "Marul musun?" dediğinde Berk başını iki yana salladı.

"Öyle bir şey de-"

"O zaman salatalık." diyen Lina'yla Ege güldü.

"Direkt hıyar." dediğinde Berk kaşlarını kaldırarak ona döndüğünde Cemre gülmesini tuttamazken Hanife Teyze konuştu.

"Sıkıştırmayın çocuğumu." dediğinde Lina ona dönerken konuştu.

"Ama babaanne Berk kısırmış." dediğinde kapıdan giren Kenan bunu duymasıyla şaşkınlıkla sordu.

"Ne?"

Beliz gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken onun yanındaki Gece'de alt dudağını ısırmış gülmemek için kendini zor tutuyordu.

Lina Kenan'a dönerken konuştu. "Evet dayı. Berk abi kısırmış o yüzden çocuğumun olması zor dedi ama ben anlamadım." dediğinde Kenan Berk'e dönerken Berk konuştu.

"Çağrı'nın işi ya." dediğinde Kenan onların bu hallerine alışık olduğu için çalışma odasına ilerledi. 

"Ne Çağrı'nın işi her şeyi sevgilimin üstüne atıyorsun sen de." diyen Hazal ekledi. "Neden o zor biraz dedin o zaman?" dediğinde Berk ona yan yan bakarken konuştu.

"Siz sevgili olunca iyice sevimsiz bir ikili oldunuz ya." dediğinde etrafa bakarken ekledi. "Ben çocuk istememiş olamaz mıyım mesela?" dediğinde yaptığı açıklamanın saçmalığının farkındaydı.
"Belki istemem yani... belki... ne bileyim.. çocuğa hazır değilimdir?"

Gece ona bakarken konuştu. "Kimse sana şuan çocuk yap demedi." dediğinde Çağrı aklına gelen şeyle kahkaha atarken Cemre'ye dönerken konuştu.

"Anı kalırdı." dediğinde Cemre tam sinirle ayağa kalkacakken Berk'in sesini duydu.

Berk Sera'ya kucağındaki Alin'i uzatırken konuştu. "Sera Abla alır mısın bi dakika?"

Çağrı bunu görünce hızla koşmaya başladı.

"Gel lan buraya!" diyen Berk onun peşinden koşarken bahçeye çıktılar.

Hanife Teyze onların arkasından gülerken konuştu. "Deli bu çocuklar yahu. Ne zaman görsem biri birinin peşinden koşuyor. Geçende Beliz Bora'yı kovalıyordu."

"Aaa!" diyen Gece gülümserken Beliz'in yanından kalktı ve Hanife Teyze'nin diğer tarafına oturdu. Böylelikle Hanife Teyze Gece ve Cemre'nin arasında kaldı. "Nasıl kovalıyordu?" dediğinde Hanife Teyze keyifle anlattı.

"Bunlar zaten çocuk gibi sürekli tartışırlar. Yine yukarda tartışıyorlardı Aysel'in evinde." dediğinde açıklama gereği duyarak açıkladı. "Aysel Tozluyaka'da evini döşedikleri kadın çocukların. Sonra bunlar kovalaştı kovalaştı terlikler mi uçmuyor bağırmalar mı sonra birbirlerinin üstüne düş." dediğinde Gece kaşlarını kaldırırken imayla Bora ve Beliz'e baktı.

"Aşk filmlerindeki gibi yani?' dediğinde Bora yüzünü buruşturdu.

"Çok mu aşk filmi izliyorsun sen?" Gece ona göz devirirken önüne döndü. "Bu arada Aysel Teyze demişken bizi mangala çağırıyor. Yarın maçtan sonra gideriz diye düşündüm." dediğinde Hanife Teyze konuştu.

"Doğru düşünmüşsün aferin oğlum. Ama arkadaşlarınızın hepsine haber verin." diye tembihlediğinde bahçe kapısından giren Berk ve Çağrı'ya döndüler.

Ege sırıtarak onlara bakarken sordu. "Noldu lan? Özlem mi giderdiniz?"

"Ege!" diyen Berk yerine otururken gülümsedi. "Nerde kalmıştık?" diyerek Alin'i geri Sera'nın kucağından aldığında Bora ona doğru konuştu.

"Yarın maçtan sonra sınıfça ve babaannenlerle Aysel Teyze'ye mangala gidiyoruz." dediğinde Berk kaşlarını kaldırdı.

"Oo süpermiş!" dediğinde sırıtarak Bora'ya döndü. "Sende iyice Aysel Teyze'nin oğlu oldun he." dediğinde Bora buna gülerken yüzündeki gerginliği ve konuşurken ara sıra gerginlikle telefonunu açıp baktığını sadece Cemre fark etmişti. 

O an anladı ki ondan saklanan bir şeyler vardı. Ayağa kalkarken konuştu. "Ben bi lavaboya gideyim."

Cemre lavaboya ilerlerken Kenan'ın çalışma odasının önünde durdu. İçerden boğuk bir şekilde gelen annesinin sesiyle kapıya biraz daha yaklaştı.

"Nolduğunu söyleyecek misin Kenan?"

"Adamları araştırdım Ayla. Epey tehlikeliler. Ve.... Büyük ihtimalle burayı da biliyorlar." 

"Allah kahretsin ya. Allah belasını versin o adamın." diyen Ayla'nın sesi öfke doluydu. "Biz buradayız diye size de zarar vermezler değil mi?"

"Bunlar tekinsiz adamlar. Yapmazlar diyemem. Sizi koruduğumuz için bize de bilenmiş olabilirler... Ama şuan bunu düşünmeyelim bak..." Kenan'ın cümleleri tesellilerle devam ederken Cemre'nin kulaklarında bu cümleler bir uğultuya dönüştü.

Gözünden bir damla yaş süzülürken içindeki korku büyüdü. Adımları lavaboya ilerledi. İçeri girip kapıyı kapattı. Derin bir nefes verirken elini korkuyla atan kalbinin üzerine koydu ve gözlerini kapattı.

Sabahtan beri sadece Bora'ya bir şey olacak korkusuyla yaşarken ve bununla savaşırken şimdi Berk'in de tehlikede olduğunu öğrenmişti ve içindeki korku artık içine sığmayacak kadar büyüktü.

Ellerini lavaboya yaslarken aklına Bora'nın az önceki hâli geldi. Gözünden bir damla yaş daha süzüldü. 

Sonra ellerinin tersiyle göz yaşlarını sildi. Bora'nın dediği gibi yapacaktı.

"Biliyorum Cemre. Beni tanıdıklarını da neye bulaştığımızı da… ama ne yapayım? Sürekli diken üstünde duramayız. Kafayı yeriz. Arıyorlar işte duydun. Bekleyeceğiz başka yapacağımız bir şey yok."

Yüzüne bir su çarpıp lavabodan çıktı ve salona geri döndü.

***

"Siz şimdi eve döndünüz kesin yani?" dedi Lavin karşısındaki Çınar'a merakla.

Çınar başını salladı. "Babam diğer eve geçti. Bizde döndük evet."

Lavin başını sallarken yemeğine geri döndü.

Çınar ona bakarak sordu. "Sen durgun gibisin?"

Lavin başını kaldırırken ona baktı. "Siz gittiniz ya. Bi boş kaldı ev." diyen Lavin dolan gözlerindeki yaşları yukarı bakarak geri gönderdi ve yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. "Aslında en başta çok üzülmemiştim ama babam oraya taşınmakta baya kararlıymış." dediğinde gözlerini masaya sabitlerken ekledi. "Yalnız kaldım yine bir anda." dediğinde Çınar onun masanın üzerindeki titreyen ellerini kavrarken konuştu.

"Yalnız değilsin." dediğinde Lavin başını salladı.

"Evet değilim. Ama çocuğuyum ben daha onun." dedi Lavin yutkunurken. "Benim annem daha altı ay önce öldü ya." Bu cümle aralarına pimi çekilmemiş bir bomba gibi düşmüştü. "Yani tamam konuşmasın ilgilenmesin benle ama olsun. Evde olmasının verdiği güveni bari yaşayayım." 

"Bunu ona söyledin mi?" diyen Çınar ekledi. "Söylesen gelir bence yani hangi baba kızı ona bu kadar ihtiyaç duyarken gelmesin ki?"

Lavin yüzüne alaycı bir gülümseme yerleşireken ellerini Çınar'ın ellerinden çekti ve gözlerini sildi. "Söylemeye fırsatım olmadı ki. Arıyor ne söyleyecekse söyleyip kapatıyor telefonu." sonra etrafa bakındı ve ekledi. "Kalkalım mı artık?"

Çınar başını salladı. "Kalkalım." 

Çınar'ın arabasına bindiklerinde aralarında olan sessizlikten rahatsız olan Çınar arabayı çalıştırırken göz ucuyla Lavin'e baktı.

Lavin ise ısrarla ona bakmıyor tırnaklarıyla ilgileniyor gibi yapıyordu.

Çınar arabayı sürmeye başlarken sordu. "Şarkı açayım mı?"

Lavin ona başını çevirmeden salladı. Çınar rafyoya tıkladığında çalmaya başlayan şarkının sesini yükseltti.


Sevgilim 
"İyiyim" dedin, hep yordun kendini, kim bilir 


"Oğlum eline de yakışıyor he." dedi Bora Alin'i havaya atıp tutarak oyun yapan Berk'e.

"Bunları az önce konuştuk." dedi Ege sırıtırken Çağrı'ya baktı.

Çağrı ona işaret parmağını salladı. "Şeytanın başı hep sensin beni gaza getirip getirip beni suçlu çıkarıyorsun." 

"Sizde ne gaza gelmeye hazır çiftmişsiniz arkadaş." diyen Beliz'le herkes gülerken Berk'in gözleri Bora'nın koltuğunun kenarına oturmuş düşüncelerle yere bakan Cemre'yi buldu.


Çok ağlamış, çaktırmıyo' belli, servetim 
Canımı yolda buldum, sana verdim, dert değil 


Beliz o sırada Çağrı'nın onun koluna hafifçe vurmasıyla elindeki Alin'in oyuncağını düşürürken Çağrı'nın koluna sert bir şekilde vurarak oyuncağı almak için eğildi ama kafasına çarpan Bora'nın kafasıyla elini kafasına koyarken kaşlarını çatarak Bora'ya döndüğünde göz göze kaldılar. Beliz'in sinirle çatılan kaşları normal haline dönerken ikisinin de aklına aynı an geldi.

Beliz Bora'nın yanında oturuyordu ve ona bu kadar yakın olmak kafasını karıştırmıştı. Kalbi hızla çarpıyordu. 

O sırada Bora'nın yere düşen telefonuna refleks olarak hızla eğildi. Kafaları birbirine çarparken aynı anda başlarını kaldırıp birbirlerine baktılar. Göz göze kaldılar. 


Bilmediğin şeyler var, inan hiç dert değil
Ama gözünün önündeydim, beni gör diye bekledim


Çağrı sırıtırken Hazal'a döndüğünde Hazal onun yanağına hızla bir öpücük kondurdu.


Hadi gel döndür beni
Bi' gülüşüne bakar hepsi
Ah, deli sevgilim
Ah, benim dеpresyon güzelim


Çınar'ın arabası Lavin'in evinin önünde dururken Lavin yutkunarak eve baktı ve başını arabaya bindikten beri ilk defa Çınar'a çevirdi.

"İyi geceler." dedi kaçamak bir bakışla.

Çınar aralarındaki bu uzaklığa daha fazla dayanamazken koltuğundan doğrulup ona doğru eğilirken nefesini yüzünde hissettirdi.

"Seni böyle göndereceğimi mi sanıyorsun?"

Lavin'in gözleri onu bulurken konuştu. "Bir şeyim yok Çınar." dediğinde buna kendi bile inanmıyordu.

Çınar başını iki yana salladı. "Yalan söylerken de çok güzelsin." dediğinde Lavin'in gözleri onun gözlerinde durdu. 


Sevgilim
Sola döndüm, seni gördüm, bozuldu ezberim


Lavin'in bir şey söylenmesini bekler bakışlarının altında Çınar konuştu. "İstersen... Bu akşam seninle kalabilirim."

Lavin'in dudakları aralandı. "Yok. Devin yalnız kalmasın şimdi." dediğinde Çınar başını salladı.

Lavin arabadan inerken gülümseyerek ona döndü ve konuştu. "Teşekkür ederim sevgilim."

Çınar'ın dudaklarına bir tebessüm yerleşirken konuştu. "Ben teşekkür ederim sevgilim."

Çınar'ın arabası Lavin'in evinin önünde durduğunda Lavin başını yavaşça ona çevirdi. "İyi geceler." dediğinde Çınar'da ona döndü. 

"İyi geceler." 

Lavin ekledi. "Teşekkür ederim." 

"Lavin." dedi Çınar ve duraksadı. "Teşekkür edip durma lütfen. Bunu bi kaldıralım aramızdan." dediğinde Lavin gülümseyerek başını salladı. 

"O zaman görüşürüz yarın dokuzda." 

Çınar gülümsedi. "Çok mutlusun. Yoksa içinde bir Karadenizli mi yatıyor?" 

Lavin ona gülerken konuştu. "Yok ama güzeldir Karadeniz." 

"Sende." Çınar ağzından kaçan kelimeyi yeni fark ederken duraksadı. "Ee...Yani..Sende Karadeniz.." duraksadı ve sırıttı. "Kurtaramadım." 

Lavin ona kahkaha attı. "Ben anladım. Ama.." dedi ve sırıttı. "Teşekkür edemediğim için arabadan iniyorum." dediğinde Çınar'ın yanakları kızardı. 

İkisi de akıllarına gelen anla gülümserken Çınar mırıldandı. "Çok güzelsin."

Lavin bununla gülümserken kapıyı kapattı ve eve doğru yürürken ona dönüp elini ağzına götürürken öpücük gönderdi.

Çınar yine hayranlıkla ona bakarken gülümsedi.


Bilsen seni nası' görür, ah, bu çekik gözlerim 
Senin için üzdüm dün herkesi, pişman değilim 


Lina'yı uyutup yukardan inen Sera Berk'e doğru dönerek konuştu. "Sen yorulmadın mı kucağında onla?" dedi kucağında uyuyan Alin'i göstererek.

Berk başını iki yana salladı. "Yok."

"Dün akşam da Lina rahat bırakmamış diye demiştim." dedi Sera mutfağa geçerken. Berk önüne dönerken Cemre'yle göz göze geldi. 

Gözlerindeki saklamaya çalıştığı o korkuyu gördüğünde yutkundu. Dün gece uyurken bile tedirgin oluşu geldi aklına.


Aklım fikrim sende, bu doğru, çok özledim


"Ee." diyen Ege ile ona döndüler. "Kim kimle kalıyor?" dediğinde Bora'ya göz kırptı.

Bora kaşlarını çatarak konuştu. "Oğlum aşksızlık sizde kafa mı yapıyor lan Çağrı'dan kurtulduk sen mi başladın?"

Çağrı hızla araya girdi. "Benden kurtulduğunuzu kim söylemiş?" 

Bora ona göz devirirken Beliz Ege'nin sorusuna cevap verdi.

"Ayla Teyze misafir odasında kalıyor. Ben Gece'nin yanına geçtim." dedikten sonra sırıttı ve Bora'ya döndü. Gıcık olduğunu bile bile konuştu. "Bu da benim odamda kalıyor."

Bora sinirle ona bakarken çıkıştı. "Bu?"

Beliz işaret parmağıyla onu gösterirken ekledi. "Bu işte." dedi keyifle. "Adın aklıma gelmedi."

"Bora ben." dedi Bora ciddiyetle.

"Aaa!" dedi Beliz şakacı bir tavırla. "Bende Beliz." dediğinde ciddiyetle ekledi. "Yabani ya da zebani değil." dediğinde Bora sırıttı.

"Aklıma getirdiğin iyi oldu yabani."

"Bana bak!" diyen Beliz tam ayağa kalkacaktı ki Bora'nın kurduğu cümleyle geri oturdu.

"Şş Alin uyuyor." 

Beliz yerine geri otururken Bora onun bu haline güldü.


Hadi gel döndür beni
Bi' gülüşüne bakar hepsi
Ah, deli sevgilim
Ah, benim dеpresyon güzelim


Ege ve Çağrı gittiğinde herkes odasına dağılırken Cemre'de kendi için ayrılan ikinci misafir odasına geçmişti.

Yatağa oturduğunda tüm akşam beyninden gitmeyen Kenan'ın cümleleri tekrarladı.

"Adamları araştırdım Ayla. Epey tehlikeliler. Ve.... Büyük ihtimalle burayı da biliyorlar."

"Bunlar tekinsiz adamlar. Yapmazlar diyemem. Sizi koruduğumuz için bize de bilenmiş olabilirler..."

Bir el boğazını sıkar gibi olduğunda ayağa kalktı ve cam kenarına giderek perdeyi yavaşça sıyırdı. 

Cam evin bahçesine bakıyordu. Havuz kenarında oturmuş Hato ile oynayan Berk'i gördüğünde yutkundu. 

Hato Berk'in üstüne doğru atlarken Berk gülüyor ona bir şeyler söylüyordu. Bununla Cemre'nin dudaklarına bir tebessüm yerleşti.


Hadi gel döndür beni
Bi' gülüşüne bakar hepsi
Ah, deli sevgilim
Ah, benim dеpresyon güzelim


Bora dün akşam burda kalmasına rağmen etrafa bakmadan uyumuştu. Şimdi yatakta uzanırken aklına bunun gelmesiyle yanındaki masa lambasını yakarken masanın üzerindeki çerçeve aydınlandı.

Beliz'in fotoğrafına bakarken dudaklarına belirli belirsiz bir tebessüm yerleşti. Bunu fark ettiğinde ise kaşlarını kaldırdı kendine şaşırır gibi. Sonra lambayı kapatıp geri yattı.


Hadi gel döndür beni
Bi' gülüşüne bakar hepsi
Ah, deli sevgilim


Merdivenlerden gelen adım sesleriyle gözlerini açan Cemre telaşla ayağa kalkarken bir saniye bile düşünmedi odadan çıkıp Bora'nın kaldığı odaya gitmek için.

Ancak koridorda karşılaştığı adamla durdu. Adamın yüzündeki sakallars ve elindeki silahta gezdi gözleri. Yutkundu.

Odasından çıkan Bora'yı görmesiyle başını iki yana salladı hızla. Ağzını açmaya fırsat olmadan silah Bora'ya doğrultuldu.

Berk odasına gidecekken koridorun sağında kalan Cemre'nin odasının aralık kalmış odasından gelen Cemre'nin korku dolu mırıldanmalarıyla kaşlarını çatarak oraya ilerledi. Kapıyı yavaşça ittirirken Cemre'nin uykusunda sayıkladığını gördü.

"Hayır." Kaşları biraz daha çatılırken bir kez daha mırıldandı. "Hayır."

Berk yutkunurken yavaşça yatağın yanına ilerledi. 

"Cemre." 

"Cemre."

Merdivenlerdeki adamın arkasından çıkan Berk merakla Cemre'ye seslendiğinde adam hızla Berk'e döndü. Silah bu kez Berk'e doğrultulmuştu.

"Berk!" 

"Berk." diye mırıldandı bu kez Cemre. Alnında tane tane ter damlaları parlarken Berk Cemre'nin koluna dokundu.

"Cemre uyan kabus görüyorsun."

Silahtan ateş etme sesi yükseldiğinde Cemre'nin ağzından bir çığlıkla beraber onun adı çıktı.

"Berk!"

Cemre gözlerini açarken gözlerinden yaşlar akmaya başladı. "Berk!" diye bağırarak yataktan doğruluğunda Berk kollarını hızla ona doladı. 

"Burdayım." diye fısıldadığında Cemre'nin vücudunun korkuyla titrediğini hissedebiliyordu. Sanki bıraktığı an Cemre tekrar o kabusun içine düşecekmiş gibi sıkı sıkı sarıldı. "Geçti."

Cemre yüzünü onun göğsüne gömüp hıçkırıklarını bastırmaya çalışırken Berk başını onun saçlarına yasladı. Elini yavaşça Cemre’nin sırtında gezdiriyor parmaklarıyla sakinleştirici bir ritim tutuyordu. 

Cemre boğuk bir hıçkırıkla derin nefes almaya çalıştı ama başını kaldırmadı. Berk onun yüzünü görmesine gerek olmadığını biliyordu, korkusunu iliklerine kadar hissedebiliyordu.

Başını Cemre’nin omzuna yasladı kollarındaki sıkılığı hiç azaltmadan. "Bırakmam seni." dedi fısıltıyla kelimeler dudaklarından değil doğrudan içinden çıkıyormuş gibi.

Cemre'nin onun tişörtünü tutan ellerinin biraz daha sıkılaştığını hissetti. Titrek bir nefes verirken onun saçlarını okşadı. 

Cemre'nin bu hâli canını yakıyordu. yaklaşık beş senedir böyle görmüyordu onu. Babasını tam atlatmışken tekrar aynı korkuları yaşaması Berk'in içine büyük bir endişe yerleştirdi.

Cemre nefesleri düzene girerken Berk'in tişörtünü sıkan elleri yavaşça gevşedi ve kendini geri çektiğinde nemli gözleriyle Berk'in gözleri buluştu. Derin bir nefes verirken gözünden yavaşça bir yaş daha süzüldü. 

Berk buna kayıtsız kalamazken elini onun yanağına koydu ve işaret parmağıyla çekingen bir dokunuşla yanağındaki yaşı sildi.

Aralarındaki onca uzaklığa rağmen bibirlerinin güvenli limanı gibiydiler. Hangi dalgayla yıkılmış karaya çarpmışlardı bilinmez. Yeniden yelken açılacak kadar toplanılır mı bilinmezdi ama buradalardı işte. Tüm alaboralara, yaralara, aldıkları hasarlara rağmen.

                   39. BÖLÜM SONU

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kaçmaya çalıştığın cehennemi taşıyorsun içinde.

2.Bölüm: Küçük Çatlaklar

iyileşmiyor susmayı öğreniyor yara.